İŞ'TE GÜÇLÜ VE CESUR BİR KADIN: LEYLA ALATON

BUSINESS LIFE olarak, yayın hayatına başladığımız günden bu yana, tam 11 yıldır kadın-erkek eşitliğini gündemden düşürmeyen bir dergiyiz. Hemen her sayımızda, ülkemizin değerli LİDERLERİNİ sayfalarımızda konuk ediyoruz. Türkiye'nin medar-ı iftiharı bir şirketler topluluğu olan Alarko Holding'in Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton ile de çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Türkiye'de "GÜÇLÜ VE CESUR KADIN" denildiğinde, hepimizin ismini ilk solukta sayacağı, modern bir iş insanımız Leyla Alaton... Leyla Hanım'ın iş yaşamına dair düşüncelerini, kadının iş dünyasında edindiği yeri ve önemi, anne ve babasından aldığı öğütleri, iki erkek evladına aşıladığı hayat bilincini masaya yatırdık. Sanat ile iç içe olan, STK'lardaki kız kardeşliği dayanışmasına destek vermeyi seven Alaton, girişimci kadınlara da önerilerde bulundu.


DAHA DİNAMİK BİR YAPIYA EVRİLİYORUZ

İki yıl sonra 70'inci yılını kutlayacak olan topluluğun 2030’a kadar izleyeceği yol haritasını özetler misiniz?

CEO’muz Ümit Nuri Yıldız ve ekibi, Alarko’nun dijitalleşme ve dönüşüm sürecini olabilecek en iyi şekilde yönetiyor. Gelecek dönem stratejimiz, sayısını artırdığımız “Grup Başkanlıkları” bünyesinde yapılan bütünleşik çalışmalar çerçevesinde şekilleniyor. Alarko olarak, her anlamda sürdürülebilirliği ön plana çıkartıyoruz. Ekibimizi gençleştiriyor, yeni iş modelleri üzerinde çalışarak daha dinamik bir yapıya doğru evriliyoruz. Alarko Şirketler Topluluğu, faaliyet gösterdiği ve göstereceği tüm alanlarda çalışmalarını, kurucularının miras bıraktığı değerler ışığında sürdürecek.

“HİZMETTE VE ÜRETİMDE KALİTE” ANLAYIŞI

Bir portföy yönetim merkezi olarak konumlanan Alarko Holding’e eklenecek iki yeni sektöre ilişkin ipuçları verebilir misiniz?

Şirketimizin profesyonel yönetim ekibinin bu yöndeki çalışmaları devam ediyor. İlkelerimiz kapsamında; çevreye duyarlı, sosyal alanlara dokunan, hissedar değeri yaratan birçok şirket ve sektör, detaylıca inceleniyor. Yatırım yapma kriterlerini taşıyan ve olgunlaşan fikirler, değerlendirilmesi için yönetim kuruluna taşındığında, bütün paydaşlarla bu bilgiyi paylaşacağız. Özetle, hangi sektör olursa olsun, Alarko’nun “hizmette ve üretimde kalite” anlayışıyla değer katacağını söyleyebilirim.

BABAM, UZUNCA BİR SÜRE TÜSİAD İLE KÜS KALMIŞTI

TÜSİAD’ın Mart 2022’deki genel kurulunda yönetim kuruluna sadece üç kadın seçilmesine haklı tepkiniz ile birlikte, bu kuruluşun geleceğine nasıl bir mesaj vermek istediniz?

TÜSİAD; örnek, öncü, dünyayı iyi okumaya çalışan ve bu konuda tavsiyeler veren bir kuruluş. Kadın-erkek eşitliğinin ne kadar önemli olduğunu dile getirip, bunun arkasında olmaması dikkatimi celbetti. İstemezdim; ama dile getirmek zorunda kaldım. Bazı şeyleri görmemezlik edemiyorsunuz. Bu da genetiğimden olsa gerek. Hatırlarsanız, babam da (Alarko Holding kurucusu İshak Alaton) uzunca bir süre TÜSİAD ile küs kalmıştı. Demokrasi raporunu yazdırmadıkları için... Çünkü “Bu bizim işimiz değil, bizim işimiz para kazanmak” diyen bir TÜSİAD vardı zamanında! İşte bu düşüncenin, TÜSİAD’ı nerelere getirdiği belli! Halbuki demokratikleşme ve demokrasi hepimizin ihtiyacı olan, hepimiz için çok önemli bir gereklilik.


SANAYİCİLERİMİZELİ ÖPÜLECEK KİŞİLER

TÜSİAD’ın iş dünyasında yarattığı ekonomik güç ve alan çok önemli. TÜSİAD, işverenler ve sanayiciler olarak, taşın altına elini koyanlardan oluşuyor. Ben bir yatırımcı olarak, iş yaratmak için paramı büyük risklere sokuyorum. Sanayicilerimizin tümü de böyle. Yapmayabilirler; ama yapmayı tercih ediyorlar. Sanayicilerimiz ve işverenlerimiz eli öpülecek kişiler. Risklerin çok büyük paralar kazanmak alındığı zannedilir; ama değil. “Bu kadar çok değer mi?” lafını da çok hissediyoruz. Yani; bu kadar uğraşmaya, bu kadar risk almaya, bu kadar zaman vermeye, bu kadar insanla uğraşmaya… İşçi hakları da gittikçe zorlaşıyor. Kanunlarda hep eziliyorlarmış gibi bir görüntü yaratılıyor. Daha taraflı, daha antikapitalist bir bakış açısı var. Adil olmak, her iki tarafa da iyi bakmak lazım. Bir risk alanlar var, bir de emeğinin karşılığını isteyenler... Bu, adil ve şeffaf bir dengede olmalı...

KADINLARLA ÇALIŞAN İŞLETMELER, DAHA VERİMLİ

Cesur bir kadın ve “Kadın Hakları Savunucusu” olarak ilham ve motivasyon verici konuşmalar yapıyorsunuz. İş dünyasında “cinsiyet eşitliği” nasıl sağlanabilir?

Yönetim kademelerindeki kadın sayısının artması, toplumdaki yanlış algıların değişmesinde önemli bir rol oynayacak ve algısal normalleşmeyi daha hızlı var edecektir. Kaldı ki, kadınlarla çalışan işletmelerin daha verimli bir ekosistem oluşturdukları yadsınamaz bir gerçek. Başarılı, esnek ve kendini güne adapte edebilen organizasyonlarda kadın yöneticilerin fazlalığı ve ortaya koydukları başarılar kendini hissettiriyor. Bugün şirketlerin önceliklerinde “müşteri memnuniyeti” üst sıralarda ve dikkat ediyorum, kadının yönetim kademesinde olduğu şirketlerde bu memnuniyet, çok yüksek bir seviyede. Burada kadınların kendileri ile beraber, başkalarını da düşünerek hareket etmesi, temel itici güç.

BEN ÖNCE LEYLA'YIMSONRA ALATON'UM

Özgür ve güçlü bir birey olmanızda, Alaton soyadınızın rolü nedir?

Soyadım, üzerimdeki şeylerden sadece bir tanesi. İnsan önce adını hak edecek. Soy ismim başkaları için bir şeyler ifade edebilir. Ben önce Leyla'yım, sonra Alaton'um. Alaton soyadının altında ne ezildim ne de ona yaslandım.

SANAT, DUYGULARI HAREKETE GEÇİRİYOR

Sizi her an bir sergide görmek mümkün. Sanat ile iç içe olmanız, psikolojinizi nasıl etkiliyor?

Koleksiyoner olduğumu söylüyorlar; ama ben ona “bir seçki” diyorum. Koleksiyonumda da seçimlerimi, hayatımda olduğu gibi kimsenin tesiri altında kalmadan yaptım. Hikâyesi de benim için önemli. Mesela; ofisimdeki eserlerden bazılarını Mor Çatı Derneği yararına yapılan bir müzayededen aldım. Çalıştığım ortamda renkli, evde siyah-gold renklerden oluşan bir seçkim var. Çünkü ofisim, benim yukarıda olduğum, beni diri yapan bir yer. Evde ise yumuşayıp dozu indiriyor volume’ü azaltıyorum. Sanat, müthiş bir şekilde duyguları harekete geçiriyor.


Koleksiyon yapmaya “Koleksiyon yapacağım” diye hiç düşünmediğiniz zamanlarda başladığınızı söylüyorsunuz...

Evet... Üniversiteden mezun olduğumda, anneme çok hoşuma giden bir sanat eserini aldırmakla başladı her şey. Ünlü bir Art Deco sanatçısı olan Fransız Erté’nin eseriydi. Seneler içinde farkındalığım arttı. Son 10 yıldır yoğunlaştığım koleksiyon yapmak için vakit ve bütçe ayırmak gerekiyor. Başlı başına bir iş ve ben de aslında sıradan bir koleksiyonerim. Çalışma hayatım da çok yoğun. Daha çok hoşuma ne gidiyorsa, neyle yaşamak istiyorsam, o eserleri toplayanlardanım. Belli bir periyodun ve belli bir sanatçının, akımın, ekolün koleksiyonunu yapmıyorum.

Başkaları için koleksiyon yapmadım, yapmam. Kendi estetik zevkimi tatmin etmek için bütçem elverdiği sürece seçimler yapıyorum. Koleksiyonerliğe herkes farklı bir açıdan yaklaşıyor. Kimileri gösteriş, kimileri yatırım yapmak için eser alıyor. Her konuda olduğumu gibi bunda da anarşist ruhluyum galiba! Beni eğiten şey, hep sanat oldu. Hayatınızdaki, iş dünyanızdaki bir sürü problemi sanatla çözebilirsiniz.

SOSYAL MEDYAYI HIZI DOLAYISIYLA SEVİYORUM

Aktif olduğunuz sosyal medyayı ne amaçla kullanıyorsunuz?

Sosyal medya, insanları bence çok daha demokratikleştirdi, homojenleştirdi ve birbirine yakınlaştırdı. Hatta bazı durumlarda fazla yaklaştırdı; ama önemli değil. Çünkü istediğiniz yerde hemen o bariyeri çekip kendinizi koruma alanına alabiliyorsunuz. Ancak benim sosyal medya merakımın ilk nedeni sekizinci viteste olması; hızından dolayı seviyorum. İkincisi, eğitim ve öğretim platformu. Hem kendim hem de bildiklerimi ve öğrendiklerimi insanlarla paylaşmak için... Ben güzelliklerin paylaştıkça artacağını düşünüyorum ve hayatım boyunca da öyle olduğunu gördüm. Çok güzel, çok değerli insanlar tanırken, çok ummadık dostluklar olabiliyor. İnanılmaz insanlarla tanışabiliyorsunuz. Aynı frekansta olan insanları bir araya getiriyor.

TATLI SERTİM

Babanız, size vakit ayıramadığından dem vurmuştu. Sizin, çocuklarınız Alp Atlas ve Efe Eros ile iletişiminiz nasıl?

Ben en büyük eğitimimi, çocuklarımı yetiştirmekten aldım; bunu hiçbir şeye değişmem. Çocuklarımla arkadaş değilim, zaten arkadaşları var. Kendim için hep “tatlı sert” derim. Zaten Efe Eros 6 yaşındayken “Nasıl bir anneyim?” diye sorduğumda “Sen, çok şans veren bir annesin” demişti. Realist ve netim. Sert gözüktüğümü anlıyorum. Düşündüğünü karşımdakini kırmadan, üzmeden ve kişiliğine saldırmadan konuşmak, bana tabi geliyor.

LEYLA ALATON’DAN GİRİŞİMCİ KADINLARA TAVSİYELER
- Yeni işe atılanlar, çok uluslu şirketlerde ilk tecrübelerini yaşarlarsa standartları dünya çapında olur. Çok tavsiye ederim.

- “Girişimcilik” dediğimiz şey, sadece bir fikirle olsaydı kolay olurdu. O fikrin hayata geçmesi için en azından sürdürülebilir bir finans gücü gerekiyor. Tecrübesi olmayan bir kadının, yediği darbelerle ayakta kalması veya ileri gitmesi zor olabiliyor.

- Girişimcilik hikâyeleri aslında kadınlara çok uygun. Daha büyük StartUp fonları olursa ülkemizde, bu hikâyeler daha çok desteklenir ve büyüyebilirler. Bu bir ekosistem meselesi ve yeni oluşmaya başladı.

- Silikon Vadisi’ne benzer şekilde, girişimcilik fikirlerini destekleyici, işi bilen uzmanlara ve bu fikirlerin büyüyüp yeşermesine imkân veren bir ekosisteme gereksinim duyuluyor. O da ülkemizde yeni yeni gelişiyor.

LEYLA ALATON’DAN “BASIN DOSTU” YAKLAŞIM

- Basın, iletişimimizde bir aracı. Bu aracıyı iyi veya kötü kullanmak, sizin becerinize kalmış.

- Korkulacak bir araç da değil. “Piar”cı, halkla ilişkilerci olduğum için birçok yöneticinin çok korktuğunu bilirim. Çünkü uzağa düşeceğini, manipüle edileceğini ve kullanılacağını zanneder; ancak şimdi öyle değil.

- Yeni nesil ileşitimde, bütün dünyada başkanlar bile kendi tweetlerini atıyor. Danışmanıyla -yazan kişi farklı olabilir- arkasında duracağı düşünceyi birebir verebiliyor.

- Cımbızla çekilmiş lafların başlık yapılarak bazen negatif bir imaj doğurabilecek durumlar nispeten azaldı. Bu da bizler için çok avantajlı; çünkü şeffafsanız zaten istediğiniz ve olduğunuz gibi görünüyorsunuz.

LEYLA ALATON’DAN ANNE ÖĞÜDÜ

- 21 (Alp Atlas) ve 23 (Efe Eros) yaşında iki oğlum var. Onlara, çok küçük yaşlarından beri “Kararlarınızın sonuçlarına katlanmak durumundasınız” derim. Hayat bir karar verme serüveni aslında.

- Kararlarımızdan kendimiz sorumluyuz. Anneyi ve babayı suçlayan çok evlat var. Onlar hep, kurban rolünü seçenler! Bunu ben seçmiyorum ve çocuklarımın da seçmesini kabul etmiyorum. Onlara bunu öğretmeye çalışıyorum.

- Çocuklarımı, kadın-erkek eşitliği konusunda feminist yetiştirdim. Kız arkadaşlarından teşekkür alıyorum. Hayatlarına giren kadınların teşekkürünü bekleyeceğim; eğer benim büyüttüğüm gibi zarif, hassas ve eşitlikçi iseler...

ALARKO HOLDİNG’TE CİNSİYET EŞİTLİĞİ
- Alarko Holding çatısı altında kadın çalışan oranımız şu anda yüzde 45 seviyesinde; yöneticilerimizin ise %31’i kadınlardan oluşuyor.

- 2022 sonu itibarıyla, kadın çalışan oranımızı %50’ye çıkarmayı hedefledik. Kadın yönetici oranını da artırmak için çalışıyoruz.

- İş dünyası geç de olsa toplumsal cinsiyet eşitliğinin öneminin farkında vardı ve şirketler bunu, insan kaynakları politikalarının odağına yerleştirdi. Bu farkındalık çok kıymetli.

- Çalışanlarımızın performansını cinsiyetlerinden bağımsız değerlendiriyor ve bu eşitliğin yerleşik kültür haline gelmesi için çalışıyoruz.

- İşe alım ve kariyer planlamamızı kadınların daha az yer aldığı sektörlerde de kadınlarımızın önünü açmak, tam bir eşitlik sağlamaya dönük şekilde kurguluyoruz.

 

LEYLA ALATON’DAN "ÇAĞDAŞ KADIN" TARİFİ
- Çağdaş kadın “Kendi gücünün, kapasitesinin, sınırlarının, isteklerinin farkında olan; hayatını bu farkındalıklar çerçevesinde planlayan, önceliklendiren ve yaşayan kadındır.
- Kısacası; ekonomik bağımsızlığı olan ve isteklerini, potansiyelini gerçekleştirebilendir.

LEYLA ALATON’UN ROL MODELLERİ
- Babam (İshak Alaton) ve annemin (Margarete von Proschek) yaşam tarzları stilleri ve iş yapış şekilleri, şeffaf ve şefkâtliydi. Biz o rol modellerle yürüdük.

- Çocuk, anne ve babanın ne yaptığına bakar, ne söylediğine değil. Ne yaptığına bakarsınız, bu söylediğinin arkasında olan bir hareketse, bu sahici bir laf olur.

- Bence insanları ve özellikle gençleri öğütten çok, yapılan hareketler etkiliyor.

LEYLA ALATON’UN KADIN DERNEKLERİNE BAKIŞI
- Hedefini iyi belirlemiş, bu konuda aktif olan her derneğin yanındayım. Yönetim Kurulunda Kadın Derneği de (YKKD) bunlardan bir tanesi. Tabi ki, yönetim kurulları ne kadar iyiyse, ne kadar sağlamsa, ne kadar iyi iş çıkarıyorsa derneklerin sesi de o kadar çok duyuluyor.

- YKKD, şu anda belli ki en iyi dönemlerinden birinde; çok faydalı. Çok ses çıkarıyor. Ama ne kadar çıkarsa da ne yazık ki yetmiyor. Çünkü şirketlerdeki çoğunluk hisse sahipleri yeteri kadar çağdaş değil.

- Yönetim kurulu çok üzücüdür ki, ülkemizde, yurt dışında olduğu gibi fonksiyonel değil. Daha çok ahbap-çavuş-arkadaş tarzında. O kadar çok ehemmiyeti yok; ancak gittikçe önem kazanıyor.

- Şirketler artık yönetim kurulunun kimlerden oluştuğunu önemsiyor. “Sana bu kadar para veriyorsam, ben de bunun karşılığını istiyorum” safhasına geliyoruz.