İLETİŞİMDE İZ BIRAKAN BABALAR

Unutulmaz Süper Baba dizisinin hafızalardan silinmeyen şarkısıdır "Bana bir masal anlat baba".... Yeni Türkü müzik grubunun bestesinin ilk girişi şöyle devam eder: "İçinde bütün oyunlarım. Kurtla kuzu olsun. Şekerle bal." Babalar; bir dağ, çocuklarının şemsiyesi, cesaret, evinin bekçisidir. Ailenin temel direği, varlık nedeni, gücün simgesi, neslin devamıdır. Nasihat ve ders verir, evlatları için örnektir, kol kanattır, tabir yerindeyle "her şey"dir... Özetle; baba üzerine ne kadar yazılıp çizilse ve konuşma yapılsa az.

Babaları yılda bir kere hatırlamak yetmez; ancak Babalar Günü vesilesiyle özel bir araştırmaya konu etmeden de olmazdı. Haziran 2021 sayımıza denk gelen bu haber çalışmasını, bu anlamlı gerçeklikten yola çıkarak hazırladık. Daha önce birçok kez duayenlerden dinlediğimiz baba öğretileri için bu kez iş dünyamızın değerli kurumsal iletişim liderlerine kulak verdik. “Babanız size nasıl rol model oldu?” diye başlayan sorularımız, “Ona borçlu olduğunuz karakteristik özelliklerinizden bahseder misiniz? Hayatınızda iz bırakan öğütleri neler? Bunlar, iş yaşamınızda hangi etkileri yarattı?” şeklinde devam etti...

Doğa Sigorta Kurumsal İletişim Müdürü SEDA GÜLER:
En büyük kılavuzum, babamın duruşu ve öğretileri
Babam bana çok etkili ve doğal bir rol model oldu. Onu gözlemleyerek, dinleyerek, onun yaşantısını içselleştirmemi sağlayan, yön gösteren; ama yönlendirmeyen 
bir rehberdi her zaman... 

Erdemli, ahlâklı, iyi niyetli, adaletli ve dürüst bir insan olabildiysem, en büyük kılavuzum, babamın duruşu ve öğretileridir... Çocukluğumdan beri başarıdan, güçten, mevkiden ve maddiyattan önce, insan olabilme değerlerini özümsememi sağladı. Yardımseverlik ve adalet duygumun gelişmesinde payı çok büyük. Hakkaniyet duygusu özel ve iş yaşamımda çok ön planda. O, haksızlıklar karşısında bile durumlara ve kişilere empatiyle bakabilmemi, hakkımı ararken de bunlardan kopmadan hareket edebilmeyi öğretti. 

MESAİ ARKADAŞLARINA “ABİ” GİBİ YAKLAŞIRDI
Her ortamda sevilmesi, yönetici olmanın yanı sıra, beraber çalıştığı ekiplere, mesai arkadaşlarına “abi” gibi yaklaşması beni hep etkilemiş ve beni de bu tarz bir iletişim kurmaya yönlendirmiştir. Ailemizde lakabı “Lord” olan babam, kibarlığı ve düşünceli davranışlarıyla da tanınır. Ben de kendimi bu yönde de geliştirdiğime inanıyorum ki, çevremden aldığım yansımalar bu şekilde. Beklenmedik anlardaki esprileriyle insanları neşelendirebilmesi de bana aktarılmış bir özellik...

“HIRSLARINA YENİLME” DER
Hırslarıma yenik düşmememi öğütledi. Basamakları kısa sürede çıkmak yerine, karakterimden taviz vermeden, doğru adımlarla, uzun vadede daha huzurlu ve gururlu bir geleceğe sahip olacağımı aktardı. Bir diğer önemli nasihati, çalışkan olmaktır. Üniversite yıllarından beri çalışarak adım adım ilerlediğim mesleğimde, pozisyonumun gereği olmasa da verilen görevleri ve sorumluluğu layıkıyla yerine getirmek, esnek çalışma saatleri ve günlerine açık olmak da babamın bana örnek olduğu bir çalışma düzeni. 

“SADAKÂT”İN ÖNEMİNİ ÖĞRETTİ
Emek harcamadan başarıya ulaşılamayacağını ondan öğrendim. İlk çalıştığı şirkette pozisyonu yükselerek devam eden, oradan emekli olup uzun yıllar görev yaptıktan sonra iş hayatını noktalayan babamın bir diğer önemli öğretisi de “sadakât” duygusunun ne kadar önemli ve değerli olduğudur. Bu doğrultuda, kurumuma ve yöneticilerime duyduğum sadakât her zaman kendi hedeflerimle paralel ilerlemiştir. Kurum kültürünü benimsemeyi ve bunu hayatımın her alanına yaymayı prensip edinir, iş arkadaşlarım ve yöneticilerimle sağlam ve pozitif ilişkiler içinde olurum. Ayrıldıktan sonra dahi, eski işletmemle bağlantılarım en saygın ve samimi duygularla sürer. Çok kıymetli yöneticilerle çalışma fırsatı yakaladığım için onların da fikirlerini, önerilerini alır ve çalışmalarıma böyle yön veririm...

Sanko Holding Basın Danışmanı CENGİZ HALİL ÇİÇEK:
Kariyerimde güzel ve doğru olan her şeyde, babamın izi var
Babam, rahmetli Mehmet Çiçek, Akçadağ Öğretmen Okulu mezunu bir ilkokul öğretmeniydi. Zamanını, aşını, gönlünü öğrencilerine ve köy halkına verirdi. O, sadece benim değil, tanıyan herkesin rol modeliydi.


Baba bir şemsiyedir, dağdır, kişiyi kötülüklerden esirgeyen surdur, görmediğiniz kanattır. Dürüstlük, çalışmak, hoşgörü, yardımseverlik, temiz ve düzgün giyinmek, babamdan aldığım özellikler. 18 yaşında çalışmaya başladığımda, “Gücümün yettiği bir şey için kimseye boyun eğmeyeceğim, yetmediğine müşteri olmayacağım” dedim. Babamın öğretilerinden yola çıkarak 42 yıldan beri uyguladığım bu ilkem, haddimi ve hakkımı bilmemi de sağladı. Elbette mutlu olmamı da...  

“YÜZ KIZARTICI NEDENLERLE SAKIN BANA GELME!” DERDİ
Babam, 1978’de, kariyerimdeki ilk gün şunları söyledi: “Siyasi görüşün, bir arkadaşınla tartışman, kavgan, olur ya bir gönül ilişkisinden dolayı işinden olabilirsin, hiç çekinme gel, anlat. Ama hırsızlık, suistimal, görevi kötüye kullanmak, yolsuzluk ve benzeri yüz kızartıcı nedenlerle sakın bana gelme!” Ondan geçen bu anlayışımla, aklımın yettiği günden bu yana bilerek yalan söylemedim. Hakkım olmayanı boğazımdan geçirmedim. Hakkımı yedirmedim, hak yemedim. Her zaman başarılı olmayı hedefledim. Sahip olduklarıma sahip olamayanları görüp, halime şükrettim.  
Bilgimi ve ekonomik olanağımı gücüm oranında paylaşmaya özen gösteririm. İnsan biriktiririm. 1989’da okuduğum Nail-i Kadim’in şu sözleri hayatıma yön verdi: “Yıkanlar hâtır-ı nâşâdımı yâ Rab şâd olsun / Benimçün nâmurâd olsun diyenler bermurâd olsun.” “Düşman” ve “intikam” kelimelerine, düşüncelerimde bile yer vermem. Bir olumsuzluktan bahsederken, “Allah sevmeyenime dahi yaşatmasın” derim. Bunlar, babamın öğretilerinden yola çıkarak, okulda, kariyer yolculuğunda feyz aldığım kişilerce pekiştirilerek beni bugünlere taşıyan özellikler. Ondan gördüklerimi geliştirerek dedeliğe yol aldım. 

İLKOKULDA ÖĞRETMENİMDİ
Babam ilkokulda üç yıl öğretmenimdi. Sonraları rahatsızdı, zamanını evde geçirirdi. Arardım, “Baba, haber yazıyorum, şöyle bir Osmanlıca kelime geçiyor, bunu günümüzde nasıl anlaşılır kılabilirim?” diye sorardım. Bazen bir kelime için üç-dört sayfa izahat ve uygulama bulunan sözlüğünü inceler, bana dönerdi. Haberi geçmeme rağmen onun açıklamasını bekliyormuş gibi dinler, teşekkür ederdim. Mutlu olurdu; çünkü Anadolu Ajansı Bölge Müdürü de olsa oğlu kendisinden öğrenmişti. İş yaşamımdaki güzel ve doğru olan her şeyde, babamın izi var.
Burada, bir anımı da paylaşmak istiyorum... Babam, ilk görev yeri olan Hakkari’den Gaziantep’e tayin edildiğinde bir meslektaşı, Malatya’daki ailesi için İran ipeği kumaşı vermiş. Babam taşınan aileye ulaşamayınca de bu emaneti saklamış. Annemin havalandırmak için açtığı sandıkta hep dikkatimi çekmiştir. 1975 yılında babama “Artık sararacak, üzerindeki gazete de dökülecek” dediğimde, “Bir gün karşılaşırsam ‘Buyurun emanetinizi’ derim” yanıtını verdi. 24 Ocak 2007’de vefat etti. Allah rahmetini esirgemesin, mekânı cennet olsun. 

Kiğılı Kurumsal İletişim Direktörü BURHAN DENİZLİ:
Babamın lider karakteri beni oldukça etkilerdi
7’den 70’e herkesin sevip saygı duyduğu babam, kendisine, herkese yardım etmeyi ilke edinmişti. Doğruluk ve dürüstlük, en önemli karakteristik özellikleriydi.

Rahmetli babam; şefkâtli, koruyan, kollayan, çocuklarının üzerine titreyen, diğer çocuklar için cebinde mutlaka çikolata ve şeker bulunduran biriydi. 

BABAMA BENZEYEN YÖNLERİM HAYLİ FAZLA
Çocukluğumuz yokluk içinde geçti, şimdiki gibi bolluk yoktu. Buna rağmen bizi kimseden eksik bırakmadı. Yokluğu hiç hissettirmemeye çalışırdı ki, bu hiç de kolay değildi. Ayrıca hep bakımlıydı ve iyi giyinirdi. O zamanlar hazır giyim ve konfeksiyon çok azdı; ama terzi çoktu, babam berberden ve terziden hiç çıkmazdı. Onun gibi olmayı, ona benzemeyi hep çok istedim. Babama benzeyen yönlerim hayli fazladır.

HERKESE SAYGILI OLMAMI ÖĞÜTLERDİ
Saygıda kusur etmememi, çok küçüklüğümde öğretmişti. Özellikle kadınlara ve kız çocuklarına karşı hep korumacı olmamı isterdi. “Kimsenin malında mülkünde gözün olmasın” derdi. Çocukluğumdaki ve delikanlılığımdaki haylazlıklarda ya da yapmamam gereken davranışlarda hep hoşgörülü olmuştur. Bunları görür; ama görmemezlikten gelirdi –tebessüm ediyor-. Bu beni çok etkilerdi. Arkadaşlarımın babaları en ufak hatalarını çocuklarının yüzüne vururken, babam sessiz kalmayı tercih ederdi. Ben de hatalarımı tekrar etmemem gerektiğini aklımın bir köşesinde saklardım. Lider karakterli bir baba olmasının verdiği yöneticilik becerileri ve davranış biçimi, beni oldukça etkilerdi...

ASELSAN Kurumsal İletişim Müdürü BERKAN KARAKURT:
İnisiyatif kullanarak karar alabilmeyi, babama borçluyum
Başarılarımızın temelinde, aslında başarısızlıklarımız yer alır. Bir babanın çocuğuna bırakabileceği en önemli miras, hata yapmasına müsaade etmesidir. Çünkü hatalarımız sonucunda edindiğimiz tecrübelerimiz değil midir bizleri daha da güçlü kılan?

Hayatımızda, bizi ileriye taşıyan önemli unsurların başında aldığımız kararlar yer alıyor. Sonucu yanlış dahi olsa bir karar alabilmek, içinde risk barındıran, bedelleri olan; ama yine de her koşulda öğreten bir davranış. Bir lise öğrencisi iken, aile mesleğimiz dolayısıyla dünyanın birçok ülkesine seyahatler düzenledim ve uluslararası ticari fuarların organizasyonlarıyla uğraştım. 
Bir insana karar verebilmeyi öğretmek için bazen yalnız bırakmak gerekir. Babam işe buradan başladı. “Tecrübe” dediğimiz unsur, aldığımız kararların bir sonucu ise benim ona borçlu olduğum önemli özelliklerimin başında inisiyatif kullanarak karar alabilmek bulunuyor. 

HATA YAPMAMA MÜSAADE ETTİ
Babam nasihatlere pek inanmaz. Çoğu zaman “Bir musibet bin nasihatten iyidir” diyerek bu görüşünü aktarırdı bana.. Hata yapmama müsaade etmesi; ama yine de baba ocağını her daim açık tutması, herhalde bugüne kadar sahip olduğum en değerli hediyem oldu. 

KRİZLER KARŞISINDA AKLI SELİM DURMAYI ÖĞRETTİ
Diğer yandan, kişisel kontrolün önemini hep dile getirmesi dolayısıyla, krizler karşısında aklı selim durmayı babamdan öğrendiğimi söyleyebilirim. İşimiz gereği birçok iletişim kriziyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu durumlarda uyulması gereken ilk kural, sakin olmak. Çünkü panik bizi istemediğimiz başka sonuçlara gebe bırakabilir. Babam bu konuyu dile getirirken, kişinin kendini ölçebilmesi ve değerlendirebilmesi için performansının %85’ini kullanması gerektiğini ve geri kalan %15’i ile kendini sürekli gözden geçirmesinin önemini aktarırdı...

Betonstar A.ş. Kurumsal İletişim ve Pazarlama Yöneticisi DİDEM DARCAN:
İçten ve dürüst olmamı hep babamla özdeşleştirdim
“Hayat insana çok şey öğretir” sözünü yıllar geçtikçe; “Babalar insana çok şey öğretir” olarak değiştirdim bir iletişimci olarak... Dokuz köyle barışık, samimi, güven duyulan, titiz ve dürüstlük abidesi bir babanın kızı olarak büyüdüm.

Hayatımda her zaman insanlara karşı sıcacık bir sevgi vardı. İçten ve dürüst olmamı hep babamla özdeşleştirdim. Yakın çevrem de bana aynı duyguları hissettirdi. “Didem, Melih’in kızı” denirdi.

SEVGİ DOLU BİR BABANIN BANA ARMAĞAN ETTİKLERİ...
Dürüstlüğüm, insanları kırmayışım ve ne olursa olsun hep sevgiyle yaklaşımım, sanırım sevgi dolu bir babanın bana armağan ettikleri ve mesleğime yansımaları oldu. Uzun yıllar bir kamu kurumunda -fabrika işletmesinde- yöneticilik yaptı; çok küçük yaşlarda iş yerine giderdim, gördüğüm manzara beni hep çok onurlandırırdı. Kimin ne sorunu varsa babamla çözmeye çalışıldığına şahit olurdum. Herkes derdini, sıkıntısını, mutluluğunu onunla paylaşırken kendini güvende hisseder, samimi duygularla yaklaşırdı. Kapısı kapanmazdı. 
İş hayatına adım atınca, kendime babamı rol model aldım. Çünkü insanları unvanlarıyla, yaptıkları işle görmemeyi, sadece “insan” olarak onlara sevgi ve saygı göstermeyi ilk o öğretti. “Dürüst ol ki, samimiyetini anlasınlar kızım. Duvar eğri de olsa sen bildiğin doğrudan vazgeçme” derdi. Böylesine kıymetli bir babanın yolundan giderek belki de en zor mesleği, iletişimci olmayı seçtim. Bugün kendimi doğru ifade edip ve doğrunun yanında olup doğru işler yapmam, onun sayesinde. Teşekkürler babacığım...

