CEO'NUN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AJANDASI

"Ortak Geleceğimiz" için... Dünyanın değişen dinamikleri, pandemi ve sonrası dünya, yaşanan doğal afetler ile birlikte "sürdürülebilirlik" kavramı; bireylerin, kurumların, toplumların en önemli gündemlerinin başına oturdu. Çevre ve yeşil, gıda arzı, suyun etkin kullanımı artık hiç olmadığı kadar önemli ve benim ajandamda "Yok deme lüksümüzün olmadığı" başlıklar. Sürdürülebilir bir yaşam için kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemiz şart. Özetle; sürdürülebilirliği çevresel, ekonomik ve sosyal alanlarda "Ortak Geleceğimiz" için ele almak gerekiyor.


Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu:
Dünyanın geleceğine önemli bir katkıda bulunuyoruz
İklim krizi, iş dünyası açısından en önemli sürdürülebilirlik risklerinden biri. Özel sektörün, kamunun ve sivil toplumun iş birliği yapması gereken çok acil bir konu. Sürdürülebilirlik her zaman gündemimizdeydi; ancak bu konuyu “Karbon Dönüşüm Programı”mız ile birlikte daha sistematik ve daha iddialı hedeflerle yönetmeye başladık.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde yayımlanan 6. Değerlendirme Raporu, Paris Anlaşması'ndaki küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlama hedefini gerçekleştirebilmek için çok hızlı ve çok güçlü bir ekonomik dönüşüme ihtiyaç olduğuna vurgu yapıyor. Sadece bu bile, başlattığımız Karbon Dönüşüm Programı’nın ne kadar kritik ve doğru zamanda ve de isabetli olduğunu gösteriyor. Bu atılım ile son yıllarda ivme kazanan küresel iklim eylemine, dolayısıyla dünyanın geleceğine önemli bir katkıda bulunuyoruz.

ÜÇ ANA BAŞLIK 
Karbon Dönüşüm Programı’nı üç ana başlık altında yöneteceğiz. Bunlardan ilki, iklimle bağlantılı risk ve fırsatlarımızın analiz edilmesi, çıktılar doğrultusunda aksiyon planlarımızın oluşturulmasıydı. “Düşük karbon ekonomisine geçiş” vizyonumuzun adımlarından biri olarak, sıfır karbona ulaşmayı hedefleyen dünyanın önde gelen kuruluşlarını bir araya getiren “İklimle Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü”ne (TCFD) destek veren şirketler arasına katıldık. Yol haritamızın ikinci ayağını ise 2050 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdüne ulaşmak üzere topluluk şirketlerinin hedeflerinin belirlenmesi oluşturuyor. Son olarak ise AB Yeşil Mutabakatı başta olmak üzere, küresel ve ulusal ölçekteki iklimi merkeze alan politika ve uygulamalar takip edilecek.

İNSANI ODAĞA ALAN BİR YAKLAŞIMA SAHİBİZ
Kuruluşumuzdan bu yana insanı odağına alan, dünyayı ve toplumu gözeten bir yaklaşıma sahibiz. En önemlisi, iş modelimizi sürdürülebilirlik perspektifinde güçlendirip, rekabetçi avantaj yaratacak şekilde değiştirme, dönüştürme hedefiyle hareket ediyoruz. “Sınırda Karbon Vergisi” gibi düzenlemeler, yatırımcıların gittikçe artan baskısı, tüketicilerin ve özellikle çalışanların talepleri, şirketlerin düşük karbon ekonomisine daha hızlı geçiş konusunda zorlanmasına sebep oluyor. Doğal afetler de fiziki risklerden... Gerçekçi bir yaklaşımla bu riskleri yönetirken, tüketicinin, yatırımcının ve çalışanın beklentilerine cevap verecek şekilde iş modellerimizi, ürünlerimizi, hizmetlerimizi dönüştürmeyi hedefliyoruz. Böylece rekabetçi avantaj yaratacağımıza inanıyorum.

PhIlIps Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak:
Amacımız, dünyayı daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale getirmek
Philips olarak amacımız, dünyayı daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale getirmek. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) ile uyumlu olarak, 2025 sürdürülebilirlik hedeflerimizi belirledik. Gezegenimize ve toplumumuza karşı sorumluluklarımızın bilinciyle hayata geçirdiğimiz “Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen 2016-2020” programımızı başarıyla tamamladık.

perasyonlarında karbon nötr hale gelen dünyadaki ilk sağlık teknolojileri şirketlerinden biri olduk. Çevresel ayak izimizi azaltacak ürün, hizmet ve stratejilere odaklandık.  

