KURUMSAL İTİBARDA SOSYAL İNOVASYON

SOSYAL İNOVASYON VE SOSYAL GİRİŞİMCİLİĞİN YOLU İTİBARLA NASIL BULUŞUYOR? SOSYAL İNOVASYON PROJELERİ TOPLUM TARAFINDAN NEDEN TAKDİR EDİLİYOR? SOSYAL GİRİŞİMCİLİK İTİBARI NASIL ETKİLİYOR? BUSINESS LIFE YAYIN KURULU ÜYEMİZ SALİM KADIBEŞEGİL SORDU, İŞ DÜNYASININ SOSYAL GİRİŞİMCİLİK PROJELERİYLE DEĞER YARATAN KURUMSAL İLETİŞİM VE İTİBAR LİDERLERİ YANITLADI.

Salim Kadıbeşegil / RepMan İtibar Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı:
KAZAN+KAZAN+KAZAN
Bana göre 20’nci yüzyılın en önemli sosyal inovasyon projesi “Köy Enstitüleri”dir. Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde genç Cumhuriyetimizin acil olarak içinde bulunduğu okur yazarlık oranının artırılmasının çözümü olarak tasarlanmıştı. İsmail Hakkı Tonguç’un ete kemiğe büründürdüğü proje, okur yazarlık sınırlarıyla kalmadı. Kültür, sanat ve yerel değerlerle hamur edilerek Anadolu topraklarının yaşamın her alanında ürün vermesi sağlandı. Bir ülkenin en acil işler gündeminin en üstünde duran okur yazarlık meselesi elde avuçta hiçbir şey yokken hayata geçirilmişti. 1950’de (Nedenlerini hepimiz biliyoruz) kapatılmış olmasına rağmen 1970’lere kadar ülkemiz Köy Enstitüleri rüzgarının ektiği topraklardan, nitelikli öğretmenler, kültür ve sanat alanına kadar birçok alanda meyveler topladı. Türkiye’nin itibarını artıran bir sosyal inovasyon projesiydi. Devlet eliyle hayata geçmiş başarılı bir girişimcilik projesi olarak tarihteki yerini aldı.

Günümüzde bu alanda direksiyonda “sosyal girişimciler” var. Onların “el emeği göz nuru” fikirleriyle yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar eğitimden sağlığa, tarımsal kalkınmadan teknoloji geliştirme alanlarına kadar her konuda çepeçevre etrafımızı sarmış vaziyette. Biz bunlara “çarpan etkisi yüksek işler” diyoruz. Çünkü bir yandan üzerlerinde çalıştıkları konularda başta insan hakları olmak üzere sürdürülebilirlik felsefesinin tüm alanlarını dikkate alan iş modelleri geliştirirlerken diğer yandan ortaya çıkan projelerin sonuçlarının toplum üzerindeki etkisi yüksek oluyor. Bu nedenle itibar yönetimi performansını artırmak isteyen şirketler klasik “kazan-kazan” modelinden gezegenin de kazanacağı “kazan+kazan+kazan” iş modeline sosyal inovasyon ve sosyal girişimcilik projeleriyle geçebilir.

Şu anda belki ülkemizde çok yaygın değil ama “adil ticaret” önümüzdeki dönemin ana iş modellerinden biri olacak. Günümüzde sertifikasyon süreçlerini tamamlamış B+ sosyal girişim şirketleri tarafından daha kurumsal içerikte hayatımıza girmiş vaziyette. Sosyal girişimcilerin sosyal girişimcisi olarak tanımladığım biz zamanların e-bay’in başındaki Jeff Skoll’un Skoll Vakfı’nda yaptığı işler bu alanda dünya çağında binlerce örnek projeyle dolu. Dört bir tarafımızı savaş tamtamlarının seslerinin sardığı dünyamızda sanırım nasıl nefes alabileceğimizin formülü sosyal inovasyon zihniyetinde gizli.

Uludağ Enerji Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ziya Yüce
“SOSYAL İNOVASYON VE SOSYAL GİRİŞİMCİLİK İTİBARLA DOĞRUDAN BAĞLANTILI”
Sosyal inovasyon projelerimizle hedef kitlenin aidiyet duygusunu güçlendirmeyi ve elimizden gelen her desteği sürdürmeyi amaçlıyoruz.

Aslında sosyal inovasyon ve girişimcilik, itibarla doğrudan bağlantılı kavramlar. Toplumun sorunlarına karşı duyarlı olmayı kapsayan bu iki yaklaşım, olayları çözüme kavuşturma konusunda insanları teşvik ediyor. Toplumun ihtiyaçlarına yanıt vererek faydalı olmayı amaçlayan kurumlar da sosyal inovasyon ve girişimcilik projelerine başvuruyor. Böylece toplumla daha olumlu bir ilişki kuracakları için kurum itibarı da kendiliğinden güçleniyor. Biz Uludağ Enerji Kurumsal İletişim ekibi olarak sosyal inovasyon projelerimizle hedef kitlenin aidiyet duygusunu güçlendirmeyi ve elimizden gelen her desteği sürdürmeyi amaçlıyoruz.

“ÖNEMLİ BİR İHTİYAÇ”

Sosyal inovasyon projeleri genellikle toplumun ihtiyaçlarına ve beklentilerine yanıt vererek karşılaşılan sorunları hafifletmeyi amaçlıyor. Proje doğru uygulandığı takdirde toplumun günlük yaşamını kolaylaştırabiliyor. Bu sebeple bireylerin, yaşam kalitesini artırma potansiyeli taşıyan her türlü girişimi desteklediğini ve toplum tarafından önemli bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Uludağ Enerji olarak çevresel sorunlara karşı bilinçlenmenin bir vatandaşlık görevi olduğuna inanıyor ve topluma fayda sağlayacak her türlü projeyi hayata geçirmeye ve desteklemeye devam ediyoruz.

“TOPLUMLA OLUMLU İLİŞKİ KURMA FIRSATI VERİYOR”
“AMACI YANSITIYOR” İlk olarak sosyal girişimler sayesinde organizasyonlar, topluma katkıda bulunma amacını açıkça yansıtma imkanı buluyor. Bu durum, toplumla olumlu ilişkiler kurmak açısından bir fırsat.
“İTİBAR KAÇINILMAZ” Aynı zamanda topluma yönelik projelerin, işletmenin sorumluluk ilkelerine olan bağlılığını yansıttığını düşünüyorum. Toplum ve paydaşlar arasında olumlu bir algı yaratmasıyla beraber çalışanları ve müşterileri de motive ederek girişimcilik faaliyetlerini çok yönlü ele alabiliyoruz. Dolayısıyla tüm bu faaliyetlerle kurumsal itibarın güçlenmesi de kaçınılmaz oluyor.

SIgnIfy Orta Doğu, Türkiye, Afrika ve Pakistan Kurumsal ve Pazarlama İletişim Direktörü Ebru Ertan Bilge
“GİRİŞİMLERİMİZ İTİBARLA BULUŞUYOR”
Toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmemiz ve samimi duyarlılığımızın hizmet verdiğimiz tüketiciler ve partnerlerimiz tarafından da kabul gördüğü noktada, girişimlerimiz itibarla buluşuyor.

70’ten fazla ülkede yaklaşık 35 bin çalışanımızla ilham veren teknolojilerimizi tasarlarken, en fazla inovasyon ve sürdürülebilirlik konusuna odaklanıyoruz. Toplumsal sorumluluğumuzun ilk basamağını bu çevresel misyonumuz oluşturuyor. Enerji tasarruflu, çevre dostu aydınlatma ürünlerimiz ve hizmetlerimiz, çevresel sürdürülebilirlik konusundaki rolümüzü belirliyor. Bu sorumluluk çerçevesinde Signify olarak dünya genelinde 2022 yılında 7,5 milyar Euro değerinde satışlarımızla 117 milyondan fazla Signify aydınlatma noktasına sahibiz. Aynı zamanda yüzde 100 karbon nötr olan dünyadaki en büyük aydınlatma şirketiyiz. Toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmemiz ve samimi duyarlılığımızın hizmet verdiğimiz tüketiciler ve partnerlerimiz tarafından da kabul gördüğü noktada, girişimlerimiz itibarla buluşuyor. İşte bu bizim için en büyük keyif.

BÜTÜNÜN İYİLİĞİ

Girişimciler mevcut olan bir soruna müdahale ederken sorunu ortadan kaldırabilir ya da iyileştirerek topluma değer katacak bir hale getirebilirler. Sosyal inovasyon projelerimiz, toplumun ihtiyaçlarını anlama, toplumsal sorunları çözme, sürdürülebilirlik ve katılımcılık gibi önemli değerlere odaklanıyor. Gelecek nesillerin yaşam kalitesini göz önünde bulunduran işler, bütünün iyiliği adına toplum tarafından da benimseniyor. Bizim projelerimiz de bugünkü sorunlara sürdürülebilir ve uzun vadeli çözümler sunmayı hedefliyor. Bir şirket, samimiyetle buna odaklandığında; yani insanı merkeze aldığında ve daha geniş bir perspektiften “uzun vadede çoğunluğun iyiliğini önceliklendiren” bir noktada durduğunda bu ister istemez sizi diğerlerinden ayrı bir yere konumlandırıyor ve hizmet verdiğiniz insanlar tarafından takdir görmenizi sağlıyor. Bunu başarabilmek bize çok gurur verdiği gibi her yeni projemiz için de müthiş bir motivasyon kaynağı oluyor.

“TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN DEĞİŞİM ARACIYIZ”
“SOSYAL GİRİŞİMCİ ŞİRKETİZ” Girişimcilik kavramına etimolojik açıdan bakıldığı zaman Fransızca “entreprendre” kelimesinde türetilip İngilizcede “entrepreneurship” halini aldığını görüyoruz. Türkçede ise “üstlenmek” anlamında kullanılıyor. Sosyal girişimci bir şirket olarak toplumsal dönüşümün değişim aracıyız.
“DÖNÜŞÜMÜ ÜSTLENDİK” Bu dönüşümü biz görev ediniyor ve adeta “üstleniyoruz.” Signify olarak, sürdürülebilir başarımızın temelinde; hayata geçirdiğimiz her inovasyonda, her lansmanda ve tüm iletişim faaliyetlerimizde insanı odağımıza alarak sosyal ve çevresel etkileşimi önceliklendirmek yer alıyor.
“ETKİMİZİ İKİYE KATLAYACAĞIZ” Hedefimiz 2025 yılına kadar çevre ve toplum üzerindeki bu olumlu etkimizi ikiye katlamak. Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmanın öneminin bilinciyle zengin mirasımızı ve teknoloji gücümüzü de arkamıza alarak sürdürülebilirlik alanında yatırımlar yapmaya devam ediyoruz.

Eksim Holding Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ekiz
“TÜKETİCİ POZİTİF ETKİ İSTİYOR”
İtibar artık satış rakamları, üretim kapasitesi ve yatırım gücüyle ölçülmüyor. Özellikle yeni neslin tutumlarını incelediğimizde görüyoruz ki tüketiciler sadece kaliteli ürün veya hizmeti değil aynı zamanda pozitif etki yaratan markaları tercih ediyor.

İçinde bulunduğumuz çağ, insanlığın bilgiye kolayca ulaşabildiği, bu sayede bilimin hızla geliştiği ama çoğunluk açısından bilginin pratiğe dökülmesinde geri kalındığı bir devir. Etrafımızda hatta kendi iç dünyamızda gelişen her olguyu bu kolayca edindiğimiz veriler üzerinden algılayıp çıkarımlar yapıyor ve kesin kanaatler geliştiriyoruz. Ama atladığımız çok önemli bir konu var. İnsan, verinin bize sunduğundan çok daha komplike ve derinlikli bir sisteme sahip. Bu nedenle şirketlerin toplumu ve bireyleri birer müşteri veya veri olarak görmekten öteye geçmesi, gerçek manada hayatlara dokunan, sosyal fayda merkezli ve en önemlisi mikro ölçekli yenilikçi çalışmalarla öne çıkması elzem görünüyor. Çünkü itibar, artık satış rakamları, üretim kapasitesi ve yatırım gücüyle ölçülmüyor.

İTİBARIN YOLU

Özellikle yeni neslin tutumlarını incelediğimizde görüyoruz ki tüketiciler, sadece kaliteli ürün veya hizmeti değil aynı zamanda pozitif etki yaratan markaları tercih ediyor. Yani markanın, içinde varolduğu topluma, kültüre, çevreye ve kendi çalışanlarına fayda sağlamasını bekliyor. İtibar kazanmanın yolu da bu adımlardan geçiyor. Sosyal inovasyon, tıpkı diğer iş alanlarında olduğu gibi insan hayatını iyileştirmeyi ve kolaylaştırmayı hedeflemeli. İnsani ihtiyaçlardan yola çıkılarak hayata geçirilen projeler, ticari dahi olsa merkeze insanı alıp varolan bir soruna çözüm odaklı yaklaştığında tüketicinin anlam dünyasında bir yer ediniyor.

SERMAYE İÇİN DEĞİŞMEYEN BİR GÖREV

Sosyal girişimcilik, esasen içinde bulunduğunuz toplumu ve toplumun sahip olduğu değerleri, kültürü, gelişimini, geleceğe taşınacak mirasını önemsediğinizi göstermenin en etkili yolu. Bu nedenle marka itibarı üzerinde etkisi de oldukça değerli ve büyük. Gerçekten toplum odaklı ve ticari faydanın minimize edildiği çalışmaların itibara etkisi daha yüksek. Bununla beraber, ticari kâr anlayışının ötesinde aksiyonlar alarak mesajlar vermek; makineleşme ve otomasyonun ön planda olduğu bir çağda, insanlara gelecekle ilgili güven hissini de vadediyor. Sermayeyi ve gücü elinde bulunduran yapıların topluma karşı sorumlulukları, çağlar değişse bile hiç değişmeyen bir görev.

SOSYAL ETKİ PROJELERİ
MOTİVASYON Eksim Holding’in grup şirketlerinden Eksun Gıda, ana markası Sinangil bünyesinde Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vererek 2006 yılında çölyak hastalarına yönelik Türkiye’de ilk paketli glütensiz unu üretirken sosyal inovasyon motivasyonuna sahipti. Ardından tüketicilerin ihtiyaçlarını dinledi ve 2022 yılında Sinangil Gluten Yok markası altında glütensiz ekmeklerle atıştırmalıkları piyasa sundu.
GENÇLER İÇİN Bununla beraber Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 6 ilde perakende elektrik dağıtım hizmeti veren bir diğer grup şirketimiz DEPSAŞ Enerji ise gençlere yönelik çok değerli bir proje hayata geçirdi. Şirketimiz, uzun yıllar destek verdiği GAP Gençlik Spor Kulübü’nü devralarak gençlerin, geleceğe umutla bakabilmeleri adına tüm imkanlarıyla yanlarında olmaya karar verdi.
“YENİ UFUKLAR AÇACAK” 24 branşta 1.600 lisanslı sporcunun bağlı bulunduğu yeni adıyla DEPSAŞ Enerji Spor Kulübü, çeşitli branşlarda dünya ve Avrupa şampiyonalarında derece yaparak başarı grafiğini sürdürüyor. İnanıyoruz ki bu proje, yalnızca 1.600 sporcunun değil sporcuların ailelerinin ve yakın çevrelerinin dünyalarında da yeni ufuklar açacak.

