POZİTİF AYRIMCILIK YAPIYORUZ

Özel hastane sektörünün en deneyimli liderlerinden biri olan Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, Liv Hospital'ın kadın çalışan oranı ve fırsat eşitliği konusundaki performansıyla sektörlerinde ilk sıralarda yer aldığına dikkat çekiyor. İstiroti, "Liv Hospital olarak çalışanlarımızın yüzde 61'i kadınlardan oluşuyor. Orta ve üst düzeyde bu oran yüzde 45. İşe alımlarımızda iki aday da aynı özelliklere sahipse kadın adaylarımızı öncelikli olarak tercih ediyoruz. Bu anlamda pozitif ayrımcılık yapıyoruz" diyor.

Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, 35 yılı aşkın süredir sağlık sektöründe çalışıyor. Bu zamana kadar onlarca hastane kuran, onları belli bir aşamaya getiren, çalışan ve hasta mutluluğu, şifa için tüm olanaklarını kullanan bir lider olduğu için sektörün en uzun soluklu liderlerinden biri konumunda. Sağlık gibi zor bir sektörde bir kadın lider olarak başarılı bir rol model olan İstiroti, hayattaki amacını da çalışırken bulmuş. “Hayatta amacımın insanlara fayda sağlamak ve destek vermek olduğunu, hastane işletmeciliğine girdikten yıllar sonra anladım. Hayatımın amacını çok uzaklarda aramamam gerektiğini, ne kadar çok yorulsam ve zaman zaman üzülsem de amacımın tam kalbinde yaşadığımı anladım” diyor.

Liv Hospital’ın kadın çalışan oranı ve fırsat eşitliği konusundaki performansıyla sağlık sektöründe ilk sıralarda yer aldığına dikkat çeken İstiroti, “Liv Hospital olarak çalışanlarımızın yüzde 61’i kadınlardan oluşuyor. Orta ve üst düzeyde bu oran yüzde 45. İşe alımlarımızda iki aday da aynı özelliklere sahipse kadın adaylarımızı öncelikli olarak tercih ediyoruz. Bu anlamda pozitif ayrımcılık yapıyoruz” diyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğine en önemli katkıyı yapan liderlerden biri olan Liv Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, sorularımızı şöyle yanıtladı:

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kariyerinizde bulunduğunuz noktaya nasıl geldiniz?

35 yıldır sağlık sektöründe çalışıyorum. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde Sağlık Yönetimi master’ı yaptım. International Hospital, Amerikan Hastanesi ve Bayındır Holding’e bağlı Yaşamkent gibi pek çok sağlık kuruluşunda çalıştım. Acıbadem Sağlık Grubu’nda birçok yeni hastane açılışında görev aldım. Genel müdür yardımcısı olarak gruptan ayrıldığımda kurumun 9 hastane ile 24 şubesi, sağlık sigorta şirketi, üniversitesi, anahtar teslim hastane çalışmaları yapan bir proje şirketi, sağlığa odaklı birçok grup şirketi bulunuyordu. 2012 yılından itibaren Liv Hospital Grup Koordinatörü olarak markanın oturması, yeni bir sağlık kuruluşunun süreçlerinin oturtulmasında görev aldım. Liv Hospital 2013 yılında başlayan yolculuğuna yurt içi ve yurt dışında sekiz hastaneyle devam ediyor.

Bir gününüz nasıl geçiyor?

Genelde 6.10-6.15'te güne başlıyorum. Hastaneye saat 7'de geliyorum. Mutlaka öz bakımımı tamamlayıp güne başlıyorum. Yorgun, hasta hatta en yoğun migren ağrısıyla kalktığım gün bile bunu dışarı yansıtmamak için elimden geleni yapıyorum. Sabah kalkıp aynaya bakıp kendimi beğendiğimde hastalıklar veya sıkıntılar da biraz dağılıyor.

İş-yaşam dengesi konusunda kendinizi nasıl buluyorsunuz?

İş-yaşam dengesini uykudan çalarak dengeliyorum. Bu denge kişiden kişiye değişir ve göreceli bir kavramdır. İşin gerektirdiğini yaptıktan sonra geri kalan zamanınızı ailenize, çocuklarınıza, arkadaşlarınıza ayırabiliyorsunuz. Ne kadar olabiliyorsa. Tabii ki bu, bir çalışmayan ya da farklı iş kollarında çalışan, cumartesileri işe gitmeyen insanlara göre çok daha az oluyor.

Sağlık sektöründe kariyer hakkında neler söylersiniz?

Sağlık sektörü asla hata kabul etmeyen dinamik ve katmanlı bir yapı. Tüm yöneticiler sahada süreçleri bilmeli, rolleri değiştirerek her noktadan bakabilmeli. En önemli nokta vicdani etik ve çalıştığınız kurumun etik değerlerle sağlık hizmeti üretiyor olması. Bizim için en değerli şey insan sağlığı ve hastalarımızın mutlu şekilde hastaneden ayrılması. Dünya artık şeffaf tıbbi çıktılarla hasta memnuniyetini kıyaslayarak stratejiler kurup yönetimsel bakış açısıyla planlamalar yapıyor. Yani sadece “Ben etiğim” demek yeterli olmuyor. Eğer bu tamsa gereken dengeyi korumak hem hastalar hem kurum açısından bakarak ortak bir çözüm noktasına varmak çok da zor olmuyor.

Peki sağlık sektöründe lider olarak kadınlara nasıl rol model oluyorsunuz?

Sağlık yöneticisi olmak, 24 saat yaşayan bir organizmayla her an iletişim halinde olabilmeyi kabul etmektir. Bir kadının ilerleyen yaşıyla eklenen sorumlulukları nedeniyle tüm ailevi, sosyal ve mesleki zaman planını çok etkin yönetmesi gerekir. Sağlık sektöründe cumartesi günleri de çalışmak gerekiyor. Bu hayatın geri kalan sorumluluklarının gerekliliklerini bir ya da bir buçuk güne sığdırabilmek anlamına geliyor, tabii o günlerde de özel mesleki ve kurumsal toplantılarınız olmuyorsa. Hele de yeni sağlık kuruluşu açılışlarında bulunuyorsanız tıpkı yeni doğan bir bebeğe ayrılan zaman, özen ve ihtimam gibi inanılmaz bir efor ve zaman ayırmanız gerekiyor. Kadın olarak örnek olmak için çok sistematik ve disiplinli çalışmak gerekiyor. Çok çalışmak, zamanında işin yerine ulaşması, sözünde durulması iş hayatında ve hizmet sektöründe en büyük katkıdır. Kariyerimde bana verilen yöneticilik görevlerinde karar almaktan ve inisiyatif kullanmaktan hiç çekinmedim. İyi markaların parçası olabilmek için görev aldığım yerlerin en iddialı müesseseler olması için gönülden çalıştım. Bunun önemini anlayan kıymetli ekiplerle yol aldım. Birilerine yardımcı olmak, şifa bulmalarına araç olmak çok keyifli. Hekimlerin ve diğer tüm sağlık profesyonellerinin en iyi ortamlarda çalışmalarını sağlamak, güven ve aile ortamı oluşturmak, bu amaca ulaşmanın önemli anahtarları. Bir sağlık profesyoneli değilim ama ekip olarak beynelminel kuralları takip edip olması gereken standartları oturtmaya çalıştık ki hastaya en iyi hizmeti verebilelim. Hayatta amacımın insanlara fayda sağlamak ve destek vermek olduğunu, hastane işletmeciliğine girdikten yıllar sonra anladım. Hayatımın amacını çok uzaklarda aramamam gerektiğini, ne kadar çok yorulsam ve zaman zaman üzülsem de amacımın tam kalbinde yaşadığımı anladım.

İcra kurulunuz yeterince çeşitli ve kapsayıcı mı? İcra kurulunuzda kadın oranı nedir?

Hastanemiz kadın personel oranı ve fırsat eşitliği konusundaki performansıyla sağlık sektöründe ilk sıralarda yer alıyor. Liv Hospital olarak çalışanlarımızın yüzde 61’i kadınlardan oluşuyor. Orta ve üst düzeyde bu oran yüzde 45. İşe alımlarımızda iki aday da aynı özelliklere sahipse kadın adaylarımızı öncelikli olarak tercih ediyoruz. Bu anlamda pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Kadınların çalışma hayatında daha aktif hale gelmesi sadece kişilerin bireysel kazanımlarına değil aynı zamanda ülkenin de gelişmişlik düzeyine etki edip ailevi ve sosyal değerlere de yapacağı katkı dikkate değer olacaktır.

Kadın CEO olarak yönetime getirdiğiniz avantajlar ve fırsatlar neler?

