2024 ve 2025'İN ANA GÜNDEMİ ENFLASYON OLACAK

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, son 3 yıldır, bankacılık sektörü olarak çok zorlayıcı koşullarla karşılaştıklarını ama güçlü sermaye yapıları sayesinde devam edebildiklerini söylüyor. 2024'ün ve 2025'in ana gündeminin enflasyon olmaya devam edeceğini belirten Baştuğ, "Müşteri-piyasa ve finansal sağlık bu dönemde öne çıkacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde şirketleri sürdürülebilir kılmak önemli hale geliyor" diyor.

Garanti BBVA, Türkiye’nin en büyük özel bankalarından biri konumunda. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, 2024'ün 2023’te başlayan ekonomide dengelenmenin süreceği bir yıl olacağını düşünüyor. “Sadeleşme kendini daha da hissettirecek” diyen Baştuğ, “2023 yılını ülke olarak yüzde 4,5 büyümeyle bitirdik. Bu yıl daha çok iç talepteki düşüş kaynaklı olarak büyüme yüzde 3,5’lar seviyesinde gerçekleşecek. Bunun da tüketim öncülüğünde gelişmesini bekliyoruz” sözleriyle devam ediyor.

Baştuğ, Garanti BBVA’nın ana stratejilerinden birinin de sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyüme olduğunu ifade ediyor. Banka, 17 yılı aşkın süredir sürdürülebilirlik konusunda çok ciddi çalışmalar yürütüyor. Garanti BBVA, kısa süre önce Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) uyum sürecinde Türkiye’yi desteklemek, sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ etkinliklerini de başlattı. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, “İklim krizi beklediğimizin ötesinde bir şiddetle geliyor ve etkilerini her tarafta göstermeye başladı. Dünya çapında 1,5 derece olan ısınma limitini 2025-2026’da yakalamış olacağız. Bu da artık geri dönülemez bir seviyeye gelmemiz demek. Dolayısıyla hepimizin mücadelesi, durum daha da kötüleşmeden tedbir almak, bir an evvel dünyayı yaşanabilir haline getirmek yönünde olacak” diyor. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ’un enflasyondan büyümeye, sürdürülebilirlikten reel sektöre 2024 gündemini dinledik.

Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ’un ajandasında öne çıkan başlıklar ve makro ekonomiye dair tespitleri şöyle:

BÜYÜME YİNE TÜKETİMDEN

2024 yılı 2023’te başlayan ekonomide dengelenmenin devamı niteliğinde olacak. Sadeleşme kendini daha da hissettirecek. 2023 yılını yaklaşık yüzde 4,5 büyümeyle bitirdik. Bu yıl daha çok iç talepteki düşüş kaynaklı olarak büyüme yüzde 3,5’lar seviyesinde gerçekleşecek. Bunun da tüketim öncülüğünde gelişmesini bekliyoruz.

2024 ve 2025’in ana konusu enflasyon olacak. Enflasyonun hedeflendiği seviyelere yaklaşabilmesi için bir süre yüksek faiz ortamının içinde kalacağız. Uygulanan ekonomi politikalarının sonuçlarını, son dönemde hızlı artan rezervlerimizde ve enflasyon eğiliminde elde edilen düşüşte gözlemlemeye başladık. Yılın ilk yarısında enflasyonun tepe noktasını görüp ardından gerilemesini bekliyoruz. Yıl sonu enflasyon beklentimiz yüzde 40-45 aralığında. Özellikle baz etkilerin çıkmasıyla Ağustos’tan sonra kalıcı enflasyon oranına yaklaşacağız. Asıl büyüme mücadelesi de bundan sonra başlayacak. 2023’te yapılan vergi düzenlemeleri ve kur artışları, enflasyona ve dolayısıyla faiz maliyetine etki etti. Bu kapsamda, maliye politikasının para politikasıyla eş güdüm içinde çalışması elzem. Enflasyonla mücadele konusunda ana belirleyici unsur bu olacak. Alınan önden yüklemeli tedbirlerle, bütçe açığı 2023’ü OVP’de tahmin edilenin çok altında bir seviyede bitirdi. Yüzde 5,4 tahakkuk eden, yüzde 6,4 OVP, yüzde 2,5 nakit açık. Depremle ilgili harcamalar elbette devam edecek. Ülke olarak yaraları sarmak için her türlü imkanı seferber etmemiz gerekiyor. Dezenflasyon için deprem dışı harcamalar tarafında kamu dahil daha net tasarruf yapılması gerekecek.

CARİ AÇIK NASIL YAVAŞLAYACAK?

2023’ü 47 milyar dolar civarında, 2024’ü de iç talepteki yavaşlamayla beraber 30-35 milyar dolar cari açıkla bitireceğiz. Kur beklentimiz OVP’ye paralel olacak. TL’nin enflasyonun altında nominal olarak değer kaybetmeye devam edeceğini düşünüyoruz. KKM, halihazırda 87 milyar dolara indi. Kaynağı TL olan KKM’de sona epey yaklaştık. Dövizden dönüşen KKM’nin vadesi geldikçe yaklaşık yüzde 15’i TL mevduata dönmeye başladı. Uygulanan politikalar bu istikamette devam ettiği sürece bu oran yukarıya doğru artacak ve kurda sağlanacak istikrarla bu çözülme hızlanarak devam edecek. Bu ortamda, yabancı girişlerinin de hızlanmasıyla, yılın ikinci yarısında ekonomi yönetiminin KKM konusunda rahatlayacağını düşünüyoruz.

Uygulanan programın kabul gördüğünü, yabancı yatırımcı ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. Ödemeler dengesinde, haziran-kasım döneminde yaklaşık 3 milyar dolarlık hisse ve TL tahvile yatırımcı girişi olduğunu, Eurobond girişlerinin de 8 milyar dolara yaklaştığını görüyoruz. Reyting kuruluşları tarafından yapılan son değerlendirmeler, daha olumlu bir duruma gittiğimizi teyit ediyor. Türkiye’nin 5 yıllık risk primi son durumda 300’e kadar gerilemiş durumda. Yakın dönemde Türkiye’nin not görünümünde bir kademe kadar not artışı olası görünüyor. Seçim sonrasındaysa devam eden süreçle, birkaç kademe birden yukarı yönde güncellemelerin olabileceğini düşünüyoruz.

Seçimden sonra, ekonomi politikalarının daha radikal tedbirlerle devam edebileceğini düşünüyoruz.

“FAİZ SEVİYELERİNE ALIŞMALIYIZ”

Reel sektörün bilançosu çok sağlıklı. Son 3 yılda ucuz finansmana erişim ve devam eden kuvvetli iç talep, şirketlerimizi daha kârlı hale getirdi. Para politikasında değişimlerle beraber faizler sadeleşti. Neticede kredi ve mevduat fiyatları dengelendi. Dolayısıyla, TL faizler enflasyonda hedeflenen düşüşle beraber normalleşene kadar, bu faiz seviyelerine alışmak durumundayız. Büyümenin yüzde 3,5 olacağını ve nisbi bir yavaşlamanın olacağını da düşünürsek, iç piyasaya çalışan şirketlerin bu duruma uygun beklentide olmaları sağlıklı olacaktır. Diğer yandan, ikinci yarı yılda yurt dışı faizlerin gerileyeceğini, dış talepteki toparlanmayla beraber ihracatçı sektörlerin destek göreceği bir ortam oluşacağını söyleyebiliriz. Sonuç olarak finansman konusunda, özellikle ihracatçı şirketlerimiz için şu seçenekler önerilebilir: TL kredi faizleri yüzde 40 ve üzerinde seyredecek. Reeskont kredi yüzde 26,9 faiz limitleri yakın zamanda iki katına çıkarılacak. TCMB üzerinden verebileceğimiz uygun faizli, uzun vadeli YTAK kredileri olacak. Küresel faizlerin gerilemesiyle, döviz cinsinden borçlanmalar daha uygun maliyetle yapılabilecek.

YATIRIMLARDA İKLİM ETKİSİ

Yatırım konusuna özel bir başlık açmamız gerekir. TL kredi kullanıp yatırım yapacak şirketler için enflasyonu makul seviyelere indirene kadar banka kaynakları çok uygun ve ekonomik olmayacak. TL yatırım şu an için en uygun imkanı TCMB kaynaklı YTAK kredilerinde olabilir. Döviz geliri olan şirketler için YP krediler kısa ve uzun vade banka kaynaklarıyla çok rahat karşılanabilir. Son 3 yıldır, bankacılık sektörü olarak çok zorlayıcı koşullarla karşılaştık ama güçlü sermaye yapımız sayesinde devam edebildik. Müşteri-piyasa ve finansal sağlık bu dönemde öne çıkacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde şirketleri sürdürülebilir kılmak önemli hale geliyor. Şirketleri ilgilendiren bir diğer konu bankaların kredi politikalarıyla ilgili. Bankacılar olarak temel kredi yaklaşımlarına önemli bir diğer konuyu ekledik; sürdürülebilirlik, üretim süreçlerinde iklim etkileri. Fosil yakıtlar için doğrudan aksiyon aldık. Dolaylı olarak da benzer önlemlerimiz devam ediyor. Artık finanse ettiğimiz projelerin iklim karşısında alacağı şekil kararlarımızı etkilemeye başladı. Finansmana konu yatırım projesinden kaynaklanacak çevresel ve sosyal etkilerle potansiyel tüm risklerin tanımlanmasını ve yönetilmesini sağlıyoruz.  Örneğin; ormansızlaşma, su yönetimi ve biyo çeşitlilik bunlardan en önemlileri. Regülatörler kaynaklı yasal bazı bilgi akışının zorunlu olacağı bir yapı bizi bekliyor. 2024 ve sonrasında, emisyon raporlamaları ve buna bağlı olarak takip edilecek belli rasyolar olacak. Şirketlerin buna hazır olması gerekecek.

2022-2023 döneminde en fazla yatırım finansmanını sürdürülebilirlik çerçevesinde; özellikle GES ve RES yatırımları başta olmak üzere yenilenebilir enerjiye yaptık. Bu konuda pozitif desteğimize devam ediyoruz.

“İKLİM KRİZİNİN UZUN VADELİ ŞOKLARI DA OLACAK”
ANA STRATEJİ Garanti BBVA’nın ana stratejilerinden biri de sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyüme. Banka, 17 yılı aşkın süredir sürdürülebilirlik konusunda çok ciddi çalışmalar yürütüyor. Garanti BBVA, kısa süre önce Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) uyum sürecinde Türkiye’yi desteklemek, sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ etkinliklerini de başlattı.

BEKLENENDEN ŞİDDETLİ İklim krizi beklediğimizin ötesinde bir şiddetle geliyor ve etkilerini her tarafta göstermeye başladı. Dünya çapında 1,5 derece olan ısınma limitini 2025-2026’da yakalamış olacağız. Bu da artık geri dönülemez bir seviyeye gelmemiz demek. Dolayısıyla hepimizin mücadelesi, durum daha da kötüleşmeden tedbir almak, bir an evvel dünyayı yaşanabilir haline getirmek yönünde olacak.

SU YÖNETİMİ İklim kriziyle mücadeledeki kararlılığın su yönetimi konusunda da sürdürülmesi gerekiyor. Bugün kişi başına düşen temiz su miktarı 1.500 litreyken 2030’a geldiğimizde 1.100 litreye düşecek ve Türkiye su konusunda kıtlık yaşayan ülkelerden biri olacak.

SINIRDA KARBON İklim krizinin kısa vadeli şokları kadar uzun vadeli şokları da olacak. Kısa vadede, karşı karşıya kalacağımız etkilerden bir tanesi ihracatçımız açısından Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın finansal boyutu 1 Ocak 2026’da başlaması olacak.

RECEP BAŞTUĞ’UN 2024’E BAKIŞINDA ÖNE ÇIKAN MADDELER
1 - 2023’ü yıllık yüzde 65, ortalamada yüzde 54 enflasyonla kapattık. 2024 için enflasyon beklentimiz yılın ikinci yarısından sonra kademeli bir düşüş trendi. Yılın tamamında ortalama enflasyonun yüzde 56 seviyesinde olmasını ancak yılı yüzde 40-45 ile kapatmayı bekliyoruz.
2- Parasal sıkılaşma adımlarının bankacılık sektörü üzerinde de yansımalarını görüyoruz. Faizlerdeki artış trendinin doğal olarak kredi talebine yansıması oldu.
3- Kredi büyüme sınırlamaları; ticari tarafta yüzde2,5, ihtiyaç kredilerinde yüzde 3, taşıtta yüzde 2 şeklinde devam ediyor.
4- 2024’te parasal sıkılaşma ve büyümedeki dengelenmeyle uyumlu, enflasyonun altında bir TL kredi büyümesi bekliyoruz
5- Sektörün en büyük zorluğu bu dönemde de marjlar ve kârlılık olmaya devam edecek. Burada negatif tablo sürüyor. Sektör hala negatif marj ortamında çalışmaya devam ediyor.
6- Son dönemde artan zorunlu karşılık maliyetleri sektörü zorlamaya devam ediyor. Sanılanın aksine, son yıllarda sektör hep bu zorluğu göğüslemek durumunda kalıyor.
7- 2021’de ortalama enflasyon yüzde 20 olurken, sektörün özkaynak kârlılığı yüzde 14’te kaldı. 2022’de ortalama enflasyon yüzde 72’yken, sektörde kârlılık yüzde 42, 2023’te ortalama enflasyon yüzde 54, sektörün ilk 11 aylık özkaynak kârlılığı yüzde 34 oldu. Özkaynak kârlılığını diğer sektörlerle kıyasladığımızda, bankacılık 2022 ve 2023’te 15’inci sırada.
8- Yani nominal olarak yüksek kâr rakamlarının sermayeye oranıyla baktığımızda, bu önemli bir soruna işaret ediyor. 2024’te yine bu ortamda sermaye kârlılığı enflasyonun altında olmaya devam edecektir.
9- Reel sektörden farklı olarak bankaların gerçek sermayesi para. Bu nedenle de sermayemizi enflasyon karşısında korumak, sürdürülebilir büyümemiz için en kritik konu.
10- 2024’ün bir diğer meselesi risk maliyetlerindeki normalleşme olacak.
11- Şu an geldiğimiz noktada takipteki kredi oranları uzun dönem ortalamalarının çok altında. 2024’te, özellikle bireysel kredilerde ve kart alacaklarında sorunlu kredilerin arttığını göreceğiz. İlk sinyalleri görmeye başladık.
12- Tüzel taraftaysa 2024’te bir sorun beklemiyoruz, ancak 2025’te artış görebiliriz. Sektör adına sorun oluşturacak bir durum söz konusu değil. Yüksek karşılık oranlarıyla sektör bugün için zaten hazırlıklıydı.