YENİ ÇAĞIN YETKİNLİKLERİ VE DÖNÜŞEN GELİŞİM UYGULAMALARI

Acar Baltaş

İş hayatının tarihi; çalışan, iş ortamı ve çalışma biçimi açısından yeniden şekilleniyor. Bu süreçte kurumların en çok zorlanacağı iki alan, çalışan bağlılığını sağlamak ve uzaktan çalışanların performansını yönetmek olacak.

Kurumsal performans, esas olarak bir tohum-toprak ilişkisidir. Tohum çalışanı, toprak kurum kültürünü, yönetim de iklimi temsil eder. Bu nedenle, kurumda yolunda gitmeyen işlerin ve ilişkilerin tek atımlık eğitimler ile yoluna girmesini beklemek gerçekçi değildir.

HIZLANAN DİJİTALLEŞME
Dijitalleşmenin hızlandığı bu değişim sürecinde, hiç şüphesiz kurum içindeki eğitim ve gelişim programları da dönüşüme uğrayacaktır. Pandeminin etkisiyle ivme kazanan uzaktan öğrenme ve sınıf içi öğrenmenin hibrit şekilde uygulanacağı programlar, hem alan profesyonellerine hem de katılımcılara farklı modelleri deneyimleme imkânı vermeye devam edecektir. Ayrıca İK eğitim etkinliğinin ‘çalışan başına eğitim saati’ veya ‘çalışan başına ayrılan bütçe’ değil, gelişim programlarından alınan verim ile ölçülmesi, güçlenen bir eğilim olacaktır.

NELER DEĞİŞECEK?
Genel kabul, önümüzdeki 25 yıl içinde bugün var olan mesleklerin en az yarısının olmayacağı veya köklü bir şekilde dönüşeceği yönünde. LinkedIn’in 2020 “Emerging Jobs Report” belgesinde, önümüzdeki beş yılda en çok talebin, yıllık yüzde 74 ile “yapay zekâ uzmanı” olacağı, bunu %40 talep artışı ile “robotik mühendisi”nin takip edeceği bildiriliyor. Üçüncü sırada %37 artışla “veri bilimcisi” geliyor.

85 MİLYON İŞ ORTADAN KALKACAK 
Şurası muhakkak ki, insanların yaptığı birçok iş, hızla yapay zekâ tarafından üstlenilecek. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 raporuna göre; 2025 yılında iş dünyasında mevcut görevlere insanların ve robotların harcayacağı zaman eşitlenecek, iş gücünün %50’si evden çalışacak, 28 ülkede 85 milyon iş ortadan kalkacak, 97 milyon yeni iş ortaya çıkacak, iş gücünün %50’sine de yeni beceriler kazandırmak gerekecek. 

KİTLESEL İŞSİZLİK
Rapor, ortadan kalkan işlere karşılık, yapay zekânın aynı zamanda yeni iş alanları yaratacağını öngörmekte. Bu görüş, içinde bir ölçüde gerçek barındırsa da yapay zekânın işlevsiz kılacağı işleri yapan düşük nitelikli iş gücü ile yapay zekânın yaratacağı iş gücü, birbirinden çok farklı. Bu durum işini kaybedecek olanlar aleyhine büyük fark doğacak. Bu gelişme, özellikle Türkiye gibi nitelikli eğitimde fırsat adaletsizliğinin olduğu ülkelerde kitlesel işsizliğe neden olacak.
Önümüzdeki on yılda, yapay zekânın her alanda çeşitli ölçülerde uygulamaya girmesiyle, iş hayatında önem kazanacak özellikler ve çalışanın gerçek potansiyelini ortaya çıkartacağı alanlar şunlar: Hız ve artan verimlilik, yükselen müşteri memnuniyeti, çalışan bağlılığında artış, sıfır hata ve azalan riskler.

FİZİKSEL YETKİNLİKLERE OLAN İHTİYAÇ AZALACAK
McKinsey’in Ocak 2020’de yayımladığı ve 2030’a uzanan “İşimizin Geleceği” raporunda; fiziksel yetkinliklere olan ihtiyacın %8, temel (bilişsel) yetkinliklere ihtiyacın %10 azalacağı; buna karşılık yüksek bilişsel yetkinliklerde %7, sosyal yetkinliklerde %22, teknolojik yetkinliklerde %63 oranında ihtiyacın artacağı bildirilmiştir.
Aynı raporda, dönüşümün tüm çalışanları kapsayacağı, mevcut mesleklerde yeni yetkinlik kazandırılacak 21,1 milyon ve farklı rollere hazırlanması gereken 5,6 milyon, yeni meslekler için ise 2 milyon kişiye ihtiyaç duyulduğuna yer verilmiştir. Mevcut iş gücünün geleceğe hazırlanmasında; şirketlerin, kamu kurumlarının, eğitim kurumlarının ve bireylerin iş birliğinin önemi belirtilmiştir. Bu paydaşlardan üçünün; şirketler, kamu ve eğitim kurumları olması nedeniyle, eğitim alanında nitelikli büyük bir iş gücüne ihtiyaç var. Ancak her şeyden önce, bireylerin kendilerinin öğrenme ve gelişme sorumluluğunu üstlenmeleri gerekmekte.

GELECEĞİN MESLEKLERİ...
Tarihçi ve yazar Yuval Noah Harari’ye göre; önümüzdeki 20 yılda tam olarak hangi mesleklerin olacağı bilinmese de, McKinsey’in 2020 raporunda işaret ettiği gibi, sosyal becerilere ihtiyaç azalmayıp artacak. Hangi iş olursa olsun, teknik açıdan yeterli olmak kaydıyla; iş birliği, ilişki kurma, eleştirel düşünce ve yaratıcılık becerilerine sahip olanlar, geleceğin mesleklerinde kendilerine yer bulacak.

İK’NIN 5 ÖNCELİĞİ
İnsan Kaynakları (İK) yöneticilerinin 2021 ve 2022 yıllarındaki beş önceliği şunlar olacak:
- İş gücünü, geleceğin iş modellerine göre yeniden düzenlemek.
- Çalışan deneyimine önem vermek.
- İş gücünü yönetecek dönüşümsel liderliği geliştirmek.
- İK’yı, dijital temel üzerinden yönetmek ve veri analitiği çalışmalarına hazır olmak.
- Kurum için ihtiyaç duyulan kritik beceri ve yetkinlikleri inşa edecek eğitim ve gelişim programlarını hazırlamak.
PwC’nin, Talent Trends 2020 raporuna göre, çalışan deneyimi içerisindeki konuların başında, çalışanın bedensel ve duygusal sağlığını korumak geliyor. Bunu sırasıyla; esnek çalışma modelleri uygulamak, yeni beceriler kazandırmak ve dijital yetkinlikleri geliştirmek izliyor.

NELER DEĞİŞMEYECEK?
Hangi türde olursa olsun, bir eğitim ve gelişim programının amacına ulaşması için eğitim sürecinde paydaşlara düşen sorumluluklar şöyle:

Görüldüğü gibi ilk adım, program öncesinde üst yönetim, yönetici ve İK sorumlusunun ihtiyaç saptamasıyla başlar. Kurum dışından alınacak bir hizmet, ikinci sırada öneme sahiptir. Program öncesinde ihtiyacı karşılayacak eğitim kurumu ve program yöneticisi ile yapılacak toplantıda, anlayış birliği çok önemlidir. Sırası ile sorumluluklara değinmeye devam edersek:
3- Program sonrası katılımcının yöneticisindedir. Yöneticinin katılımcı ile sohbetinde kazanımlar konuşulur ve yönetici süreç içinde geri bildirim vererek kazanımları pekiştirir. 
4- Program sırasında eğitim program yöneticisinindir.     
5- Program sırasında katılımcının açık zihin ve yüksek motivasyon ile aktif katılım göstermesindedir. 
6- Katılımcının program sonrası kazanımlarını yazması, bunları uygulamak için program yapması ve geri bildirim talep etmesi nedeniyle katılımcıya aittir. 
7- Program öncesi hazırlıkları gelir. 
8- Program sonrasında eğitim kurumu ve program yöneticisinin izleme ve pekiştirme sorumluluğu işin içine girer. 
9- Program sırasında İK bölümü, eğitimin nasıl gittiğini uzaktan izler.

SONUÇ:
Pandemi sonrası gözümüzü birçoklarının ileri sürdüğü gibi yeni bir dünyada açmayacağız; ancak farklı bir ilişki çerçevesi içinde yürüyeceğimiz kesin gibi gözüküyor. Bu nedenle, eğitim ve gelişim dünyasında bazı şeyler değişecek olsa da, değerlere dayalı sağlam ve olumlu bir kurum kültürü yaratmak, öncelikle üst yönetimin görevi olmaya devam edecek. İK, kurumsal iç iletişim bölümleri ve eğitim kurumları da daha büyük bir sorumluluk ile çalışan deneyimini geliştirme çalışmalarının destekçisi ve partneri olacak. Çünkü, gelecek yıllarda nitelikli çalışanlar; ilham veren, iş birliğini teşvik eden, yaptıkları işin anlamlı olduğunu hissettiren, eğlenceli bir çalışma ortamı sunan şirketleri tercih edeceklerdir.

Yazarın 1.12.2021 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları