CEO'NUN STRATEJİK DÖNÜŞÜMÜ

Şirketlerin tepe noktaları, CEO'lar, pandemiyle birlikte önce en hızlı ve etkin şekilde, bugünün eldeki verileri ile işleri yönetmeye ve karar almaya başladı. Sık sık değerlendirmeler ile aksiyonları gerekirse farklılaştırdı. Karar alıp küçük adımlarla yol almak, beklememek, içeride veri ve bilgi olmadığı noktalarda, tüm ulaşılabilen paydaşlarla ortak akıl oluşturarak ilerlemek, en önemli adımlar oldu. Bu olmaya belli alanlarda devam ederken, pandemi ve yeni dünya gerekleri ile CEO'ların odakları da yeniden şekillenmeye başladı. "BEN NE YAPMALIYIM?" sorusu stratejik yaklaşımlarında "Sürdürülebilir bir dünyada ben ne yapmalıyım? Bunları, geçişken nesiller, her koşul ve ortamda çalışılan dünyada kimler ile hayata geçirmeliyim?" soruları ve bunların yanıtları büyük önem kazandı. Yeni iş hamleleri için doğru zamanı tüm paydaş değerlerini artırmak için önceliklendirmek, artık olmazsa olmaz bakış açıları ana gündemler olmaya başladı. Bu çerçevede, CEO'larımızın "stratejik dönüşüm" gündemlerini birlikte değerlendirelim...

İŞ’TE, CEO’LARA YÖNELTTİĞİMİZ SORU:
CEO’lar, pandemiyle birlikte bir anda ortaya çıkan belirsizlikler sürecinde, öncelikle şirketlerini dengede tutmaya odaklandı. Siz de iş dünyasının genelinde hâkim olduğu gibi artık; daha net, kısa ve orta vadeli stratejilere mi sahipsiniz? Neden?

PanasonIc LIfe SolutIons Türkiye Şirket Başkanı YoshIyukI Kato:
Proaktif adımlar atıyoruz
Pandemi koşullarının ortaya koyduğu sonuçlar nedeniyle, dünyamız ve insanlık, zor bir dönemden geçiyor. Birçok sektör, bu dönemde oldukça güçlükler yaşıyor. Bizler, dünyamızın içinde bulunduğu koşullara rağmen proaktif* adımlar atıyoruz.

Covid-19 salgını döneminde, kararlı bir yaklaşımla, çok güçlü bir duruş sergiledik. Bu başarıyı elde etmemizi sağlayan itici güç ise öncelikle orta ve uzun vadeli stratejilerimize bağlı kalmak. Sonrasında, şirket hedeflerimizden ödün vermeden çalışma disiplinimiz. Pandemi koşulları içerisinde durumsal gelişmelere karşı uyguladığımız planlar ve aksiyonları hızlı bir şekilde hayata geçirebilme kabiliyetimiz de, şirketimiz için bir başka kritik başarı faktörlerinden...
* Riski öngörerek harekete geçen.

Boyner Büyük Mağazacılık CEO’su Eren Çamurdan:
Uzun vadeli planlarımız ve yatırımlarımız hızlandı
“Moda perakendesi” yönetimi, diğer sektörlere göre daha zor bir sektör. Üretim süreçlerinden müşteriye dokunduğumuz mağazalarımıza kadar, hep riski minimuma indirmek ve öngörülü davranmak üzerine reflekslerimiz var. Üretim aşamasında, en az bir sene öncesinden trend dönüşümlerini takip ederek sezonları planlıyoruz.

Süreç yönetimi, bizim için geçmiş ve gelecek arasında dengeyi sağlamak ile aynı anlamı taşıyor. Pandemi bu süreci “dengede tutmak”tan daha ziyade, “uyum sağlamak” ile değiştirdi. Öngörülemez bir döneme hiç hazırlık yapmadan girdik. Duruma “uyum sağlayan”, adapte olabilen markalar öne çıktı. Tabii öncesinde, dijital ve teknolojik altyapısından insan kaynakları yönetimine kadar, kendisine yatırım yapan firmalar daha rahat hareket edebildi.

“NET” YERİNE “UYUM SAĞLAYABİLEN” PLANLAR
Boyner Büyük Mağazacılık’ı, sadece “perakendeci” olarak görmüyoruz. Bu sebeple salgın, uzun vadeli planlarımızı ve yatırımlarımızı sadece hızlandırdı. Özellikle dijital altyapı çalışmalarımız, FinTech (finansal teknolojiler) yatırımlarımız, sürdürülebilirlik ve mağazacılıkta dönüşüm odaklı projelerimiz daha uzun vadeliydi. Bir kısmını hayata geçirdiğimiz bu temel hedeflerimizi, halen uzun vadeli düşünüyoruz ve planlıyoruz. Büyüme hedeflerimizi global ve ulusal perspektifte değerlendirerek, alternatif planlar ve senaryolar çalışıyoruz. Tüm planlarımızın “net” yerine “uyum sağlayabilen” olmasına özellikle dikkat ediyoruz. Belirleyici unsurumuz, kuruluşumuzdan beri müşterilerimiz. Onları daha iyi duyma ve anlama, ihtiyaçlarını görme çabasındayız. Bu da doğru adımlar atmamızı sağlıyor. 

THY Genel Müdürü Bilal Ekşi:
Daha esnek ve hızlı sonuç almaya yönelik hareket kabiliyetimiz arttı
Covid-19 pandemisi, sivil havacılık tarihinin bugüne kadar küresel boyutta karşılaştığı en büyük kriz. Operasyonunda dakikaların bile çok önemli olduğu, bir yıl sonrasına bilet satabilen bir sektör olarak, aylar boyunca gelecek haftamızı bile planlarken zorlandık. İşimizin doğası gereği, uzun vadeli hedeflerimize, orta ve kısa vadeli stratejiler ile erişebiliyoruz.

Özellikle pandemi döneminin başlangıcında, tamamen farklı bir yönetim politikası izledik. Bu yeni zorunluluk, sivil havacılık için bir sınavdı. Türk Hava Yolları (THY) olarak, zararı en aza indirebilmek için ağ büyüklüğümüz, kargo gücümüz ve İstanbul’un avantajları ile kendimize yeni hareket alanları oluşturduk. 

ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK
Gelişmeleri yakından takip ederek, odak noktamızı sürekli güncelledik. Farklı bakış açılarıyla, karşılaştığımız sorunlara yanıtlar geliştirdik. Bu tecrübe, gelecek yıllar için bize çok şey öğretti. Kısa ve orta vadeli stratejiler ile daha esnek ve hızlı sonuç almaya yönelik hareket kabiliyetimiz arttı. Dünya, her geçen gün daha da hareketli bir yer oluyor. Yolcularımızın beklentileri sürekli değişiyor. Son iki yılın bizlere öğrettikleri, hem operasyon alanlarımızda hem müşterimizle temas noktasında yeni fırsatlar yakalamamıza imkân tanıyacak.

Teknosa Genel Müdürü Sitare Sezgin:
Bugünü olduğu kadar, geleceği de güçlendirmeye odaklandık
Türkiye’nin en yaygın mağaza ağına sahip teknoloji perakende şirketiyiz. Başarı grafiğimizi yükseltiyoruz. Büyüme ve kârlılıkta yakalanan istikrarlı performansla birlikte, müşteri memnuniyeti ve NPS-net tavsiye skorlarımızdaki büyük artış, ilerlediğimiz yolun ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Teknosa, bugünü olduğu kadar geleceğini de güçlendirmeye odaklandı.

Dijital kanallarda müşteri deneyimini daha da iyileştirmek adına hızlı adımlar atıyoruz. Özellikle müşterilerimizin çok önemsediği teslimat ve ödeme seçeneklerinin genişletilmesi ile kullanım kolaylığı üzerine pek çok geliştirmeyi gerçekleştiriyoruz. 

HEDEFİMİZ, DAHA FAZLA DEĞER YARATMAK 
Mağaza yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin 69 ilinde, 200’den fazla satış noktasında müşterilerimize en iyi hizmeti sunmak için dijitalleşme projelerine ağırlık veriyoruz. Her faaliyetin ana amacı, müşterilerimizi mutlu etmek ve yeni müşteriler kazanmak. Bu doğrultuda yeni inisiyatiflere odaklanıyoruz. Uzmanlığıyla ve sunacağı bütünsel deneyim ile Türkiye’de benzersiz olacak pazaryeri modelimizin hayata geçirilmesi üzerinde de titizlikle çalışıyoruz. Hedefimiz, dijitalleşme ve sürdürülebilirliği odağa alan faaliyetlerimiz ile toplumumuz ve tüm paydaşlarımız için daha fazla değer yaratmak.

Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng:
Uzun vadeli ve geleceğe dönük bir bakış açısına sahibiz
Metro Türkiye olarak “Türkiye’ye yatırım yapan ilk uluslararası perakende şirketi” unvanını taşımanın verdiği sorumlulukla hareket ediyoruz. Anlık hedeflerle değil, köklü değişimleri beraberinde getirecek uzun vadeli stratejiler izliyoruz.

Türk mutfağına sahip çıkmak, Türk mutfak kültürünün gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak ve Türk şeflerinin gelişimine katkıda bulunarak dünyada hak ettiği yere gelmelerini sağlamak amacıyla, 30 yılı aşkın bir süredir tutkuyla çalışıyoruz. 
Bunun için de perakende sektöründe, gastronomi dünyasında ve en yakın iş ortağımız olarak gördüğümüz HORECA (otel, restoran, kafe) işletmelerinde; dijitalleşme, yerelleşme ve sürdürülebilirlik odağında köklü değişimlerin hayata geçirilmesini amaçlıyoruz. Bu değişimin ise uzun vadeli ve geleceğe dönük bir bakış açısı ile gerçekleştirilebileceğine inanıyoruz. Bu yaklaşımımız neticesinde daha istikrarlı sonuçlar elde ediyor, daha sürdürülebilir bir performans ortaya koyuyor ve daha esnek bir organizasyon yapılanmasına sahip oluyoruz. 

Pegasus Havayolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane:
B, C ve D planlarımızı, her zamankinden daha keskin ve kapsayıcı yapıyoruz
Sadece ülke olarak değil, dünya olarak zor günlerden geçiyoruz. Covid-19 salgınına karşı büyük bir mücadele veriyoruz. Pandeminin yarattığı belirsizlik ise hâlâ devam ediyor. Pegasus Hava Yolları olarak, sürecin ilk gününden bu yana tüm olası senaryoları titizlikle değerlendiriyoruz. Bunlara göre alternatif planlamalarımızı ve hazırlıklarımızı yapıyoruz. Biz, bu kültürle çalışmaya alışık bir şirketiz.

2016 yılından beri alternatif senaryolar oluşturuyoruz ve farklı olasılıklara hazırlıklı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Her zaman hızlı karar alan ve yüksek esnekliğe sahip bir yönetim anlayışımız vardı. Bu yeteneklerimizi daha da geliştirmek istiyoruz.

ELDEKİ VERİLER İLE DOĞRU TAHMİN YAPMAK...
Havacılık sektörü, doğası gereği çok uzun vadeli planlama gerektiren bir sektör. Çünkü uçak siparişleri, 10 yıl ve ötesi vadelerle verilir. Dolayısıyla, 10 yıl ve sonrası için eldeki verilerle olabildiğince doğru tahmin ve planlama yapmak, hava yolu şirketlerinin başarılı olabilmesi için büyük öneme sahip. Ancak özellikle seyahat talebi ve turizm, jeopolitik ve ekonomik gelişmelerden çok hızlı etkilenen alanlar. Bu nedenle, mevcuttaki datalar, yıldan yıla hızlı değişimler ve dalgalanmalar gösterebiliyor. Pandemiyle yaşadığımız büyük dalgalanma, bunun en son ve en sert örneği oldu. Artık uzun vadeli stratejik planlama yaparken; B, C ve D planlarımızı her zamankinden daha keskin ve kapsayıcı yapıyoruz.

Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar:
Daha hızlı ve daha net kararlar alıyoruz

Pandemi ortamının yarattığı şok etkisi; var olan kısa, orta ve uzun vadeli tüm hedefleri ve planları dönüşüme itti veya tamamen değiştirdi. Yakın ve uzak geleceğe bağlı tüm planlar, sigortacılıkta olduğu gibi, tüm sektörlerde mecburi değişimler yarattı. Şirketlerin karar alma, değerlendirme ve alınan kararları hayata geçirme süreçleri, pandemiyle birlikte hız kazandı. Bu durum da yönetici pozisyonundaki kişileri, iş süreçlerinde daha hızlı ve daha net kararlar almaya itti.

Allianz Türkiye İcra Kurulu Başkanı Tolga Gürkan:
Değişime en hızlı şekilde ayak uydurabilenler “kazanan” olacak
Zamanın ruhunu anlamanın ve değişimi benimsemenin, en önemli sorumluluklarımız arasında yer almaya başladığı bir süreçten geçiyoruz. Rekabetin ve liderliğin tanımlarının yeniden yazıldığı bu dönemde, değişime en hızlı şekilde ayak uydurabilenlerin “kazanan” olacağını düşünüyoruz. Allianz Türkiye olarak, kurumsal yapımızda bir dönüşümü başlattık. Yönetim süreçlerimizi, iş modellerimizi daha etkin, daha verimli hale getirecek ve daha fazla değer yaratacak, teknolojiyle güçlendirilmiş bir dönüşüme hız verdik, aynı hızla devam ediyoruz.

Bütün yönetim süreçlerimizi, müşterilerimizin ihtiyaçlarını çağın hızına uygun şekilde karşılamak amacıyla, çevik metot ile yeniden yapılandırdık. Böylece ihtiyaç duydukları her an yanlarında olma sözüyle “Allianz Seninle” diyoruz. 

HEDEF ODAKLI BİR YÖNETİM PLANI
Covid-19 salgınıyla birlikte bizleri etkileyen asıl unsur, tüketici tercihlerindeki ve alışkanlıklarındaki hızlı değişim oldu. Teknoloji kullanımı arttı. “Yeni Normal”in etkileri, dünyanın tümüne yayılırken, hedef odaklı bir yönetim planına sahip olmak, iş yapış şekilleri tamamen farklılaşan bir dünyaya uyum sağlama noktasında bizi daha güçlü ve dirençli kıldı. Bir sigorta şirketiyseniz, sadece kâr odaklı çalışma sisteminden ziyade, insanı ve çevik çalışmayı merkezine alan bir kültür dönüşümü gerçekleştirmelisiniz. Biz de daha dirençli olmak adına, iş modellerimizi de göz önünde bulundurarak risk senaryolarımızı hazırlıyor, önlem alıyoruz. Çeviklik, yalınlık, müşteri ve teknoloji odaklılık, planlamalarımızda önceliklerimiz arasında. Bu önceliklerin, verimliliği de beraberinde getireceğini biliyoruz. 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK...
Sürdürülebilirlik, hemen her şirketin iş yapış stratejisinde önemli yer tutan bir kavram. Pek çok kurum, dünya üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek amacıyla; ekonomi, toplum ve çevre odaklı sosyal sorumluluk uygulamalarına odaklandı. “Sürdürülebilir değer yaratma” misyonumuz ile 2016 yılında çıktığımız iyilik yolculuğumuzu, iş süreçlerinin geneline entegre ederek, sektörde bir ilki gerçekleştirmenin de gururunu yaşıyoruz. Bugün, yıllar önce “sürdürülebilirlik” stratejisi benimseyerek ne kadar doğru bir adım attığımızı gözlemliyoruz. 

Vakko CEO’su Jaklin Güner:
Planlı ve hızlı hareket ediyoruz
Bütün projeksiyonlarımızı, pozitif senaryoyu dikkate alarak yaptık. 2021’e girerken, 2019’da gösterdiğimiz performansın üstüne çıkabileceğimizi öngördük. Böyle öngörmemizde etkili olan gelişmeler; Covid-19 ile birlikte sektörümüzün yeniden şekillenmesi, dijitalleşmesi, lüks perakendenin pandeminin etkisinden kurtulmaya başlaması, salgın sonrasında özlem alışverişi, sosyalleşmesi ve seyahatlerinin olmasıydı.

