İŞTAHLI YATIRIM MI, EMNİYETLİ GİDİŞ Mİ?

Günümüzde bazı şeyler değişiyor... Doksanlardan sonra dünyada tüm pazarlar hızlı bir büyüme yarışına girdi. Bunun temelde iki sebebi vardı. Birincisi; Sovyetler ve Çin'in global piyasa ekonomisine dahil olması, duvarların yıkılması. İkincisi; toplumların orta ve alt kesimlerinde gelirin ve tüketimin artması. Bundan dolayı neredeyse tüm sektörler yıllarca hızlı büyümeler yaşadı. Kentleşmenin artması da bunun hem nedeni hem de sonucuydu. Bu gelişmelere paralel olarak da şirketlerde yatırımlar hız kazandı. Çift haneli büyüme birçok alanda endüstri standardı oldu.

ARZ FAZLASI OLUŞTU
Ancak günümüzde bazı şeyler değişiyor. Öncelikle birçok sektörde talep eskisi kadar hızlı büyümediği için bir arz fazlası oluştu. Tabi ki pandemi, savaşlar ve ekonomik sıkıntılar da üretimi ve tüketimi etkilemeye devam ediyor. Ayrıca bazı alanlarda sürdürülebilirlik kaygısı ile tüketimin azaltılması gerektiği konuşulur oldu.
Peki, böyle bir ortamda sektörün ve şirketin durumu nasıl? İştahlı yatırımlar devam edecek mi, yoksa önümüzdeki dönemde biraz daha emniyetli bir gidiş mi hedefleniyor? Hem üretim hem de pazarlama yatırımları bağlamında?

Sistem 9 Pazarlama Müdürü Harun R. AKOL:
Emniyetli gidişe yatırım yaparak yükselen bir model yok 
Günümüz dünyasını yöneten dinamikler, tarihte olduğundan çok daha fazla değişkenlik gösteriyor. Seçenekler arasında karar verme ve verdiğin kararda ısrarcı olmak yerine, esnek bir modelle yol almanın daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Yatırım tabii ki, hem ülkemiz hem kurumlarımızın geleceği için doğru rota. Fakat bu rotada ilerlerken risk analizini ve zamanlamayı doğru belirlemek bir yetenek işi. Pazarlama, “gelişim” demek, “ilerlemek” demek. Dolayısıyla yatırım iştahınızın körelmesi, hayâllerinizin de kısıtlamanız anlamına gelir ki, bu pazarlamanın doğasına aykırı. Şu anda dünya kabuk değiştirmeye devam ediyor. Bu süreci doğru verilerle analiz ederek ilerlemelsşsn. 

YATIRIM İŞTAHI...

Emniyetli bir gidiş modelini ise emniyetli bir finans yönetimi olarak görüyorum. Yatırıma iştahlı olduğumuz kadar emniyetli bir finans yönetimine de muhtacız. Bu söylemim “hayâllerinizi ve yatırımlarınızı finansal bir zincirle bağlayarak yönetmeniz gerektiği” şeklinde algılanmasın. Emniyetli gidişe yatırım yaparak yükselen bir model yok. Her zaman kurumun hayâl etme ve yatırım yapma düşüncesi ile devamlılık sağlayabileceği tarafındayım. Fakat yatırım sabır ve disiplin gerektirir. Heyecanla değil, finansal huzur ile kol kola sürdürülmeli.

PepsiCo Türkiye İçecek Kategorisi Pazarlama Direktörü Aslı Önder:
Çıtayı daha da yükseğe çekmeyi amaçlıyoruz
1 litre pet şişelerde %100 geri dönüşüm tasarımlarına geçtik. Bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde çıtayı daha da yükseğe çekmeyi amaçlıyoruz. Hedefimiz, 2025 yılı itibarıyla, Türkiye organizasyonunda içecek kategorisindeki PET ambalajların tümünü geri dönüştürülmüş plastik ambalajdan elde etmek.

PepsiCo olarak, ambalajların atık olmadığı bir dünya kurmak için çalışıyoruz. Tüm ambalajlarımızda geri dönüştürülmemiş plastik kullanımını azaltmaya yönelik olarak hedefler koyuyoruz. Hedefimiz “Sıfır Atık”. Yani kullandığımız tüm paket malzemelerinin, döngüsel ekonominin bir parçası olması. Türkiye’deki 6 fabrikamızın hepsi, sıfır atık olarak faaliyet gösteriyor. Fabrikalarımızın tamamı 2021 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “Sıfır Atık Belgesi” ile sertifikalandırıldı. Tarladan fabrikaya uzanan döngüsel ekonomi modelini, geri dönüştürülmüş malzemelerden sıfır atık prensibine kadar uzanan 360 derecelik bir vizyonla yönetiyoruz.

Philips Türkiye Kişisel Sağlık Ürünleri Türkiye Pazarlama Lideri Hatice Vanlıoğlu:
Yoğun pazarlama yatırımlarımıza devam ediyoruz
PhIlIps’te keşfetmeyi seven, bulunduğu çağın dinamiklerine uyum sağlayabilen ve bunu gösterme konusunda da istekli bir ekibimiz var. Mevcut portföyümüzde bulunan yüksek teknoloji kişisel bakım ürünlerini tanıtmak için yaptığımız yoğun pazarlama yatırımlarımıza devam ediyoruz.

Yeni iletişim mecralarını denemek ve Z jenerasyonu tüketicilerimize ulaşmak için birçok yeni ve farklı iletişim çalışmalarımız bulunuyor. Ancak yenilikçi, yaratıcı çalışmaların ötesinde, müşteri odaklı ve uzun süreli iş birliklerine de önem veriyoruz. Düzenli aralıklarla yaptığımız pazarlama araştırmalarımız aracılığıyla, tüketicimizi ve tüketici alışkanlıklarını yakından takip edebiliyoruz. 

TÜKETİCİLERİMİZ İLE BAĞIMIZI KORUYABİLDİK 

Araştırma sonuçlarımızı da temel alarak, tüketicimize fayda ve değer katacak ürün, hizmet, projeler hayata geçiriyoruz. Örneğin; pandemi döneminde tüketici alışkanlıkları çok ciddi bir değişim yaşadı. Bunu okuyabilmek ve tüketiciler ile bu doğrultuda iletişim kurabilmek çok önemliydi. Araştırmalarla da desteklediğimiz iletişimimiz sayesinde emin adımlarla ilerledik ve tüketicilerimiz ile bağımızı koruyabildik. 

Diğer yandan, dünyada 130, Türkiye’de ise 90 yılı aşkın süredir var olan marka bilinirliğimiz de çalışmalarımıza yön veriyor. Markamızdan aldığımız güçle, yatırımlarımızı hem topluma hem de tüm dünyaya fayda sağlayacak, gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakacak uzun ömürlü projelere göre planlamaya çaba sarf ediyoruz.

Arzum Pazarlama ve Ürün Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehtap Yıldız:
'Türkiye ve dünya pazarında nasıl fark yaratırız?' noktalarını önemsiyoruz
Arzum olarak teknoloji, inovasyon ve tasarımı odağına alan, samimi, güvenilir bir markayız. Geliştirdiğimiz yeniliklerle tüketicilerimizin memnuniyetini her zaman daha üst seviyelere taşımaya çalışıyoruz.

Portföyümüzü sürekli geliştiriyor, her türlü ihtiyaca cevap veren ürünler tasarlayarak tüketicilerimizin hayatını kolaylaştırıyoruz. Tüketicisinin kalbine teknoloji, tasarım ve inovasyon ile dokunan markalar, bunu eşsiz bir ürün deneyimiyle sundukları anda diğerlerinden ayrışarak “marka sadakâti” anlamında da önemli bir aşama kaydediyor. Biz de bunun farkında olan bir marka olarak, gerek ulusal gerekse uluslararası trendleri takip ederek bunları müşterilerimizin ihtiyaçlarıyla harmanlıyoruz. Özellikle “Türkiye ve dünya pazarında nasıl fark yaratırız?” noktalarını önemsiyor, inovasyon çalışmalarımızı bu yönde gerçekleştiriyoruz.

