DEPREM HABERCİLİĞİ REHBERİ

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenleri bir araya gelerek sosyal medya kullanıcıları ve gazeteciler için 30 maddeden oluşan 'Deprem Haberciliği Rehberi' hazırladı. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, "Yüzyılın Felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş depremlerinde sosyal medyanın etkin şekilde kullanıldığını belirtti.

Doğru kullanımı teşvik etmek amacıyla hazırlandı

Kahramanmaraş depreminde sorumlu ve etkili biçimde kullanıldığında sosyal medya platformlarının nasıl işe yarayabileceğinin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Nazife Güngör, “Elbette bu süreçte iyi kullanımlar olduğu kadar kötü kullanımlara da rastladık. Medya kuruluşları da daha ilk günden itibaren insan kaynaklarını deprem bölgesine kanalize ederek deprem haberciliği yapmaya başladı. Biz, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim elemanları olarak, yaşanan deneyimlerden de hareketle sosyal medya ile geleneksel medyanın daha doğru kullanılmasını teşvik etmek amacıyla bu rehberi hazırladık.” İfadelerini kullandı.

Rehber 30 maddeden oluşuyor

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi akademisyenleri tarafından sosyal medya kullanıcıları ve gazeteciler için hazırlanan ‘Deprem Haberciliği Rehberi’ şu maddelerden oluşuyor:

1-Sosyal medyanın gücünün farkında olunuz. Sosyal medyadan yapılan yardım çağrılarıyla çok sayıda canın kurtarıldığını unutmayınız.

2-Depremi Amerikalılar yaptı, depremi bilen kâhin gibi bilimsel değeri olmayan paylaşımlar yapmamak, yapılan paylaşımları yaymamak gerekir.

3-Önceden meydana gelen başka bir depreme ilişkin görüntüler yeniymişçesine sosyal medyada paylaşılmamalıdır.

4-Sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ve videolarda gerçekliği bozacak şekilde ekleme, çıkarma, kolaj veya montaj gibi oynamalar yapılmamalıdır.

5-Sosyal medya paylaşımlarında nefret söylemi içeren kışkırtıcı ifadeler kullanmamaya özen gösterilmelidir.

6-Depremde yardımları kolaylaştırmak için kullanılan hashtag’ler, takipçi kazanmak amacıyla ilgisiz tweetlerde kullanılmamalıdır. Bu ilgisiz paylaşımlar yardımları sekteye uğratmaktadır.

7-Sosyal medyada yardım ekiplerinin yönlendirilmesi amacıyla paylaşılan içeriklerin doğru ve güncel olmasına özen gösterilmelidir. Hatalı paylaşımlar ekiplerin zaman kaybetmesine neden olmaktadır.

8-Sosyal medyada, gerçek yardım kuruluşlarını taklit ederek oltalama yöntemiyle yardım çağrıları yapanlara karşı dikkatli olunmalı, bu hesaplar tespit edilir edilmez engellenmeleri için sosyal medya platformlarıyla iletişim kurulmalıdır.

9-Sosyal medyada, normal dönemlerde makul karşılanabilecek şekilde takipçi toplamak, beğeni almak gibi amaçlarla sansasyonel paylaşımlar yapmamak gerekir.

10-Sosyal medyada, sahada haber yapan gazetecilere yönelik linç girişimleri de çokça yaşanmaktadır. Bu tür girişimlere alet olmamak gerekir.

Çocuk fotoğraflarına dikkat!

11-Yaralı ya da enkazdan kurtulan çocuk fotoğraflarının ve videolarının sosyal medya platformlarından paylaşılmasının ve bu çocukların ismiyle cismiyle sembol haline getirilmesinin yaşadıkları travmayı ömür boyu atlatamamalarına yol açabileceğini unutmayınız.

12-Yalan haberlerin daha hızlı yayıldığının farkında olunuz ve teyit edilmemiş haberleri paylaşmaktan kaçınınız.

13-Göçük başında yakınlarının enkazdan kurtarılmasını bekleyen insanlarla konuşurken dikkatli bir dil kullanılmalı, ‘ne hissediyorsun, acı var mı’ gibi saçma sorular sormaktan kaçınılmalıdır.

14-Depremzedelerle röportaj yaparken hassas biçimde davranmak gerekir. Acılı insanlara yaklaşımımız her zaman insani olmalıdır.

15-Röportaj yapmak istediğiniz, mikrofon uzattığınız insanlara öncelikle kendinizi tanıtın ve ne için röportaj yapmak istediğinizi açıklayınız.   

16-Yakınları vefat etmiş insanlara baş sağlığı dileyin ve üzüntülerinizi bildirin ama asla acınızı anlıyorum gibi gereksiz ifadeler kullanmayınız.

17-Yakınları halen göçük altında olan insanlara mikrofon uzatırken çok dikkatli davranın ve mümkünse bu röportajları canlı yayın esnasında yapmayın. Acılı insanlar istemeden başlarına dert açacak ifadeler kullanabilirler. Canlı yayın olmazsa bu sözleri ayıklayıp röportajları yayımlayabilirsiniz.

18-Ceset görüntülerini ve özellikle de cesetlerin yüzlerini gösteren görüntüleri vermekten kaçının. Çünkü ceset görüntüleri en başta vefat eden kişinin yakınlarında kalıcı travmalara yol açabilmektedir.

Travmatik görüntüler, merhamet yorgunluğuna yol açabilir

19-Deprem gibi travmatik olaylara ilişkin yayınların izleyiciler ve okuyucular üzerinde etkileri olacağını hesaba katın. Travmatik görüntülerin insanlarda merhamet yorgunluğuna yol açtığını unutmamak gerekir. Merhamet yorgunluğu kısaca benzer görüntüleri sürekli gören bireylerin başkaları için empati kurma ve şefkat duyma yeteneklerinin zamanla azalmasını anlatmaktadır.

20-Deprem haberlerini sayılara indirgemek, hemen her saat başı ölü ve yaralı sayılarını vermek bir süre sonra insanlarda duyarsızlığa yol açmaktadır. Ölenlerin birer insan olduğunu, istatistikten ibaret olmadığını dikkate alınız.   

21-Depreme ilişkin haberleri verirken, görüntülere müzik döşeyerek dramatikleştirmek doğru değildir.

22-Göçük altında olan, kurtarılmayı bekleyen insanlarla gereksiz temas kurmaya çalışmayın. O insanların nefeslerini boş yere harcamalarına yol açacak şekilde canlı yayında seslerini duymaya kalkmayınız.

23-Resmi açıklamalar ve güvenilir kaynaklar dışında yapılan açıklamalara itibar etmeyin.

24-Sosyal medyada paylaşılan görüntüleri teyit etmeden haberlerde kullanmayın.

25-Olanı biteni objektif biçimde aktarmak için çaba gösterin. En kötü gazetecilik, gerçeği çarpıtan gazeteciliktir. Bu tür gazetecilik hem halkın bilgi alma hakkına hem de mesleğin itibarına zarar verir.

26-Başvurulacak haber kaynaklarının konunun uzmanı kişiler olmasına dikkat ediniz.

27-Spekülatif açıklamalar yapan şarlatanlara mikrofon uzatmayınız ve komplo teorilerini haberleştirmeyiniz.

28-Yetkilileri açıklama yapmaları için zorlayınız. Medya haber yaptığında aksaklıkların hızla düzeltildiği defalarca görülmüştür.

29-Sadece sorunlara değil, çözümlere de yoğunlaşınız. Olası çözüm önerilerini haberleştirerek sahadaki ekiplere daha fazla yardımcı olabilirsiniz.

30-Haber yapma sürecinde enkaz kaldırma ve göçük altından can kurtarma çalışmalarına engel olmayınız. Canlı yayında hayat kurtarma görüntüleri verebilmek için çalışmaları aksatmayınız.

Uludağ Enerji Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ziya Yüce:
Depremin gerçekleştiği gün, 15 kişilik ekiple yola çıktık
2021 yılında gerçekleşen Muğla yangınında bölgeye yardım götüren UEDAŞ, hemen sonrasında çalışanların gönüllü olarak yer aldığı bir arama kurtarma takımı oluşturdu. Ekip bu sürede enkaz, doğada arama kurtarma teknikleri, ilk yardım belgesi gibi eğitimlerini tamamlayarak sahaya çıkabilecek hale geldi.

UEDAŞ Arama Kurtarma ekibi, depremin gerçekleştiği gün 15 kişilik ekiple Bursa'dan yola çıkarak afet bölgesindeki Hatay'a yardım götürürken arama kurtarma çalışmalarına da destek verdi. Hatay'ın Hassa ve Antakya ilçelerinde birçok noktada saatlerce çalışan UEDAŞ arama kurtarma ekibi, enkaz başında bekleyen ailelere umut oldu.

Antakya ilçesine bağlı Odabaşı Mahallesi'nde bulunan Prestij Apartmanı'ndan deprem sonrası enkaz altında kalan polis memuru Tolga D. ve 4 yaşındaki oğlu Alparslan D., 7 saatlik kurtarma çalışmasının ardından Polis Arama Kurtarma ve UEDAŞ arama kurtarma ekipleri tarafından 89 saat sonra kurtarıldı.

Deprem bölgesinde arama kurtarma çalışmaları sürerken diğer yandan da onarım işlemleri yapılıyor. Bölgede yaşanan elektrik arızası Bursa'dan giden UEDAŞ ekipleri tarafından onarılıyor.

AgeSA Hayat ve Emeklilik Pazarlama ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek:
Yeni projeler ve çalışmalar ile desteğimizi sürdüreceğiz
Depremin olduğu ilk andan itibaren tüm Türkiye tek yürek oldu ve bölgeye yardım için harekete geçti. Yaşanan bu büyük felakette herkes elinden geleni yaptı.

AgeSa olarak, tüm pazarlama iletişimi ve marka iletişimi faaliyetlerimizi durdurarak tüm departmanlarımızı toplumsal fayda yaratacak faaliyetlere odaklamaya çalıştık. Depremden etkilenen bölgelere ve vatandaşlarımıza desteğin süreceğine inancımız sonsuz. Biz de AgeSA olarak yeni projeler ve çalışmalarla desteğimizi sürdüreceğiz.

“Sabancı Topluluğu olarakCdayanışmaya ortak olduk”

Aslında burada birçok kurum ya da kişinin yaptığı örnek çalışmalar var. Çünkü gerek bireyler gerekse şirketler ve STK’lar herkesin seferber olduğu bir süreç yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Teyitli paylaşımlarla fayda odaklı çalışan, depremzedelerin acil ihtiyaçlarının giderilmesinin yanı sıra bölgede görev yapan arama kurtarma ekiplerine de yardımcı olacak bilgileri aktaran bireyler ve grupların doğru iletişim yaptıklarını söyleyebiliriz. Biz de Sabancı Topluluğu olarak yetkili kurumlar ve sivil toplum kuruluşları üzerinden gerçekleştirilen yardımlarla bu dayanışmaya ortak olduk.

“Tüm yardım faaliyetlerinde görev aldık”

Sabancı Topluluğu olarak tüm yardım faaliyetlerinde görev aldık. Türkiye’nin dört bir yanından gelen, sağlık personeli ve arama kurtarma sertifikalı çalışanlarımızdan oluşan Acil Müdahale Ekibimiz ve iş makineleri arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Kurtarma çalışmaları ve iletişimin devamlılığı için farklı güçlerde 600’den fazla jeneratör ve elektrik altyapısı sağladık. Barınma ve güvenlik için 44 konaklama alanı, 10.000 kişiye gıda sağlayan seyyar mutfaklar kurduk. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın hijyen ihtiyaçları için ilk etapta ve ivedilikle 100 adet mobil tuvalet kurulumu gerçekleştirdik.  AFAD koordinasyonuyla gıda, kıyafet, hijyen ürünleri, bebek malzemeleri, ısıtıcı gibi acil ve temel ihtiyaçlardan oluşan malzemeleri durmaksızın bölgeye sevk etmeye devam ediyoruz. Bölgede düzenli olarak yiyecek ve sıcak yemek dağıtımı yapıyor; Sabancı Gönüllüleri ile birlikte hazırladığımız destek paketlerini ihtiyaca göre güncelleyerek bölgeye ulaştırmayı sürdürüyoruz.

Doğa Sigorta Kurumsal İletişim Müdürü Seda Güler:
Eğitimin yaygınlaşması en önemli sorumluluğumuz
Ülke olarak doğal afetlere karşı hazırlıklı olduğumuzu söylemek; geçmişte yaşanan kayıplara rağmen günümüzde halen yaşadığımız daha da büyüyen acılar ile maalesef mümkün değil. Ülkemizin hemen hemen tüm coğrafyasında yıllardır deprem, yangın, sel gibi afetler yaşıyoruz.

Her afet sonrasında can kayıplarımızın olduğunu görmek, maddi zararlara uğramak, alınan tedbirlerin yeterli düzeyde olmadığını gözler önüne seriyor. Acı ve kayıp topraklarımızda nerede olursa olsun, yanan milletimizin canı, zarar gören her birimizin emek harcadığı ülke ekonomisi olmakta. Değişen iklim koşulları ve ülkemizin yer aldığı coğrafyanın etkileri, ne yazık ki tabiata verilen zarar da eklenince ve bilimden uzak kararlar alındıkça her geçen gün daha tehlikeli boyutlara varmakta. Halkımızın azımsanamayacak kısmının eğitim ve bilgiye mesafeli oluşu, maddiyatı maneviyatın önüne koyan, vicdandan yoksun insanların sebep olduğu sonuçlar tüm toplumumuzu etkilemekte. Ülkemizde eğitimin yaygınlaşması en önemli sorumluluk. Bunu devletin imkanları haricinde bireysel olarak da görev edinmeli, özellikle genç neslin bilimle donanımlı, vatansever bireyler olması için elimizden geleni yapmalıyız. Mevcut bireysel farkındalık ve sorumluluklarımızı da daha organize bir sistemde faydaya dönüştürmemiz gerekli.

“Kriz anında iç ve dış iletişim öncelikli konularımız arasında”

Her türlü afet ve acil durumda can güvenliğinin sağlanması kurum olarak ilk gayemiz olmakla beraber kriz anında iç ve dış iletişimi sağlıklı bir şekilde sağlamak ve yönetmek öncelikli konularımızdan. İletişim, kriz yönetiminin ayrılmaz bir parçası. Her türlü planlı ve sistematik faaliyet, kriz öncesi, kriz anı ve kriz sonrası normale dönüş sürecinde yol gösterici olmakta. Yıl içerisinde daima güncel tuttuğumuz ve potansiyel acil durumları öngörerek hazırladığımız planlarımızı devreye alarak yaşanan kriz süreçlerinde daima aktif kalıyor, kriz anında en fazla karşılaştığımız dezenformasyonun önüne geçmek için teyit edilmiş bilgiler ile ihtiyaçlara cevap verecek şekilde aksiyonlar alıyoruz. Kurum olarak çalışanlarımız, müşterilerimiz ve iş ortaklarımızın yaşayabileceği mağduriyetlerin önüne geçmek için çalışıyoruz. Olumsuz koşullarda dahi verdiğimiz hizmeti kesintiye uğratmadan sürdürmek amacıyla operasyonlarımızı yürütüyor, kurumumuz için hayati önem taşıyan fonksiyonları her koşulda çalışır halde tutmayı amaç ediniyoruz. Hassas verilerin olası risklere karşı korunması amacıyla veri depolama işlemlerimiz İstanbul’da deprem ve diğer afetlere karşı güvenli ve son teknolojiye uygun şekilde inşa edilmiş noktada konumlanmakta. Kuvvetli bir B planı olarak yedek sistemlerimizin çalışır haldeki sürekliliğini koruması amacıyla bir başka ilimizde de kurulum yapılmış haldedir.

MAPFRE Sigorta Kurumsal İletişim Kıdemli Müdürü Belma Şahin Alçıcı:
Kriz durumlarında iletişimin hızına ve gücüne önem veriyoruz
Doğal afetlerin önüne geçebilmemiz mümkün değil, öte yandan bu afetlerin doğuracağı sonuçları minimize etmek elimizde. Bilimsel veriler ışığında gerçekleşebilecek doğal afetler karşısında neler yaşayabileceğimizi öngörmeye çalışıyor, hazırlıklarımızı ve alacağımız aksiyonları bu yönde belirliyoruz.

Kriz durumlarında iletişimin hızına ve gücüne önem veriyoruz. Yaşadığımız yıkıcı depremin ardından öncelikle hem afetten etkilenen bölgelerle sağlıklı bir iletişim kurmaya çalıştık hem de afet bölgesindeki ihtiyaçları belirleyebilmek ve destek olabileceğimiz alanları tespit edebilmek üzere çalışmalara başladık. Kahramanmaraş başta olmak üzere çevre illeri de etkileyen deprem felaketinde bu yol haritamıza yönelik aksiyonlar aldık ve almaya devam edeceğiz.

“İlk olarak kriz iletişimİ kanallarını çalıştırdık”

İş sürekliliği planına uygun olarak, gerçekleşen deprem sonrası ilk olarak kriz iletişim kanallarını çalıştırdık. Bu kapsamda depremin ilk gününden itibaren depremden etkilenen bölgelerde bulunan çalışanlarımız ve acentelerimizle sürekli iletişim halinde kalmaya özen gösterdik. Özellikle kritik bölgelerdeki tüm çalışma arkadaşlarımızın ve yakınlarının güvenliğini teyit ederek durumları ve neye ihtiyaçları olduğu konusunda kendilerinden bilgi aldık. Çağrı merkezimize “özel bir hat” tanımlayarak sigortalılarımızın tüm hasar taleplerine öncelik verdik. Bunun yanı sıra kasko, sağlık, konut gibi branşlarda depremden etkilenen bölgelerdeki sigortalılarımızın poliçelerini şubat sonuna kadar uzattık. Şubat sonu itibarıyla da “Bi’ Doktora Sor” tıbbı danışmanlık hizmetimiz ile 3 ay boyunca online olarak bölge sigortalılarına ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmetimiz tüm branşlar için verilmeye başlanacak. Aynı zamanda deprem bölgesindeki sigortalılarımızın birçoğunun araçlarında kaldığı gözlemimizden yola çıkarak, sektörümüzde sadece bizim tarafımızdan alınan bir aksiyonla araç kullanım süreleri bitmiş olsa da sigortalılarımızın ikame araçlarını geri almadık ve kullanım sürelerini belirli bir süre uzattık.

Bölgeyle iletişimi sağladıktan sonra depremzedelerin acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak yapabileceklerimiz üzerine yoğunlaştık. Türkiye’de MAPFRE Sigorta iş birliğinde sosyal sorumluluk projeleri yürüten vakfımız Fundación MAPFRE ile depremin ilk haftası AFAD koordinasyonu ve İBB İstanbul Vakfı aracılığı ile en çok etkilenen bölgelere battaniye ve uyku tulumu gönderdik. Aynı zamanda Fundación MAPFRE’nin başlattığı global mikro-bağış kampanyasıyla da felaketin uzun süreli etkilerini göz önüne alarak depremzedelere yönelik yardımlarımız devam ediyor. Kampanya kapsamında Fundación MAPFRE, yapılan her bağış karşılığında aynı miktarda bağış gerçekleştirecek. Bunların dışında afet bölgelerindeki barınma ihtiyacını göz önüne alarak ihtiyaç bölgelerine bu yönde destek sağlamaya devam edeceğiz.