PANDEMİ VE PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK

Acar Baltaş

Yaşadığımız dönem, hayatlarımızın ve kendimize kurduğumuz dünyanın ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Bu kırılganlığın üstesinden gelecek motivasyon, psikolojik sağlamlığımıza bağlı...

ovid-19 nedeniyle yakınlarını, işini veya gelirini kaybedenler dışında da birçok kişinin pandeminin getirdiği sınırlamalar nedeniyle yorgun, yılgın, bezgin, kanadının kırık olduğunu görüyoruz. Ancak aynı durumda olan bazı insanlar, bu duygulardan uzak olarak, yakınmadan hayatlarına devam ediyor. Bu yazının konusu; psikolojik sağlamlığa sahip bu insanların özelliklerini ne ölçüde taşıdığınızı fark etmenize yardımcı olmak.

MOTİVASYON...
“Psikolojik sağlamlık”, olumsuz geri bildirimlerin hayâl kırıklığı ile başa çıkmaya, zorluk ve engeller ile mücadeleyi göze almaya yardımcı olur. Sorunların çözümü konusunda sonuç verecek olumlu ve anlamlı yaklaşımı sağlar, kişiyi başarılı kılacak motivasyonu ve zihinsel süreçleri harekete geçirir. 

SELIGMAN YAKLAŞIMI 
Seligman yaklaşımı; insanın yaratıcılık, umut, cesaret, bilgelik, sorumluluk gibi olumlu taraflarına odaklamıştır. Amerikalı Psikolog ve araştırmacı Martin Seligman’ın yaklaşımının temelinde, insanlarda hata, kusur ve yanlışlara; toplumda da yolunda gitmeyen konulara odaklanmak yerine, sıraladığımız özelliklerden yola çıkarak olumlulara ve iyi olana odaklanmak vardır. Böylece daha mutlu ve etkin insanlar, verimli kurumlar ve daha iyi işleyen bir toplum yaratmanın mümkün olduğuna inanılır.

LUTHANS’IN KISTASI
Bu konuda çalışmalar yapan Amerikalı yönetim profesörü Fred Luthans ve arkadaşlarına göre; psikolojik sağlamlığı güçlü bir kişi, şu özellikleri gösterir1.
- Zorlayıcı görevler ile başa çıkmak için kendine güven duymak.
- Şimdi ve gelecek için başarılı olacağına inanmak.
- Hedefine ulaşmak için direnç göstermek.
- Problemler karşısında esnek davranmak ve uyum göstermek.
Bu özelliklere sahip bir kişi, iş hayatında potansiyeli ölçüsünde yüksek performans gösterir. Böyle bir çalışan, dış koşullar zorlamasa da daha iyisini yapmak için üzerine düşeni yapar, çalıştığı kuruma bağlılık gösterir; bedensel, zihinsel ve duygusal olarak kendini yaptığı işe adar. Bütün bunlar bir bakıma, olumlu tutumun hayata yansımasından başka bir şey değildir.

ÖĞRENME FIRSATI 
Konfor alanından yüksek performans çıkmaz. Bu tespit, hem bireyler hem de kurumların gelişimi açısından değer taşır. İnsanlar potansiyellerini ve psikolojik sağlamlıklarını, sorumluluk alarak geliştirir. Konfor alanının dışına çıkmak, sorumluluk almak kaçınılmaz olarak hata yapma ihtimalini de beraberinde getirir. Bu arada yapılan hataların “Öğrenme fırsatı” olarak görülmesi, iş hayatında liderin güvenli liman olarak görülmesiyle mümkündür.

UMUT...
Umut, “Gelecekle ilgili olumlu beklenti içinde olmak”tır. Umut, insanları hedefe odaklayan ve hedefe ulaşmak için alternatif yollar bulmaya yönelten enerjinin kaynağıdır. İyimserlik ve umudu birbirinin yerine kullananlar vardır. “Umut”tan söz ederken; eylem, yöntem ve amaç (hedef) bileşenlerini içine alması gerekir. Umut bir yönüyle amaca odaklanmayı, diğer yönüyle o amaca ulaşmak için seçilecek yolu ve yöntemi içine alır. Umudun gerçekçi olması için mutlaka öncelikle plan sonra da eylem içermesi gerekir.

İYİMSERLİK VEYA OLUMLU TUTUM  
“İyimserlik” veya “olumlu tutum”, çok kere birbirine karıştırılır. Olumlu tutum; enerjiyi olmuş, yaşanmış ve geride kalmış olana değil; olacak olana ve ileriye odaklamaktır. Çünkü enerji nereye koyulursa hayat orada gelişir. Olumlu tutum içinde olanlar; şikâyet etmek, kendini, dış koşulları veya başkalarını suçlamak ve olumsuz olaylara takılıp kalmak yerine, sorunun içindeki fırsata odaklanır. Bütün dünyanın etkilendiği, her toplumun da yönetici kalitesine göre farklı bedeller ödediği bir pandemi sürecinde, olumsuz bir tutuma sahip olan bir kişi durumu değerlendirirken, şanssızlığından şikâyet eder. “Neden ben?”, “Bula bula beni buldu”, “Ne zaman bitecek?” diye düşünür. 
Olumlu tutuma sahip olan kişi ise bu koşullarda kendisini nasıl geliştireceği, bu süreçten nasıl güçlenerek çıkabileceği, bu süreyi kendisine yararlı yeterlilikler geliştirmek için nasıl kullanabileceği üzerine kafa yorar. Burada önemli olan, düşüncenin olmuş ve değiştirilmesi mümkün olmayana mı, yoksa olacak ve değiştirilebilecek olana mı odaklandığıdır.

YILMAZLIK
Yılmazlık, “Bir zorluk ve sıkıntılı bir durumla mücadeleden sonra eski haline dönmek” olarak tanımlanabilir. Konuya yakın olmayanlar, “Yılmazlığı” tahammül ve katlanmak olarak anlayabilir. Yılmaz insanlar, karmaşık durumlar ve güçlükler ile yaptıkları mücadeleden gelişerek çıkar. Bu özellik; dayanıklılık, direnç, esneklik gibi kişiliğe ait psikolojik ve fizyolojik nitelikleri içine alır. Güçlükler ile mücadele etmek, zorlukların üstesinden gelmek, başarısız olunca geri çekilip değerlendirme yapmak ve soruna bir başka açıdan yaklaşmak, insanları yılmaz kılar. Yılmazlık ve mücadele özelliği, kişinin gelecekte çıkacak sorunlardan çekinmemesini sağlar ve onların üstüne gitme cesareti verir. Bunun sonucunda kişi; yetenek, beceri ve sınırlarını tanır, kendisiyle barışık yaşamaya başlar ve riskleri gerçekçi değerlendirir.
Yılmaz insanların en önde gelen özelliği, duygularını yönetebilmeleridir. Yılmazlık, “Hedef ve başarıya odaklanarak mücadeleden vazgeçmeme becerisi”dir. Psikolojik yılmazlık özelliği içine; belirsizlik, olumsuz durumlar ve engeller ile mücadele etme becerilerini de alır. Bir sorunu çözmekte başarısız olan kişi, geri çekilip sorunun etrafından dolaşıp yeniden çözüm girişiminde bulunur.

ÖZ YETERLİLİK
Öz yeterlilik, kişilerin bir işi yaparken başaracakları konusunda temel inanç düzeyidir. Motivasyon üzerinde doğrudan etkilidir. Öz yeterliliği yüksek insanlar, konfor alanın dışına çıkmayı göze alır, ek sorumluluklar üstlenir, bunun sonucunda da doğal olarak beceri ve potansiyellerini geliştirir. Öz yeterlilik, kişinin yetkinlikleriyle değil, genel yeterlilik algısıyla ilişkilidir. Bu algının temelinde, kişinin geçmişinde üstesinden geldiği zorluklar ve aştığı engellerle ilgili yeterlilik duygusu vardır. Bu nedenle, performans ve öz yeterlilik arasında güçlü bir ilişki vardır.

SONUÇ:
“Psikolojik sağlamlık”, hayatın içinde ve güçlüklerle mücadele ederek, okuyarak, entelektüel derinliğini büyüterek gelişir. Temelleri hayatın çok erken dönemden başlayarak, gelişime, kültüre, yatırım yaparak ve paranın dışındaki değerlerin farkına vararak atılır. Amerikalı psikanalist Irvin D. Yalom’un dediği gibi, “Başka biriyle anlamlı bir ilişki kurabilmek için, kişinin önce kendisiyle ilişki kurabilmesi gerekir. Kendisiyle tek başına kalamayan, yalnızlığına kalkan olarak başka birini kullanır.”

Kaynakça:
1. Luthans, F. ve ark.: Psychological Capital, Developing the human competetive edge, Oxford University Press, 2007

Yazarın 1.02.2022 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları