ENERJİSA'NIN 2050 KALKINMA PLANI

Enerjisa Enerji, elektrik dağıtım ve perakende satış sektöründe Türkiye'nin lider ve öncü şirketi... Çeyrek asrı aşkın bir süredir, bu topraklara değerler katıyor. En iyi hizmeti sunarken, yenilikçi çözümler üretiyor. Önceliği, kesintisiz enerji temini için şebeke yatırımları. İklim değişikliği ile mücadele konusunu sahiplenmek, başlıca sorumlulukları arasında. Küresel enerji mega trendleri ve Türkiye dinamikleri çok yakından takip ediliyor. Enerjisa Elektrik Dağıtım ve Perakende şirketleri; Ayedaş, Başkent ve Toroslar bölgelerinde, 14 şehirde ve 11 binden fazla çalışanı ile yaklaşık 22 milyon kullanıcıya hizmet veriyor. Enerjisa Enerji CEO'su Murat Pınar ise çalışmalarını insan, çözüm ve inovasyon odaklı yürüttüklerini belirtiyor. 2018'deki halka arzı takiben, ekonomik, çevresel ve sosyal alanlarda stratejik, bütüncül bir yaklaşım geliştirmek için sürdürülebilirliğe odaklandıklarını anlatıyor. Sanatsal yönü ağır basan, bol bol kitap okuyan Murat Pınar, engin Bilgi dağarcığı ile iş tecrübesini harmanlayarak, merak uyandıran cümleler kuruyor.

PARİS İKLİM ANLAŞMASI BİZİ CESARETLENDİRİYOR
BM Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) imzacısı Enerjisa Enerji olarak, Türkiye’nin “Paris İklim Anlaşması”nı onaylamasından memnun musunuz?

“Daha yaşanılabilir bir gelecek bırakma” adına taşın altına elimizi koymaktan geri kalmayacağımızı taahhüt ediyoruz. Paris İklim Anlaşması’nın imzalanması, bizim gibi bu konuyu yol haritası olarak belirlemiş şirketler için son derece cesaretlendirici ve çarpan etkisine sahip bir gelişme. Ülkemizin düşük karbonlu gelecek hedeflerine ulaşma yolunda en büyük destekçilerinden olacağımız için gurur duyuyoruz. Paris Anlaşması’nın uygulamasına yönelik, Avrupa Birliği (AB) tarafından Yeşil Avrupa Mutabakatı (Europe Green Deal) ile somut adımlar atılıyor. Yoğun enerji üretiminin AB sınırları dışına çıkmasının (karbon kaçağı) ve bunun sonucunda AB ekonomisinin negatif etkilenmesinin önlenmesi için “Sınırda Karbon Vergisi Uygulaması” üzerinde de bir hazırlık yapılıyor.
Karbon salımını azaltmak için ortaya koyulan hedefler, aksiyonlar ile beslenmeli. Bu hedeflere ulaşmak istiyorsak şirketlerin, toplumun veya hükümetlerin üzerine düşenleri beraber yerine getirmesi gerekiyor. Bir oyuncu eksik kalırsa, bu hedeflere ulaşmak daha zor olur. 
Türkiye bu hedefleri aslında 2017-2023 Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile ortaya koydu ve Temmuz 2021'de açıkladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile bu hedeflerini tazeledi. Bu noktada, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol’un söylemleri de dikkat çekici. Bugün enerji tüketimi açısından baktığınızda, dünyadaki enerji potansiyelinin yüzde 20'si elektrik. Bu, 2050'de %50'yi geçecek. Hedefler belli. Biz imzayı attık, bunu uygulayın ya da uygulamayın...   

KARBON SALIMINA 2,5 MİLYON TONLUK KATKI 
İş alanınız açısından büyük önem taşıyan karbon ayakizi konusunda, Eşarj’ın önemi nedir?

Birey olarak karbon ayakizimizi mutlaka düşürmeliyiz. Enerjisa Enerji olarak amacımız, 2030 yılına dek, karbon salımına 2,5 milyon tonluk katkı sağlamak. 2021 yılında 100 binden fazla şarjlanma gerçekleştiren Türkiye'deki ilk elektrikli araç şarj istasyonu şirketi olduk. Bu rekoru 2022'de tazeleyerek hedeflerimize bir adım daha yaklaşmayı amaçlıyoruz. Çoğunluk hissemizin olduğu Eşarj, Türkiye’de Uluslararası Yeşil Enerji Sertifikası’na (IREC) sahip olan ilk ve en hızlı elektrikli şarj istasyonu operatörü.

