CEO'NUN "YENİ" BAKIŞ AÇISI

Ezber bozan hikâyeler! VUCA'yı (volatile / değişken, uncertain / belirsiz, complex / karmaşık, ambigious / muğlak) 90'lı yılların başından beri konuşuyoruz. Ancak şimdi gerçek anlamda değişkenliği, belirsizliği, karmaşıklığı ve muğlaklığı buram buram yaşadığımız bir dönemden geçmek üzereyiz. O nedenle. sürekli öğrendiğimiz, öğrendiğimizi ve değişimi icraatlarımıza yansıttığımız bir dönem içerisindeyiz. Global ve lokal ortamları anlamak, anlamlandırmak, hızla ekiplerle birlikte elle tutulur aksiyonlara dönüştürmek ve çevik aksiyonlar almak, bizlere nefes aldırdı. Aslında "çeviklik"i bir yöntem değil, bir düşünce biçimi olarak dillendirdik. Yeri geldi, planlamadan aksiyon aldık, tekerleği yeri geldiğinde yolda değiştirdik, "Hiç yapamayacağımız" dediğimiz işleri hayata geçirdik, bayağı da başarılı olduk. Doğru bildiğimiz yanlışlar, yanlış bildiğimiz doğruları da konuştuk ve yaşadık. Ezber bozan hikâyeler, eski köye yeni adetler, ortak akıl deyip de gerçekte yapamadığımız ortak akılları kullanır hale geldik...

İŞTE, CEO’LARIMIZA YÖNELTTİĞİMİZ SORU
CEO’lar hem şirketlerine hem de yaptıkları iş aracılığıyla, aslında topluma liderlik ediyor. Covid-19 pandemisiyle birlikte bakış açıları ve öncelikleri de değişti. Yeni dönem, yeni düzen... Peki, “İş dünyasında doğru bildiğimiz yanlışlar, yanlış bildiğimiz doğrular” nelerdi?

DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ COŞKUN GÖLPINAR:
Etkili iletişimi, telefonda ve video toplantılarla da kuruyoruz
Bundan 2 yıl öncesinde, farklı sektörlerde birçok şirket, “Evden Çalışma” modeline pek de sıcak bakmıyordu. Bu sistemin pandemi sonrasında yaygınlaştığını ve Doğa Sigorta gibi teknolojik altyapısı güçlü şirketlerde sorunsuz bir şekilde işlediğini gördük. Bu sayede kira, servis vb. bazı sabit giderlerin azaltılması, maliyet açısından avantajlar yarattı.

Paydaşlarımız ile (sigortalılarımız, acentelerimiz, servisler, tedarikçiler vb.) sadece yüz yüze olabileceğine inandığımız etkili iletişimi, telefon ve video toplantılarla da kurar hale geldik.

TEKNOLOJİK ALTYAPIYA, DAİMA YATIRIM YAPIYORUZ
Pandemi sonrasında, personelin moral ve motivasyonu daha da önem kazandı. Biz de Doğa Sigorta olarak, çalışanlarımıza bu konuda destek paketleri sunduk. Sürekli evde olmanın getirdiği sıkıntılara karşı psikolojik ve motivasyonel katkılarda bulunduk. Teknolojik altyapısına çok önem veren ve bu noktada sürekli yatırımlar yapan bir şirket olmamız dolayısıyla, salgının başlangıcıyla geçtiğimiz “evden çalışma” modelini başarılı bir şekilde yürütebildik. Teknolojinin önemini daha önce fark edemeyen ve yatırımı gerekli görmeyen şirketler, bu sisteme geçişte sıkıntılar yaşadı.

AMGEN TÜRKİYE VE GENSENTA GENEL MÜDÜRÜ GÜLDEM BERKMAN:
Pandemideki tecrübelerden ve öğrenimlerden vazgeçemeyiz
Belirsizliklerin ve bilinmeyenlerin yer aldığı bir dönem yaşadık. Kişisel olarak herkes çok etkilendi. Sağlığın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladık. Çalışma modelimiz, iş yapışımız, müşterilerimizle ilişkimiz çok değişti.

Tanıtımlarımızı, pandemiyle birlikte karşılıklı hiç yapamaz olduk. Şu an yüzde 40 uzaktan, uygun şartlar ve ortamlarda %60 yüz yüze tanıtım gerçekleştiriyoruz. Bu yaklaşımı eskiden de benimsemeye çalışırdık; ancak salgın mecburen bu sisteme hemen geçiş yapmamızı sağladı. Kongreler online hale geldi, şirketin öncelikleri değişti; dolasıyla her anlamda bir transformasyon geçirdik. 

İŞE GELİŞ-GİDİŞLER KRİTİK VAKİT KAYBI 
İşe geliş-gidiş saatlerinin aslında kritik vakit kaybı olduğunu öğrendik. Yurt dışına yapılan iş seyahatlerinin de maliyet ve zaman olduğunu... Alamayacağımızı düşündüğümüz eğitim programlarını dijital olarak işlemeye başladık. Pozitif anlamda çok önemli deneyimler edindik. Bu tecrübelerden ve öğrenimlerden vazgeçemeyiz. Önümüzdeki dönem için hibrit modeller tasarlanıyor; insanlar evden çalıştığında sosyal etkileşimleri, networkleri, bir arada fikir yaratma ihtimalleri azalabiliyor. Bu sebeple sağlıklı olanı haftada 1-2 gün bir araya gelinmesi... 

PEGASUS HAVA YOLLARI GENEL MÜDÜRÜ MEHMET T. NANE:
Dijitalleşmenin önemi daha iyi anlaşıldı
Pandemiyle birlikte ezberlerimiz bozuldu, iş yapış şekillerimiz değişti. Yeni dönem, beraberinde yeni bir düzen getirdi. İş dünyası da değişime direnmemeyi öğrenmesi gerektiğini fark etti.

Yeni düzenin gerekliliklerini daha önceden fark edebilmiş, buna yatırım yapmış şirketler diğerlerinden ayrıştı ve sürece daha kolay adapte oldu. Değişime direnenler ise daha fazla zorlandı. Kendilerini bir anda dijital bir okyanusun ortasında buluverdiler. Yani bu, tercihten öte zorunluluk haline geldi. 

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜMÜZ ÇOK ÖNCE BAŞLAMIŞTI 
Dijitalleşme zaten son yıllarda birçok şirketin gündeminde olan bir konuydu. Ama Covid-19 salgını sebebiyle önemi daha iyi anlaşıldı. Diğer bir deyişle pandemi, dijital dönüşüme bambaşka bir ivme kazandırdı. Pegasus Hava Yolları olarak dijital dönüşümümüzü 2018 yılında, “Türkiye’nin dijital hava yolu” mottosuyla başlatmıştık. Dijitalleşme bizim her zaman ana odaklarımızdan biriydi, hâlâ da öyle. 
Uzaktan çalışma sistemine hızlı geçiş ve adaptasyon için güçlü bir altyapımız zaten mevcuttu. Buna ek olarak, önemi artan “minimum temasla seyahat” kapsamında misafirlerimize sunduğumuz birçok benzersiz hizmetimiz de halihazırda vardı. Yani bizim bu alandaki değişimimiz çok önce başlamıştı, bu değişimin gerekliliğini öngörebilmiştik…

DOĞTAŞ KELEBEK CEO’SU İSMAİL DOĞAN:
Salgın, zamanımızı daha iyi planlamayı öğretti
Pandemi süreci, iş yapış şekillerimizde önemli değişikliklere sebep oldu. Gerçekten de “Doğru bildiğimiz yanlışlar ve yanlış bildiğimiz doğrular dönemi yaşadık” diyebiliriz. 

Salgın döneminde, zor ya da zahmetli olduğunu düşündüğümüz pek çok konunun, dijital şartlarda daha kolay çözümlendiğini fark ettik. Örneğin; fiziksel yerine online toplantıların daha konu odaklı ve kısa olabildiği gerçeği, zamanımızı daha iyi planlamayı öğretti. 

“MOBİLYA DOKUNARAK ALINIR” ALGISI YIKILDI
Mobilya sektöründe hâkim olan “mobilya alışverişi dokunarak yapılır” algısı da bu dönemde değişti. Pandemi sırasında sektörün dijital adaptasyonuyla önemli ciro artışları yaşandı. Birçok kişinin denemeden almadığı bir ürün olan yatak bile artık online satılıyor. Mesela biz, lansmanını geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiğimiz yatak markamız Lova Yatak’ın web sitesi üzerinden gerçekleştirilen uyku testiyle tüketicilerimize boy, kilo, yatış şekline göre en uygun yatağı öneriyoruz. Memnun kalınmaması ihtimali göz önünde bulundurarak 120 gün içinde değişim imkânı sağlamamıza rağmen, bu talep neredeyse yok denilecek düzeyde kalıyor.

KİĞILI CEO'SU HİLAL SUERDEM:
Çalışmalarımız "toplumsal fayda sağlama" amacı taşıyor
Covid 19 salgını, yaşam biçimlerini, siyasi ve ekonomik düzenleri, insanların sosyal yaşamlarını derinden sarstı. Herkes yeni bir düzen, yeni bir arayış içine girdi. İnsan hayatının, doğanın ne kadar kıymetli olduğunu hepimize bir kez daha gösterdi.

Biz zaten her zaman “önce insan, önce sağlık” diyen bir markayız. Bu süreçte, yaptığımız çalışmaların ne kadar doğru olduğunu gördük. Pandemiden önce çevre bilinciyle hareket edip insana ve doğaya saygı göstererek, üretim ve planlamamızı geri dönüşümlü ürünlerle yapmaya başlamıştık. 

İNSAN ODAKLIYIZ
İnsani değerleri önde tutan, insan odaklı bir firma oluşumuz, toplumsal fayda sağlama amacı taşıyan çalışmalarımız, dijital inovasyon sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiğimiz teknolojik yatırımlar, müşteriye dokunma anlamında markamızı hep bir adım ileriye taşıdı. Aldığımız geri bildirimler de bunu kanıtlar nitelikte. Bundan sonraki süreçte de şu anda altyapısını oluşturduğumuz sosyal odaklı sorumluluk projelerimizle topluma fayda sağlamaya devam edeceğiz. 

PETROL OFİSİ CEO’SU SELİM ŞİPER:
Sektöre örnek olacağız
Pandemi koşullarında her türlü tedbiri almak ve zorlu şartlar altında işinizi layığıyla sürdürmek önemli. Bunu hem tedbirler hem de iş açısından örnek olacak şekilde yapmak da, sektör liderinin sorumluluğu. İşte Petrol Ofisi olarak biz de bunu yapacak güce, büyüklüğe, azme ve ruha sahibiz.

Pandemi sürecinde işimizi en iyi şekilde yapmaya odaklandık. Sadece istasyon satışlarında değil, denizcilikten, toptan ve kamu satışlarına; pazarlamadan, iletişime ve insan kaynaklarına kadar her alanda gelişim kaydettik. Türkiye madeni yağlar ve kimyasallar pazarında ve salt madeni yağlar segmentinde de çok önemli bir farkla liderliklerimizi sürdürdük. Petrol Ofisi 80 yıldır olduğu gibi, her alanda lidere yakışır bir şekilde sektöre örnek olacağız. Türkiye’nin en büyük 3 şirketinden biri olarak ülkemize hizmet etmeye ve katkı sağlamaya devam edeceğiz. 

SAP TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ UĞUR CANDAN:
Bugünü ve geleceği bir arada düşünmeliyiz
Covid-19 salgını, sosyal yaşamdan çalışma koşullarına, tüketici beklentilerinden tedarik zincirine kadar tüm parametreleri baştan aşağı değiştirdi. Uzun yıllardır iş dünyasının ana gündem konularından biri olan dijital dönüşüm tercih olmaktan çıktı ve iş sürekliliği için zorunluluk haline geldi.

Bugün şirketler, adeta bir turnusol asit testinden geçiyor! Bu testin sonucunda hızlı karar alan ve teknolojinin gücünden faydalanarak doğru adımları atan çevik kurumlar hayatta kalacak ve bu süreci başarıyla atlatacak. “Krizin ya da belirsizliğin geçmesini bekleyelim” diyenler ise rakiplerinin yarışta öne geçtiğini görmeye başladı. 

DİJİTAL DÖNÜŞÜM YETERSİZ
Tüm şirketlerin gündeminde olan dijital dönüşüm gerekli; ancak maalesef yeterli değil. Bugünü ve geleceği bir arada düşünmeliyiz. Yarın nereye gitmek istediğimizi hayâl edip, bu yolun taşlarını bugünden döşemeye başlamak başarıyı da beraberinde getirecek. 

“HİSSET, ÖĞREN VE AKSİYON AL!”
SAP, dijital dönüşümün tam kalbinde yer alan bir şirket. Yaklaşık 50 yıldır insan, süreç ve teknolojiyi buluşturuyoruz. Türkiye’de her sektöreden ve ölçekten 1.500’ün üzerinde kurum, iş süreçlerini SAP yazılımlarıyla yönetiyor. Dolayısıyla bütüncül resmi görebiliyoruz. Müşterilerimize tavsiye ettiğimiz formül ise “Hisset, öğren ve aksiyon al.” Çünkü önümüzdeki göstergeler artık anlamını yitirdi. Döngüsel ekonomiye geçişte yeni iş modelleri kurmak, sürdürülebilir, dayanıklı ve çevik olmak zorundayız. Tüm bunları ise iş süreçlerimize başta bulut bilişim olmak üzere öğrenen makineler, yapay zekâ, nesnelerin interneti gibi yeni teknolojileri adapte ederek sağlayabiliriz.

METRO TÜRKİYE CEO’SU SİNEM TÜRÜNG:
"Sürdürülebilir kaynak kullanımı" alanındaki projelerimizi önceliklendirdik

Covid-19 pandemisi, var olan küresel sorunlar için bir büyüteç görevi üstlendi. Azalan doğal kaynaklar, iklim değişikliği, kesintiye uğrayan tedarik zincirleri, kapatma kararlarıyla durma noktasına gelen sektörler, işini ve sağlığını kaybetme riski taşıyan milyonlarca insan, tüm kurumları “birlikte çalışmanın” yeni yollarını bulmaya itti. 
Salgın sürecinde ihtiyacı ve talebi de göz önünde bulundurarak; gıda ürünlerinde izlenebilirlik, organik, vegan ve yerli ürün çeşitliliğini artırma, gıda atıklarıyla mücadele gibi konulara odaklanarak sürdürülebilirlik alanındaki etkimizi daha da genişlettik. 2020-2024 dönemi için de hedeflerimizi belirledik. Gıda güvenliği, hayvan refahı, organik ve yerli ürünler ile sürdürülebilir kaynak kullanımı alanındaki projelerimizi önceliklendirdik. 

ARZUM CEO’SU METE ZADİL:
Birçok sürecimizde esaslı değişiklikler yaptık
Pandemiyle birlikte, 2020 yılından itibaren “yeni” bir düzenin içerisinde yaşamaya başladık. Yeni düzen, özel hayatımızdaki birçok alışkanlıklarımızla birlikte, iş hayatındaki alışkanlık ve yaklaşımlarımızı da değiştirdi, değiştirmeye de devam ediyor.

Arzum olarak, salgın ve dünyadaki gelişmelerden ortaya çıkan değişime ayak uydurmak için, 2020 yılından bu yana, iş yapış şekillerimiz, ofis düzeni, iletişim yöntemlerimiz gibi birçok sürecimizde esaslı değişiklikler yaptık. Bu süreçte çok da başarılı olduk. 

ARTIK “EN İYİ” NEREDEYSE ORADAN ÇALIŞILACAK 
Yeni düzenle birlikte hayatımıza “evden”, “uzaktan” çalışma gibi yeni modeller girdi. Bununla birlikte, bazı pozisyonların ise hiçbir zaman uzaktan çalışmayacağını anladık. İş dünyası da bundan sonra bu çalışma modelini nasıl yöneteceğini tasarlıyor. Biz de bu değişimi ve ihtiyacı kabul ederek çalışma sistemimizi tekrar gözden geçiriyoruz. Önümüzdeki dönemde sadece evden değil, farklı şehirden ve ülkeden çalışanlarımız olabileceğinin farkındayız. Birçok alanda artık “en iyi” neredeyse oradan çalışılacak, tabii lisan ve iyi bir internet bağlantısı olduğu sürece... 

LİDERLERİN ÖNGÖRÜLEMEYENE  HAZIRLANMALARINI BEKLİYORUZ 
Yeni çalışma düzeniyle liderlerimizden beklediğimiz yetkinlik seti de değişime uğradı. Biz artık, liderlerin kendilerini öngörülemeyene hazırlamalarını bekliyoruz. Arzum olarak çalışan esenliğine verdiğimiz önem doğrultusunda, onların sağlık ve güvenliği için gerekli tüm önlemleri alıyoruz. Farklı çalışma düzenlerinin artmasıyla, liderlerin zaman yönetimini iyi yapmasını, işin niteliği ve kalitesine odaklanmasını bekliyoruz. Bundan sonra; “Hangi iş, nasıl, hangi kaynakla, kim tarafından, nerede, ne kadar sürede yapılacak?” sorgulaması liderin hayatında daha fazla yer alacak. Dolayısıyla onları bu yeni beklenti seti doğrultusunda geliştiriyor ve destekliyoruz... 

BORUSAN HOLDİNG GRUP CEO’SU ERKAN KAFADAR:
Dünyadan ilham alıp, yaptıklarımızla da ilham vermeyi hedefliyoruz

Borusan olarak sürdürülebilirlik yolculuğuza, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imzacı olarak 15 yıl önce başladık. Geçmişten ve bugünden aldığımız ilhamla, 200 yıllık bir şirket olma gayesiyle, sürdürülebilirliği gelecekte de anlamlı kalabilmek ve fayda sağlayan işler üretebilmek olarak görüyoruz. 
Bugünkü çalışmalarımızın sonuçlarını yıllar sonra alabileceğiz. Bu nedenle planlı, sistematik bir şekilde ilerlememiz önemli. Çalışma gruplarımız da bu düzenli işleyişin takibi ve geliştirilmesi için kuruldu. Yapılacak çok işimiz var. Yönetişim modelimiz ve stratejilerimiz doğrultusunda “daha yaşanılabilir bir dünya” için dünyadan ilham alıp yaptıklarımızla da ilham vermeyi hedefliyoruz.

GÜVENSAN ŞİRKETLER GRUBU CEO'SU & 39 KALAMIŞ MARİNA BUTİK OTEL KURUCUSU VE CEO’SU MÜNTEHA ADALI:
Değişim, “dümeni” ele geçirdi hızla adapte olmak kaçınılmaz
Covid-19 pandemisi, bireyler ve şirketler için yeni bir dünyaya uyanış, yeni bir algı düzeyine geçiş oldu. Şimdi iki farklı bakış açısı var; bir grup dijital dönüşümü işinin odağına aldı, diğerleri ise eski günlerin geri gelmesini bekliyor.

Kurumsal çeviklik, sürdürülebilirlik, iş gücü esnekliği, inovasyon eskiden de dilimize dolanan kelimelerdi; ama artık tüm bunları “önceliklendirmek” zorundayız. Değişimin “dümeni” ele geçirdiğini, hızla adapte olmanın kaçınılmaz olduğunu anladık. 

“MAVİ YAKA” OLMAZSA OLMAZ 
Eskiden uzaktan çalışmanın mümkün olmadığını düşünüyorduk. Verimlilik için aynı ofiste çalışmak gerektiğinde hemfikirdik. Pandemiyle; çeşitlilik sağlamanın, hibrit modeller oluşturmanın, farklı yetenekte insanlara erişebilmenin, çalışanların mutluluğunun, beceri setlerinin gelişmesinin önemini gördük. Hız, adaptasyon, değişimle baş edebilme, teknolojik dönüşüm; bunların hiçbiri insanı odağa almadan yapılamıyor. “Mavi Yaka”yı görmezden geliyor iken, salgın bize gösterdi ki, her koşulda hayatın rutin akışının kesintiye uğramaması için “Mavi Yaka” olmazsa olmaz. İnsan kaynaklarının ve satın alma departmanlarının “Mavi Yaka”nın önemini daha fazla anlayacağını düşünüyorum. 

DAHA “AKILLI” GÜNLERE DOĞRU İLERLİYORUZ
Yapay zekâ, otomasyon, teknolojinin tüm iş süreçlerine intikali, tedarik zincirlerinin esnek modellere dönüşümü, siber güvenlik en önemli konularımızdan... Değişimi sadece “futurist sohbetlere” bırakamayız. 

REKABET! 
Artık rekabet edebilenler mi daha kıymetli, rakipleri dahil stratejik iş birlikleri yaparak bir adım öne geçebilenler mi? Birlikte yol alanların daha öne geçeceğinin önemi net. Sonuç: Adapte olabilenler ve olamayanların dünyasındayız...

SAHİBİNDEN.COM CEO’SU BURAK ERTAŞ:
İyi hizmet sunmanın ön koşulu, sağlıklı ve iyi yaşamdan geçiyor

Bir yılı aşkın süredir tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkisi altına alan pandeminin zorlayıcı koşullarını sadece ruhsal değil, bedensel olarak da derinden hissediyoruz. Bu dönemde sağlığımızı koruyabilmenin, yaşamımızın kıymetini bilmenin önemini daha da iyi anlıyoruz. Türkiye’yi hayâlleriyle buluşturmak amacıyla çıktığımız yolda; iyi hizmet sunmanın ön koşulunun sağlıklı ve iyi yaşamdan geçtiğine inanıyoruz. Attığımız her adımda bu anlayışı yaşatmaya çalışan bir kurumuz. 
Türkiye’den doğarak tüm dünyaya yayılan ve herkesi “iyi yaşam” konusunda bilinçlenmeye davet eden Global Wellness Day’in 6. kez ana sponsoru olduk. Fiziksel, zihinsel ve duygusal dengenin bir bütün olarak korunduğu “iyi yaşam” felsefesini desteklemekten memnuniyet duyuyoruz.

AVANSAS GENEL MÜDÜRÜ SEDAT ANAK:
Müşterilerin hayatını kolaylaştıran markalara bağlılık artıyor
Covid-19 pandemisi toplumsal değişimi hızlandırdı ve yöneticilerin de bakış açılarını önemli ölçüde değiştirdi. Şirket amaçlarının ve önceliklerinin değiştiği, kartların yeniden dağıtıldığı bu süreçte hem çalışanlarımızın hem de müşterilerimizin sağlığını korumayı ön planda tuttuk. 

Kısa ve uzun vadeli etkiler için birçok önemli uygulamayı hayata geçirdik. Çünkü biliyoruz ki en önemli şey sağlık ve bu noktada bize güvenen müşterilerimize karşı büyük bir sorumluluk duyuyoruz. Avansas olarak, topluma güven duygusunun verilmesini sağlamak bizler için çok kıymetli. 

BELİRSİZLİĞİ EN İYİ ŞEKİLDE YÖNETTİK
Teknolojik altyapıyı sağlamlaştırmak, lojistik ağa yatırım yapmak, tedarik zincirini geliştirmek gibi görevlerimiz de vardı. Bu görevleri layıkıyla yerine getirdiğimize inanıyoruz. Özellikle sürecin başında artan belirsizliği en iyi şekilde yönettiğimizi, sektörde öne çıkan bir yaklaşım benimsediğimizi düşünüyoruz. 

DEĞİŞEN KOŞULLARA KOLAYCA UYUM SAĞLADIK
Bu süreçte; müşterilerin satın alma sıklıkları, sepet ortalamaları, tüketici alışkanlıkları gibi birçok parametrede değişim oldu. Özellikle pandeminin yoğun yaşandığı dönemlerde tüketici, temassız ve hızlı teslimata çok önem verdi. Biz de yaptığımız yatırımlarla, teslimatı 24 ilde, 1 iş gününde kendi araçlarımızla gerçekleştirmeye başladık. Bu sayede, teslimatlarda herhangi bir problem olmadan aralıksız hizmet vermeye devam ettik. Değişen koşullara kolayca uyum sağlayabilen, tüketicilerin ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilen markaların yaşattığı deneyimin akılda kaldığını düşünüyoruz. Müşterilerin hayatını kolaylaştırdığı ölçüde markalara olan bağlılığın arttığını öngörüyoruz. Sunduğumuz bu alışveriş deneyiminin sonucu olarak, yeni müşteri sayımızda önemli ölçüde artış oldu.

JLL TÜRKİYE EŞ CEO’SU TARKAN ANDER:
Pandemi, önceliklerimiz konusunda bir farkındalık yarattı

Çalışanlarının her anlamda iyi hissetmeleri önemli. Pandemi, tıpkı insanlar gibi kurumlara da var oluşlarıyla ilgili bir ayna tuttu. Sağlık öncelikli olmak üzere, yaşamla alakalı her şeyi yeniden değerlendirmemiz ve özellikle de önceliklerimiz konusunda bir farkındalık yarattı. 
JLL Türkiye olarak, bu dönemi daha fazla sorgulayarak, anlamak ve anlamlandırmak için daha fazla çaba harcayarak geçirdik. Tüm bunları üst üste koyunca gördüğümüz, daha mutlu ve daha sağlıklı olmak için seçimlerimiz ve iç huzurumuz öne çıkıyor. Biz de bu ortamı çalışanlarımız için yaratmak istedik. Onların ve ailelerinin hayatını kolaylaştırmak amacıyla “Wellbeing-Hub” isimli özel bir platform kurduk. Burada, farklı alanlarda uzman danışmanlardan ücretsiz mentorlük desteği veriliyor. Bu çalışmamızı zenginleştirmeye yönelik yoğunlaştık.

KOTON YÖNETİM KURULU ÜYESİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KOMİTESİ BAŞKANI GÜLDEN YILMAZ:
Adımlarımızı “daha iyi bir dünya” için atıyoruz
Gelinen noktada, iş dünyasında sürdürülebilirlik bakış açısı tercih değil, bir zorunluluk. Koton olarak, sürdürülebilirliği markanın varoluşuna anlam katan bir ana çerçeve olarak kabul ediyoruz.

“Yaşama Saygı Manifestomuz”la dünyaya, topluma, insana ve işe saygı esasıyla sürdürülebilirlik yolculuğumuzdaki gelişim aşamalarımızı tüm paydaşlarımızla paylaşmayı taahhüt ediyoruz. Yeni döneme Better Cotton Initiative (BCI) üyeliğiyle girmemiz, bu yoldaki kararlılığımızın önemli bir göstergesi. Türkiye’den bu üyeliği gerçekleştiren ilk markayız. BCI, dünya çapında milyonlarca çiftçinin daha sağlıklı koşullarda kaliteli pamuk üretmesini sağlamak için oluşturulmuş, kâr amacı gütmeyen bir program. Üretim süreçlerinde çevreye, çalışana ve insana saygıyı garanti altına alıyor. Proje kapsamındaki çalışmalar, Koton’un daha iyi bir dünya için adımları. 

AY Marka Genel Müdürü Barış Tezmen:
Ferah ve modern bir ortam için yenilenme hareketi başlattık

Pandemiyle geçirdiğimiz uzun dönemin ardından, mağazacılık sektörü de büyük bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçiyor. Müşterilerimizin en büyük isteği, dışarıda özgürce vakit geçirebilmek. Bu noktada, sunulan mağazacılık deneyimi onların tercihleri açısından belirleyici olacak. Biz de alışveriş sırasında kendilerini en iyi hissedecekleri, ferah ve modern bir ortam yaratma amacıyla bir yenilenme hareketi başlattık. İlk olarak Zorlu Center NetWork ve Cevahir NetWork mağazalarımızda hayata geçirdiğimiz bu yeni konsepte, kısa süre içinde diğerlerinde de yer vermeyi hedefliyoruz.

ARAS KARGO GENEL MÜDÜRÜ UTKU AYYARKIN:
Amacımız, yeni nesillere daha sürdürülebilir bir gelecek bırakmak
Her yönüyle iyi işleyen bir ekonomi, çevre ve doğal kaynakların verimli kullanılmasından geçiyor. Ekonomik faaliyetlere; sosyal eşitliği ve toplumsal refahı artıran, çevresel riskleri ve ekolojik kıtlığı önemli ölçüde azaltan bir yaklaşımla devam edilmeli.

Aras Kargo olarak, yarattığımız istihdamla Türkiye ekonomisi açısından sektörümüzün önemli yapı taşlarından biriyiz. Yeni nesillere daha müreffeh, daha iyi ve daha sürdürülebilir bir gelecek bırakmak her zaman ilk önceliğimiz. 
Doğal kaynakların verimli kullanılması ve geri dönüşüme kazandırılması noktasında hassasız. Kıyı temizliği ve orman alanlarının geliştirilmesi için de çalışıyoruz. Bugüne kadar 140 binden fazla ağaç diktik. Enerji tasarrufu, sıfır atık yönetmeliğine uyum, doğal kaynak tüketim verilerinin sistemli toplanması, araç egzoz emisyon ölçümlerinin şirket içerisinde yapılması, kâğıt tüketim miktarı ve ambalaj malzeme sayısının azaltılması gibi çevre dostu uygulamalarımız sürecek...