FARK YARATAN PROJELERİN LİDERİ

OPET, Türkiye genelindeki 1.600'ü aşkın istasyonu, ürün ve hizmetleri, sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleriyle, değişimin ve yeniliğin öncüsü... Müşteri memnuniyetindeki liderliğiyle sektörünün en sevilen markalarından.. inovatif bakış açısı ve tüketici odaklı çalışmalarıyla dikkati çekiyor. Temeli 1982'de Mersin'de atılan Öztürkler Petrol'ün, 10 yıl sonra OPET adıyla başlayan yükselişinin iki mimarından biri de OPET Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk. 1984'te, öğretmenlikten ayrılarak aile şirketine geçen Nurten Hanım, Koç Topluluğu'nun %50'sine ortak olduğu bir başarı öyküsüne imza attı. Erkek egemen bir iş kolunda, eşi Fikret Öztürk'ün de desteğiyle OPET'i "okula" dönüştürdü. "OPET Bilinçli Toplum Projeleri"nin liderliğini üstlenen Mengen doğumlu, Sayın Nurten Öztürk'ün her cümlesi manşet, her sözü ders niteliğinde...

EŞİM FİKRET ÖZTÜRK İLE BİRLİKTE BAŞARDIK
OPET, öğretmen bir çiftin müthiş azmiyle kuruldu. “Müşteri memnuniyeti” lideri ve uluslararası birçok ödülü bulunan öncü bir şirket. Bugünlere nasıl gelindi?

Fikret (Öztürk) Bey de, ben de köy çocuklarıyız. Orada doğup büyüdük. “Yüksek Öğretmen Okulları”nda okuduk. Biz, topluma yararlı bireyler olmak için yetiştirildik, öyle koşullandırıldık adeta. Hep “Ülkem ve çevremdeki insanlar için ne yapabilirim?” sorusuna yanıt arayarak büyüdüm. 
Önümde öyle bir örnek de vardı. Eşim çiftçi bir ailede, tarım işlerinde onlara yardımcı olan bir çocukluk geçirmiş. Karşılaştığımızda “Önce okuyalım, çalışalım, mezun olalım” dedik. “Bir ömür boyu sürecek hayat arkadaşlığı istiyorum” demek, her erkeğin yapabileceği bir şey değil. Yaşamın bize sunduğu bir sürü imkân var. Hissedebilmek, doğruyu görebilmek hem şans hem de beceri. Eşim becerikliymiş (Tebessüm ediyor). Ben de öyleymişim ki, ona “Seversek neden olmasın?” dedim. Bu bize, birlikte başarmak ve okulu bitirmek için büyük enerji aşıladı. Beraber çalışmanın güzelliğini de orada gördük.
Birlikte bir şeyler yaratmak için birbirinizi anlamalısınız. Biz, Fikret Bey ile ahengi yakaladık. Önümüzdeki yıl, 50’nci evlilik yıl dönümümüzü kutlayacağız. Çevreden “Hanım ile aynı yerde çalışılır mı? Nasıl yapabiliyorsunuz?” sorularını çok duyduk. Biz, birbirimizin eksiklerini tamamladık. Farklı yeteneklerimiz olduğu için, bakış açılarımız doğrultusunda, gördüklerimizi en iyi şekilde yapmaya ve onu işimize yansıtmaya çalıştık. Hayâllerimiz birbirini destekledi. Hiçbir zaman “Ben şunları yapıyorum, bunu kazanıyorum” demedim. Ortak bir bütçemiz oldu. Herkes gerekli olanı harcadı. Birbirimize karışmadık; ama habersiz bir şey de olmadı. Tartışarak çözüm bulduk. Özetle OPET, bu güzel birlikteliğin bir büyüsü... 


OPET Kurumsal İletişim Müdürü Ayşenur Aydın’ın nazik davetiyle geldiğimiz OPET’in İstanbul Ataşehir’deki “Genel Müdürlüğü”nde, kendimizi evimizde gibi hissettik. Röportajımız sırasında, güzel bir tesadüf de bizi bekliyordu. Söyleşimizin ikinci bölümü sırasında OPET Yönetim Kurulu Kurucu Başkanı Fikret Öztürk ile de karşılaştık. 1971’de evlenen Öztürk çiftinin, birbirlerine karşı nezaketlerine ve sevgilerini her yıl büyüttüğüne de yakından şahitlik ettik. Odaya giren eşine “Fikret Bey, ben de sizden bahsediyordum” diyen OPET Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk’ün gülen yüzü, sinerjiyi yükseltti. “Bu fotoğrafı yakaladığınız için çok şanslısınız” diyen Ayşenur Hanım’a hak verirken, iki liderin birlikte fotoğraflarını çekme fırsatı yakaladık. Peşinden, Atatürk portresinin hemen önündeki görseller geldi... 

DÜNYANIN EN ZOR MESLEĞİ, EV KADINLIĞI
Eşiniz Fikret Öztürk, siz ayrı yerlere tayin edilince öğretmenliği bırakıp madeni yağ dükkanı açtı. 1980’de Öztürkler Petrol’ün ardından; 1992’de OPET Petrolcülük A.Ş. kuruldu. Business Life okurlarını, maziye götürür müsünüz? 

Evet... 80 döneminde, farklı yerlere atandık. Fikret (Öztürk) Bey, benim yanıma gelip ticarete başladı. Birkaç yıl sonra, son çocuğumu dünyaya getirdim. İki sene öğretmenlikten ayrıldım.  Hayatımın en zor iki yılıydı. İstediğim saatte kalkıyorum, temizlik ve yemek yapıyorum... “Akşam eşim gelecek” diye hazırlanıyorum vs. O kadar uğraşıyorum; ortada ürettiğiniz bir şey yok, hiç görünmüyor! Onun için, dünyanın en zor mesleği, ev kadınlığıdır... Hep bir kısır döngünün içindesiniz. Hep aynı şey... O zaman eşime “Ben çalışmak istiyorum” dedim. O da bana “Gel” diyerek yardım etti. Böylece “madeni yağ” yaşamım başladı. Çok mücadeleler verdim. Hiç kadın olmayan bir sektör sonuçta...  Çalışanlar işlerine karışıldığı ve hesapları kontrol edileceği için patronun hanımına zorluk çıkartıyorlar... Fikret Bey “Sabret. Kasanın yanına otur, o bile bana yeter” diyerek desteğini gösterdi ve bir süre sonra çalışanlarında çok benimsediği bir iş ortamımız oldu...

ÇEVREMİZE, HEP SEVGİ ELİMİZİ UZATTTIK
OPET, iki kişiden, tüm Türkiye’yi kucaklayan büyük bir aile haline nasıl geldi?

Bu şirketin kökü, tohumları, her şeyi; sevgi... Biz çevremize, hep sevgi elimizi uzatmaya çalıştık. Bu, büyürken de böyleydi. Öğretmenlikten bugüne dek, farklı insan, meslek ve ekonomik gruplarıyla karşılaştık, birçok ortama girdik. Vermek ile almak dengesini iyi kurduk.  


NURTEN ÖZTÜRK BAKIŞIYLA ‘İZ BIRAKMAK’
- Herkes yaşam döngüsü olarak, doğar, büyür, neslini bırakır ve hayatı son bulur. Önemli olan; yaşanılanlar, değerli anılar ve bunların o kişilerdeki yansımaları...
- Aslolan; insanın yaşamını nasıl şekillendirdiği ve daha sonrasında diğerlerine nasıl dokunduğu ve yaptıkları; yani iz bırakmak... 
- Bizler ne kadar iyi izler bırakabilirsek, o denli görevimizi yapmış oluruz. Bu, bazı noktalarda elimizde olan bir şey değil belki... Örneğin; doğacağımız evi, yeri, aileyi biz seçemeyiz; 
- Eğitim imkânı bulabilmişsek, edineceğimiz bilgiler ile kendimize yön çizebiliriz. Ya da hayatımıza girecek kişiyi seçebiliriz. Yapacağımız işe karar verebiliriz. Özellikle doğru öngörüler, son derece önemli.

BİZ MÜŞTERİLERİMİZE ONLAR BİZE BAĞIMLI
OPET’in, bir akaryakıt dağıtım markasından “daha fazlası” olabilmeyi başarmasının sırrı nedir?

Örneğin; “Temiz Tuvalet” kampanyası çok iddialı bir işti. Herkesin bakış açısı farklı. Cesaret dahi edilemeyen, dört duvar arasına kapatılan bir konuda ortaya çıkıyorsunuz ve her yerde, herkesle konuşuyorsunuz. Nasıl olabilir, bu denli dilendirilebilir?” denildi; ama oldu. Peki neden? Çünkü biz insanımıza ve halkımıza güvendik. Onlar da bunu kanıtladı. Eğer siz, toplumun ihtiyacı olan bir şeyi yapıyorsanız, halk sizin yanınızda oluyor. Projeyi doğru seçer, doğru kurgular ve doğru uygularsanız destekleyenler oluyor. Bu sevgi giderek, aynen tuttuğunuz futbol takımları gibi bağımlılık haline geliyor. Biz müşterilerimize, onlar bize bağımlı. Yanıltmıyoruz ve vaatlerimizin arkasında duruyoruz. En iyi hizmet, en iyi akaryakıt... Ama kaliteyi koruyabilmenin de bedeli var.

BAŞARI YALNIZ DEĞİLDİR
Gelibolu Yarımadası’nda, 2006’dan bu yana devam eden “Tarihe Saygı Projesi” ile yaratılan büyük değişime değinir misiniz?

“Tarihe Saygı Projesi” ile çok güzel şeyler yapıyoruz. Girdiğimiz yerleri adeta yeniden yaratıyoruz; ancak özünü, dokusunu bozmadan... İnsanı açısından da çağın gereklerine uygun bir değişim... “Misafirlerini nasıl ağırlayıp uğurlayacak?” sorusunun yanıtı önemli. Karşındakini bir para vesilesi olarak gördüğünde onun sana bakışı farklı olur. Onu bir değer, ihtiyaçları olan, sorunsuz yaşamak ve yaptığından keyif almak isteyen birisi olarak düşünüp hizmet edersen daha anlamlı olur. Biz, aracın yerine insanı koyduk.... Tüm projelerimizi insanımız ile birlikte başardık. İnanıyorum ki, başarı yalnız değildir! 


NURTEN ÖZTÜRK’TEN ‘SORUMLULUK’ AÇILIMI
- Birbirini anlama, zevklere, dostlara, ilişkilere saygı gösterme.... Biz; ailelerimiz, yakınlarımız ve çalışanlarımız için bunu uygulayabildik. Örneğin; Fikret (Öztürk) Bey’in ailesi beni çok çok sever ve “İyi ki varsın, annemizsin” der.  
- Her şeyimizi bildiğimiz halde, birbirimizi asla kısıtlamadık. “Kuşu fazla sıkarsan öldürürsün” derler ya... “Onun da böyle düşünmek ve yapmak hakkı” deriz.  
- Çok büyük sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyoruz. İçinden çıktığımız toplum için görevlerimiz olduğuna inanıyoruz. 
- Samimi çabalarımızın sonucu bize hep sevgi ve bağlılık olarak döndü.

‘HADDİNDEN FAZLA ALÇAK GÖNÜLLÜ OLMA’
OPET, neden diğerlerinden farklı bir şirket?

Babamın bir lafı vardır, “Haddinden fazla alçak gönüllü olma, gerçek sanırlar” diye... Bazen hakkını da vermek gerekiyor olayların... OPET bugünlere emek, alın teri ve güzel duygularla geldi. OPET’te “sıçrama noktası” diyebileceğimiz, stratejik kararlar ve adımlar var. Örneğin; akaryakıt dağıtım şirketleri genellikle büyük yerlerden, şehirlerden yola koyulur. Büyük tonajlar yapıp öyle büyür. Önceleri köylerde, kasabalarda istasyon kurduk. Zamanla kendi akaryakıt terminallerimizin yapımına başladık. Türkiye’nin en büyük depolama tesisi ve akaryakıt ithalatçısı olduk. Yıllardır da dev firmalara hizmet veriyoruz. Kimsenin yapmadığını yaptık. Haliyle OPET, bu alanda faaliyet göstermek isteyen herkesin dikkatini çekti. 

KOÇ TOPLULUĞU’NUN BİZE KATACAĞI SİNERJİYE İNANDIK 
OPET’in %50’sine 2002’de ortak olan Koç Topluluğu ile birlikteliğe ve bu noktadaki şirket kazanımlara dair düşünceleriniz neler?

OPET’i kurduktan sonra Koç Grubu’nun gaz (Aygaz) tarafıyla çalışmaya başladık. OPET’i daha iyi tanıdılar. Bu arada biz de “Temiz Tuvalet” kampanyasına başladık. Proje çok hoşlarına gitti. Bize teklif sunduklarında Fikret (Öztürk) Bey “Yüzde 50-50 olursa olur” dedi. “Bu birliktelik bize ne kattı?” sorusuna yanıt ararsak... Öncelikle, büyüyebilmek için güce ihtiyaç var. Ekonomik anlamda daha da güçlendik. Daha güzel yerlerde istasyonlar oldu. Koç Grubu şirketleri ile stratejik ortaklıklar, çalışmalar gerçekleştirdik. Onların kattığı bir ivme oldu. Koç’un bize katacağı sinerjiye inandık ki, Koç Topluluğuna tüm Türkiye de inanıyor. Son derece güzel, uyumlu bir ortaklığımız var... 


NURTEN ÖZTÜRK’TEN ESPRİLİ BİR ‘KEŞKE’
- Fikret (Öztürk) Bey’e çok teşekkür borçluyum. Ben kendimle beraber, pek çok şeyi değiştirme fırsatı buldum. Pes edip geri çekilseydim hayatımın en büyük pişmanlığı olurdu. Bu noktada, ailenin birbirini desteklemesi önemli. 
- Bir başka pişmanlığım, 8 tane çocuk yapmamak. Keşke daha çok yapsaydım (Tebessüm ediyor). Nedenine gelince... Türkiye’de ve dünyada; bakabilecek, eğitebilecek ve ekonomik gücü olanlar çocuk yapmak istemiyor. Dar gelir gruplarının ise çok çocuğu var. Bazı noktalardaki eksiklikler ise topluma problem olarak geri dönüyor...
- Mali açıdan durumu iyi olanlar, imkânı ve birikimi olanlar daha çok çocuk yapsalar keşke...


NURTEN ÖZTÜRK’ÜN LİDER YETİŞTİRME PLANI*

- Aile bağlarına çok değer veriyoruz. Çocuklarımızın bizimle yakın olması ve her şeylerini paylaşabilmesini sağlamaya çalıştık. Onlara bu şekilde daha fazla yardımcı olabileceğimizi düşündük. 
*  “Açık ve cesur olsunlar, hatalarını da söyleyebilsinler” istedik... “Kendi işlerinizi kurabilirsiniz” dedik. Ancak bu belli ölçüler dahilinde, kontrolümüzde, ne kadar ileriye gidebildiklerine, kayıp-kazanç oranlarına baktık. Bir süre takip ettik. Ama baktık ki çok iyi gidiyorlar, o zaman serbest bıraktık. 
- Hep birlikte tartışırız. Çok inanıyorlarsa başarıya ulaşmaları için yanlarında olmayı görev biliriz.  
- Gelişimlerini gözlemledik ve kendilerini kanıtladıklarında uçmalarına izin verdik. Şu an her birinin kendi işleri var. Hepsi OPET’te yönetim kurulu üyesi, diğer şirketlerimizde de ortağız.  
*Nurten Öztürk’ün çocuklarından Ali Şafak Öztürk, Regnum Carya Yönetim Kurulu Başkanı. Ufuk Öztürk ile Filiz Öztürk ise OPET Yönetim Kurulu Üyesi... 


KADINLAR, DAHA BÜYÜK KALPLİ OLUYOR 
Çalışma yaşamınızda 49., enerji sektöründe ise 39. yılınızı kutluyorsunuz. Bir kadının her iş kolunda başarı olabileceğini ispatlamak, size hangi duyguları hissettiriyor?

“Bir daha dünyaya gelecek olsanız, ne olmak istersiniz?” derseniz, “Yüz kere dünyaya gelecek olsam, yüzünde de kadın olmak isterim” derim. Evet; doğduğunuz ortama ve ailenize göre çok zor olabilir yaşamınız.... Pek çok sıkıntılarla karşılaşabilirsiniz; fakat kadın olmanın insana verdiği çok anlamlı hisler var. Bir kere, daha büyük kalpli oluyorsunuz. Ve bu kalp, sevdikçe büyüyor. Kadın sevgisini vermekten hoşlanır. Bunun yanlış algılanmaması ve yerini bulması onu daha mutlu eder, daha çok sevmesini de beraberinde getirir. 
Kadın ile erkek bakış açısı çok farklı. Daha duygusal ve detaylı düşünüyorsunuz; ama ben, işime duygularımı yansıtmamaya özen gösterdim. Hakkını arayan, ekmeğini taştan çıkaran kadınlarımızla gurur duyuyorum. Kadın çalışmalı, sosyal yaşamın içinde, değişime, yeniliklere de açık olmalı. Evlatlarına, evine, eşine ayırdığı o koca kalbiyle işine de dört elle sarılmalı. 

HEDEFİMİZ, ÖN SAHADA EN AZ İKİ KADIN ÇALIŞAN
Mayıs 2018’den beri uygulanan “OPET’te Kadın Gücü” projesi ile kadın istihdamının artırılmasını amaçlarken, fırsat eşitliği sunuyorsunuz. Belirlediğiniz hedeflerin neresindesiniz?

Topluma örnek olmak adına “OPET’te Kadın Gücü” projesini başlattık. Lideri, kızım Filiz Öztürk... Tuttuğunu koparan biri. Çok da sevindiğim, çok arzu ettiğim bir konuda büyük sorumluluk üstlendi. “Bunun için çaba harcayacağım” dedi. OPET’in genetiğinde kadın var. Kadınların, yönetim kadromuzdaki ve çalışanlarımız arasındaki oranı, diğer şirketlere göre yüksek. Şu an 76 ilimizde, istasyonlarda akaryakıt satış yetkilisi olarak pompada çalışan kadınlar var. “Ön sahada en az iki kadın” diyoruz. Birisi pompada, birisi markette... Amacımız, pompada en az iki kadın olması...

OPET’TE CİNSİYET EŞİTLİĞİ
- Fikret (Öztürk) Bey, benimle arkadaşlık yaptığı andan itibaren iş yaşamından kopamayacak bir kadınla evleneceğini biliyordu. Dolasıyla aile içi de dahil kadınlara ve kadın çalışanlara saygısı büyük. 
- Birini işe alacağımızda Fikret Bey “Eşinle bu konuyu konuştun mu?” diye sorardı eskiden. Birisiyle telefonda görüşürken “Hanımefendiye saygılar, onlar nasıllar?” diye - utlaka sorar. Çalışma ortamı içerisinde bu kadar yılda işten dolayı hiç tartışmadık. 
- Bizde, cinsiyet ayrımı yapmaksınızın eşitlik var. Aynı şekilde işimizde de... Kadın diye cam tavan koymayız. 
- Farklı bakış açıları ve fikirlere saygı duyarız, değer veririz. OPET’in yönetim kademesinde ve çok stratejik noktalarda kadınlar var. OPET’te katiyen kadın-erkek ayrımı söz konusu olamaz. Hepsi bizim kıymetli parçamız...


NURTEN ÖZTÜRK’ÜN GÖZÜYLE ‘EKİP RUHU’

- Evet... Nurten Öztürk ve Fikret Öztürk başarılı bir iş insanı. Ancak “Birlikte ‘Bir’ olmasaydık’ bugünlere gelemezdik. Dolayısıyla OPET de olmazdı. 
- Ben olmasaydım şu anki sosyal sorumluluk projelerinin hiçbiri olmazdı; ama Fikret Bey ve şirketimiz, ortaklarımız desteklemeseydi ve bütçe ayırmasaydı bunların hiçbiri olmazdı. 
- Başarıya ulaşmak için emek harcıyoruz ve cesaretliyiz. Enerijisini, gönlünü işin her kademesine koyan neferleriz...


OPET KADIN GÜCÜ PROJESİ
- OPET’in, Türkiye’nin gündemindeki en önemli konulardan biri olan kadın istihdamı konusundaki projesi “Kadın Gücü Projesi”. OPET Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Öztürk liderliğinde ilerliyor. Toplumsal algıyı değiştirmek ve çalışma yaşamında kadınlara fırsat eşitliği sunmak amacıyla başlatıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve İŞKUR iş birliğiyle yürütülüyor. Her OPET istasyonunda en az iki kadın çalışan hedefleniyor. 
- “Kadın Gücü Projesi” iş arayan kadınlar için farklı bir kapı açtı, “İstasyon işi erkek işidir” klişesini yıktı. OPET’te işe başlayan her yaştan kadın, hayata çok daha güvenle ve umutla bakıyor. Ekonomik özgürlüğü sağlamanın özgüvenini taşımakla kalmayıp önyargıları kırmanın da gururunu yaşıyor.


Söyleşimizin ilk bölümünde önce kahvelerimizi yudumladık. Öğle vakti olunca da ısrarlı yemek talepleriyle karşılaştık. Sonradan öğrendik ki, Sayın Nurten Öztürk ile Ayşenur Aydın’ın hoş bir menü sürprizi varmış. Sohbetin ikinci kısmında Nurten Hanım’ın buna yönelik sözlerine kulak kabarttık: “Şoförümüz Karadenizli. ‘Hamsili Pilav’ı çok güzel yaptığını söylemişti. Biz de ‘Kendine o kadar güveniyorsan, yarın yap da getir dedik, oradan çıktı...” OPET’in bu özel sofrasında oturmak ve sıcak aile ortamına kabul edilmek, Genel Yayın Yönetmenimiz Seyfettin Bayram ve bizleri de fazlasıyla onore etti...