YENİLENEBİLİR ENERJİ
Enerjinin sürdürülebilir kullanımı, sağlık sisteminin karbondan arındırılması için en önemli etken. Bunu; ürünlerimizin enerji verimliliğini artırarak, CO2 emisyonunu azaltarak, yeni ürünlerin %100’ünü Philips EcoDesign’a uygun şekilde tasarlayarak (AB Çevreci tasarım standartlarına göre), elektriğimizin %100’ünü ve toplam enerji ihtiyacımızın %75’ini yenilenebilir kaynaklardan elde ederek sağlayabiliriz. Küresel boyutta bir etki yaratmak için hem kamu hem de özel sektörde yer alan tüm paydaşlarımız ile güçlerimizi birleştirmek istiyoruz.

SAĞLIĞIN DİJİTALLEŞMESİ
Pandemi süreci ile dijital ve yeşil dönüşüm, bir bütün haline geldi. “İkiz dönüşüm”ün etkilerinin somut görüldüğü alanlardan biri de sağlık sektörü. Dijitalleşme, erken teşhisten tedaviye, teşhisten evde bakıma kadar sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesini sağlıyor. Çevresel ayak izini de azaltarak kaliteli bakıma erişimi genişletiyor. Sağlığın dijitalleşmenin etkilerini şu şekilde özetleyebiliriz:
- Gelişmiş iş akışı, ilk seferde doğru erken teşhis olanağı ve verilerin paylaşımı sayesinde, oluşabilecek israfı engelliyor. 
- Sistemlerin buluta geçmesi ile %93 enerji tasarrufu elde ediliyor.
- Sanal bakımı destekliyor. Klinik ortamlardan ağ bağlantılı, düşük maliyetli ve evde bakıma geçilmesini sağlıyor. 
- Kaynakları daha verimli kullanırken, ekipmanları da iyileştirebiliyor.
- Mekânsız tıbba geçişi tetiklerken, minimum kaynak ile maksimum değer sağlayarak döngüsel ekonominin temelini oluşturuyor.

SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan:
Hayâlimiz; sıfır emisyon, sıfır atık ve sıfır eşitsizlik olan bir dünya
Sürdürülebilirlik, SAP'nin “Dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirmek ve insan hayatını iyileştirmek” vizyonunun bir parçası. Amacımız hem kendi faaliyetlerimiz hem de çözüm ve hizmetlerimizi kullanan müşterilerimiz aracılığı ile ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri olumluya dönüştürmek. Son 5 yılda net karbon ayak izini azaltan SAP, 2025’e kadar tüm operasyonlarında %100 yenilenebilir enerji kullanmayı taahhüt ediyor.

SAP, çözümlerinden iş birliklerine, sosyal sorumluluk projelerinden inovasyona, faaliyetlerini döngüsel ekonomi ve iklim değişikliği odağında yürütüyor. Dünya Ekonomik Forumu (WEF)’in ölçütlerini, küresel standarda dönüştürmeye yardımcı oluyor.  

YENİ ÇÖZÜMLER 
McKinsey'e göre tedarik zincirinin %94'ü karbon ayak izi oluşturuyor. Bu nedenle şirketler, hızla CO2 ile ilgili bir stratejiye sahip olmak istiyor. Paydaşlardan gelen atıkları, emisyonları ve enerji tüketimini en aza indirme ve sürdürülebilir ticari operasyonlar yürüterek karbon ayak izlerini azaltma talepleriyle karşı karşıyalar. Bu bağlamda SAP birçok yeni çözüm sunuyor. Örneğin; SAP PFM “Ürün Karbon Ayak İzi Yönetimi” ile işletmelerin karbon salınımlarına “ürün detayında” hâkim olmalarını ve uçtan uca iş süreçlerini bu veriler ile zenginleştirebilmelerini sağlıyoruz.

"EN SÜRDÜRÜLEBİLİR YAZILIM ŞİRKETİ"YİZ 
15 yıldır dünyanın en sürdürülebilir yazılım şirketiyiz. İklim ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada için sadece örnek değil, kolaylaştırıcı da olmak istiyoruz. İleri teknolojilerimiz ile müşterilerimizin “yeşil çizgi”lerini koymalarına, karbon emisyonlarını izlemelerine, bütün değer zincirlerinde sürdürülebilir iş uygulamalarını teşvik etmelerine yardımcı oluyoruz. 

İKİZ DÖNÜŞÜM
SAP olarak “Sıfır emisyon, Sıfır atık ve Sıfır eşitsizlik” olan bir dünya hayâl ediyoruz. Sürdürülebilir uygulamaları ve teknoloji çözümlerini bir arada benimseyerek, “dijital ve yeşil dönüşüm”ü birlikte yürüterek dayanıklı ve verimli iş süreçleri tasarlamak, yarının dünyasında başarıyla var olmak isteyen şirketler için kaçınılmaz. Artık sürdürülebilirliği kârlı, kârlılığı da daha sürdürülebilir yapmak zorundayız. Pandemiyle sarsılan, olağanüstü doğa olaylarıyla yıpranan ve jeopolitik gerilimler ile dalgalı seyreden küresel ekonominin toparlanması ve yeniden sürdürülebilir bir büyüme trendi yakalaması, ancak ikiz dönüşümle mümkün. 

BULUT BİLİŞİM
Bulut bilişim, iş dünyasının sürdürülebilirlik ihtiyaçlarına kapsamlı bir şekilde cevap veriyor. SAP olarak, bütün iş alanlarını kapsayan 100’den fazla bulut çözümümüz ile müşterilerimize en geniş bulut portföyünü sunuyoruz. Dünya genelinde 240 milyona yakın bulut kullanıcımız bulunuyor. Temel amacımız, ülkemizde de kurumların buluta geçişini kolaylaştırmak.

Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar:
Gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakmayı arzuluyoruz
Kullanıcı dostu ara yüze sahip portalımız “Acente’nin Doğa’sı”nı, acentelerimize özel geliştirdik. Böylece hem kâğıt kullanımını azaltıyor hem de en önemli iş ortaklarımızın işlem süreçlerini hızlandırıyoruz. Genel müdürlük ofisimizde de iş süreçlerimizi dijitale taşıdık. Özellikle hukuk gibi kâğıt ve evrak trafiğinin yoğun olduğu süreçlerde, online sistemlerin kullanılmasına dikkat ediyoruz.

Sürdürülebilirlik konusunda aksiyon aldığımız en önemli işlerimizden biri “Doğa’l Kasko”. Daha yeşil bir gelecek için çevreye duyarlı araç kullananların yanında olduğumuzu gösteren özel bir ürün geliştirdik. Elektrikli ve hibrit araç sahiplerinin karşılaşabilecekleri riskleri “Doğa’l Kasko” ile teminat altına alarak, gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakmayı arzuluyoruz. 

RİSK KORUMASI
Siber güvenlik alanındaki “Ticari Siber Güvenlik Sigortası” ürünümüz ile işletmeleri internet tabanlı risklere karşı koruyoruz. Doğa Sigorta olarak, yarınlarımızı hep birlikte yeşertmek ve yaşanılabilir bir doğa adına fidan bağışı kampanyalarına da her zaman destek oluyoruz. Gençlerimizin eğitimi ve spor alanında gelişimleri için sponsorluk faaliyetlerimizi yürütüyor, sokak hayvanlarını koruma amaçlı sosyal sorumluluk projelerimizi sürdürüyoruz.

ZORUNLU DİJİTALLEŞME
Dijitalleşme temelli ve yeşili koruyan projeler, hem şirketler hem de ülkeler için öncelik oldu. Pandeminin getirdiği zorunlu dijitalleşmeyle birlikte, iş süreçleri dijital ortamlara aktarıldı, kâğıttan uzaklaşılarak sıfır atık projeleri benimsendi. Pandemi dönemi, kıymetlerin korunmasında farkındalık bilincini de uyandırdı. Yarını düşünen, sahip olunan ve tükenebilir kaynakları koruyan, karbon sıfıra ulaşma hedefli stratejiler önem kazandı. Çevresel sorumluluk bilinci ile hareket eden, dijital dönüşüme ayak uydurarak değişen şartlara cevap verme yeteneği gösterebilen şirketler, uzun yıllar ayakta kalacak...

Biotrend Enerji CEO’su Osman Nuri Vardı:
Sürdürülebilirlik kapsamındaki çalışmalarımız birçok ödülle taçladı
Biotrend Enerji, sürdürülebilirlik adına yaptığı çalışmalar ile insan hakları, çalışma şartları, çevresel ve sosyal konulardaki duyarlılığını ortaya koyan bir şirket. Geçtiğimiz yıl, UN Global Compact’e (BM Küresel İlkeler Sözleşmesi) atılan imza ile resmi kurumlar vasıtasıyla da bu duyarlılığın altı bir kez daha çizildi.

Sektörden bağımsız olarak, küresel ekonominin sürdürülebilir ve dengeli bir şekilde gelişmesini sağlamak adına imzaladığımız UN Global Compact anlaşmasıyla, taahhüt edilen ilkelere uymak için hız kesmeden çalışıyoruz. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi, şirketlerin stratejilerini ve operasyonlarını; insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarındaki 10 ilkeye uyumlu hale getirmek için destekliyor. 

PROJELER...
Bergama Çöp Gaz Elektrik Üretim Tesisi, sürdürülebilirlik şemsiyesi altında başarılı işlere imza attı. Projelerin her biri, Biotrend Enerji’nin kadına ve çevreye verdiği önem ve çocuklara da fayda sağlayacak çözümlere dönüştüren çalışmalardan oluşuyor. Halka arz sonrası Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile imzaladığımız sözleşme, bizler için çok mühim bir adım oldu. Bu sözleşmenin, kurumsal yönetim ve iklim riski yönetimini ilerleteceğini, daha yüksek çevre standartları ve satın alma uygulamalarını benimseterek, iş yerinde cinsiyet eşitliğini destekleyeceği kanaatindeyim. Sürdürülebilirlik kapsamında yaptığımız çalışmaların “Biyokütle Enerji Firması Ödülü”, “Enerjimiz Geleceğimiz Ödülü” “Düşük Karbon Kahramanı Ödülü” ve “Yılın Yenilenebilir Enerji Markası Ödülü” ile taçlandığı bir 2021 yılı yaşadık.

Borusan Mannesmann İnsan, Kurumsal Gelişim, Çevre ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı  Nihan Alhan:
Sürdürülebilirlik raporumuz ile sektörde farkındalık ve bilinç oluşturacağız
Sürdürülebilirlik, her kurum için ciddiyetle ele alınması gereken bir kavram. Hazırladığımız sürdürülebilirlik raporu ile sektörümüzde bir ilk olduğumuz için gurur duyuyoruz.

Sürdürülebilirlik konusuna, kapsamlı bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Kurum içinde ve sektörde farkındalık, bilinç oluşturmayı amaçlıyoruz. Raporlarımızı ilerleyen yıllarda da sunarak sürdürülebilirlik yolculuğumuzda ne kadar yol aldığımızı görebileceğiz.

ODAK ALANLARIMIZ...
Kapsayıcı bir şekilde ele aldığımız sürdürülebilirlik, iş süreçlerimizin temel taşı. Çalışmalarımızı; iklim, insan ve inovasyon odak alanlarında yürütüyoruz. Sürdürülebilirliği, paydaş temelli bir yapılanma olarak görüyor, doğayı iş süreçlerine katarak “tüm yaşam için fayda” üretmek adına çalışıyoruz. Borusan Mannesmann olarak “Tedarikçi Sürdürülebilirliği Endeksi”miz ile tedarikçilerimizin öncelikli alanlarındaki çalışmalarını takip edip gelişimlerine ışık tutmayı planlıyoruz. Hammaddelerin hem sera gazı emisyonlarını hem de döngüsellik oranını ortaya koyuyoruz. 2022 yılında bu verileri olumlu yönde değiştirmek istiyoruz.

Otokoç Otomotiv Genel Müdürü İnan Ekici:
Sürdürülebilirlik ve dijitalleşme, işimizin ayrılmaz bir parçası
Sürdürülebilirliğin ve dijitalleşmenin önemi, toplumlar ve iş dünyası tarafından çok daha net bir şekilde anlaşılmış ve yaygın bir şekilde kabul görmüş durumda. Otokoç Otomotiv olarak biz, her iki kavramı da çok uzun yıllardır “işimizin ayrılmaz bir parçası” olarak görüyor, her türlü faaliyetimizi bu yaklaşım doğrultusunda planlayarak hayata geçiriyoruz. 

dağına insanı koyan bir kurumuz. Yenilikçilik, güvenilirlik, içtenlik, kararlılık, çeşitlilik, birlikte geliştiren, topluma ve çevreye duyarlılık, en önemli değerlerimiz. Başarıya giden yolda ise finansal göstergeler kadar, sürdürülebilirliğin de önemine ilişkin farkındalık ile hareket ediyoruz. Tüm temas noktalarımızda, müşteri beklentilerinin çok daha hızlı ve tam istendiği şekilde karşılanması amacı ile süreçlerimizi çevikliğin sağladığı katma değerle dijitalleştirerek hizmet sunuyoruz.

