2023'TE CEO'LARI NELER BEKLİYOR?

16-20 Ocak 2023'te Dünya Ekonomik Forumu'nda İş, Ekonomi, Toplumsal hayatın nabzı attı. ?Fragmente Bir Dünyada İşbirliği? ana tema idi. Bugün aslında dünya kritik bir dönüm noktasında pek çok krizimiz var ve bu krizleri çözmek için kolektif bir eylem çağrısı var! Yapıcı, ileriye dönük diyaloglar kurmak, kamu özel sivil girişimlerin işbirliği ile çözüm arayışı için önemli bir platform oldu. Sürdürülebilirlik, yeşil ve çevre, enerji kaynakları ve tüketimi, gıda krizlerinin çözülmesi, yüksek enflasyon, endüstriyel durgunlukla mücadele, sosyal kırılganlığın giderilmesi ve jeopolitik risklerin azaltılması ana odaklardandı. Ve forumda iş hayatında güncel kalabilmek için gereken temel yetkinliklerin analitik düşünme ve inovasyon, aktif öğrenme, kompleks problemleri çözmek, yaratıcılık ve inisiyatif alma, liderlik ve sosyal etki, teknoloji tasarımı ve kullanımı, dayanıklılık olduğu konuşuldu.

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu:
FireAld projemiz, Davos Zirvesi’nde örnek proje olarak gösterildi
İklim kriziyle birlikte tüm dünyada görülme sıklığı ve şiddeti artan orman yangınlarıyla mücadele amacıyla yürüttüğümüz FireAId” projemiz, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından Davos Zirvesi’nde örnek uygulama olarak gösterildi.

KoçDigital şirketimizdeki çalışma arkadaşlarımın üstün gayretleriyle, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz FireAId projemiz ile WEF’in San Francisco’daki Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi Platformu’nda dünyamız için çok önemli bir inisiyatife öncülük ediyoruz. İklim krizinin en belirgin sonuçlarından biri olarak sayıları giderek artan orman yangınlarını yeni bir küresel sorun olarak kabul etmemiz gerekiyor. Dijital dönüşümü iş stratejilerimizin temeline konumlandırıyoruz. Bu kapsamda gelişmiş veri analitiği yetkinliklerimizi yangınlarla küresel mücadeleye destek vermek için seferber ettik” dedi. FireAId’de 14 farklı veri seti içinden 400’den fazla değişkenin kullanıldığını belirten Levent Çakıroğlu, modelin kamu kurumlarının yangınla mücadelede veriye dayalı karar almalarına yardımcı olduğunu söyledi. Levent Çakıroğlu şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yıl pilot proje ile elde ettiğimiz başarılı sonuçlar, modelimizi daha fazla paydaşla geliştirme ve dünyanın farklı coğrafyalarında uygulama konularında bizleri cesaretlendirdi. Projemizin daha da geliştirilmesi için ilgili tüm paydaşlarla, uluslararası kuruluşlarla ve özellikle orman yangını riski yüksek olan ülkelerle çalışmak istiyoruz. FireAId ticari bir proje değil; kullandığımız algoritma ve kaynak kodlarını bir karşılık beklemeden iş birliği içinde paylaşmaya hazırız. Ormanlarımızı korumak için topluluğumuzun yapay zekâ alanındaki kabiliyetlerini dünyamızın iyiliği için değerlendirmeye ve paylaşmaya devam edeceğiz.”

SABANCI HOLDİNG CEO’SU CENK ALPER:
Projelerimizi ve uygulamalarımızı wef’te anlattık
Döngüsel ekonomi uygulamalarının gelişmesinin dünyamıza sağlayacağı katma değer sadece çevreyle sınırlı değil. Bugün küresel enerji ve hammadde krizlerinin olumsuz etkilerini çok net biçimde görüyoruz. Yenilenebilir enerjiyle kol kola ilerleyen döngüsel ekonomi uygulamalarının artması, küresel krizlere karşı da çok önemli bir kalkan görevi görüyor.

Sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle paralel şekilde, şirketler için yeni büyüme ve istihdam alanları sağlıyor.

Yeni dünya düzeninde, lineer ekonominin öğretilerinin unutulması gerekiyor. Hep birlikte, döngüsel ekonomi uygulamaları aracılığıyla, nasıl daha fazla değer yaratabileceğimizi yeniden düşünmeliyiz. Tedarik zincirlerimiz başta olmak üzere iş süreçlerimizi buna göre gözden geçirmeliyiz. Bugün dünyada döngüsellik çoğu zaman geri dönüşüm ile eş anlamlı olarak algılanıyor. Bunu değiştirmek için, tüm sektörlerde döngüsellik örneklerini artırmamız çok önemli.

Sürdürülebilirliği bir risk değil değer yaratma fırsatı olarak görüyoruz. Mevcut ekonomik büyüme düzenini devam ettirmenin artık dünyada mümkün olmadığı çok açık. ‘Almak, kullanmak ve atmak’ yerine ‘azaltmak, yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek’ üzerine kurulu döngüsel bir ekonomi modelini, düşünce yapımıza, iş yapış şekillerimize, gelecek stratejilerimize entegre etmeyi, dünyamızın ve insanlığın geleceği için bir zorunluluk olarak görüyoruz. Kendimizi sadece yıkıcı inovasyon süreçlerinin takipçisi değil, aynı zamanda geliştiricisi olarak da konumluyoruz. Dünyanın Sabancı’sı vizyonumuzla paralel olarak, küresel büyüme stratejimizi de bu yaklaşımla ele alıyoruz. Bu kapsamda, gelecek 5 yılda yapacağımız yatırımların yüzde 75’ini, ‘yeni ekonomi’ olarak adlandırdığımız enerji ve iklim teknolojileri, ileri malzeme teknolojileri ve dijital teknolojilere yönlendiriyoruz.

“Yeni bir iş birliği kültürünün öncülüğünü yapıyoruz”

Bugün, sürdürülebilir yaşama hizmet etmenin yolu, bu uygulamaların etki alanını tüm ekosisteme yaymaktan ve yeni bir iş birliği kültürü yaratmaktan geçiyor. Kordsa’nın, Continental ile birlikte hayata geçirdiği Cokoon isimli yapıştırma teknolojisi bu kültürün sembol projelerinden biri. Ortaya koyduğumuz açık inovasyon yaklaşımıyla, lastik işimizde küresel rakiplerimizden biri olan Continental ile Ar-Ge ekiplerimizi bir araya getirerek, bu alanda 100 yıldır kullanılan formüle çok daha inovatif, çok daha çevreci bir alternatif geliştirdik. Cokoon’un patent havuzunda bugün Continental ve diğer iki iş ortağımızla birlikte toplam dört şirketiz. Her birimiz kendi birikimimizi havuza koyarak, buradaki uygulamalarımızı sürekli olarak geliştiriyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, sektördeki 70’e yakın şirket bu teknolojiyle yakından ilgileniyor. Görüyoruz ki; ortak çabalarımız, sürdürülebilirlik için yeni bir pazar standardının yaratılmasını sağladı. Bu proje, yarattığımız etkinin ve değerin, kendi operasyonlarımızın çok daha ötesine geçtiğinin mükemmel bir örneği. Sabancı Topluluğu olarak, daha yüksek bir amaç için şirketler arası iş birliğini benimseyen, rekabete toplumsal fayda odaklı bir bakış açısı kazandıran, inovasyonu kendine saklamak yerine tüm paydaşların kullanımına sunan, ‘şirketin faydası’ndan çok ‘ekosistemin faydası’nı gözeten bir iş birliği kültürünün öncülüğünü yapmaktan gurur duyuyoruz.

“REKABETİN ÖTESİNE ODAKLANAN YENİ BİR İŞ BİRLİĞİ KÜLTÜRÜ, SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN ANAHTARI”
Organizasyonun ikinci gününde, sürdürülebilir mobilitenin geleceğinin tartışıldığı kapalı oturumda konuşmacı olarak yerimi alırken, tüm ziyaretçilere açık olarak düzenlenen “Döngüsel Uygulamalara Hayat Vermek” panelinde ise; iş ve operasyon modellerinde döngüselliğin hızlandırılması için neler yapılması gerektiğini ve Sabancı Topluluğu’nun bu alanda hayata geçirdiği projeleri ve uygulamaları katılımcılara aktardım.

Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Atalay Gümrah:
Atalay Gümrah’ın WEF23 İzlenimleri
16-20 Ocak’ta 130 ülkeden 2 bin 700’den fazla kişinin katılımıyla “Parçalanmış bir dünyada iş birliği" temasıyla gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) 4 günde izlediğim 20’nin üzerinde panel ve devlet başkanları, küresel şirket CEO’ları ve STK temsilcileri ile katıldığım yemeklerden edindiğim WEF23 izlenimlerim şöyle:

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ VE  İKİZ DÖNÜŞÜM

○ Ukrayna-Rusya savaşı ile hızlanan enerji dönüşümünün artarak devam edeceği ve iş dünyasının devletlerden bu alandaki düzenlemelerini basitleştirmesini ve süreçleri hızlandırmasını talep edeceği çok net.

○ Enerji dönüşümü ve net-sıfır yolculuğunda gelişmiş ülkeler sermaye yapısı, teknolojik imkanlar ve tüketici talebi ile daha hızlı ilerlese de, dünyanın kalanında dönüşümünü sağlayacak koşullar -özellikle finansal destekler- oluşmadan küresel bir başarı yakalamak zor.

○ İklim dönüşümünün en önemli aracı teknoloji olacak. Avrupa’nın “ikiz dönüşüm” olarak ifade ettiği gibi dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm kol kola gidecek.

○ Siber güvenlik ve blockchain konuları hala gündemde olmasına rağmen enerji dönüşümü, jeopolitik gelişmeler ve globalleşmenin gerisinde kalıyor.

YEŞİL DÖNÜŞÜM

○ ABD, yaklaşık 370 milyar dolarlık “enflasyonu düşürme paketi (IRA)” ile bir taraftan yıllardır geriden geldiği yeşil dönüşüm yatırımında arayı kapatmayı hedeflerken, diğer taraftan ise yeni ve çevreci teknolojilere yatırım yapacak kuruluşları ülkesine çekmeyi amaçlıyor.

○ Avrupa Birliği, ABD’yi yeşil dönüşüm inisiyatifi için desteklerken, IRA’yı bir tehdit olarak gördüğünü söylemekten çekinmiyor. Avrupa’daki iş dünyasının Brüksel üzerinde hem süreçleri basitleştirme hem de IRA benzeri güçlü destekleri talep etme baskısı artıyor.

GLOBALLEŞME

○ Globalleşmenin geleceği konusundaki endişelerin azaldığı, bu kadar entegre olmuş bir dünya ekonomisinin artık globalleşmeden geri dönemeyeceği farklı noktalarda tekrar ediliyor. Ancak öte yandan yerel için üretmenin ve tedarik zinciri güvenliğini elden bırakmadan üretim ağlarını planlamanın eskisinden çok daha önem kazanacağı da her platformda gündeme geliyor.

PhIlIps Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak:
2022’yi hedeflerimiz üzerinde tamamladık
2022 yılını hedeflerimizin üzerinde başarılı bir şekilde tamamladık; burada takım ruhu ve motivasyonunun yanı sıra yılmazlık ve çeviklik ile çözüm odaklı olmamızın da etkisi çok önemli. Yeni yıl, içerisinden geçmekte olduğumuz dönemin dinamiklerini göz önüne aldığımızda tam bir “Kusursuz Fırtına (Perfect Storm)” olmaya devam edecek.

Dünyanın ve ülkemizin değişime girdiği bu dönemde kurumların da buna uyumlu bir şekilde hareket etmesi gerekecek. Biz de şirketimizin dönüşüm ve sürdürülebilirliğini daha da güçlendirmek için aksiyonlarımızı almaya başladık ve özellikle süreç iyileştirmeye odaklandık. Senenin başında organizasyon yapısını gözden geçirip yeniden şekillendirdik. İş süreçlerimizi sürekli iyileştirerek müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın ihtiyaçları ile örtüşen çözümlerimizi hayata geçireceğimiz bir sene olacak. Aksiyonlarımızın önceliğini de burada yer alan unsurlar belirledi.   

“Sürdürülebilirliği, inovasyon süreçlerimize dahil ediyoruz”

Avrupa Birliği’nin Copernicus İklim Değişimi Servisi’nin bildirdiğine göre, 2022 dünya genelinde bugüne dek ölçülen en sıcak beşinci Avrupa’da ise en sıcak ikinci yıl oldu. Bu üzücü gelişmeler kurumların sürdürülebilirlik faaliyetlerini gözden geçirmeyi zorunlu kılıyor. Gezegenimizin kapasitesi ve insanlığın gelişimi için yine ‘sürdürülebilirlik’ çevresel, sosyal ve yönetimsel boyutlarıyla en kritik konulardan biri olacağını düşünüyorum. Sürdürülebilirlik bizim de önceliklerimizden biri olmaya devam edecek. Philips olarak, yeşil ve döngüsel hedeflerimize ulaşmak için sürdürülebilirliği, inovasyon süreçlerimize dahil ediyoruz.

Türkiye’deki önceliğimiz sağlık dönüşümüne katkıda bulunarak, çözüm üretmek. Bunu yapmak için üç önemli konumuz var:
I. Sağlık Teknolojilerindeki her alanda müşterilerimizin tercih ettiği bir numaralı iş ortağı olmak.
II. Dijital sağlık konusunda önemli adımlar atmak. Bunları yaparken yerel yaklaşımlar izlemek.
III. Herkesin sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi için yeni iş modelleri geliştirmek ve bu yeni iş modelleri ile değer odaklı sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak.

SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan:
2023 odağımızda inovasyon, sürdürülebilirlik ve bulut var
2023’e yeni müşterilerimizin dijital dönüşüm yolculuklarını planlayarak ve SAP’nin küresel vizyonu çerçevesinde 2023 stratejimizi tasarlayarak merhaba dedik.

Müşterilerimizin işte dönüşüme imza atarak yeni iş modelleri geliştirmeye, büyümenin önünü açmaya ve rekabette bir adım önde olmak için sürekli yenilik yapmaya ihtiyacı var. SAP olarak biz de sürdürülebilir bir dünya yaratmak için, 50 yıllık birikimimizle dünyanın akıllı ve sürdürülebilir işletmelerden oluşan bir iş ağına dönüşmesini amaçlıyoruz.

1- İnovasyon: SAP olarak dijital dönüşüm yolculuklarında bize güvenen şirketleri yalnızca müşterimiz olarak değil, inovasyonları birlikte tasarlayıp ilkleri hayata geçireceğimiz yol arkadaşlarımız olarak görüyoruz. Bu yıl odaklanacağımız öncelikli hedeflerden biri, müşterilerimizin de dahil olduğu inovasyonlara hız vermek olacak.

2- SAP Store: İnovasyonun erişilebilir ve kullanılabilir olduğu ölçüde katma değer sağladığını biliyoruz. Bu çözümleri SAP ekosistemi için adeta bir uygulama mağazası olarak konumlanan, küçük eklentilerle, entegrasyonlarla SAP çözümlerini daha da güçlendiren uygulamaların yer aldığı SAP Store’da kullanıma açarak, daha çok kurumun bu yeniliklerden yararlanmasını umuyoruz.

3- Yetenek havuzu: Dijital dönüşümün insansız olamayacağını, insanı merkeze alan teknolojilerin uçtan uca bir dönüşümü mümkün kılacağına inanıyoruz. Elbette dönüşümün kitleselleştiği bir dönemi deneyimlerken altyapıya önem verdiğimiz kadar, çalışma hayatının geleceğini şekillendiren teknolojileri iyi amaçlar için, yetkin bir biçimde kullanabilecek insan kaynağına da önem veriyoruz. Çalışanların dönüşüme uyum sağlayabilmesi için yeni yetkinlikler kazanması, dijital dönüşümü çevik bir yaklaşımla hayata geçirebilmek açısından önemli. Bu sebeple çalışanlara yeni yetenekler kazandırmak da ajandamızın üst sıralarında yer alıyor.

4- Bulut: Bugün iş dünyasında başarının anahtarını konuşurken esneklikten, çeviklikten ve dayanıklılıktan söz ediyorsak bunu kolaylaştıran teknolojilerden biri olarak bulut öne çıkıyor. Küreselde bulut dönüşümünün öncü markalarından biri olan SAP’nin vizyonunu Türkiye’de temsil ederken, müşterilerimizin ihtiyaçlarına uçtan uca yanıt veren bir bulut çözüm portföyü sunuyoruz. Zira bağlan-kullan modeliyle her ölçekten işletme için hemen uygulamaya alınabilen çözümlerin, şirketlerin beklediği manevra alanını yaratacağına inanıyoruz.

5- Sürdürülebilirlik: Geniş perspektiften baktığımızda küreselleşmenin yeni bir fazına geçtiğimiz, ekonomik paradigmanın değiştiği, büyümenin yavaşladığı, enflasyonun artçı etkilerinin tüm sektörlere etki ettiği, dünyanın geleceğine ilişkin belirsizliklerin arttığı bir döneme girdiğimizi görüyoruz. Silolaşmayı değil, ekosistem büyümesini teşvik eden, tedarik zincirlerinin kırıldığı bu dünyada teknolojiyi çözüm olarak sunan bir kültürü benimseyen SAP olarak, sürdürülebilir büyümenin bu aracın gücüyle başarılacağına inanıyoruz. 2023, SAP Türkiye'nin değişen pazar eğilimlerine ve müşteri ihtiyaçlarına hızlı bir biçimde yanıt vereceği, müşterilerine en geniş bulut portföyünü sunan teknoloji şirketi olarak işinin merkezine bulutu, sürdürülebilirliği, inovasyonu ve çevikliği alacağı bir yıl olacak.

SAP olarak hedefimiz, dünyanın akıllı ve sürdürülebilir işletmelerden oluşan bir iş ağına dönüşmesini sağlamak. Geliştirdiğimiz teknoloji ve iş uygulamaları üreticiden tüketiciye değer zinciri yaratıyor; her sektörde her ölçekten kurumun akıllı ve sürdürülebilir işletmeye dönüşerek pazardaki değişimlere ve çevresel faktörlere hızla yanıt vermelerini sağlıyor.

Türkiye Sigorta Genel Müdürü Atilla Benli:
2023'te bizi güçlü kılacak strateji ve planlarımız üzerine çalıştık
Türkiye Sigorta olarak son derece zorlu geçen 2022 yılında hedeflerimize ulaştık ve sektör liderliğimizi sürdürdük. 2023 yılında bizi daha güçlü kılacak strateji ve planlarımız üzerinde çalıştık.

Ülkemizin bireylerinin, şirketlerinin ve milli yatırımlarının sigorta potansiyelini Türkiye Sigorta’nın sağladığı çözümlerle buluşturacak hedefler koyduk kendimize. Bu sayede, sigorta farkındalığının ve sigortalılık oranının artmasına katkı sağlayarak sadece şirketimizi büyütmeyi değil ülkemizde sigorta sektörünün gelişmesini ve daha fazla tabana yayılmasını amaçladık. Sigorta Sektörü için teknolojik yatırımlar, dağıtım kanalı operasyonlarının etkinliği, aktüeryal yetenekler, risk yönetim modelleri, sermaye verimliliği gibi konular en hayati konulardır. Biz de bu alanlarda kuruluşumuzdan bugüne aralıksız yatırımlar yapan bir şirketiz. 2023 yılında da bu alanlardaki faaliyetlerimizi derinleştirmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz.

“2023 yılında sağlık turizmi hedefi 5 milyar dolar”

Yeni yılda bizi son derece mutlu eden bir gelişmeyi, sağlık turizminin geliştirilmesi hususunda önemli bir iş birliğinin parçası olmanın heyecanını yaşadık. Bildiğiniz gibi ülkemiz, sağlık sistemimizi küresel bir markaya dönüştürmeyi ve 2023 yılında bu alandaki çalışmalarımızın artırılarak sağlık turizmi gelirlerimizin 5 milyar dolara çıkartılmasını hedefledi.

Biz de bu hedefi sahiplenmenin heyecanı ile başta Türkiye ve Almanya arasındaki sağlık turizmini geliştirmek ve marka çalışmalarını desteklemek amacıyla 16-17 Ocak tarihlerinde Berlin’de düzenlenen Sağlık Turizmi Fuarı’na ana sponsor olarak katılım sağladık. Türkiye’miz zaten bu alandaki değeri her geçen gün artan bir ülke. Bu değeri daha da artırmak için 2023 yılına böyle bir organizasyona destek olarak başlamak bizim için büyük bir gurur ve heyecan oldu.

Bununla birlikte Biz Türkiye Sigorta olarak, kuruluşumuzdan bu yana insan kaynakları faaliyetlerimizin odağına çalışanlarımızın huzurunu ve mutluğunu aldık. Tüm süreçlerimizi bu amaçlar doğrultusunda tasarladık. 2023 yılına da bu çalışmalarımızın ne denli doğru ve değerli olduğunu gösteren bir başarı ile başladık. İş yeri kültürü ve çalışan memnuniyeti konusunda hizmet veren Great Place to Work Enstitüsü’nün “Harika Bir İş Yeri” sertifikasını aldık. Bizim için bu, yeni yıla harika bir başlangıç oldu.

Kısaca 2023’e, sigortalılarımızdan çalışanlarımıza, sigorta ürün ve hizmetlerimizin tasarımından dağıtımına, sigortanın anlam ve önemini ülkemizin layık olduğu bir seviyeye çıkarmaya kadar her alanda değerlendirmelerle, büyük umutlarla ve büyük bir gayretle başladık.

Otokoç Otomotiv Genel Müdürü İnan Ekici:
Global ülkelerde güçlü pozisyonumuzu koruma hedefi ile ilerliyoruz
Otokoç Otomotiv olarak, 2023 yılı planlarımızda en önemli kaslarımız olan “Stratejik Planlama”, “Sürdürebilirlik ve Çevre”, “İnovasyon ve Girişimcilik” ve “İnsan Kaynakları” konuları üzerine daha da odaklanmış durumdayız. Bunun yanı sıra sürdürülebilirlik anlayışımız kapsamında paydaşlarımızın ve işimizin geleceğine yönelik önceliklerimize ve ihtiyaçlarımıza odaklandık.

Belirlediğimiz stratejileri bu yıl itibarıyla da hayata geçireceğiz. İnovasyon odaklı ilk hamlemiz 2022 yılında pilot olarak başlatılan ve co-inovasyon girişimi olarak ilerleyen elektrikli bisiklet projemizin dış partneri olan e-mikromobilite üreticisi girişime yönelik yatırım fırsatlarını değerlendirmek oldu.  Geçtiğimiz yıl başlattığımız çevik dönüşüm yolcuğumuza hız kazandırırdık. Bu projenin çıktıları doğrultusunda da çalışanlarımızın gelişimine ilişkin planları hayata geçireceğiz. Yine bizler için çok önemli bir konu olan kadın istihdamını destekleyici çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

“Kültür manifestomuzu yakında açıklayacağız”

Çevik dönüşüm yolculuğumuz kapsamında kültür manifestomuzu oluşturduk ve bunu çok yakın bir zamanda açıklayacağız. Tüm paydaşlarımıza dokunan sosyal ve çevresel projelerimizi planlıyoruz. Plastik kullanımının azaltımına yönelik olarak 2023 yılı itibarıyla bireysel tek kullanımlık plastik tüketimine son vereceğiz. Yeni dönemde bir yandan startup yatırımlarına devam etmeyi planlarken bir yandan da Venture Capital (VC) yatırımcısı olmayı hedefliyoruz. Otokoç Otomotiv olarak faaliyette bulunduğumuz alanlarda da sektör ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik öncü çalışmalarımız devam edecek. Bu kapsamda tüm markalarımızı tek bir mobil aplikasyonda toplayarak SuperApp projemizi hayata geçirmeye yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’deki karavan ekosisteminin genişlemesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İkinci el piyasasında bayilik sistemi ile ülkemizin farklı noktalarına ulaşmaya devam edeceğiz. Operasyonel kiralama pazarında paydaşlar ve iş ortaklarımızı, ekiplerimiz ile buluşturarak farklı iş birliklerine, farklı iş yapış şekillerine ağırlık vereceğiz. Özmal araçlara verdiğimiz uçtan uca bir hizmet yönetim modeli olan Filo Yönetimi Avis Filo Maestro ile müşteri portföyümüzü genişletiyoruz. Perakende satış, satış sonrası hizmetler ve toptan yedek parça iş kollarımızda Dijital Studyo, Servis 4.0 ve partinstock kanallarında dijital ve online etkinliklerimizi artıracağız. Otokoç Sigorta tarafında ise online sigorta satışına başlayacağız. Otomotiv sektöründe bir ilk olarak, Metaverse Decentraland’de geçen yıl satın aldığımız Otokoç Metazone alanına ve bu evrene yönelik çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürmeye devam edeceğiz.

“Karbon nötr olma hedefi yönünde atılacak tüm adımları destekliyoruz”
Elektirikli şarj istasyonları kapsamında topluluğumuzdan şirketlerle WAT Mobilite’yi kurduk. Bağlı araç teknolojilerinde faaliyet gösteren IUGO girişimi ile yakın temastayız. Ayrıca, elektrifikasyon alanında bu yıl içinde Bluedot isimli elektrikli araç kullanıcıları için pazar yeri oluşturduk. Sürdürülebilir bir çevre her zaman ilk önceliğimiz diyoruz. Koç Topluluğu olarak 2050 yılında karbon nötr olma hedefi yönünde atılacak tüm adımları destekliyoruz. İklim kriziyle mücadele ve enerji verimliliği odak alanlarımız arasında yer alıyor. Bu doğrultuda GES yatırımlarına başlamıştık ve devam ediyoruz. Genel Müdürlük ve şubelerimizde kullandığımız elektriği yenilenebilir kaynaklardan temin ediyoruz. Enerji verimliliği kapsamında yine LED dönüşümleri ve verimli ekipman dönüşümlerini gerçekleştiriyoruz. Her sene önceliklerimizi tüm yönetim ekibi bir araya gelerek belirliyoruz.

Boyner Büyük Mağazacılık CEO’su Eren Çamurdan:
Yeni yılda yeni markalarla söz sahibi olacağız
2022 yoğun ama bir o kadar keyifli ve öğretici, yaptığımız çalışmaların meyvelerini aldığımız bir seneydi. Dinamik bir marka olarak 2022 yılında deneyim odaklı yeni nesil mağaza sayımızı artırdık, online tarafta da deneyimi iyileştirmeye odaklandık. Toplumsal fayda yaratabilmek adına çalışmalarımıza devam ettik.

2022 yılında başlattığımız deneyim odaklı mağazacılık anlayışıyla hareket etmeye ve bunu geliştirmeye bu yıl da devam ediyoruz. Deneyim odaklı yeni nesil spor mağazası Boyner Dynamic mağazalarının ikincisini İstanbul’un en uğrak noktalarından Cevahir’de açtık. Boyner için her zaman öncelikli kategorilerden biri de spor giyim, bu alandaki yatırımımızı hayata geçirerek 2023 yılına başladık. Spor giyim deneyimini tek bir çatı altında ulaştırmak, spor severlerin ve gençlerin uğrak noktası olmak önceliklerimiz arasında. Herkese iyi gelecek ve iyi hissettirecek ürünleri mağazalarımızda sunuyoruz. Antalya Terracity ile üç mağazaya ulaşan Boyner Dynamic konsept mağazalarımızı bu yıl farklı lokasyonlarda açmaya devam edeceğiz.

“Sürdürülebilirlik en önemli önceliklerimizden biri”

Geçtiğimiz yıl önceliklendirdiğimiz konuların başında deneyim odaklı yeni nesil mağaza sayımızı artırmak vardı. Boyner Cadde ile başladığımız yeni nesil mağazacılık aksiyonlarımız geçtiğimiz yıl Pangaltı’daki mağazamızla devam etti. Bir yandan dijital dönüşümün hız kazanmasıyla değişen müşteri beklentisi ve ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına uzun zamandır All-line adını verdiğimiz stratejiyle hareket ediyor ve bu yaklaşımımızla her zaman sektöre yön veriyoruz. Bu nedenle mağazalarımızı çoğaltırken aynı zamanda bu deneyimi online tarafta da sağlamaya çalıştık. Bu odağımızla Haziran ayında Boyner Now’ı hayata geçirdik. Boyner’de dinamik yönetim anlayışımızla; hikayeler yazmayı, deneyimler tasarlamayı ve trend belirleyici olmayı seviyoruz.

2022’de yaptığımız iş birlikleri moda dünyasıyla ilişkilerimizi çok daha güçlü hale getirdi. “Sadece Boyner’de” konseptiyle yerli ve yabancı markalara alan yaratmaya ve farklı markalarla beklenmeyen iş birliklerine imza atmaya devam edeceğiz. Özellikle ulaşılabilir lüks arayan yeni bir tüketici kitlesiyle tanışacağımıza da inanıyoruz. 2023’te de hem yeni iş birlikleri hem de yeni markalarla birlikte modada söz sahibi olmaya devam edeceğiz.

En önemli önceliklerimizden biri de sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirliği odağımıza aldığımız projelerimizde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Amaçları’na uygun şekilde hareket ediyoruz. Mağaza konseptlerimizde, ofislerimizde, koleksiyonlarımızda ve projelerimizde sürdürülebilirliği merkeze alıyoruz.