Petrol Ofisi Pazarlama Kıdemli Müdürü Sinan Türkseven:
Ülkemize katkılarımızın uzun süreli olmasını amaçlıyoruz
Petrol Ofisi, 1941 yılında ülkemizin kaynaklarından yaratılmış bir şirket. Bu doğrultuda bu ülkenin ve toplumun sosyal, ekonomik gelişimi için enerji sağlamak, misyonumuzun temel taşlarından birini oluşturuyor.

Yapacağımız katkıların uzun süreli olmasını amaçlıyoruz. Bu bilinçle, İTÜ Çekirdek ile pandeminin henüz başında, Nisan 2020’de ayında girişimcilere yapılan “Fight Covid-19” çağrısı çerçevesinde kısa vadeli değil, daha kalıcı çözümler üretmek için iş birliğine gittik. 

Covid-19 ile mücadeleye yönelik ‘dezenfeksiyon teknolojileri’, ‘yeni nesil tanı kitleri’ ve ‘yapay zekâ teknolojileri’nden oluşan 11 projeyi destekledik. Gelecekteki iş hayatı ve sosyal yaşama da önemli katkılar sağlayacak projelerin büyük bölümü, Türkiye’de ilkleri oluşturuyor, bazılarının ise dünyada benzeri bulunmuyor. Hem bugün hem de gelecek için değerli projenin iletişimini de özenle kurguladık ve yürüttük. Nihayetinde ‘Petrol Ofisi ve İTÜ Çekirdek'ten Somut Adımlar’ çalışması ödüllere layık görüldü.

Gricreative CMO’su Onur Özdamar:
Bütçeleri esnek ve modüler tutmak önemli
Pazarlama stratejileri; insan kaynağı, piyasanın durumu, teknoloji, pazar eğilimlerindeki değişim gibi birçok nedenden ötürü her yıl değişiklik gösteriyor. İş hedeflerini yeniden gözden geçirerek, bu hedefler için ayrı ayrı bütçeler hazırlanmalı.

Pazarlama stratejisinin şirket vizyonuna uygunluğu ve hedeflerinizin net olması, sağlıklı bir bütçe yapmak için önemli. Satış verilerine hâkim olmak, dolayısıyla satış ekipleri ile iletişiminizin de iyi olması gerekiyor. 

ZORUNLU VE OPSİYONEL GİDERLER 
Kur dalgalanmaları ve enflasyon zamanlarında bütçeleri esnek ve modüler tutmak önemli. Daralma koşullarında küçültülebilecek şekilde “zorunlu ve opsiyonel giderler” olarak ayırmak, kur değişimlerine karşı yedek bütçe bırakmak da iyi bir fikir olabilir. Bugünü planlarken yarına hazırlanmalı. Teknoloji yepyeni fırsatlar sunuyor. NFT, metaverse, yapay zekâ gibi yeni teknolojileri takip edip önümüzdeki dönemlerde neler yapabileceğimize şimdiden hazırlanmak şart.

Günümüzde; müşterileriyle samimi, bağ kuran, oluşturduğu içerik ve imajla fikir önderi pozisyonunda duran, sosyal konulara duyarlı ve aksiyon alan markalar ön plana çıkıyor. Tüketicinin iletişimde söz hakkının daha fazla olduğu, kişiselleştirilmiş tekliflerin/önerilerin beklendiği bir dönemi yaşamaya başladık. Bu sebeple daha çok araştırma, müşteri diyaloğu, müşterilerin görüş ve yorumlarını paylaşabileceği geniş bir alan açma ihtiyacı, iletişimden ziyade etkileşim odaklı çalışmalara odaklanmak ve bunlara yatırım yapmak önem kazanacak.