Zorlu Holding Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Şahika Özcan Ortaç
“ETKİ EKOSİSTEMİNİN GELİŞİMİNİ DESTEKLİYORUZ”
Meselelerin çözümü için çalışan ve çözüm üretmek adına ortak platformlar geliştirilmesine katkı sağlayan kurumlar, yarattıkları pozitif etkiyi geleneksel sosyal sorumluluk projelerinin ötesine taşırken itibarlarına da katkı sağlıyor.

Dünya önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyor. İklim krizinin sonuçlarını her geçen gün daha radikal yaşıyoruz. İş yapış şekilleri de dahil olmak üzere küresel sistem değişiyor. Karmaşık ve çok boyutlu dünya meselelerini tek başına bireylerin, kurumların ya da devletlerin çözmesi artık mümkün değil. Buradan hareketle, dönemsel ve belirli bütçelere bağlı sosyal sorumluluk projeleri yerine, etki gücü yüksek, sosyal inovasyon odaklı yöntemlere ve etrafında kurulacak iş birliklerine ihtiyaç duyuyoruz. Meselelerin çözümü için çalışan ve çözüm üretmek adına ortak platformlar geliştirilmesine katkı sağlayan kurumlar, yarattıkları pozitif etkiyi geleneksel sosyal sorumluluk projelerinin ötesine taşırken itibarlarına da katkı sağlıyor.

SİSTEMSEL DÖNÜŞÜMÜ TETİKLİYOR

Biz de Zorlu Holding olarak bu farkındalıkla; 2016 yılında, radikal iş birliği anlayışımızın bir yansıması olarak, S360 ve ATÖLYE ile bir araya gelerek sosyal inovasyon platformu imece’yi hayata geçirdik. imece; çevresel ve sosyal meselelere sürdürülebilir ve yenilikçi çözümler üretirken sosyal girişimcilerin, değişim öncüsü gençlerin ve etki ekosisteminin gelişimini destekliyor. Sürdürülebilir kalkınma amaçlarının farklı odaklarında yürüttüğü sosyal inovasyon odaklı programlar, oluşturduğu komüniteler ve ürettiği içeriklerle sistemsel dönüşümü tetikliyor.

ROTA SOSYAL İNOVASYON

Günümüzde sürdürülebilirlik, sosyal inovasyon gibi kavramları şıkça duysak da imece’nin kurulma aşamasında bu kavramlar yaygın değildi. Ancak giderek görünürlük kazanan bu eğilim, iş dünyasını etkisi altına alarak, kurumların rotasını sosyal inovasyona çevirdi. Küresel sorunların çözümünde sosyal girişimcilerin önemi giderek artmaya başladı. Bugün adını sıkça duyduğumuz sosyal girişimler, çevresel ve sosyal problemlerin çözümünde önemli rol oynuyor, özel sektörle anlamlı iş birliklerine imza atıyor.

“KURUMSAL İTİBARI SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEKİLDE YUKARI TAŞIDI”
YENİLİKÇİ YÖNTEM Zorlu Holding için özellikle sosyal inovasyon ve sosyal girişimcilikle meselelere çözüm yolu aranmasına zemin açan bu yenilikçi yöntemi gündeme taşımak kıymetliydi. Kurum olarak geçen sürede uzun soluklu, yenilikçi çözümler geliştiren, paydaş temelli bir yaklaşıma sahip sosyal girişimlerle çalışmanın ve sosyal inovasyon odaklı çalışmaların kurumsal itibarı da sürdürülebilir şekilde yukarı taşıdığını gözlemledik.
SOSYAL GİRİŞİMLER Sivil toplum, kamu, özel sektör, akademiyle toplum arasında köprü konumunda ve büyük etki gücüne sahip olan sosyal girişimler özellikle şirketlerin ve kamunun hesap verebilirlik performanslarının artmasında, ihtiyaç duyulan mekanizmaların gelişiminde itici güç oluyor.
HEM KÂR HEM ÇÖZÜM Sosyal girişimler kâr amacı güderken, dünya sorunlarına sürdürülebilir ve esnek çözümler üretiyor. İş birliğine açık olmaları, belirli bir odakta derinlemesine çalışmalar gerçekleştirme imkanına sahip olmaları itibarın gelişmesinde etkin bir role sahip olmalarındaki en önemli nedenler arasında yer alıyor.

