"BAŞARI ANCAK İŞ BİRLİĞİYLE MÜMKÜN"

YILDIZ HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI VE CEO'SU MEHMET TÜTÜNCÜ: Günümüz koşullarında hiçbir kişi, hiçbir kurum tek başına başarılı olamaz. Artık egoların, bireyselliğin değil, ekosistemlerin konuşulduğu bir dünyada yaşıyoruz. Biliyoruz ki başarı ancak iş birliğiyle mümkün.

Bu yıl Senenin Yıldızları ödül programımızın 15. yılı. Bunun, sürdürülebilir başarımızın somut bir örneği olduğunu düşünüyorum. Ne mutlu bize, bu yıl da Senenin Yıldızları Ödülleri için başvuru sayımız önceki yıllara göre artış gösterdi. Zamanın ruhuna uygun şekilde değişen kategorilerimiz, öğrenen ve çevik bir organizasyon olduğumuzu teyit etti. Her zaman olduğu gibi, bu yıl da, ortak akıl ve iş birliğiyle hayata geçirilen inovatif projelerin, nasıl değer yarattığını hep birlikte görmüş olduk. Günümüz koşullarında hiçbir kişi, hiçbir kurum tek başına başarılı olamaz. Artık egoların, bireyselliğin değil, ekosistemlerin konuşulduğu bir dünyada yaşıyoruz. Biliyoruz ki başarı ancak iş birliğiyle mümkün. Ve tam da bu sebeple, yer aldığımız ağlar kadar, kurduğumuz bağlar da önemli hale geliyor. Bunun temel nedeni hiç şüphesiz, sürekli değişim hali.

“DÜNYA DEĞİŞİYOR”

Hatırlarsınız, bundan yıllar önce hayatımıza VUCA diye bir kavram girmişti. VUCA’ya göre, dünya değişken (volatile), belirsiz (uncertain), karmaşık (complex) ve muğlaktı (ambiguous). Küresel salgınla birlikte VUCA yerini BANI’ye bıraktı. Yeni dünya artık daha kırılgan (brittle), daha kaygılı (anxious), daha döngüsel (nonlinear) ve anlaşılması daha güç (incomprehensible) hale geldi. Kavramların da koşullarla birlikte değiştiğini, hatta zorlaştığını söylemek mümkün! Eski sunumlarımdan hatırlayanlar olabilir. Ben geride bıraktığımız bu dönemi Siyah Kuğu olarak tanımlamıştım. Yani öngörülemeyen, büyük etki yaratan, ancak ortaya çıktıktan sonra açıklanabilen riskler, olaylar, olgular. Son 3 yılda özellikle küresel salgınla ivme kazanan bu dönem, bir “siyah kuğu” olarak hayatımıza girdi. Kısacası, hangi metaforla ifade edersek edelim, çoklu krizler çağında, “değişim kaçınılmaz”. Belki klasik bir tabir olacak ama değişmeyen tek şey değişimin, dönüşümün kendisi.

DİNAMİK DENGE

Peki, biz bu sürekli değişim ortamında yönümüzü nasıl tayin edeceğiz? Belirsizlik ortamında karar almak, adım atmak elbette kolay değil. Hepimiz bugün işimizi en iyi şekilde yaparken, aynı zamanda işimizi büyütmeye ve dönüştürmeye çalışıyoruz. Bunun için ezberlerimizin ve öğrenilmiş reflekslerimizin arasında yeni kazanımlara, yeni yetkinliklere alan açmalıyız. Geçmiş tecrübelerimizi ince bir elekten geçirerek, eleğin üzerinde kalanlar bugünün gerçekleriyle örtüşüyor mu? Yoksa sadece bir alışkanlık mı? Bunu irdelemeliyiz.

Bu yaklaşımla, alışkanlıklarımızın bazılarına veda etmeli bazılarını günün ihtiyaçlarına göre gözden geçirmeli, bazılarını da aynı şekilde geleceğe taşımalıyız. İşimizin bugününü iyi yönetip verimli hale getiremezsek, işimizi büyütecek ve dönüştürecek kaynağı yaratamayız. Öte yandan, yalnızca bugüne odaklanırsak gelecekte bizi bekleyen koşullara yanıt vermek için çok geç kalabiliriz.

Bugün aldığımız kararlar gelecek için bir basamak, gelecek için düşünce ve hedeflerimizse bugünümüz için enerjimiz ve tutkumuz olmalı. Bu nedenle, tüm işlerimizde dinamik dengeyi gözetmemiz gerekir. Yani kendi içinde değişimi barındıran bir denge.

“DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM DNA’MIZDA”

Yeniden öğrenmeyi iyi tanımladığını düşündüğüm iteratif strateji kavramından uzun zamandır söz ediliyor. Bu kavram bence tam olarak günümüzü tanımlıyor. Yani stratejimizi değişmez olarak görmeyip, sürekli gözden geçirerek, test ederek, farklı senaryolar üzerinden öngörüler oluşturarak ele almak. Stratejileri durağan halden çıkarıp kavramsal hale getirmek. Bu da yeniden öğrenmeyi öğrenmemizi gerektiriyor.

