FARKLILIKLARI TANI FARKLILIKLARI GÖSTER

Canan Ercan Çelik

"2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları", küresel salgın sürecinde, olması gerekenden bir yıl sonra ve ne yazık ki seyircisiz ?hatta sağlıklarından endişe eden Tokyo halkının protestoları eşliğinde- yapıldı.

“Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.”  Mustafa Kemal Atatürk

Japonya'nın başkenti Tokyo'nun ev sahipliği yaptığı “32. Yaz Olimpiyat Oyunları”, eski dönemlerin ses efektleri kullanılsa da benim hafızamda hep “Issız Olimpiyat” olarak kalacak; ancak ayrışan politikaları ve kapsayıcılığıyla farklılaşacak. Dünya genelinde ortak bir ruh yaratan ve rekabetin pozitif yönüyle ortaya çıkan bu mega spor organizasyonu, farklı damarlardan beslenmeye ve zenginleşmeye başladı. “Spor Birleştirir” ana mottosuyla hareket ettikleri bir vizyon ortaya koyarak, tüm planlama ve operasyon süreçlerini bu anlayışa uyarladıklarını söylüyorlar. 

MÜLTECİ OLİMPİYAT TAKIMI 
2016 Rio (Brezilya) Olimpiyatları'ndaki başarıdan sonra, Olimpiyat Komitesi’nce desteklenen Mülteci Olimpiyat Takımı(*) kayda değer bir seviyeye geldi. Ülkelerini terk etmek zorunda kalan 79,5 milyon insanı temsilen, 11 ayrı ülkeden gelen ve 12 branşta yarışan 29 sporcu, olimpiyatlara katılım hakkı elde etti. Şu an yaşadıkları 13 ülkeden de bağımsız olarak, bayrakları olimpiyat bayrağı, milli marşları ise olimpiyat müziği oldu. 

RUSLARDAN BİREYSEL TEMSİL
“Doping skandalı”yla ülke olarak yasaklı duruma düşen ve olimpiyatlara katılım hakkını kaybeden Rusya’nın sporcularından, bu döngünün dışında kaldığını ispatlayabilenleri bireysel olarak şans buldu. Rusya Olimpiyat Komitesi’ni oluşturarak, bayraksız ve milli marşsız da olsa sportif kariyerlerini sürdürebildiler. Altın madalya aldıklarında da “Tchaikovsky’nin 1. Piyano Konçertosu” ile töreni tamamladılar.

5 YENİ SPOR DALI 
“Beyzbol-Softbol”, “Karate”, “KayKay”, “Sportif Tırmanış” ve “Sörf” olmak üzere, 5 yeni spor dalı daha eklendi ve toplam yarışma kategorisi 46’ya ulaştı. En önemlisi, bu dallar için eşit sayıda kadın ve erkek sporcu kapsama alındı. Her yeni branş, dünya genelinde bu alanda gelişme imkânı ve daha geniş kitleleri kavrama anlamına geldiğinden heyecan yarattı. Daha önce entegre edilen “3x3 Basketbol” gibi dalları da düşünürsek, bir çehre değişikliği ve yaşamla daha organik bağ kurma eğilimi olduğunu söyleyebiliriz. 

ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK 
“Farklılıkları Tanı, Farklılıkları Göster”(**) diyerek “Çeşitlilik ve Kapsayıcılık” politikaları şekillendirildi. Öyle ki, farklılıkların zenginlik olduğu çeşitlilik anlayışıyla, her insanın; yaş, etnik köken, milliyet, cinsiyet, cinsel yönelim, dini inanç veya çeşitli engellerine bağlı olmadan kabul ve saygı görmesine yönelik kapsayıcılık politikalarının içselleştiği ve dünyaya örnek teşkil edeceği iddiasıyla yola çıkıldı. Tabii ki, ev sahibi ülke olan Japonya’da da bu alanlarda görünür dönüşüm gereği olması da bir başka boyuttu. 

3 REFORMİST KAVRAM 
Sonuç olarak Tokyo 2020, sportif başarıların ötesinde, dünyayı olumlu açıdan inşa etmeye hizmet edecek 3 reformist kavramla ortaya çıktı.(***)
- “Yapabildiğinin en iyisini yap” (Kendini Aş)
- “Birbirini kabul et” (Çeşitlilikte Birlik)
- “Geleceğe iz bırak” (Yarınlara bağlan)

KENDİMİZİ TEMİZE ÇEKELİM! 
Sporun birleştirdiği, sınırlarını zorlayan, farklılıkları zenginlik gören, bir diğerine saygı duyan, geleceğine sahip çıkan bireyler yaratmak ve dünyanın dokusunu bu anlamda yenilemek, olimpiyatların varlığından öte bir amaç. Öz ve söz yakınsadıkça bu etkileşimin artmaması mümkün değil. İnsan, “Bu rüzgâr her birimizi, 5 kıtayı önüne katsın, birlikte dönüşelim, kendimizi temize çekelim” istiyor. İstiyor da, ters rüzgârlar illaki “Biz buradayız, aman devran dönmesin” demeye devam ediyor.  

“Derisini değiştirmeyen yılanlar ölmeye mahkûmdur. Bu durum, fikirlerini değiştirmeyen zihinler için de geçerlidir. Sabit fikir en büyük hapishanedir.” 
Friedrich Nietzsche

FİLENİN SULTANLARI...

Mesela; “FIVB Dünya Sıralaması”nda 4’üncü basamakta yer alan ve son olimpiyat şampiyonu Çin’i yenen A Milli Kadın Voleybol Takımımıza, “O taraf, bu taraf” demeden “Bir”likte sevinirken, ortaya bir zat (!) çıkıp, anlaşılması zor bir laf dizininde “Sen oyun alanlarının sultanı değil, ‘burnunu göstermekten utanan’ anaların evladı olarak evinin sultanısın” mealinde bir laf edebiliyor! Ya da Avusturya’nın önde gelen politikacılarından birisi olan Sebastian Kurz “Afgan mülteciler, illa ülkelerinden kaçmak zorundalarsa, bizimki gibi gelişmiş ülkelere gelmektense, Türkiye gibi komşu ülkelere sığınsalar daha uygun olur” diyebiliyor! Haliyle bir durakalıyor insan. Kısır döngüye girmek, fabrika ayarlarına dönmek an meselesi. 

ORTAK BİR GELECEKTE ANLAMLI İZLER BIRAKMAK 
Mücadele etmenin türlü yolu var. Birisi de olimpiyat ruhuna, misyonuna sahip çıkmak. Yapabildiğimizin en iyisini yapmak,  çeşitlilikte birleşmek, ortak bir gelecekte anlamlı izler bırakmak için çalışmak. Zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı olmak.  
Spor bizi birleştirir, neslimizin hikâyesini değiştirir, belli mi olur? Bakarsınız, gelecekte Tokyo Olimpiyatları’nı; ilham veren öyküler, beklentiler karşısında ezilenler, adeta imkânsızı başaranlarla değil, hayâl edilen başka bir dünyayı ivmelendiren bir eşik olarak anımsarız.

(*) Refugee Olympic Team 
(**) “Know Differences, Show Differences“
(***) “Striving for your personal best” (Achieving Personal Best) / “Accepting one another” (Unity in Diversity) / “Passing on Legacy for the future” (Connecting to Tomorrow).

Yazarın 1.08.2021 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları