CEO'NUN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK AJANDASI

Değişen dünya dinamikleri? Bir taraftan dijitalleşen ortam diğer taraftan yaşadığımız doğal afetler, küresel ısınma ve yeşil gündem. Enerji dar boğazı, genç nüfusun hayata katılımı ve kadın gündemleri artık sadece iş dünyasında değil hayatın bütününde sürdürülebilir bir dünya için neler yapmalıyız konusunu son 5 yıldır kartopu gibi büyüyen bir etkiyle hayatımıza taşıdı. Köpek balıklarının Akdeniz, Ege 'ye yolculukları bir tesadüf değil, geçişken mevsimler hayatımızın bir gerçeği artık. Yenilenebilir enerji yatırımları ve ileriye dönük ihtiyaçlar da tesadüf değil, mesleklerin geçişkenliği, yetenek kayışları, yetenek arz ve taleplerindeki büyüyen fark ve artık sadece gençlerin değil pek çok insanın iş dünyasında anlam arayışı da hiç tesadüf değil. Değişken (volatile), belirsiz (uncertain), karmaşık (complex) ve muğlak (ambigious) olarak açıklanan VUCA, buram buram hayatımızda. Peki işlerimizi bulunduğumuz ortama değer yaratacak şekilde nasıl sürdürebilir kılacağız? Dayanıklılığımızı nasıl koruyacağız? Birlikte bakalım.

Sürdürülebilirlik CEO ajandalarının ilk 3 maddesi arasındaki yerini koruyor. İş dünyası global iklim hedefleriyle uyumlu şekilde daha sürdürülebilir ve daha yeşil bir ekonominin destekçisi olmak üzere çalışmalarını sürdürüyor. Sera gazı salımının işletmelerin sürdürülebilirliği açısından oynadığı rol göz önüne alındığında sektör fark etmeksizin şirketlerin iklim değişikliği ile mücadele ve diğer sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sunmaları son derece önemli. Yıldız Holding’ten Pegasus’a Borusan Otomotiv’den Otokoç’a SAP’den Beymen’e, Migros’tan Amgen ve Sıgnıfy’a Türkiye’nin sürdürülebilirlikte öncü şirketlerinin CEO’ları, sürdürülebilirlik ajandalarını açıkladı.

Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil:
“İnsan odaklı ekosistemlere yatırım yapıyoruz”
Yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik kavramları yükselen değerler ve gelecekte iş yönetiminin ayrılmaz parçaları olacak.

Üretim alanında ülkemizin enerji ihtiyacını gözeterek, yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımına odaklanıyoruz. Yenilenebilir enerjinin üretimimizdeki payını artırmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz yıl 65 MW kurulu güce sahip Erciyes Rüzgar Enerji Santrali’ni devreye aldık. 2024 sonuna kadar 150 MW’lık hibrit güneş santrallerini devreye almayı hedefliyoruz. 1.000 MW'lık YEKA-2 projesi yatırımlarımızı 2026'nın ilk çeyreğine kadar kademeli olarak tamamlamayı planlıyoruz. Böylece 5.000 MW toplam kurulu güce ulaşacağız.

YATIRIM KRİTERİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Enerjisa Üretim olarak son dönemde Alman rüzgar türbin üreticisi Enercon ile yeni bir anlaşma daha imzaladık. Enercon’un geliştirdiği ve 175 metreyle dünyada en büyük rotor çaplı türbinler arasında yer alan E-175 EP5 modeli 6 MW ve artırılabilir kapasitesiyle belirlediğimiz sahalarımızda kurularak test edilecek. Bizim için çok heyecan verici olan bu anlaşma sayesinde Enercon, yeni türbinleri için yurt dışında yaptığı test çalışmalarını ilk kez Türkiye'de de sürdürmüş olacak. Bu ürün Türkiye dışında sadece Almanya ve Hollanda’da bulunuyor, dolayısıyla ülkemiz için güzel bir adım.

Yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik kavramları yükselen değerler ve gelecekte iş yönetiminin ayrılmaz parçaları olacak. Enerjisa Üretim olarak bu değerlere önem vererek daha iyi bir gelecek için insan odaklı ekosistemlere ve yenileyici iş modellerine yatırım yapıyoruz. Faaliyet bölgelerimizde; çevresel, sosyal ve yönetişimsel uygulamalarımızla mevcut yatırımlarımızı daha sürdürülebilir hale getirmeye odaklanıyoruz. Önceliklerimizi; küresel dönüşüm, toplum ve çalışanlarımızın ihtiyaçları ve iş modellerimizin devamlılığı çerçevesinde belirliyoruz.

TOPLUM İHTİYAÇLARI YÖN VERİYOR

Bu alanlarda sürdürülebilirlik vizyonumuzla hayata geçirdiğimiz iyi uygulamalarımızla kısa, orta ve uzun vadede sektörümüzde ve iş dünyasında öncü şirketlerden biri olmayı hedefliyoruz. Ek olarak iklim değişikliğini ve biyoçeşitliliği kritik alanlarımız olarak görüyor ve geliştirmek için çalışıyoruz. Enerji arz güvenliğinin sağlanmasında yenilenebilir enerji yatırımlarımızı, dijitalizasyonu ve inovasyonu taşıyıcı güç olarak görüyoruz. Bulunduğumuz bölgelerde toplumsal yatırımlarımızı, toplumun ihtiyaçları ve önceliklerimiz ekseninde hayata geçiriyoruz.

‘‘Yaşama saygı duyarak daha güzel bir gelecek için enerji üretme’’ misyonumuz doğrultusunda, içinde bulunduğumuz toplumun sorunlarından yola çıkarak sosyal projeler geliştirerek sürdürülebilir projeler hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bu konudaki önceliklerimizi, toplum ve çevre için en iyi olanı göz önünde bulundurarak belirliyoruz.

“UZUN SOLUKLU KALICI PROJELER ÖNEMLİ”

Teknolojimizle, insan kaynağımızla, yarattığımız sosyal ve ekonomik değerlerle; yalnızca bulunduğumuz bölgelerin değil ülkemizin de kalkınmasına destek olacak uzun soluklu ve kalıcı projeler gerçekleştirmek bizim için çok önemli. Ülkemizdeki ve dünyadaki iyi uygulamaları dikkate alarak topluma katkı sağlayacak konularda hedefler oluşturuyoruz ve çalışanlarımızın, gönüllülük esası ile projeler geliştirmesini ve bunları uygulamasını teşvik ediyoruz. Genç kadınlar için geliştirdiğimiz Womentum programıyla binden fazla kadının hayatına dokunduk. Bu projeyle katılımcılar alanlarında uzman isimlerden farklı disiplinlerde eğitimler alarak yetkinliklerini geliştiriyor.

T.C. Orman Genel Müdürlüğü ile “Geleceğe Nefes Ağaçlandırma Projesi” kapsamında fidan dikim protokolleri imzaladık. Her yıl yaşımızın 10 bin katı kadar fidan dikimi gerçekleştiriyoruz. Komşuköy iş birliğiyle tarımda yenilenebilir enerji kullanımına öncülük edecek uygulamamızla bir ilke imza attık. Aynı arazi alanını hem tarım ürünleri hem yenilenebilir enerji üretmek için kullanmayı sağlayan agrivoltaik uygulaması bizlere sürdürülebilir tarım ve enerji için özgün bir fırsat sundu. Bu projemizle güneş panellerinin sıra dışı konumlandırması sayesinde yaban mersini, lahanagiller, ıspanak gibi bitkiler hem verimli hem de sürdürülebilir bir yöntemle yetiştiriliyor. Bu projeleri son dönemde hayata geçirdiğimiz güzel örnek projeler arasında gösterebilirim.

Pegasus Hava Yolları CEO’su Güliz Öztürk:
“Rotamız sürdürülebilir bir gelecek”
Yarattığımız katma değeri yalnız finansal performans açısından değil, aynı zamanda çevreye ve topluma etki açısından daha iyi ölçme ve raporlama ihtiyacının farkındayız.

Pegasus Hava Yolları olarak çalışmalarımızı sürdürülebilirlik alanındaki yönetişim stratejimizle paralel ve çıktılarına destek olacak şekilde planlıyoruz. Havacılık sektörü için çok önemli olan karbon emisyonlarının azaltılması çerçevesinde, sektörümüze yönelik düzenlemelere tam uyum gösteriyoruz. Filonun gençleştirilmesi, yakıt tasarrufu getiren düşük emisyonlu uçak modellerine yatırım yapılması, uçaklarda ağırlık azaltma çalışmaları, rotaların optimize edilmesi gibi operasyonel tedbirlerle sürecin kaynağında emisyon azaltma çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızdan ve burada hızla kat ettiğimiz mesafeden dolayı çok mutluyuz.

NET SIFIRA DOĞRU

Çevresel hedefler anlamında yol haritamızın temel kilometre taşlarını Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) ile birlikte verdiğimiz “2050’ye kadar net sıfır karbon emisyonu” taahhüdü ve bu taahhüdümüzü pekiştirmek amacıyla belirlediğimiz 2030 ara dönem karbon emisyon azaltım hedefimiz oluşturuyor. Buna göre, birim yolcu kilometre başına düşen uçuş kaynaklı karbon emisyonumuzu 2030’a kadar 2019’a kıyasla yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz. 2022 yılında bu oranı 61,9 gr CO2/RPK seviyesine düşürdük. Bu verimliliği sağlayan çok sayıda etken var. Öncelikle filo dönüşümümüz ve sınıfının en verimli uçak tipi olan Airbus neo uçaklara yaptığımız yatırımlar burada önemli. Geçtiğimiz yıl 17 adet yeni A321neo uçak teslim aldık. 2023 yılında 15 adet yeni A321neo uçak teslim almayı hedefliyoruz. Türkiye’nin en genç filosuna ve aynı zamanda tüm dünyada düşük maliyetli taşıyıcılar arasında en genç filolardan birine sahibiz. Türkiye’de sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) üretimi için paydaşlarla çalışmalarımızı sürdürürken, operasyonlarımızda SAF kullanımımızı artırarak sürdürüyoruz.

“DAHA İYİ RAPORLAMA İHTİYACI VAR”

Yarattığımız katma değeri yalnız finansal performans açısından değil, aynı zamanda çevreye ve topluma etki açısından daha iyi ölçme ve raporlama ihtiyacının farkındayız. Bu bağlamda, 2020 yılında yönetim kurulumuzun yayımladığı kurumsal sürdürülebilirlik politikamız doğrultusunda önemli yenilikleri hayata geçiriyoruz. Geride bıraktığımız iki yılda etkin bir yönetişim yapısı oluşturduk. Yakın zamanda flypgs.com internet sitemizde ‘sürdürülebilirlik merkezimizi’ hayata geçirdik. İnternet sitemizin bu bölümünü sürdürülebilirlik çalışmalarımızın ana bilgi kaynağı olarak tasarladık. Sürdürülebilirlik stratejimizle geleceğe yönelik amaçlarımızı bir araya getiren temel bir referans belgesi olarak sürdürülebilirlik manifestomuzu da yayımladık. “Rotamız sürdürülebilir bir gelecek” diyerek, sürdürülebilir havacılığı desteklemeye ve daha sürdürülebilir yarınlar için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sürdürülebilirlik çalışmalarının tek bir göstergesi yok fakat yaptığımız işlerin ölçümüne de önem veriyoruz. BIST Kurumsal Yönetim Endeksi’nde yüzde 97,1 ile en yüksek derecelendirme notlarından birine sahibiz. BIST sürdürülebilirlik uyum çerçevesinde iyi düzeyde uyum sağlayarak BIST Sürdürülebilirlik 25 Endeksi’nde yer alıyoruz. 2015 yılından beri raporladığımız Karbon Saydamlık Projesi (CDP) için notumuzu 2022 yılında A-’ye yükselterek dünyada sayılı hava yolu şirketleri arasına girmeyi başardık. Bir süredir takip ettiğimiz yeşil finansman piyasalarına, UKEF garantisinde 10 adet A321neo uçağın sürdürülebilirlik destekli finansmanı işlemiyle aktif bir oyuncu olarak giriş yaptık ve dünyada ilk olduk.

Beymen Group CEO’su Elif Çapçı:
“Modada sürdürülebilirlik merkezimizde”
Beymen Group olarak modada sürdürülebilirliği merkezimizde tutuyoruz. Gelecek kuşaklara daha güzel bir dünya bırakma hedefiyle sorumluluk üstleniyoruz.

Çevreye duyarlı, sosyal alanlarda adil ve eşitlikçi, kültürel olarak saygılı, insancıl ve ekonomik olarak uygulanabilir iş modellerini kapsayan bir sürdürülebilirlik yaklaşımımız var. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızın tümünün merkezinde çevresel, sosyal, kurumsal yönetim (ESG) etki hesaplamaları yer alıyor.

ESG ETKİSİ ODAKTA

Mağaza, genel müdürlük, depo ve üretim merkezlerimizde enerji tüketimi ve atık yönetiminden sürdürülebilir hammadde kullanımını önceliklendirmeye uzanan çok boyutlu uygulamalarımız var. Dolayısıyla, bu alanlardaki uluslararası standartları referans alıyor, hesaplamalarımızı farklı kapsamlarda değerlendiriyoruz. Lüks perakende satış mağazalarımızın yanı sıra üretimini gerçekleştirdiğimiz Beymen Club, Beymen Collection, Academia, Network ve Divarese markalarımızı da kapsayan, tedarikçilerimizi de içine alan, geniş kapsamlı sürdürülebilirlik çalışmalarımızı yakında açıklamaya hazırlanıyoruz.

BEYMEN REBORN’LA YENİ BİR SEVİYE

Geçtiğimiz haftalarda duyurduğumuz Beymen Reborn’a özel bir parantez açmak istiyorum. Beymen Reborn, müşterilerimizin az kullandıkları, hatta hiç kullanmadıkları lüks çantalarını satışa sunmalarına aracılık eden bir lüks ikinci el platformu olarak tasarlandı. Lüks moda ürünleri; özellikle de lüks çantalar, tasarım açısından zamansız olarak nitelendirilirken yüksek kaliteli malzemeler ve ince işçilikle üretilmiş olmalarıyla da dayanıklı ve uzun ömürlüler. Yüksek kaliteli moda ürünlerinin yaşam döngüsünü uzatarak kullanım başına maliyetlerini düşürebiliyor ve böylece karbon ayak izlerini azaltabiliyoruz. Beymen Reborn, modada sürdürülebilirlik perspektifinde yürüttüğümüz ve çok yakında duyurmaya devam edeceğimiz uygulamaların öncü adımı olma niteliği taşıyor. Beymen Reborn, “sürdürülebilir moda” alanında öncü bir adımı temsil ediyor ve gelecekteki planlarımızda, bu alan özelindeki çalışmalarımız kapsamında farklı adımlar atarak gelişmek ve büyümek yer alıyor.

Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik:
“Elektrifikasyon dönüşümünde öncü olacağız”
Sürdürülebilirlik stratejimizin merkezinde elektrifikasyon dönüşümünde öncü olmak vizyonuyla hareket ederken, i3 yaklaşımıyla da iklim, insan ve inovasyon odağımızdaki hedeflerimizle aksiyon planlarımızı belirledik.

Otomotiv sektöründe sürdürülebilirlik dendiğinde yollar elektrifikasyonla kesişiyor. Sürdürülebilirlik stratejimizin merkezinde elektrifikasyon dönüşümünde öncü olmak vizyonumuz var. İ3 yaklaşımımızla da iklim, insan ve inovasyon odağımızdaki hedeflerimizle aksiyon planlarımızı belirledik. Kadınların erkeklerle eşit sosyal haklara sahip olmasından iş hayatında eşit ve adil ücretlendirilmesine, karbon ayak izimizin azaltılmasından kamuoyunun sıfır emisyonlu sürüş adına doğru bilgiye ulaşabilmesi ve yeşil finansman kredisine imza atmaya kadar geniş bir yelpazede inisiyatifler aldık.

“SÜRDÜRÜLEBİLİR ULAŞIM SEÇENEKLERİNİ YAYGINLAŞTIRIYORUZ”

Sürdürülebilirlik Akademisi iş birliğiyle, iklim değişikliğinin yarattığı negatif etkileri düşük karbonlu bir gelecekte dengelemek ve sürdürülebilir ulaşım seçeneklerini yaygınlaştırmak üzere "Elektrifikasyon Dönüşüm Platformu"nu hayata geçirdik. Bu platform, Türkiye’de elektrifikasyon dönüşümünün hızlandırılması için ilgili tüm paydaşları bir araya getirerek, engelleri, ihtiyaçları ve bu doğrultudaki hedefleri belirleyip, kapsayıcı yaklaşımlarla çözüm önerileri ortaya koyacak. Sadece kendi markalarımızın elektrikli modellerini müşterilerle buluşturmaktan ziyade konuya daha geniş bir perspektiften bakıyoruz. Bu bakış açımıza paralel yaptığımız iş birlikleri, gerçekleştirdiğimiz yatırımlar ve kendimize koyduğumuz hedeflerle vizyonumuzu destekliyoruz.

2030 HEDEFLERİ

2013 yılında Türkiye’ye getirdiğimiz BMW i3 ile başlayan dönüşüm yolculuğumuzu, ilerleyen yıllarda temsil ettiğimiz markalarımızın tamamen elektrikli ve hibrit modellerinin tamamını dünyayla aynı anda ülkemizde de satışa sunmamızla destekledik. Bu kararlılığımızın bir başka ifadesi olarak kendimize "Türkiye otomotiv sektörünün elektrifikasyon dönüşümünde öncü olmak" vizyonunu belirledik. 2030 yılında distribütörlüğünü üstlendiğimiz BMW ve MINI markalarımızın toplam satışları içindeki elektrikli araç payını yüzde 75'e, Jaguar Land Rover grubu markaları içinse yüzde 70’e çıkarmayı planlıyoruz. Vizyonumuz kapsamında otomotiv ekosisteminde yer alan tüm markalar için çaba sarf ediyoruz.

KARBONSUZLAŞMA VE İNOVASYON

Yalnızca elektrikli otomobil tedarik etmenin ötesinde; şarj altyapısının gelişiminden yasal mevzuata, tüketicilerin bilinçlendirilmesi ve farkındalığının artırılmasından sürdürülebilir satın almaya, yeşil finansman, döngüsel ekonomi, karbonsuzlaşma ve inovasyon projelerimizle daha düşük karbonlu bir geleceğe katkı sağlamak üzere hareket ediyoruz. Sadece elektrikli ve hibrit otomobil ithalatında kullanılmak üzere toplamda 78 milyon Euro değerinde yeşil finansman kredisi aldık. Borusan EnBW Enerji ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği kapsamında elektrikli ve plug-in hibrit teknolojili BMW sahiplerine Uluslararası Yenilenebilir Enerji (I-REC) sertifikalı temiz enerjiyle araçlarını şarj etme imkanı sağlıyoruz. Elektrikli otomobiller için şarj istasyonlarının anlık uygunluk durumlarını göstererek kullanıcılarının şarj kaygısını gideren, müşteri deneyimlerini iyileştirmeyi amaçlayan ve tüm mobil platformlardan erişilebilen ilk ve tek uygulama “ChargeIQ”yu geliştirdik. 2022 yılında Türkiye’deki toplam elektrikli otomobil satışının 2.193 adedini BMW markamızla gerçekleştirerek yüzde 28 ile en yüksek pazar payına sahip olmamız ve 1.502 adetlik satış performansıyla da BMW markamızın elektrikli ürün gamındaki amiral gemisi Yeni BMW iX’in “en çok satılan elektrikli otomobil” olması, BMW AG tarafından ödülle taçlandırıldı.

SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan:
“Kârlılık ve sürdürülebilirlik arasında tercih yapma lüksümüz yok”
Belirsizliğin yaşam biçimi haline geldiği iş dünyasında çevik ve dirençli organizasyonlara ihtiyaç var. Bu da ancak her şirketin akıllı işletmeye dönüşmesiyle mümkün.

SAP olarak ileri teknolojileri kullanan, iş süreçlerini en yeni teknolojilerle dönüştüren şirketleri “Akıllı işletme” olarak tanımlıyoruz. Eskiden şirketler ve hatta paydaşları “önce kârlılık” derken, artık kârlılık ve sürdürülebilirlik arasında tercih yapma lüksümüz bulunmuyor. Bu sebeple kurumları akıllı ve sürdürülebilir işletmelere dönüştürme vizyonumuzu yineliyoruz. Bugün sürdürülebilirlik, hayatımızın en önemli gerçeklerinden biri. SAP olarak, öncelikli amacımız müşterilerimizi akıllı ve sürdürülebilir işletmelere dönüştürmek ki dünyanın en yeşil 100 şirketinden 97'si SAP kullanıyor.

