CFO'NUN FIRSAT KAPISI

Dünyada; değişkenliğin, belirsizliğin, karmaşıklığın ve muğlaklığın ciddi şekilde arttığı günlerden geçiyoruz. Böyle bir iş ortamı hepimizin; ama özellikle de finans liderlerinin çok daha hazırlıklı olmasını zorunlu kılıyor. İş hayatında daha dirençli olmak için "borcu azaltmak", ?mevcut müşteri portföyünü güçlendirmek" ve "ileri teknolojilerden faydalanmak" başlıkları sıralanıyor. Peki, olağanüstü durumlarda ve ekonomik krizlerde daha dayanıklı olmak adına finansal açıdan neler yapılmalı? Mevcut tehditler fırsatlara nasıl dönüştürülebilir? Bu soruların yanıtlarını, Türk iş dünyasının başarılı CFO'ları verdi...

PanasonIc LIfe SolutIons Türkiye Mali İşler Genel Müdürü Erkut Açıl:
CFO, finans fonksiyonu dışındaki rolleri de üstlenmeli

CFO’lar; sistemleri çok iyi kullanmalı, dataları çok iyi analiz etmeli, kendisine bağlı birimleri çok iyi yönetmeli. Peki siz, zaman zaman duygularınız ve tecrübeleriniz ile de karar veriyor musunuz?
Son yirmi yılda, CFO'nun rolü önemli değişimler geçirdi. Kayıtlar, finansal raporlama ve yasal uyum gibi finans fonksiyonunun alışılagelmiş görevleri önemini koruyor; ancak artık beklentileri tam olarak karşılamıyor. 

BUGÜNÜN VE YARININ CFO’SU...
Bugünün ve yarının CFO’su, finansal verileri alabilmeli, bunları hem operasyonel karar almak hem de şirketinin stratejisine katkıda bulunmak için kullanabilmeli. İşin ve sektörün doğasına bağlı olarak, finans fonksiyonu dışındaki rolleri üstlenmek de birçok avantaj sağlayabiliyor. 
Benim için temel finans becerileri hâlâ çok önemli; ama değişen roller göz önüne alındığında, beklenen hizmeti sağlamak için başka beceriler de gerekiyor. Özellikle gelişmekte olan pazarlarda, küresel bir bakış açısı sergilemek ve bu bölgeler ile ilişkilendirilen karmaşıklığın üstesinden gelmek pek kolay değil. Bu gibi durumlarda tecrübe, bir CFO’nun karşılaşacağı çıkmazlar için önemli artılar sunabiliyor.  

Mey|Diageo Finans ve Dijital Transformasyon Direktörü Özlem Yeşildere:
Tüketici için anlamlı olan inovasyonlarda hız kesilmemeli
Nakit yönetimi ve sürdürülebilir, sağlıklı bir finansal plan, böylesine zorlu zamanlarda çok daha kritik bir önemde. Ben özellikle, eldeki nakdi artıracak şekilde işletme sermayesi yönetimi, özellikle alacak vadelerinin ve envanter seviyelerinin dengeli yönetilmesi konularını önemsiyorum.

Yapısal anlamda sağlıklı bir ürün portföyü yaratmak ve doğru fiyat/maliyet dengesini sürdürülebilir bir şekilde şekillendirebilmek, iş hayatının olmazsa olmazı. Kuvvetli bir müşteri ekosistemi oluşturmak da bu dönemde daha önemli bir hale geldi.

NABIZ İYİ TUTULMALI
Kriz dönemlerinde bir taraftan krizi yönetirken, diğer yandan krizden nasıl daha güçlü çıkılacağını düşünerek, tüketici için anlamlı olan inovasyonlarda hız kesmemek gerekiyor. Dijitalleşme ile iş dönüşümü ve teknolojik fırsatları odağa alma, hem verimliliği artırmak hem de fırsatları daha iyi görüp işin büyümesini sağlamak adına çok kritik. Finans ekiplerinin, şirket içi ve şirket dışı tüm paydaşlar ile kol kola olması ve nabzı iyi tutup gidişatı mümkün olduğunca yönlendirmesi de anahtar bir konu. Zira zor zamanlar ancak ortak akılla ve koordineli aksiyonlarla aşılıyor.

Esas Holding CFO’su Mustafa Tercan:
Yatırım, ana çarkların dönüşüne de katkıda bulunabilmeli
Her şeyden önce şirket, taşıyabileceğinden daha fazla borca sokulmamalı. Türkiye’de, aşırı borçlanarak şirket alımı veya yatırım yapmak, ana iş kolu dışında işlere kalkışmak çok revaçta. Ancak bu borçların bir de geri ödenmesi gerekiyor.

Yapılan yatırım kendini geri ödeyebildiği gibi, ana çarkların dönüşüne de katkıda bulunabilmeli. Tabii hemen herkes “Yatırımların geri dönüş sürelerine bakarak karar veriyoruz” diyecek. Ancak bu süreler, birçok vakada iki misline kadar uzayabiliyor. Kur ve faiz maliyetlerinde artışın olduğu ortamlarda, geri dönüşten bahsedilemeyecek durumlarla karşılaşıldığı da çok oluyor. Bu nedenle şirketler, sadece FAVÖK kârlılığına odaklanmayı bırakmalı ve “İşleri, faizini ödeyebildiği gibi, dipte de net kâr bırakıyor mu?”, “Anaparasını da karşılayacak nakdi üretiyor mu?” diye bakmalı. Bunlara ilaveten, taşıyabileceği riski almalı. Dinamikleri TL iken, “Faizi düşük” diye yabancı para cinsinden borçlanmamalı. 

RİSK CANAVARLARI!
Ben hep, Türk anne-babaların çocuklarına karşı aşırı koruyucu olduğunu düşünürüm. Çocukları pamuklara sarıp büyütürler, onları her türlü riskten korumaya çalışırlar. Ama aynı anne-babalar, iş yerinde nedense birer risk canavarına dönüşür, gidip işinin kaldıramayacağı aşırı riskli hareketlere girişirler. Oysa şirketleri de onların bir nevi çocuğu gibidir, sorsanız. Tehditleri fırsata dönüştürebilmek için ise elinizde yeterli nakdi tutup, fırsatı gördüğünüzde, tercihen makul koşullarla atılım yapabilecek kurşununuzun elinizde her daim olması gerekir. 

Türkiye Sigorta CFO’su  Murat Süzer:
Olağanüstü durumlarda tehditlerden kaçınmalı ve yeni sürece adapte olunmalı
Günümüzde, geleneksel anlayıştan ziyade, yeniliklere açık ve değer yaratan yatırımlara odaklanılmalı.

Kârlılık odaklı yaklaşım ile beraber, giderlerin minimize edilmesinden daha çok; değer yaratan, gelirleri daha üst seviyeye taşıyan yatırımlara odaklanan bir anlayışı benimsemek günümüzün bir gerekliliği... Böylece, olağanüstü durumlarda önünüze çıkabilecek tehditlerden kaçınmak ve yeni sürece adapte olabilmek, şirketiniz adına bir fırsat yaratabilir. 
Dar bir bakış açısı ile sadece bugünün ihtiyaçlarını, gider yönetimini ve kârlılığını gözeten bir yaklaşım gösterildiğinde, ileride oluşabilecek tehditlerin bizleri alt etmesi de kaçınılmaz olacak. Dolayısıyla; yatırımları planlarken, şirketin kârlılığından ziyade, nakit akışını odağa alarak yürümek, finansal anlamda dayanıklı olmak açısından en kritik noktaların başında geliyor.

SAP Güney Avrupa ve Frankofon Afrika CFO’su Buluş Fidan Tüfekçi:
Uçtan uca dijitalleşmeye yatırım yapanlar, daha çevik şirketlere dönüştü
Belirsizliklerin hüküm sürdüğü bir dönemdeyiz. Pandemide, uçtan uca dijitalleşmeye yatırım yapan kurumların birçok konuda zaman kazandığını ve daha çevik şirketlere dönüşerek çok daha hızlı karar verebildiğini hep birlikte gördük.

Dijital teknolojiler; işletmelere hız, çeviklik, verimlilik gibi birçok avantaj sunarak önemli bir kaldıraç görevi de görüyor. Analitikler, öğrenen makineler, yapay zekâ ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin yardımıyla kurumlar, birer akıllı işletmeye dönüşebilir, süreç otomasyonu ile tüm iş kollarında verimliliğini artırabilir. 

ZORLU ZAMANLARDA HIZLI KARAR ALABİLMEK...
Finans alanında, saniyeler içinde tüm finansal tabloların ve nakit akışının en güncel hallerine ulaşabilmek, anlık raporlama yapabilmek, CFO’lar için kritik ve zorlu zamanlarda hızlı karar alabilmeyi mümkün kılıyor. Artık şirketler maliyetlerini çok iyi planlamalı. İnovasyon ve dijitalleşme, yöneticilere önemli kararları objektif veriye dayanarak alma, yapay zekâ ve büyük veri yönetimi ile daha hızlı ve doğru sonuçlar elde etme, maliyetlerde gözle görülür azalma fırsatı sağlıyor. İşletmeler, süreçlerini ileri teknolojiler ile yöneterek krizleri fırsata çevirebilir.

Doğuş Otomotiv Mali İşler Genel MÜDÜRÜ / CFO Kerem Talih:
Risklere karşı her an, çevik bir şekilde hazır olmak şart
Olağanüstü durumların gelişi, çoğunlukla kendisini belli ediyor. Ancak Türkiye gibi dinamik koşullarda, temel finansal risk yönetim unsurları olan likidite, faiz, kur ve geri kalan tüm operasyonel risklere karşı her an, çevik bir şekilde hazır olmak şart. Bunlar zaten, işin olmazsa olmazları.

Pandemi süreci bizlerin çalışma şeklinden tutun da müşteri davranışlarında ve alışveriş şekilleri üzerinde önemli değişikliklere sebep oldu. Faaliyet giderlerinin optimizasyonundan, konvansiyonel pazarlama yöntemlerinin şekil değiştirmesine ve müşteriye alternatif erişim yollarının açılmasına şahit olduk. Artık “Yeni Normal”in içindeyiz. Bu koşullarda başarı, etkin bir dijital altyapıya sahip olmak ve onu her an geliştirerek ürün ya da hizmeti müşteriye en etkin şekilde ulaştırabilmekte yatıyor.

Boyner Grup CFO ve İcra Kurulu Üyesi Özgür Tokgöz Altun:
CFO, geleceği öngörebilme yeteneğini sergilemeli
Artık tüm profesyonellerin gündeminin ilk maddesi sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir iş modelleri. Bu kavramı çok geniş bir perspektiften ele alıyoruz ve tüm süreçlerimizi buna göre planlıyoruz. Geçmiş yıllarda sadece finansal performans konuşuyorduk. Bugün, birçok farklı iş kalemini, sürekli artan bir belirsizlik ortamında şekillendirmeye çalışıyoruz.

Risklerin ve belirsizliklerin etkilerini en aza indirebilmemizin, paydaşlarımız ile birlikte güçlüklere karşı durabilmemizin yegane desteği, sürdürülebilir iş modellerini yönetişim stratejisine yedirebilmek. Bu süreçte ve içinde bulunduğumuz koşullarda CFO’ların başarılı sonuçlar elde edebilmesi için hızlı karar alabilmesi; ama bunu yaparken de geleceği öngörebilme yeteneğini sergilemesi, olmazsa olmazlar arasında. Yani, kısa vadeli hedeflere odaklanırken, uzun vadeli iş hedeflerini rotada tutabilmek gerekiyor.

DOĞRU ANALİZ...
Bu noktada, datayı iyi okuyabilme, sektörün ve tüm paydaşların ihtiyaçlarını doğru analiz edebilme yeteneği devreye giriyor. Belirsizlik içinde net bir tablo yaratmaya çalışırken paydaş yönetimini doğru yapamamak büyük risk. Sürdürülebilirliğini korurken; iş ortaklarının ve mevcut müşterinin ihtiyaçlarına, potansiyel müşterilerin beklentilerine karşılık verecek adımları atabilen kurumların ayakta kalması ve yeni fırsatlar yaratması şaşırtıcı olmayacak.

ARZUM MALİ İŞLERDEN SORUMLU GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ARDA ALTINOK:
Ekonomik daralma sürecinde dahi satışlarımızı artırdık

İş dünyasında dirençli, dayanıklı bir şirket olmak çok önemli ki, Arzum olarak biz böyleyiz. Sektörümüz de stabil. Hiçbir zaman küçülmedi. 55 yıllık çok güçlü bir markayız. Türkiye’nin zorlu dönemlerine rağmen hiç sorun olmadan bugünlere gelmemiz de bunun kanıtı. Çünkü insanlar küçük ev aletlerini, her koşulda satın alıyor. 
Pandemi nedeniyle tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik daralma sürecinde dahi satışlarımızı artırdık. Evde geçirilen zaman arttıkça, hijyene daha fazla odaklanılması ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarına yönelmenin de etkisiyle, küçük ev aletlerine ilgi arttı. Pek çok sektör için “kriz” anlamına gelen salgın dönemi, bizim için yeni fırsatlar yarattı. 

Balparmak CFO’su Ozan Gülşeni:
“Kurumsal Risk Yönetimi”nin implementasyonu gerçekleştirilmeli

Şirket içinde bir “Kurumsal Risk Yönetimi”nin implementasyonunu (uygulamak) gerçekleştirmek öncelikli olmalı. Böylece olağanüstü durumlarda ve ekonomik krizlerde dayanıklılık sağlanabilir. Oluşabilecek negatif etkiler de tespit edilip yönetilirken, potansiyel fırsatlar değerlendirilir.