KENTLEŞME, VERİMLİLİK VE ELEKTRİFİKASYON...
Temelini, küresel trendlere ve ülkemizdeki enerji sektörünü şekillendiren tetikleyici unsurlara dayandırdığınız stratejileriniz nasıl şekilleniyor?

Dünyada enerji sektörünü “5D” olarak adlandırılan; “dekarbonizasyon”, “dijitalleşme”, “desantralizasyon”, “demokratikleşme” ve “deregülasyon” şeklinde sıralanan beş makro trend şekillendiriyor. Türkiye’deki dinamiklere baktığımızda ise kentleşme, “Bütün enerji kaynaklarını elektriğe dönüştürme” olarak tanımlayabileceğimiz elektrifikasyon ve verimlilik olgularını görüyoruz. Bunların kendi arasındaki her bir kesişim alanında fırsatlar var. Biz de stratejilerimizi ve yol haritamızı bu doğrultuda belirliyoruz. Ekosistemimizdeki tüm paydaşlarımız için fayda yaratmayı gözetiyoruz.

5 YILDA, 15 MİLYAR TL YATIRIM YAPACAĞIZ 
2010’dan bugüne teknoloji alanında şebeke yatırımlarını yapan Enerjisa Enerji’nin yeni döneme yönelik aksiyonları neler?

Asıl sürdürülebilirliği getiren ve hep var olacak şebeke, gelecek yeni yükü de kaldırabilmeli. Bütün enerji kaynaklarını, bu şebekeler kanalıyla, bir yerden bir yere taşıyabilmeliyiz. Enerjisa olarak, bu alanda önümüzdeki 5 yılda, 15 milyar TL'nin üzerinde yatırım yapacağız. Bu, hem altyapı şirketleri hem de istihdam için çok önemli. Tüm planlarımızı yaptık ve buna topluluk olarak hazırız. Geçen yıl da krize ve fiyatların yükselmesi de dahil, tüm olumsuzluklara rağmen, yatırımlarımızı bir önceki yıla göre yüzde 40 oranında artırdık ve 3,2 milyar TL’lik bir rakama ulaştık.

Yenilenebilir Enerji yatırımlarımız, 5 yılda 1,5 milyar TL olacak
GES, yenilenebilir enerji hedeflerinizden ve “mobilite” kavramına bakışınızdan bahseder misiniz?

Yeni enerji dünyası; dağıtık üretim, depolama, e-mobilite ve dijital müşteri çözümlerine dair unsurları içeriyor. Tam da bu bağlamda, odağına teknoloji ve sürdürülebilirliği alan müşteri çözümlerimizi “İşimin Enerjisi” çatısı altında topladık. Eşarj, GES, Led Aydınlatma, Sertifikalı Yeşil Enerji, Solar ve Kojen gibi doğa dostu müşteri çözümlere sahibiz. Yenilenebilir enerji teknolojilerine yönelik yatırım hedefimiz, 2025 'e kadar 1,5 milyar TL olacak. 
Cemal Süreya, “Uçurumda Açan” şiirinde “Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza / 1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi” der. Bende “Bu dönüşüm hızlı olacak” diyordum. 2029’da ülkemizde “mobilite” patlayacak.  

ÇEVRE-İKLİM DUYARLILIĞI YÜZDE 50’Yİ GEÇTİ
Pandemi, çevre-iklim duyarlılığını hangi boyutlarda etkiledi?

Pandemiden önce çevre-iklim duyarlılığı yüzde 20'lerdeydi, sonrasında %50'yi geçmiş! Bu duyarlılık var iken, bunu doğru kanalize etmeliyiz. Potansiyeli doğru yerde kullanmalıyız. Ülkemizin geleceğini düşünüyorsak, “Dünyada bazı sorunlara çözüm bulacağız” diyorsak, biz buna öncülük etmeliyiz. Elbette konvansiyonel işlerimiz var; ama şu an 2050'yi konuşmamız gerek. İlk kısa hedef 2026. Sonuçta enerji alanındaki herhangi bir yatırım, 2-3 yıl sürüyor. O yüzden çok hızlı hareket etmeliyiz. “Yarın başlayacağız” değil, dün başlamış olmamız lazım.

ÇALIŞAN BAĞLILIĞI YÜKSEK BİR ŞİRKETİZ
İstihdama dair tedbirlerinize açıklık getirir misiniz?

Pandeminin başlarında "İşten çıkarmalar olacak" dendi. İlk verdiğim mesaj şuydu: "Herkes rahat olsun, hiç kimse işten çıkmayacak, bu iş devam ediyor." İnsanların kaygılarını ortadan kaldırırsanız, bağlılıklarını da artırırsınız. Öyle ki, enerji şirketleri arasında çalışan bağlılığın en yüksek olduğu kurumlardan biriyiz. “Çalışan Deneyimi”ne yönelik İKON uygulamamız ile sürekli anketler yaptık. “Arkadaşlar, pandemi döneminde ne yapalım?” diye sorduk. Oradan edindiğimiz fikirlerle yürüdük. Üç ayda bir, bir konuyla ilgili ne düşündüklerini öğrendik. “Yemek salonu mu olsun, yemek kartı mı?” dedik. “Yemek kartı” dediler ve biz de onu verdik. Çalışma arkadaşlarımızın da kararlara katıldığı bir şirketiz. Kulislerde konuşulanlar yok, herkes istediğini rahatlıkla söylüyor. Bu, motivasyonu da beraberinde getiriyor. 

ÖNCE MÜDÜRLER İLE DEĞİL ÇALIŞANLAR İLE KONUŞURUM
Fiziksel ve duygusal yönden korunması gereken çalışma arkadaşlarınız ile ilgili yaklaşımınızı anlatır mısınız? 

2010’dan bu yana hep sahadayım. Çok kolay değil. 11 bin kişi ve sürekli iletişim halindesiniz. Mavi yaka da dahil, ismini bildiğim birçok çalışma arkadaşım var. Önce müdürün odasına değil, çocukların çay içtiği yere gittim. Bu, herkese yakın olmanızı sağlıyor. Bir şirkette size bilgi akmıyorsa ki, buna “Raporlama ya da sesini duymak” da diyebilirsiniz; sorun yaşarsınız. CEO olarak göreve geldiğimde “Konuşan, sesi duyulan bir organizasyon istiyorum" dedim. Bu noktada örnek olarak, dünyanın en iyi sesi Dimash Kudaibergenov’u vermiştim. Kazak müzisyen, D2'den D8'e kadar uzanan 6 oktav ses yelpazesine sahip. Özetle; “Mavi Yaka”dan liderlik takımına kadar, herkes fikirlerini dile getirebilmeli.   

EKİP ARKADAŞLARINIZIN HİKÂYELERİNİ BİLMELİSİNİZ
Enerjisa Enerji, 11 bin kişilik kocaman bir aile. Şirketinize ve çalışma arkadaşlarına karşı sorumluluk sahibi bir CEO olarak, liderlik stilinizi özetler misiniz?

Yöneticiler, ekibindeki insanların melekelerini ve öykülerini bilmeli. Bu noktada, geçmişte, iş hayatımda tecrübe ettiğim bir anektodu paylaşmak isterim... Bir arkadaşımızın performansına yönelik memnuniyetsizlik bildirildi. Üstelik o arkadaşımız, işe her gün en erken gelen ve en geç çıkan olmasına rağmen.  “Bakın, belki bir problemi vardır” dedim. Öğrendik ki, MS (Multipl Skleroz) hastası bir çocuğu var, onu sabahları okula götürmek için sırtında taşıyor. İş ve özel hayatı, bu durumdan fazlasıyla olumsuz etkilenmiş. Şirket bağlılığını artırmak istiyorsak, onların hikâyelerini bilmek zorundayız. İlişkilerini de buna göre kurarsan, o insanlar ile çözemeyeceğin hiçbir sorun olmaz. 

MURAT PINAR’DAN ‘AHMET TEVFİK OZAN’ ÖRNEĞİ
- Bir kültür oluşacaksa bu, "Hadi değişiyoruz" diyerek olmaz. Yani yukarıdan, jakoben bir değişim değil. Aşağıdan, ekip arkadaşların ile beraber... Ahmet Tevfik Ozan “Erlerin Hikâyesi” şiirinde “Büyük işler konuşuluyordu mecliste / Hiç kimse, buzdan bir cezve içinde / Kahve pişirip dağıtan uşağın varlığını hissedemedi” der. O insanlar bizi de gördüler ve fark ettiler. Onlara kendinizi fark ettirirseniz, onlar da sizin arkanızda durur. Bunu başarabilmek zor değil; ama emek şart. İnsana zaman ayırırsanız, karşılığını alıyorsunuz. "İnsanlar çalışmaz ise üzerlerinde baskı kurmalısınız" söylemlerine inanmıyorum. Onlara başarabileceklerini, bu şirkete katkılarını ifade ettiğinizde, onlar da bunu sağlamak için ellerinden geleni ortaya koyuyor.  

MURAT PINAR’IN‘SPOR’TİF KİMLİĞİ
- Güne 05.30 gibi başlarım. Hafta sonları da saat 06.00’da uyanırım. 
- Trabzonsporluyum. 40 yaşına kadar futbol oynadım. Mühendis olmasaydım, futbolcu olurdum (Tebessüm ediyor). Şu an spor anlamında sadece yürüyüş yapıyorum.
- Tek öğün yemek yiyorum. Sanırım bu noktada “Azı karar, çoğu zarar” söyleminin üzerimde bir etkisi oluyor.

MURAT PINAR’A İLHAM VEREN EKONOMİST
- Çek ekonomist Vaclav Smil... “Enerji ve Uygarlık” kitabının yazarı. İnsan gücüyle çalışan sistemden, rüzgâr miline döndürüyor. Bir anda 90xinsan. Sonra makineleşme başlıyor ki, 1500xinsan... Yeni teknolojiler, haliyle KiloWatt (kW) gücünü, başka bir şeye evirdi.
- "Enerji ve Uygarlık"ta öyle şeyler var ki... "Neden insan odaklı olmamız gerekiyor?" sorusu üzerinde duruyorsunuz. Köyden kente geçiş, bizim de en önemli trendlerimizden. Öyle ki ben “Akıllı Şehir”lerden önce “Akıllı Köyler”e inanıyorum.

MURAT PINAR’IN‘TÜRKÜ’ HAYRANLIĞI
- Türk halk müziğine hayranıyım, hikâyeleriyle ama... Hikâyesi olmayan hiçbir şeyi dinlemiyorum. Zaralı Halil Söyler, Diyarbakırlı Celal Güzelses ve Malatyalı Fahri Kayahan üçlüsüne hayranım. Aralarındaki görüşmeleri inanılmaz keyiflidir. 
- Bolu yöresine ait “Beyaz Giyme Toz Olur, Siyah Giyme Söz Olur” ile Tokat’ın “Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar” türkülerinin çok anlamlı öyküleri vardır. Bunu bilip dinleyince daha etkili oluyor.  
- Üniversitedeyken korosuna da gittiğim Türk sanat müziğini de ayrı severim. Selahattin Pınar-Afife Jale hikâyesine bayılırım. 

ENERJİSA ENERJİ’NİN ‘İLETİŞİM’ GÜCÜ
- İletişimdeki kritik soru şu: "İnsana ne kadar yakınsınız?" Bizim ekibimizin tamamı sahaya iniyor. Gidip insanları, çalışanları, onların karşılaştığı zorlukları görüyor. 
- Maç sahada kazanılır. Elbette masa tarafında da yapılması gerekenler var. Ama sahanın tozunu yutmadan buradaki aksiyonları alamıyorsunuz. Öyle ki, şirketler artık, merkezleşme trendlerinden tekrar desantralize olma yönünde gidiyor. 
- Ben buradan Toroslar’daki işi göremem. Dinlerim, anlarım; ancak işin nasıl yapılacağına dair oradaki çalışana inisiyatif ve sorumluluk vermelisiniz. 
- Babam kabzımaldı. Domatesi koparıp, toplayıp kasaya koymadan satış yapamazsın. Domatesten de, limondan da iyi anlarım. Oraya girmeyelim şimdi (Gülüyor). Yalnızca okuldaki bilgiler ile iş hayatı kolay olmaz. “Gitsin, ezilsin” demiyorum; fakat görsün. Bizim işimizde stratejinin ve bütçenin tutması için o işi yapanların sahada terlemiş olması gerekiyor.

ENERJİ'NİN KAHRAMANLARI
- İşimizin tabii ki zorlukları var. Ancak yaptığımız iş; ekmek ve su gibi hayati bir önemde. Sahada çalışan arkadaşlarımızın hepsi, üst düzey sorumluluk bilincine sahip. Kastamonu’da sel felaketinde veya Zonguldak’ta yoğun kar yağışı altında hepsi kahramanca mücadele ediyor. Enerjiyi tekrar verdikten sonraki mutlulukları görülmeye değer.
- Sahadaki arkadaşlarımız “Enerji’ nin Kahramanları” durumunda. Dünyanın en tehlikeli işinde çalışan bu çocuklar birer kahraman. Karda, buzda gidip o kablodaki arızalı yeri bulacaksın ve onu birleştireceksin. Üç dakika duramazsınız. Onların da hikâyeleri var ki, bunları da hazırladığımız belgeselde anlattık...

MURAT PINAR’IN ‘ŞİİR’ TUTKUSU
- Şiir, toplumun kanatlarıdır; ancak tek kanatla uçamazsınız. Bu yüzden Nâzım Hikmet'in "Kuvayi Milliye"si ile Sezai Karakoç'un "Mona Roza"sı da benim için çok değerli. İkisi de bu memleketin toprağından yetişmiş insanlar. Yetişme şartları gibi refleksleri farklı; ama her birinde çok güzel şeyler var.    
- Cemal Süreya ile Sezai Karakoç'un hikâyesi... Cemal Süreya'nın soyadında kaç "Y" harfi var? Bir mi, iki mi? Birini iddiada Sezai Karakoç'a kaybetmiş (Gülüyor).
- Portekiz halk müziği türü Fado... Eşleri, sevgilileri balıkçı, kâşif ya da denizci olan kadınların ağıtları... Fado'yu dinlerken, türkü dinler gibiyim. Giden, 10 yıl geri gelmiyor! Düşünün, Portekiz’de denizci bulunamamış, İspanya’dan kiralamışlar. 
- Fado müziğini dünyaya tanıtan Amalia Rodrigues'i de severim. Portekiz'de ilk "Fado"cuların yanına giderim. O kadar saygılılar ki, Fado dinlerken konuşmuyor kimse. 

MURAT PINAR’IN‘ORTA ASYA’ İLGİSİ
- Orta Asya tarihini çok severim. MÖ. 6-11. yüzyıl arasında hüküm süren Soğdlular devlet kurmamış; ancak bölgesindeki bütün medeniyetlerin hazinelerini onlar yönetmiş, deftardarlığını onlar yapmıştır. 
- S. Frederick Starr'ın "Kayıp Aydınlanma - Arap Fetihlerinden Timur'a / Orta Asya'nın Altın Çağı” kitabını tavsiye ederim. Çölde şehirler kuruyorsunuz... Türkistan'daki Merv, dünyanın en büyük şehirlerinden. En iyi su mühendisleri oradadır. İngilizler, su mühendisliğini oradan öğrenmiştir. Maalesef o bölgeden uzak kalmışız, incelememişiz.

MURAT PINAR’IN ‘ÖĞRETİ’ DOLU HİKÂYESİ
- Bir dönem Sibirya’da çalıştım. Zor bir kültürdür orası.. 13 ülkeden sorumlu olduğum bir görevi yürütüyordum. Kazakistan’ın kuzeyine gidecektim. Ekip toplantısı için ofise geçtim. Kazaklar, Ruslar ve Uygurlar var ki, hepsinin tarihi açıdan geçmişleri var. Yaşananlar nedeniyle hiçbiri, birbiriyle konuşmuyor. Üçünden bir takım kurup çalışamıyorsunuz. Barıştıramazsınız da. Dolayısıyla ilk yılımızı dolu dolu geçiremedik. Mecburen işleri böleceksiniz. Uygurları, Özbekistan’a; Rusları da Ukrayna’ya gönderdim. 
- Bir ülkeye ya da organizasyona gittiğinizde, oranın kültürünü ve geçmişini bilmiyorsanız, yönetmeniz çok zor. Ben de bilmeden gittim ki, okumaya ondan sonra başladım sanırım (Tebessüm ediyor). Kazakistan’da çok şey öğrendim. 
- Hikâye öyle bir noktaya geliyor ki, oturup Kazak ve Uygur tarihinin yanı sıra, Ruslar ile aralarındaki savaşları okuyorsunuz.

MURAT PINAR’A GELEN DOKUNAKLI MEKTUP
- Enerjisa Dağıtım Şirketleri Genel Müdürlüğü yaptığım  bir dönemdi. Dilekçeler alıyoruz; ki okurum çoğunu, özellikle de el yazısı ise. Gaziantep'ten, 9 yaşında bir kızımız... "Murat abi, akşamları okuldan geç çıkıyoruz, hava karanlık oluyor, korkuyorum" diyor. Sokak lambaları yanmıyormuş. Bizim görevimiz, o çocuğumuzun korkmadan okula gidebilmesi. Misyon da, vizyon da, ne diyorsanız deyin, hepsi bu...

MURAT PINAR’IN İZİNDE GİTTİĞİ ÖĞÜT
- Dağıtım şirketlerinde "Genel Müdür" olmuştum. Kulağıma küpe olan öğüt; Şeyh Edebali'nin hâlâ duvarda asılı olan Osman Bey'e vasiyetiydi.
- “Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az!” der. Alçak gönüllü olmak ve dinlemek vurgusu yapmıştır. Benim de Enerjisa Enerji’deki “Konuşan organizasyon”dan kastım bu.