ÖTE EVRENİN ÖTELENEN SORUNLARI

Acar Baltaş

İnternetin, sosyal medyanın ve Facebook'un aşırı kullanımının, madde bağımlılığından farksız bağımlılık yarattığı çok sayıda araştırmayla ortaya konmuştur...

Metaverse veya öte evren, insanların etkileşim içinde oldukları internetin sanal dünyaya evrilmesi ve bir bakıma bilim kurgu hayâllerinin gerçek olmasıdır. İnternetin, başlangıçta sınırlı ölçüde sunduğu imkânların zamanla genişlemesi ve gündelik hayatın “olmazsa olmaz” bir parçası durumuna gelmesi, insan ilişkilerinde ve sosyal hayatta birçok şeyi değiştirmişti. 

BAĞIMLILIK VE MAHREMİYET İHLALLERİ!
Facebook’un, büyük bir tanıtım ile şirketi, Meta markasının alt kuruluşuna dönüştürmesi, bu oluşum etrafındaki ilgiyi zirveye çıkardı. Bu tanıtımda Facebook ve kurucusu ve CEO'su Mark Zuckerberg sözlerini, “Metaverse, sosyal teknolojinin sınırlarını sonsuzluğa genişletmesidir” diyerek bitirdi. Blok zinciri, XR ve 5G teknolojileri üzerine konumlanan ve çok sayıda teknolojiyi içinde barındıran öte evren, internetin sağladığı erişim imkânını genişleterek sunduğu karma gerçeklik sayesinde, insanların kendi gerçekliklerini oluşturmalarına imkân veriyor. Ancak öte evrenin sunacağı imkânlar, insanlarda yaratacağı bağımlılık ve mahremiyet ihlalleriyle çok daha büyük bir sorun oluşturma potansiyeline sahip. Peki, toplumsal hayatı ve insan psikolojisi nasıl etkilenecek?

İKİLEM...
Blok zinciri teknolojisi, denetimi kamu ve merkezi otoritenin elinden alıp, bireylere vermek ve böylece toplumları en üst düzeyde “demokratikleştirme” iddiasında. Ancak bu evreni ellerinde bulunduran teknoloji şirketlerinin, sahip oldukları gücü doğrudan kendilerinin kullanmaları veya bu gücü tercih ettikleri siyasal aktörlerin emrine sunarak “dijital diktatörlükler” doğmasına yol açmaları çok mümkün. Diledikleri zaman içine girebildikleri bu ortamın insanları yönlendirmesi, önlerine seçenek olarak “Güvenlik istiyorsan özgürlüğünden”, “Refah istiyorsan demokrasiden” vazgeçme ikilemine zorlaması çok mümkün. 

BÜYÜK BİR TEHDİT 
Doğacak olumsuz sonuçlar, bunlardan ibaret değil. Aşırı teknoloji kullanımının akıl ve ruh sağlığını nasıl etkileyeceği konusunda ipuçları veren çok sayıda araştırma var. Sanal etkileşim içine girmenin en çarpıcı sonucu, şizoid eğilimli insanların yaşadığı algısal bir bozukluk olan halüsinasyon (olmayanı görme/varsanı) ve bilişsel bir bozukluk olan hezeyanları (akıl dışı olana inanma) kışkırtması ve patolojilerini kaçınılmaz biçimde büyütmesi. Klinik bir sınırda olmayan “kafaya takma” (overvalued ideation) sorunları olan kişileri kolayca hezeyana yöneltmesi çok muhtemel. Bu açıdan, öte evren psikotikler ve psikotik sorun potansiyeli olan kişiler için büyük bir tehdit oluşturuyor.

KONTROLLÜ KLİNİK ORTAMLARDA TEDAVİ
Freeman ve ark. (arkadaş), bu tür sanal etkileşimlerin kontrollü klinik ortamlarda hezeyan ve halüsinasyonların tedavisinde olumlu sonuçlar verdiğini bildirmiş. Ancak ticari öte evrende denetimli bir klinik çerçeve olmadığı için, yaratılan sanal ortam, gündelik hayata uyum sağlamakta zorlanan insanların sorumluluklarından kaçmaları için bir fırsat olacak.

ŞİZOİT EĞİLİMLER 
Yoo ve ark.’nın Koreli çocuklar ile ilgili araştırması, dijital teknolojinin aşırı kullanımının somatik semptomlarda yüzde 6, depresyon semptomlarında %4, paranoid fikirlerde ve ciddi akıl sağlığı sorunlarında binde beş artış olduğunu ortaya koymuş. Problemli internet kullanımı (PİK) olan 20-30 yaşlarındaki 100 kişi incelendiğinde, bu kişilerde depresyon, kaygı ve güçlü şizoit eğilimler saptanmış. 

AŞIRI FACEBOOK KULLANIMI VE PİK ARASINDAKİ İLİŞKİ
PİK ile depresyon ve kaygı arasında sıkı bir ilişki olduğu öteden beri biliniyor. Mittal ve ark. da ergenlik dönemindeki şizoit kişilerin, aşırı Facebook kullanmaları ile PİK arasındaki ilişkiyi göstermiş. Kısacası; aşırı dijital kullanım ile şizoit semptomlar ve şizofreniye paralel diğer psikozlar arasında güçlü bir ilişki olduğu tartışma götürmeyecek kadar açık.

STRES, KAYGI, DEPRESYON 
Hou ve ark., Facebook gibi sosyal medyayı uzun süre kullananlarda stres, kaygı ve depresyon görüldüğünü ve bunun uzun dönemli iyilik halini olumsuz etkilediğini bildirmiş. Pantic ve ark. Sırbistan’da, Lin ve ark. da ABD’de lise öğrencilerinin sosyal medyada uzun süre vakit geçirmenin depresyona neden olduğunu ortaya koymuş. Ayrıca sosyal medya kullanımı ile düşük akademik performans arasındaki ilişki çok sayıda araştırma ile doğrulanmış.

ÖZSAYGIDA AZALMA
Rosenberg ve Egbert, sosyal medya kullanımının olumsuz sonuçlarından birinin özsaygıda azalmaya neden olduğunu söylemiş. Her ne kadar kişinin kendi profilini gözden geçirmesi ve güncellemesi özsaygısını artırıyor gibi gözükse de kişinin çevrimiçi temsilinin gerçekle uyuşmaması, kişinin kendi gözündeki değerini düşürüyor. 
Facebook’un yaygın kullanılmaya başlandığından bu yana bilinen gerçek, insanların buraya koydukları mutlu anlarının bir taraftan gerçeği temsil etmemesi, diğer yandan da başkalarının yaşadığı mutlu anlarla ilgili kıskançlığa ve mutsuzluğa neden olması. Sosyal medya kullanımı özsaygıyı düşürüyor ve bu da akademik performansı ve ruh sağlığını olumsuz etkiliyor. 

SONUÇ:
Metaverse’in bundan sonra hayatımızın kaçınılmaz bir gerçeği olduğunu kabul edersek, özellikle gençleri aşırı internet kullanımın doğurduğu bağımlılığın potansiyel riskleri konusunda erken yaşlardan başlayarak sistemli olarak eğitmek gerekecek. Ticari şirketlerin ürünlerini pazarlamalarında etik olmayan yöntemlerin kullanmalarını önlemek için kamu otoritesinin düzenlemeleri büyük önem taşıyacak.

Yazarın 1.03.2022 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları