DOGA DOSTU ŞİRKETLER

Birçok ilimizde; çocuklarımıza bırakacağımız miras; ormanlarımız yandı, kül oldu. Peşinden, Karadeniz'deki sel felaketiyle sarsıldık. Ülkece; boğazımızın düğümlendiği, içimizin parçalandığı, gözyaşlarımızın aktığı, öfkemizin arttığı, kelimelerin kifayetsiz kaldığı çok zor günler yaşadık. BUSINESS LIFE ailesi olarak; umutlarımızı yeniden yeşertmek ve Türkiye'nin geleceğine nefes olabilmek için taşın altına elini koyan iş dünyamızın yaptıklarını, kamuoyuna en şeffaf bir biçimde aktarabilmeyi gaye edindik. Bu doğrultuda, Eylül 2021 sayımızın kapağını "Doğa Dostu Şirketler"e ayırdık. Bu haber çalışmasının, "sürdürülebilir bir gelecek" için tek yürek olunmasına büyük katkı sağlaması temennisiyle...

KAÇINILMAZ GERÇEK!..
Global risk raporlarının başlarına “iklim değişimi” ve “iklim değişiminin küresel ısınmaya  etkisi” yerleşmiş durumda. Bu doğrultuda; yangın ve sel gibi doğal afetler ile tarımsal kuraklık gibi konuların hızlanarak hayatımızda yer alması, artık kaçınılmaz bir gerçek.
Global ya da lokal bulundukları coğrafyalarda faaliyet gösteren şirketler ve bu şirketlerin en tepe noktalarının artık ajandalarına “Doğa Dostu Şirketler” kavramı ve önceliği eskisinden çok daha güçlü şekilde girmiş vaziyette. ESG (çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim) kriterlerine uyum; çevre ve sürdürülebilirlik kavramlarını sahiplenerek, doğanın dengesinin korunmasına özen gösteren bir iş dünyası ortamı ve ekonomik sürdürülebilirlik ile ancak mümkün. Gelin; şirket CEO’larının ajandalarında bu önemli konu nasıl adresleniyor birlikte bakalım...

İŞ’TE CEVAP BULAN SORULARIMIZ:
1- Yangın ve sel felaketlerinin yaralarını sarmak için sizler gibi güzide şirketlerimiz seferberlik başlattı. On binlerce, yüz binlerce fidan bağışları yapanlar kadar, yangın bölgelerine acil ihtiyaç desteklerini nakledenler de oldu. Siz, ciğerlerimizin yandığı bu dönemde hangi aksiyonları aldınız / alacaksınız? 
2- Sadece şirketinizin önceliklerine ve hedeflerine odaklanmıyorsunuz. Sorumlu bir vatandaş olarak, toplumun genelini ilgilendiren; çevre ve iklim değişikliği gibi sorunlar üzerinde de çalışıyorsunuz. Böylesine kaotik dönemlerde neler yapıyorsunuz?

Doğa Sigorta CEO’su Nihat Kırmızı:
Pazarlama bütçemizin önemli bir bölümünü KSS çalışmalarına ayırdık
Üzücü tüm felaketlerde, sigortalılarımızın başına gelen sorun ve sıkıntılara öncelik tanıyor, her zaman onların yanında oluyoruz. Afet bölgelerine gerekli desteği, ihtiyaç malzemelerini, kamu kurumlarıyla iş birliğinde ve kendi imkânlarımızla ulaştırıyoruz.

Ülkemizin birçok şehrinde aynı anda çıkan yangınlar, bizi derinden üzdü. Fidan bağışı kampanyalarına önemli destek verdik. İklim değişikliği ve doğanın korunmasına yönelik duyarlı adımlarımızı, çok daha önceden atmıştık. Şirketimizde kâğıt tasarrufunu sağlamak için süreçlerimizin büyük bir kısmını “online” olarak yürütmeye odaklandık ve bunu gerçekleştirdik.

BİRÇOK AKSİYON ALDIK
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) anlayışımız gereği, pandemi sürecinde de birçok aksiyon aldık. İhtiyaç sahibi ailelere, Türkiye genelinde yardım kolileri ulaştırdık. Ayvansaray Eğitim Sağlık ve Kültür Vakfı ile bünyesindeki Ayvansaray Üniversitesi’yle, Doğa Sigorta iş birliğinde KSS çalışmalarına hız verdik. Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB), “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” bağışına da Doğa Sigorta olarak katkıda bulunduk. Valilik ve kaymakamlıkların koordinasyonunda, 2 bin 500 aileye gıda gönderdik. Böylece dayanışmanın önemine dikkati çektik. Pazarlama bütçemizin önemli bir bölümünü KSS çalışmalarına ayırdık.

Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane:
“Sürdürülebilir çevre” anlayışına sahibiz
Pegasus Hava Yolları olarak, yangınların başladığı ilk günden itibaren ücretsiz bilet değişimleri yaptık. Yangın bölgelerine yollanan yardımları ücretsiz taşıyarak, bu mücadeleye destek verdik. İlgili belediyelerle koordinasyon halinde, ihtiyaç duyulan ekipman, teçhizat ve malzemeleri gönderdik. HAYTAP’a (Hayvan Hakları Federasyonu) ulaşım ve tedarik sponsor olarak destek veriyoruz.

Pegasus Hava Yolları olarak, “Karbon Saydamlık Projesi” kapsamında, 5 yıldır aldığımız B skorunu A-’ye yükselttik. Türkiye’de, ulaşım sektöründe en yüksek skoru alan şirket ve globalde hava yolları arasında ikinci sırada olmak, büyük bir gurur. 
Havacılık sektörünün iklim değişikliğiyle mücadele edebilmesinin yolu, sera gazı emisyonlarının azaltılmasından geçiyor. Bu çerçevede, ulusal ve uluslararası otoritelerce getirilen düzenlemelere tam uyum gösteriyoruz. Karbon emisyonunun dengelenmesinden öte, kaynağında azaltılması bizler için daha önemli. Bu sebeple; filonun gençleştirilmesi, düşük emisyonlu uçak modellerinin satın alınması, uçaklarda ağırlık azaltma çalışmaları, rotaların optimize edilmesi gibi operasyonel tedbirlere başvuruyoruz. Operasyonlarımızı ve faaliyetlerimizi “sürdürülebilir çevre” anlayışıyla yönetmeye devam edeceğiz.

Anadolu Grubu İcra Başkanı Hurşit ZORLU:
Ortak geleceğimiz için çalışıyoruz
Anadolu Grubu olarak, orman yangınları ve sel felaketlerinden zarar gören bölgelere destek olmak için pek çok çalışma gerçekleştirdik. Grup şirketlerimiz, AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) ve Türk Kızılay ile iletişim halinde, ihtiyaçlar kapsamında gerekli desteği sağlamak için yoğun çaba gösterdi.

Yangın bölgelerine 10 adet soğutucu TIR gönderdik. Sağlık ve hijyen malzemesi, gıda ve içecek, soğutucu dolap, çanta, yangın hortumu, çadır, şemsiye, yanmaz kıyafetler, maske, şapka, solar paneller, jeneratör gibi pek çok ihtiyacı karşılamaya çalıştık. Hayvan dostlarımızı düşünerek, yem yolladık. Tedavilerinde kullanılacak ilaçların muhafazası için soğutucu desteği sağladık. Ağaçlandırma için çalışmalarımızı ve bağışlarımızı sürdürüyoruz.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ EN ÖN PLANDA TUTUYORUZ 
Hem pandemi süreci hem dünyanın farklı yerlerinde çok daha sık yaşanan bu felaketler, dünyamızın sürdürülebilirliği ve çevresel faktörlerin hayatımıza etkisiyle ilgili farkındalığın önemini en üst seviyeye çıkardı. Şirketlere, STK’lara, devlet kurumlarına ve toplumun pek çok farklı paydaşına büyük sorumluluklar düşüyor. Dayanışmamızı, afetlere yol açan çevresel faktörlere ve iklim krizine karşı da göstermeliyiz. Yıllardır sürdürülebilirliği tüm çalışmalarının merkezine alan bir grup olarak, “Anadolu’dan Yarınlara” markamızla, bu konudaki çalışmalarımızı yepyeni bir boyuta taşıdık. Stratejilerimizi ve önceliklerimizi belirlerken, sürdürülebilirliği en ön planda tutuyoruz. Taahhütlerimizi ve üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek için kapsamlı projeler yürütüyor, ortak geleceğimiz için çalışmaya devam ediyoruz. 

ORKA HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ & GENEL KOORDİNATÖRÜ OSMAN ARAR:
Ekosisteme saygılı ve doğa dostu üretimi destekliyoruz
Uzmanlık alanımız olan moda perakendesi açısından bakarsak; gelecekte, geri dönüşümlü ve doğa dostu ürünler hâkim olacak. Damat Tween ve D’S damat markalarımızla küresel bir güce dönüşen Orka Holding olarak, bugünleri ve geleceği yıllar öncesinden öngören bir grubuz ve faaliyetlerimizi de bu yaklaşımlarla şekillendiriyoruz.

Öncelikle; son altı yıldır üzerinde çalıştığımız sürdürülebilir ürünlerimizi, ilk kez 2020-21 Sonbahar/Kış sezonunda kapsül koleksiyonla müşterilerimizle buluşturduk. Pet şişelerin ipliğe dönüştürülmesiyle dokunan kumaşlardan ürettiğimiz, ekosisteme saygılı ve doğa dostu üretimi destekleyen takım elbiselerimiz büyük ilgi görüyor. 2025 yılına kadar da koleksiyonumuzun yüzde 80'inin sürdürülebilir olmasını hedefliyoruz. Aynı şekilde, giyim teknolojisi açısından Avrupa’nın en iyi altyapısına sahip üretim tesislerinden olan Giresun’daki fabrikalarımızda, daha az kaynak tüketimine ve karbon salımını düşürmeye odaklandık.

Biotrend Enerji Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Doğan:
İnsan sağlığına ve geleceğine yönelik yatırımlar yapıyoruz
Sürdürülebilir bir dünya için en önemli adımlardan biri, yenilenebilir enerji kaynakları. Biotrend Enerji olarak, 2017 yılından bu yana bu alanda ciddi çalışmalar ve yatırımlar yapıyoruz.

İnsan sağlığına ve geleceğine yönelik yatırımlar yapıyoruz. İlgili belediyelerle ve STK’lar ile sadece bugün değil, önümüzdeki dönemler için de çalışıyoruz. Ar-Ge çalışmaları, yenilikçi teknoloji kullanımları da atık yönetimine yeni bir perspektif getiriyor. Bu alanda yapılan yatırım ve kamu destekleri arttıkça, yenilenebilir enerji sektörü ve özellikle biyokütle sektörün, hızlı büyüme grafiğini devam ettirecek. Biyokütle enerji kullanımının, sera gazı emisyonu azaltımı ve iklim değişikliğini yavaşlatıcı etkisini göz ardı edilmemeli.

BOYNER BÜYÜK MAĞAZACILIK CEO’SU  EREN ÇAMURDAN:
Doğayla barışık bir yaşam felsefesini benimsemeliyiz
Yangın ve sel felaketleriden etkilenenlerin yaralarını sarmak için hızlıca organize olup aksiyon aldık. Giyim ihtiyaçları için Boyner Grup gönüllülerince hazırlanan yardım paketlerini, STK’lar ve kamu kurumları koordinasyonuyla, yangın bölgelerine gönderdik. Yemek, ilk yardım, hijyen ve afet seti bulunan çantaları, söndürme çalışmalarında yer alanlara ilettik. Yeşil alanları yeniden kazanmak için TEMA’nın başlattığı kampanyaya 10 bin adet fidan bağışladık.

Karadeniz’deki selden etkilenenlere ve bu bölgelerdeki görevlilere destek olmak için afet çantalarımıza ek olarak, tişört ve battaniye gibi ihtiyaç malzemelerini sevk ettik. 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK...
Sürdürülebilirlik, dünyayı paylaştığımız herkesi ve tüm canlıları doğrudan etkiliyor. Bu yüzden tüm bireyleri, şirketleri ve markaları da yakından ilgilendiriyor. Dünyanın geleceği için doğa dostu politikalar izlememiz, doğayla barışık bir yaşam felsefesini benimsememiz, felsefi bakışımızı ve hayat görüşümüzü sürdürülebilirlik odaklı değiştirmemiz gerekiyor. Biz de kendi sektörümüzde “sürdürülebilirlik”e öncülük eden bir marka olarak, bu konuda farkındalığı artırmak istiyoruz. 

“SIFIR ATIK” PROJESİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ 
Her kaotik dönem, kendi içinde çıkış ve kurtuluş yollarını da barındırır. Çeşitli iş birlikleri ve projelerimizle adımlarımızı sıklaştırıyoruz. İş Dünyası Plastik Girişimi’ni (İPG) imzacısı ilk markalardanız. Plastik tüketimimizi, 2023’e kadar 11,5 ton azaltmayı taahhüt ediyoruz. Döngüsel ekonominin, çevre ve iklim krizindeki önemini ve yararını biliyoruz. “Sıfır Atık” projesi üzerinde çalışıyoruz. Hedefimiz, atıkların geri dönüşümüyle ilgili tüm çalışanlarda ve ailelerinde farkındalık oluşturmak. Sürdürülebilir moda alanını genişletecek projelere imza atıyoruz. Leke, kırışıklık, teşhir ürünü olması sebebiyle satışa çıkamayan ürünlerimizi tekstil atığı olarak değerlendirmiyor, bunları yenileyerek sürdürülebilir geleceğe ve modaya aynı anda dokunuyoruz.

Gensenta Fabrika Direktörü Dr. İrem Yenice:
Daha iyi bir dünya yaratmaya yardımcı oluyoruz
Amgen Türkiye ve Gensenta olarak, orman yangınları ve sel felaketlerine yönelik üzücü haberlerini aldığımız andan itibaren çalışmalarımıza başladık. Amgen Vakfı ile, iyileşme sürecinde, STK yardımlarımızın yanında, çalışanlarımızın bireysel bağışlarını şirket olarak ikiye katlayarak, katkımızı büyütüyoruz.

Amgen Türkiye ve Gensenta olarak misyonumuz, hayati ilaçlar üretmenin de ötesinde, hastalara hizmet etmek. “Daha iyi bir dünya yaratmaya yardımcı olmak” için kurumsal vatandaşlık projelerimizi hayata geçiriyoruz. Global olarak Amgen, 2027 yılı sürdürülebilirlik hedeflerini 0 karbon salımı, %75 atık azaltma, %4 su azaltma olarak belirledi ve yaklaşık 200 milyon dolar bütçe ayırdı. “Kurumsal Vatandaşlık Çevre Ekibi” olarak, biz de aksiyonlarımızı bu doğrultuda planladık. 

GERİ DÖNÜŞÜMDE DAHA İYİYE GİDİYORUZ
Enerji kazanç projeleri yapıyor, sürdürülebilir enerji kullanımını destekliyor, suyumuzu yeniden kullanmanın yollarını arıyoruz. Atıklarımızı kaynağında ayrıştırarak daha çok geri dönüşüme gönderiyor ve sıfır plastik projemizi hayata geçiriyoruz. Sadece bu yılki projelerimizle, ilk altı ayda su kullanımımızı %10, enerji tüketimini ve atık miktarını %4 azalttık. Toplumsal duyarlılık konusunda birbirimize örnek olabileceğimiz çok fazla konu var. Bireysel hayatımda, çiçek hediye etmek yerine fidan bağışlamayı önceliklendirdim. 

KÜÇÜK PROJELERİMİZİ HAYATA YANSITMALIYIZ
Gönüllü çalıştığım STK’da, çocuklarla birlikte çevre ve iklim değişikliği üzerine sohbetler gerçekleştirmek, onların bu hususta bilinç seviyelerini görmek, dahası; yapmak istediklerini duymak geleceğe olan inancımı çoğaltıyor. Öte yandan, geçtiğimiz yıl, artık daha çok odaklanmamız gereken kompost (organik gübre) konusunda eğitimler alıp, bunu günlük yaşamıma da taşıdım. Hepimiz önce kendi çevremizden başlayıp, elimizden gelenin en iyisiyle, küçük projelerimizi hayata yansıtarak, birbirimize iyi örnek oldukça, çevre bilincimiz de farklı boyuta taşınacaktır...

Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur:
Kardeşlik ve dayanışma ile yaraları çok hızlı sarabiliriz
“Nef Vakfı” ve “İhtiyaç Haritası” olarak, “Bir Destek, Bir Yuva” projesini hayata geçirdik. Amacımız, afetten olumsuz etkilenen insanlarımızın bir an evvel normal hayatlarına geri dönmesini sağlamak.

Ormanlar, tüm farklılıklarıyla, bir arada olmanın, dayanışmanın ve kardeşliğin doğadaki en büyük örneği. Biz de “Bir Destek, Bir Yuva” projesini, “Birbirimize dal olalım, birlikte yeniden filizlenebilelim” diye başlattık. Kamu kurumlarının, bakanlıkların, AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) alan yönlendirmesiyle, ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz. 
Her canlının yeniden yuvasına kavuşması, acıların paylaşılması için çalışıyoruz. Yangınlarda kısmen ya da tamamen hasar gören evler; sera, çiftlik, ahır gibi üretim alanları; okul, sanat merkezi gibi ortak kullanım yerleri onarılarak yeniden hayata geçiriliyor. Evini, işini, okulunu, geçim kaynaklarını kaybedenlere umut olmak istiyoruz. Doğu’sundan Batı’sına herkes birlik olup, bu işe gönül verdi; cansiperane çalıştı ki, bu çok önemliydi. En büyük değerlerimizden olan kardeşlik ve dayanışmayla, yaraları çok hızlı sarabileceğimizi biliyoruz.

SıgnIfy Türkiye Genel Müdürü Saner Kırık:
Geleceğimize değer katmak istiyoruz
Afet bölgelerindeki ihtiyaçları iyi takip eden bir STK aracılığıyla; yangından zarar görmüş, yenilenme ihtiyacı olan evlere ürün desteği sağladık. “Yaşamları sürdürülebilir şekilde aydınlatmak” temel stratejimizle, verdiğimiz desteğin sürdürülebilir olması bizim için çok önemli. Hayatları güzelleştirmenin yanı sıra, yıllarca sürecek bir enerji tasarrufuyla hem hanelere hem de geleceğimize değer katmak istiyoruz.

İklim değişikliğine sebep olan faaliyetleri en aza indirmek konusunda gönlümüz rahat. Ancak birey olarak bu değişimden ve sonuçlarından fazlasıyla etkileniyoruz. Elden bir şey gelmeden olanları seyretmek, kaotik dönemin çok daha uzun soluklu olmasına yol açıyor. 
Böyle durumlarda hem kendime sık sık hatırlattığım hem de yakın çevreme ve iş arkadaşlarıma aktardığım gibi “Kötü şeylerin yaşanmasına engel olamıyorsak, onun olumsuz sonuçlarını azaltacak ya da bir daha yaşanmamasını sağlayacak iyi bir şey yapalım. Onu da yapamıyorsak, konudan tamamen bağımsız olsa da çevremiz ve geleceğimiz için başka iyi bir şey yapalım.” Zihin sağlığımızı ve gelecek güzel günlere olan inancımızı korumanın tek yolu bu. 

Biotrend Enerji Genel Müdürü Ömer Örge:
STK’lara destek olmak çok önemli
Yangınlar, tarımsal kıtlık gibi acil aksiyon alınması gereken konuların habercisi! Biotrend Enerji olarak, katma değerli projelerimizi hayata geçiriyoruz. Yıl sonuna kadar devreye girecek 1 biyokütle ve 5 biyogaz tesisiyle birlikte toplam 6 bölgede, 11 ilde, 18 tesiste; atıkları elektriğe, ısıya, yakıta ve geri dönüşüm malzemelerine dönüştüreceğiz. Yenilenebilir enerjiler, doğanın insanlara en önemli armağanlarından...

Atıkların geri dönüştürülmesiyle; topraklar, yer altı ve yer üstü suları korunurken, su ve besin üretimi güvence altına alınıyor. Günümüzde tükenmesi mümkün olan diğer kaynakların olumsuz çevre faktörlerinden büyük ölçüde etkilenmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılmasını sağlıyor. Bu konularla ilgili profesyonel olarak çok fazla çalışmanın içinde yer alıyorum. Dolayısıyla bireysel olarak yapabileceklerimin farkındayım ve bunları da uyguluyorum. STK’lara destek olmak gerçekten çok önemli. 

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel:
Ormanlarımızın yeniden yeşermesine destek olduk

Tüm Türkiye, ilk günden itibaren yangın felaketlerinin yaşandığı bölgelene yardım ulaştırmak için seferber oldu. Biz de ilk etapta, Türkiye Vodafone Vakfımız aracılığıyla, Ege Orman Vakfı’na 100 bin fidan bağışlayarak, ormanlarımızın yeniden yeşermesine destek olduk. Ayrıca, 6 ilde afet bölgesi ilan edilen yerlerde abonelerimiz için ücretsiz konuşma ve data tanımladık. Bu bölgelerdeki abonelerimizin borcundan dolayı kısıtlama olan hatlarını açtık ve borç ödeme zorunluluklarını durdurduk. Ayrıca, kurtarma ekiplerine, kesintisiz iletişim için ihtiyaç duydukları powerbank gibi konularda destek verdik.

TSKB Genel Müdürü  Ece Börü:
Çevresel ve sosyal alanda yenilikçi projelerimiz var
TSKB olarak, sosyal girişim “ecording” ile bir iş birliği gerçekleştirdik. Bu kapsamda, kredi kullandırımı yaptığımız firmalar adına, Orman Genel Müdürlüğü’nün belirlediği sahalarda, bir yıl içerisinde “ecoDrone” ile toplam 150 bin adet tohum topu atışı gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Yeşil toparlanma yönünde değerli bir adım daha attık. Doğayı koruma önceliğimizle, ağaçlandırmaya ve sürdürülebilir çevreye önemli katkılar sağlıyoruz.

Ormansızlaşma, dünyamızın geleceğini tehdit ediyor. Çevresel ve sosyal alanda yenilikçi projelerle, iklim krizine karşı çözümün aktif bir parçası olmaya çalışıyoruz. Üretimin sürdürülebilir dönüşümüne destek olmaya ve doğal kaynaklarımızı korumaya eşit önem veriyoruz. “Ecording” ile iş birliğimizle, genç girişimcilers desteklemyi de projemizin diğer önemli unsuru olarak görüyoruz.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ÖNEMİ İYİCE ARTTI
Doğal afetler ve pandemi gibi olağanüstü gelişmeler, sürdürülebilirlik uygulamalarının önemini artırdı. Bu süreçte başta devletler ve düzenleyici kuruluşlar olmak üzere, şirketlerden finans kurumlarına, hatta bireylere kadar hepimize farklı sorumluluklar düşüyor. İş, ekonomi ve üretim dünyasında ise yol haritalarının doğru belirlenmesi, aksiyon planlarının hızla oluşturulması büyük önem taşıyor. Sürdürülebilirlik ve iklim alanına özel konsantrasyon geliştirmiş bir kalkınma bankası olarak, finansmanın dönüştürücü gücüne bizzat şahit oluyoruz. İklim değişikliğiyle mücadele için çözüm üretirken, düşük karbonlu ekonomiye geçişi de destekliyoruz...

Kaleseramik Genel Müdürü Altuğ Akbaş:
“İyi Bak Dünyana” hareketinin ne kadar önemli olduğu görüldü
Doğaya ve çevreye saygının hiç olmadığı kadar önem kazandığı bir yüzyılın içindeyiz. Sahip olduğumuz zenginlikleri yarınlara taşımak için hepimize önemli sorumluluklar düşüyor. Kale Grubu olarak, bu anlayıştan yola çıkarak, “İyi Bak Dünyana” hareketini başlattık.

Şu anda yaşadığımız süreçte, “İyi Bak Dünyana” hareketinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bugün gözlerimizin önünde yanan ormanlarımızın ateşi hepimizin yüreğini yakıyor. Yanan sadece orman değil, çocuklarımızın yarınları. 
Kaleseramik olarak, ilk günden bu yana yangınların bir an önce söndürülmesi için üzerimize düşeni yaptık. Mücadeleye destek olmak adına, hazırladığımız özel donanımlı 6 konteyner banyoyu afet bölgesine gönderdik. Başka afetlere karşı da bu özel yapım konteynerleri üretmeyi sürdüreceğiz. Hem yanan yüreklerin hem de toprağın rehabilitesi için destek olmaya devam edeceğiz. 

Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar:
İklim değişikliğiyle mücadele, başlıca sorumluluğumuz
Avrupa Komisyonu ile T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından karbon emisyonunun azaltılmasına yönelik açıklanan ve destekleyeceğimiz iki eylem planı, iklim değişikliğiyle mücadelede büyük önem taşıyor. Enerjisa Enerji, bu konuyu sahiplenmeyi başlıca sorumlulukları arasında görüyor. “Yeşil enerji” kullanımının yaygınlaşmasına katkı sağlamak, topluma ve çevreye karşı sorumluluğumuz ve kaçırılmayacak bir fırsat.

Enerjisa Enerji olarak; müşterilerimizi, iş dünyasının paydaşlarını ve şehirlerimizi, eylem planlarının uygulamalarına dahil etmek adına var gücümüzle çalışacağız. Sürdürülebilirlik kavramını, sadece alınacak bir dizi aksiyon olarak değil, DNA’mızın sağlam bir parçası ve iş stratejimizin itici güçlerinden biri olarak görüyoruz. 

TOPLUMSAL FARKINDALIK...
2018 yılındaki başarılı halka arzı takiben; ekonomik, çevresel ve sosyal alanlarda stratejik ve bütüncül bir yaklaşım geliştirmek için kurumsal sürdürülebilirliğe odaklandık. Küresel çevre ve sosyal standartlara uymanın yanı sıra, toplumsal farkındalığı da yükseltiyoruz. 

ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MODELİ: AYVALIK KÜÇÜKKÖY
Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) performansımız ile enerji sektöründe lider bir şirketiz. Ayvalık Küçükköy’de, UNDP ve Sabancı Üniversitesi ile birlikte gerçekleştireceğimiz SENTRUM’un (Sürdürülebilir Enerji Temelli Turizm Uygulama Merkezi) lansmanını yaptık. 18 ay boyunca Küçükköy’ de olacağız. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKA) 10’una doğrudan dokunacak şekilde ve başta enerji verimliliği olmak üzere farkındalık çalışmalarımız olacak. 

ÇALIŞMALARIMIZ; İNSAN, ÇÖZÜM VE İNOVASYON ODAKLI 
Faaliyet gösterdiğimiz illerde çalışmalarımızı; insan, çözüm ve inovasyon odaklı yürütüyoruz. Yalnızca bugünün operasyonları için değil, geleceğin şebekesi için de planlamalarımızı hayata geçiriyoruz. Geçtiğimiz yıl, teknoloji ve sürdürülebilirlik odaklı tüm müşteri çözümlerimizi “İşimin Enerjisi” çatısı altında bir araya getirdik. Doğa dostu çözümlerimizi, müşterilerimizle paylaşıyoruz. Elektrik enerjisi, hava ve su gibi yaşamsal bir ihtiyaç. Toplumun tüm kesimlerinin sağlıklı yaşam standartlarına sahip olabilmesi için çalışmayı sürdürüyoruz.

SOCAR Türkiye CEO’su Zaur Gahramanov:
Sorumlu üretim ve tüketim yaklaşımıyla hareket ediyoruz
İklim değişiklikleri ve çevre sorunlarına karşı, çözümlerimizle kapsamlı bir çalışma içerisindeyiz. “SOCAR Türkiye Ar-Ge ve İnovasyon Birimi”miz, üretimden kaynaklı emisyonları en aza indirecek yenilikçi ürün ve süreçler tasarlıyor. Sürdürülebilirlik vizyonumuzla, 2050’ye kadar “karbon nötr” olmayı hedefliyoruz.

AB’nin, 2050’ye kadar karbonsuz ekonomiye geçişi hedefleyen Horizon 2020-Avrupa Yeşil Mutabakat Çağrısı kapsamında, farklı teknik altyapılara sahip “CARMOF” ve “NEFERTITI” projelerimiz sürüyor. Sorumlu üretim ve tüketim yaklaşımıyla faaliyetlerimize ediyoruz. BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) ile uyumlu, çok yönlü projelerimizle yol alıyoruz. Temiz enerji kaynaklarının korunması, çevresel ekosistemlerinin güçlendirilmesi ve iklim değişikliğiyle mücadele odağında sürdürülebilirlik hedeflerimiz, iş süreçlerimizin temel referanslarını oluşturuyor.