Borusan Holding İk ve Kurumsal İletişim Grup Başkanı NURSEL ÖLMEZ ATEŞ:
Eşitlikçi yaklaşımımı babamdan aldım
Babam; çalışkan, dürüst, özü sözü bir, mert bir insandı. Çocuklarını çok seven, güvenen, güvendiğini belli eden ve özgüven aşılayan bir babaydı. “Yapabilirsin, her türlü zorluğun üstesinden gelebilirsin” duygusunu birlikte olduğumuz her an hissettirdi.

Babam; meslek sahibi olmaya, eğitime, ekonomik özgürlüğü olan ve kendi ayakları üstünde durabilen bir evlat yetiştirmeye son derece önem verdi. İnsanlara eşit yaklaşan, kimseyi arkada bırakmayan biriydi. Büyük-küçük, kadın-erkek herkese saygılı davranırdı, insanlara kendisini iyi hissettirirdi. Bu davranışları bana rol model oldu. Üç kızından en küçüğüydüm. Başarı odaklılık, samimiyet, dürüstlük, yılmazlık ve eşitlikçi yaklaşımımı ondan aldım. 

KENDİMİ AŞMA ÇABAM ÖĞÜTLERİNİN BİR ESERİ
“Meslek sahibi ol, kendini alanında sürekli geliştir ve elinden gelenin en iyisini yap” diye öğütlerdi. “Sen elinden gelenin en iyisini yaparsan zaten en iyi olursun” derdi. Sürekli öğrenme ve mücadeleci ruhla kendimi aşma çabamın buradan geldiğini düşünüyorum. 

ONA MİNNETTARIM 
Üç kız babası olarak, kadınların fırsatlara eşit erişimi konusunda öncelikle kendi evlatlarından başlayarak çevresindeki kız çocuklarını yüksek öğrenime teşvik etmesi ve iş hayatına katılımlarını desteklemesi ise bugün bile çok kıymetli. Babam Mustafa Ölmez’i 21 yıl önce kaybettim. Beni ben yapan, hamuruma kattığı her şey için ona minnettarım. Sayenizde kendisini rahmetle anıyorum.

LİV Hospital Grup Kurumsal İletişim ve Marka Müdürü MİNE TUDUK:
Babam, özgüvenli bir insan olmamı sağladı
1,5 yıl önce Hakk’ın rahmetine kavuşan babam İlhan Tuduk, hayatımdaki en önemli rol modeldi. Hiç şikâyet etmeden her türlü zorluğun altından kalkabilen, üstelik bunu dünyanın en kolay işi gibi yapabilen, çalışkan, dürüst, güler yüzlü, çözüm ve iletişim odaklı bir insandı.

Zorluklardan korkmamayı, yere düşünce yeniden ayağa kalkmanın en önemli erdem olduğunu öğretti. 5-6 yaşlarındayken özellikle ondan bir şey istediğimde, her işimi kendim yapmam için hep beni teşvik ederdi. Bu, ilerleyen yaşlarda özgüvenli bir insan olmamda en önemli adım oldu.    

NASİHATLERİ KULAĞIMA KÜPE OLDU 
Babamın en önemli öğüdü şuydu: “Bir insan önce kendini bilmeli, kendine güvenmeli, kendine saygı ve sevgi duymalı ki, diğer insanlar da onu sevsin. Hayattaki en önemli kazanım, kendine yaptığı yatırımdır. Kendini geliştirmek için yaptığın her yatırım altın bileziktir.” Kendi ayaklarımız üzerinde durmamız için beni ve kız kardeşimi hep bu şekilde büyüttü. Nasihatleri, özel ve iş hayatımda kulağıma küpe oldu. 

KONUŞMALARIMIZI ÖZLÜYORUM 
Kendime hep hedefler koydum ve onlara varmak için gerekli donanımları sağlamaya, eksiklerimi gidermeye çalıştım. Olayları çok boyutlu bir bakış açısıyla değerlendirerek empati kurma ve analiz etme becerisini geliştirdim. Bu, bana çok yoğun bir iletişim becerisi kazandırdı. Babam hayattayken, iş konusundaki sıkıntılarımı ona anlatırdım, o da bana tecrübesiyle akıl verirdi. En çok bu konuşmalarımızı özlüyorum...

Otokoç Otomotiv Pazarlama Müdürü ESRA ARSLANBAŞ KAYNAK:
İletişim dünyasında çalışmamı babama borçluyum
Babam sonuç odaklı bir kişiliğe sahip. Sistemli olmak ve planlama yapmak onu sonuca götürürdü ve bu da babamı motive ederdi. Çocukluğumdan beri örnek aldığım bu özelliği, bana iş hayatımda verimli ve sistemli çalışma noktasında çok büyük faydalar sağladı.

Babam, kardeşlerime ve bana birçok konuda öğüt verirdi. Benzer birçok karakteristik özelliğimiz var. İş ve özel hayatımda öne çıkan 2 tanesinden bahsetmek istiyorum...

PLANLI VE SİSTEMLİ...
Her zaman çok düzenli, planlı ve sistemli olmuştur. İşlerini ve önceliklerini belirlerdi. Yapacakları için iş listeleri hazırlardı ve buna göre aksiyon alırdı. Bu sayede sorumluluklarını yerine getirmiş olurdu. Planlama yapmak ve sonuç odaklı ilerlemek, hızıyla başımızı döndüren günümüz dünyası için çok önemli. Bu yetkinlikleri çocuk yaşta kazanmak, bu alandaki kaslarımın çok güçlü olmasını sağladı.

ONUN SAYESİNDE KÜÇÜK YAŞLARDAN BERİ ÖNE ÇIKTIM
Babam, iletişim yetkinliği çok güçlü bir kişidir. Diyaloglarını nüktedan hikâyeler ve özlü sözlerle zenginleştirerek çok keyifli sohbetlerin ana karakteri haline gelmiştir. Bunlar, benim de sohbetlerimin zenginleşmesine ve derinleşmesine vesile olmuştur. Onun sayesinde, küçük yaşlardan itibaren iletişim yetkinliğiyle öne çıkan biri oldum. Bugün de iletişim dünyasında çalışıyor olmamı, kesinlikle babama borçluyum. Hayatıma kattığı her şey için sevgili babama minnettarlığımı iletiyorum. Babamın, eşimin, tüm babaların ve kendini baba hissedenlerin Babalar Günü’nü kutluyorum.

Arkas Holding Kurumsal İletişim Direktörü BERNA KUMAŞ SİPAHİ:
Kendimle yarışmayı babamdan öğrendim
“Baba” kelimesinin çoğumuzda çağrışımı; korumak, kollamak ve yol göstermektir. Babam Mehmet Kemal Kumaş, kuralları olan eğitici bir babaydı. Çok erken yaşta vefat etti; ama hayat yolumu çizmeme yardım edecek kadar sağlam şeyler öğrendim ondan....

Yolumu hiç kaybetmedim ve ayaklarımın üzerinde hep sımsıkı durdum. Babamın orada bir yerlerde, benimle gurur duyduğunu biliyorum. 

