MERKEZ BANKASI FAİZİ NEDEN İNDİRDİ?

Prof. Dr. Emre ALKİN

Merkez Bankası "Her gün öleceğime, bir kere öleyim" dedi. Faizleri indirdi. Her ne kadar birçok kişi "Olabilir, faizler düşürülebilir" dese de, buna ruhen ve aklen hazır değildi piyasa aktörleri...

Merkez Bankası’nın birkaç aydır faiz indirmekle alakalı iştahını, TCMB Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun konuşmalarından takip etmek mümkündü. 

200 PUANIN SIRRI
Bazı piyasa aktörleri “200 baz puan indirim bile olabilir” şeklinde görüş belirtiyordu. Ben ise bana bu şekilde bilgi verenleri şaşırtan bir cevap verdim. Ayrıca da sosyal medyada paylaştım: “İlla indirim yapılacaksa, hedeflenen 200 baz puanın tamamı bir kerede yapılsın.” 200 puanın sırrı şu: Eski TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın ayrılmadan önce yaptığı ve görevden alınmasına yol açtığı iddia edilen 200 baz puan! Bunu geri alarak, adeta para politikasında geriye dönüş yaşanacaktı.

SİYASETİ YATIŞTIRMAK VE PİYASALARI KORKUTMAMAK!
TCMB’nin faiz indirimlerini taksitli olarak yapacağına dair bir intiba vermesinin, döviz kurlarını yükseltme ihtimali olduğunu ve bunun da, önünde sonunda enflasyona yansıması ihtimali konusunda birçok kez uyarıda bulunan yazılar yazmıştım. Merkez Bankası yönetimi, siyaseti yatıştırıp piyasaları fazla korkutmak istemeyince, 100 baz puanlık indirim kararı almış gözüküyor. Ancak bu durum, farklı komplikasyonlar yaratabilir.

KURALLARDAN ŞAŞILMAMALI
Merkez Bankacılıkta önemli bir kural vardır: Planladığın adımı hemen atacaksın. Aksi taktirde yan etkileri beklenmedik zararlar yaratabilir. Mesela; faiz indirimini tam yapmak lazım ki, yükseltme zamanı geldiğinde piyasaları üzecek seviyelere çıkmasın. Yükseltirken tam yükseltmeli ki, indirimlerin bir anlamı olsun.

METİNDEKİ, KAFAMI KURCALAYAN CÜMLE!..
Açıklama metninde bir cümle var ki, o da aklımı kurcaladı: Merkez Bankası, çekirdek enflasyonu dikkate alırken, konjonktürel gelişmeler ve arz yanlı şoklardan dolayı meydana gelecek fiyat hareketlerini pek dikkate almayacakmış! Yani “Bunlar geçici olduğu için nötralize edeceğim” diyor. Bu, kâğıt üzerinde doğru olsa bile, pratikte birçok sıkıntıyı beraberinde getirebilir. Çünkü fiyat hareketlerinin sakinleşmesi zaman alabilir. Bozulmuş beklentilere rağmen, “Biz, bu fiyat hareketlerini dikkate almıyoruz” denmesi, piyasalar tarafından hoş karşılanmayabilir.
Taksit taksit yapılan faiz indirimleri, denizi doldurmak için atılması gereken 10 kamyon çakıl yerine “6 kamyon atar, yarın gerisini atarız” demeye benzeyebilir! Sabaha kadar deniz 4 kamyon çakılı sürüklediği için 10 kamyonluk işi 14 kamyon çakılla tamamlamak zorunda kalmak da mümkün.

GÜVEN VERMEK...
Peki, 200 baz puan indirim olsaydı, sonuç farklı olur muydu ? Bunu kimse bilemez. Zaten işin zorluğu bu. Eleştirenler “Şunu yapsan daha iyi olurdu” derken, kararı alanlar “Dua edin böyle yaptım” diyor. Bu sebeple kararların sonuçlarını tartışmaktan başka çaremiz kalmıyor. TCMB’nin en önemli müdahale gücünün “güven vermek” olduğunu hatırlatıyorum.

Zamansız bir faiz indiriminin hemen arkasından yükselen döviz, enflasyonu da yükseltince, bu sefer de piyasada faizler yükseliyor.
Yüksek enflasyon ve yüksek faiz yüksek büyüme ile sterilize edilebilir mi?
TCMB’nin faiz indirimi olmasaydı, Dolar/TL ‘nin 8,20 'ye kadar gerilemesi ihtimal dahilindeydi. Bu analizi yapan uzmanlar “Bu şartlar altında artık 8,50‘den aşağısı zor” diyor. Peki şu anki seyrin enflasyon üzerinde olumsuz tesir yapacağı bilinmiyor mu? Sanmıyorum...

Ekonomi yönetiminin bir tercih yaptığını düşünüyorum. O da şu: “Enflasyonu düşürmek adına garantisi olmayan bazı adımlar mı atalım? Yoksa büyümeyi garanti altına almak için kestirmeci çözümlerle mi ilerleyelim?” Sürekli “erkenden seçim yapma” atmosferi içindeki bir ülkede, enflasyonla alakalı sabırlı bir program yönetilmesi pek kolay değil. Bu sebeple kolay olan tercih ediliyor. Ancak her zaman söylediğim gibi, yüksek enflasyon ve yüksek faizi, yüksek büyüme ile sterilize etmeye çalışmanın çok maliyetli yan etkileri ortaya çıkıyor. 

TEKRAR EDELİM!..
Zamansız bir faiz indiriminin hemen arkasından yükselen döviz, enflasyonu da yükseltince, bu sefer de piyasada faizler yükseliyor. Nihayetinde Merkez Bankası politika faizleri ile piyasa faizleri arasındaki makas açılıyor. Bu arada Döviz Tevdiat Hesapları’nın (DHT), toplam mevduat içindeki payı yükseltirken, bankalar kredi verirken tereddüt etmeye başlıyor. Bu kısır döngüyü geçmişte pek çok kez yaşadık.
Tüm bunlar gösteriyor ki, şartlar oluşmadan alınan faiz kararları, arzu edilen sonucun tam tersinde etkiler yaratıyor. Sanıyorum, sayısız kere tekrar denenecek, biz de sayısız defa hatırlatacağız...

Yazarın 1.10.2021 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları