NEREYE BAKARSAK O YÖNE GİDERİZ

Sinan Canan

Bütün hayatta kalma donanımlarının aslında ortak bir özelliği var: 'Önce kötüyü görmeye programlı olmak' yani önce tehlikeye odaklanmaya programlıyız. Beklenmeyen bir hareket, bir durum, bir davranış gören bütün canlılar ürker. Neden? Çünkü korkup kaçma refleksi gösterebilen hayatta kalacaktır. Ürkmeyenlerin soyu tükendi muhtemelen. Biz de bunun bir uzantısı, evrimsel hikayenin bir halkası olarak aynı özellikte doğuyoruz.

Zihnimiz sürekli konuşuyor, geçmiş, gelecek negatif, pozitif birçok düşünce üretiyor. Zihnimizi yönetmeyi nasıl öğreneceğiz veya bu mümkün mü? Açıkçası mümkün ama önce temel şeyleri bilmek lazım. Benim senelerdir kendimi sokaklara atıp anlatmaya çalıştığım aslında 4-5 tane şey var. Bunların da başında gelen konu, bu beyin bizden başka canlılarda da var ve aslında bütün canlılarda aynı işi yapıyor, bizi bu hayatta tutmaya çalışıyor. Yani kuantum fiziği yapmak, böyle programlar çekmek, derinlikli sorunları çözmek zihnimizin hobileridir ve bunu isterse yapıyor. Esas işi organizmayı hayatta tutmak. Şimdi gergedan beyni için de bu geçerli bizim için de. Fakat insan bedeninde şöyle bir sorun var, vücut çok zayıf ve çıplak. Öyle gözükmesek de orijinal halinde hakikaten dünyanın hiçbir yerinde hayatta kalabilecek bir donanımı yok. Bu kadar yavan bir bedenle bu dünyada hayatta kalabilmek için bu zihnin çok marifetli olması gerekiyor. O yüzden hepimiz hayata dünyayı değiştirmeye programlı bir canlı olarak geliyoruz.

ÖNCE KÖTÜYÜ GÖRMEYE PROGRAMLIYIZ

Bütün hayatta kalma donanımlarının aslında ortak bir özelliği var: ‘Önce kötüyü görmeye programlı olmak’ yani önce tehlikeye odaklanmaya programlıyız. Beklenmeyen bir hareket, bir durum, bir davranış gören bütün canlılar ürker. Neden? Çünkü korkup kaçma refleksi gösterebilen hayatta kalacaktır. Ürkmeyenlerin soyu tükendi muhtemelen. Biz de bunun bir uzantısı, evrimsel hikayenin bir halkası olarak aynı özellikte doğuyoruz. Sadece kültürel, geleneksel, anlatısal yüklemeler değil, evrimsel yüklemeler de bizi acayip endişeli bir canlı yapıyor. Fakat insanın farkı şu; bir zürafaya mindfulness’ı, geleceğe umutla bakmayı filan öğretemiyorsun. Zaten gelecekle ilgili bir sıkıntısı yok otunu yiyip oturuyor, keyfine bakıyor ama insan, gelecek projeksiyonu olan bir varlık olduğu için yaşlanacak mıyım, dolar kuru ne olacak, ülkenin hali ne olacak, okulu bitirince ne yapacağım, öldükten sonra ne olacak gibi devamlı bunlar hakkında hep aynı özellikleri gösterip, olumsuza odaklanıyor. Ancak insan zihninin zürafa zihninden farkı öbür tarafa bakmak üzere eğitilebiliyor. İyiyi görmek üzere programlanabiliyor. İyiye baktığı zaman da iyiye gidiyor, sistem böyle. Bize motosiklet eğitiminde öyle demişlerdi ‘nereye bakarsan motor oraya gider’. İnsan zihni de öyle nereye bakarsak oraya gideriz.

GELECEĞİMİZİ YAPAN ŞEY HER GÜN TEKRAR ETTİĞİMİZ DAVRANIŞLARIMIZ

Peki, inandığımız şey nasıl gerçek olur? Bu soru çok büyülüymüş gibi soruluyor ama fizyolojik olarak çok basit bir hikaye var altında. Buz gibi bir limonu buzdolabından çıkarttığınızı düşünün. Bıçakla kesiyorsunuz ve çok da sulu bu limonu canınız çekiyor. Ağzınıza birden sıkıyorsunuz limon suyunu, soğuk soğuk böyle ekşi ve birden ağzınıza doluyor. Okuyanların ağzı sulanmıştır şimdiden, salgılar hemen gelmiştir ağzımızın içine. Halbuki şu an limon yok, bir şey yok. Birisi limon diyor, soğuk limon suyu diyor ve oturduğunuz yerden parotis bezinizden yani çene altı tükürük bezinizden ağzınızın içine doğru fiziksel bir sıvı salgılanıyor. Limonun düşüncesinin fiziksel bir sıvı salgılattığını, erotik düşüncelerin vücudunuzdaki kan damarlarını harekete geçirdiğini, utandığınız bir anın yüzünüzü kızarttığını hepiniz biliyorsunuz. Ortada fiziksel hiçbir neden yokken bedenimizin değiştiği bizim günlük deneyimimizin bir parçası ama zihnimizdeki bir düşüncenin gerçekliği yaratması, ona şekil vermesi, kaderimizi belirlemesi bize çok ezoterik ve uçuk bir şeymiş gibi geliyor. Maalesef öyle bir şey değil, bizim hayatımızda gerçekleşen şeyler tamamen zihnimizdeki kodların hayatımıza serimlenmesi ve dökümü şeklinde karşımıza çıkıyor. Biz sıklıkla inandığımız şeylerin, büyük fikirlerimizin, amaçlarımızın geleceğimizi inşa ettiğini düşünüyoruz ama asla öyle bir şey yok. Geleceğimizi yapan şey her gün tekrar ettiğimiz davranışlar yani rutinler. Her gün ne yapıyorsak, neleri tekrar ediyorsak yarınımızı o yapıyor.

Yazarın 1.04.2024 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları