İŞ DÜNYASINDA KIRMIZI ALARM! YETENEK KITLIĞI

Gençler, 'Yetenek Kıtlığı' gerçeğinin bilinçsizce birer parçası oluyor. Son yıllarda her alanda sıra dışı gelişmeler, değişimler ve krizlerle boğuşan dünyanın, yakın gelecekteki en büyük sorunlarından biri 'Yetenek Kıtlığı'. İş dünyasına hâkim olan jenerasyon popülasyonunun zamanla değişmesi, bu sorunun daha da belirginleştiğini gözler önüne seriyor.

ÇARPICI RAPOR!

Yetenek kıtlığı, birbirine bağlı birçok sebepten meydana geliyor. “Yetenek kıtlığını”, organizasyonların ihtiyaçları duydukları adaylara erişememeleri olarak tanımlayabiliriz. Manpower’ın Yetenek Kıtlığı raporuna göre; 2021’de küresel çapta yüzde 69’u, Türkiye’de %83’ü bulan yetenek kıtlığının 2022’de çok daha ciddi boyutlara ulaşacağını düşünüyorum. Teknolojik gelişmelerden eğitim sistemine, toplumsal yapıdan ekonomik şartlara bu sorunun zincirleme birçok sebebi var.

İŞ GÜCÜNÜN, ÜLKEYİTERK ETMESİ...

Türkiye’de 15-29 yaş arasında iş veya eğitim hayatında bulunmayan gençlerin oranı %28,8. %13,3 olan OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ortalamasının çok üzerindeki bu istatistiğin daha ciddi sonuçları olacak. Artan beyin göçünün, yetkinliklerine güvenen iş gücünün ülkeyi terk etmesi de Türkiye’nin yetenek kıtlığında önemli bir parametre olarak karşımıza çıkıyor.

NE YAPMALI?

Yapılması gerekenlere gelince... Yakın gelecekte yetenek kıtlığının ciddi seviyelere ulaşarak, özellikle iş dünyasında olumsuz yansımaları olacağı verilerle aşikâr. Bu sorun için devlet kurumlarından, iş dünyasına; çeşitli alanlarda herkes elini taşın altına koyması gerekiyor.

Böyle bir bağlamda yeteneğin yeniden tanımlanması çok kritik. Organizasyonlar, yeni neslin liderlere ve kurumlara mesajlarını çok daha iyi aktarmalı. Yetenek kıtlığı ile mücadelede, tüm kurumlar olarak eğitimde veya iş ortamında bulunmayan gençlerin çalışma hayatına hakkaniyetli bir şekilde kazandırılmasını çok önemsiyorum. Ayrıca artan beyin göçünün nedenlerini yanlılıklara düşmeden, rasyonel bir bakış açısıyla anlamaya çalışmalı. Tersine mentorluk programlarıyla gençlerin sesine kulak verilip, kuşak farkı gözetmeksizin gelecek birlikte inşa edilmeli. İnsan yönetiminde konvansiyonel stratejilerle maceraya atılmak yerine, ayakları yere basan, kültürü önceleyen ve özgün, sahici uygulamalar ortaya koymalı.