'DOĞA'L İLETİŞİM

Kurum kültüründe varsa "Doğa Dostu" şirket olunur! Yaşadığımız yangın ve sel gibi felaketler, iklim krizinin ne denli sarsıcı ve etkileyici boyutta kapımızın önünde durduğunu gösteriyor. Sadece ülkemizde değil, dünyanın dört bir köşesinde önü alınamayan doğal afetler, insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Kendi ellerimizle ördüğümüz ve aymazlığımızla sıvadığımız bu felaketlere pansuman olabilecek yardımlar konusunda da kafalar karışık! Büyük can ve mal kaybının yanı sıra, kendi doğal döngüsüne ne zaman kavuşacağını bilemediğimiz habitat için herkes bir şeyler yapmak istiyor. Tabii şirketler de! Çok sık sorulan sorulardan biridir; "Şirketler bu konuda samimi mi?"... Cevap çok basit; şirketlerin kurum kültüründe ve değerlerinde ekolojik yaşama saygı, başta su ve temiz enerji olmak üzere, karbon salımı meselelerine yönelik politikalar varsa ve uygulanmakta ise orada samimiyetten söz edilebilir. Gerçekten olup olmadığını ise şirketin CEO'su ile çalışanlarının söz konusu yardım faaliyetlerinin içinde bizzat olup olmadıklarına bakarak anlayabiliriz. Yani; kurum kültüründe varsa, "Doğa Dostu" şirket olunur. Bu da o anda yaşanan doğal felaketle sınırlı değil, yaşamın bütününde ve her yerde karşılaşılabilecek durumlara karşı kurum kültürüyle karşı koymakla ilgili bir mesele şeklinde değerlendirilir...

KURUMSAL İLETİŞİM LİDERLERİMİZE SORUMUZ:
Sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk projelerinize dair “Yerel, ulusal ve küresel anlamda daha fazla neler yapabilirim?” sorusunun cevabını bulmak için motive oluyorsunuz. Bu noktada, iletişim dilinizi nasıl ayarlıyorsunuz?

Orka Holding Pazarlama İletişim Direktörü VİLDAN YILDIRIM:
İletişimin önemi daha büyük bir ağırlığa büründü

İyileşmenin tam anlamıyla ne zaman olacağını bilmediğimiz bir pandeminin içindeyken, dünyanın pek çok ülkesinde yıkımlara yol açan küresel ısınma ve iklim değişikliği etkileriyle mücadele ettiğimiz bir döneme evrildik. Bu zorlu süreçte bireysel mutluluklardan yola çıkıp, hayata, ülkemiz ekonomisine ve dünyaya değer katmaya çalışıyoruz. 
Tüm çalışanlarımızla, özverili bir ekip ruhuyla ve büyük bir emekle ilerliyoruz. İletişimin önemi her zamankinden daha büyük bir ağırlığa büründü. Tıpkı geçmişte olduğu gibi içten, güvenilir, cesur ve fark yaratan yapımızla, entegre, çoklu; ama doğru bir iletişim tonunda ilerliyoruz.

Boyner Büyük Mağazacılık Pazarlama ve Marka Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı NURÇİN KOÇOĞLU:
Geniş bir kitlede farkındalık yaratmayı hedefliyoruz
Sürdürebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk kavramı her alanı kapsayabilir, her konuya dokunabilir. Burada temel değer ve vazgeçilmez gereklilik, “fayda ve fark yaratmak” olmalı. Biz de 2015 yılında 193 BM üyesinin bir araya gelerek açıkladığı ve 17 amaçtan oluşan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) doğrultusunda hareket ediyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, sosyal girişimcilik, dezavantajlı gruplara destek ve sivil toplum iş birliklerine odaklanıyoruz. Ayrıca güçlü bir gönüllü programımız var. Geniş bir kitlede farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Bunu da samimi ve şeffaf bir iletişim diliyle yapıyoruz. Z kuşağını çok önemsiyoruz. Gümbür gümbür gelen ve etkisini şimdiden hissettiren bir jenerasyon var karşımızda...

Z KUŞAĞI ETKİSİ...
IBM’in, 16 ülkeden Z kuşağı gençlerle gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre; 10 gençten 9’u sosyal ya da çevresel konulara karşı çok duyarlı. Gençler, iklim krizi konusundaki hassasiyetlerini küresel ölçekte örgütlenerek gösteriyor. Aynı orandaki genç; ürün, hizmet ve iletişim çalışmalarında çevre ve toplum yararı gözetmesi gerektiğine inanıyor. Bu kuşak, misyon yüklediği şirketlerin aksiyon almasını istiyor. Kurumlarında da ırk eşitliği, kadın hakları, göç ve iklim değişikliği gibi hususlarda hassasiyetlerinin paylaşıp paylaşmadığını önemsiyor. Her anlamda dahil olacakları ya da dokunacakları markaları kendileri seçiyor.  
Türkiye’de genel bakış açısı, dünyayla uyumlu. Z kuşağının kapsama alanına girebilmek, ilgisini çekebilmek, akıllarında ve kalplerinde yer edinebilmek için beklentilerine ayak uydurmalı, onlara ilham verecek çalışmalara odaklanmalıyız. Sürdürülebilir geleceğin mimarı “şu an” ve “biziz.” Sonraki nesillere bırakacağımız “geleceği” görebilmek için hep birlikte neler yapabileceğimizi değerlendirmeliyiz...

Doğanlar Holding Kurumsal İletişim Müdürü Birnur Özgül:
Yenilenebilir enerjinin önemini anlatıyoruz
Doğanlar Holding olarak, çevre yatırımlarımızı şirketlerimizin iş kapsamları doğrultusunda hayata geçiriyoruz. Biotrend Enerji başlı başına şirket olarak, bu alanda faaliyet gösteriyor.

Biotrend Enerji ile yaptığımız çalışmalarda, sürdürülebilir, yenilenebilir enerjiyi ve önemini anlatan bilgileri yalın ve kitlelere ulaşabilecek şekilde oluşturuyoruz. Yatırımcıya konuşurken daha numerik datalar kullanırken, reklam filmlerimizde ve ilanlarımızda kitlelerin algılayacağı sadelikte çalışmalar yapıyoruz. Her şey bireyde başlıyor. Amacımız her yaştan bireye ulaşmak. Mobilya grubumuzda ise hammadde tedariği, endüstriyel ormanlardan sağlanıyor. Recycle (geri dönüşüm) kumaşların ağırlıklı olduğu koleksiyonlar tüketiciyle buluşacak.

SOCAR Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı Mikayil Yusifov:
Farkındalığı artırmak bir sosyal sorumluluk
Yaraları sarmak için “Birlik ve beraberlik” zamanı diyerek, hızla aksiyon aldık. Alev almaz koruyucu ekipmanlar ve ilk yardım setlerini içeren 2 yardım TIR’ı hazırladık. Yangınla mücadele ve tıbbi malzeme desteği içeren TIR’larımızı AFAD Marmaris Koordinasyon Merkezi’ne ve Milas Belediyesi’ne ulaştırdık. “Doğamızı yeniden yeşertmek elimizde” diyerek, TEMA Vakfı ve Orman Genel Müdürlüğü Vakfı’na 50 bin adet fidan bağışladık. İyi uygulamalarımızı ve KSS projelerimizi şeffaflıkla paylaşmak ve farkındalığı artırmak, bir sosyal sorumluluk...


Kurum çalışanlarımızın oluşturduğu “SOCAR Gönüllüleri”, Hayvan Hakları Federasyonu’na (HAYTAP) bağışta bulundu. Şirket olarak biz de HAYTAP’a ilave bağış yapıyoruz. SOCAR Türkiye olarak, hızlı ve planlı yürütülebilecek yeşillendirme, onarım, bakım ve yenileme çalışmalarına her türlü katkıyı sunmaya hazırız. 

GEZEGENİMİZİN GELECEĞİ ADINA DEĞER YARATIYORUZ
Tüm paydaşlarımızın, toplumumuzun ve gezegenimizin geleceği adına değer yaratmayı önemsiyoruz. KSS faaliyetlerimizin tümünde; kapsayıcı, amaçlanan toplumsal faydayı net olarak tanımlayan ve bu konudaki farkındalığı artırıcı pozitif bir yaklaşım içerisindeyiz. Örneğin; şirketimizde “sürdürülebilirlik” kavramı üzerinde durduğumuz kadar, paydaşlarımıza dokunduğumuz sosyal sorumluluk çalışmalarımızda da “sürdürülebilirlik” dilini konuşuyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın ilköğretim çağındaki çocuklarına yönelik “Oyun Tabanlı Sürdürülebilirlik Atölyesi”ni, 5 haftalık yaz okuluyla Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’ndaki öğrencilere ulaştırmak, buna iyi bir örnek. Programdan yararlanan öğrenciler, eşitsizliklere karşı daha duyarlı ve gezegene karşı daha sorumlu bireyler olarak, kendi çevrelerini de olumlu yönde etkileyeceğine inandığımız birer elçi. Bu tür farkındalık çalışmaları, durgun suya atılan bir taş gibi, giderek büyüyen halkalar halinde yayılan, potansiyeli yüksek olan küçük adımlar. 

“KİMSEYİ GERİDE BIRAKMAMAK” YAKLAŞIMI...
Farkındalığımızı, iyi uygulamaları daha geniş kitlelere yaymak ve küresel amaçlar doğrultusunda ilerlerken “kimseyi geride bırakmamak” yaklaşımıyla tüm paydaşlarımızla sürekli diyalog ve paylaşım halindeyiz. Yereldeki sosyal projelerimiz ve uluslararası ölçekteki çalışmalarımızda ortak paydamız; insana, tüm canlılara ve yaşama değer katmak. Olumlu, faydaya odaklanan, yaratılacak değişimi, elde edilecek kazanımları anlatan pozitif bir söylemi benimsiyoruz...

Signify Orta Doğu, Türkiye, Afrika ve Pakistan Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Ertan Bilge:
Yardımlar iletişim kurmak için fırsat değil!
Signify, küresel anlamda kurumsal sosyal sorumluk bilinci çok yüksek bir şirket. Biz de Signify Türkiye olarak, bu bayrağı en önde taşıyan ülkelerdeniz.

Çevremiz, dünyamız ve geleceğimiz için doğru olanı yapmaktan çekinmeyen ve hemen her konuda elini taşın altına koyan bir şirketiz. Sürdürülebilirlik ve iyi yaşam için doğru ve gerekli adımları atıyoruz. Bu da müşterilerimizce çok iyi karşılanıyor. Ayarlamada çok da zorlanmadığımız iletişim dilimizi ise toplumsal duyarlılığı anladığımızı en iyi şekilde gösterecek ve neyi neden yaptığımızın doğru anlaşılmasını sağlayacak şekilde kurguluyoruz. 
Doğal afet vb. olaylar sonucunda yapılacak yardımları, hedef kitleyle iletişim kurmak için bir fırsat olarak görmüyoruz. En doğru zamanda, en gerekli ve kurum yapımıza en uygun desteği verebilmek bilinciyle hareket ediyoruz. Sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizin iletişiminde, bunun anlık bir yarış olmadığını vurguluyoruz. Önceliğimiz, topluma ve dünyaya duyarlı aksiyonlar alacağımızı anlatmak, bu konuda kazandığımız güveni korumak...

Limak Enerji Grubu Kurumsal İletişim Müdürü YUSUF ZİYA YÜCE:
Tüm projelerimiz, insana değer katıyor
Enerji sektöründeki yatırımlarımızı, gerçekleştirdiğimiz inovasyonları ve teknolojik çalışmaları anlatmak adına iletişim dilimizi şeffaf ve sıcak tutuyoruz. Hizmet kalitemizi ve müşteri memnuniyetini duyurabilmek için tüm mecralarda yer almaya çalışıyoruz.

İletişim tonumuzu değiştirmiyor; samimi, şeffaf ve insan odaklı tutuyoruz. Tüm projelerimizin, insana değer katan sosyal sorumluluklar olmasına özen gösteriyoruz. 
Pandemiyle birlikte değişen tüketici alışkanlıklarının bir kısmı, uzun vadede kalıcı olacak. Dijital dünyanın etkilerini her an hissettiğimiz bu dönemde, markaların iletişim dili de değişecek. Gündemdeki konulara farklı bakış açıları getirerek ve üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle, çalışma dinamiklerimizi destekleyerek çalışacağız. Çevre ve paydaşlarımızı içine alan çalışmalara devam edeceğiz. 
Diğer yandan, Z kuşağının en belirgin etkilerinden biri de topluma yarar sağlayan kurum ve kuruluşları görmek istemeleri. Bu da bize aksiyonlarımız ve iletişim dilimiz noktasında önemli yol haritaları çiziyor. Yeninin, faydalı işlerin altına imza atmak için gayret ediyoruz.

Migros Ticaret A.Ş. Kurumsal İletişim Direktörü Ahu Başkut Alyanak:
Motivasyonumuz iyiliği yaymanın verdiği mutluluk
Felaketin ilk anlarından itibaren tüm bölgelerdeki resmi makamlarla çok yakın koordinasyonla iletişime geçtik. Tonlarca su, buz, hijyen malzemesi ve acil gıda ihtiyaçlarını birkaç saatte yola çıkardık. Soğutuculu TIR, yangın hortumu gibi çeşitli teknik ekipmanları bölgelere ulaştırdık. Mağazalarımız da seferber oldu. Ayran, çeşitli içecek ve maske vs. ürünlerin teslimatını sağladık. 

Tüm iş yapış biçimlerimize entegre ettiğimiz sürdürülebilirliği; çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla değerlendiriyoruz. “Migros İyi Gelecek” planımız çerçevesinde, ana stratejilerimizi besleyecek şekilde, bu alandaki çalışmalarımızı durmaksızın güçlendiriyor ve genişletiyoruz. Dünya çapında önemli başarılara imza atmış öncü projelerimiz ve geleceğe yatırım yapan uygulamalarımızla, uzun vadeli fayda yaratmayı kendimize görev biliyoruz.
İletişimimizi, güven ve dayanışma kavramlarının ekseninde, sürdürülebilirliğin yaşamdaki iyileştirici etkisinin toplumca da hissedebilmesi üzerine kuruyoruz. Projelerimizi topluma yayarak; çalışanlarımız, üreticilerimiz, tedarikçilerimiz ve müşterilerimizle birlikte daha sürdürülebilir bir dünya inşa edebileceğimize inanıyoruz. Samimi, şeffaf, pozitif bir iletişim dilini esas alıyoruz. Bizi, iyiliği tüm katmanlara yaymanın verdiği mutluluk motive ediyor...