GÜCÜMÜZÜ DEĞİŞİM VE İNOVASYONDAN ALIYORUZ

Dünyada 100 yılı aşkın, Türkiye'de ise 40 yıla yakın süredir varlığıyla, sahip olduğu köklü geçmişin değerlerini geleceğe taşıyan Danone, ülkemizde 6 üretim tesisi, Ar-Ge merkezi, merkez ofisleri ve yurdun dört bir yanında sahada çalışan ekipleri olmak üzere toplamda yaklaşık 2 Bin çalışanıyla sürdürülebilir değer yaratmak için var gücüyle çalışıyor. Danone Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Cem Küçükcan, misyonlarının mümkün olan en fazla sayıda insana gıda yoluyla sağlık ulaştırmak olduğunu vurgulayarak, "Danone, değişim ve inovasyondan güç alarak, tüketicilerin yaşamlarının her aşamasında yanlarında olmayı ve onların hayatlarına dokunmayı amaçlıyor" diyor.

Danone, Türkiye’de 40 yıla yakın bir süredir Sütlü ve Bitkisel Bazlı Ürünler, Su ve İçecek, Medikal Beslenme ve Anne-Bebek Beslenmesi kategorilerinde faaliyetlerini yürütüyor. İki buçuk yıl önce Danone, Türkiye’de ilk kez tüm kategorilerini tek çatı altında birleştirdi ve bu yeni yapılanmanın genel müdürü olarak Cem Küçükcan atandı. Zorlu bir süreci başarı ile yöneten Küçükcan, “Yatırım yaptığımız kategorilerde pazar payı kazanarak büyümeye devam ediyoruz” diyor. Danone’nin Türkiye’de 5’i su olmak üzere toplam 6 üretim tesisi var. Lüleburgaz’da bulunan Üretim Yerleşkesi ise son dönemde yapılan 450 milyon TL’yi aşkın yatırım ile malnütrisyon tedavisinde kullanılan medikal beslenme ürünlerini üretmeye başladı ve Danone’nin hem sütlü ürünler hem medikal beslenme ürünleri üreten bu kapsamda dünyadaki ilk hibrit fabrikası olma özelliğini kazandı. Birbirinden bu denli farklı iki kategoriyi aynı anda üretebilmenin üst seviye bir yetkinlik gerektirdiğine dikkat çeken Küçükcan, “Bu  alandaki yerel üretimimiz aynı zamanda Türkiye için de büyük bir öneme sahip çünkü medikal beslenmedeki yerli üretimimizle, Türkiye’nin ihtiyacına cevap vermenin yanı sıra çok sayıda ülkeye ürün ihraç ediyoruz” diyor. Küçükcan, yakın vadede bu yatırımı daha da ileriye taşıyacaklarını söyleyerek “Hedefimiz, 2 yıl içinde üretim kapasitemizi yüzde 50 artırırken, mevcut ihracatımızı da 3 katına çıkartmak. Türkiye’yi üretim ve ihracat üssü olarak konumlandırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. Danone Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Cem Küçükcan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

2010’dan bugüne Danone bünyesinde Türkiye ve Avrupa’da çeşitli bölgesel görevler üstlendiniz. 2,5 yıl önce Danone Türkiye’ye genel müdür olarak atandınız. Bu süreçte pazarla ilgili en önemli gözlemleriniz neler oldu?

Türkiye, Danone’nin faaliyet gösterdiği ülkeler arasında tüm kategorilerde birden varlık gösterdiği nadir ülkelerden biri ve bu Danone içerisinde Türkiye’nin stratejik konumunun en önemli göstergelerinden. Diğer yandan iki kıtanın buluşma noktası olan ülkemiz, jeopolitik arenada yaşanan tüm gelişmelerden, iç ve dış değişimlerden etkilenmeye açık. Bu tür etkenler de iş dünyasında belirsizlik ve değişkenlik yaratarak adaptasyon gereksinimini artırıyor. Türkiye’nin dinamik iş ortamında insan kaynağının çeşitliliği bu değişim sürecinde kaldıraç etkisi oluşturuyor. Ülkemizin sahip olduğu hızlı adaptasyon yeteneği, iş dünyasında karşılaşılan zorlukları aşma ve değişen koşullara uyum sağlama kapasitesini artırıyor. Burada sahip olduğumuz diğer büyük bir avantaj da “dayanıklılığımız". Dayanıklılık, hız, çeviklik ve adaptasyon yeteneklerimizle iş modellerimizi sürdürülebilir temeller üzerine inşa ederek pazarda daha güçlü şekilde var olmayı başarıyoruz. Bu sayede Türkiye, bulunduğu coğrafyada ve dünya sahnesinde önemli bir oyuncu olarak konumlanıyor. Ülkemizin benzersiz dinamizmini gözlemlemiş ve yurt dışında uzun yıllar görev yapmış bir yönetici olarak insan kaynağı potansiyelimizin diğer ülkelerde benzeri görülmeyen nitelikler taşıdığını vurgulamak isterim. Sahip olduğumuz bu cevher, iş dünyası sürekli değişse de devamlı gelişen marka değerleri yaratmamıza ve bu sayede global pazarda Türkiye'yi daha güçlü bir şekilde temsil etmemize olanak sağlıyor.

Türkiye pazarını görev aldığınız diğer pazarlarla kıyaslayabilir misiniz?

Türkiye pazarı son derece dinamik bir yapıya sahip. Bu dinamik yapının sağladığı avantajlara odaklanmak, iş dünyasında sürekli olarak gelişmeye ve ilerlemeye yönelik bir zemin oluşturuyor. Çünkü Türkiye'nin küresel pazardaki konumunu güçlendiren anahtar unsurlar arasında, sahip olduğu hız ve koşullara uyum sağlama kabiliyeti de yer alıyor. Öyle ki adaptasyon yeteneğimiz ve motivasyonumuz kriz dönemlerinde bile güçlü bir performans sergilememize imkân tanıyor. Türkiye, büyüme potansiyeli oldukça yüksek bir pazar. Danone olarak Türkiye’nin gücüne inanıyoruz.

Türkiye’ye atandığınızda hangi öncelikleri belirlemiştiniz? Hayata geçirebildiniz mi?

Danone, 40 yıla yakın bir süredir Türkiye’de operasyonlarını sürdürüyor ve çok yakın bir döneme kadar faaliyetlerini 3 ayrı iş birimi olarak farklı genel müdürler, yönetim ekipleri ve dinamiklerle yürütmekteydi. Bu kategorilerin hepsinin ayrı iş dinamikleri, ayrı kültürü ve işleyişi vardı. Genel Müdür olarak bu göreve atandığımda birinci önceliğim Danone Türkiye çatısı altında tüm kategorilerin ahenkle, hep birlikte, takım ruhu ile ve aynı dili konuşarak çalıştığı bir yapı yaratmak oldu. Aynı zamanda bu yapıyı eskisinden daha hızlı, daha atik, daha verimli ve birbirinden beslenen bir organizasyona dönüştürmek en büyük amacımdı. Danone Türkiye olarak çıktığımız bu yolculukta üçüncü yılımızdayız. Yatırım yaptığımız kategorilerde pazar payı kazanarak büyümeye devam ediyoruz. Bu denli büyük bir dönüşümü yönetirken aynı zamanda kendimize koyduğumuz büyük ölçekli hedeflere ulaşmak benim için gurur verici.

Danone Türkiye’de nasıl bir konumda? Nasıl bir üretim gücünüz var?

Danone Türkiye olarak 5’i su ve 1’i sütlü ürünler ve medikal beslenme ürünleri olmak üzere toplam 6 üretim tesisimiz, Ar-Ge merkezimiz, merkez ofislerimiz ve yurdun dört bir yanında sahada çalışan ekiplerimizle yaklaşık 2.000 Danoneli olarak sürdürülebilir değer yaratmak üzere çalışıyoruz. Tedarikçilerimiz ve bayilerimiz gibi omuz omuza çalıştığımız ekipleri de düşündüğümüzde yaklaşık 50.000 kişilik bir ekosistemden bahsediyoruz.

Yakın bir zaman önce Danone Türkiye Lüleburgaz Üretim Yerleşkesinde 450 milyon TL'yi aşkın önemli bir yatırımı hayata geçirdik. Bu yatırım ile Lüleburgaz Üretim Yerleşkesi hem sütlü ürünler hem medikal beslenme ürünleri üreten Danone’nin bu kapsamdaki ilk hibrit fabrikası olma özelliği kazandı. Birbirinden bu denli farklı iki kategoriyi aynı anda üretmek üst seviye bir yetkinlik gerektiriyor. Söz konusu yerel üretim aynı zamanda Türkiye için de büyük bir öneme sahip çünkü medikal beslenmedeki yerli üretimimizle, Türkiye’nin ihtiyacına cevap vermenin yanı sıra halihazırda aralarında Macaristan, Slovakya ve İngiltere’nin de bulunduğu çok sayıda ülkeye ürün ihraç ediyoruz. Lüleburgaz Üretim Yerleşkemiz ile gurur duyuyoruz çünkü katma değeri yüksek olan malnütrisyon tedavisinde kullanılan medikal beslenme ürünleri, kapsamlı bir üretim ‘know-how’ı gerektiriyor. Biz, sadece sütlü ürünler üreten bir fabrikayı çok kısa süre içerisinde iki farklı kategoride üretim yapan bir yerleşkeye dönüştürmeyi başardık. Geçen yıl buradaki süreçleri gözlemlemek, anlamak ve öğrenmek için  52 ülkeden 1.000’i aşkın Danoneli yerleşkemizi ziyaret etti. Kısa zamanda bu alandaki yetkinliğimiz ile örnek alınan bir konuma gelmek bizim için mutluluk verici.

Üretiminizin ne kadarını hangi bölgelere ihraç ediyorsunuz?

Global misyonumuz olan "Mümkün olan en fazla sayıda insana gıda yoluyla sağlık ulaştırmak" doğrultusunda hareket ediyor ve hem ülkemizde hem farklı bölgelerdeki tüketicilerimizin ihtiyacını karşılamak üzere çalışıyoruz. Yerli üretimine yeni başladığımız medikal beslenme alanındaki mevcut ihracatımızı artırmak için çalışmalarımız sürüyor.  Hedefimiz, bu alanda 2 yıl içinde üretim kapasitemizi yüzde 50 artırırken, mevcut ihracatımızı da 3 katına çıkartmak. Öte yandan, Türkiye’nin en büyük su ihracatçılarından biriyiz. Hayat ve Sırma su markalarımızla Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu’yu da içine alan geniş bir coğrafyada yaklaşık 40 ülkeye ihracat yapıyoruz. Sütlü ürünler portföyümüzün doğası gereği hassas raf ömrü ve soğuk zincir gereksinimi nedeniyle ihracat olanakları sınırlı olsa da yakın coğrafyada 5 ülkeye ihracat yapıyoruz.

Tüm bu çalışmalar doğrultusunda Türkiye’yi hem üretim hem ihracat üssü olarak konumlandırmak için emin adımlarla ilerliyoruz.

Ürün portföyünüz sağlıklı beslenmeye hizmet eden ürünlerden oluşuyor. Bu kapsamda sektörde büyüme ivmesi ne yönde?

Geniş ürün yelpazemizle doğumdan yaşlılığa yaşamın her evresinde tüketicilerimize dokunuyoruz. Özellikle pandemi ile birlikte tüketici alışkanlıklarında ve beklentilerinde değişim söz konusu. Sağlık, belki de tarih boyunca hiç olmadığı kadar dünyanın odağı haline gelirken, bireyler bu konuda çok daha proaktif davranır oldular. Örneğin tüketiciler, bağışıklıklarını destekleyen ürünlere ciddi yönelim göstermeye başladılar.

Biz de uzun yıllardır sağlıklı beslenmeye hizmet etmeye odaklanan bir şirket olarak bu beklentilere hızlı cevap vermek için çalışıyoruz. Güçlü Ar-Ge kaslarımızın getirdiği avantajla, bu yeni dünyada tüketicileri, hiç zaman kaybetmeden, beklentileri karşılayan yenilikçi ürünlerle buluşturuyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz kategoriler sağlıklı beslenmeye hizmet etme odağında olduğu için büyüme hızı zaman zaman yavaşlasa da küçülme söz konusu değil.

2024’e büyüme anlamında nasıl hedeflerle girdiniz?

Danone, 100 yılı aşkın süredir faaliyetlerini, gücünü değişimden ve inovasyondan alan, girişimci ruhunu asla kaybetmeyen ve bunu ürün ve hizmet portföyüne de yansıtan vizyoner bir şirket olarak sürdürüyor. Geride bıraktığımız 40 yıla yakın sürede Türkiye pazarında pek çok ilke imza atmanın yanı sıra, alanında kategori oluşturan, getirdiği yeniliklerle sektöre ilham veren bir şirket olduk. 2024 ajandamızın birinci maddesi de inovasyon ve yenilikçi ürünlerimizle tüketicilerimizle buluşmak.

Ayrıca, “Tek Gezegen. Tek Sağlık” vizyonumuz doğrultusunda daha iyi bir gelecek ve sürdürülebilir bir dünya için insan sağlığı ile gezegen sağlığının birbirine bağlı olduğu inancıyla hareket ediyoruz. Gezegenimizin sadece bugününe değil yarınına da yatırım yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl bu sürdürülebilirlik anlayışımızı bir adım daha ileriye taşıyarak sağlık, çevre ve insan olmak üzere 3 temel üzerine inşa ettiğimiz “Danone Etki Yolculuğu” adıyla yeni bir yol haritası belirledik. Sağlık temelinde, gıda yoluyla sağlık ulaştırmaya odaklanarak, insanların daha sağlıklı yaşam tarzları benimsemelerine destek olurken çevre kapsamında, doğal kaynakların korunması ve yenilenebilir kaynakların kullanımıyla çevresel etkimizi azaltmak için kararlılıkla çalışıyoruz. İnsan odağında ise toplumları güçlendirerek ve geliştirerek sürdürülebilir bir gelecek için toplumsal fayda sağlıyoruz.  2024 yılında da toplumumuzun ve dünyamızın geleceğine katkı sunan projeler üretmeye, büyüme potansiyelimizi korumaya, “Danone Etki Yolculuğu” doğrultusunda sürdürülebilir bir dünyaya katkı sağlamak amacıyla var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Düşen satın alma gücü, satışlarınızı olumsuz etkiliyor mu? Nasıl bir tüketici profili ve trendleri ortama hakim?

Tüm dünyada yaşanan enflasyonist ortamın bazı değişiklikleri beraberinde getirdiğini hepimiz gözlemliyoruz. Diğer yandan salgın hastalıkların, hızla gelişen teknolojinin ve iklim kaygılarının sonucunda tüketicilerde kişisel sağlık farkındalığı büyük bir yükseliş gösteriyor. Araştırmalara göre tüketicilerin kurumlardan, kullandıkları markalardan sürdürülebilirlik alanında beklentileri artarak devam ediyor. 2024'te de gıda sektörünün sağlıklı beslenme ve çevresel sürdürülebilirlik gibi önemli değerler etrafında şekilleneceğini öngörürken, bu doğrultuda bitkisel bazlı ürünlerin iyi bir alternatif olarak öne çıkacağını gözlemliyoruz.

Biz de Danone olarak gıda yoluyla sağlık ulaştırma misyonumuzla; tüketicilerimizi yenilikçi ve nitelikli ürünlerle buluşturarak, daha iyi yeme-içme alışkanlıklarına teşvik etmeyi önemsiyoruz. Bitkisel bazlı beslenmeye olan eğilimi Alpro markamızla çok yakından takip edebiliyoruz. Farklı ihtiyaçlara ve damak tatlarına hitap eden Alpro, hem Avrupa’da hem Türkiye’de bu kategoride liderlik gösteriyor.

Yeni ürün geliştirmede oldukça etkinsiniz. Burada nasıl gelişmeler var?

Markalarımıza yatırımlarımızı artırıyor, inovasyon yetkinliklerinden aldığımız güçle hem yeni ürünleri hem mevcut ürünlerimizin yeni ambalaj formatlarını ve farklı çeşitlerini tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Nitekim, son dönemde KefirHüp gibi yeni ambalaj formatları, Sırma Karadut ve Frenk Üzümü Aromalı doğal zengin mineralli gazlı içecek ve Süprix gibi yeni ürünleri müşterilerimizle buluşturduk. Bu ürünlerimiz kısa sürede hatırı sayılır tonajlara ulaştı.

Diğer yandan, portföyünü ve tüketicilerine temas noktalarını sadece ürünlerinden ibaret görmeyen, sorumlu ve yenilikçi bir marka olarak tüketicilerimize daha kolay ve hızlı erişebildikleri hizmetlerle maksimum faydayı sağlayabilmek üzere dijital yatırımlarımıza da ağırlık verdik. Örneğin, yılda 11 milyon tekil ziyaretçiyle Türkiye’nin ve Danone globalin en büyük markalı ebeveynlik platformu İlk Adımlarım’ın erişilebilirliğini ve kullanım kolaylığını artırmak üzere mobil uygulamamızın lansmanını yaptık. Ayrıca, Hayat Su mobil uygulamasını yenileyerek tüketicilerimizle buluşturduk.

Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına girdik. Yeni yüzyılda hedefleriniz neler?

Danone’nin tüm kategorilerde faaliyet gösterdiği ender ülkelerden biri olarak Türkiye’deki 6 üretim tesisimiz ile kritik bir üretim noktası olduğumuzu söyleyebilirim.  Bununla da sınırlı kalmıyor, ürettiğimiz ürünleri dünyanın dört bir yanına ihraç ediyoruz. Bu konumumuzu bir adım öteye taşıyarak üretim ve ihracat üssü olmanın yanı sıra yönetim üssü olmayı da hedefliyoruz.

Bu hedefimizdeki en büyük gücümüz tabii ki insan kaynağımız. Türkiye gerçekten bir yetenek havuzu, bu anlamda çok şanslı olduğumuzu söylemek isterim. Bu yüzden insan kaynağımıza yatırım yapmak her zaman öncelikli hedeflerimiz arasında. Global bir şirket olarak buradaki yeteneklerin gelişim yolculuklarında hem kendi deneyimlerini aktarmaları hem farklı bakış açıları kazanmaları için farklı ülkelerde farklı pozisyonlarda çalışma olanakları yaratıyoruz.

Danone, Türkiye’yi bir yetenek havuzu olarak nasıl keşfetti?

Danone’de yenilikçi uygulamalarla en verimli çalışma ortamını oluşturmaya çalışıyor, çalışanlarımızın potansiyelini en üst düzeye çıkarmaya odaklanıyoruz. Bu değeri sürdürülebilir kılmak, gelişim olanakları yaratmak için çalışıyoruz. Markalarımıza yatırım yaparken, yetkinliklerimize de yatırım yapıyoruz. Global bir şirket olmanın verdiği avantajla değişim, dönüşüm ve gelişim süreçlerimizi güçlendirmek için kariyer fırsatlarına erişim noktasında çalışma arkadaşlarımıza farklı ülkelerde imkânlar sunabiliyoruz. Böylece çalışma arkadaşlarımızın yetkinliklerini geliştirmelerine fırsat sunarak, ülkemize yeni ‘know-how’ transferleri sağlayabiliyoruz. Türkiye’deki çalışma arkadaşlarımızın dayanıklılığı, hızı, çevikliği, eğitimi esasında yurtdışında önemli yetkinlikler olarak öne çıkıyor. Örneğin, çok kısa bir süre önce pazarlama direktörümüz globalde Danone Uzman Beslenme Erişkin Grubu Başkan Yardımcılığı pozisyonuna atandı. Bunun gibi onlarca örnek var. Arkadaşlarımızla ne kadar gurur duysak az.

Danone’nin Türkiye’deki itibarı nasıl oluştu? İtibarınızı nasıl yönetiyorsunuz?

Dünyada 100 yılı aşkın, Türkiye’de ise 40 yıla yakın süredir devam eden varlığımızla global kimliğimizin yanı sıra yerli boyut da kazanmış bir markayız. İtibarımızın temelinde kurulduğumuz ilk günden beri sorumluluklarımızın sadece fabrika kapılarıyla sınırlı olmadığı bilinci ve bu bilinçle hareket etme refleksimiz yatıyor. Bizim için en önemlisi misyonumuz olan ‘mümkün olan en fazla sayıda insana gıda yoluyla sağlık ulaştırmak.’ Tüketicilerimizi yenilikçi ve çeşitli ürünler sunup daha iyi yeme-içme alışkanlıklarına teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Gücümüzü değişimden ve inovasyondan alıyor, girişimci ruhumuzu asla kaybetmiyor, bunu ürün ve hizmet portföyümüze de yansıtıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz tüm kategorilerde trendleri takip etmekten ziyade  trendlere ilham veren bir şirket olma yetkinliğini gururla taşıyoruz. 

Cem Küçükcan’ın yeni dönem hareket planı
- Büyük bir dönüşümden geçerken şirketi geleceğe hazırlamak.
- Şirketi geleceğe hazırlarken, kısa vadeli hedefleri ıskalamamak.
- Markalara ve yetkinliklere yatırım yapmayı sürdürmek.
- Yatırım yaptığımız kategorilerde büyümeye devam etmek.

Cem Küçükcan'ın ajandasında​​​​​​ öne çıkan başlıklar
- Büyüme
- Yerli üretim
- İnovasyon
- Sürdürülebilirlik
- Şirket kültürü