EN YETKİN 50 KURUMSAL İLETİŞİM LİDERİ

Şimdiki adı İDA İletişim Danışmanlıları Derneği'nin bir önceki versiyonu PRCI (Public Relations Consultants Institute) idi. 1999 yılında Uluslararası meslek kuruluşu ICCO'ya üye olmak için oluşturulan bu mesleki birliktelik 2000'li yılların başında mesleğin gündemini belirleyen çok yoğun faaliyetler içindeydi. Bu etkinliklerin arasında en anlamlısı ?Benchmarking? toplantılarıydı. Kısaca değinmem gerekirse, üye danışmanlık şirketlerin çalışanları -patronlar hariç- üç ayda bir toplanıyorlar ve iletişim danışmanlık hizmetlerinin kalitesini artırmaya yönelik bir gündem maddesini topluca tartışıyorlardı.

Yani en iyi uygulamalar ile kıyaslamalar yapıyorlardı. (Benchmarking) Örneğin; müşteri raporlaması nasıl yapılmalı; kriz yönetim süreçleri nasıl yönetilmeli; medya ilişkileri nasıl olmalı; müşteri memnuniyeti nasıl ölçümlenmeli… Bu ve benzer başlıklar altında şirketler kendi uygulamalarını şeffaf bir şekilde paylaşıyorlar ve bu işler nasıl “daha iyi olur” kıvamında tartışmalar yapıyorlardı. Bu çalışmalar doğal olarak bu şirketlerin müşterilerine doğrudan yansıyordu.

Bana göre 2023 yılında, İDA, KİD, TÜHİD gibi mesleki kuruluşlar el ele vermeli ve hem kurumsal tarafta hem de danışmanlık tarafında entelektüel sermayeyi artırmaya yönelik benchmark toplantılarını düzenlemeliler. Örneğin, iç iletişim markaları nasıl oluşturulur ve yönetilir, kriz yönetimi ve kriz iletişimi yönetimi arasındaki farklılıklar; sosyal medya yönetiminde sorun çözümlemeleri; iklim krizi iletişimi uygulamaları, sürdürülebilirlik raporları, toplumsal etki raporları gibi güncel konularda herkesin paylaşabileceği bir şeyler vardır. Sektörün hizmet kalitesi ve itibarını artırmaya yönelik bu uygulamalarda herkesin birbirinden öğreneceği bir şeyler vardır.

İyi seneler olsun…

TÜRKİYE'NİN EN YETKİN 50 KURUMSAL İLETİŞİM LİDERİ

Adı & Soyadı ÜNVAN

Ahu Başkut Alyanak Migros Kurumsal İletişim Direktörü

Arda Öztaşkın Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü

Arzu Deniz Aksoy Vodafone Türkiye Kurumsal İletişim Kıdemli Müdürü

Arzu Özcan Şişecam Kurumsal İletişim Koordinatörü

Aslı Kayadeniz Borusan Otomotiv Kurumsal İletişim Müdürü

Aylin Kurt Ganiç Fiba Grubu Kurumsal İletişim Direktörü

Ayşenur Aydın Opet Kurumsal İletişim Müdürü

Bahar Süral Roche Türkiye Kurumsal İletişim Lideri

Banu Karamuk Pegasus Hava Yolları Kurumsal İletişim Danışmanı

Banu Soyak Lenovo Türkiye Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

Belma Şahin Alçıcı MAPFRE Sigorta Kurumsal İletişim Kıdemli Müdürü

Berkan Karakurt Aselsan Kurumsal İletişim Müdürü

Berna Kumaş Sipahi Arkas Holding Kurumsal İletişim Direktörü

Berna Özdemir Allianz Türkiye Kurumsal İletişim, Kurumsal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı

Berrak Kutsoy Esas Holding Kurumsal İlişkiler Direktörü

Birnur Özgül Doğanlar Holding Kurumsal İletişim Direktörü

Burçak Türkeri Ford Otosan Kurumsal İletişim Müdürü

Cem Tanır Hepsiburada Kurumsal İletişim Direktörü

Cem Tanrıkılıcı Eczacıbaşı Holding Medya İlişkileri Direktörü

Çağlayan Kent Hayat Kimya Global Kurumsal İletişim Direktörü

Dilek Özkan Borusan Holding Kurumsal İletişim Müdürü

Ebru Ertan Bilge Signify Ortadoğu Türkiye ve Pakistan Kurumsal İletişim Direktörü

Ekin Erim Tayalı SAP Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü

Filiz Karagül Tüzün Sabancı Holding Kurumsal İletişim Direktörü

Gökhan Şengül İGA Kurumsal İletişim Direktörü

Göktürk Demirel Enerjisa Enerji İletişim Grup Direktörü

Gönül Gültekin Divan Grubu Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü

Gül Meltem Atılgan Türkiye İş Bankası Kurumsal İletişim Başkanı

Gülşah Kunç sahibinden.com Marka ve Kurumsal İletişim Direktörü

İlker Çelik Panasonic Electric Works Kurumsal İletişim ve İdari İşler Müdürü

İrem Poyraz Trendyol Kurumsal İletişim Direktörü

Janset Beklen Coşkunöz Holding Kurumsal İletişim Müdürü

M. Oğuzcan Bülbül Abdi İbrahim Kamu İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü

Mehmet Aykırı Pınar Kurumsal İletişim Direktörü

Meltem Okyar Perdeci Shell Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü / Shell & Turcas İcra Kurulu Üyesi

Mine Tuduk Liv Hospital Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Müdürü

OYA UZUN Boyner Büyük Mağazacılık Kurumsal İletişim Direktörü

Pınar Ulutaş Sanko Holding Kurumsal İletişim Direktörü

Rana Birden Kale Grubu Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı

Rengin Erdinç Philips Ortadoğu ve Türkiye Marka ve İletişim Direktörü

Seçkin Çetin Türkiye Varlık Fonu Kurumsal İletişim Müdürü

Seda Güler Doğa Sigorta  Kurumsal iletişim Müdürü

Selda Çamlıbel Özkoyuncu Türkiye Sigorta Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Direktörü

Simge Erdem Ünal Yaşar Holding Kurumsal İletişim Müdürü

Tuğçe Altınsoy Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü

Yasemin Yazıcı ORKA Holding Pazarlama İletişim Müdürü

Yeliz Öz Kara Koç Holding Medya İlişkiler Müdürü

Yusuf Ziya Yüce Uludağ Enerji Kurumsal İletişim Direktörü

Zeynep ARAYICI KORZAY Aydem Enerji Kurumsal İletişim ve Pazarlama Grup Direktörü

Zeynep Çuhacı Ayaz Acıbadem Sağlık Grubu Kurumsal İletişim Direktörü
 

Lider ve CEO iletişimini en iyi yapan 20 şirket:

ABDİ İBRAHİM

ANADOLU GRUBU

ASELSAN

COŞKUNÖZ HOLDİNG

DİVAN GRUBU

DOĞA SİGORTA

DOĞANLAR HOLDİNG

ECZACIBAŞI HOLDİNG

HEPSİBURADA

KALE GRUBU

KOÇ HOLDİNG

OPET

PEGASUS

PHILIPS TÜRKİYE

SABANCI HOLDİNG

SANKO HOLDİNG

SHELL TÜRKİYE

TÜRKİYE İŞ BANKASI

VODAFONE TÜRKİYE

YAŞAR HOLDİNG
 

Sürdürülebilirlik karnesini yükselten 20 şirket:

ABDİ İBRAHİM

ALLIANZ TÜRKİYE

ARKAS HOLDİNG

ASELSAN

BORSAN HOLDİNG

DİVAN GRUBU

ECZACIBAŞI HOLDİNG

ENERJİSA ENERJİ

HEPSİBURADA

KALE GRUBU

KOÇ HOLDİNG

PANASONIC ELECTRIC WORKS

PHILIPS TÜRKİYE

SABANCI HOLDİNG

SANKO HOLDİNG

SIGNIFY

TÜRKİYE İŞ BANKASI

VODAFONE TÜRKİYE

YAPI KREDİ

YAŞAR HOLDİNG
 

Basın dostu ve iletişimde şeffaf 20 şirket

Aselsan

Borsan Holding

Divan Grubu

Doğa Sigorta

Eczacıbaşı Holding

Enerjisa Enerji

Hepsiburada

Kale Grubu

Koç Holding

Opet

Orka Holding

Panasonıc Electrıc Works

Pegasus

Phılıps Türkiye

Sanko Holding

Shell Türkiye

Sıgnıfy

Türkiye İş Bankası

Yapı Kredi

Yaşar Holding
 

Kurum içi iletişimini en iyi yapan 20 şirket

ARKAS HOLDİNG

ASELSAN

BORSAN HOLDİNG

DİVAN GRUBU

ECZACIBAŞI HOLDİNG

ENERJİSA ENERJİ

HEPSİBURADA

KOÇ HOLDİNG

OPET

PANASONIC ELECTRIC WORKS

PEGASUS

PHILIPS TÜRKİYE

SANKO HOLDİNG

SAP TÜRKİYE

SHELL TÜRKİYE

SIGNIFY

TÜRKİYE İŞ BANKASI

VODAFONE TÜRKİYE

YAPI KREDİ

YAŞAR HOLDİNG
 

Kurumsal itibarını koruyan 20 şirket​​​​​​​

ARKAS HOLDİNG

ASELSAN

BORSAN HOLDİNG

DİVAN GRUBU

DOĞA SİGORTA

ECZACIBAŞI HOLDİNG

ENERJİSA ENERJİ

HEPSİBURADA

KALE GRUBU

KOÇ HOLDİNG

OPET

PANASONIC ELECTRIC WORKS

PEGASUS

PHILIPS TÜRKİYE

SABANCI HOLDİNG

SANKO HOLDİNG

SIGNIFY

TÜRKİYE İŞ BANKASI

YAPI KREDİ

YAŞAR HOLDİNG
 

Migros Ticaret A.Ş. Kurumsal İletişim Direktörü ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Ahu Başkut Alyanak:
Sürdürülebilirlik iş modelimizin merkezinde
“Sürdürülebilirlik” anlayışımız iş modelimizin merkezinde yer alıyor. Sürdürülebilirliği çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla değerlendiriyor ve Migros İyi Gelecek Planımız çerçevesinde takip ediyoruz.

Şirketimizin tüm ana fonksiyonlarının temsilcilerinin yer aldığı Sürdürülebilirlik Komitemiz ile stratejik önem arz eden bu konular hakkında derinlemesine çalışmalar yapıyor, yol haritamızı belirliyor ve projeler geliştiriyoruz.

Sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarımızla BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde 8 yıldır üst üste yer alıyoruz; endekste aralıksız yer alan tek perakende şirketiyiz. Bu yıl ilk kez yayınlanan ve sürdürülebilirlik performansı en yüksek 25 firmanın listelendiği BIST Sürdürülebilirlik 25 Endeksi’nde de sektörümüzün tek temsilcisi olduk. Yakın zamanda UN Global Compact’e imza atarak, odağımızda yer alan çalışmaları taahhüt altına aldık ve global ölçeğe taşıdık.

Çevresel sürdürülebilirlik alanındaki en prestijli küresel raporlamalardan CDP (Karbon Saydamlık Projesi) 2022 sonuçları doğrultusunda, 4. kez iklim liderleri, 2. kez de su liderleri arasında yer aldık. Bu alandaki çalışmalarımız Financial Times’ın sürdürülebilirlik platformunda global örnek gösterildi. Ayrıca bu yılki sürdürülebilirlik raporumuzu yine gıda perakende sektöründe bir ilk olarak ‘Entegre Rapor’ formatında hazırladık.

“Karbon net sıfır yolunda somut adımlarla ilerliyoruz”

Gezegenin geleceği için karbon net sıfır yolunda somut adımlarla ilerliyoruz. İyi Gelecek Planımız doğrultusunda, karbon, su ve gıda atıkları başlıklarında 2030’a endeksli zorlayıcı hedefler koyduk. Türkiye’nin karbon ayak izini ölçen ve azaltan ilk gıda perakende şirketiyiz. Mağazalarımızda metrekare başına günlük karbon salınımını 6 yılda yüzde 38 azalttık. Fiziki büyümemize rağmen, elektrik ve soğutucu gaz kaynaklı, mutlak karbon salınımımızı, Bilime Dayalı Hedefler (SBT) doğrultusunda 1,5 ºC senaryosu ile uyumlu olarak %42 azaltmayı hedefliyoruz.

Patenti bize ait olan sulu soğutma sistemiyle mağaza dolaplarında neredeyse gaz kullanmıyoruz. Elektrik tüketimini azaltmak için soğutma, iklimlendirme ve aydınlatmayı merkezden kontrol ediyor ve yeni nesil sistem değişimleriyle optimizasyon sağlıyoruz. Geçen seneki elektrik tüketimimizin yüzde 10’unu yenilenebilir kaynaklardan elde ettik. Güneş enerji santrali (GES) yatırımlarımızı her yıl daha da güçlendirerek doğal kaynaklarımızı tasarruflu şekilde kullanıyor, ülke ekonomisine katkıda bulunuyoruz. 2030 yılına kadar satış metrekaremiz başına su tüketimini yüzde 10 azaltma hedefimiz bulunuyor.

Gıda perakendecileri olarak, üreticiler ve tüketiciler arasında köprü olmamız, gıda israfıyla mücadelemizin etki alanını genişletiyor. Bu kapsamda öncelikli olarak operasyonlarımızdaki gıda imhalarımızı azaltmaya odaklanıyoruz.

“2030 yılına kadar gıda imha oranlarımızı %50 azaltmayı hedefliyoruz”

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda 2030 yılına kadar gıda imha oranlarımızı %50 azaltma hedefimiz var. Bütün değer zinciri üzerine Gıda Geri Kazanım Hiyerarşisini dikkate alarak model kuruyoruz. Kendi geliştirdiğimiz otomatik sipariş sistemi ile öğrenen akıllı bir algoritma üzerinden doğru stoklama sağlıyoruz.

Olgunlaşan ve son tüketim tarihi yaklaşan gıdaları indirimli olarak satışa sunuyoruz. Satışa dönüşmeyen ancak besleyiciliğini koruyan, sağlıklı gıda ürünlerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere dijital bir platform üzerinden gıda bankaları ve sosyal marketlere bağışlıyoruz. Hala kalan, tüketilebilir gıdaları sokak hayvanlarının beslenmesi için bağışlıyoruz. Organik atıkları ise biyogaz ve komposta dönüştürüyoruz. Tüm bu operasyonel geliştirmeler ve bağışlarla 3 yılda yaklaşık 50 milyon öğünlük gıdayı kurtardık. Gıda israfıyla mücadele hedefimize tedarikçi ve üreticilerimizi de dahil ediyoruz. Bu kapsamda, Dünya Kaynakları Enstitüsü tarafından başlatılan “10x20x30” girişimine 26 gönüllü tedarikçimiz ile birlikte katılan ilk Türk perakende şirketiyiz.

Tarlada gıda kayıplarını yok etmek için ise tüm mahsulü çiftçiden satın alınmasına yönelik pilot bir çalışma başlattık. Bu kapsamda; satış kriterlerimize uyan ürünleri satıyor, besleyicilik değerini koruyan diğer ürünlerin de reçel, sos ve meyve suyu gibi diğer üretim alanlarında değerlendirilmesini sağlıyoruz.

Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın:
Sürdürülebilirliğin anahtarı; pazarlama, iletişim ve inovasyon dünyasında
İklim krizinin herkes tarafından daha hissedilir ve gözlemlenebilir hale gelmesiyle birlikte, tüm dünya genelinde sürdürülebilirlik konuları hiç olmadığı kadar sık gündeme gelmeye başladı.

İklim krizinin toplumun her kademesinde benimsenmesinde iletişimcilerin rolünün çok önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü markalar yaptıkları iletişim çalışmalarıyla kolektif bir bilinç oluşturup dönüştürücü eylemler yaratabilirler. Ancak bunun için markaların tüm bu iletişim çalışmalarını samimi ve şeffaf bir şekilde yürütmelerinin kritik önem taşıdığı görüşündeyim. Bireyler de artık bu konuda oldukça bilinçli. Bu durum da markaları sürdürülebilirlik konusunda daha hassas olmaya ve gerçekçi adımlar atmaya zorluyor.

Sürdürülebilir bir dünya üzerine konuşulurken genellikle iklim krizi, global ısınma, kirlilik, atmosferdeki sera gazlarının artması, biyoçeşitliliğin bozulması, buzulların erimesi ve tüm bunların olumsuz etkileri tartışılıyor. Birçok kişi tarafından aksi düşünülse de sürdürülebilirlik, sadece iklim krizi konusunu içermiyor. Sürdürülebilirliğin vazgeçilmez boyutları arasında ekonomik ve sosyal meseleler de bulunuyor. Dolayısıyla, sürdürülebilirliği ele alırken, dünyadaki beşerî meseleleri de gözden kaçırmamak lazım. Sürdürülebilirlik, insanların kendi aralarındaki ilişkilerle de yakından ilgili. Sürdürülebilirlik dediğimizde, aynı zamanda gelecek için insanca ve adil bir yaşam sürebilmeyi de konuşmamız gerekiyor. Bu noktada kurumlara ve yine biz iletişimcilere önemli bir görev düşüyor. Çünkü sürdürülebilirlik konularının anahtarı pazarlama, iletişim ve inovasyon dünyasında.

“Üzerimize düşen sorumlulukların bilincindeyiz”

Yapı Kredi olarak, çevresel ve sosyal etkilerin yönetilmesinde finans sektörü olarak üzerimize düşen sorumlulukların bilincindeyiz. Bu doğrultuda attığımız adımlarla, sektörümüz ve ülkemiz için örnek kurum kimliğimizi senelerdir başarı ile taşıyoruz.

Sürdürülebilirliği tüm iş süreçlerine entegre etmek isteyen markaların hem kendi içlerinde hem de paydaşları nezdinde sürdürülebilirlik adına yaşanacak kültürel dönüşüm için çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu şekilde markaların bütüncül bir sürdürülebilirlik vizyonuna ulaşacağı görüşündeyim.  Bu anlamda hayata geçirdiğimiz tüm kurumsal projelerde doğal kaynakların gelecek kuşaklara aktarılabilmesi konusunda üzerimize düşen görevleri yerine getirirken, aynı zamanda daha fazla kişiye sürdürülebilirlik kavramını ulaştırmak ve dönüştürücü bir kültür yaratmak için çalışıyoruz. Kaynakların kullanımında israfın önlenmesi için alınabilecek bireysel tasarruf önlemleri dâhil pek çok sürdürülebilirlik çözümlerini geniş kitlelere anlatıyoruz. Bu doğrultuda özellikle dönüşüm konusunda tüm paydaşlarımızı aktif oyunculara çevirmekle ilgili de pek çok çalışmaya imza atıyoruz.

“Bireyleri “Dünya Kadar Sade” ile sadeleşmeye, tasarrufa ve akıllı alışverişe davet ediyoruz”

Yapı Kredi olarak sürdürülebilirlikle ilgili ortak bir bilinç ve farkındalık oluşturmak adına tüm iletişim kanallarımızı aktif ve etkili bir biçimde kullanıyoruz. Şu anda üçüncü sezon hazırlıkları devam eden “Dünya Kadar Sade” projesiyle örnek bir işe imza atarak dürtüsel tüketim sonucunda ortaya çıkan tüketim çılgınlığının ve karmaşanın sadeleşerek, fazlalıklardan kurtularak azalabileceğini, bunun da daha iyi bir yaşam deneyimine kapı açabileceğini anlatıyoruz. Ülkemizin lider kredi kartı markası World ile sorumlu bir davranış sergileyerek, bireyleri daha fazla harcama yapmaya yönlendirmek yerine, “Dünya Kadar Sade” ile sadeleşmeye, tasarrufa ve akıllı alışverişe davet ediyoruz. Bu anlamda çarpıcı bir işe imza attığımıza inanıyorum. Bireylerin atacakları sürdürülebilir adımların kartopu gibi büyüyerek çığ etkisi yaratacağına ve hayatın her alanında israfın önlenmesine, tasarrufla sürdürülebilir bir kültür oluşturulması için adım atmaya çağırıyoruz.

Şişecam İletişim Koordinatörü Arzu Özcan:
“Sürdürülebilir gelecek” en büyük önceliğimiz
Sürdürülebilirliği tüm faaliyetlerinin merkezine alan Şişecam, bu alandaki taahhütlerini “gezegeni korumak”, “toplumu güçlendirmek” ve “yaşamı dönüştürmek” öncelikleri etrafında şekillendiriyor. 2030 CareForNext stratejisi ise Şişecam’ın bu alanlarda üstlenmeyi taahhüt ettiği sorumluluklar konusunda bir rehber niteliği taşıyor.

Farklı alanlarda daha iyi bir dünya hedefiyle ortaya koyduğumuz bu vizyonu, hammadde tedarikinden üretime, satıştan müşterilerimize; değer zincirimizde yer alan tüm paydaşlarımızı ve süreçleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik yaklaşımımızı, dünyada konulan üretim standartlarına uyum sağlamak adına yerine getirmesi gereken bir zorunluluk değil, önemli bir sorumluluk olarak ele alıyor ve “sürdürülebilir gelecek” kavramını en büyük önceliğimiz olarak görüyoruz.

“Global anlamda kurumsal itibarı yüksek bir kurumuz”

87 yıl önce Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz vizyonu ve üstün dehasının bir ürünü olarak Türkiye’de cam sanayini kurmak amacıyla temelleri atılan Şişecam, bugün 14 ülkedeki üretim faaliyetleriyle, 150 ülkeye ulaşan ürünleriyle cam ve kimyasallar alanında lider konumda.

Geçmişinden aldığı mirası daha yaşanır bir dünya için benimsediği sürdürülebilirlik yaklaşımıyla geleceğe taşıyan, global anlamda kurumsal itibarı yüksek bir kurumuz. Katma değerli ürünlerimizle sağlıktan gıdaya, iletişimden sanata kadar yaşamın her alanına dokunuyor, dünyanın dönüşümüne katkı sunuyoruz.

Böylesine köklü ve güçlü bir kuruluş olan Şişecam’ın iletişim ekibi olarak, mevcut köklü ve yüksek bir itibarımızı global arenada daha da artırmak için çalışıyoruz. Şişecam’ın geçmişi, vizyonu ve faaliyetleriyle zaten fark yaratıyor olması en büyük avantajımız ama bir yandan da bu mirası korumak en büyük sorumluluğumuz. Böylesi değerleri ve bu kadar eşsiz bir hikayesi olan bir kurumun iletişimini yapıyor olmak bizler için gerçekten çok büyük bir şans. Şişecam ve sahip olduğu tüm markalar nezdinde bu itibarı global ölçekte yükseltmek, Şişecam’ın eşsiz hikayesini geniş kitlelerle paylaşmak, Atatürk’ün bize bıraktığı mirası geleceğe taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Anlattığımız her hikâyede, dönüşüm gücümüz ve kültürümüzden, Şişecam’ın ortaya koyduğu yüksek performanstan güç alıyoruz.

87 yıllık köklü ve benzersiz tarihimizin arşivini yaratmak ve geliştirmek, tek bir Şişecam iletişim dili oluşturmak ve Şişecam markasının bütünsel şekilde global olarak iletişimini yapmak gibi önemli somut projelerimiz 2023 önceliklerimiz arasında yer alıyor. Dijitali her alanda olduğu gibi iletişimde de önceliklendiriyoruz. İletişim kabiliyetlerimizi hedef pazarlarda geliştirmek üzerine kurduğumuz global iletişim stratejimizi hayata geçirmek için çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz.

OPET Sürdürülebilirlik ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Ayşenur Aydın:
Bütünsel iletişimi stratejik bir yaklaşımla içerik yönetimi bakış açısıyla kurguluyoruz
OPET’in kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği tüm çalışmaların odağında toplumsal kalkınma, sürdürülebilirlik ve gelişim yer almaktadır.

Toplumsal kalkınmaya, çevreye, sağlığa, eğitime dönük yapılan tüm projeler sürdürülebilir bir dünya için öngörülen kalkınma hedeflerini odağını alır. OPET’in ilk sosyal sorumluluk projesi olan “OPET Temiz Tuvalet Kampanyası” hijyen ve temizlik sorununu, marka faaliyetinin odağına alıp, özünde insana hizmeti hedefleyerek, sürekliliği ve tutarlılığı ile müşterisi ile bağ kuran marka aktivizmine örnek olacak büyük bir dönüşüm yaratmıştır. OPET’in kurucularından Sayın Nurten Öztürk’ün titizlikle geliştirerek, uygulamaya koyduğu bu proje 2000 yılından bu yana hem sektörümüzde hem de ülkemizde büyük bir dönüşüm yarattı. Hiç beklemediğimiz bir anda dünyamızı etkisi altına alan Pandemi ile daha iyi anladığımız hijyen ve temizlik konusunda müşteri ihtiyaçlarını iyi analiz eden, paydaşlarını merkeze alan ve toplumsal kalkınmayı hedeflerken samimiyeti elden bırakmayan OPET bu projeyle çok önemli bir farkındalık yarattı. Yakın dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı işbirliği ile “Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar” projesini hayata geçirildi Ülkemizdeki 77 bin devlet okulunda yer alan öğrencilerimize yönelik eğitim modüllerini içeren proje ile öğrencilerde, temizlik görevlilerinde, velilerde, öğretmen ve idarecilerde temizlik ve hijyen konularında farkındalığın artması ve okullarda konuya ilişkin kültürel dönüşüm sağlanması amaçlanıyor. Diğer yandan toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde kurgulanan ve Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Filiz Öztürk’ün liderliğinde devam eden “Kadın Gücü” Projesi; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı iş birliği ile OPET istasyonlarında kadın istihdamının artırılmasına yönelik olarak devam ediyor. Proje kapsamında OPET istasyonlarındaki insan kaynakları süreçleri gözden geçirilerek, her istasyonda en az iki kadın çalışanın olması hedefliyor. Mesleğin cinsiyeti olmadığını gösteren bu projeyle, bugün Türkiye’nin dört bir yanından 3000’den fazla kadın çalışan görev yapıyor. Bugün erkeklere özgü meslek olarak algılanan akaryakıt satış yetkilisi, istasyon yöneticisi, vardiya amiri gibi pozisyonlarda kadınlar da söz sahibi.

“İletişimizi proaktif bir yaklaşımla ele alıyoruz”

Pandemi, son on yılda yaşadığımız büyük değişim çağını tahmin ettiğimizden de öte hızlandırdı. Dijitalleşme ile birlikte kurumlar daha açık, daha şeffaf ve hesap verebilir hale geldiler. Kurumlar için hedeflerini ve sonuçlarını paydaşlarına doğru bir içerikle anlatmak büyük önem taşıyor. Dünyanın yaşanabilir geleceği, sosyal refahı için geliştirilen projeler önemli bir rekabet avantajı da yaratıyor. Diğer yandan doğru bilginin samimiyetle aktarılmaması, şirketlerin güvenilirlikleri ve itibarları üzerinde risk oluşturuyor. Günümüzde kurumların faaliyetlerini ve sürdürülebilirlik yaklaşımlarını kamuoyu ile paylaşmaları kaçınılmaz bir hale geldi. Biz de OPET olarak değişime önderlik yaptığımızın bilinci ve yarattığımız sosyal etkiyi büyüterek iletişimizi proaktif bir yaklaşımla ele alıyoruz. Sosyal değişim ve amaç odağı ile yaptığımız faaliyetleri, yenilikleri, insana, doğaya, ekonomiye sağladığımız etkiyi paylaşırken… gazeteci bakış açısını, medyanın değerlerini, etik kurallarını bilerek ve önemseyerek hareket ediyoruz. Bütünsel iletişimi stratejik bir yaklaşımla içerik yönetimi bakış açısıyla kurguluyoruz. Bu unsurlar ışığında düzenlediğimiz iletişim çalışmaları da tüm paydaşlar nezdinde algı ve itibarımızı olumlu anlamda etkiliyor ve değer katıyor.    

  “20 milyondan fazla insana ulaştık”

Odağımız toplumsal fayda, müşteri memnuniyeti ve toplumsal cinsiyet eşitliği. Çoklu paydaş katılımı esasıyla “yaşayan”, toplumsal sorunlara yönelik uzun vadeli projeler üretiyoruz. Sosyal sorumluluk projelerimiz ve projelerimizin yan uygulamaları ile bugüne kadar 20 milyondan fazla insana ulaştık. Temiz Tuvalet Kampanyası ile başlayan ve büyük bir sosyal etki yaratan sosyal sorumluluk projelerimiz; Yeşil Yol Projesi, Örnek Köy Projesi, Tarihe Saygı Projesi, Trafik Dedektifleri Projesi, Tarihe Saygı Projesi Troya, Kadın Gücü Projesi, İşimiz Temiz Projesi ve Doğaya Saygı Projesi ve Tertemiz Okullar Yarınlardan Başlar.

Pegasus Hava Yolları Kurumsal İletişim Danışmanı Banu Karamuk:
Pegasus, karbon emisyonunu 2030’a kadar %20 azaltmayı hedefliyor
Tüm çalışmalarını sürdürülebilirlik (ESG) alanındaki yönetişim stratejisiyle uyumlu ve çıktılarına destek olacak şekilde planlayan Pegasus Hava Yolları; havacılık sektörü için çok önemli olan karbon emisyonlarının azaltılması çerçevesinde, sektöre yönelik düzenlemelere tam uyum gösteriyor.

Bazı operasyonel tedbirlerle, sürecin kaynağında emisyon azaltma çalışmaları gerçekleştiriyor. Bunlara filonun gençleştirilmesi, yakıt tasarrufu getiren düşük emisyonlu uçak modellerine yatırım yapılması, uçaklarda ağırlık azaltma çalışmaları, rotaların optimize edilmesi gibi operasyonel tedbirleri örnek verebiliriz. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” kararı doğrultusunda, dünyada bu taahhütte bulunan öncü hava yolu şirketleri arasında yer alan Pegasus, bu taahhüdü pekiştirmek amacıyla ara dönem hedefini de belirledi. Birim yolcu kilometre başına düşen uçuş kaynaklı karbon emisyonunu, 2030’a kadar 2019’a kıyasla %20 azaltmayı hedefliyor. Ekim 2021’den bu yana aylık karbon emisyonunu geçmiş yıllarla karşılaştırmalı olarak şeffaf bir şekilde paylaşıyor.

İş modelinin temel prensiplerinden ödün vermeden, operasyonlarını “sürdürülebilir çevre” anlayışıyla yöneten Pegasus, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na da katkıda bulunuyor. Hava yolu taşımacılığını erişilebilir, düşük maliyetli, yalın bir hizmet olarak sunuyor. Diğer düşük maliyetli hava yollarından farklı olarak, büyük bir uçuş ağını birbirine bağlıyor. “Eşitsizliklerin Azaltılması” ve “Sürdürülebilir Şehirler ve Toplumlar” gibi farklı birçok SKA’ya dokunuyor. Önemli bir istihdam kaynağı yaratıyor; ancak istihdama sadece işveren-çalışan ilişkisi olarak bakmıyor. Kişisel ve mesleki gelişim, yönetsel beceriler alanlarında çalışmalar yapıyor. BM, IATA, SHGM ve STK’larla birlikte “Nitelikli Eğitim” ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” amaçları doğrultusunda çalışmalarda da yer alıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, Pegasus’un çok önem verdiği ve birçok çalışma yürüttüğü bir konu. BM Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) platformuna katılan dünyadaki ilk hava yolu, IATA’nın gönüllü girişimi “2025’te25”’i imzalayan öncü hava yollarından biri. Ayrıca Yanındayız Derneği, wtech Teknolojide Kadın Derneği, Women in Sales Network (WiSN) sosyal projesi gibi oluşumların da destekçisi…

“Masanın iki tarafını da deneyimleme fırsatım oldu”

Ulaşılabilir, hızlı, şeffaf bir iletişim modeliyle ilerlemenin önemine inanıyorum. Kendimizi ve basını taraf olarak değil, iletişim ekosisteminin önemli birer parçası olarak görüyorum. Bu sebeple, ortaya çıkardığımız işlerin doğru ve başarılı bir şekilde ilerlemesi için maksimum özen göstermek kritik bir önem taşıyor. Ben mesleğe gazeteci olarak başladım; masanın iki tarafını da deneyimleme fırsatım oldu. Bu da işin dinamiklerini birebir tecrübe etme imkânı verdiği için kolay empati kurabilmemi sağlıyor. Basın mensubu arkadaşlarımızla iş birliği içerisinde sağlıklı bir iletişim sürdürerek çalışmalarımızı yürütüyoruz.

“Kurumsal itibarın temelinde gerçeklik ve samimiyet var”

Gerçekleştirdiğimiz tüm projeleri inandığımız ve stratejik olarak doğru bulduğumuz için yapıyoruz. Kurumsal itibarın temelinde de bu gerçeklik ve samimiyet var zaten. Pegasus Hava Yolları için, 2023 ve gelecek yıllarda da özellikle dijital dönüşüm, filo dönüşümü, çevre ve sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve çeşitlilik ana başlıkları çerçevesinde projelerimiz tüm hızıyla devam edecek. Bütün bu projelerin iletişimini en etkin şekilde gerçekleştireceğiz.

ASELSAN Kurumsal İletişim Müdürü Berkan KARAKURT:
Doğayı, iklimi, suyu da savunuyoruz
Bizler ASELSAN’da sadece kullanıcılarımızın üstün teknolojilere sahip olmalarını, güvenliklerini değil; doğayı, iklimi, suyu da savunuyoruz. Sürdürülebilir yaklaşımlar konusunda, milletimizin bize olan güveniyle, dürüstlükle ve samimiyetle savunma sanayimize liderlik ediyoruz.

Kalkınma hedeflerimizin tamamında üst yönetimimizin vizyonu ve liderliği ilke sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz. ASELSAN’da yürütülen mevcut çevre yönetimi uygulamalarına ek olarak, kaynakların verimli kullanılması, israfın önlenmesi ve atık oluşumunun en aza indirilmesinin sağlanabilmesi amacıyla 2019’da Sıfır Atık Projesi hayata geçirildi. Aralık 2022 itibariyle, Sıfır Atık Projesi sayesinde toplamda yaklaşık 1010 ton atık azaltımı sağlandı. Çocuklarımıza verdiğimiz sözümüzü tutarak, onlara iyi bir gelecek emanet etmek için çalışmalarını yürüttüğümüz iklim değişikliği konusunda önemli adımlar attık.

“Çevre unvanlarımıza ‘Su Liderini’ de ekledik”

2050 yılı için net sıfır emisyon kararı 2021 yılı haziran ayında alındı. CDP (Karbon Saydamlık Projesi) İklim Değişikliği kapsamındaki puanımızda her yıl iyileşme sağlayarak, küresel ve ülke ortalamasının üstünde performans seviyesine ulaştı. CDP Su Raporlamasında A- derecesini alarak, 2021 yılının sonunda dünyada önemli firmalar arasında yerimizi aldık ve çevre unvanlarımıza Su Liderini de ekledik. CDP İklim Değişikliği Tedarik Zinciri Yönetiminde A- puanını alarak, küresel ve ülke ortalamasının üstünde bir performans sergiledik. Tüm dünyada çevre otoriteleri tarafından en prestijli yarışmalar arasında gösterilen, İngiltere merkezli The Green Awards’da 2021 yılında Atık Yönetimimiz ile, 2022 yılında ise İklim Değişikliği Yönetimimizle ödül almaya hak kazandık. ABD merkezli The Stevie Awards’dan da iklim değişikliği yönetimimiz ile 2022 yılında ödül almaya hak kazandık.

“Doğru bir medya iletişimi, şirketlerin marka sürecini hızlandırır”

Ülkemizin değerli markalara, “değerli marka” olabilmek için de doğru ve sürdürülebilir iletişime ihtiyaç var. Bu açıdan baktığınızda medya dostu bir iletişim stratejisi, itibarını en iyi şekilde yönetmek isteyen büyük ölçekli şirketler için önemli bir zorunluluktur. Doğru bir medya iletişimi, şirketlerin marka sürecini hızlandırır; insan kıymeti cazibesi, kurumsal itibar, ihracat gibi alanlarda ciddi bir katma değer sunar. Kurumsal iletişim stratejilerimizi oluştururken bizler medya gücünü, gazetecileri birer “dost”tan da öte bir “paydaş” olarak ele alıyoruz. ASELSAN markasının milli gücü, “basın dostu” ve onları birer “paydaş” olarak gören iletişim stratejimizle birleşince şirketimiz yüksek bir katma değer kazanıyor. Diğer taraftan medyanın reflekslerini, kriz iletişimini, içerik stratejisini, sektör gündemini, dijital medyayı çok iyi bilen yüksek tecrübeli bir ekiple çalışıyoruz. Kurumların itibarlarını yükseltmek için durmadan çalıştığı, iletişim fırsatlarının genişleyip kanalların çoğaldığı, sosyal medya, dijital mecralar dahil dünyanın değer katan ve dikkat çekici içerikleri kovaladığı bu dönemde medya ilişkilerimizi dengeli, doğru, sürdürülebilir ve açık bir zeminde gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmalarımız neticesinde şirketimizin kamuoyu ve diğer paydaşlarımızın nezdindeki pozitif görünürlüğü, bilinirliği ve itibarı her geçen gün yükselmeye devam ediyor.

Arkas Holding Kurumsal İletişim Direktörü Berna Kumaş Sipahi:
Projelerimizin temel önceliği; sürdürülebilirik, çevre ve insan
Pandemi sadece sağlık odaklı bir kriz değil, aynı zamanda insanlığın bugüne kadar oldukça ihmal ettiği sürdürülebilirlik kriziydi. Bu kriz iklim değişikliği, çevre sorunları ve sürdürülebilir gelecek gibi konuların ne kadar önemli olduğunu, aynı dünyada sorunların birbirinden bağımsız olmadığını farkına vardık.

Her geçen gün daha da kötüye giden bu tabloyu değiştirmek için Arkas olarak toplumsal ve çevresel olaylara olan duyarlılığımızla tasarladığımız projeler ve sosyal sorumluluk organizasyonlarıyla Birleşmiş Milletler gibi otoritelerin yayımladığı raporları odağımıza alarak uzun zaman önce harekete geçtik. Her sene yeni projeler tasarlayarak, kapsam alanımızı genişletmeyi hedefliyoruz. Projelerimizin temel önceliği sürdürülebilir, çevre ve insan hayatına değer katan bir yaklaşımda olmasıdır.

BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedefi olarak ilan ettiği 17 temel başlığın 13 tanesinde devam eden çalışmalarımız var.

Arkas Holding çatısı altındaki şirketlerimizin ortak katılımıyla oluşturduğumuz “Avrupa Yeşil Mutabakatı Çalışma Komitesi” bünyesinde “Arkas Yeşil için Maviler” platformu oluşturduk. Böylece projelerimizi Arkas çalışanlarıyla paylaşıyor, sürdürülebilirlik konularında bilgilendiriyor, eğitim içerikleri oluşturuyor, karbon ayak izinin ölçülmesini ve takibini sağlıyor, AB Yeşil Mutabakatına uyum çalışmaları çerçevesinde izlenecek yolları belirliyoruz.

“Ana iş kollarımızda önemli adımlar atıyoruz”

Denizcilik şirketimiz Arkas Line, IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) kriterleri gereğince tüm gemilerinde düşük sülfürlü yakıta geçerek sülfür emisyonunu bir önceki yıla göre yüzde 82,8 azalttı. CCWG (Clean Cargo Working Group) 2020 sonuçlarına göre 2011-2020 yılları arasında karbon emisyon oranını yüzde 26,2 düşürmeyi başardı. Deniz ekosisteminin korunmasına yönelik adımlarıyla balast suyu arıtma sistemi kurulan gemi sayısını tüm filoda yüzde 75’e yükseltti.

Sürdürülebilir çevre projeleri başlığında denizi korumak amacıyla 16 yıl önce TURMEPA iş birliğinde başlattığımız Arkas Turmepa II, bugüne kadar 2 milyon 120 bin litre atık su toplayarak 17 milyon litre deniz suyunun temiz kalmasını sağladı.

Arkas Lojistik ise tüm operasyonel süreçlerinde yaptığı dijital ve yeşil dönüşümlerle karbon salınımını yüzde 58 azalttı.

Türkiye’nin ilk yeşil limanı sertifikasına sahip Marport’ta sürdürülebilir çevreci uygulamalarının bir devamı olarak “Sıfır Atık” belgesini de aldı. Limanda atıklar kaynağında ayrıştırılıyor ve kategorilerine göre geri dönüşüme kazandırıyor, atık sular yönetmeliğe uygun olarak arıtılıyor.  Enerjinin daha verimli kullanılması ve karbon salınımın azaltılması için geliştirilen Prime Route ve Expert Deckin projeleri ile ekipman verimliliğinde yüzde 11 oranında artış sağlanıyor.

“Kadının Güçlenmesi Prensipleri”ne imza atan Türkiye’deki 45 kuruluş arasındayız”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusunda ise İnsan Kaynakları Direktörlüğümüzün verilerine göre yönetim merkezlerimizde beyaz yakalı çalışanlar içinde kadın çalışan oranımızı yüzde 41’e çıkardık. Üst düzey kadın yönetici oranımız yüzde 33. Yönetim merkezlerimizde kadın istihdamında işe alım oranımız yüzde 61 seviyesinde. Grubun içinde, liman, gemi ve lojistik gibi erkek egemen sektörler olmasına rağmen böyle yüksek bir oranımız var. Arkas Holding, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) ile Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadınların Güçlendirilmesi Birimi’nin (UN Women) iş birliğiyle 2010 yılında oluşturulan “Kadının Güçlenmesi Prensipleri”ne (Women’s Empowerment Principles/WEPs) imza atan Türkiye’deki 45 kuruluştan biri oldu.

Allianz Türkiye Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Berna Özdemir:
Küresel dönüşüm ancak birlikte mümkün
Allianz Grubu’nun vizyonu doğrultusunda Allianz Türkiye olarak sektörümüzde sürdürülebilirliğe her boyutta öncelik veriyoruz. Bu çerçevede ortaya koyduğumuz her emeğin, Birleşmiş Milletler’in “İklim Eylemi”, “İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, “Nitelikli Eğitim” ile “Sağlık ve Kaliteli Yaşam” başlıklı sürdürülebilir kalkınma amaçlarına hizmet etmesini, küresel dayanışma için değer yaratmasını hedefliyoruz.

2016 yılında çıktığımız sürdürülebilirlik yolculuğumuzda net sıfıra doğru ilerlerken, kurum olarak kendimizi sürdürülebilirlik prensiplerine uygun şekilde dönüştürüyor, finansal bir kuruluş olarak içinde bulunduğumuz ekosistemin de dönüşümüne katkı sağlayacak kararlı adımlar atıyoruz. Sürdürülebilir değer yaratma modelimizle varoluş amacımız olan ‘Allianz Seninle’yi, sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve yönetişimsel katmanlarına taşıyarak, “iyi çevre, iyi toplum, iyi kurum” yaratma yolundaki odak alanlarımızı genişlettiğimiz iş stratejimizle daha da entegre hale getiriyoruz. İyi bir çevre için iklim değişikliğiyle mücadeleyi ve düşük karbon ekonomisini destekliyor; toplumun iyiliği için gelecek nesillere yatırım yapmaya devam ediyoruz. Daha iyi bir kurum olmak için, iş stratejisiyle birlikte iş etiğini, şeffaf ve çevik yönetişimi, sürdürülebilir çözümleri, ESG entegrasyonunu ve risk yönetimini odağımıza alıyoruz.

Toplumun iyiliği için; insan odaklı, gelecek nesiller için değer yaratan yatırımlar yapıyoruz. Daha iyi bir kurum olmak için sürekli kendimizi dönüştürüyoruz. İş etiğine önem veriyor, etkin bir risk yönetim sistemini uyguluyoruz. Pek çok ulusal ve uluslararası inisiyatifle iş birliği ve dayanışma sergiliyoruz. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC), BM Kadının Güçlenmesi Prensipleri, Yenilenen Küresel İş birliği için CEO Bildirisi ve İş Dünyası Plastik Girişimi’nin imzacısıyız. Etik ve İtibar Derneği ile Entegre Raporlama Derneği Türkiye’nin yönetim kurulunda yer alıyoruz. Aynı zamanda İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ile çatı destekçisi olduğumuz Yuvam Dünya Derneği’nin kurumsal üyesiyiz. TÜSİAD, UNGC, TEİD, SKD, ERTA, TSB ve YASED gibi iş dünyasının önemli derneklerinin ESG çalışma gruplarında aktif yer alıyoruz. Küresel sorunların çözümünün iş birliği ve dayanışmadan geçtiğine, küresel dönüşümün ancak birlikte mümkün olabileceğine inanıyoruz.

“AllIanz Türkiye’nin ve sigorta sektörünün ilk sürdürülebilirlik stratejisini çizdik”

Sürdürülebilir değer yaratma misyonumuzla 2016 yılında çıktığımız iyilik yolculuğumuzda öncelikle bu konuya özel olarak eğilecek kurumsal sorumluluk ve sürdürülebilirlik departmanımızı kurduk. Ardından tüm iş kollarının aktif şekilde temsil edildiği sürdürülebilirlik komitemizi oluşturduk. Allianz Türkiye’nin ve sigorta sektörünün ilk sürdürülebilirlik stratejisini çizdik. 2021 yılında öncü olmanın ötesine geçerek ekosistemimizin dönüşümüne katkı sağlama hedefiyle komitemizi CEO başkanlığında icra kurulu seviyesine taşıdık. Kurumsal sorumluluk ve sürdürülebilirlik ekibimizin yanı sıra komitemize bağlı çalışma gruplarımızda yer alan gönüllü arkadaşlarımızla birlikte yaklaşık 60 kişi, Allianz Türkiye’nin sürdürülebilir değer yaratması için çalışıyoruz. Hayata geçirdiğimiz projeleri ve kaydettiğimiz ilerlemeyi basın, iş dünyası, sivil toplum örgütleri ve kamuoyu nezdinde paylaşmak üzere istikrarlı bir sürdürülebilirlik politikası izliyoruz. Bu süreci; itibar yönetimi, kurum içi ve kurum dışı iletişim uygulamaları ile sürdürülebilirlik yönetimini de içine alan, şirketimizin hedeflerine giden yolda kurum kültürü ile uyumlu iletişim çalışmalarının bir bütünü olarak özetleyebiliriz. Yaptığımız iletişim çalışmalarında kırmızı çizgimiz, yeşil ya da pembe aklama yapmamak, tutarlı olmak, altının dolu olması ve sürdürülebilirlik stratejimizle birebir örtüşmesidir.

Şirket olarak, ürün ve hizmetlerimizle; müşterilerimizin sağlıklarını, yıllar boyunca oluşturdukları varlıklarını korumak, hayatlarının tüm evrelerinde kendilerinin ve ailelerinin yanında olmak misyonuyla çalışıyoruz.  Müşterilerimiz için var gücümüzle çalışırken, toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olmayı da hedeflerimiz arasında üst sıraya yerleştirdik.  “Allianz Seninle, İyiliğin Yanında” mottosuyla kurumsal iletişim ekibinin önderliğinde, sürdürülebilirlik komitesi, çevre ve farklılıkları gözetme çalışma grupları ile sektörde ilk olan pek çok iyiliği hayata geçiriyoruz.

Esas Holding Kurumsal İlişkiler Direktörü Berrak Kutsoy:
Ülkemizin gençleri için çalışıyoruz
Esas Holding olarak; ana faaliyet alanlarımızda gerçekleştirdiğimiz yatırımlar, çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG), toplumsal cinsiyet dengesi ve genç istihdamı çerçevesinde birçok çalışma yürütüyoruz.

Sosyal yatırım birimimiz Esas Sosyal’in “Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat” ve “Hayırlı Sabancı Desteğiyle İngilizce Fırsatım” programları kapsamında; Birleşmiş Milletler’in belirlediği “Nitelikli Eğitim”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, “Eşitsizliklerin Azaltılması” ve “Hedefler İçin Ortaklıklar” gibi Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik çalışmalar yapıyoruz. 3.000 kişiyi bulan ekosistemimiz ve 41 kurumsal destekçimizle, ülkemizin gençleri için çalışıyoruz.

“Programlarımızla gençlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz”

Özellikle geleceğimiz olan gençlere yatırım yapmanın ülkemiz adına çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede holdingimizin sosyal yatırım birimi olan Esas Sosyal kapsamında devam ettiğimiz 2 önemli programımız var. Bunlardan ilki, Esas Sosyal’in ilk sosyal yatırımı olan ve işverenler tarafından daha az bilinen devlet üniversitelerinden mezun gençlerin mezuniyet sonrası ilk işlerine geçiş yaparken yaşadıkları zorluklara odaklanarak yeni bir çözüm modeli sunan “Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat”. İkincisi ise işverenler tarafından daha az tercih edilen devlet üniversitelerinde okuyan öğrencilere İngilizce eğitim fırsatı sunan “Hayırlı Sabancı Desteğiyle İngilizce Fırsatım”. Bu programlar çerçevesinde gençlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.

Ford Otosan Kurumsal İletişim Müdürü Burçak Türkeri:
Güçlü, somut ve kararlı adımlarla ilerliyoruz
Ford Otosan, kurulduğu günden bu yana tüm faaliyetlerini çevreye ve topluma fayda sağlayan ürün ve hizmet sunma amacıyla yürütüyor. Sürdürülebilirlik bakış açımızı bütüncül şekilde; çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) alanlarını kapsayacak doğrultuda kurguluyoruz. Stratejimizi belirlerken paydaşlarımızın ve toplumun beklentilerini, ihtiyaçlarını dikkate alıyoruz.

Ağustos 2022’de “Gelecek Şimdi” diyerek uzun dönem sürdürülebilirlik hedeflerimizi ortaya koyduk. Bu yol planını Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact- UNGC) ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) kapsamında, AB Yeşil Mutabakatı taahhütlerini de göz önüne alarak yapılandırdık. Bu vizyonu merkeze alarak tüm ekosistemde dönüşümün öncüsü olma yolunda güçlü, somut ve kararlı adımlarla ilerliyoruz. ESG hedeflerimizi ve aksiyon planımızı şöyle özetleyebilirim:

- İklim değişikliği risklerini tanımlıyor, bunların etkilerini hafifletmek ve yeni iklim koşullarına uyum sağlamak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyoruz.

- Araç başına düşen karbon emisyonu salımını 2017 baz yılına kıyasla 2023’e kadar %18, 2030’a kadar %50-55 oranında azaltmayı, 2050 yılına kadar karbon nötr fabrika olmayı amaçlıyoruz. 2040 yılından itibaren ağır ticari filo araçların kullanımı kaynaklı salımların sıfıra düşürülmesini hedefliyoruz. Otomotiv endüstrisinin büyük bir ekosistem olduğu bilinciyle hareket ederek tedarik zincirimizdeki 300’den fazla tedarikçimizin ve şirket lojistik operasyonlarımızın 2035’te karbon nötr olmasını amaçlıyoruz.

- Ayrıca, üretim tesislerimizde de 2030’da karbon nötr olmayı hedefiyle ilerliyoruz.

- Enerji verimliliği, enerji yönetimi ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımıyla üretimde karbon salımının azaltılmasına odaklanıyoruz. Sıfır atık ve atık geri dönüşümü yaklaşımıyla döngüsel bir ekonomik modele geçişi hedefliyoruz. Su kaynaklarının korunabilmesi için operasyonlarımızdan kaynaklanan su tüketimini azaltıyoruz. Biyoçeşitliliğin korunması için çalışıyoruz.

- Geleceğin ulaşım teknolojisi olan elektrikli araçlara yatırım yapıyor, alternatif yakıt kullanan araçların sektöre kazandırılması için çalışmalar yürütüyoruz. Bağlı araçlar teknolojisine odaklanıyor, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak hareketliliği destekliyoruz.

- İnsan kaynağımız bizim için çok değerli. Tüm iş süreçlerinde çalışma arkadaşlarımızın bedensel ve ruhsal sağlığını koruyor, ergonomi ve psikolojik güvenlik için gerekli önlemlerin alınması ve sıfır kaza kültürünün yaygınlaştırılması için eğitimler düzenliyoruz.

- Çalışma arkadaşlarımızla olan etkileşimimiz için teknolojinin sağladığı avantajları da kullanarak yenilikçi iletişim platformları geliştiriyoruz. Yetenek yönetimi platformumuz FO TalentUp ile çalışma arkadaşlarımızın tüm yetkinliklerinin ve yeteneklerinin ortaya çıktığı, onlara farklı kariyer ve gelişim fırsatlarının sunulduğu bir ekosistem yaratıyoruz.

- Tüm değer zincirimiz boyunca insan ve çalışan haklarını koruyor, ayrımcılığın önlenmesi için çalışmalar yürütüyoruz. İş ortamında eşitlik ve çeşitliliği sağlayarak ayrımcılığı önlüyoruz. Dezavantajlı grupların ve kadınların güçlenmesi adına fırsat eşitliği yaratıyoruz.

- Yönetim kadrolarının en az yarısı kadın olan girişimleri desteklemeyi, 2026 yılına kadar topluma yönelik yapacağı farkındalık, eğitim ve finansal destek projeleriyle 100 bin kadına ulaşmayı hedefliyoruz. Bu hedeflere ek olarak teknoloji ve inovasyon alanında şirket içerisinde çalışan kadın oranını %30'a yükseltmeyi, tüm bayi ağında ise 2 katına çıkarmayı taahhüt ediyoruz.

- Tüm satın alma süreçlerinde ekonomik, çevresel, sosyal ve etik koşulların izlenmesini, tedarik zincirimizin periyodik olarak denetlenmesini önemsiyoruz.

Hepsiburada Kurumsal İletişim Direktörü Cem Tanır:​​​​​​​
Kurumsal projeler ve programların önemi artıyor
Ekonomik, toplumsal, kültürel veya çevresel bir sorunun çözümüne samimi şekilde katkısı olan; topluma fayda sağlarken farkındalık da yaratan; topluluk olma, dayanışma ve toplumsal paydaşlık duygusunu geliştiren kurumsal projeler ve programların ‘kurumsal iletişim ve itibar yönetimi” açısından önemi son yıllarda artıyor.

Geçmişte yaşanan ‘hayırseverlik’ten ‘Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ anlayışına geçişe benzer bir süreci 2008 finansal krizi sonrasında tüm dünyada ‘sürdürülebilirlik’ anlayışına geçiş şeklinde yaşıyoruz. Bu nedenle Birleşmiş Milletler’in 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı, her ne kadar revizyon ihtiyacı her geçen yıl artsa da, kurumların sürdürülebilirlik vizyonlarının temel çerçevesi olmaya devam ediyor.

Türkiye'nin Hepsiburada'sı olarak kurumsal sorumluluk ve sürdürülebilirlik programlarını tüm paydaşlarımızla bugüne kadar geliştirdiğimiz sürdürülebilir paydaşlık hukukunun önemli bir parçası olarak görüyoruz. Türkiye’de ticaretin dijitalleşmesine liderlik etme misyonumuzla, teknoloji ve e-ticaret gücümüzü kaldıraç olarak kullanarak kadınlara, çocuklara, dezavantajlı topluluklara, hayvanlara, çevreye, bilime, kültüre, eğitime, spora ve sanata verdiğimiz kurumsal destekleri sürdürüyoruz.

Milyonlarca müşterilerimizin dijital yol arkadaşı olma ve onların hayatını kolaylaştırma vizyonuyla sürdürdüğümüz yolculukta, müşterilerimize ulaşmak için en doğru yollardan birinin medya mensupları aracılığıyla olduğunu biliyoruz. Çalışmalarımızın, medya mensuplarının kendi araştırma yöntemleri, etik değerleri ve süzgeçlerinden geçtikten sonra paydaşlarımıza ulaşması bizler için en kıymetli iletişim kanalı olmayı sürdürüyor. Ayrıca basından aldığımız geri bildirimlerle de işimizi geliştiriyor ve daha iyiye ulaşıyoruz.

 

“Girişimci kadınlara ve kadın kooperatiflerine desteğimizi sürdürüyoruz”

Hepsiburada Türkiye’nin girişimci kadınlarına kapsamlı bir programla destek veren ilk e-ticaret markası. Kadınların ekonomiye ve istihdama katkısını desteklemek üzere 2017 yılında başlattığımız ve her yıl güçlendirerek sürdürdüğümüz “Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü Programı” ile 2022’de de e-ticaret alanında girişimci kadınları ve kadın kooperatiflerini desteklemeye devam ettik. Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programımızdan 5 yıl içinde 81 ilde 40 binden fazla kadın girişimci, Türkiye’nin dört bir yanından 154 kadın kooperatifi ve 51 sivil toplum kuruluşu faydalandı. Girişimci kadınların sattığı 30 Milyondan fazla ürün Hepsiburada platformu aracılığıyla müşteriye ulaşırken sadece son 2 yılda elde edilen gelir 3 Milyar TL’yi aştı. Yerel kalkınmayı ve yöresel ürünleri desteklemek için geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz Hepsi Türkiye’den programıyla da Türkiye’nin 64 ili ve 195 ilçesinden 330 üreticiye pazara erişim imkânı ve özel destekler veriyoruz. Türkiye’nin en geniş “coğrafi işaretli ürünler” seçkisine ev sahipliği yapmaktan da ayrıca mutluluk duyuyoruz.

Bunun yanı sıra çocukların gülüşlerinden ilham aldığımız “Bir Gülüş Yeter” projemizle Türkiye’nin dört bir yanındaki dezavantajlı köy okullarında okuyan çocukları eğitici ve öğretici binlerce kitap, oyuncak ve kırtasiye setiyle buluşturduk. 70 ilden, 201 okuldaki 32 bin çocuğa ulaştığımız bu projeyi ülke daha da geliştirmek ve milyonlarca çocuğun gülüşünü çoğaltmak olmak istiyoruz.

Hayat Global Kurumsal İletişim Direktörü Çağlayan Kent:​​​​​​​
‘Nesiller boyu fayda sağlamak’ için çalışıyoruz
Hayat olarak ev bakım, bebek bakım, kadın kişisel bakım, kişisel sağlık ve temizlik kağıtları kategorilerinde Molfix, Molped, Bingo, Papia, Familia, Evony gibi bilinen 16 markamızı, bugün dünya çapında milyonlarca tüketiciyle buluşturuyoruz. Mısır, Cezayir, İran, Rusya, Nijerya, Pakistan ve Vietnam’daki üretim tesislerimiz ve iştiraklerimizle birlikte dünyada 100’den fazla ülkeye markalarımızı ulaştırıyoruz.

Tüm faaliyetlerimizi “Nesiller boyu fayda sağlamak” misyonumuzun üzerine inşa ediyoruz. Sürdürülebilirlik vizyonumuzu ise “Hayata İyi Bakarız” teması üzerine dayandırıyoruz. İyiliğin nesilden nesle taşınabilmesi için uzun vadeli, kalıcı ve sürdürülebilir hedeflerle ilerliyoruz. Çünkü Hayat olarak ürettiğimiz faydayı gezegenimizin en uzak köşelerine kadar ulaştırmak bizim için çok değerli. Bununla birlikte topluma karşı yükümlülüklerimizi sadece ürün ve hizmetlerimizin kalitesi ile sınırlı görmüyoruz. İşimizi en iyi şekilde yapmanın yanı sıra topluma değer katıyor olmak da önceliklerimiz arasında.  Sosyal etki projelerimizde ana öznemiz insan ve çevre. Bu alanlarda kamuoyunun bilinçlendirilmesi, farkındalığın artması, için eğitim odaklı projeler geliştiriyoruz.

“En önemli sorunumuz İklim Değişikliği”

İklim değişikliğinin insanlık olarak bugün karşı karşıya olduğumuz en önemli sorunlardan biri olduğuna inanıyoruz. Çevre politikası çerçevesinde, faaliyetlerimizin çevreye olumsuz etkiler yaratmaması için yatırım kararlarında çevre dostu teknolojileri tercih ediyoruz. Bununla birlikte su tasarrufu konusunda yaptığımız verimlilik çalışmalarıyla Türkiye’nin en az, Avrupa’nın üçüncü en düşük su kullanan temizlik kâğıdı üreticisiyiz.

Aynı zamanda Hayat olarak sürdürülebilirlik anlayışımızın takip ve yönetimini ESG bildirim ve metrikleri kapsayacak şekilde, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bünyesinde Uluslararası İş Konseyi tarafından oluşturulan ‘Paydaş Kapitalizmi Göstergeleri’ ile uyumlu ekonomik, sosyal ve çevresel yönetim politikaları uyguluyoruz. Çünkü daha iyi bir geleceği tesis etmek için; saygı, adalet, kapsayıcılık, eşitlik, dürüstlük, aidiyet ve açık fikirliliğin temel değerler olduğuna inanıyoruz.

“BM’nin CEO destek beyanını imzaladık”

Hayat, bu yıl, Birleşmiş Milletler’in Kadınların Güçlendirilmesi Prensipleri (WEP’s)’ne yönelik CEO destek beyanını imzaladık. Fırsat Eşitliği Modeli (FEM) kapsamında, işe alım ve eğitim prosedürlerini cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik konuları içerecek şekilde uygulamaktayız.

Tüm bunların yanı sıra BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı, ‘Nitelikli Yönetim ve Paydaş Katılımı’, ‘Yeşil Ekonomi ve İklim Dirençliliği’, ‘İnsan Hakları ve Sağlığı’, ‘Kalkınma ve Toplumsal Gelişim’ ana başlıklarında önceliklendirerek iş hedeflerimizle ilişkilendirdik. Hayata İyi Bakarız Sürdürülebilirlik Manifestosu hazırlayarak ‘Hayat Sürdürülebilirlik Komitesi’ni kurduk. Sürdürülebilirlik uygulamalarımızın tamamı artık bu komite ile birlikte yürütüyoruz. Şirket olarak sürdürülebilir bir geleceğe her gün artan oranda katkı sağlamaya devam edeceğiz.

Borusan Holding Kurumsal İletişim Müdürü Dilek Özkan:​​​​​​​
Sürdürülebilirlik çalışmalarımız iklim, insan ve inovasyon odaklı
Sürdürülebilirlik, Borusan’ın temel değerlerine paralel bir kavram. Kurucu değerlerimizden olan toplumdan aldığını topluma verme anlayışını dünyadan aldığımızı dünyaya vererek sürdürülebilirlik odağında sürdürüyoruz.

Sürdürülebilirlik çalışmalarımızı iklim, insan ve inovasyon odak alanlarımızda yürütüyoruz. İklim odağımızda 2030 yılında karbon nötr olmayı, su ve plastik tüketimini azaltmayı ve yenilenebilir enerji portföyü oluştururken karasal yaşamı desteklemeyi amaçlıyoruz. Bununla birlikte sürdürülebilir satın alma politikasını devreye alarak iş ortaklarımızla birlikte hedef yürümeyi amaçlıyoruz.

İnsan başlığında yeteneği elde tutmak ve geliştirmek, en çok tercih edilen işveren olmak, Eşitlik ve kapsayıcılık politikalarımız kapsamında kadın lider ve çalışan oranını artırmak öne çıkan konu başlıklarından. Ayrıca tüm Borusanlı ekip arkadaşlarımız için mutlu, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamayı her zamanki gibi önceliklendiriyoruz.

İnovasyon başlığında ise inovatif, sürdürülebilir iş modelleri üzerinde çalışıyoruz. Elektrikli araçlardan yapay zekâ uygulamalarına, makine öğrenmesinden ileri veri analizine kadar her alanda küresel inovasyon trendlerini yakından takip ederek Grup şirketlerimiz bünyesinde yeni projeleri hayata geçiriyoruz.

2020 yılında Holding ve Grup şirketlerimiz olarak gerçekleştirdiğimiz sürdürülebilirlik stratejisi çalışmalarımız neticesinde, öncelikli sürdürülebilirlik konularını ve bu konularda uzun vadeli benimseyecekleri hedefleri belirledik. Her şirket kendi hedefleri ve performans göstergeleri ile ilgili ilerlerken, biz de Holding olarak şirketlerimizin öncelikli sürdürülebilirlik konularından beslenen ve 2030’u referans alacak şekilde belirlediğimiz çatı göstergeler ile performansları takip edip, şirketlerimizin bu yolda ortaya çıkacak ihtiyaçlarını karşılama yönünde çalışıyoruz. Diğer yandan da iklim krizinin etkilerinin ve eşitsizliklerin azaltılması eksponansiyel etki oluşturacak proje ve programlar üzerinde çalışıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızda ise dünyadan ilham alıp geleceğe ilham veriyoruz.

“Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı”

Borusan’ın itibarını artıracak ve rekabette bizi öne çıkaracak pek çok proje üzerinde çalışıyoruz. Bu projeler arasında değinmek istediğim en günceli ise fayda oluşturma stratejimiz kapsamında hayata geçirdiğimiz Borusan Sürdürülebilir Fayda Programı. Sosyal etki ve sürdürülebilirlik öncelikleriyle paralel, toplumsal meselelerde hedef grupları etkileme ve harekete geçirme potansiyeli yüksek, eşitsizlikleri azaltma ve iklim krizine yönelik çözümler üretme odaklı projeleri desteklediğimiz programda 4 projeyi seçtik. Impact Hub İstanbul iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz programa 121 başvuru yapılırken bu başvuruların 55’i iklim, 41’i eşitsizlik, 25’i de iklim ve eşitsizlik temalarını birlikte içeriyordu. Programa yapılan başvurular uygulanabilirlik, yaratıcılık, etki alanı & değişim potansiyeli, somut çıktı sunma potansiyeli ve sürdürülebilirlik kriterlerine göre değerlendirilirken seçilen projeler ve konuları ise şöyle:

Ayşe Damla İşeri Sunman’ın Dem Derneği ile hayata geçirdiği Sağır ve İşitme Engelli Kadın Hakları Eğitim Platformu, Türkiye’de sağır ve işitme engelli kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği temelli hakları ile ilgili farkındalığının artmasını amaçlıyor.

Burçe Tutku Tuncalı ve Nebiye Arı’nın hayata geçirdiği Komedyen Kadınlar Dayanışma Ağı ve Komedi Kulübü İnisiyatifi ise, Türkiye’deki komedyen kadınlara işlerini sürdürebilmeleri için daha fazla sahne imkânı yaratmayı, yeni komedyen adayları için atölyeler düzenlemeyi ve sektör içinde eşitliği gözeten dayanışma ağı oluşturmayı hedefliyor.

Nesra Gürbüz ve Gülşah Özdemir Koryürek, “Zaman Yolcusu Kreta” isimli projeleri ile çocuk hakları odağında iklim krizinin etkilerini çocuklara anlatmak için kısa film, videolu kitap serisi ve hikayeleştirme yolu ile farkındalık yaratmayı amaçlıyorlar.

Prof. Dr. Mustafa Sarı liderliğinde hazırlanan Pinaların Çığlığı adlı proje ise Marmara Denizi’ndeki müsilajın ve iklim değişikliği sebebiyle yaşanan ekosistem tahribatının etkilediği Pina popülasyonunu, bilimsel verilerle ve restorasyon stratejileriyle korumayı amaçlıyor. Marmara denizinde koruma altında olan pinalar deniz ekosistemi için son derece önemli çünkü her biri saatte 6 litre suyu temizliyor.

SIgnIfy Ortadoğu, Türkiye, Afrika ve Pakistan Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Ertan Bilge:​​​​​​​
‘Gelecek nesiller için sürdürülebilir bir yaşam’
132 yıldır dünyada, 90 yıldan fazla bir süredir de Türkiye’de faaliyet gösteren şirketimiz ile bugüne kadar ürünlerimiz ve projelerimiz dahil tüm çalışmalarımızda ‘Gelecek Nesiller için Sürdürülebilir bir Yaşam’ mottomuzdan yola çıkıyoruz.

Sürdürülebilirlik bizim stratejimizin tam ortasında konumlandırdığımız ve tüm hizmetlerimizi, ürünlerimizi, teknolojik AR-GE çalışmalarımızı da buna göre şekillendirdiğimiz bir iş yapış şekli. Çevreden insan kaynağına, üretimden paketlemeye, tedarik zincirinden ürün kullanımına kadar her aşamayı hem kullanıcılara maksimum tasarrufu sağlayacak şekilde hem de dünyanın geleceğini düşünerek gerçekleştiriyoruz. Bunun içinde belirli hedefler belirleyerek, o hedeflere sıkı sıkı bağlı bir şekilde somut adımlarla yolumuza devam ediyoruz.

‘Karbon Nötr’lüğe ulaşmak Signify’ın 2020 için belirlediği sürdürülebilirlik hedeflerinden biriydi ve Signify Türkiye 2016’da bu hedefe ilk ulaşan ülkelerden biri oldu. 2020 yılında Signify’ın global olarak tüm operasyonları karbon nötr hale gelirken, 2010 yılından bu yana da operasyonel emisyonları yüzde 70'in üzerinde azaldı. Üretim süreçlerinde, LED sayesinde yüzde 46 daha az emisyon; ofislerinde, artan ofis alanı kullanımı ve dijital bina süreçleri sayesinde yüzde 92 daha az emisyon; lojistik konusunda, daha fazla deniz taşımacılığı ve artırılan verimlilik sayesinde yüzde 52 daha az emisyon kullanımı gerçekleşti. Aynı zamanda kullandığımız elektrikte yüzde 100 yenilenebilir enerjiye de geçtik.

Bu yolculuğumuzda en iddialı olan ürünlerimizden biri Ultra Enerji Tasarruflu Led ampul serimiz. Signify’ın sürdürülebilirlik konusu çerçevesinde geliştirdiği Ultra Enerji Tasarruflu lambalar ile karbon emisyonlarını azaltmak, malzeme israfını azaltmak ve enerji kullanımını azaltmak mümkün.  50.000 saatlik kullanım ömrüyle, normal LED ampullerden 3,5 kat daha uzun ömürlü ve yine normal LED’lere göre %60 daha tasarruflu. Sürdürülebilir bir gezegen için gerekli olan şeyin şirket olarak kendimizle devamlı yarış halinde olup yine kendimizin daha iyi versiyonunu ortaya çıkarmak için yılmadan çalışmak ve denemek olduğunu düşüyoruz.

“Basının yadsınamaz değerini çok iyi biliyoruz”

Hiç kuşkusuz kurumsal iletişim departmanları için en önemli paydaşlardan biri basın dostlarımız. Bizlere markalarımızın iletişimi için alan açan sevgili basınımız olmazsa dünyamıza katma değer sağladığımız projelerimizi ve ürünlerimizi, sektörümüze öncelik ettiğimiz birçok konuyu samimiyetle aktaramazdık. Signify olarak basının yadsınamaz değerini çok iyi biliyor; samimiyetimizden, doğruluktan ve kamuya faydalı olacağını düşündüğümüz konuları, teknolojileri, bilgileri paylaşmaktan hiçbir surette ödün vermiyoruz.

“Ürettiğimiz ve geliştirdiğimiz tüm ürünlerin sürdürülebilirlik temelli”

Global misyonumuz ‘Hem Dünyayı İyileştirme Hem de İnsanların Hayatını İyileştirme’ ile hareket ediyor ve sürdürülebilirlik alanında aksiyon alıyoruz. Ürettiğimiz ve geliştirdiğimiz tüm ürünlerin sürdürülebilirlik temelli olması bizim için en önemli değerlerden biri. Ürünlerimizin yanı sıra Signify Sürdürülebilirlik Programı çerçevesinde 2025 planlarımızı belirledik. Hedefimiz, 2025 yılına kadar çevre ve toplum üzerindeki olumlu etkimizi ikiye katlamak. Paris Anlaşması’nda sıcaklık artışlarını sanayi öncesi dönemdeki ortalamanın en fazla 1,5°C üzerinde olacak şekilde sınırlamak üzere şirketler için belirlenen 2030 hedefine 2025 yılında ulaşmış olacağız. Bunu, müşterilerimizin emisyonlarını azaltacak bir adım olarak portföyümüzün enerji verimliliğini artırarak ve tedarikçilerimizi karbon azaltımı konusunda teşvik ederek gerçekleştireceğiz.

Bu doğrultuda Paris Anlaşması'nın etkileşim hızını ikiye katlayarak, iklim eylemi taahhüdümüz (SKA13) kapsamında, karbon nötr olmanın ötesine geçecek ve değer zincirimiz genelinde karbon emisyonunu azaltacağız.

SAP TÜRKİYE Kurumsal İletişim Direktörü Ekin Erim Tayali:
İnsanı ve teknolojiyi merkezimize koyuyoruz
Kurumsal uygulama ve yazılım lideri SAP olarak, dünyada 50 yıldır, Türkiye’de 21 yıldır dünyayı daha yaşanabilir kılmak ve insan hayatını iyileştirme vizyonumuzla sürdürülebilir bir dünya yaratmak için çalışıyoruz. Bu amacımıza ulaşmak için her şeyin merkezine insanı ve teknolojiyi koyuyoruz.

SAP olarak stratejimiz, dünyanın akıllı ve sürdürülebilir işletmelerden oluşan bir iş ağına dönüşmesini keşfetmek! Sürdürülebilirliği kurum kültürümüzün bir parçası olarak kabul ediyoruz. Birleşmiş Milletler’in 17 sürdürülebilir kalkınma amacını benimsiyor ve tüm operasyonlarımızda %100 yenilenebilir enerji kullanarak 2025’e kadar karbon nötr olmayı taahhüt ediyoruz. Sürdürülebilirlik kavramı SAP için bir pazarlama sloganı değildir. Sürdürülebilirlik, hepimizin geleceği için kırmızı bir yaşam çizgisidir. Bundan sonraki dönemde, paydaş-odaklı çalışan; yani stratejilerini ve uzun vadeli hedeflerini vatandaşları, müşterilerini, çalışanlarını ve tedarik zincirini yani tüm paydaşlarını gözeterek belirleyen ve sürdürülebilir ekonomi için çalışan kurumlar ayakta kalacak. Sürdürülebilirlik, dayanıklılığın, verimliliğin hatta büyüme ve kârlılığın çıkış noktası, temel dayanağı olarak konumlanıyor. Sürdürülebilir bir iş dünyası inşa etmediğimizde, elimizde bir iş dünyası kalmayabilir. Üzerinde yaşadığımız gezegenin geleceğini garanti altına almak için, sürdürülebilir iş ağları kurabilmemiz gerekiyor. Bu ağların en küçük yapı taşı da şüphesiz, akıllı ve sürdürülebilir işletmeler olarak öne çıkıyor.

“Sürdürülebilirlik metriklerini tüm çözümlerimize dahil ediyoruz”

SAP olarak, sürdürülebilirlik metriklerini tüm çözümlerimize dahil ediyoruz. Örneğin; SAP’nin yeşil tedarik zinciri çözümleri. Dijital dönüşüm ve dijital tedarik zinciri teknolojilerinin giderek daha sofistike hale gelmesi, tedarik zinciri sürdürülebilirliğinin gelişmesinde büyük rol oynuyor. Büyük veri yönetimi, gelişmiş analitikler, yapay zekâ (AI) ve blockchain ve RFID sensörleri gibi güvenlik araçları modern tedarik zincirlerine görülmemiş görünürlük ve hesap verebilirlik kazandırdı. Şirketler artık kurumsal sosyal sorumluluk göstermek ve yeşil tedarik zincirleri ve sürdürülebilir lojistik için en iyi uygulamaları paylaşmak için çok daha büyük bir yeteneğe ve yükümlülüğe sahip.

“Sürdürülebilir tedarik zincirleri, israfı azaltırken çevikliği ve kârlılığı artırır”

Sürdürülebilir bir tedarik zinciri, etik ve çevreden sorumlu uygulamaları rekabetçi ve başarılı bir modele tamamen entegre eden bir zincirdir. Sürdürülebilir tedarik zincirleri, israfı azaltırken çevikliği ve kârlılığı artırır. SAP olarak, sürdürülebilirlik çözümlerimizle, sıfır atık ve sıfır emisyona giden yolculuklarında şirketlerin hızlandırılmasına yardımcı olmak istiyoruz. Çözümlerimiz, şirketlerin yüzde 40'a varan emisyon azaltımları elde etmelerini sağlayabilir. Toplam küresel ticaretin yüzde 87’sini SAP müşterileri oluşturuyor ve dünyanın en yeşil 100 şirketinden 97’si SAP kullanıyor. Dijital olgunluğu yüksek SAP müşterilerinin, pazarın geri kalanından yüzde 73 daha iyi Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim (ESG) Puanı’na sahip olduğunu biliyoruz. Tüm bu gayretlerin sonucuna Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde üst üste 15 yıldır #1 numaralı yazılım şirketiyiz.

“SIFIR emisyon, SIFIR atık ve SIFIR eşitsizlik”

Hayalimiz çok açık: SAP olarak “SIFIR emisyon, SIFIR atık ve SIFIR eşitsizlik” olan bir dünya hayal ediyoruz. SAP, 2023’e kadar karbon nötr olmayı ve tüm operasyonlarını yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle yürütmeyi, 2030’da ise tüm değer zincirinde net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı taahhüt ediyor. Artık harekete geçme, geleceğin elimizden kaçmasına daha fazla izin vermeme zamanı. Bunun için de başta şirketler olmak üzere, sahip olduğumuz en önemli araç teknoloji. Ve elbette ki bunun bir adım ötesinde, kurumların kendi sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak sürdürülebilir teknolojiler…

İGA Kurumsal İletişim Direktörü Gökhan Şengül:
İnsanı ve toplumu odağına almış bir şirketiz
İnsan hayatını, çevre ve topluma saygıyı odağımıza alarak, sürdürülebilirlik faaliyetlerimize devam ediyoruz. Amacımız, tüm misafirlerimize kusursuz bir havalimanı deneyimi sunmak.

Bugünün ihtiyaçları için daha verimli çözümler sunarken bir yandan da sektörümüzün, siz kıymetli paydaşlarımızın, çevrenin ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını gözeterek, kaynakların sürdürülebilirliğini önceleyen yaklaşımlar geliştiriyoruz. İGA’nın İstanbul Havalimanı genelinde yürüttüğü bütün operasyonların ve iş süreçlerinin, sürdürülebilirlik yaklaşımı ile harmanlanması kurum kültürümüzün olmazsa olmazı. İGA’nın dört değeri olan Birliktelik, Sürekli Gelişim, Güven ve Misafir Odaklılık, aynı zamanda sürdürülebilirlik kavramının da vazgeçilmez unsurları.

Tasarımdan inşaata, inşaattan operasyon sürecine kadar tüm adımlarında sürdürülebilirliği kendisine bir yol gösterici olarak belirleyen İGA İstanbul Havalimanı, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda yaşadığı gezegene saygı çerçevesinde, gelecek kuşaklara karşı sorumluluk bilinciyle, sorumlu tüketim ve yönetim anlayışıyla çalışmaların yön vermesiyle de hem sektörüne hem de içinde bulunduğu topluma yol gösterici bir konumda bulunuyor.

Bu bağlamda yaptıklarımızdan bahsetmem gerekiyor;

Pandeminin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği bir yıl olan 2020’de de sürdürülebilirlik çalışmalarına ara vermeden devam eden İGA, 400’ü aşkın noktadaki statik ve dijital reklam ünitelerinde kesintisiz Covid-19 bilgilendirmesi yaparken, çevresel konulardaki faaliyet ve çalışmalarına devam etti. Tüm bu çalışmaları için yaklaşık   53 milyon TL’lik harcama gerçekleştiren İGA, 2019 yılına göre 297 ton daha az karbondioksit salımı, 13 bin 149 varil yakıt tasarrufu ve 10 milyon kilovat enerji tasarrufu elde ederken, 297 kilogram hammadde tasarrufu ve 5 bin 873 metreküp de depolama alanından kazanç sağladı. Ayrıca yine su kaynaklarını verimli kullanma yaklaşımı çerçevesinde 2019’da kullanmış olduğu 1,3 milyon metreküplük suyu da 2020’de 829 bin metreküpe düşürdü.

“5 Yılda 5 Bin Hektar Ağaçlandırma Protokolü” kapsamında 2020 yılında 1,2 milyon adet fidan dikiminde bulunan İGA, online eğitimler ile çalışanlarına 300’den fazla eğitim başlığında toplam 49 bin 296 saat eğitim verirken, çalışanları ve alt işveren çalışanlarının güvenliklerine verdiği önem doğrultusunda da raporlama döneminde toplamda yaklaşık 58 bin kişiye de İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği) eğitimi sağladı.

Tasarım sürecinden inşaat aşamasına, inşaat aşamasından tam kapasite ile operasyona kadar geçen sürede, enerji verimliliği ve çevreci uygulamalarla adından sıkça söz ettiren İstanbul Havalimanı, 2020 yılında dünyanın en büyük "LEED sertifikalı binası" olmaya hak kazanarak, havacılık sektöründe önemli bir başarıya imza atmıştı.

Sürdürülebilir Kalkınma İlkeleri doğrultusunda çalışmalarına devam eden İGA bunun yanı sıra Amerikan Yeşil Bina Konseyi’ne yaptığı başvuru sonucunda Airport City’nin ilk yapısı olan Ali Kuşçu Camisi’ne önemli bir sertifika aldı. Amerikan Yeşil Bina Konseyi’nin “Leed V4 Bina Tasarımı ve İnşaatı” kategorisinde verdiği Leed Altın V4 Sertifikası ile cami bu belgeyi almaya hak kazanan ‘dünyanın ilk camii’ oldu.

 

“30 tondan fazla atık geri kazanıma gönderiliyor”

İstanbul Havalimanı’nda günde 110 ton atık üretilirken bunun yüzde 38’i, yani 30 tondan fazla atık geri kazanıma gönderiliyor. Cam atık, kâğıt, plastik, metal ve kompozit malzemeler geri dönüştürülüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ‘Elektronik Çevre Bilgi Sistemi’ üzerinden elde edilen verilere göre ‘Sıfır Atık’ stratejisi bakımından, havalimanının açıldığı tarihten bu yana 1 milyon 300 bin ton daha az karbondioksit salınımı gerçekleşti ve 49 bin 500 ton daha az yakıt kullanıldı. 44 milyon 217 bin kilovat daha az enerji tüketildi ve bu sayede bin 175 kilo daha az hammadde kullanılarak tasarruf sağlandı.

Buna ek olarak, İstanbul Havalimanı projesi inşa aşamasında ortaya çıkan atıkların değerlendirilmesi, atıkların azaltılması ve geri dönüşüm bilinci yaratılması kapsamında hayata geçirilen ARTWIST (Atıktan Sanata) Projesi kapsamında 2017 yılında bir sanat atölyesi kurularak, tasarım ürünlerinin ortaya çıkarılması yönünde çalışmalar gerçekleştirildi. 2019 yılında lansmanı gerçekleştirilen ve Heykeltraş Seçkin Pirim ile İstanbul Teknik Üniversitesi ortaklığında yürütülen ARTWIST Projesi ile atık bilincinin geliştirilmesi ve projenin hedef grupları için sosyal ve ekonomik getirilerin sağlanması amaçlandı.

Sabancı Holding Kurumsal İletişim Direktörü Filiz Karagül Tüzün:​​​​​​​
Güçlü bir gelecek hayalinin itici güçlerindeniz
Sabancı Topluluğu’nun ülkemiz için önemi sadece yarattığı istihdamla, ekonomiye katkısıyla sınırlı değil. Yaklaşık 100 yıllık tarihiyle, neredeyse Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt olan Sabancı Topluluğu, ülkemizin çağdaşlaşma yolculuğunun, daha güçlü bir gelecek hayalinin itici güçlerinden biri.

Bu yaklaşım, Sabancı Holding’in iletişim stratejisinin de temelini oluşturuyor. Sadece konuşan değil; konuştuğunu yapan, yaptıklarıyla ilham veren ve tüm paydaşlarını sürekli daha ileriye taşıyan Sabancı Topluluğu’nun ‘örnek olma’ vizyonunu pekiştirmek, iletişimdeki en büyük amaçlarımızdan bir tanesi. Bunun için de özellikle sürdürülebilirlik ve dijital gibi ‘yeni ekonomi'yi şekillendiren kavramlardaki öncü rolümüzü, sürekli geliştirdiğimiz iletişim stratejileriyle güçlendiriyoruz. Bununla birlikte, Sabancı Cumhuriyet Seferberliği gibi kapsamlı projelerle, insan ve toplum odaklı pozitif etkimizi artırmaya odaklanıyoruz.

Enerjisa Enerji İletişim Direktörü Göktürk Demirel:
‘Herkes için daha iyi bir gelecek’
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından açıklanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, markalar için iletişim anlamında da birer kılavuz niteliğinde.

Enerji sektörü gibi çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması için en kritik sektörlerinden birinin lider oyuncusu olarak iletişim alanında üzerimizde büyük bir sorumluluk hissediyoruz. Bu yüzden hayırseverlik ya da kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarının ötesinde, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğe yönelik tüm çalışmalarımızı ‘sorumlu iletişim’ bakış açısıyla ve ‘Herkes için daha iyi bir gelecek’ vizyonuyla iletişime taşımayı amaçlıyoruz.

“Basın ve medya camiasının kıymetli temsilcilerini fikir önderi  olarak görüyoruz”

Enerjisa Enerji olarak, basın ve medya camiasının kıymetli temsilcilerini hem etkili bir iletişim için olmazsa olmaz, hem de tüm paydaşlarımızın beklentilerini bize aktaracak birer fikir önderi olarak görüyoruz. Dolayısıyla basın camiasıyla olan tüm ilişki ve iletişimizi de bu bakış açısıyla, iki yönlü bir etkileşim çerçevesinde değerlendiriyoruz. Bu sayede markamızın itibar ve algısına yönelik çok kıymetli kazanımlar sağladığımızı düşünüyorum.

“Sürdürülebilirlik ve teknoloji iletişim planımızın merkezinde yer alıyor”

Sürdürülebilirlik ve teknoloji odaklı müşteri çözümlerimiz olan İşimin Enerjisi ürünlerimiz, Türkiye’nin ilk ve en hızlı elektrikli araç şarj istasyonu ağımız Eşarj, Eşitlik, Çeşitlilik ve kapsayıcılık platformumuz Sensiz Olmaz İvme Girişim Hızlandırma Programımız, Sürdürülebilir Enerji Temelli Turizm Uygulama Projemiz SENTRUM, Enerjimi Koruyorum Projemiz gibi birbirinden kıymetli çalışmalarımız iletişim planımızın merkezinde yer alıyor.

Divan Grubu Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Gönül Gültekin:​​​​​​​
İnsana ve doğaya karşı sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz
Her riskin ve fırsatın birbirine bağlı olduğu günümüz koşullarında hem Divan grup olarak hem de bireysel olarak üzerimize düşen sorumlulukların biniciyle hareket ediyoruz.

Pandemi bu noktada dünya çapında yaşam şeklimizi yeniden gözden geçirdiğimiz bir süreç oldu. Grubumuzda, insana ve doğaya karşı sorumluluk bilinciyle hareket ediyor ve ilgili tüm birimlerimiz ile ortak çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Divan Grubu olarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Sürdürülebilirliği bir iş yapış biçimi olarak ele alıyor ve sürdürülebilir çözümler üreterek çalışıyoruz. Aynı zamanda sadece marka olarak kendi katkımızı düşünmekle kalmıyor, birlikte çalıştığımız üreticilerimizi, tedarikçilerimizi ve müşterilerimizi de bizimle birlikte sorumluluk almaları için teşvik ediyor ve destekleyici projeler geliştiriyoruz. Gıda atıklarının önlenmesinden yerel üreticinin desteklenmesi, hayvan refahına ve gıda israfına kadar birçok alanda projelerimizi hayata geçiriyoruz.

2022 yılında da sürdürülebilirlik çalışmalarımıza ivme kazandırmayı sürdürdük. Grup olarak sürdürülebilirlik eğitimleri, çalıştayı, yüz yüze/online görüşmeler gerçekleştirerek Konaklama ve Yeme-İçme Sektörü Sürdürülebilirlik Genel Görünümü ve Divan Grup Potansiyel ve Stratejiler Raporu’nu hazırladık. Eş zamanda olarak sürdürülebilirlik kalkınma hedeflerinin Grubumuzda önceliklendirme analizini gerçekleştirdik.  Yapılan sürdürülebilirlik çalışmalarının hem iç paydaşlara hem de dış paydaşlara doğru aktarılması ve atıksız mutfak çalışmalarının Grubumuzda yaygınlaştırması için çalışmalarımız aralıksız devam ediyor.

“Vizyonumuzun en başında insanları iyi tanımak bulunuyor”

Divan Grubu olarak vizyonumuzun en başında insanları iyi tanımak bulunuyor. Misafirlerimizin yaşayacağı deneyimler için özverili bir şekilde çok düşünüyor ve “Nasıl çalışmalar hayata geçirmeliyiz?’’ sorusu üzerine çalışıyoruz. Bu düşünceler ışığında ortaya çıkardığımız projelerimizi ise bizi en iyi tanıyan ve misafirlerimiz ile buluşmamızın en büyük yardımcısı değerli basın mensubu dostlarımız ile paylaşıyoruz. Basın ile gerçekleştirdiğimiz kesintisiz iletişimde yalnızca paylaşım yapmıyor, değerlendirmelerini, önerilerini, toplumun eğilimlerine dair görüşlerini ve eleştirilerini de kendimize bir not olarak alıyor ve sonraki gerçekleştirdiğimiz işlerde onların yorumlarından da ilham alıyoruz. Basın ile güven ve şeffaflık algısına dayalı iletişimimiz ve iş birliği içinde olmamız aynı zamanda sektörü, toplumdaki eğilim, global ve yerel trendlerin tüketicilerdeki etkisini de yakından takip edebilmemizi sağlıyor. Basın mensubu dostlarımız ile olan yakın iletişimimiz, markamızın basında yer alma gücü artarken, yaşanılan kriz durumlarında iletişim yönetimini hızlandırmamıza da yardımcı oluyor.

Divan’ın köklü geçmişine de bağlı olarak iletişimimizde gerçekleştirdiğimiz çağdaş yorumlamayı “Friends & Family’’ kitlesinin oluşmasıyla korumayı hedefliyor, güçlenmesi ve sürdürülebilirliği için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

“Sektörde fark yaratan markalardan biriyiz”

Divan, 66 yıllık köklü mirası ve kültürü ile müşterilerine kusursuz bir hizmet sunuyor. Bu noktada, sektöründe fark yaratan markalardan biri olduğumuzu söyleyebilirim. Turizm, gastronomi ve lifestyle sektörlerinde fayda sağlayacak ve öncü olmak hedefiyle yol gösterecek birçok içerik ve proje hazırlıyoruz. Misafirlerimize ve iş ortaklarımıza sunduğumuz kaliteli hizmet anlayışının yanı sıra bugünün kaynaklarını kullanırken gelecek kuşaklara daha iyi bir dünya bırakmak amacıyla gerçekleştireceğimiz; kafessiz yumurta, plastik atıkların azaltılması gibi içerik projeleri ile sürdürülebilir bir geleceğe yatırım yapıyoruz.

PanasonIc ElectrIc Works Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü İlker Çelik:
İyi ve konforlu bir ‘gelecek’ için çalışıyoruz
Panasonic, “Live Your Best” marka vaadi ekseninde, insan odaklı yaklaşımlarla daha iyi ve konforlu bir ‘gelecek’ sunma hedefi ile çalışarak, ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın gerçekleşmesine katkıda bulunmayı hedeflemekteyiz.

Bu kapsamdaki çalışmalarımızı ise; Kurumsal Faaliyetlerimizle Değer Sağlama, Sorumlu İş Yönetimi ve Şirketimizin Sosyal Katkıları olarak sıralayabileceğim, üç başlıkta ele alıyor, herkesin daha iyi bir yaşam sürebileceği “kapsayıcı bir toplumun” hayata geçirilmesine yönelik kurumsal vatandaşlık faaliyetlerimiz ile etki yaratmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamında da önemli bir yere sahip olan iklim değişikliği ve kaynak verimliliği, gezegenimiz için giderek önem kazanan ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için alacağımız sorumlulukların da temelini oluşturan bir kavram. Bu doğrultuda, enerji ve doğal kaynakların daha verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayan, atıkların çevreye zarar vermemesi için gerekli önlemleri alan, daha yaşanılabilir bir çevre oluşturmak ve bu konuda toplumsal duyarlılığı artırmayı hedefleyen bir kuruluş olduğumuzu söyleyebilirim. Panasonic 2050 Çevre Vizyonu kapsamında, üretim, lojistik ve ofis faaliyetlerini kapsayan çeşitli çalışmalarla karbondioksit emisyonlarını azaltmayı hedeflemektedir.

“Basın mensupları, en önemli ve kilit paydaşlarımız arasında”

Güncel haber ve gelişmeler doğrultusunda toplumu bilgilendirme konusunda çok önemli bir misyona sahip bulunan basın mensupları, Kurumsal İletişim mesleğini yürütmekte olan bizlerin en önemli ve kilit paydaşları arasında yer almaktadır.  Konuyu bu bağlamda ele aldığımızda, gazeteciler ile kurumsal iletişim profesyonellerinin doğru iletişim sağlaması, her konuda birbirini anlaması, desteklemesi ve empati kurmasının çok önemli olduğuna inanıyorum. Aslında aynı ekosistemde, benzer amaçlar için faaliyet gösteren bu iki meslek grubunun doğru iletişimi; kuruluşların ayrışma, markalaşma ve toplumsal hafıza payında güçlü bir yerde tutunmasına çok önemli bir katkı sunmaktadır. David Ogilvy’nin de söylediği gibi, “Ürünler fabrikalarda, markalar zihinlerde üretilir”.

“Kurumsal itibar markaların kilit taşı konumunda”

Günümüz iş dünyasında, kurumsal itibar markaların kilit taşı konumunda ve şirketlerin sürdürülebilir başarı sağlamasının kapılarını açan çok önemli bir anahtar görevini görmekte. Şirketimizin Kurumsal İletişim Birimi olarak biz de, kurumsal itibarı; imaj, kurumsal kimlik, sürdürülebilir kalkınma, sahip olduğumuz teknolojiler, yatırımlarımız, istihdama katkımız, sosyal sorumluluk projelerimiz, çevreye duyarlılığımız ve etik değerlere uyum gibi kavramları kapsayan geniş bir perspektifte ele almakta ve yönetmekteyiz. Kullanılan teknolojinin, sunulan ürün ve hizmetlerin birçok anlamda benzerlik gösterdiği günümüzde kuruluşların rakiplerine göre kurum itibarı ve markalaşma başta olmak üzere hemen her boyutta fark yaratması gerekmekte.

Ayrıca, dijital dünyadaki dönüşümün iletişim araçlarını adeta sanal bir dünyaya çevirmesi ile birlikte sosyal medya, karşılıklı etkileşimlere olanak veren, zaman ve mekân sınırlamasını ortadan kaldıran dev bir iletişim platformu olarak karşımıza çıkıyor. Özetle, geldiğimiz nokta itibarı ile sosyal medyanın, markalara teknik ve ölçülebilir bir iletişim alternatifi kazandırdığını görmekteyiz. Artık insanlar dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar ya da hangi toplumsal statüde olurlarsa olsunlar sosyal medya herkese kendilerini ifade etme imkânı sağladı. Tüm bu özellikleri ile sosyal medya şirket yöneticilerinden, akademisyenlere kadar geniş bir kitlenin paylaşımlarda bulunduğu, fikir alışverişi yaptığı şeffaf bir iletişim platformu haline geldi. İletişim araçlarında yaşanan bu dijital dönüşüm nedeniyle şirketler, tüm iç ve dış iletişim süreçlerini etiklik, şeffaflık ve dürüstlük gibi önemli değerleri gözeterek yönetmeyi ilke edinmelidir. Bu konuda vurgulamak istediğim önemli bir husus da marka ve iletişim alanındaki trendleri yakından takip etmemizin, bu alandaki başarılarımıza önemli katkılar sağlayacak olmasıdır.

Coşkunöz Holding Kurumsal İletişim Müdürü Janset Beklen Aran:​​​​​​​
Yol haritamızı sürdürülebilirlik ekseninde çizdik
Coşkunöz Holding olarak sanayide 70 yılı aşkın tecrübemizle beraber 7 sektörde 14 şirketimizle faaliyet gösteriyoruz.

Sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliği kurumsal kültürümüzün bir parçası olarak görüyoruz. Faaliyetlerimizi; kültürümüz, değerlerimiz ve ilkelerimizde yer alan etik unsurlar çerçevesinde yürütüyoruz. Tüm şirketlerimizi döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun faaliyet gösterilmesi için teşvik ediyoruz. Sürdürülebilirlik stratejilerimiz ekseninde yol haritalarımızı çizdik ve tüm iş planlarımızı bu çerçevede kurguluyoruz. Sürdürülebilirlik raporlarını yayınlayan otomotiv yan sanayii şirketlerimiz Coşkunöz Metal Form ve Coşkunöz Kalıp Makina da bu konudaki disiplinli duruşumuzun altını çizmiş oldu.

Sürdürülebilirlik yol haritamız Strateji 2030 ile yarattığımız doğrudan çevresel etkilerin yanı sıra, değer zincirimiz dolayısıyla ortaya çıkan dolaylı etkilerin de kontrol altına alınması ve sürekli bir şekilde azaltılması için global çözüm ortağı olmayı taahhüt ediyoruz. Çevre, enerji, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler ile uygulanabilir diğer şartlara tam uyum gösteriyoruz. Çalışanlarımızı korumak, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek üzere İSG faaliyetleri yürütüyor, tüm çalışanlarımıza sağlıklı ve güvenli bir iş ortamı sağlıyoruz.

Operasyonlarımızı genişletirken aynı zamanda temel sürdürülebilirlik gerekliliklerine odaklanıyoruz. Ne yazık ki dünyada üretilen karbon emisyonunun çok önemli bir kısmı enerji kaynaklı; elektriğin ise yarısından fazlası hala fosil kaynaklardan karşılanıyor. Bu konuda başarıya ulaşmak; yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payını artırmakla, enerjiyi verimli kullanmakla mümkün. Bursa’da faaliyet gösteren firmamız INEVA bu alandaki önemli değerlerimizden. INEVA; çevreye zarar veren atıklardan oluşan arıtma çamurunun bertarafı için arıtma çamurunun oluştuğu kuruluşlarda tesisler kuruyor. Çamurun termal işlemden geçirildiği bu tesislerde hem arıtma çamuru neredeyse yok edilmiş oluyor, hem de her 1 ton atık bertarafından yaklaşık 1 buçuk ton buhar enerjisi üretiliyor. Bunun sonucunda da elektrik elde edilerek enerji geri kazanımı sağlanıyor.

"Coşkunöz Metal Form'unvyeni fabrikası yeşil bina olarak tasarlandı"

Holdingin amiral gemisi konumundaki Coşkunöz Metal Form şirketimizin yeni kurulan fabrikasını çevreye duyarlı, yeşil bir bina olarak tasarladık. Yeni binada güneş enerji sistemi (GES) yatırımları ile binanın kendi enerjisini karşılaması sağlanacak. Bina tam kapasite faaliyete geçtiğinde elektrik tüketiminin yaklaşık %50’si GES’ten karşılanacak. Aynı zamanda güneş tüpü doğal aydınlatma sistemi ile işletme içinde doğal ışığın çok daha sağlıklı şekilde kullanımını sağlıyoruz. Bu sayede aydınlatmadan da ciddi bir tasarruf elde edeceğiz.  Yağmur suyu toplama sistemleri ile de yağmur suyunun proses ve rezervuarlarda kullanımını sağlayarak su kazanımı elde edeceğiz.

"Ar-Ge faaliyetlerimizi karbon-nötr hedeflerine uygun şekilde tasarlıyoruz"

Sektörümüz gereği yoğun şekilde yürüttüğümüz Ar-Ge faaliyetlerimizi de sürdürülebilirliğin en önemli ayaklarından olan karbon-nötr hedefine uygun şekilde tasarlıyoruz. Yine Endüstri 4.0’ın gereklerine uygun şekilde ilerleyen dijital dönüşüm çalışmalarımız kapsamında, tesislerimizi yeni nesil üretim teknolojileriyle yeniliyoruz. Böylece maliyetlerimizi ve üretimdeki enerji ihtiyacımıza minimize ediyoruz.

Hayata geçirdiğimiz CODE 2025 projesiyle holding bünyesindeki tüm şirketlerin ve süreçlerin başta dijitalleşme olmak üzere her alanda dönüşümünü hedefliyoruz. Kuruluşumuzun 75’inci yılına denk gelen 2025 yılında grup olarak topyekûn daha yalın bir hale gelmiş olmak ve sürdürülebilirlik hedeflerimizi yakalamak için çalışıyoruz.

Abdi İbrahim Kurumsal İlişkiler, Sürdürülebilirlik ve İletişim Direktörü M. Oğuzcan Bülbül:
İnsan sağlığı gezegenimizin sağlığına bağlı
Abdi İbrahim olarak sadece ilaç üretmiyor, iyileştirmeye olan sonsuz tutkumuzla her gün, milyonlarca kişiye daha iyi ve daha sağlıklı bir hayat sunmaya gayret ediyoruz.

İnsan sağlığının gezegenimizin sağlığına bağlı olduğu bilinciyle, ESG bakış açısıyla tasarladığımız HEAL2030 sürdürülebilirlik stratejimize rehberlik eden öncelikli 9 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amacı bulunuyor. “Geleceği İyileştirmek” vizyonuyla hayata geçirdiğimiz projelerimizin temel hedefi, yaşadığımız dünyamız ve birlikte var olduğumuz toplumumuzun iklim değişikliği ile mücadeleye ilişkin beklentilerine cevap vermek ve aynı zamanda tüm paydaşlarımıza uzun vadeli fayda sağlayacak çözümler sunmaktır.

Yürüttüğümüz tüm faaliyetlerde, çevresel ve sosyal etkimizi gözetiyor; yaşamsal kaynakları en etkin şekilde kullanan, yeşil dönüşümü tetikleyecek ve tüm süreçleri döngüsel ekonomi düzlemine taşımayı amaçlayan projeleri geliştiriyoruz. Tedarikçilerimizin sürdürülebilirlik performansından, ürünlerimizin yaşam döngü analizine kadar tüm dinamikleri göz önünde bulunduran bütüncül bakış açımızı, dijitalizasyon ile destekleyerek, iklim krizine bağlı gelecek riskleri en aza indirmek için çalışıyoruz.

“2030 yılında karbon nötr bir ilaç şirketi olmayı hedefliyoruz”

Çevresel taraftaki en önemli hedefimiz; 2030 yılında karbon nötr bir ilaç şirketi olmak. Bu doğrultuda, tüm tesislerimizde, Türk ilaç sektöründe ilk defa I-REC sertifikalı olarak yenilenebilir enerji kullanıyor; doktorlarımız ve hastalarımızın hizmetine sunduğumuz ürünlerimizin karbon ayak izini küçültüyoruz. Bunun dışında, ambalajlarımızın yapay zeka yardımıyla küçültülmesi, küçültülen ambalajlardaki plastik yerine biyobozunur polimerlerin kullanımı, su tüketimimizin azaltılması, atık suyun arıtılarak başka alanlarda kullanımı ve enerji verimliliği projeleri gibi birçok projeyi eş zamanlı hayata geçirmeye devam ediyoruz.

Türk ilaç sektöründe sürdürülebilirlik alanında bir ilke daha imza atarak, 2020’den bu yana dünyanın en büyük çevresel raporlama platformu olan Karbon Saydamlık Platformuna - CDP’ye raporlama yapıyor ve not alıyoruz. Bununla da yetinmeyip, 2022 Haziran ayında karbon emisyonu azaltım taahhütleri Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) tarafından onaylanan ilk ve tek Türk ilaç şirketi konumuna geliyoruz.

"var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz"

Dijitalizasyon tarafından Metaverse’te kurduğumuz ofis binamız ve NFT galerimiz yanında, şirketin uçtan uca tüm üretim ve dağıtım süreçlerinin dijital hale getirilmesi ve Web 3.0’ın bize sunduğu fırsatlardan azami ölçüde istifade etmek için projeleri hayata geçirmeye devam ediyoruz.

Toplumsal yatırım programlarımıza baktığımızda, Sosyal tarafta rekortmen yüzücülerimiz Emre Sakcı ve Merve Tuncel’e olan sponsorluğumuz, toplumun her kesimini ama özellikle de çocukları spora teşvik edecek programlarımız, sosyal fayda odaklı fikirleri olan start-up’ları ve girişimcileri desteklediğimiz DOZ Sosyal İnovasyon Programımız, şirketimizin biyoteknoloji vizyonu doğrultusunda lisans, lisansüstü ve doktora seviyesinde moleküler biyoloji ve genetik alanında okuyan öğrencilere burs vermek, Anadolu ve Fen liselerinde okuyan parlak gençlerimizi bilimsel düşünme, sorgulayıcı olma, 21. yüzyıl yetkinlikleri, sürdürülebilirlik ve en önemlisi biyoteknoloji  ile tanıştırmak için dizayn ettiğimiz “Geleceği Keşfedenler” programımız, gelirleri Anadolu’daki kız çocuklarının eğitimi bağışlanacak şekilde dünyanın ilaç sektörünün ilk NFT koleksiyonunu hazırlamak ve nihayetinde kanser tedavisi için İstanbul’a gelen çocukların ekonomik güçlük içinde bulunan ailelerinin, çocuklarının tedavisi süresince kalabilecekleri bir konaklama imkanı yanında, aile ve çocuk terapileri, onkolojik beslenme bilgilendirmeleri ve yaş gruplarına göre çocuklarımızla gönüllülerimiz ile yapacağımız etkinliklerin merkezi olacak “İyilik Evi” ile toplumumuza karşı sorumluluklarımızı hayat geçirdiğimiz ve geleceği iyileştirmek için var gücümüzle çalıştığımız programlarımızı görüyoruz.

Yönetişim tarafında ise önceliğimiz, 60’tan fazla ülkede ürünleri satılan ve 30’dan fazla uluslararası ilaç şirketine üretim hizmeti veren bir şirket olan Abdi İbrahim’in, bugüne kadar geçirdiği 150’den fazla ulusal ve uluslararası sağlık otoriteleri ile müşteri denetimlerinden %100 başarıyla çıkarak ortaya koyduğu yüksek kalite, ürün güvenliği, hesap verilebilirlik ve etik standartları, daha da iyi noktalara taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.

Shell Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü ve Shell & Turcas İcra Kurulu Üyesi Meltem Okyar Perdeci:​​​​​​​
Hedefimiz; 2050 yılına kadar net sıfır emisyon
Shell, sürdürülebilirlik alanında pek çok ilki gerçekleştirmiş bir marka. 1997 yılından bu yana iş performansımızın yanı sıra çevresel ve sosyal performansımızı da gönüllü olarak raporluyoruz. Bu alandaki çalışmalarımızı yakın zamanda açıkladığımız “Geleceğe Enerji Katmak” stratejimiz ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyon ile faaliyet gösteren bir şirket olma hedefimiz ile uyumlu bir şekilde sürdürüyoruz.

Bu kapsamda teknolojiye ve inovasyona yönelik yaptığımız yatırımlar ve yürüttüğümüz sosyal yatırım programları, Birleşmiş Milletler’in açıkladığı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı (SKA) destekliyor. Shell olarak bu amaçları dört başlık altında ele alıyoruz; net sıfır emisyona ulaşmak, sosyal kalkınmayı desteklemek, doğaya saygılı olmak ve temel değerleri yaşatmak. Bu çerçevede, SKA5 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, SKA8 İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme, SKA10 Eşitsizliklerin Azaltılması, SKA13 İklim Eylemi başta olmak üzere 17 SKA’nın 13 tanesine doğrudan, diğerlerine de dolaylı yoldan hizmet edecek şekilde tüm dünyada faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

“Paydaşlarımızla birlikte 'hep ilerde' olmayı ilke ediniyoruz”

1923 yılından bu yana ülkemizin ekonomik ve toplumsal kalkınması için çalışıyoruz ve sunduğumuz ilkler ve yeniliklerle tüm paydaşlarımızla birlikte “hep ilerde” olmayı ilke ediniyoruz. Bunu sağlarken de dürüstlük, doğruluk ve insana ve çevreye saygı değerlerimizi pusula ediniyoruz. Bu kapsamda medya ile iletişimde de dürüst, doğru, saygı duyan, yakın, samimi ve şeffaf olmayı benimsiyoruz. Bu, Shell markası ile toplumumuzun kurduğu bağın derinleşmesine ve gelişmesine hizmet ediyor. Bugün Kalite ve Güven denilince ilk akla gelen marka olmayı başarmamızda medya kurumları ve mensupları ile kurduğumuz bu ilkeli ve şeffaf iletişimimiz önemli bir rol oynuyor.

“sosyal ve çevresel dönüşüm için çalışmalar gerçekleştiriyoruz”

Shell olarak, ekonomik gelişim kadar sosyal ve çevresel dönüşüm için de çalışmayı bir misyon olarak ele alıyoruz. Bu kapsamda kadın istihdamı yaratmak, engelsiz yaşam alanları oluşturmak, gençleri geleceğe hazırlamak, çocuklarda yol emniyeti bilinci oluşturmak gibi toplumsal fayda yaratan sosyal yatırım programlarını hayata geçiriyoruz. Shell’in iş yapma şeklinin temelini oluşturan tüm bu amaçlar çerçevesinde yürüttüğümüz faaliyetlerimizin çalışma arkadaşlarımız tarafından doğru anlaşılması ve içselleştirilmesi amacı ile de odak alanları net “çalışan inisiyatif grupları” oluşturuyoruz. Örneğin; FEL Türkiye ekibimiz enerjide daha sürdürülebilir bir gelecek için bizleri bilinçlendiriyor, BİZ platformumuz toplumsal cinsiyet eşitliğinin sadece kadınların meselesi olmadığının altını çiziyor, EnAble Türkiye platformumuz engelsiz yaşamın nasıl mümkün olacağı konusunda bizlere yön çiziyor, +1 Gönüllülük platformumuz aracılığıyla STK iş birlikleri yapıyor ve gönüllülük faaliyetleri yürütüyoruz.

Liv Hospital Kurumsal İletişim ve  Marka Grup Müdürü Mine Tuduk:
En önemli adımları sosyal sorumluluk projelerimizle atıyoruz
Sağlık iletişimde sürdürülebilirlik ile ilgili en önemli adımları yaptığımız sosyal sorumluluk projeleriyle atıyoruz.

Projelerimiz sayesinde bir yandan toplumdan aldığımızı topluma geri verirken bir yandan da özellikle kanser, kalp, diyabet, yüksek tansiyon, Alzheimer, demans, gibi kronik hastalıkların farkındalığı için sağlık kontrolleri, bilgilendirici içerikler üretiyoruz. Sürdürülebilirliğin en önemli noktası; güven, kalite ve hizmetin kesintisiz olarak tüm paydaşlara aktarılmasından geçiyor. Çünkü sağlık bileşenleri çok fazla olan bir sektör. Bu yüzden 360 derece iletişim, kısa ve uzun vadede sürdürülebilirliği sağlamak için en etkin yol.

“Basın mensupları da bizim birer ekip arkadaşımız”

Basında yıllarca gazetecilik yapmam, medya sektörünü çok iyi bilmem bizlere büyük bir avantaj sağlıyor. Çünkü masanın karşı tarafında yer alan ve ekip arkadaşımız olarak baktığımız basın mensuplarının ihtiyaçlarının ne olduğunu iyi biliyoruz. Bu yüzden de önerdiğimiz haber sosyal sorumluluk projesi tanıtımı, vaka haberi çalışmalarını aynı perspektiften bakarak şekillendiriyoruz. Bu da karşılıklı güven ve iletişimi sağlıyor.

‘İleri Yaş Alma Kliniği’ni hayata geçirdik

Son dönemde yaptığımız projelerde sağlıklı yaş almaya yönelik çalışmalar gerçekleştirdik. Dünya nüfusu giderek yaşlanıyor. Ancak tıbbın ve bireysel tanı ve tedavi yaklaşımlarının son derece ilerlemesi nedeniyle de artık daha uzun yaşam süresi mümkün. Bu sebeple ‘İleri Yaş Alma Kliniği’ni hayata geçirdik. İlerleyen yaşlarda sıklıkla görülen kronik hastalıklarda çoklu ilaç kullanımı bozuklukları, Demans, Alzheimer, kemik erimesi, Parkinson, beslenme bozuklukları, depresyon, denge sorunları ile ilgili kişilere ve ailelerin de farkındalık sağlayacak projelere imza atacağımız bir yıl olacak. Çünkü yaş almaya bağlı olarak gelişebilecek hastalıkların, erken fark edilmesi ve farklı branştan uzmanlıkların koordineli bir şeklide bir arada olduğu, kişiye özel 360 derece yönetilmesi ile geciktirilmesi mümkün. Biz de kurgularımızı ona göre yaptık. Bunun dışında kadın ve çocuk sağlığı ile ilgili rutin kronik hastalıklarla ilgili farkındalık çalışmalarımız ve ayrıcalıklı ampüte sporcularımızla yaptığımız sosyal sorumluluk projelerimiz devam ediyor.

Boyner Grup & Boyner Büyük Mağazacılık Kurumsal İletişim Direktörü Oya Uzun:
İş yapış şekillerimiz 17 amaca destek oluyor
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları toplumsal ve ekonomik sürdürülebilirlik için tüm insanlığa ve toplumlara önemli hedefler koyuyor.

Boyner Grup olarak, tüm iş yapış şekillerimizi 17 amaca destek olacak şekilde organize ediyoruz. Yıllardır işimizin çevresel etkilerini sadece kendi mağazalarımız ve fabrikalarımızda değil tedarik ekosistemimiz ve dağıtım kanallarımızda da yönetme prensibiyle çalışıyoruz. İşyerinde demokrasi uygulamalarımız, toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımımız, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliklerimiz, dezavantajlı topluluklara ve girişimcilik ekosistemine sağladığımız desteklerle çalışanlarımız, müşterilerimiz, sektörümüz ve tüm toplum nezdinde pozitif etkimizi artırma stratejimizi titizlikle uyguluyoruz. Boyner Grup’taki güçlü kurumsal yönetişim geleneğimizi, sürdürülebilir değer yaratma anlayışıyla güçlendirmeye ve geleceğe taşımaya devam ediyoruz.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan biri olan ve diğer 17 amacı da derinden etkileyen toplumsal cinsiyet eşitliği, uzun zamandır üzerinde durduğumuz konular arasında en üst sıralarda yer alıyor. Kadının iş dünyası ve hayatın her alanında eşit ve özgür olabilmesini insan hakları ve demokrasi meselesi olarak görüyor, yaptığımız çalışmalarla toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyoruz.

Çevreye olan sorumluluğumuzun bilinciyle emisyon, karbon salınımı, plastik atıklar, elektrik ve su tasarrufu konularında da çalışmalarımız sürüyor. İş Dünyası için Plastik Girişimi’ni ilk imzalayan kurumlardan biriyiz ve 11,5 ton plastik azaltma taahhüdüne 2023 olmadan ulaştık. Mağazalarımızda ve merkez ofislerimizde “Sıfır Atık” projesi için çalışıyoruz. Yaptığımız bu çalışmalar sonucunda Boyner Cadde mağazası ve Boyner Büyük Mağazacılık merkez ofisi T.C. İstanbul Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen Sıfır Atık Belgesi’ni almaya hak kazandı. Topluma fayda sağlamak üzere uzun zamandır yürüttüğümüz Askıda İyilik, İyiliğe Dönüştür, Boyner Grup Gönüllüleri, İyi İşler, İyi İşler Dükkan ve Buluşum gibi “iyi işler”imize 2022 yılında “Gönülden İşaret”, “Biriz Birlikteyiz” projelerimizi ekledik.

Farklı alanlarda iyilik yaratma temelli projeleri hayata geçirmek için tükenmeyen bir enerjimiz var. Gelecek dönemde hem hali hazırda yürüyen projelerimizin etki alanını büyütmeye hem de yeni projelerle etki çemberimizi genişletmeye devam edeceğiz.

‘‘İnsan Odaklı Sürdürülebilirlik’’ için çalışıyoruz

Dünyamız, ülkemiz ve sınırlı kaynakları paylaştığımız tüm ekosistem için daha iyisini istiyor ve bunun için çalışmaya devam ediyoruz. İş Yerinde Demokrasi, İnovasyon, Çevresel Etki, Değer Zinciri, Toplumsal Yatırım ve Paydaş Katılımı alanlarında ‘‘İnsan Odaklı Sürdürülebilirlik’’ için çalışıyor, bu alanlara fayda sağlamak üzere birçok farklı proje yürütüyoruz.

Bu projelerimizden biri de 2022’de hayata geçirdiğimiz “Biriz Birlikteyiz”. Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği “Ev İçi Şiddete Karşı İş Dünyası” eğitimlerine katılarak başlattığımız “Biriz, Birlikteyiz” projesi kapsamında İnsan Kaynakları politikalarımızda destekleyici düzenlemeler yaptık ve ev içi şiddete karşı özel bir protokol hazırladık. Bu süreçte güçlü iş birliklerine de imza attık. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Boyner Grup’a sağladığı ‘Acil Durum’ telefon hattı ile çalışanlarımıza destek oluyoruz. Kadın girişimcilerin kurduğu gönüllülük esasına dayalı sosyal girişim Gonullupsikolog.org iş birliği ile isteyen çalışanlarımıza ücretsiz olarak online psikolojik destek olanağı sunuyoruz. Konuyla ilgili olarak farkındalığı artırmak amacıyla Boyner Grup bünyesinde tüm yönetim seviyelerinde eğitimler düzenliyoruz.

"Çalışanlarımızı cinsiyet rollerinden arındırarak destekliyoruz"

Yine temelinde cinsiyet eşitliğini barındıran “Yarınlar Büyüsün” projesi ile ebeveyn olan çalışanlarımıza; uzatılmış babalık izni, evlat edinme izni, doğum sonrası anne ve baba için psikolojik destek, diyetisyen hizmeti ve çocuk gelişimi eğitimini kapsayan birçok destek sunuyoruz. Çalışanlarımızı cinsiyet rollerinden arındırarak destekliyoruz.

Diğer taraftan tedarik zincirimize, topluma ve dünyaya fayda sağlayacak projelere, işlere imza atıyoruz. Bu alanlarda yaptığımız onlarca projemiz var ancak örnek vermem gerekirse Türkiye’de kadın girişimciliğinin gelişmesine katkı sağlamak için KAGİDER iş birliği ile yürüttüğümüz İyi İşler, ihtiyaç sahiplerine ulaştığımız Askıda İyilik, geri dönüşüme odaklandığımız İyiliğe Dönüştür, kapsayıcılık temelli iletişim projemiz Gönülden İşaret ve daha nice projeden bahsetmek mümkün.

SANKO Holding Kurumsal İletişim Direktörü Pınar ULUTAŞ:​​​​​​​
Enerji verimliliği ve bilinçli kaynak tüketimi odağımızda
SANKO Holding olarak, sürdürülebilirlik stratejimiz doğrultusunda, temel olarak toplumsal ve global meselelere odaklanan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı kendimize rehber alıyoruz.

Tüm grup şirketlerimizde enerji verimliliğine ve bilinçli kaynak tüketimine odaklanıyoruz. Sosyal etki yaratabilecek alanlara yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Çevreden, çalışanlarımıza, tedarik zincirinden tüm paydaşlarımızı ve etki alanımızı gözeten bir yaklaşımla adımlarımızı atıyoruz. Sorumlu büyüme yaklaşımımızla; çevresel, sosyal ve yönetsel konulardaki performansımızı her geçen gün daha da iyileştirerek etkin bir şekilde yönetebiliyoruz.

Üretimin her aşamasında takip edilebilirlik ve doğru tedarik zinciri yönetimine öncülük edebilecek programların kurulumunu sağlıyoruz. LCA-EPD belgelendirme sistemi ile tedarik zincirinin tüm aşamalarında sistemsel analiz ve iyileştirme standartları uyguluyoruz. Sanko Holding genelinde yürüttüğümüz SANShine Dijital Dönüşüm projesi kapsamında SAP S/4 HANA geçişleri ile dijitalleşen süreçlerimiz artık daha hızlı, daha şeffaf ve verimli hale geldi. Doğa dostu üretim bantları ve makine yatırımları ile kısa vadeli iş planlarımızı sürekli güncel tutuyoruz.

“Sektöre öncülük ediyoruz”

Yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarımız, sürdürülebilir tekstil, RPA, AI teknolojilerini entegre ettiğimiz akıllı üretim tesislerimizle daha az su, daha az enerji, daha az kimyasal madde tüketimine olanak tanıyan metotlar üzerinde çalışmalar yapıyor, sektöre öncülük ediyoruz. Organik pamuk üretimi gerçekleştiriyor, fabrikalarımızda yenilenebilir enerji kullanıyoruz. Türkiye’nin en büyük Çatı Güneş Enerjisi Santrali projesi Adıyaman’daki Sanko Tekstil üretim tesisimizin çatısında kuruldu. Bunun yanı sıra, geri dönüşümü önemsiyoruz. Geri dönüşüm sayesinde ürünlerimizi geri kazanıyoruz. Sürdürülebilirlikle ilgili uluslararası boyutta çok önemli sertifikalara sahibiz.

“Sosyal etki yaratacak projeleri destekliyoruz”

Toplumsal gelişime katkı sunmak amacıyla kurulduğumuz günden bu yana sosyal sorumluluk bilinciyle eğitim, sağlık, kültür-sanat odak konularımız etrafında sosyal etki yaratacak projeleri destekliyoruz. Sani Konukoğlu Vakfımız aracılığıyla her yıl 1.500 öğrenciye eğitim bursu vermeye devam ediyoruz. Okul, hastane, üniversite, cami, kültür merkezleri gibi kalıcı eserlerin yapımına destek sağlıyoruz.

“Sanko Gençlerin Enerjisini Destekliyor”

Çevresel meselelere gençlerle birlikte çözüm aramanın bir yolu olarak 3 yıl önce çıktığımız yolda “Sanko Gençlerin Enerjisini Destekliyor” söylemimizle Teknofest Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışmasında şimdiye dek 12.700 takım projeleriyle yarıştı. Çatalca’daki Sanko Enerji Rüzgâr Enerji Santralimizde gerçekleştirdiğimiz buluşmada öğrenciler projelerini Sanko Enerji Yönetim Kurulu önünde sundular.

Projelerin Ar-Ge aşamalarında mentorluk desteği sağlıyor, mühendislerimiz tarafından “yerinde öğren” metoduyla, öğrencilere proje geliştirme çalışmaları için fabrikalarımızda çalışma olanağı sunuyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl Kahramanmaraş Narlı Çimko üretim tesisimizde öğrenciler tarafından geliştirilen inovatif ürün ve süreçler patentlerini aldılar.

Ayrıca, sürdürülebilirlik hedeflerimize ulaşma yolunda çalışanlarımızın gelişimini desteklemeye yönelik düzenli olarak eğitim programları düzenlemeye devam ediyoruz.

PhIlIps Orta Doğu ve Türkiye Marka ve İletişim Direktörü Rengin Erdinç:
Sürdürülebilirliği inovasyon süreçlerimize dahil ediyoruz
Dünyada 130, Türkiye’de 90 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren lider sağlık teknoloji şirketlerinden biri olarak sürdürülebilirliği, tüm iş süreçlerimizin merkezinde konumlandırıyoruz. Gezegenimizin kapasitesi ve insanlığın gelişimi için ‘sürdürülebilirlik’ en kritik konu.

Philips olarak, yeşil ve döngüsel hedeflerimize ulaşmak için sürdürülebilirliği, inovasyon süreçlerimize dahil ediyoruz. Hem kişisel sağlık hem de sağlık sistemleri alanında, enerji verimliliği, ambalaj, döngüsel tasarım ve zararlı maddeler konularında çevresel iyileştirme sağlayan yeşil ürünler sunuyoruz. Amacımız dünyayı daha ‘sağlıklı’ ve ‘sürdürülebilir’ bir hale getirmek. Bu noktada, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu olarak 2025 sürdürülebilirlik hedeflerimizi belirledik. Gezegenimize ve toplumumuza karşı sorumluluklarımızın bilinciyle hayata geçirdiğimiz ‘Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen 2016-2020’ programımızı başarıyla tamamlayarak, operasyonlarında karbon nötr hale gelen dünyadaki ilk sağlık teknolojileri şirketlerinden biri olduk.

Enerjinin sürdürülebilir bir şekilde kullanımı, sağlık sisteminin karbondan arındırılması için en önemli etken.  Sürdürülebilir sağlığa erişmek adına tüm süreçlerimizi döngüsel model üzerine kurguluyoruz. Döngüsel Ekonomiyi Hızlandırma Platformu'nda (PACE), küresel Eylem Gündemlerini belirlemede ve döngüsel düşünme ile çalışma biçimlerini uygulamak için değişimi yönlendirmede öncü bir rol oynuyoruz.

2025 sürdürülebilirlik hedeflerimizi üç ana gündemde yürütüyoruz:

Çevresel: İklim değişikliğinin hayatımıza etkisi çok büyük. 2025 yılına kadar ürünlerimizin enerji verimliliğini artırarak CO2 emisyonunu azaltmak, yeni ürünlerin %100’ünün Philips EcoDesign’a uygun olması (AB Çevreci tasarım yönergesine istinaden), operasyonel atıklarımızın %95’ini geri dönüştürmek, gelirlerimizin %25’ini döngüsel ürün ve çözümlerden elde etmek başlıca hedeflerimiz arasında yer alıyor. Toprağa sıfır atık gönderme ve operasyonlarımızı %100 yenilenebilir enerjiden sağlama hedeflerimize, 2025 yılından önce ulaşmayı başardık. Küresel boyutta bir etki yaratmak için hem kamu hem de özel sektörde yer alan tüm paydaşlarımızla güçlerimizi birleştirmek istiyoruz.

Sosyal: Sosyal hedeflerimizi hayatı iyileştirme odağımız doğrultusunda belirliyoruz. 2030 yılına kadar yılda 2,5 milyar insanın hayatını iyileştirmeyi hedefliyoruz.  2022 yılı Kasım sonu itibariyle Orta Doğu, Türkiye ve Afrika’da 100,84 milyon kişinin hayatını iyileştirdik. Bunun yanı sıra çalışanlarımıza iş yerinde adil ve kapsayıcı bir ortam sunuyoruz. ‘Sağlıklı İnsan, Sürdürülebilir Gezegen’ programımızın hedefleri doğrultusunda, üst düzey liderlik pozisyonlarındaki cinsiyet çeşitliliğinde 2020 sonunda %27’lik bir orana ulaşarak, belirlediğimiz hedef olan %25'i aştık. Bu bağlamda, üst düzey pozisyonlarda da kadın liderlik oranımızı 2025 yılı sonuna kadar %35’e çıkarmayı hedefliyoruz. Philips Türkiye’de yönetim ekibimizin %88’ini, yöneticilerimizin ve çalışanlarımızın da %43’ünü kadın çalışanlarımız oluşturuyor.

Yönetim: Plan, eylem ve raporlarımızı oldukça şeffaf bir şekilde kayıt altında tutarak, tüm çevresel, sosyal ve yönetim verileri en üst düzey firmalar tarafından denetliyoruz.

Doğa Sigorta Kurumsal İletişim Müdürü Seda Güler:​​​​​​​
En önemli belirleyici zihnen ve bedenen sağlıklı nesiller
Gelecek nesillere sağlıklı ve güvenli bir dünya bırakmayı arzulayarak, faaliyetlerimizi çevre bilinci ile gerçekleştiriyor, bugünün kaynağını tüketmemeye özen göstererek hareket ediyoruz.

Ç

evreye duyarlı ürünler ve çalışma sistemleri geliştirmeyi benimsiyor, gerçekleştirdiğimiz etkinlik ve organizasyonlarda kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmaya dikkat ediyoruz. Sürdürülebilir bir dünya için en önemli belirleyicinin zihnen ve bedenen sağlıklı nesiller olduğuna inanarak, ‘Ağaç Yaşken Eğilir ’ilkesi ile, eğitim, spor gibi gençliğin duyarlılık ve bilincini artıran, kendilerinin ve toplumun değerlerine sahip çıkma yolunda farkındalık yaratan, doğru rol modeller ile bir araya gelmelerini sağlayan sponsorluk ve sosyal sorumluluk projeleri yaratıyoruz.

“Basın mensubu dostlarımız ile kesintisiz bir iletişim sürdürüyoruz”

Basın ile güçlü ve sıcak bir iletişim için de olmak her zaman önceliklerimizden biri oldu. Basın mensubu dostlarımız ile kesintisiz bir iletişim sürdürüyor, gazetecilik mesleğinin itibarına hak ettiği saygıyı ve desteği sunabilmeyi prensip ediniyoruz. Sponsorluk ve sosyal sorumluluk projelerimize basını da mutlaka etkin şekilde dahil edip, onların tecrübe ve vizyonlarıyla yolumuza ışık tutuyoruz. Kurum ve marka itibarımızı yönetirken, basın mensubu dostlarımızdan gelen tüm öneri, eleştiri ve geliştirmelere açık, şeffaf bir anlayış ile ilerliyoruz.

“Doğa Sigorta sponsorluğunda birçok proje geliştiriyoruz”

Eğitime, gençlere verdiğimiz değer ve önemle grup bünyemizde bulunan İstanbul Topkapı Üniversitesi ile akademik kadromuzun da desteği ile, Doğa Sigorta sponsorluğunda birçok proje geliştiriyoruz.

Basın ile çok kıymetli iletişimimizin son mahsulü de grup üniversitemiz İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde, sponsorluğumuz ile hayata geçen Medya Uygulama Merkezi’miz. Ekonomi Gazetecileri ve Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği ile geçen yıl pilot çalışması gerçekleşen projemiz aracılığıyla, değerli basın mensupları öğrencilerimiz ile workshop ve atölyelerde bir araya gelmekte. Böylece öğrenciler derslerde öğrendiklerini sahada çalışanlar ile tatbik etme fırsatını buluyor.  Ayrıca sektöründe markalaşmış yönetmenler, radyocular, fotoğrafçılar, yazarlar, dijital medya uzmanları ve kurumsal iletişim yöneticileri de yine bu merkezde öğrencilere tecrübelerini aktarma fırsatı bulmakta.

Bu proje ile öğrencilerin mezuniyet öncesi medya sektörüne dair tüm iş süreçlerinde deneyim kazanması ve network sağlamasını amaçlıyoruz. Sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yetiştirme yolunda önemli bir adım atarak hem öğrenci gelişimini hem istihdamı hem de sektörü destekliyoruz.

Ayrıca; her fırsatta, değer yaratacak sosyal sorumluluk projeleri hayata geçiriyoruz. Sevgi Doğasında Var projemiz ile 2 yıldır Türkiye’nin dört bir yanındaki sokak hayvanlarına yuva, mama kabı ve mama ulaştırmaktayız.

İhtiyaç sahibi bölgelerde spor sahalarının yaratılmasına öncülük ediyor, amatör branşlarda sponsorluk desteği sağlayarak gençlere ve topluma değer katmayı ilke ediniyoruz.

Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Tuğçe Altınsoy:
Bu dünya bizim!
Temelleri 1944 yılına dayanan Yıldız Holding’in misyonu “Mutlu et Mutlu ol”. Tüketicilerimize ve diğer tüm paydaşlarımıza verdiğimiz mutluluk vaadinin en önemli halkasını, hiç şüphesiz sürdürülebilirlik konusunda attığımız adımlar oluşturuyor.

“İsrafsız Şirket” anlayışımıza bağlı kalarak, faaliyetlerimizin her aşamasında insana, doğaya ve çevreye saygılı bir yaklaşımı tüm şirketlerimizde görünür kılıyoruz. Sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi “Bu Dünya Bizim” mottomuzla yürütüyor; bu kapsamda “Doğanın Geleceği İçin Çalışmak”, “Paydaşlarla Birlikte Güçlenmek” ve “Geleceğe İlham Vermek” başlıkları altında çalışmalarımıza devam ediyoruz. Projelerimizi hazırlarken, 2019 yılından beri imzacısı olduğumuz Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC) ve Kadının Güçlenmesi Prensipleri (WEPs) çerçevesinde hedeflerimizi somut bir şekilde belirliyoruz.

Dünyanın en öncelikli meseleleri arasında iklim krizi ve çevresel sorunlar da yer alıyor.Bu çerçevede karbon salımlarımızı azaltarak 2050 yılına kadar “Net Sıfır” emisyon hedefine ulaşmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Godiva, Kerevitaş ve pladis şirketlerimiz bu hedefimize katkı sağlayacak şekilde Karbonsuzlaşma programları yürütüyor. Kaynakları yenilemenin ve iyileştirmenin kritik öneme sahip olduğunun da bilincindeyiz. Dolayısıyla konuyu daha geniş bir çerçevede ele alıyor; sürdürülebilir tarım uygulamaları, enerji verimliliğini artıran teknolojiler, yenilenebilir enerjiye yatırım gibi konulara odaklanıyoruz. Ayrıca döngüsel ekonomi uygulamalarını benimsiyor, 2030 yılına kadar plastik ambalajlarımızın tümünün geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir veya kompost edilebilir olmasını hedefliyoruz.

Sürdürülebilirlik için yeni yatırımlar yapmanın da şart olduğunu biliyoruz. 2030 yılına kadar sürdürülebilirlik odaklı inovasyon yatırımlarımızı 2021 yılına kıyasla iki katına çıkarmayı hedefliyoruz.

Fırsat eşitliği ve kapsayıcılık konusu da odak alanlarımız arasında yer alıyor. 2021 yılında kurduğumuz Yıldız Holding Kadın Platformu ile kadınların iş hayatında güçlenmesi ve ekonomiye daha fazla dahil olması için çalışmaya devam ediyoruz.

Elbette bütün bu girişimlerimizin kamuoyunda bilinmesi de önemsediğimiz bir konu. Dolayısıyla sürdürülebilirlik çalışmalarımızı her sene düzenli olarak raporluyor, farklı iletişim kanalları üzerinden uzmanlarla, medyayla, kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz. Bu kapsamda kısa süre önce Yıldız Holding Sürdürülebilirlik Raporu’nun 5.’incisini yayınladık.

Uludağ Enerji Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ziya Yüce :​​​​​​​
Yol haritamızı sürdürülebilirlik üzerine oluşturmaktayız
Uludağ Enerji olarak yetki alanımızdaki tüm projeleri ve faaliyetleri sürdürülebilirlik açısından değerlendirerek yol haritamızı oluşturmaktayız. Sürdürülebilirliğin ülkemiz ve dünya için büyük önem taşıdığının farkındayız ve bu kapsamda çalışmalarımızı şekillendiriyoruz.

Enerji alanında yükümlülüklerimizi daima ileri seviyede birleştirerek, çalışmalarımızın çevre ve toplum üzerindeki etkilerini kontrol ediyor, tüm ilgili risklerin ve konuların tanımlanması, değerlendirilmesi ve uygun şekilde azaltılması adına çalışmalar sürdürüyoruz. Bu kapsamda Entegre Yönetim Sistemlerinin uygulanmasını titizlikle takip ediyor, gerekli önemi ve önceliği vererek çalışmalarımızı genişletmeyi planlıyoruz.

“Kendimizle ve yaptıklarımızla yarışıyoruz”

Öncelikle iş ortaklarımızla iş yapış süreçlerimizi her zaman iyileştirmeye yönelik yeni yollar arıyor ve uyguluyoruz. Bununla birlikte aynı hizmeti verdiğimiz şirketlerle bir rekabet içerisinde hissetmiyoruz. Aslında; kendimize daha neler katabiliriz, şirketimize daha neler katabiliriz, hizmet verdiğimiz bölgeye ve insanlara neler katabiliriz diyoruz ve bu yönde aksiyonlar alıyoruz. Kısacası yarışımız kendimizle, yaptıklarımızla. Bunun yanında birçok proje gerçekleştiriyoruz ve bu projelerde özgün olmayı hedefliyoruz.  Bunlardan bazıları; Trafolar konuşuyor, Pembe Fatura, Pembe Lambalar, Şehrin Işıkları, Yeşil Dönüşüm Ormanları.

İç iletişim kısmında özel günlerde çalışanlarımızla sosyal etkinlikler gerçekleştiriyoruz, onların özel günlerini, çalışma haklarını gözetiyor ve bu konuda aksiyonlar alıyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın her birini iletişim çalışmalarımızın bir parçası ve marka elçisi olarak görüyoruz. Projelerimizi de bu çerçevede hayata geçiriyoruz.