Hedefe ulaşırken mega trendleri yakından izledik, koleksiyonları ihtiyaca göre geliştirdik, satın alma koşullarını ve tedarik noktalarını optimize ettik, kur artışı etkisini iyi yönettik. Dijital kanalların verimliliğinin artırılması, giderlerin yeni gerçeklere göre tasarlanması da dahil, pek çok konudaki dikkatli çalışmalarımızda, planlı ve hızlı hareket ettik.

2022’DE, GÜÇLÜ BİR TOPARLANMA BEKLENİYOR 
2022 yılında lüks perakende, markalar için önemli fırsatları barındırıyor. Bütün projeksiyonlarımızı, büyüme trendinin 2022’de tekrar yakalanarak devam edeceğine inanarak şekillendiriyoruz. Herkesin ümitle beklediği yeni bir kavram var: Pandexit. Yani “pandemiden çıkış”. Normal sosyal etkileşime geri dönüşün, ekonomik açıdan başlangıçta pozitif sonuçlar getirmesi kesin görünüyor. 
Değişen ihtiyaçlar ve beklentiler ise dijital ve fiziksel temas noktalarının yeniden kurgulamasını gerektiriyor. Pandemi sonrası tüketici davranışlarında etkin rol oynayan sürdürülebilir moda ve üretim konusunda da, uzun süredir çalışmalar gerçekleştiriyoruz.

Doğtaş Kelebek CEO’su İsmail Doğan:
Kısa ve orta vadeli hedeflere “daha güvenilir” gözüyle bakıyoruz

Pandemiden önce; kısa, orta, uzun vadeli stratejiler hazırlıyorduk. Bunları koşullara göre revize ederek yola devam eden bir anlayışımız vardı. Salgın sonrasında yine aynı şekilde çalışsak da, kısa ve orta vadeli hedeflere “daha güvenilir” gözüyle bakıyoruz. Uzun vadeli hedefler, faydalı bir yol haritası sunuyor. Ancak kısa sürede hiç öngörülmeyen konularla karşılaşmanın tecrübesiyle, kısa vadeli çalışmaların ayağının yer basmasını önemsiyoruz.

SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan:
Sürdürülebilirliği kârlı, kârlılığı da daha sürdürülebilir yapmak zorundayız
Salgın ve iklim krizi gibi belirsizlikler, dayanıklılığın ve sürdürülebilirliğin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. En önemli sorunumuz, gezegenimizin sağlığı. Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlı tutabilmek için küresel emisyonları hemen azaltmalıyız. Özellikle bulut bilişim, makine öğrenmesi gibi yenilikçi ve yüksek teknolojiler, CO2 emisyonlarını azaltmamızda, daha sürdürülebilir ve döngüsel iş modelleri yaratmamızda en büyük yardımcımız.

Artık şirketler için kârlılık başlı başına bir kriter değil. Sürdürülebilirliği kârlı, kârlılığı da daha sürdürülebilir yapmak zorundayız. Özellikle bulut bilişim; hazır altyapısı ve “Kullandıkça Öde”, “Kapasiteyi Ölçekle” gibi özellikleriyle, şirketlerin sürdürülebilirlik ihtiyaçlarına kapsamlı bir cevap veriyor. 

DÖNGÜSEL EKONOMİ İŞ MODELLERİ...
Kısa vadeli stratejiyle ilerlemek, kanayan yaraya pansuman yapmaya benziyor. Rekabetin her geçen gün daha da derinleştiği, üretilen her üründe atmosfere salınan karbonun hesabını yapmamız gereken bir ortamda, tüm kurumlar, orta ve uzun vadeli stratejiler ile bugünü ve geleceği aynı anda düşünmeli ve tasarlamalı. Önümüzdeki dönemde şirketler ancak, ileri teknolojilerle döngüsel ekonomi iş modellerine geçerek iklim değişikliğiyle mücadele etme, iklim-nötr bir dünya hedefine ulaşma şansına sahip olacak. Biz de bu bakış açısıyla, SAP ürün portföyünü kurumların daha sürdürülebilir yapılara dönüşmesine katkı sunmak için sürekli güncelliyoruz. 

