GE TÜRKİYE'YE ENERJİ VEREN GÜÇLÜ BİR KADIN

General Electric (GE); 125 yılı aşkın süredir, 170'den fazla ülkede, yaklaşık 174 binlik büyük bir istihdamla faaliyet gösteriyor. Türkiye'deki yolculuk, 73 senedir güçlenerek devam ediyor. GE; "Gaz Enerjisi", "Yenilenebilir Enerji", "Hidro", "Sağlık", "Havacılık" ve "Dijital" iş alanlarında, 2 bin 500'ü geçen çalışanıyla, ülkemizde, endüstrinin geleceğine şekil veriyor. Bu yatırımların başında bulunan isim ise Canan M. Özsoy... GE Türkiye Başkanı, dijitalleşmenin beraberinde getirdiği yeni dünyada, bu değişim ve dönüşüme, 2012'den bu yana Türkiye'de liderlik ediyor. GE'nin kendini işine adamış fedakâr ekibi, öncü teknolojileri ve küresel erişim gücüyle, daha verimli ve güvenilir bir dünyaya katkı sağlamak için çalışıyor. Özsoy, elektriğin olmadığı, enerjinin verimli ve temiz kullanılmadığı bir evrenin, "sürdürülebilir" bir geleceği olmadığı inancında. İş hayatının yoğun rekabetçi ortamının yol açtığı hırs ve strese rağmen, sakin ve naif tavrıyla dikkati çekiyor. 34 yıllık kariyeri boyunca; hiyerarşik olmayan, esnek yapılara ve yerine, gününe, zamanına göre liderlik anlayışını benimsiyor...

GE’NİN, TÜRKİYE’DE 3 ÜRETİM TESİSİ VAR 
GE; Türkiye’deki ilk yatırımını, 1948’de, Türkiye İş Bankası ve Koç Grubu ile, aydınlatma ürünleri üretmek için bir ortaklık kurarak yaptı... 
GE’nin, Türkiye’de “yenilenebilir enerji” ve “havacılık” sektörlerinde 3 üretim tesisi var. Ar-Ge, yeni teknolojilerin tasarımı & geliştirilmesi ve uçak motorları için yazılım alanında çözümler ürettiği Türkiye Teknoloji Merkezi de 450’ye ulaşan mühendis kadrosuyla faaliyette. Rüzgâr, güneş, hidro, nükleer, gaz enerjisi, iletim ve dağıtım alanındaki teknoloji ve çözümlerimizle, müşterlerimize ve bulunduğumuz ülkelerin enerji dönüşümlerine katkı sağlıyoruz. 

ENERJİ, SAĞLIK VE HAVACILIKTA YENİLİKÇİ ADIMLAR ATIYORUZ
Enerji, sağlık ve havacılık gibi öncelikli endüstrilerde imza attığınız değerli projelere değinir misiniz?

“Karasal rüzgâr enerjisi” iş kolumuz, pek çok başarılı proje üstlendi. 2017’de, yerel ve küresel pazarın ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla, Bergama/İzmir’de, rüzgâr türbini için kanat üreten LM Wind Power -750’yi aşkın çalışanıyla farklı ülkelerde faaliyet gösteriyor- ile kendi tesisimizi açtık. GE’nin, yenilikçi iki parçalı kanatları üretmek üzere başlattığı yatırımlar tamamlandı. 
Türkiye’de “GE Sağlık”ın 40 binden fazla tıbbi sistemi, 3 binden fazla sağlık kurumunda kurulu. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Radyoloji Hizmetleri’yle, tıbbi görüntülemede yapay zekânın gelişimini hızlandırmaya yönelik, ilk stratejik iş birliğine imza attık. Bu noktada “GE Healthcare Edison Health Services” yazılımları kullanılarak, hastalara tanı koymak ve tedavi etmek amacıyla Covid-19'un tespit edilmesine, sınıflandırılmasına ve derecelendirmesine yönelik yapay zekâ tabanlı uygulamalar geliştirilecek.  
“GE Havacılık” olarak ortağı olduğumuz TEI’de (TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş.) havacılık motorları ve türevleri için kritik döner ve yapısal parçaların imalatı gerçekleştiriliyor. TEI bugün bölgede “en büyük”lerden biri haline geldi. Ülkemizde havalanan ticari uçakların %65’inden fazlasına GE ve CFM motorları güç veriyor. Ayrıca, Gebze’deki “GE Türkiye Teknoloji Merkezi”miz, “havacılık” ve “enerji”de 21 yıldır, katmanlı imalat teknolojileri ve dijital yazılım ekipleriyle birlikte birçok mühendislik disiplininde araştırma, tasarım ve geliştirme faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye’nin rekabetçi gücünü daha da artırıyor. Alanında uzman 450 mühendis görev üstleniyor. Ekipteki yaklaşık 150 yazılım mühendisi, global projelere Türkiye’den katkı sunuyor.

ENERJİNİN GELECEĞİNİ 4D İLE ANLATIYORUZ 
Enerjide verimli bir dijital dönüşümün formülü nedir?

Biz, enerji endüstrisinin geleceğini 4D’yi oluşturan kavramlarla anlatıyoruz. Enerji “Digitised, Decentralised, Democritised ve Decarbonised” olacak. Yani; dijitalleşen, merkezden bağımsız, daha yaygın, erişilebilir ve karbondan arındırılmış bir enerji dünyası... Ülkemiz 2023’e kadar, kurulu yerel ve yenilenebilir enerji kaynaklarının %59’dan %65’e çıkarılmasını hedefliyor; ulusal sera gazı emisyonlarını 2030 yılına dek %21'e indirmeyi planlıyor. Operasyonların kolaylıkla dijitalleşebildiği bu sektörde, enerji güvenliğini sağlamanın, enerji verimliliği artırmanın ve yakıt ithalatını azaltmanın belirli adımları var. Bunları; salımı azaltmak için karbon fiyatlandırma, enerjiyi verimli hale getirme, yeni enerji sistemlerini geliştirme, karbon tutma ve saklama faaliyetlerini hızlandırma, ormanlık alanları artırma olarak sıralayabiliriz... 

“GE REZERVUAR” ÇÖZÜMÜ... 
Enerji nakil hatlarının, dağıtık enerji çözümlerinin ve depolama teknolojileri üzerinde çalıştığınızı biliyoruz... 

Elektrikli araçlardan, mevcut elektrik iletim ve dağıtımın verimli hale getirilmesine kadar her alanda, enerjinin saklanabilmesi ve bunu sağlayan pil teknolojisi çok önemli. Bu anlayışla geliştirilen “GE Rezervuar” çözümümüz, 26 ton lityum iyon pil kapasitesiyle, yaklaşık 135 hanenin bir günlük ihtiyacına denk gelen 4MW’tan fazla enerjiyi, konteyner büyüklüğünde bir bölümde tutabiliyor. Böylece enerji kesintisiz sunuluyor, üretilen enerji düşük talep durumunda depolanabiliyor.

İNOVASYONA VE DİJİTALLEŞMEYE YÖN VEREN BİR ŞİRKETİZ 
Önümüzdeki döneme dair stratejilerinizi “üç temel odak”ta özetleyebilir misiniz? 

1. Daha etkin bir karbonsuzlaşma için enerjinin dönüşümü: Enerji alanındaki teknolojilerimiz dolayısıyla iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol üstleniyoruz. Amacımız, 2030 itibarıyla karbon nötr olmak. Dünya çapında 1.000’den fazla tesisimizde, bu yönde yatırımlar yapılıyor. 
2. Teşhis ve tedaviyi kişiselleştiren daha hassas sağlık teknolojileri: Pandemide, sağlık sistemlerinin eksiklikleri daha iyi görüldü. Dünyada yatırımlar artacak. Daha entegre, daha etkin ve daha kişiselleştirilmiş hizmet için teknolojiler geliştiriyoruz. Başta yapay zekâ olmak üzere “Precision Health” adlı stratejimizle, sektördeki dijitalleşmeye ve verimliliğe katkı sağlayacağız. 
3. Daha dijitalleşen, etkin uçuş teknolojileri: Sürdürülebilirlik odaklı “Future of Flight” stratejimiz, yakıt tasarrufunun yanı sıra, verimliliği de artıracak. Karbon emisyonlarını azaltarak hedeflere ve yeni global standartlara ulaşmaya katkı sunacak.

ÜLKEMİZİN, ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞINI AZALTIYORUZ
Enerji sistemlerinin yenilenebilir enerjiye dönüşümünde, rüzgâr, güneş ve depolama teknolojilerinizle büyüyorsunuz. “Sürdürülebilir” bir gelecek için ne tür sorumluluklar üstleniyorsunuz?

GE, “doğalgaz kombine çevrim santralleri”nin hidrojen yakıtına dönüşümü konusunda çalışıyor. Enerjinin iletim ve dağıtımında da analog sistemlerden dijital teknolojilere dönüşüm hem verimliliği artıracak hem de yenilenebilir enerjinin taşınmasına imkân verecek. Bunun için de çözümler geliştiriyoruz. “Yenilenebilir Enerji ile Gaz Santrallerinin Hızla Büyümesi, İklim Değişikliğindeki Gidişatı Hemen Değiştirebilir” başlıklı bir White Paper yayımladık. Müşterilerimizin karbondan arındırma hedeflerine de yardımcı olacak teknolojilere ve ürünlere yatırım yapıyoruz. Bu vizyonla, dünyanın en güçlü deniz üstü rüzgâr türbini Haliade-X’i imal ettik. “GE Havacılık” ise şimdiye kadar ürettiklerimiz arasında en çok yakıt verimini sağlayan jet motoru GE9X için sertifika aldı.
“GE Küresel Araştırma Merkezi” ile yakın iş birliğindeki GE iş kolları, gaz enerjisi için düşük ya da sıfıra yakın karbon ayak izi hedefinde daha fazla ilerleme kaydetmek amacıyla hidrojen ve karbon yakalama teknolojilerine yönelik Ar-Ge faaliyetlerine yoğunlaşıyor. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak ve yenilenebilir enerjideki gücümüzü artırmak için global bilgimizi kullanıyoruz ve büyük projeleri hayata geçiriyoruz. 35'ten fazla rüzgâr çiftliğinde 550 türbin ile 1,4 GW enerji sağlıyoruz. “GE Hidro” ile Türkiye’de 10 GW’lık enerji potansiyeli sunuyoruz. “Güneş enerjisi”nde de yeni projelerimiz var...

HER KRİZ, İÇERİSİNDE KENDİ FIRSATLARINI DA BARINDIRIR 
Pandemiden çıkardığınız en önemli ders ne?

Tahmin edilemezliği de hesaba katmamız gerektiği... Esas olan, her şeye hazırlıklı olmak. “Resilience” dediğimiz, dayanıklılık ve esneklikle, koşullara adapte olabilmek, her kurumun birinci özelliği olmalı. Geleceğe karşı hissettiğimiz güvensizliğin üstesinden ancak bu anlayışla gelebiliriz. Her kriz, içerisinde kendi fırsatlarını da barındırır. Krizlerde birçok soruna çare bulunur, çözümler ve inovasyonlar hızlanır. Tıpkı, veba salgınlarından sonra tıpta büyük gelişmelerin kaydedilmesi, 2002’deki SARS salgınının ardından e-ticaret ile tanışmamız gibi... Covid-19’un akabinde de daha dijital bir toplum olma yolunda hızlanacağımızı öngörebiliyoruz. Her fırsatı fark edip değerlendirmeli, bu dönemi olabildiğince verimli geçirmeli ve geleceğin olası değişkenlerine dayanıklı olmaya odaklanmalıyız.

KOLEKTİF BİR CANLANMAYA ŞAHİT OLABİLİRİZ 
Önümüzdeki dönemi bir “yenilenme” olarak ele alabilir miyiz? 

Evet... Bu yenilenme, ekonomilerin yönünü, toplumların önceliklerini, iş modellerinin doğasını değiştirebilir ve herkese fayda sağlayan yenilikler sunabilir. Kolektif bir canlanmaya şahit olabiliriz. Dünyamızda yanlış giden şeyleri tespit edip düzeltebiliriz. Dijitalleşme ve inovasyonda da yeni bir anlayışa ihtiyaç duyacağız. Yapay zekâ, blockchain, sanal ve artırılmış gerçeklik, kuantum bilgisayarlar, organizasyonların ve toplumların çalışma şeklini değiştirirken, işlerimiz daha otonom; ama daha insan odaklı hale gelecek. Mobilite her alanda öne çıkan bir gereklilik olacak. Yarının gerektireceği dijital yeteneklerine sahip olmak için çalışmaya ve yeni dijital beceriler edinmeye bugünden başlamalıyız.

“DİJİTAL İKİZ” TEKNOLOJİSİ...
“Endüstriyel internet” işleri ne denli kolaylaştırıyor? 

Temel olarak tüketici internetinden ayrılan “Endüstriyel internet”, üretimdeki bütün ekipmanların daha verimli çalışması, veri üretilmesi, optimize olunması ve muhtemel sorunların yaşanmadan öngörülebilmesi için kullanılan internet anlamına geliyor. Bir rüzgâr santralinden örnek verirsek; her bir türbinin içindeki farklı parçalardan ve sensörlerden sürekli veri üretilebiliyor. Bunlar işlendiğinde ise performansı iyileştirmek için birçok yol ortaya çıkıyor. Bu noktada GE daha da yaygınlaşmasını beklediğimiz “Dijital İkiz” teknolojisinden de yararlanıyor. Sensörlerin bulunduğu bir türbinin aynısı dijital ortamda yaratılarak aynı koşullarda çalışıyor ya da farklı şartlardaki tepkileri gözlemlenebilir oluyor. Yani veri bilimini derinlemesine kullanan gerçek zamanlı birer makine oluşturuluyor. 

HİZMETLERİMİZİ, SALGINDA DA EN İYİ ŞEKİLDE SUNUYORUZ
“Sosyal Sorumluluk” içeren projelerin, iş stratejilerinize yansımasından bahseder misiniz? 

Pandemide hepimiz, odağımıza sağlığı aldık. Müşterilerimize desteğimizi kesintisiz sürdürdük. Şirket içi çalışmalarımızla eş zamanlı olarak “GE Sağlık” iş kolumuzda cihaz teslimatını hızlandırdık. Türkiye’nin ilk “Konteyner Bilgisayarlı Tomografi (BT)” sistemini, Cerrahpaşa Hastanesi Acil Servisi bahçesinde kurduk. Sancaktepe, Yeşilköy ve Hadımköy’deki “üç acil durum hastanesi”ne 400 adet kritik ekipman desteği verdik. Servis ve bakım anlaşmalarımızı yapılandırdık. Cihaz konfigürasyon değişikliklerini gerçekleştirdik. Cihazlarımızın tam kapasite çalışmasını sağladık. Yenidoğan ventilatörlerini, normal ventilatöre çevirdik. Hizmetlerimizi salgın sürecinde de en iyi şekilde sunduğumuz için mutlu ve gururluyuz. 

GE TÜRKİYE’DE “KADIN ÇALIŞAN AĞI”
GE olarak, 1997’den bu yana, kariyer engellerini ortadan kaldırmak için kurulan Women’s Network (GE Kadın Çalışan Ağı)’na sahipsiniz...

Kadınların varlığının güçlenmesi için önyargılar ortadan kalkmalı. “...kadın anlamaz, yapamaz, bu erkek işi, evlenince işi bırakır, hamileyken çok zor” gibi çağ dışı klişeler aşılmalı. GE Women’s Network gönüllülük organizasyonumuzu yaklaşık 25 yıldır başarıyla yürütüyoruz. Amacımız, kadınların, sadece kendilerine ait zannettikleri; fakat hepimizin paylaştığı soruları masaya getirmesinin önünü açmak. Gelişimleri için mentorluk almalarına, şirket içinden ve sektörden liderlerle bir araya gelmelerine, çeşitli alanlarda seminerlere ve eğitimlere katılmalarına fırsat sağlıyoruz. Esnek çalışma saatleri, evden çalışma imkânı ve farklı imkânlar sunuyoruz.

Liderler, “Kurumsal Çeşitlilik ve Kapsayıcılık” stratejilerinin yaratıcısı, taşıyıcısı ve en büyük savunucusu olmalı. Kadın çalışanların sayısının artması, kendilerini geliştirip kariyer basamaklarını çıkabilmeleri ve vazgeçmemeleri için fark yaratan adımlar atıyoruz. İşe alımlarda, aday havuzumuzda yeterli oranda kadın olmasına özen gösteriyoruz. Mülakatlarda, yetkinlikleri eşit iki adayımız olursa tercihimizi kadından yana yapıyoruz.

CANAN M. ÖZSOY'UN AZİMLİ KARAKTERİ
- Başarının ve eğitimin sonu yok. Güçlü bir kadın olmak, yeni şeyler öğrenmek, yapamayacağımı düşündüğüm işleri yapmak için donanımlı olmak, eğitime devam etmek yönündeki hedeflerim halen canlılığını koruyor. Hep daha iyisi için çalışıyorum. 
- 18 yıldır Türkiye’de çeşitli araştırmalar yaparak, kadınların iş-yaşam dengesine katkıda bulunacak yan haklar sağlayıp, aktif projeler yürüttüm. 
- Kariyerimde, özellikle “erkek işi” olarak görülen alanlarda, kadınları güçlendiren ve diğer kadınlara ilham veren çalışmalar sürdürdüğüm için çok mutluyum.

CANAN M. ÖZSOY’UN İLETİŞİM GÜCÜ
- “Zor insan” ya da “zor durum” gibi tespitler yapmaktan ziyade, “İletişimle güçlükleri nasıl aşarım?” diye düşünürüm. 
- Bedenimiz, iletişimi hiç durmayan kusursuz bir ekip gibi çalışıyor. Tüm organlarımızın uyumlu iletişimi ve birbiriyle sistemli çalışması, bana iş yaşamında ve iletişimde ilham veriyor.

CANAN M. ÖZSOY’UN KİTAP SEVGİSİ
- Okumaktan hiçbir zaman vazgeçmedim. Yaşayarak öğrenmek kadar, okuyarak bilgi edinmeye ve ilham almaya da inanıyorum. 
- İlgimi çeken her konuda okuma yapıyorum. Roman, araştırma kitabı, gazete, makale, şiir okuyorum. Ne okuyacağımı o anki durumuma ve düşüncelerime göre seçiyorum. 
- Eşim de okur, okuduklarını paylaşır, hatta bazen sırf benim için okuyup özetler. 
- Şu sıralar enerji geçişleri konusunda araştırmalar yapıyorum; yeni konular keşfediyorum. 

CANAN M. ÖZSOY’UN PANDEMİ GÜNLÜĞÜ
- Pandemiden önce eşimle ve bazen de dostlarla, güzel yerleri, yöreleri ve tatlarını keşfetmek için yolculuklar yapıyorduk. 
- Seyahat edemediğim bu dönemde, pratikten çok teorik bilgilenmeye odaklandım. Bu nedenle vakit buldukça daha çok kitap okuyorum, araştırmalar yapıyorum. Ayrıca doktoraya başladım.
- Tarımı çok seviyorum. Yaklaşık 150 yıllık zeytin ağaçlarımız var ve fırsat bulup onların bakımıyla ilgileniyorum. Aynı yörede bir tarla kiraladım ve orada yaş sebze yetiştirmeyi öğreniyorum. Hafta sonları gidip açık havada bu tarlayla ve ağaçlarla ilgilenmek beni çok mutlu ediyor.

GE TÜRKİYE’DE EKİP PERFORMANSI
- Bir ekibin yüksek performansından söz edebilmek için, standartlar belirlemeniz ve ekibin anlaşılabilir, ölçülebilir performans kriterlerinin olması gerekiyor.
- Ekibe şirket ve yönetici olarak hangi kaynakları sağladığımızı da sorgulamalıyız. 
- Ekibin çeşitlilik yapısı da önemli. Bir takımın içinde farklı yetenekleri ve farklı bakış açıları olan, birbiriyle uyum içinde çalışamazmış gibi görünen insanların birlikte çok yüksek performans elde ettiklerine sıklıkla şahit oldum.

CANAN M. ÖZSOY’DAN GENÇLERE TAVSİYELER
- Beni başarıya taşıyan, bugünkü noktaya getiren stratejik ilkelerimi sıklıkla “çalışkanlık, azim, sebat etmek ve merak etmek” olarak sıralıyorum. 
- Gençler, işlerindeki tüm operasyonlarda karar alırken içtenlikle empati kursunlar, amaçlarına her daim bağlı kalsınlar, cesur ve hızlı karar almayı öğrensinler. Gerçekler konusunda şeffaf ve tarafsız olsunlar, geleceği öngörüp ufka odaklansınlar.

CANAN M. ÖZSOY’UN GOLF HOBİSİ
- Eşimle birlikte golf oynamayı çok seviyoruz. 
- Eşimle ve dostlarımızla gidebildiğimiz zaman Kıbrıs ya da Antalya gibi yakın yerlerde golf oynuyoruz. 
- Her yıl yeniden ders alıyorum. Sonra araya hayat giriyor ve tam istediğimiz noktaya gelemiyoruz, yine de bu ortak hobimiz.

CANAN M. ÖZSOY’DAN KADINLARA, BAŞARI SIRLARI
1- Passion: Yaptığın işi sevmek. İşini sevmek, her başarının arkasındaki en büyük güç. 
2- Purpose: Yaptığı işte ve kariyerinde, evine götürdüğün maddi kazançtan daha fazla değer bulabilmek. Ben özellikle sağlık, ulaşım ve enerji alanlarında çalıştıkça bu maddenin bana verdiği güçten bol bol istifade ettim. 
3- Patience: Sabretmek. Kariyer ve liderlikte bu çok önemli bir özellik. 
4- Persistence: Sebat etmek. Bu da en az sabır kadar önemli bir erdem. Bir şirkette, bir pozisyonda, bir konuda emek sarf ettikçe ve derinlik kazandıkça, dahası inandığımız bir projenin ve çözümün farklı bir ısrarlı destekçisi oldukça, başarı katlanarak geliyor. 
5- Present: Varlık göstermek. Kadınlar genellikle bulundukları ortamda yarattıkları faydayı ve potansiyellerini yeterince ortaya koyamıyor. Katıldıkları toplantılarda daha çekingen, geri planda, daha solgun ve gölgede kalabiliyorlar. Kadınlar da erkekler kadar “ben varım”, “buradayım” ve “haklıyım” diyebilmeli.

CANAN M. ÖZSOY’A İLHAM VEREN LİDERLER
- Şirket CEO’larından ziyade, Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ve Finlandiya Başbakanı Sanna Marin gibi liderleri çok yakın takip ediyorum. Ülkelerin kadın yöneticileri bana çok ilham veriyor. 
- Bu örneklere, cesareti ve çalışkanlığıyla Florence Nightingale, kadınların oy hakkı kazanmasında büyük rolü olan Susan B. Anthony, Nobel Ödülü’nü kazanan ilk kadın bilim insanı Marie Curie, zekâ ve eğitime yönelik çalışmalarıyla dünyaya yön veren Maria Montessori’yi de eklemem gerekir. 
- Bilime, modernliğe, gelişime ve toplumun eşitliğine verdiği önemi düşününce en çok ilham adlığım lider, Mustafa Kemal Atatürk.

CANAN M. ÖZSOY’UN “LİDERLİK” YAKLAŞIMI
- Liderlik, “Ben ne dersem herkes onu yapsın” demek değildir; bir vizyon gerektirir. 
- Takımı serbest bırakan, kontrol eden; ama hissettirmeyen, önündeki engelleri çeken, onları arkasından iten, “Aferin” diyen, gerekli bütün liderlik özelliklerini, doğru yerde, doğru zamanda, doğru dozda kullanan doğru bir lider yoksa, performanstan söz edilemez. 
- Bir lidere başarı getiren en büyük ilke, işini çok sevmesidir. Sevmek ve severek çalışmak çok önemli. Ayrıca çalışan insana bir amaç gerekiyor. Yaptığınız işin size getireceği gelirin ötesinde, sunacağı değerler çok belirleyici oluyor. 
- Kariyerimde önemli pozisyonlarda görev aldım. Ekibimle beraber her zaman şaşmaz hedeflerimiz oldu. Bunun yanında, hiçbir şeye çabuk sevinmemek, zorluklar karşısında hemen yılmamak da çok önemli. 
- Sebat etmek de çok önemli benim için... Çok sık vazgeçmek, zamanın boşa harcanması anlamına geliyor.