75 yıldan fazla süredir bu topraklarda doğup bugün dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren global bir holding olarak, yeniden öğrenmeye hep açık olduk. Bunun sırrı, DNA’mızdaki değişim ve dönüşümde yatıyor. Ne mutlu bana, bunu bizzat tecrübe ettim. 25 seneyi aşan süredir Yıldız Holding’de çeşitli kademelerde çalışma fırsatım oldu. Bu sürede, ilham veren liderlerle ve ekiplerle her günümüzün bir öncekinden daha iyi olması için çalıştık. Bu sürede dünya önemli ölçüde değişse de bizim için değişmeyenler vardı: Bunlardan ilki, gelişimden ve birbirimizden öğrenmekten hiç vazgeçmedik. İkincisi, iş birliğini her zaman merkeze aldık. Bilgiyi paylaşmaktan, birbirimize yardım etmekten çekinmedik. Üçüncüsüyse başarılarımızı birlikte kutladık. Bir pusula gibi hepimizin aynı yöne ilerlemesini sağlayan “Mutlu Et Mutlu Ol” anlayışımız doğrultusunda, Yıldız Holding global değerlerimizden güç alarak sürdürülebilir başarımızı koruduk.

“POTANSİYEL NE KADAR GÜÇLÜYSE ÜRETİLEN DEĞER O KADAR BÜYÜK OLUR”

2023 yılının ikinci yarısına girmişken, geriye dönüp baktığımızda global ölçekteki ekonomik durgunluk, savaş ortamı, ülkemizdeki seçim takvimi ve mevcut ekonomik gündemle ilgili  zor bir süreç yaşadığımızı görüyoruz. Tüm bu zorlukların yanı sıra, şubat ayında ülkemizde yaşanan deprem felaketi hepimizi derinden sarstı. Bu vesileyle depremde hayatını kaybeden tüm çalışma arkadaşlarımızı rahmetle anıyorum. Bu dönemde hem şirketlerimiz hem yer aldığınız gönüllülük çalışmalarıyla yaraları hep birlikte sarmak için çaba gösterdik. Bu son derece zorlu dönemde iş arkadaşlarımızla aynı çatının altında yer almaktan bir kez daha gurur duydum. Bundan sonraki süreçte de müşterilerimiz ve tüketicilerimiz başta olmak üzere tüm paydaşlarımız için onlarla birlikte değer üretmeye, insanı merkeze alarak gelişmeye ve toplumsal faydayı artırmaya devam edeceğiz. Kolay bir dönemden geçmediğimiz malum. Böyle zamanlarda potansiyel ne kadar güçlü olursa, üretilen değer de o kadar büyük olur.

VERİMLİLİK, DİJİTALLEŞME, İNSAN

Bu da ancak “verimlilik, dijitalleşme ve insan” üçgeniyle mümkün. Bugün attığımız her adımda verimliliği gözetmek durumundayız. Dijitalleşmeyi de salt dijitalleşme için değil, iş hedeflerine somut ve ölçülebilir katkı sağlamak amacıyla hayata geçirmeliyiz. Yani, yaptığımız işi aynı şekilde dijital olarak yapmaya değil, işimizi nasıl daha farklı yapabileceğimize kafa yormalıyız. Sonuçları yakından izleyerek ve ölçerek, teknolojideki değişikliklerin değer yaratıp yaratmadığını takip ederek. Yeni teknolojileri deneyimlemek ve hızla öğrenmek önemli olsa da iş hedeflerimize katkı sağlamayan, yani değer yaratmayan yeni teknolojilere uzak durmayı becerebilmeliyiz. Ne de olsa bugünün koşullarında doğru odaklanmak, neyi yapacağımızı bilmek kadar nelerden vazgeçebileceğimize karar vermek de kritik önem taşıyor. İşte bunu belirleyecek olan da bu üçgenin tamamlayıcısı olan “insan”. Yani biziz. “Verimlilik, dijitalleşme ve insan”ı odağımıza alarak potansiyelimizi maksimum seviyede kullanacağımıza inanıyorum.

Bunun için kendim dahil tüm Yıldız Holding çalışanlarından ricam: Güçlü ağlar ve bağlar kurarak, birbirimizden öğrenerek etkimizi büyütmemiz, egoları ve ön kabulleri bir yana koyarak, iş birliğine ve ilham almaya açık olmamız; cesaretle harekete geçmemiz ve bugün olduğu gibi ortak başarılarımızı kutlamak için fırsatlar oluşturmamız. Bunu başardığımız ölçüde sürdürülebilir ve kârlı büyümemizi devam ettirerek, değer üreteceğiz. Her birimizin Yıldız Holding’e kattığı eşsiz değerle tüm belirsizliklerden güçlenerek çıkacağız.

Böylece hem bu senenin hem geleceğin yıldızları olacağız!