“BULUT” TEKNOLOJİLERİNİN BİR ALTERNATİFİ YOK 
Günümüz koşullarında daha sürdürülebilir, daha verimli ve esnek bir yapıya kavuşmak, rekabette öne geçmek için “bulut” teknolojilerinin bir alternatifi yok. Bugün bilişim sektörünün de iş dünyasının da gündeminde olan en önemli konulardan biri “bulut” teknolojileri. SAP’nin dünya genelinde 237 milyona yakın “bulut” kullanıcısı bulunuyor. 100’den fazla “bulut” çözümü ile müşterilerine dünyadaki en geniş “bulut” portföyünü sunuyor. Ocak 2021’de lansmanını yaptığımız RISE with SAP gibi yenilikçi iş birliği modelleri ile daha fazla kurumun “bulut” teknolojilerinden faydalanmasını sağlamak, öncelikli stratejilerimiz arasında.

YAŞAR HOLDİNG İCRA BAŞKANI Mehmet Aktaş:
Değerler artık teknolojik dönüşümlere patentlere yapılan yatırım ile ölçülüyor
CEO’nun rolü, her dönemde yaşam için daha fazla değer yaratmak. Eskiden; inşa edilen binalar ve ekipmanlara ayrılan kaynaklarla ölçülen değerler artık teknolojik dönüşümlere, patentlere yapılan yatırımla ölçülüyor.

Yaşar Holding olarak, mal ve hizmet arz eden yüz binlerce çiftçinin ürettiği ürünleri fabrikalarımızda işleyerek, her gün 150 bin noktada tüketiciye ulaştırıyoruz. Bu çoklu tedarik ve satış sistemini dijitalleşme olmadan yapmak olanaksız. 

DİJİTALLEŞME...
Gıda arzı ve gıda güvenliği en kritik konulardan biri. Üretici ve çiftçimizi dijital olanaklardan faydalandırdığımızda, üretim verimliliğimiz daha birinci halkada daha nitelikli hale geliyor. Dijitalleşme ile ürünleri daha az karbon salarak üretmek, aynı şekilde tüketiciye taşımak, olağanüstü bir etki yaratıyor. Dijitalleşmeyi sadece münferit olarak değil, üreticiler ve bayilerle birlikte bir ekosistem dahilinde yapmak gerekiyor. 
40 yıllık Yaşar Bilgi şirketinde oluşan know-how sayesinde dijitalleşmenin şirketlerde yaygınlaştırılması kolaylaştı. Bir şirketimizin geliştirdiği bir CRM (Müşteri ilişkileri yönetimi) uygulamasını diğer bir şirket çok kolay adapte edebiliyor. Bu kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren bir holding olarak tüm şirketlerimizin amacı, nihai tüketicimize iyi bir hizmet sunmak.

Paynet CEO’su Serkan Çelik:
Ürünlerimiz ve çözümlerimiz, gerçek anlamda değer yaratıyor
Finansal ödeme teknolojileri sektörünün Türkiye’deki lider kuruluşlarından biriyiz. Ülkemiz ekonomisinin belkemiğini oluşturan KOBİ’lere, dijital dönüşüm süreçlerinde rehberlik ediyoruz. KOBİ’lerin özellikle bu kapsamda en çok ihtiyaç duydukları finansal ürün ve hizmetleri geliştirmeye odaklanıyoruz. Şirketlerin ihtiyaçlarının da her geçen gün değiştiğini görüyoruz.

Değişen ihtiyaçlara uygun olarak, bugüne kadar farklı sektörlerdeki yaklaşık 20 binden fazla işletmenin tahsilat ve ödemelerine aracılık ederek, finansal süreçlerini dijitalleştirdik. Pandeminin ortaya çıkardığı belirsizlikleri ve derinleştirdiği değişimi daha iyi anlamak ve Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümeye ulaşabilmesi için KOBİ’leri çok yakından takip ediyoruz. 