Anadolu Efes Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü (CCAO) Selda Susal Saatçi
“DÖNGÜSEL EKONOMİYİ ODAĞA ALDIK”
Sürdürülebilirlik stratejimizin bir parçası olarak endüstrimizde oluşan bir yan ürünü yine teknoloji odaklı döngüsel ekonomi çözümleri sunan Fazla girişimi ve farklı paydaşlarla yürüttüğümüz Ar-Ge çalışmaları sonucunda katma değerli bir hammaddeye dönüştürdük. Ve bu hammaddeyi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın onaylarıyla gıda sektörüne kazandırdık.

Anadolu Efes olarak ileri dönüşümle gıda sektörüne fonksiyonel malt lifi ham maddesini kazandırdık. Endüstrinin yan ürünü olan malt posasının fonksiyonel malt lifine dönüştürülebilmesi için 2020 yılından bu yana Ar-Ge çalışmaları yürütüyorduk. İş dünyasının doğa üzerindeki baskısını azaltabilmesi için lineer iş modelleri yerine döngüsel ekonomiyi temel alan iş modellerini benimsemesi çok önemli. Buna karşılık 2023 Global Circularity Gap Report verilerine göre küresel ekonomi yalnızca yüzde 7,2 oranında döngüsel. Anadolu Efes'te döngüsel ekonomiye katkı verecek iş modelleri ve uygulamaları öncelikli görüyoruz ve bu tür projeler üzerinde çalışıyoruz.

GIDA İSRAFI

Dünyada her yıl 931 milyon ton, Türkiye’deyse 18,1 milyon ton gıda israf ediliyor. Artan dünya nüfusuyla birlikte verimli kaynak kullanımı ve fonksiyonel faydası yüksek gıdanın önemi giderek artıyor. Endüstrinin bir yan ürünü olarak dünyada yılda yaklaşık 40 milyon ton, Türkiye’de ise yaklaşık 200 bin ton malt posası ortaya çıkıyor. Anadolu Efes, 2020 yılından bu yana malt posasının katma değerli bir hammadde olan fonksiyonel malt lifine dönüşümünü sağlamak için Ar-Ge çalışmaları yürütüyor. Fonksiyonel malt lifi gıda sektöründe birçok farklı alanda kullanılabiliyor.

SOSYAL GİRİŞİMLE İŞ BİRLİĞİ

Birleşmiş Milletler’in son raporuna göre 2050’lerde dünya nüfusu 10 milyara yükselecek. Dünya Bankası’nın en güncel gıda güvenliği verilerine göre bugün bile gıda güvensizliği oranı yüzde 29,6'ya yükselmiş durumda. Bu durum küresel nüfusun yüzde 11,3'ünü etkiliyor. Bu da demektir ki, verimli kaynak kullanımına, sürdürülebilir tarım ve gıda uygulamalarına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu kapsamda sürdürülebilirlik stratejimizin bir parçası olarak endüstrimizde oluşan bir yan ürünü yine teknoloji odaklı döngüsel ekonomi çözümleri sunan Fazla girişimi ve farklı paydaşlarla yürüttüğümüz Ar-Ge çalışmaları sonucunda katma değerli bir hammaddeye dönüştürdük. Ve bu hammaddeyi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın onaylarıyla gıda sektörüne kazandırdık. Bu yıl Dünya Gıda Günü, suyun yeryüzündeki yaşam için kritik rolüne odaklanıyor. Biz de Anadolu Efes olarak, bu çalışmayla sıfırdan hammadde üretiminden kaynaklanan su tüketiminin ve karbon ayak izinin önüne geçmekten dolayı mutluyuz. Döngüsel ekonomiyi temel alan bir uygulamayı hayata geçirmekten dolayı da ayrıca gurur duyuyoruz.