BEYNİN KUSURLU OYUNU VE TESADÜFİ ZAFERLER

Acar Baltaş

İnsan beyninde kumarhanelerin istismar etmeyi çok iyi bildikleri bir kusur vardır. İnsanlar şaşırtıcı ödüller karşısında daha çok heyecanlanır. Tahmin edilemeyen ödüller, önceden tahmin edilenlerden üç kattan daha fazla heyecan verir. Buna neden olan beyinde, insanın kendisini iyi hissetmesini sağlayan dopamin maddesidir. Ani dopamin artışı yoğun haz verir.

İnsan beyninde kumarhanelerin istismar etmeyi çok iyi bildikleri bir kusur vardır. İnsanlar şaşırtıcı ödüller karşısında daha çok heyecanlanır. Tahmin edilemeyen ödüller, önceden tahmin edilenlerden üç kattan daha fazla heyecan verir. Buna neden olan beyinde, insanın kendisini iyi hissetmesini sağlayan dopamin maddesidir. Ani dopamin artışı yoğun haz verir.

Sıcak el sendromu

Basketbolda sorgulanmadan kabul edilen “sıcak el” sendromu vardır. Son zamanlarda futbol yorumcularının da kullanmaya başladıkları fenomen, basketbol oyuncularının elleri sıcakken daha iyi şut attığı inancına dayanır. Bunu sorgulayan Amos Tversky, oyuncuların son birkaç kez şutu soktuktan sonra şut yüzdesinin yükseldiğine dair hiçbir kanıt bulamamıştır. Şut atmak, yazı tura atmaktan farksızdır. Her oyuncu sonunda kendi ortalamasını yakalar. Ortaya çıktığı düşünülen seriler, hayal gücünün ürünüdür. Örneğin yüzde 46 isabet ortalamasıyla oynayan bir oyuncu, üst üste üç isabetten sonra yüzde 34’e düşer, üst üste üç atış kaçırdıktan sonra da yüzde 52’ye çıkar ve böylece kendi ortalamasını yakalamış olur. Araştırmalar o dönemin en güçlü takımı olan Sixers’in son yıllardaki istatistiklerini, her oyuncunun attığı şutların öncesini ve sonrasını inceleyerek değerlendirmiştir. Sixers’in seçilme nedenlerinden biri de bu tür istatistikleri tutan tek takım olmasıdır. “Sıcak el” fenomeni doğruysa, oyuncunun birkaç isabetli şutundan sonra yüzdesinin daha yüksek olması gerekir. Ancak ne yazık ki bu konuda hiçbir kanıt bulunamamıştır. Her şut denemesi diğerinden bağımsız ve ortaya çıkan kısa seriler, tesadüfi bir sürecin kendi doğallığından kaynaklanır. Kısacası seriler hayal gücünün bir ürünüdür. Bu durum özellikle takımın şutör gardı Andrew Toney’i hem şaşırtmış hem kızdırmıştır.

Bu sonuç, NBA seyircilerinin yüzde 91’inin “sıcak el” fenomenine olan inancına ters düştüğü için araştırmacılar Boston Celtics’in serbest atışlarını da incelemiş ve aynı sonuca ulaşmıştır. “Sıcak el” insanların inanmaktan hoşlandıkları bir hayaldir.

Dopamin yanılgısı

Dopamin hücreleri, gerçekten tahmin edilebilecek olayları tahmin etmekte yardımcı olur ancak tesadüfi olaylarla karşılaşınca bizi yanıltırlar. Örneğin T-labirentinde fareler yiyeceğin daha çok sol tarafa yerleştirildiğini çözer, hep sola gider ve sonuçta yüzde 60 başarı sağlar. Buna karşılık Yale Üniversitesi öğrencileriyse tesadüfi ağırlıklı yüklemeyi reddetmiş, işin mantığını anlamaya çalıştıkları için yüzde 52 başarıyla yetinmek zorunda kalmışlardır.

Kumar makinelerinin programını veya basketboldaki “sıcak el”in arkasındaki sırrı bulmaktan o kadar heyecan duyarız ki, beynimiz olayları yanlış yorumlar. Basketbolcularla ilgili araştırmayı yapan Tverski’ye göre en iyi şutörler her zaman “soğuk” olduklarını düşünürler. Hisseden beyindeki bu kusur, borsa oyuncularının kararları üzerinde önemli sonuçlar doğurur.

Borsada “iniş-çıkış grafikleri”

Borsa da tesadüfi sistemin klasik bir örneğidir. Bir hisse senedinin geçmişteki hareketi, gelecekteki hareketini tahmin etmek için iyi bir gösterge değildir. Pazarın yapısal tesadüfiliğine ilk kez Eugene Fama, 1960’larda dikkat çekmiş ve Wall Street’in bir kumarhane olduğunu söylemiştir. Ancak hisse senedi piyasasının tehlikeli tarafı, kısa sürede tahmin edilebilir gibi görünmesidir. Dopamin mekanizması bu durumda işin mantığını veya sırrını keşfetmek ister. Ancak gerçekte çözülecek bir sır olmadığı için de anlamsızlığa anlam yüklemeye çalışır ve sinir bilimci Z. Montague’ye göre, “bulutlarda Snopy görmeye başlar.”

İnsan beyninin ödülleri en üst seviyeye çıkarma hevesi sahibini uçuruma sürükler. Montague görüşünün geçerliliğini sınamak için her birine 100 dolar verdiği denekleriyle borsa simülasyonu yapmıştır. Denekler, 1929 DOW, 1986 NIKKEI, 1987 S&P 500, 1998 NASDAQ Borsaları’nın tarihsel verilerine oynadıklarını bilmeden kendi yatırım kararlarını vermiş ve kârlarını yükseltmeye çalışmışlardır. Bu arada araştırmacılar, deneklerin beyinlerinde olan biteni kaydederek izlemişlerdir.

Borsa dalgalanmaları sırasında dopamin hücrelerinden zengin olan ventral kaudat bölgesinde faaliyet yoğunlaşmıştır. Bir oyuncu portföyünün onda birini borsaya sürdüğünde ve arkadan güçlü bir yükseliş geldiğinde, kazandığı paranın hazzını yaşamak yerine beynindeki hayali hata mesajı nedeniyle, kaçırdığı kârların pişmanlığını yaşamaya başlar. Bu durumda kişi bir dahaki sefere daha yüksek risk alma eğilimine girer ve yukarıda sıralanan balon dönemlerinde olduğu gibi bu durumun balon olmadığından emin olarak, borsaya daha yüksek miktarlarda para akıtmaya başlar.

Montague’nun deneklerinin büyük çoğunluğu, ellerindeki paranın tümünü yükselen borsaya yatırmışlardı. Tam bu sırada balon patlamış, bu kez de deneklerin hepsi borsadan çıkmak için harekete geçmişlerdir. Değeri düşen yatırımlarını elden çıkarma telaşı mali paniğe ve borsanın çökmesine yol açar.

J. Lehrer’e göre buradan çıkarılacak en önemli dersin, finans piyasalarını beynimizle yenmeye çalışmanın aptalca olduğudur çünkü beynimizdeki dopamin mekanizması, Wall Street’in (veya Borsa İstanbul’un) rastgele salınımlarıyla başa çıkabilecek şekilde tasarlanmamıştır.

Uzun dönemde rastgele seçilmiş borsa portföyü, hayali modelleri olan çokbilmiş ve hizmetini yüksek komisyonlarla pazarlayan uzmanlardan daha yüksek getiri sağlar. Borsa portföyünde hiç değişiklik yapmayan bir yatırımcının, ortalama aktif bir yatırımcıdan yaklaşık yüzde 10 daha fazla kazandığı saptanmıştır.

Sonuç

Borsa yatırımcıları sadece Amerika’daki gibi derinliği olan piyasalarda değil Türkiye’deki gibi daha sığ ve üstelik manipülasyona açık piyasalardaki mali başarının sırrını aramaya devam etmektedir. Finans piyasalarının ve spor aleminin çok bilmiş danışman ve yorumcuları, kendilerinin piyasadaki ve spor arenasındaki gelişmeleri, diğer meslektaşlarından daha iyi tahmin ettikleri ve yorumladıklarına inanır ve sizi de inandırmaya çalışır. Ancak gerçek sır şudur: “Sır diye bir şey yoktur” ve duygularımız bunu anlamakta ve anlasa da kabullenmekte zorluk çekmektedir. Dileğim okuyucular burada verilen “sır”ın değerini takdir eder ve kıymetini bilirler.

Kaynakça:

- T Gilovich, R. Vallone, A. Tversky: “The Hot Hand in Basketball: On the Misperception of Random Sequences”.Cognitive Psychology, Vol.17, 1985

- J.Lehrer: Karar Anı. Butek A.Ş., 2009

Yazarın 1.04.2024 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları