HESAP VEREBİLİRLİK İLETİŞİMİ

6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız iki büyük deprem hesap verebilirlik iletişiminin ne kadar önemli ve öncelikli olduğunu da ortaya çıkardı. Kamu kurumları, sivil toplum ve özel şirketlerin böylesine büyük bir doğal afet karşısındaki performansı toplum tarafından en az depremlerin büyüklüğü kadar etkin bir şekilde sorgulandı.

Hesap Verebilirlik bir “Özgüven” meselesi!

Bu doğal afeti yaşamamış olsaydık bile hesap verebilirlik iletişimi itibar yönetiminin baş ucundaki konular arasındaydı. Genel olarak değerlendirdiğimizde başta iklim krizi ve bunun hemen yanı başındaki kaotik sosyal, ekonomik ve siyasal gündem kurumların “güvenilirliğini” tehdit ediyor. Yakın geçmişe kadar şirketlerin bağımsız mali denetimler, iç kontrol ve iç denetim raporlamalarıyla şeffaflık ve hesap verebilirlik alanlarını yönettiğine tanık olduk. Sosyal problemler ve ekolojik çevreyle ilgili gündemin daha üst sıralara tırmanmasıyla sürdürülebilirlik/kurumsal vatandaşlık raporları ve daha sonra toplumsal ve ekonomik etki raporları yine hesap verebilirlik hanesinde kayıt altına alınan performans alanları oldu.

Ancak, şimdi kurum itibarının “güvene” dönüşmesinde etkisi yüksek değerlerden “hesap verebilirliğin” iletişiminin ihmal edildiği tartışılıyor. Bu konularda nerelere odaklanmamız ve hangi çözüm araçlarını geliştirmemiz gerekiyor?

Hesap verebilirliğin bir “özgüven” meselesi olduğunu anlamamız lazım. Ucu “kurum itibarına” çıkıyor. Bu bir hesaplaşma değil. Paydaşlarla bir “güven” alışverişi. O nedenle şu sorulara odaklanmak lazım:

İş dünyasında şeffaflık ve hesap verebilirlik adına yoğun bir çaba gözlemleniyor. Paydaşlar, bu çabaların sonucunda üretilen çıktılarla ne kadar tatmin oluyor? Paylaşılan içerikler ne kadar ikna edici? Şeffaflık ve hesap verebilirlik uygulamalarının “samimi” olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Yaşamış olduğumuz doğal afetler hesap verebilirlik iletişimi adına neleri doğru yaptığımızı ortaya koyuyor?

Hesap verebilirliğin kendisi kadar “iletişiminin” de önemli olduğu da kayıtlara geçsin.

ARKAS HOLDİNG, GERÇEK BİLGİYLE SAHTE BİLGİNİN YAYILIM HIZININ AYNI OLDUĞU BİR DÜNYADA NEDEN HESAP VEREBİLİRLİK İLETİŞİMİNİN YERİNE ŞEFFAF PAYLAŞIMCILIĞI TERCİH EDİYOR? ULUDAĞ ENERJİ, HESAP VEREBİLİRLİĞİN İLETİŞİMİNİ NASIL YÖNETİYOR? NASIL BİR YOL HARİTASI İZLİYOR? YILDIZ HOLDİNG, İLETİŞİMDE TOPLUMU VE İNSANI ODAĞA ALIRKEN İLETİŞİMDE HANGİ MESAJLARINA DİKKAT EDİYOR? DİVAN GRUBU, SEKTÖRÜNDE ÖNCÜ OLMAYI VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ HESAP VEREBİLİR İLETİŞİM STRATEJİSİNDE NASIL KONUMLUYOR?

Arkas Holding Kurumsal İletişim Direktörü Berna Kumaş Sipahi:
“Şeffaf paylaşımcılığı tercih ediyoruz”
Kurum itibarını korumak ve geliştirmek için şeffaf, değerlere ve doğru bilgiye dayalı bir iletişim stratejisi tercih ediyoruz.

Sorumlu bir yönetici ya da kurum olmanın en önemli gerekliliğinin şeffaflık olduğuna inanıyoruz. “Hesap verebilirlik iletişimi” çok pozitif bir yaklaşım olmakla birlikte kurumları bazı durumlarda sosyal linçe de açık hale getiriyor. Son deprem felaketinde de bunun örneklerini gördük.  Tüm kurumlar öz sorumluluk bilinciyle ve yaratılan beklentiyle her yaptığını anlatma gereği hissetti. Bundan önce de yardımlar yapılır, desteklerde bulunulurdu ama paylaşılmazdı.

“HER ZAMANKİNDEN DAHA SORUMLUYUZ”

Son yıllarda dünyada ve ülkemizde yaşanan tüm olumsuz durumlarda hem bireysel hem kurumsal olarak her zamankinden daha fazla sorumluluk hissediyoruz. Sorumluluk anlayışı yüksek bir kurum olarak şimdiye kadar destek ve yardımlarımızı sessizce, nezaketle ve iletişime taşımadan yapmayı tercih ediyorduk. Buna rağmen son dönemde kamuoyuna cevap ve bilgilendirme niteliğinde faydalı bilgi vermeyi odağımıza alarak kendimizi ifade etmeyi seçtik.

“İLETİŞİM KAZALARINA NEDEN OLABİLİYOR”

Altını çizmek gerekirse “hesap verebilirlik iletişimini” biraz yanlış anlıyor ve yanlış beklentiler yaratıyoruz diye düşünüyorum. Hesap verebilirliğin özünde aslında şeffaf olmak var, o nedenle bu söylemi “şeffaf paylaşımcılık” olarak kullanmayı daha doğru buluyorum. Çünkü hesap verilebilirlik yanlış algılandığında hak olarak görülüyor ve bir baskıya dönüşüyor, sonucunda da iletişim kazalarına neden olabiliyor.

“AVANTAJI KADAR DEZAVANTAJINI DA YAŞIYORUZ”

Özellikle son 10 yıla damga vuran sosyal medya üzerinden canlı yayın, sanal gerçeklik, yapay zeka ve chatbot’lar bilginin ve haberlerin hareketliliğini doğrudan etkiliyor. Bu doğrultuda bilgi ve haberlerin açık ve şeffaf bir şekilde eskimeden kamuoyuna aktarılması ve iletilmesi gerekiyor. Ancak bilginin kaynağının doğru olması ve teyitli içerik olması konusu dezenformasyona engel olmak açısından çok önemli. Yalnızca bir dakika içinde internette üretilen veri baş döndürücü şekilde bizleri bilgi bombardımanına tutunca bu işin avantajı olduğu kadar dezavantajlarını da yaşıyoruz.

“GERÇEKLE SAHTENİN YAYILIM BAŞARISI AYNI”

Artık asıl mesele bilgi tsunamisi altında bilgiyi filtrelemek, ihtiyaç duyulan bilgiye ulaşmak ve bilginin doğruluğunu teyit edebilmek. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre sosyal ağlarda düşük ya da yüksek kaliteli bilginin yayılım açısından başarılı olma şansı aynı. Bu durum da hangi bilginin gerçek ya da faydalı, hangisinin kullanışsız ya da sahte olduğunu tespit etmemizi zorlaştırıyor.

“VATANDAŞ HABERCİLERE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR”

Doğru bilgiler sağlıklı kararları, yanlış bilgiler hatalı kararları beraberinde getiriyorsa, artık asıl mesele bilginin üretilmesinden ziyade yaşanabilir bir dünya için insanlığa fayda sağlaması haline geldi.  Her toplumsal olayda bir yandan faydalı bilgi paylaşımlarının getirdiği çözümlere, yardımların birçok kişiye ulaşmasına şahit olurken diğer taraftan yanlış bilgilerin bilinçli ya da bilinçsiz şekilde kontrolsüzce yayılmasına da şahit oluyoruz. Bu noktada hem geleneksel medyaya ve gazetecilere hem sosyal medyayı aktif kullanan ‘Vatandaş Haberciler’e büyük sorumluluk düşüyor. Kontrollü haber, teyitli bilgi ve içerik konularındaki araçların gelişmesi gerekiyor.

Uludağ Enerji Kurumsal İletişim Direktörü Yusuf Ziya Yüce:
“Her adımımızın arkasında durabilmeliyiz”
“Hesap verebilirlik, temelde kişi ve kurumların görevleri doğrultusunda kendilerinden beklendiği şekilde sorumlu ve dengeli hareket etmesi, denetleme anında da aksiyonları paralelinde cevap verebiliyor olmasıdır. Hesap verebilirliğin iletişimini doğru yapmak kritik.”

Özellikle Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız deprem felaketleri sonrası tüm kurumların performansı ciddi şekilde sorgulandı. Dolayısıyla hesap verebilirlik iletişimi de gündemimize iyice yerleşti.

SORUMLU ADİL ETİK

Bu iletişimin temelinde yalnızca afet durumlarında değil bir ömür boyunca tüm faaliyetlerde sorumlu, adil ve etik davranışlar sergilemek için uğraşıyoruz. İletişimimizin her seviyesinde şeffaflık yönetimi ve belgelere dayalı kapsamlı iletişim planları yatıyor.

SAMİMİYET

Bunların tamamı çok önemli çünkü yapılan işlerin, atılan her adımın arkasında duramıyorsak ne kadar samimi olabiliriz? Arkasında duramadığımız bir adım ne kadar etik olabilir? Hedef kitlemizi ne kadar ikna edebiliriz?

“YOL HARİTASI ÖNEMLİ”

Kurumsal itibar yönetiminin temel bileşenleri yönetimin kalitesi, hizmet ya da ürün kalitesi, finansal güç, çalışan kalitesi ve sosyal sorumluluk bilinci olarak sıralanabilir. Dolayısıyla bu göstergeler başarılı bir yol haritasıyla geliştirilirse kurumsal itibar da bir o kadar başarılı ve güçlü olacaktır.

Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Tuğçe Altınsoy:
“Önceliğimiz topluma değer kazandırmak”
İletişimde her zaman insanı odağımıza alıyor gerek iç gerek dış iletişim projelerimizde insana ve topluma katma değer kazandıran mesajlar vermeye özen gösteriyoruz.

İletişimde insan her zaman odağımızda. Kurumsal iletişim stratejimiz gereği hem iç hem dış iletişim projelerimizde insana ve topluma katma değer kazandırmayı önemsiyoruz. İç iletişimde fırsat eşitliği, sürdürülebilirlik, kişisel gelişim, mesleki eğitimler, sosyal sorumluluk, gönüllülük gibi pek çok konuda çalışanlarımızla yakın temas içindeyiz.

LİDER BULUŞMALARI

Özellikle yönetim kurulu başkanımız Ali Ülker, yönetim kurulu başkan yardımcımız ve CEO’muz Mehmet Tütüncü, yönetim kurulu üyemiz Murat Ülker başta olmak üzere holding ve şirketlerimizin üst düzey yöneticilerini fiziki veya sanal platformlarda çalışanlarımızla bir araya getirmeye önem veriyoruz. Lider buluşmalarının çalışanlar üzerinde çok olumlu etkiler yarattığını ve aidiyet duygularını güçlendirdiğini gözlemliyoruz. Her yıl düzenlediğimiz ‘Mutlu Et Mutlu Ol Günü’ ve ‘Senenin Yıldızları’ ödül töreni de Yıldız Holding’le bütünleşmiş etkinlikler.

ETİK VE ŞEFFAFLIK

Bu etkinliklerde dünyanın dört bir yanında bulunan 75 bin çalışanımız ortak bir amaç ve heyecanla bir araya geliyor. Dış iletişimde de güncel trendleri yakından takip ediyor, kurum kimliğimize, değerlerimize ve stratejik hedeflerimize uygun etik çalışmaları hayata geçiriyoruz. Yıldız Holding ve şirketlerinin hayata geçirdiği öncü çalışmalar kapsamında iletişim faaliyetlerimizi şeffaf olarak yürütüyoruz. Bunlara paralel olarak liderlerimizin mesajlarını gerek geleneksel ve dijital medya gerek sosyal medya aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Divan Grubu Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Gönül Gültekin:
“Sürdürülebilir projelerle fark yaratıyoruz”
2023 yılında şirketimizin büyümesine destek olmak için çalışma kültürümüze, sürdürülebilirlik çalışmalarımıza, günümüzün değişen beklentilerine ve şartlarına en iyi şekilde uyum sağlamaya ve bu başlıklarda proje geliştirmeye ve fark yaratmaya odaklandık.

66 yıllık köklü mirasımızı ve kültürümüzü müşterilerimize kusursuz servis anlayışıyla sunuyoruz. Sektörümüzde fark yaratan markalardan biriyiz. Turizm ve gastronomi sektörlerine fayda sağlayacak uygulamalarımızla sektörümüzün öncüsü olacağımız birçok içerik ve proje hazırlıyoruz.

“GELECEĞİ ÖNEMSİYORUZ”

Misafirlerimize ve iş ortaklarımıza sunduğumuz kaliteli hizmet anlayışının yanı sıra geleceği de önemsiyoruz. Bugünün kaynaklarını kullanırken gelecek kuşaklara daha iyi bir dünya bırakmak amacıyla gerçekleştirdiğimiz kafessiz yumurta, plastik atıkların azaltılması gibi projelerimizle sürdürülebilir bir geleceğe yatırım yapıyoruz.

“SEKTÖRDE ÖNCÜYÜZ”

Hayata geçirdiğimiz çalışmaların, kurum çalışanlarımızın aidiyetine bağlı olarak başarıyla sonuçlanması misafirlerimizin memnuniyetinde ve iş süreçlerimizde her zaman fark yaratmamızı sağlıyor. Akıllı Tartı, Divan’da 4 Mevsim ve Divan Fit projelerimiz, sürdürülebilir menüler ve mevsimselliğe ve yerelliğe her dönem sahip çıkmamızla sektörde öncü adımlar atıyoruz. Hayatın her anına eşlik eden Divan dünyasını tek çatı

altında toplayan Divan Life üyelik programımız ile de misafirlerimize ayrıcalıklı, konforlu ve keyifli bir deneyim sunmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

CASPER Kurumsal İletişim Direktörü Ahmet Beliktay:
Kullanıcıyı En İyi Tanıyan Markalardan Biriyiz
Doğrudan tüketiciler tarafından belirlenen ve Türkiye’nin tek teknoloji tabanlı ödülü olan Tech Brands Turkey ödülünü arka arkaya dördüncü kez almanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Tüketiciler tarafından bilgisayar sektöründe lider marka olarak görülmek ve bunun peş peşe kanıtlanması paha biçilemez bir mutluluk. Türkiye’nin en büyük bilgisayar üreticisi olarak sektördeki lider marka konumumuzu korumaya devam ediyoruz ve bundan sonraki süreçte gerçekleştireceğimiz çalışmalarla liderliğimizi sürdüreceğiz. Casper olarak başarımızın altında kullanıcıyı en iyi tanıyan markalardan biri olmamız, tüketicimizin ihtiyaç duyduğu cihazları onlara özel tasarlayıp sunabilmemiz ve müşteri memnuniyetini ticari kaygıların önünde tutmamız gibi önemli unsurlar yatıyor. Müşteri memnuniyeti odaklı ürün ve hizmet geliştirme vizyonu ile çalışan ekibimizle teknoloji severlere ihtiyaç duydukları cihazları her zaman iyi kalite ve fiyatla sunmaya ve tüketici dostu marka olarak Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük etmeye devam edeceğiz.

Migros Kurumsal İletişim Direktörü ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Ahu Başkut Alyanak:
“ATTIĞIMIZ HER ADIMIN EKOSİSTEMDE ETKİSİ BÜYÜK”
Sosyal etkisi yüksek bir şirket olarak attığımız her adımın ekosistemimizin tamamı üzerinde etkisi var. Bu bağlamda güvenilirlik, şeffaflık ve düzenli bilgi akışı çok önemli. Kurumsal kimliğimizi yansıtan her türlü bilgi ve veriyi, düzenli olarak paylaşıyoruz. Böylece şeffaf ve doğru bilgiye kolaylıkla, en hızlı şekilde ulaşabilmesini sağlıyoruz.

68yıllık tecrübemiz, 60 bin çalışanımız, 20 bin çiftçimiz, 3 bin tedarikçimiz ve milyonlarca müşterimizle perakende mağazacılığından çok öte büyük bir ekosistemiz. Sadece şirket ve sektör ekonomisini değil, tüm paydaşlarımızın ve beraberinde iklimin, kaynakların, toplumun bütünüyle içinde yer aldığımız ekosistemin ekonomisini düşünüyor, birlikte daha da ileri gidebilmek için çalışıyoruz. Türkiye’de perakende sektörünü geleceğe taşıyan bir şirket olarak bugüne dek ilk süpermarket, ilk hijyenik ambalaj, ilk etiket ve raf ömrü uygulaması, ilk sadakat kartı, ilk insert, ilk jet kasa, online gıda alışverişi, özgün marka ürünleri, part time çalışma, kredi kartıyla ödeme, bilgisayarlı otomatik terazili kasalar ve elektronik raf etiketi gibi sayısız öncü uygulamaya imza attık.

“DEĞER ODAKLIYIZ”

Müşterilerimizin yaşamlarının her alanını kucaklayarak, yaşam kalitelerini yükselten değer odaklı ürün ve hizmetler sunuyoruz. Kalite standartlarımızdan taviz vermeden aile bütçelerine katkı sağlamayı odağımıza alıyoruz. Mağazalarımızda cüzdansız alışveriş, para transferi, İstanbulkart ile ‘Money’ kazanma ve kazanılan ‘Money’lerle alışveriş yapabilme, sertifikalı meslek kursları gibi pek çok kolaylık sunuyoruz. Kişiye özel kampanyalar, piyasanın en uygun fiyatlarına sahip özel markalı ürünler ve yüzlerce üründe yaptığımız indirimlerle alım gücünü destekliyoruz. Medya sürdürülebilirlik paydaşlarımızdan biri. Günümüzde geleneksel ve dijital medya kol kola ilerliyor. Hepsinin de etki alanları çok geniş. Sosyal etkisi yüksek bir şirket olarak attığımız her bir adımın, ekosistemimizin tamamı üzerinde etkisi var. Bu bağlamda güvenilirlik, şeffaflık ve düzenli bilgi akışı çok önemli. Kurumsal kimliğimizi yansıtan her türlü bilgi ve veriyi, yıllık medya planlamamız doğrultusunda düzenli olarak paylaşıyoruz. Böylece şeffaf ve doğru bilgiye kolaylıkla, en hızlı şekilde ulaşabilmesini sağlıyoruz.

TEKNOLOJİYLE YENİ İŞLER

Değişen tüketici ihtiyaçları ve taleplerine paralel ödemeden veri analizine, yapay zekadan perakende finans sistemlerine kadar pek çok alanda tasarladığımız çözümleri, hızlıca gündemimize alıyoruz. Bu bağlamda yaptığımız yatırımlarla kendi içimizden sayısız şirket çıkararak, perakendeye yeni iş kolları kazandırıyoruz. MoneyPay ile perakende sektöründe bir ilk olarak müşterilerimize finansal işlemleri hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde yapabilme imkanı sunuyoruz. Türkiye’nin ilk perakende medya şirketi Mimeda, Migros Sanal Market, Migros Hemen, Migros Ekstra, Migros Yemek, Tazedirekt ve Macroonline platformlarımızı bir çatı altında topladığımız Migros One ve hissemizi artırarak lojistik altyapımızı daha da güçlendirdiğimiz Paket Taxi de bu iş kollarından birkaçı.

Dijital dönüşüm konusundaki öncü ve verimlilik yaratan çalışmalarımızla perakende sektörünün sınırlarını genişletiyoruz. Türkiye’de Ar-Ge merkezine sahip ilk ve tek gıda perakende şirketiyiz. 68 yıllık bilgi birikimimiz ve güçlü alt yapımızla yapay zeka bileşenlerinden oluşan yeni teknolojiler ve iş modelleri geliştiriyoruz. Yapay zeka teknolojilerinin en güçlü kollarından biri olan görüntü işleme teknolojileriyle ürünlerin kasa doluluk oranlarını ve tazelik süreçlerini kontrol ediyoruz. Migros Deniz Market’te ‘İnsansız teslimat araçları’ ve ‘deniz üstü bulut mutfak” gibi yenilikçi kanallarda inovatif çalışmalar hayata geçiriyoruz. MKolay uygulamamızı daha da geliştirerek hem hızlı hem hijyenik hem de tamamen temassız alışveriş imkanı sağladık. Türkiye’nin ilk 7/24 otomat mağazasını açtık.

Kendi geliştirdiğimiz Taro ve Wamo gibi yapay zeka ve sensör teknolojilerini kullanan robot destekli ürün toplama asistanlarımızın uluslararası perakende sektörüne ihracatı için görüşmelerimiz başladı.