KISA VADELİ STRATEJİLERE YÖNELMEDİK 
Orta ve uzun vadeli stratejimizden ödün vermeden, daha odaklı çalışıyoruz. Çünkü tam da bu belirsiz dönemi aşmak için Paynet’e ve teknolojilerimize daha çok ihtiyaç var. Ülkemizdeki pek çok işletme, pandemi koşulları nedeniyle çok ağır ticari ve finansal bir tabloyla karşı karşıya. KOBİ’lerde en çok tercih edilen finansal kuruluşuz. Geliştirdiğimiz ürünlerin ve çözümlerin pek çok açıdan gerçek anlamda değer yarattığını, bu süreçte bir kez daha gördük.

Abdi İbrahim CEO’su Süha Taşpolatoğlu:
Üç önemli değerimiz; tutku cesaret ve sorumluluk
İlaç sektörü, en regüle sektörlerden biri. Tüm aşamalar kurallarla kontrol altında ki, tüm bu kuralların aldığı zaman nedeniyle uzun soluklu planlar yapılmalı. Abdi İbrahim olarak, 5’er yıllık dönemler ile stratejiler belirledik. “Vizyon 2025” stratejik yol haritamızı oluşturduk. 2025’te yurt dışı operasyonlarından gelen gelirleri üç katına çıkarmayı hedefliyoruz.

Pandemi, ilaç sektörünün önemini bir kez daha gösterdi. Hammadde ve yardımcı maddeler başta olmak üzere, bir takım tedarik sıkıntıları yaşanıyor. Tüm dünyada enflasyonist bir ortam oluştu. Globaldeki lojistik sıkıntıları, tüm ticari kurumları zora soktu. 

SIKINTILARI, GENLERİMİZE İŞLEYEN TECRÜBEYLE AŞTIK
109 yıllık bir kuruluş olarak, genlerimize işleyen tecrübeler ile bu sıkıntıları aştık. “Tutku, cesaret ve sorumluluk”, üç önemli değerimiz. İlaç sektörünün kalbi olan İsviçre’de, 83 yıllık OM Pharma’daki satın almamız, ancak cesur bir şirketin yapabileceği bir hareket. OM Pharma ile Çin, Rusya ve Latin Amerika’daki ülkelere daha rahat girebiliyoruz. Önümüzdeki dönemde ilaçtan farklı olarak, tüketici sağlığı ya da sağlık ürünleri alanında hem Türkiye’de hem yurt dışında büyümeyi hedefliyoruz. Yeniden “dünyanın ilk 100 şirketi” arasına girmeye çalışacağız.

Avansas Genel Müdürü Sedat Anak:
Değişen koşullara hızlıca adapte oluyoruz
Online alışverişe artan talep, müşterilerin ihtiyaçlarını korunaklı bir şekilde temin etme isteği ve pandeminin de neden olduğu değişen tüketim alışkanlıkları, ön sıralarda kendini gösterdi. E-ticaret alanında köklü değişimlere neden olan pandemi, sürece hızlıca adapte olan markaların öne çıkmasını sağladı. Gelişen teknoloji ve dijitalleşen dünya bizlere, orta vadeli stratejilerin, uzun vadeliler kadar önemli olduğunu gösterdi.

E-ticaret sektörünün yönlendirici isimlerinden biri Avansas olarak, değişen koşullara hızlıca adapte olmanın, tüketicilerin ihtiyaçlarına anında cevap vermenin ve alışveriş deneyimini keyifli kılmanın getirilerini olumlu şekilde gördük. 

TRENDLERİ BAZ ALARAK İLERLİYORUZ 
E-ticaretin dinamik yapısı, her zaman daha net, kısa ve orta vadeli stratejileriniz olmasını bir gereklilik haline getiriyor. Alınan aksiyonlar da bu kapsamda şekilleniyor. Uzun vadeli stratejilerimizde ise geleceği öngörerek, yatırımlara odaklanarak, değişen dünyanın yükselen trendlerini baz alarak ilerliyoruz. Sektörümüzde, zamanın şartlarını karşılamak ve her zaman güncel bir yapıyla müşterilerimize ulaşmak durumundayız. Bu nedenle önceliği, pandemi süreciyle değişen tüketim alışkanlıklarına ve ihtiyaçlara vererek hizmetlerimizi şekillendirdik. Teslimat ağımızı, yarınlara daha güçlü ulaşabilmek ve günün ihtiyaçlarını hızlıca karşılayabilmek adına genişlettik. 