SIFIR ATIK YÖNETİM SİSTEMİ 
Sürdürülebilir bir dünya hedefi ile faaliyetlerimizden kaynaklanan atıkların yönetiminde; atığın minimize edilmesi, kaynağında ayrıştırılması, geri kazanılması ve geri kazanımı mümkün olmayanların bertaraf edilmesi, öncelikli prensiplerimizden. Bu kapsamda genel müdürlükte ve çok sayıda lokasyonumuzda “Sıfır Atık Yönetim Sistemi” uygulamasına geçildi. Şubelerde de sıfır atık altyapı çalışmalarına ve ayrıştırmaya başlandı. Ayrıca şubelerin güneş enerjisi üretim potansiyeli değerlendirilerek, fizibilite çalışmaları tamamlandı ve yatırım aşamasına geçildi. Antalya tesisimizde pilot olarak hayata geçirdiğimiz güneş enerjisi santrali projesi, bu konudaki en önemli örneğimiz.

Vodafone Türkiye İCRA Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel:
Çevresel etkimizi azaltıyoruz
Vodafone Grubu olarak, 2030'a kadar kendi operasyonlarımızda, 2040'a dek ise değer zincirimizde net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı taahhüt ettik. %100 yenilenebilir enerji kullanımı, enerji verimliliği uygulamaları, şebeke atıklarımızın azaltılması ve tedarikçi seçimindeki çevresel kriterler sayesinde çevresel etkimizi azaltıyoruz.

eliştirdiğimiz IoT (nesnelerin interneti) çözümleriyle, müşterilerimizin enerji tüketimini ve karbon ayak izini azaltmasına katkı sağlıyoruz. Finans, şehirleşme, sanat, spor, sağlık, tarım, enerji gibi alanlarda akıllı çözümleri hayata geçirerek toplumdaki etki alanımızı genişletiyoruz. Tüm dünyada sürdürülebilirliğin önemini erken kavramış ve bu yönde gecikmeden harekete geçmiş şirketler arasında ilk sıralardayız. Sürdürülebilirlik konularını Çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG&ÇSY) çerçevesinde ele alıyoruz. Türkiye’de 2010 yılından bu yana devam eden sürdürülebilirlik yolculuğumuzu, artık “ÇSY raporlaması” adı altında sürdürüyoruz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA 
Dijitalleşme; verimliliğin artırılmasında, enerji tasarrufunda, doğal kaynakların daha verimli kullanılmasında ve döngüsel bir ekonomi yaratılmasında önemli rol oynuyor. Yapay zekâ ve IoT gibi dijital teknolojilerin kullanımı, emisyonların azaltılmasına katkı sağlıyor. Dijitalleşmenin yeşil dönüşümdeki bu hızlandırıcı etkisini fark edenler, artık “ikiz dönüşüm”den bahsediyor. Dijitalleşme, sürdürülebilir kalkınma modelinin hayata geçmesinde ve “ikiz dönüşüm”ün gerçekleşmesinde vazgeçilmez bir unsur. “İkiz dönüşüm” sürecinde sektörümüze hem kendi karbon ayak izini azaltmak hem de ekonominin her alanında ihtiyaç duyulan sürdürülebilir çözümleri sağlamak açısından büyük görevler düşüyor. 

Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan:
'Sürdürülebilir değer yaratma' modelimizi hayata geçirdik
Allianz Türkiye olarak, sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) fonksiyonlarını ele alan sürdürülebilir değer yaratma modelimizi hayata geçirdik. “İyi çevre, iyi toplum, iyi kurum yaratma” yolundaki odak alanlarımızı genişleterek, iş stratejimiz ile daha entegre hale getirdik.

ijital dönüşümün sağladığı yeni teknolojiler, bize rehber oldu. ESG ölçümlemelerimiz ışığında, dijital çalışma şeklinin en önemli unsurlarından biri olan kâğıtsız iş yapma konusunda büyük aşama kaydettik. Hem aldığımız hem de gönderdiğimiz belgelerin neredeyse tamamı dijital ortamda. Gelişmiş bilgi ve iletişim altyapısı ile “kâğıtsız ofis” modelini destekleyen Allianz Tower ve Allianz Kampüs binalarımız, dünya standartlarında enerji tasarrufu önceliğiyle, çevrenin korunmasına maksimum katkıda bulunuyor. 