“DAHA GENİŞ BAK” DERDİ
Öğrenmeye karşı çok iştahlı olması, okumayı çok sevmesi ve araştırmacı kişiliği, beni daha ilkokul yıllarında etkilemeye başladı. Bir soru sorduğumda “Şimdi aç ansiklopediyi, beraber okuyalım, kulaktan dolma bilgilerle yoluna devam etme, her zaman gerçek bilgiye ulaşmaya çalış. Başkasının baktığı kadar bakma, daha geniş bak” derdi. Araştırmayı, kendimi geliştirmeyi, hatta kendimle yarışmayı, hedef koymayı babamdan öğrendim. Çalışmak kadar eğlenmeyi bilmek, aile ve iş arasında dengeyi kurmak, birden fazla şapka taşımak, hayâl kurmanın insanı çok zenginleştirmesi,  olaylara çok yönlü bakma becerisi, ondan bana kalanlar... Bu miraslar, iş hayatımda rehberim oldu.

NETTİ VE ÇOK DÜRÜSTTÜ 
Hayatın bir matematik olmadığını, hayatı ve sahip olduklarını paylaşmanın verdiği haz ve sosyal duyarlılığın ne denli önemli olduğunu bize her daim anlatırdı. Söyledikleri ve yaptıkları arasında çelişkisi olmayan bir insandı. Netti ve çok dürüsttü. Tüm bunların, kişiliğimin gelişmesinde çok etkisi oldu. Mesleki konular dışında, en büyük rol modelim babamdır. Güvenli ortamda, sevgi dolu bir ailede yetişmenin verdiği iç huzur ve özgüven, yaşamımın her aşamasında doğru ilişkiler kurma ve kendimi doğru ifade etme konusunda yolumu açmıştır. Babam gibi, sadece kendi çocuklarına değil, etrafındaki tüm çocuklara babalık yapan, destek olmaya çalışan tüm erkeklerin Babalar Günü’nü kutluyorum...

Sanko Holding Kurumsal İletişim Direktörü PINAR ULUTAŞ:
Babamın hiç bitmeyen çalışma azmi ve heyecanı bana da geçti
Babamdan çok şey öğrendim; ama en çok da insan olmaya dair şeyleri... İnsana yalnızca insan olarak bakmayı, adil olmayı, tevazuyu, dinlemeyi, vefayı, sevgiyi, saygıyı... Bunların birçoğunu söylediklerinden değil, yaşadıklarından ve uyguladıklarından edindim. Onun yaşama biçimi, sözlerinden çok daha etkiliydi.

Ablam ve bana vatanseverliği, dürüstlüğü ve mütevazılığı bir yaşam biçimi olarak aşıladı. Çok çalışkan ve fedakârdı. Fazla çalışmaktan şikâyet ettiğini hatırlamam. Hiç bitmeyen çalışma azmi, heyecanı bana da geçti. Çocukluğumda annem ve babam, bizim düzenimiz için sosyal yaşamlarından çokça fedakârlık ederdi. Mesela; ders çalışacağımızda evde TV açılmazdı. 

DİL YETENEĞİM VE EDEBİYATA MERAKIM BABAMIN ESERİ
Babamın yabancı dile ilgisi ilkokul yıllarında başlamış. Ankara’da, Atatürk Lisesi’nde okurken öğretmeni tebeşiri babamın eline verir “Dersi sen idare et Zafer” dermiş. Eczacılık okumuş ve”Biyokimya Uzmanlığı” ihtisası yapmış. Üniversite çağında “Fransızca öğretmenliği”ni istemiş. “Fransızca artık popüler değil, iş bulmakta zorlanırsın” diye öğretmeni vazgeçirmiş. Bize okuduğu Fransızca çocuk şiirleri hâlâ kulağımda. Dil yeteneğim ve edebiyata merakım da babamdan gelmiş olmalı. Boğaziçi Üniversitesi’de, İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum. Eğitimimi sonrasında, iletişim alanında devam ettirdim. 

HER ZAMAN “DOĞRU YOLDAN AYRILMA, DÜRÜST OL” DER
Her zaman “Doğru yoldan ayrılma, dürüst ol” der. Ben de iş ve özel ilişkilerimde doğru ve dürüst olmaya özen gösterdim. İnsanları anlamada, saygı duymada, farklı kültürler ve insanlar tanımamda babamın mesleğinin de etkisi oldu. Tayinleri dolayısıyla, Ağrı’dan Gelibolu’ya, Ankara’dan İstanbul’a, Türkiye’nin pek çok farklı ilinde yaşadık. Üniversite zamanı da Kanada’ya gittim. Dünyanın neresinde olursa olsun, insanın özünde aynı olduğunu keşfetmek, ortak noktaları bulmak, insanı anlamak çok kıymetli. Çok farklı yerlerde, farklı kültürleri tanımam, yeniliklere açık olmamı ve değişikliklere hızla adapte olma kabiliyetimi geliştirmemi sağladı. İletişimin de kalbinde insanı anlamak olduğunu düşünüyorum. 

BABAMIN GÖZLERİ GİBİ... 
Gülünce gözlerim kayboluyor, tıpkı babamın gözleri gibi... Gülümsemenin; ama içten bir gülümsemenin, tüm kapıları açtığını babamdan öğrendim. 

SANAT RUHU GÜZELLEŞTİRİR
Babamın her daim nazik, ince düşünceli ve anlayışlı tavrını, sanatla ve müzikle olan yakın ilgisine bağlıyorum...

Doğanlar Holding Kurumsal İletişim Müdürü BİRNUR ÖZGÜL:
Babam, kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğretti
Babam asla pes etmeden, kendine kurduğu dünyada çok güzel işlere imza attı. Bizi bu ülkeye faydalı işler yapacak kültürle büyütmenin verdiği onurla hayata gözlerini yumdu.

Babamı çok erken ve ani bir şekilde kaybettim. Bize veda ettiğinde 25 yaşındaydım. Sanki içine doğmuş gibi her zaman, “Hayat kafamızda kurduğumuz seslerden daha uzun değil, iyi ve kötüsüyle hayattan keyif almak, hiçbir karşılık beklemeden her türlü canlıyı sevmek lazım” derdi. Kendisi de hep bu şekilde yaşadı. Açıkçası bu cümleyi kendisinden her duyduğumda anlamsız bulurdum; ancak kaybından sonra anladım ki, çok haklıymış. Çünkü kimse, bunu ondan daha iyi bilemezdi. Babasını daha 40 günlükten kaybetmişti...  

“ÖNEMLİ OLAN İNSAN KAZANMAK VE İNSAN BİRİKTİRMEK” DERDİ
Bana en büyük mirası, bıraktığı soyadı ve sözleridir. Babamın kızı olmaktan ve kimilerine göre “Babasının kızı olmaktan” ve taşıdığım soyadımdan sonsuz gurur duyuyorum. Onun bana öğrettikleriyle, ben de bugün kendi çocuğumun hem annesi hem de babasıyım. Parayı kazanan insanlardan değil, paranın kazandığı insanlardan her daim uzak olmayı, parayı her türlü kazanabileceğimizi; önemli olanın insan kazanmak ve insan biriktirmek olduğunu öğretti, yaşattı. Ben de hâlâ yaşamaya devam ediyorum. Bu öğretisinden hiç şaşmadım ve 23 yıllık iş hayatımda değerli insanların destekleriyle önemli projeleri hayata geçirdim, geçirmeye devam ediyorum.

ONA VERDİĞİM SÖZÜ TUTUYORUM
Paylaşmayı, sonucu ne olursa olsun dürüstlükten şaşmamayı, sevgiyi, aşkı, ego ve kaprisin asla kazandırmadığını, karşıdaki kişinin yaşına ve beynine inerek düşünmeyi, küçük değil, hep büyük resme bakmak gerektiğini, dünde takılı kalmayıp hep yarına yatırım yapmayı ve en önemlisi bir kadın olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmayı, doğru ya da yanlış olsa bile kararlarımın arkasında durmayı öğretti. Hayatın bana verdiği en büyük şans olan babamın, “Maviş”imin kızı olmak ve bunun bilinciyle onu en son gördüğüm tarih olan 11.04.2003’te ona verdiğim sözü tutarak, izinde yürümeye devam ediyorum.