KENDİMİZİ YENİLEDİK 
Orta vadede, ürün portföyümüzü zenginleştirecek adımlar attık. Anlık bildirimlere açık bir şekilde kendimizi yeniledik. İş yerlerinin ihtiyaçlarını düşündüğümüz kadar, evden çalışan müşterilerin de değişen taleplerini karşılamaya başladık. Böylece hem uzun hem de orta vadede müşterilerimizin isteklerine ve ihtiyaçlarına cevap vermeyi başardık. 

Ortadoğu Holding İcra Kurulu Üyesi Nusret Kayhan Apaydın:
Stratejilerimizi daha kısa vadeli planlıyoruz
Angela Merkel’in de ifade ettiği gibi dünya ekonomisi, son iki yıldır pandemi nedenli sorunlara bağlı olarak, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en zorlu sınavından geçiyor. Böyle fırtınalı dönemlerde CEO’ların öncelikli görevi, sürdürülebilir kârlılığı korurken, kurumlarını yüksek dalgalara karşı mukavim (güçlü) tutabilmek ve güvenli limanlara ulaştırabilmektir.

CEO’lar; itibar yönetimi, kurumsal dönüşüm, uluslararası açılım, müşteri ve kamu ilişkileri gibi pek çok farklı konuda etkin olmalı. Ekonomik risklerin ve geleceğe yönelik belirsizliğin arttığı pandemi gibi dönemlerde, şirketlerini doğru stratejilerle ve emin adımlarla ileriye taşımaları da CEO’ların öncelikli sorumlulukları arasında. 

BÜTÇELERİ AYLIK OLARAK MONİTÖRİZE EDİYORUZ
2020’de başlayan salgın süreci, faaliyet gösterdiğimiz sektörleri de etkiledi. Ancak biz tüm zorlu koşullara rağmen; inşaat, turizm, sağlık, lojistik ve enerji alanındaki faaliyetlerimizi sürdürebilmeyi başardık. Özellikle bu yıl ülkemizin yüksek büyüme oranına karşın, dünyada Covid-19 kaynaklı belirsizlik, piyasaları hâlâ tedirgin ediyor. Buna bir de görece yüksek enflasyon oranı ve döviz kurlarındaki oynaklık eklendiği için holding olarak, stratejilerimizi daha kısa vadeli planlıyoruz. Şirketlerimizin bütçelerini aylık olarak monitörize ediyoruz. 2022 için “muhafazakâr”, “beklenen” ve “iyimser” olmak üzere, 3 farklı senaryo çıkardık. Ticari faaliyetlerimizi, piyasanın hareketlerine göre, senaryolara uygun şekilde planlayacağız.

Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu:
Dünyada, en fazla amaç odaklı şirketlerden biriyiz
65 yıllık köklü bir tarihe sahip olan Arçelik, 45 bin civarında çalışanı ile 48 ülkede satış ofisi, 9 ülkede ise 28 üretim tesisiyle faaliyet gösteriyor. Üretimin yüzde 70’i Türkiye’de ve satışların %27’sini ülkemizde gerçekleştiriyoruz.

Liderlik ekibinin dünyada üç farklı merkezde konumlandırıldığı Arçelik, global bir şirket olarak yönetiliyor. Birçok ülkede, o ülkelerin başarılı şirketlerini satın aldık ya da ortak olduk. Bu şirketlere de Ar-Ge ve inovasyondaki tecrübelerimizi aktardık. Markalara sürdürülebilir bir şekilde yatırım yapmaya ve fırsatlar çıktıkça yurt dışında satın almalara devam edeceğiz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEK...
Arçelik, dünyada en fazla amaç odaklı şirketlerden biri. Dünyada sürdürülebilir gelecek için çalışan en önemli 45 şirket arasına girdik. Sürdürülebilirlik dönüşümünü tamamlayamayan şirketler, gelecekte olmayacak.