FARKINDALIK ARTTI 
Tüm dünyada, “yeşil ve dijital dönüşüm” birlikte değerlendiriliyor. “İkiz dönüşüm” olarak adlandırılan bu süreç, özellikle pandemi döneminde ivme kazandı. Dijital dönüşümün olmazsa olmazları olan bulut teknolojileri, sensörler, artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti ve yapay zekâ gibi kavramlara yapılan yatırımlar hızla artıyor. Eş zamanlı olarak, iklim değişikliği ve küresel ısınma sorunu, ülkelerin gündemine oturdu, “yeşil dönüşüm” konusunda farkındalık arttı. 
Öyle ki, pek çok ülkede, sadece “yeşil ve dijital dönüşüm”e hizmet eden projelere finans desteği sağlanır oldu. Dolayısıyla, iş dünyası da yeniden şekilleniyor. Kısaca, kullan–at üretim biçiminden, döngüsel ekonomi modeline geçiliyor ve paralel olarak dijital dönüşümün getirdiği teknolojik özellikler bunu destekliyor. Örneğin; karbon ayak izini azaltmak için öncelikle ölçmek gerekiyor. Böyle bir ölçüm ise ancak Endüstri 4.0’ın sunduğu akıllı teknolojiler yoluyla yapılabilir.

Maxion İnci ve Maxion Jantaş Yönetim Kurulu Başkanı  Mustafa Zaim:
“Yaşanabilir bir dünya” için tüm gücümüzle çalışıyoruz
İklim krizinin etkilerini tüm dünyada yaşadığımız şu günlerde sürdürülebilirlik, hiç olmadığı kadar gündemimizde olmalı. Bizden sonraki nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için sahip olduğumuz kaynakları ve değerleri geleceğe aktarmalıyız. Bu amaçla “yaşanabilir bir dünya” için tüm gücümüz ile çalışıyoruz.

ÜSİAD’ın “Çevre ve İklim Değişikliği” Çalışma Grubu’nda yer alıyoruz. Geleceğe umutla bakmak istiyorsak, her şeyi, ekonomiyi, kalkınmayı, istihdamı da sürdürülebilirlik ile birleştirmek zorundayız. Bugün üretim yaparken, dünyanın iyiliğini, geleceğini, sağlığını dikkate almamız lazım. Öncelikle üretim faaliyetlerimizden kaynaklanan su tüketimini azaltmak için çalışmalar yürütüyoruz. Biliyoruz ki, toplumsal etki ve dönüşüm de kaynakları ve değerleri geleceğe aktarmada önemli bir etkiye sahip. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için bugünden harekete geçmeliyiz. Bu kapsamda, çocuklarımıza ve dünyanın geleceğe yatırım yapan “Su Kaşifi” programını, Türkiye’de başlatmaktan mutluyuz. “Su Kaşifi”nin yeni döneminin destekçiliğini üstlenerek, Şubat-Haziran 2022 döneminde İzmir ve Manisa’daki 100’den fazla devlet okulunda uygulanmasını sağlıyoruz.

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin:
“Hedef Net Sıfır Karbon Hareketi”ni başlattık
Türkiye’nin “2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma” hedefine katkı sağlamayı hedefleyen SKD Türkiye olarak “Hedef Net Sıfır Karbon Hareketi”ni başlattık. Başta üyelerimiz olmak üzere, tüm şirketleri iklim liderliğinde cesur bir adım atmaya davet ediyoruz.

Şirketler, 2050 yılı ya da daha öncesi net sıfır karbon emisyonu hedefine ilişkin planlarını stratejileri ile uyumlu hale getirmenin, gelecekte var olabilmenin tek yolu olduğunun farkında. İklim krizinin etkileri her geçen gün artarken, işletmelerin net sıfır karbon ekonomisine geçişi hızlandırmaları, iklim risklerine ve dönüşümdeki zorluklara ilişkin güçlü yapılar oluşturmaları önem arz ediyor. Bunun, ulaşılması kolay bir hedef olmadığının da farkındayız. 
Diğer yandan, şirketlerin stratejik odak noktalarını belirleyerek, güçlü ve zayıf yönlerini doğru tespit ederek ortaya koyacakları düşük karbon çözümleri ve yeşil dönüşüm, iklim krizi ile mücadeleye katkı sağladığı gibi onlara iklim eyleminde rekabet üstünlüğü de katacak.

Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu:
Sürdürülebilir olmayı bir iş modeli olarak benimsiyoruz
Arçelik, sürdürülebilir olmayı bir iş modeli olarak benimsiyor ve bu alanda Türkiye’de ve sektöründe liderlik etmeyi hedefliyor. 2019 ve 2020 yıllarında, küresel üretim faaliyetlerimizde sera gazı emisyonunu dengeleyerek karbon nötr bir şirket olduk. Bu çok büyük bir başarı; çünkü şirketler bu sözü, en iyi ihtimalle 2030 yılı hedefiyle veriyor. İklim krizi ile mücadelenin asıl ayağı ise enerji verimliliği.

nerji tüketimi yüksek 1,3 milyon beyaz eşyayı geri dönüştürdük. Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nin parçasıyız. Sürdürülebilir Piyasalar İnisiyatifi oluşumu “Terra Carta Mührü”nü alan sektördeki ilk Türk şirketiyiz. Artık tüketiciler de sürdürülebilirlik hedeflerine riayet eden, doğa dostu şirketlere, ürünlere ve markalara meyil etmeye başladı.

SU TASARRUFU 
Her yıl, dünya nüfusunun yarısından fazlası susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya. Suyun sürdürülebilir kullanımı için önemli adımlar atıyoruz. Ar-Ge ve inovasyon gücümüz ile enerji ve su verimliliği daha yüksek ürünler geliştiriyoruz. Son 8 yılda, eski teknolojiye sahip ürünleri çevre dostu yeni ürünler ile değiştirerek 8,1 milyon ton su tasarrufu sağladık ki bu, 10 milyon hanenin günlük su tüketimine eşit. 

BİRÇOK YERDE 50 DERECE SICAKLIK GÖRÜLECEK! 
İskoçya’nın Glasgow şehrindeki 2021 BM İklim Değişikliği Konferansı’na (COP26) katıldım. Küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutma hedefi dahi insanlık üzerinde ağır etkiler yaratacak. Dünyanın birçok yerinde 50 derece sıcaklıklar görüleceğinden, yaşam mümkün olamayacak ve 1 milyar insan göç etmek zorunda kalacak. Dünya ısındıkça, bunu korumak için geliştirilecek teknolojiler ön plana çıkacak. Bu, Sanayi Devrimi’nden daha büyük bir iş fırsatı. Tamamen sürdürülebilirlik ile ilgili faaliyet gösteren 1.000 adet “unicorn” şirket olacak. Sürdürülebilirlik bir seçim değil. Sürdürülebilir olmayan şirketler kaybolacak. 

EVEREST’E TIRMANMAMDA ÇOCUKLARIM ETKİLİ OLDU
Üç tane küçük çocuğum var. İklim konusunda bu kadar tutkulu olmamın en önemli sebebi onlar. Bana “Baba, sen bu konuda ne yapıyorsun?” diye sordular. Everest’e tırmanmamda ve “Tehlikeli Yolculuk” adlı kitabı yazmamda, çocuklarımın beni sorgulaması etkili oldu. Gelecek nesillere olan bireysel sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştım. Geçler, karbon ayak izinizi azaltın. Hayatınızdan tek kullanımlık plastikleri çıkartın. Aktivist olun ve geri dönüşüme önem verin. İklim krizi nedeniyle yaşanan felaketlerin küresel ekonomiye etkisi 170 milyar dolar.

Boyner Büyük Mağazacılık CEO’su Eren Çamurdan:
'Sürdürülebilir moda' alanını genişletecek projelere imza atıyoruz
Çevre dostu, sorumlu üretim ve insana yakışır iş yapış stratejimiz ile ekosistem ve insan hayatı için değer yaratmak, ilkelerimiz arasında. Eylül 2021’de açılan, sürdürülebilirliği odağına alan Boyner Cadde mağazamızda kullanılan malzemelerin ve objelerin birçoğu, geri ve ileri dönüştürülerek hazırlandı.

ağmur sularını arıtarak yeniden kullanacağımız bir sistem kurduk. Boyner Cadde’deki elektriğinin bir bölümü güneş enerjisi ile karşılanacak. Bu yaklaşımı diğer mağazalarımızda ve merkez ofisimizde uygulamaya almak üzere “Sıfır Atık” projesi üzerinde çalışıyoruz. İş Dünyası Plastik Girişimi’nin (İPG) imzacılarından biriyiz. 2023 yılına kadar plastik kullanımımızı 11,5 ton azaltmayı hedefliyoruz. 

DÖNGÜSEL EKONOMİ 
Sürdürülebilir moda alanını genişletecek projelere imza atıyoruz. Lekeli, kırışık, teşhir ürünü ya da defolu olması sebebiyle satış niteliğini kaybetmiş ürünlerimizi “tekstil atığı” olarak değerlendirmiyor, bu ürünleri tamamen yenileyerek Boyner Outlet’lerde satışa sunuyoruz. Böylece döngüsel ekonomi, sürdürülebilir gelecek ve modaya aynı anda dokunuyoruz. Boyner özel markalarımız içindeki sürdürülebilir, doğa dostu koleksiyonları artırıyoruz. Dünyanın ve Türkiye’nin en sevilen markalarının sürdürülebilir ürünlerini koleksiyonlarımıza dahil ediyoruz. Yeni inisiyatifimiz Boyner Live Well’de de sağlıklı, organik, ekolojik, insana ve doğaya iyi gelen birçok ürün bulunuyor. Üstelik satın alınan ürünler için ağaçlandırılması zor alanlara ecodrone’lar aracılığı ile 50 bin adet tohum topu atışı gerçekleştirdik. 