Yönetimde kadının söz sahibi olması öncelikle ortamı bile olumlu anlamda değiştiriyor. Kadınların pratik zekası, çok yönlü düşünmesi, evde eş ve anne, iş yerinde yönetici olması, çoklu bakış açısı getiriyor. Kriz yönetiminde kadın olarak fazla olmamız bizi çözümsel anlamda da hızlı kılıyor. Liv Hospital olarak kadınlara yönelik fırsat eşitliği konusuna verdiğimiz destek ve yaptığımız çalışmalar sebebiyle Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği tarafından Fırsat Eşitliği Sertifikası’na hak kazandık. Sürdürülebilir kalkınma, maksimum fayda ve kârlılık için kadınların iş hayatı ve paralel olarak ekonomiye katkıları çok önemli.

Türkiye’de kadın CEO olmayı tanımlar mısınız?

En zorlandığım hususlar çocuklarım büyürken uzun süren toplantılarda gece geç gelişlerim oluyordu. Onun dışında özel bir avantaj veya dezavantajdan bahsedemem. Çünkü birilerine yardımcı olmak, şifa bulmalarına araç olmak çok keyifli.

Türkiye’de kurumsal yönetimde daha eşit daha çeşitli ve kapsayıcı bir gelecek için önerileriniz neler?

Kadınların çalışma hayatında daha aktif hale gelmesi sadece kişilerin bireysel kazanımlarına etki etmiyor. Aynı zamanda ülkenin gelişmişlik düzeyine etki edip ailevi ve sosyal değerlere yapacağı katkı da dikkate değer oluyor. Ekonomik faktörler iyileştirildiğinde kadınlar iş hayatına daha fazla katılım gösterecektir. Çalışan bir kadın, çocuk sahibiyse ya da çocuk sahibi olmak istiyorsa çocuğunun bakımı için yeterli ekonomik güce sahip olmalı. Yeterli bir kazancı yoksa büyük bir oranla tercihini, çocuğuna kendisinin bakması ve çalışma hayatından kopması şeklinde kullanır. Çocuk sahibi olan ya da olacak kadın çalışanları, devlet ekonomik anlamda desteklerse kadınların çalışma hayatında daha fazla yer edinmesine olanak sağlanabilir.

ÇAĞDAŞ TÜRK KADININDA OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
-
Vizyoner olmalı

- Sınırsız çalışmalı

- Global olarak dünyaya bakabilmeli

- İyi bir örgütlenme becerisi, planlama becerisi olmalı

- Empati yönü güçlü olmalı

“DİJİTAL ÇAĞ KADINLARIN DÖNEMİ OLACAK”

YENİ FIRSATLAR Dijital dünya toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli bir dönüm noktası oldu. İçinde bulunduğumuz dijital dönüşüm süreci, herkese yeni fırsatlar ve olanaklar sunuyor. Kadınlar da bunu başarıyla kullanıyor.

“VERİLERLE HAREKET EDİYORLAR” Araştırmalar dijital çağın kadınların dönemi olabileceğini gösteriyor. Çünkü kadınlar bilinenin aksine duygularıyla değil, verilerle hareket ediyor, yeni dönüşüme çok daha hızlı adapte oluyor. Kadınlar daha detaycı, planlayıcı ve pratik çözüme sahip. Zaman ve hedef odaklılar. Ara bulucu kimlikleri daha fazla. Yaratıcılık ve duygusal zekalarının sorunları çözmeye yardımcı olduğuna inanıyorum.

ÇEVİK, MUTLU, SONUÇ ODAKLI Dijital çağda mutlu, işine ruhunu katan, çevik, işini ve çevresini seven, hızlı düşünen, sonuç odaklı, aynı anda pek çok işi yapabilen ve yaşamdan kopmayan kişilere ihtiyaç var: Bu özellikler de kadınlarda var.

“ATATÜRK’E MİNNETTARIM”
KADIN HAKLARI Yıllar geçtikçe, ilkokulda, ortaokulda ve lisede tarih derslerinde sadece ezberlediğimizi anlıyorum. Yaşadıkça ve diğer kültürleri gördükçe müteşekkir olma duygum artıyor. Diğer ülkelerde kadına verilen haklar, bulunduğumuz coğrafyada kadına verilen haklar ve değer.

VİZYONER LİDER Türkiye’de, Atatürk’e ne kadar minnettar olursak olalım, zihinlerdeki bu kadın şiddetinden kurtulamamış olmaktan da hüzün duyuyoruz. Yıllar geçtikçe, çevre toplumlarda Güney Amerika, Afrika, Orta Doğu veya çevre ülkelerdeki eşitlikçi kanunların ne kadar geç geldiğini gördüğümüzde, “Allahım, ne kadar vizyoner bir liderin topraklarında doğmuşum” diye şükrediyorum.