“16 YILDIR ZİRVEDEYİZ”

Kurum olarak bizim de önemli sürdürülebilirlik hedeflerimiz var. SAP, üst üste 16 yıldır, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'ndeki 1 numaralı yazılım şirketi olarak yer alıyor. “Dünyayı daha yaşanabilir kılmak ve insan hayatını iyileştirmek” misyonuyla sürdürülebilirliği her aşamada işimize dahil ediyor, sıfır emisyon, sıfır atık ve sıfır eşitsizlik hedefiyle çalışıyoruz. Kadın liderlerimizin oranını son 10 yılda yüzde 30’a çıkarmayı başardık. Dünya çapındaki 105 bini aşkın çalışanımızın yüzde 35’i kadınlardan oluşuyor. Bu oran SAP Türkiye’de çok daha yüksek. Bu değerli kazanımı daha da büyütmek istiyoruz.

“KAYNAKLARA KARBON EKLENDİ”

Mayıs ayında, SAP’nin globaldeki en büyük etkinliği olan Sapphire’ı düzenledik. Bu önemli etkinlikte, sürdürülebilirlik konusunda da önemli bir adım attık. Elli yıl önce kurulduğunda SAP, kurumsal kaynak planlaması (ERP) ile finansal muhasebede devrim yaratmıştı. Bugün SAP, kaynakların tanımını karbonu içerecek şekilde genişleterek ERP'deki “R"yi (Resource = Kaynak) yeniden keşfediyor. Hızla değişen mevzuat gereklilikleri ve paydaşların sürdürülebilir bir şekilde faaliyet göstermeye yönelik artan baskısının ortasında, kuruluşların mali verileri kadar denetlenebilir, şeffaf ve güvenilir bir emisyon muhasebesi sistemine ihtiyacı var. Şirketleri karbon tahminlerinden gerçek verilere taşıyan SAP'nin yeni Green Ledger (yeşil soğuk cüzdan) çözümüyle şirketler, yeşil çizgilerini de kâr ve zarar hesabında olduğu gibi netlik, doğruluk ve güvenle yönetebiliyor.

Amgen Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman:
“Sürdürülebilirliği yalnızca ‘çevresel’ ele almıyoruz”
İnsanların, toplumun, gezegenin ve şirketimizin sağlığını iyileştirme hedefimiz doğrultusunda, sağlıkta dönüşüm yaratma, toplumu güçlendirme ve çevreyi koruma çalışmaları yürütüyoruz.

Amgen’de sürdürülebilirliği yalnızca “çevresel” olarak ele almıyoruz, bu anlayışımız doğrultusunda insanların, toplumun, gezegenin ve şirketin sağlığını iyileştirme hedefiyle hayata geçirdiğimiz çalışmaları 4 kategoriye ayırdık.

DÖRT ODAK

“Sağlıklı insan” diyerek insanların en sağlıklı şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için sağlığa ve ilaca erişimi kısıtlayan engelleri ortadan kaldırmaya odaklandık. “Sağlıklı toplum” hedefimizle daha adil bir toplum yaratacak çalışmaları hayata geçirdik. Bu doğrultuda çalışanın ve iş yapış şeklinin güçlendirilmesini önceliklendirecek yaklaşımlar geliştirdik. “Çeşitlilik, kapsayıcılık ve aidiyet” yaklaşımıyla tüm çalışanlarımıza mutlu bir iş deneyimi yaşatacak projeler hayata geçirdik. Gönüllü çalışanlarımızdan oluşan “gönüllü sorumlular” ekibimizle sivil toplum kuruluşlarına katkı sağlayarak gönüllülük faaliyetlerini de destekliyoruz. Öte yandan Amgen Vakfı öncülüğünde yürütülen Amgen Biyoteknoloji Deneyimi, Amgen Scholars, LabXchange ve Khan Academy ile herkes için kaliteli bilim eğitimine erişimi destekliyoruz.

SAĞLIKLI GEZEGEN

“Sağlıklı gezegen” hedefimizle operasyonlarımızı çevresel sorumluluk ilkeleriyle yürütüyoruz. Çevreye olan sorumluluğumuz doğrultusunda üretimi daha sade, çevreci, esnek, verimli ve daha az maliyetli hale getirmek için yeni yöntemler geliştirdik. 2027 yılına kadar tüm operasyonlarımızı karbon nötr hale getirme gayesiyle yola çıktık. 2027’ye kadar su kullanımımızı yüzde 40, atıklarıysa yüzde 75 azaltmak üzere çalışıyoruz. “Sağlıklı Amgen” başlığı altındaysa hizmet verdiğimiz paydaşlarımızın güvenini güçlendirmeyi ve korumayı amaçlıyoruz. Etkili kurumsal yönetişimin hem uzun vadeli performans hem paydaş güvenini sürdürme açısından kritik öneme sahip olduğunun farkında olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Yıldız Holding CEO’su Mehmet Tütüncü:
“Yatırımlarımızı iki katına çıkaracağız”
2030 yılına kadar sürdürülebilirlik odaklı inovasyon yatırımlarımızı iki katına çıkarmayı ve stratejik tedarikçilerimizin tümünün Yıldız Holding sorumlu satın alma politikasına uyumunu sağlamayı hedefliyoruz.

Yıldız Holding ve şirketlerinde sürdürülebilirliği bütüncül bir sistem dönüşümü yaklaşımıyla ele alıyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana “İsrafsız şirket” ilkesine bağlı kalarak, “Bu Dünya Bizim” sürdürülebilirlik vizyonumuzla tüm ekosistemimizde değer yaratmak ve birlikte dönüşmek hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sürdürülebilirlik stratejimizi değişen koşullara daha uyumlu hale getirmek ve daha etkili adımlar atabilmek için bir öncelik analizi hayata geçirdik.

“ÜÇ ANA ODAĞIMIZ VAR”

Bu analiz doğrultusunda, üç ana odağımız çerçevesindeki yeni öncelikli alanları tüm paydaşlarımızın katkılarıyla belirledik. Riskleri, fırsatları, mevcut ve olası etkileri, holdingimizin ve şirketlerimizin değer yaratma potansiyelini titizlikle inceledik. Bu kapsamda, üç ana odak alanımızdan ilki olan “Doğanın geleceği için çalışmak” başlığı altındaki öncelikli konularımız arasında iklim ve karbonsuzlaşma, enerji ve su yönetimi, sürdürülebilir tarım, biyoçeşitlilik ve toprağın korunması, atık yönetimi ve plastik azaltımı yer alıyor. İkinci odak alanımız olan “paydaşlarımızla güçlenmek” ise insana yatırım anlayışımızın somut bir göstergesi olarak stratejik konularımızdan biri olmayı sürdürüyor. Daha sürdürülebilir bir gelecek için fırsat eşitliğine inanıyor, kadınların iş hayatına katılımının önündeki engellerin kaldırılmasına çalışıyoruz. 2030 yılına kadar üst yönetim kademelerindeki kadın çalışan oranımızı artırmak konusunda bir hedefimiz bulunuyor. Fırsat eşitliği ve kapsayıcılık alanında Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) ile yakın iş birliği içinde çalışıyor, Yıldız Holding Kadın Platformu liderliğinde tüm kademelerde çeşitliliği ve kadın temsilini artırmaya, eşit işe eşit ücret prensibini dünyanın her yerindeki Yıldız Holding şirketlerinde hayata geçirmeye odaklanıyoruz.

Üçüncü ve son ana odak noktamız olan “geleceğe ilham vermek” kapsamındaysa sorumlu ve yenilikçi iş modelleri ve ürünlerle müşterilerimize alternatif sunmak, onları harekete geçirmek için ilham vermek ve pozitif değişimi mümkün kılmak için çabalıyoruz.

“KARBONSUZLAŞMAYI YAYACAĞIZ”

2050 yılına kadar “net sıfır” karbon hedefine ulaşmak üzere çalışmalarımıza devam ederken pladis ve Kerevitaş şirketlerimizin başlattığı karbonsuzlaşma projelerini tüm şirketlerimize kademeli olarak yaymayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra şirketlerimizin tamamında yeni nesil teknoloji ve yenilenebilir enerji yatırımlarına hız kesmeden devam ediyoruz. İş Dünyası Plastik Girişimi’nin (İPG) imzacılarından biri olarak küresel sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda 2030 yılına kadar plastik ambalajlarımızın tümünün geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir veya kompost edilebilir olmasını hedefliyoruz. İPG’ye taahhüt edilen 2023 yılı Mart ayına kadar toplamda 1.000 ton plastik azaltım hedefinin çok üzerine çıkarak, taahhüdümüzün yüzde 157’sini gerçekleştirdik. 2030 yılına kadar sürdürülebilirlik odaklı inovasyon yatırımlarımızı iki katına çıkarmayı ve stratejik tedarikçilerimizin tümünün Yıldız Holding sorumlu satın alma politikasına uyumunu sağlamayı hedefliyoruz.

SIgnIfy Türkiye Genel Müdürü Saner Kırık:
“Dünyanın en büyük karbon nötr aydınlatma şirketiyiz”
Sürdürülebilirlik ajandamızda karbon nötr hedefi, sürdürülebilir ürünler ve çözümler, döngüsel ekonomi, sosyal sorumluluk ve küresel ortaklıklar bulunuyor.

Signify olarak ‘Hem dünyayı iyileştirme hem insanların hayatını iyileştirme’ misyonumuz doğrultusunda sürdürülebilirlik çalışmalarımıza tüm hızıyla devam ediyoruz. Bu özverili çalışmalarımız sayesinde yüzde 100 karbon nötr olan dünyadaki en büyük aydınlatma şirketiyiz. Signify, küresel tarafta 2020 yılı itibarıyla karbon nötr olma hedefini gerçekleştirdi. Türkiye operasyonlarında 2026 yılı itibarıyla bu hedefe ulaşmış olacağız. Faaliyetlerimizin iklim değişikliği üzerindeki etkisini azaltmak için yenilenebilir enerji kullanımını artırırken, enerji verimliliğini geliştirmeye ve sera gazı salımını azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Signify olarak enerji verimli LED aydınlatma ürünleri ve akıllı aydınlatma sistemleri gibi sürdürülebilir ürünler geliştirip pazarlıyoruz. Bu ürünler, enerji tüketimini azaltarak çevresel etkileri en aza indirmeyi amaçlıyor. Atık azaltma ve geri dönüşümü teşvik etmek için döngüsel ekonomi prensiplerine odaklanıyoruz. Ürünlerimizin kullanım ömrünü uzatmayı ve malzemelerin geri kazanımını kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik ajandamızın bir parçası olarak toplumda pozitif etki yaratmayı amaçlıyoruz. Eşitlik, çeşitlilik ve insana saygı gibi değerlere bağlı kalarak çalışanlarımızın refahını destekliyoruz ve toplumsal projelere katkıda bulunuyoruz. Signify, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için diğer şirketler, kuruluşlar ve paydaşlarla iş birliği yapıyor.

“OLUMLU ETKİMİZİ 2’YE KATLAYACAĞIZ”

Sürdürülebilirlik programımız çerçevesinde 2025 planlarımızı belirledik. Hedefimiz 2025 yılına kadar çevre ve toplum üzerindeki olumlu etkimizi ikiye katlamak. Bunun için 4 ana hedef doğrultusunda ilerliyoruz. İlk olarak, Paris Anlaşması'nın etkisini ikiye katlayarak, iklim eylemi taahhüdümüz (SKA13) kapsamında, karbon nötr olmanın ötesine geçecek karbon emisyonunu azaltacağız. İkinci olarak döngüsel ürünlerden, sistemlerden ve hizmetlerden elde ettiğimiz geliri ikiye katlayarak yüzde 32'ye çıkarmayı taahhüt ediyoruz. Signify olarak bu noktada rol modelliği üstlenerek plastik içermeyen alternatifleri kullanmaya başlamamız gerektiğine karar verdik. Döngüsel ekonomi taahhüdümüz kapsamında ‘Gelecek nesiller için sürdürülebilir bir yaşam’ mottosundan yola çıkarak 2021 yılı sonunda tüm tüketici ürünleri ambalajlarımızda plastik kullanımını sonlandırdık. Sürdürülebilirlik taahhüdümüz çerçevesinde bir diğer hedefimiz kadın çalışan oranımızı artırmak. Signify’da insan kaynaklarımızın temelini kapsayıcılık ve çeşitlilik oluşturuyor. Bu bilinçle Signify Türkiye yüzde 55 gibi bir oran doğrultusunda kadınlarla güçlendirilmiş bir yönetim kuruluna sahip. 2023 itibarıyla Türkiye operasyonlarımızda kadın çalışan oranı yüzde 45.

Otokoç Otomotiv Lideri İnan Ekici:
“Önceliğimiz iklim kriziyle mücadele”
Sürdürülebilir bir gelecek, yalnızca çevreye yönelik çabaları değil çok daha fazlasını gerektiriyor. Kendimizi çevresel konularla birlikte toplumumuza, ülkemize ve insanlığa karşı her zaman sorumlu hissediyoruz.

Çalışanlarımıza, müşterilerimize, mobilite ekosistemindeki paydaşlarımıza ve dünyamıza fayda yaratmak için sürdürülebilirliği iş stratejilerimizin merkezine yerleştirdik. İklim kriziyle mücadele en önemli önceliklerimiz arasında. Koç Topluluğu Karbon Dönüşüm Programı paralelinde çalışmalar yürütüyoruz. Sürdürülebilirlik stratejimiz kapsamında karbon ayak izimizi azaltırken, bir yandan da sosyal sürdürülebilirlik projeleriyle sosyal eşitlik, kurum kültürünün çağın gerekliliklerine uyum sağlaması ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanlarında farkındalık yaratıyoruz.

“MOBİLİTE SEKTÖRÜ KÖKLÜ BİR DEĞİŞİM YAŞIYOR”

Küresel ısınma ve iklim krizi riskleri sebebiyle iş modelleri, tüketici tercihleri, ürün ve hizmetler hızla değişiyor. Mobilite sektörü strateji ve uygulamaları da iklim krizi gerçekliği sebebiyle köklü bir değişim yaşıyor. Otokoç Otomotiv olarak tüm bu değişimleri takip ederek kendimizi bugünden geleceğe hazırlıyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımları ve yeşil enerji kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik yatırımlarımız ve projelerimiz devam ediyor. Otokoç Otomotiv’in tüm lokasyonlarının elektrik ihtiyacını karşılamak için güneş enerjisi santrali yatırımıyla yeşil enerji projesine başladık. Projemizin tamamlanmasıyla yıllık yaklaşık 9.500 ton karbon salımının önüne geçerek Kapsam 2 elektrik tüketimi kaynaklı sera gazı emisyonlarımızı sıfırlayacağız. Şubelerimizin çatılarında devreye aldığımız ve yaygınlaştırmaya devam ettiğimiz güneş enerjisi paneli projelerimizi yürütüyoruz. Yağmur suyu hasadı projemizle yağmur suyunu toplayarak araç yıkamada kullanıyoruz.

“FAYDA ODAKLI ÇALIŞIYORUZ”
Sürdürülebilir bir gelecek, yalnızca çevreye yönelik çabaları değil çok daha fazlasını gerektiriyor. Kendimizi çevresel konularla birlikte toplumumuza, ülkemize ve insanlığa karşı her zaman sorumlu hissettik. Fayda odaklı çalışma sistemi hem iş yapış şeklimizin hem stratejimizin bir parçası haline geldi. Çevreyle birlikte insan hakları, eşitlik ve kapsayıcılık gibi konular en önemli odak alanlarımızın başında geliyor ve bu konularda etki alanımızı daha da güçlendirebilmek adına önemli iş birlikleri gerçekleştiriyoruz. Koç Holding’in 2050 yılında karbon nötr olma hedefi doğrultusunda, düşük karbon ekonomisine geçişe yönelik tüm faaliyetlerimizi artırarak sürdürüyoruz. Tamamlanan güneş enerjisi projelerimizle 2022 yılında yaklaşık 221 ton CO2e emisyon salımını engelledik. Plastik kirliliğiyle mücadele kapsamında bireysel tek kullanımlık plastik tüketimimizi sıfırlıyoruz. Otokoç Otomotiv olarak mobilite dünyasındaki değişim ve dönüşüm ile birlikte Türkiye’deki ve dünyadaki trendleri takip ediyor bu doğrultuda müşterilerimizin ihtiyaç ve taleplerine göre elektrikli araç, hibrit araç ve karavan gibi yenilikçi pek çok ürün ve hizmet sunuyoruz.  Yakın bir gelecekte, drone gibi yeni seçenekler de gündelik hayatımızın içerisinde daha fazla yer alarak bireysel ve kurumsal kiralamalarda tercih edilen araç türlerinde önemli bir yer edinecek.

Migros Grubu İcra Başkanı Özgür Tort:
“2050 yılında karbon sıfır olacağız”
Karbon ayak izimizi 1,5 derece senaryosuyla uyumlu şekilde 2030 yılına kadar yüzde 42 azaltmayı taahhüt ettik. 2050 yılında karbon sıfır olma yolunda ilerliyoruz.

Sürdürülebilirlik alanındaki yol haritamızı ‘İyi Gelecek Planı’mız çerçevesinde belirliyoruz. Karbon ayak izimizi 1,5 derece senaryosuyla uyumlu şekilde bilime dayalı hedefler kapsamında 2030 yılına kadar yüzde 42 azaltmayı taahhüt ettik. Bu her yıl yüzde 4,2 azaltım demek. Büyüyen bir şirket olmamıza rağmen son 2 yılda yüzde 8,62 azalttık. 2050 yılına karbon sıfır yolunda ilerliyoruz. Karbon salımını yüzde 90 azaltan ve patenti bize ait sulu soğutma sistemimizi yeni açılan tüm mağazalarımıza yaygınlaştırıyoruz.

KARBON PLANLARI

Yenilenebilir enerji yatırımlarımız doğrultusunda, dağıtım merkezlerimize güneş enerjisi paneli kurulumlarımız sürüyor. Karbon salımıyla birlikte enerji maliyetlerimizi de düşürüyoruz. 10 yılı aşkın bilgi ve deneyimimizi Sürdürülebilir İş Ortakları Ağı ile tedarikçilerimize açtık. Böylece dolaylı etkimiz de olsa satışımızdaki ürünlerin karbon ayak izini de birlikte azaltacağız. Yerelleşme yaklaşımımızla, bir yerden alınan ürünlerin o bölgede tüketilmesini önceliklendirerek karbon emisyonunun iyileşmesine katkı sağlıyoruz. CDP iklim ve su liderleri arasında yer alan bir şirket olarak kendi operasyonlarımızda sadece hijyen amaçlı kullanmamıza karşın su tüketimimizi yüzde 10 azaltmayı hedefliyoruz. Su ihtiyacı açısından bölgesine göre doğru ürünün üretilmesi ve doğru sulama teknikleri kullanılması önemli. Bu konudaki yönlendirmelerimizi sürdürüyoruz.

ZORLAYICI HEDEFLERİ GERÇEKLEŞTİRİYOR

Plastik kullanımını azaltma ve ormansızlaşmayla mücadele için başlattığımız “Poşetsiz Alışveriş Hareketi”ne müşterilerimizi dahil ederek etkiyi büyütüyoruz. Bunların yanında, gıda israfını önlemek için gıda imha oranlarımızı 2030’a kadar yarı yarıya azaltmayı hedefliyoruz. Değer zincirini uçtan uca iyileştirmek amacıyla World Resources Institute (WRI) iş birliğinde bu hedefimize tedarikçilerimizi de dahil ediyoruz. Aynı zamanda tarlada hasat sonrası kayıpların ölçümlenmesi ve azaltılması için de dijital uygulamaların kullanıldığı pilot bir çalışma içindeyiz. Sürdürülebilirliğe verdiğimiz önem ve gerçekleştirdiğimiz adımlar sayesinde BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 9 yıldır üst üste yer almanın yanında sürdürülebilirlik performansı en yüksek 25 firmanın listelendiği BIST Sürdürülebilirlik 25 Endeksi’ne de girdik. Cinsiyet eşitliğini desteklemek için LEAD Network EU CEO taahhüdü imzacısı olarak çalışmalar yürütüyoruz, bu çalışmalarımızla Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne Türkiye’den giren ilk gıda perakendecisi olduk. Zorlayıcı hedeflerimizi gerçekleştirme doğrultusunda sağlam adımlar atmaya devam ediyoruz.