DOĞRU AKSİYON
Geleceğin iş dünyasında yer edinmek isteyen şirketlerin, sürdürebilirliği ve dijital dönüşümü bir arada ele alabilmesi son derece önemli. Her iki kavram birbirini tamamlıyor, ortak hedef için birbirlerine anlam katıyor. “Yeşil dönüşüm”ü gerçekleştirmek isteyen şirketler için öncelik, dijital altyapıya yatırım yapmak olmalı. Dijital dönüşüm ile birlikte geleneksel tüm süreçlerde başta karbon ayak izi olmak üzere, doğayı olumsuz etkileyen sonuçlar azalıyor. “İkiz dönüşüm” rekabeti de farklı bir yöne çekiyor. Bugüne dek maliyet, lojistik gibi unsurlar ile fark yaratanlar, karbon ayak izinin miktarı ve yeşil üretim kapasitesi ile öne çıkacak. Doğru aksiyonları alarak kendi dönüşümünü hızlandıran markalar bir adım önde olacak.

SIgnIfy Türkiye Genel Müdürü Saner Kırık:
Misyonumuz hem dünyayı hem de insanların hayatını iyileştirme
“Daha aydınlık yaşamlar ve daha iyi bir dünya” için ışığın olağanüstü potansiyelini ortaya çıkarmak amacıyla çalışıyoruz. Signify’ı hem Türkiye’nin hem de dünyanın en beğenilen şirketlerinden biri yapan sadece işinde en iyi olması değil, her aşamada çevreye, insanlara ve geleceğe duyarlı adımlar atması. Odağımızda her zaman “insan” var.

kiz dönüşüm” tüm iş yapış şekillerimizi olumlu yönde değiştiriyor. Yeşil Mutabakat; sanayi, tarım, ulaşım, enerji, ticaret ve çevre gibi 47 farklı başlık içeriyor. Dünyada ve Türkiye’de çok önemli aksiyonlar alınıyor. Signify bu adımları atmaya yıllar önce başladı. “Hem dünyayı hem de insanların hayatını iyileştirme” global misyonumuz ile hareket ediyoruz. Sürdürülebilirlik alanında önemli çalışmalara imza atıyoruz. 

KARBON AZALTIMI 
Signify olarak, 70’ten fazla ülkede, 37 bin çalışanımız ile evleri, ofisleri, binaları ve kentsel mekânları dönüştürmede nesnelerin internetini kullanarak aydınlatma çözümleri sunuyoruz. Tüm ürünlerimizin sürdürülebilirlik temelli olması en önemli değerlerimizden. “Signify Sürdürülebilirlik Programı” çerçevesinde 2025 planlarımızı belirledik. Hedefimiz, 2025 yılına kadar çevre ve toplum üzerindeki olumlu etkimizi ikiye katlamak. Paris Anlaşması’nda, sıcaklık artışlarını sanayi öncesi dönemdeki ortalamanın en fazla 1,5°C üzerinde olacak şekilde sınırlamak üzere şirketler için belirlenen 2031 hedefine, 2025 yılında ulaşacağız. Bunu, müşterilerimizin emisyonlarını azaltacak bir adım olarak portföyümüzün enerji verimliliğini artırarak ve tedarikçilerimizi karbon azaltımı konusunda teşvik ederek gerçekleştireceğiz. 

25 MİLYAR AĞAÇ RAHAT NEFES ALACAK 
2021 BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) kapsamında, iklim eylem çalışmaları için gereken sektör liderliğini üstlenmeye, değer zinciri genelinde müşterilerimiz ve iş ortaklarımız ile çalışmaya kararlı olduğumuzu açıkladık. Bu çağrımız ile “Sıfır Karbon Salınımı” hareketinde LED kullanımının artması ile 25 milyar ağaç rahat nefes alacak. Bu vizyonumuz ve başarımız, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi (DJSI) tarafından da üst üste beşinci kez tescillendi. Signify olarak 2021 yılında da DJSI “Endüstri Lideri” seçildik. Ülkemiz, Paris İklim Anlaşması’nın onayı ile önemli avantajlar sağladı. İnanıyorum ki Türkiye’de bu değişim, hedeflenenden de hızlı olacak.