SİRKETLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK FAALİYETLERİ

Kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanan 'Sürdürülebilirlik' son zamanda şirketlerin gündeminin merkezinde yer almaya başladı. Sürdürülebilirlik başlıklı dosyamızda; şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetlerine bir göz attık.

DHL Express Türkiye, Yeditepe Üniversitesi Öğrencilerinin Sürdürülebilirlik Projelerini Ödüllendirdi
DHL Express Türkiye’nin Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü ile bu yıl mart ayında başlattığı “İleri Dönüşüm için Tasarım Çalıştayı” üniversite öğrencilerinin proje tasarımlarının ödüllendirilmesiyle tamamlandı.

DHL Express Türkiye’nin Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü ile bu yıl mart ayında başlattığı “İleri Dönüşüm için Tasarım Çalıştayı” üniversite öğrencilerinin proje tasarımlarının ödüllendirilmesiyle tamamlandı. “DHL ve Sürdürülebilirlik” temalı çalıştay kapsamında öğrenciler, üniversitenin “Tasarım ve İleri Dönüşüm Laboratuvarı”nda atıkları ileri dönüşümle yeni tasarımlara dönüştürdü. Toplam 19 projenin değerlendirildiği çalıştayda, DHL Express Türkiye üst yönetiminin oyları sonucunda ilk 3’e girmeye hak kazanan öğrenciler, ödüllerini DHL Express Türkiye CEO’su Mustafa Tonguç ve Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl’ün katıldığı törende aldı.

Yeditepe Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencilerinden Doğa Çarıkçoğlu, DHL’in elektrikli uçağı Alice’den ilham alarak, atık cıvata ve metallerden yaptığı aydınlatma tasarımı “Welice” projesiyle birinci oldu. Eski bir sokak lambasını DHL uçağı formunda kâğıt atık toplama kutusuna dönüştüren Baran Çulban “Pan Pan” adlı projesiyle ikinci seçildi. “Alister” projesiyle üçüncü olan Dilara Damla Üst ise atık kumaş, ahşap ve metalden, DHL kargo uçağından esinlenerek çocuklar için kaykay tasarladı.

“Yeşil bir dünyanın mümkün olduğunu” göstermeye katkı sağlıyoruz

Sürdürülebilirlik alanında ve doğa dostu lojistik konusunda sektöre öncülük ettiklerini belirten DHL Express Türkiye CEO’su Mustafa Tonguç  “İşimizi yalnızca gönderi taşımak olarak değil, ‘insanları birleştirmek ve hayatları iyileştirmek’ olarak tanımlıyoruz. Bu anlamda dünyamızın geleceğine duyduğumuz sorumlulukla sürdürülebilirlik konusunu işimizin odağında tutuyoruz. Her alanda sürdürülebilir uygulamaları hayata geçiriyoruz ve projelere destek veriyoruz. Eğitim kurumlarıyla yaptığımız iş birliklerini çok önemsiyoruz. Sürdürülebilirlik stratejimizden yola çıkılarak DHL tasarımlarından ilham alınarak Yeditepe Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz bu çalıştay da bizim için çok değerli. Yeşil lojistiğin öncüsü olarak, gençlerle bir araya gelerek ‘yeşil bir dünyanın mümkün olduğunu’ göstermeyi ve bu bilincin yerleşmesine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu tür projelerin destekçisi olmaya devam edeceğiz. Çalıştayda başta yaratıcılıklarıyla hepimizi çok etkileyen öğrencilerimiz olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi.

“Gençlerimize Yaşanabilir Bir Dünya Bırakmaya Çalışıyoruz”

Ödül töreninde konuşan Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl,  sürdürülebilirliğin artık tüm dünya için çok önemli olduğunu belirterek “Tüm kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmamız gereken dönemdeyiz. Gençlerimiz kendilerine yaşanabilir bir dünya kalıp kalmayacağını soruyorlar. Biz gerek kampüsümüzde, gerek ulusal ve uluslararası alanda yaptığımız çalışmalarla sürdürülebilirliği uygulamaya, gençlerimize yaşanabilir bir dünya bırakmaya çalışırken öğrencilerimiz de projeleriyle bizlere yol gösteriyor. Tasarım ve İleri Dönüşüm Laboratuvarı, geçtiğimiz 3 yılda olgunlaştırdığımız bir proje ve bu projenin, böyle bir işbirliği ve ödül töreniyle taçlandığını görmek mutluluk verici” diye konuştu.

VODAFONE TÜRKİYE’NİN ÇEVRE YÖNETİMİ ÇALIŞMALARINA ULUSLARARASI ONAY
Vodafone Türkiye, sürdürülebilir bir gelecek hedefiyle yaptığı çalışmalarla yeni bir başarıya daha imza attı. Ülke genelinde telekomünikasyon, bilgi işlem ve şebeke altyapısını kapsayan ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi sertifikasyon sürecini başarıyla tamamlayan Vodafone, böylece uluslararası alanda çevre dostu bir kuruluş olduğunu tescilledi. Vodafone Türkiye ayrıca, Vodafone Grubu içinde ISO 14001 sertifikası alan üçüncü ülke oldu.

Vodafone, daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmak üzere çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Şirket, sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir işletme modeli olarak tescillenmek üzere başalttığı ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi sertifikasyon sürecini başarıyla tamamladı. Böylece, Vodafone Türkiye’nin yaklaşık 25 bin baz istasyonu ile Esenyurt, Tuzla, İzmir, Ankara ve Adana’da bulunan teknoloji merkezleri ve faaliyet gösterdiği binaları ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi’ne dahil edildi. Bu gelişmeyle birlikte Vodafone Türkiye, Vodafone Grubu içinde, İrlanda ve İngiltere’nin ardından ISO 14001 sertifikası alan üçüncü ülke oldu.   

ISO 14001 sertifikasyon sürecini değerlendiren Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy şunları söyledi: “Amaç odaklı bir şirket olarak tüm dünyada operasyonlarımızdan kaynaklı çevresel etkimizi azaltma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ekonomik ve sosyal kalkınmada sürdürülebilirlik önemli rol oynuyor. Bireylerden kurumlara herkesin çevreyi en doğal halinde tutabilecek davranışlar sergilemesi, insan ve ticari faaliyetler sonucunda zarar gören ya da yok olan ekolojik çevreyi geri kazanmaya yönelik faaliyetlerde bulunması önem taşıyor. Bu bakış açısıyla yola çıkarak tüm baz istasyonlarımızı ve teknoloji merkezlerimizi kapsayacak şekilde 2021 yılında başlattığımız ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi sertifikasyon sürecini başarıyla tamamladık. Sahadaki uygulamalarımız ve farkındalık çalışmalarımız ile denetleme kuruluşlarından büyük takdir gördük. Vodafone Grubu içinde ISO 14001 sertifikası alan üçüncü ülke olduk. Bu sertifikayla birlikte, uluslararası alanda çevre dostu bir kuruluş olduğumuzu kanıtlamış ve tescillemiş olduk. Büyük bir gayret ve özveriyle çalışarak sertifikasyon sürecimizi başarıya ulaştıran ekiplerimize teşekkür borçluyuz. Vodafone olarak, çevresel etkimizi azaltmaya yönelik yatırımlarımıza devam edeceğiz.”

Çevre yönetim  çalışmalarına hız verdi

Vodafone Türkiye, iş süreçlerinin ISO 14001 standartlarına uyumunu sağlamak amacıyla ilgili prosedür, politika ve talimatları hazırladı. Çevresel Etki Boyut Değerlendirmesi yaparak çevresel risklerini belirleyen ve Çevre Yönetim Politikası’nı oluşturan şirket, buna uygun aksiyonlarını da tanımlayarak çevresel hedeflerini hayata geçirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Vodafone, Çevre Kanunu’na bağlı bulunan ilgili yönetmelikler çerçevesinde gerekli izin belgelerinin alınması ve tamamlanması yönünde de çalışmalarına devam ediyor. Şirket ayrıca, çevre yönetimine yönelik projelerini “Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ÇSY) Raporu” ile düzenli olarak paylaşıyor.

Çevre dostu çalışmalarıyla takdir topluyor

Vodafone Türkiye, çevre yönetimi alanında son yıllarda pek çok başarılı çalışmaya imza attı. “Bu Atıklar Kod Yazıyor” projesiyle 18 tonu aşkın elektronik atığın geri dönüştürülmesini sağlayarak elde edilen ekonomik gelirle ülke genelinde 8 kodlama sınıfı açan şirket, “Yeşil Gezegen” projesiyle de 7-14 yaş arası 4 bin 800 çocuğa iklim değişikliği, geri dönüşüm, sürdürülebilirlik ve afet konularında teorik ve uygulamalı eğitimler verdi. Yenilenmiş İkinci El Cihaz Kampanyası, Cep Telefonu Değişim Kampanyası, Modem Yenileme Projesi, Akıllı Telefon Kiralama gibi projelerle e-atıkların geri dönüştürülmesi ve çevresel farkındalığın artırılması konularında sektörünün öncüleri arasında yer alan Vodafone, Avrupa’nın önde gelen 4 operatörüyle birlikte Eco Rating (Çevresel Derecelendirme) etiketi geliştirdi. Şebekesinin tamamında %100 yenilenebilir enerji kullanan ilk operatör olan Vodafone Türkiye, %100 yenilenebilir enerji hedefine 3 yıl erken ulaşarak önemli bir başarıya da imza attı. WWF, ÇEVKO, AKÜDER, Ege Orman Vakfı gibi derneklerin üyesi olan Vodafone, ülke genelinde çevresel bilinç yaratılması ve çevre dostu yaklaşımların benimsenmesine yönelik çalışmalarda önemli rol oynuyor.

Çevresel mevzuata tam uyum sağlıyor

ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi; ürün ya da servisin hammadden başlayıp nihai ürün/servis haline getirilerek müşterilere sunulmasına kadar geçen sürecin her aşamasında çevresel faktörlerin belirlenmesi ve bu faktörler için gerekli önlemleri belirleyerek çevreye verilen zararın en aza indirilmesini sağlayan Uluslararası Standartlar Organizasyonu tarafından yayınlanmış bir standart olarak tanımlanıyor. ISO 14001 sertifikasyonu, işletmelerin çevreye olan zararlarını ve/veya olası olumsuz etkilerini minimum seviyeye indirmelerini, yasal regülasyon ve mevzuatlara tam uyumlu olmalarını sağlıyor. ISO Survey of Management System Standard Certifications 2021 verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 3 bin firmada ISO 14001 sertifikasyonu bulunuyor.

“İŞ MODELİMİZİN ÖZÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VAR”
2021 yılında elektrik ihtiyacının yüzde 80’ini çiftliklerinin gübreleri ve organik atıklardan üretilen yenilenebilir enerji ile karşılayan Sütaş, 2025 yılına kadar bu oranı yüzde 100’e çıkaracak. Güneş enerji santrali yatırım hedefini revizede ederek 10 MW’den 25 MW’ye yükselten Sütaş, ısı enerjisi ihtiyacının yüzde 50’sini de yenilenebilir enerjiden elde etmeyi planlıyor.

Özüne sürdürülebilirliği alan “Çiftlikten Sofralara” Entegre İş Modeli ile “bireylerin sağlığı ve mutluluğuna”, “toplumun gelişimi ve refahına”, “çevrenin sürdürülebilirliğine” katkıda bulunmayı hedefleyen Sütaş, “2021 Yılı Sürdürülebilirlik İlerleme Raporu”nu yayımladı. Sütaş’ın 2025 hedefleri doğrultusunda yürüttüğü faaliyetleri ve 2021 yılı sürdürülebilirlik performansını kamuoyu ile paylaşmaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Sütaş Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Duygu Yılmaz, “2021 yılı, Covid-19 pandemisinin günlük hayatımıza etkilerinin belirli bir ölçüde kontrol altına alındığı bir yıl oldu. Ancak ortaya çıkardığı geri döndürülemez sonuçlarını hep birlikte deneyimlemeye devam ediyoruz. Pandeminin belirsizliği, 2022’nin ilk aylarında yanı başımızda gelişen savaş ile birleşince enerji ve gıda arzının ne kadar kırılgan bir yapıda olduğu daha net görüldü.  Bunun sonucunda tarım ve gıda sistemlerinin dönüşümü, dünyanın sürdürülebilirlik ajandasında iklim değişikliğinin yanında daha güçlü biçimde yer almaya başladı. Ne mutlu ki hem arz güvencesi ve hem de tedarik zinciri entegrasyonu sağlayan “Çiftlikten Sofralara” iş modelimiz, tüm bu belirsizlikler ve değişimlerin içinde faaliyetlerimizi kesintisiz sürdürebilmemizi sağlıyor. Özünde sürdürülebilirlik olan iş modelimizle her gün çevreye, topluma ve bireylere katkı sağlamaya devam ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

SERA GAZI EMİSYONLARI BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YÜZDE 11 DÜŞTÜ

Sütaş’ın kamuoyu ile paylaştığı 2021 yılı Sürdürülebilirlik İlerleme Raporu’na göre Sütaş üretim tesislerindeki toplam elektrik ihtiyacının yüzde 80’ini çiftliklerinin gübreleri ve fabrikalarının organik atıklarından karşıladı. 2021’de sera gazı emisyonları bir önceki yıla göre yüzde 11’lik düşüş gösteren Sütaş’ın yenilenebilir enerji üretirken salımını önlediği sera gazı miktarı, üretim faaliyetleri sonucu oluşan sera gazı miktarından yüzde 117 fazla oldu. Biyogaz tesislerinin kurulduğu 2013 yılından bu yana toplam 38 milyon ağacın yaptığına eşdeğer sera gazı salımı engellendi.

SÜTAŞ GES KAPASİTESİ HEDEFİNİ 25 MW’A YÜKSELTTİ

Yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı planlayan Sütaş, bu amaçla güneş enerjisi santrali (GES) yatırımlarına da ağırlık verdi. Doğu-Güneydoğu Anadolu Sütçülük Projesi, Bingöl Entegre Tesisleri’nde 1 MW gücündeki hibrit GES yatırımını Ocak 2023 itibarıyla devreye almaya hazırlanan Sütaş; Tire, Aksaray ve Bingöl tesislerindeki çiftliklerinin ve fabrikalarının çatılarına GES kurmak üzere çalışmalara başladı. 10 MW GES yatırım hedefini 25 MW’a yükselten Sütaş, ısı enerjisi ihtiyacının yüzde 50’si kadar yenilenebilir enerji üretmeyi hedefliyor.

HEM ÜRÜN VERİMİ HEM DE TOPRAĞIN KARBON TUTMA KAPASİTESİ ARTIRILIYOR

Gelecek nesillerin yeterli, sağlıklı ve kaliteli gıdaya erişimini sağlamanın ve tarımı sürdürülebilir kılmanın yolunun onarıcı tarım olduğuna inanan Sütaş, ilerleme raporunda bu yönde elde ettikleri sonuçları da paylaştı. Ürettiği organik ve organomineral gübreyi yem bitkileri yetiştirilen tarlalardaki toprağın organik yapısını iyileştirmede kullanan Sütaş, bu sayede hem ürün verimini hem de toprağın karbon tutma kapasitesini artırmayı amaçlıyor. Bu kapsamda Sütaş’ın tarlalara kazandırdığı organik madde miktarı, 2020 yılında 33 bin ton iken 2021’de yaklaşık 42 bin tona ulaşmış durumda. Sütaş, 2025 yılına gelindiğinde tarlalara yılda 50 bin ton organik madde kazandırmayı hedefliyor.

Şişecam’dan 228 Milyon Euro’luk Sürdürülebilir Yatırım Hamlesi
Şişecam, dünyada yükselen enerji camı talebine cevap verebilmek için temmuz ayında Mersin’de hayata geçireceğini duyurduğu buzlu cam fırını ve işletme hattı yatırımlarının kapasitelerini artırma kararı aldı. Mersin’de enerji camı üretimi de gerçekleştireceği ikinci buzlu cam fırını kapasitesini yıllık 180 bin tondan 244 bin tona çıkartacak olan Şişecam, enerji camı işletme hattı kapasitesini ise yıllık 20 milyon metrekareden 26,6 milyon metrekareye yükseltecek. Şişecam’ın Türkiye enerji cam sektöründeki öncü pozisyonunu destekleyecek olan bu hamle global cam sektöründeki güçlü konumunu da pekiştirecek.

Şişecam, Mersin’de enerji camı üretimi de gerçekleştireceği ikinci buzlu cam fırını ve enerji işletme camı hattı kapasitesini yükseltme kararı aldı. Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Prof. Dr. Ahmet Kırman toplam yatırım tutarını 228 milyon Euro’ya yükseltecek olan kararla ilgili “Artan enerji maliyetlerine karşın güneş enerjisinden elektrik üretimi maliyetlerinin düşmesi ve global arenada artan sürdürülebilirlik hassasiyetleri, buzlu cam ve enerji camı sektöründe yeni fırsatlar sunuyor. Sürdürülebilirlik odaklı katma değerli üretim stratejimizle de uyumlu bu karar sonucunda Şişecam’ın kurulu buzlu cam üretim kapasitesi 2024 yıl sonu itibariyle yıllık 324 bin tona ulaşacak. Cam çağının gücünü katlayacak bu yatırımla sürdürülebilirlik taahhüdümüzün altına bir kere daha imza atıyoruz” dedi.

Prof. Dr. Ahmet Kırman 2010 yılında 40 GW olan global güneş enerjisi sektörünün 2020 yılında 710 GW seviyesine ulaştığını ifade ederek şöyle devam etti: “Sektörü destekleyici trendlerin de katkısıyla global güneş enerjisi kurulu gücünün 2030 yılına kadar 4 katına yükselerek 3 bin GW'ın üzerine çıkması bekleniyor. Örneğin mevcut durumda enerji ihtiyacının yüzde 3'ünü güneş enerjisinden sağlayan ABD, bu oranı 2030 yılına kadar yüzde 40’a, 2050’ye kadar ise yüzde 45’e çıkartmayı hedefliyor. Bu dönüşüm endüstriyel oyuncuların enerji tüketimlerini yeşil enerji kaynaklarına dönüştürme, karbon ayak izlerini sınırlandırmaya yönelik inisiyatiflerine de hız kazandırıyor. Her geçen gün daha fazla sayıda firma öz tüketime yönelik yenilenebilir enerji yatırımını gündemine alıyor. Şişecam’ın sürdürülebilirlik odaklı katma değerli üretim stratejisinin çıktısı olan bu kararımızın, Türkiye’de de hızla büyüyen güneş enerjisi sektörünün gelişimini destekleyeceğine inanıyoruz.”

Türkiye Sigorta ilk Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı
Gücünü adından alan Türkiye Sigorta, “Pozitif Etki için Sigorta” temasıyla hazırladığı ilk Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı.

"Pozitif Etki için Sigorta" anlayışıyla çevresel ve sosyal etkilere karşı çözümler üretmek üzere yola çıkan Türkiye Sigorta, bu amaçla belirlediği sürdürülebilirlik hedefleri çerçevesinde gerçekleştirdiği çalışmalarını ilk sürdürülebilirlik raporuyla taçlandırdı.

Geleceği sağlam ve güvenilir temeller üzerine kurmak için sigorta anlayışını sonradan önceye taşımak amacıyla yola çıkan Türkiye Sigorta’nın yayınladığı raporda yenilenebilir enerji teminatı sağlayarak önemli bir çözüm ortağı konumuna geldiğinin altı çizildi.  Türkiye Sigorta, 2021 yılı içinde yenilenebilir enerji projelerine 102 milyar TL’ye ulaşan teminat sağladı. Ayrıca, çiftçilerin iklim krizi ile mücadelesine, tarım sigorta ürünleri ile destek olarak çiftçilerin ürünlerini koruma altına aldı.

Türkiye Sigorta Genel Müdürü Atilla Benli, “Çevre, toplum ve ekonomik sürdürülebilirliğe pozitif etkimizi sunmak ve bunu ilerleyen yıllarda geliştiriyor olmak, sürdürülebilirlik anlayışımızı özetliyor. Kurumsal sürdürülebilirlik yolculuğumuzda, çevreye ve topluma karşı yarattığımız değeri ortaya koymak ve geleceğe daha emin adımlarla ilerleyerek sorumluluğumuzu artırmayı hedefliyoruz. Türkiye Sigorta olarak sistemli biçimde çevresel, sosyal ve yönetişim risklerini iş modelimize entegre etmek konusunda yeni yılda hedeflerimizi daha somut olarak belirleyeceğiz” dedi.

Türkiye Sigorta, Sürdürülebilirlik Kalkınma Amaçlarını destekleyerek, topluma ve çevreye karşı sorumluluk bilinciyle sürdürülebilirlik temelli hizmet anlayışını benimsiyor. Türkiye Sigorta, yaratacağı kısa-uzun vadeli olumlu etkinin yansımalarını paydaşları ile paylaşma ve paydaş iletişimini her noktada geliştirme yolunda adımlar atmaya GRI standardına uygun olarak hazırlanan ilk sürdürülebilirlik raporuyla devam ediyor.

Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği Önemli Bir Dönüşüme İmza Attı
2005 yılında kurulan ve şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarında etkin rol almalarını sağlayarak, Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının gerçekleşmesi hedefine destek olmak misyonu ile faaliyet gösteren Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği, önemli bir kurumsal dönüşüme imza attı. Derneğin yeni adı “Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği” olurken, Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini ise Nuran Aksu üstlendi.

"Sürdürülebilir Kalkınmaya Önem Veriyor, Kurumsal Dönüşümümüzü Sürdürüyoruz"

Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği’nin yeni Yönetim Kurulu Başkanı Nuran Aksu bu dönüşümü şöyle özetliyor; “Yeni bir dünya, yeni bir yolculuk” için Sürdürülebilir Kalkınamaya önem veriyor, kurumsal dönüşümümüzü sürdürüyoruz. 2005 yılında kurulan ve şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarında etkin rol almalarını sağlayarak, Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının gerçekleşmesi hedefine destek olmak misyonu ile faaliyet gösteren Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği olarak, kurumsal bir dönüşüme imza atmış bulunuyoruz. 17 yıldır faaliyetlerini başarı ile yürüten ve alanında Türkiye’nin en köklü sivil toplum kuruluşlarından birisi olan derneğimizin adını değiştirme ihtiyacı, dünyada gerçekleşen değişime uygun hareket etme sorumluluğumuzun bir yansıması niteliğindeydi. Sürdürülebilirlik bilincinin yükselmesi ve iklim krizinin beraberinde getirdiği toplumsal farkındalık artışı biz sivil toplum kuruluşlarının kurumsal kimliğini gözden geçirmesi ihtiyacını doğurdu.

Tüm bu dinamikler ve dünyamızın içinde bulunduğu durumun ortaya koyduğu dönüşüm ihtiyacı nedeniyle, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği şeklindeki dernek adımızdan “Sosyal” ifadesini çıkartarak, “Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği” Kurumsal marka adını kullanma kararı aldık. Çünkü Sürdürülebilirlik yalnızca sosyal konuları değil, dünyamızı daha yaşanılabilir hale getirmek için sayısız sorumluluk alanını da kapsıyor. Dernek adımızı oluşturan iki temel kelimeyi ele almak gerekirse; “Kurumsal” bir kurumda olması gereken niteliklere sahip tüm yapıları, “Sorumluluk” ise Sürdürülebilirlik, Etik, Uyum, Sosyal Sorumluluk Projeleri ve daha birçok alanda Sorumlu Kuruluş olmayı ifade etmekte. Derneğimizin yeni adı ile birlikte, Kurumsal logomuzu da yenilemiş olduk. Ülkemizin önemli illüstratörlerden Bülent Fidan imzasını taşıyan logomuz, renklerini Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından alırken, kozalak figürü ile altın oran ve denge, Kurumsal Kimliğimizin önemli bir unsuru haline geldi.

Ayrıca, gerçekleştirdiğimiz bu önemli kurumsal kimlik değişikliğinin enerjisi ve kilit paydaşlarımızın desteği ile “Dönüşümün Şifrelerini” konuşmak üzere gerçekleştireceğimiz 14. Kurumsal Sorumluluk Zirvesi için hazırlıklarımıza başlamış bulunuyoruz. 14.Kurumsal Sorumluluk Zirvesi’nde ekosistemimizin en değerli aktörleri olan sivil toplum kuruluşlarını, “sorumlu” şirketleri, akademisyenleri, ekonominin inovatif gücü start-up’ları bir araya getiriyoruz. Zirvede ayrıca BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına değer katan başarılı kuruluşları ödüllendireceğiz. Hep birlikte, yüksek sesle “Umut var.” diyebilmek için 2 Şubat 2023’te Zorlu PSM’de, 14. Kurumsal Sorumluluk Zirvesi’nde buluşmak dileğiyle…

Sırena MarIne’in sürüdürülebilir sanat projesi
‘Art of Sirena’dan yeni yıla özel proje
SIrena MarIne, sanata olan tutkusunu sanatçıya olan desteğiyle birleştirerek sürdürülebilir ‘Art of Sirena’ projesi kapsamında yeni yıla özel yeni bir iş birliğine imza attı. Sirena Marine, sanatçı Deniz Tokman’ın “Denizin Derinlikleri” çalışmasıyla şekillenen kadınların fular ya da pareo olarak kombinleyebileceği, erkeklere özel mendil ve kol düğmesinden oluşan özel seçkiyi, yeni yıl öncesi sanatsever müşterileriyle buluşturdu.

Teknelerini tasarlarken ve üretirken bir sanat eseri gibi hassasiyet gösteren Sirena Marine, sanata olan tutkusunu sanatçıya olan desteğiyle birleştirerek geçen yıl başlattığı ‘Art of Sirena’ projesi kapsamında yeni yıla özel yeni bir iş birliğine imza attı.

Geçtiğimiz yıl ilkini gerçekleştirdiği projesi ile birlikte her yeni yılda yeni bir sanatçı ile keşifler yapmayı hedefleyen Sirena Marine, bu yıl genç ve başarılı sanatçı Deniz Tokman ile çalıştı.

Sanatçı Deniz Tokman’ın denizin altındaki büyüleyici dünyadan aldığı ilham ile tasarlanan ‘Denizin Derinlikleri’ özel şeçkisi, su altındaki kıymetli yaşamsal çeşitliliği, canlı renklerle vurgulayarak korumamız gereken dünya güzelliklerini yeniden hatırlatıyor. Sanatçının "Denizin Derinlikleri" çalışmasıyla şekillenen kadınların fular ya da pareo olarak kombinleyebileceği, erkeklere özel mendil ve kol düşmesinden oluşan bu özel seçki, yeni yıl öncesi Sirena Marine’in sanatsever müşterileriyle buluştu. Yıllar içinde genişleyerek kıymetli bir koleksiyon değeri taşıyacak olan bu özel seçki sınırlı sayıda üretildi.