LİDERLERİN RİSK VE FIRSAT ANALİZİ

Dünyada neler oluyor? Hareketlilik, gezegen safında muazzam bir artışla sürüyor. Ürünlerin, hizmetlerin, paranın, insanların ve bilginin çok hızlı hareket ettiği bir çağdayız. Günümüzde biyolojik, finansal, dijital dezenformasyon ve karbondioksit virüslerinin olduğu bir dönemdeyiz ve bu parametrelerin hepsi sıkı bir sarmal oluşturuyor. Muhtemelen 5 yıl sonra çok daha farklı şeyler konuşmaya başlayacağız. Bugünlerdeyse politik gerilimlerin yanında özellikle iklim değişikliği dünyayı en zor sınavına soktu. Temmuz'da küresel sıcaklık rekoru kırıldı. Dünya ekonomisi toparlanmak için merkez bankalarının hamlelerini izliyor. Üretime, yatırıma devam eden ve jeostratejik analizle yönetilen ekonomilere ihtiyaçsa devam ediyor.

IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nun son sayısında COVID-19 salgınından ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonraki küresel toparlanmanın yavaşladığına işaret EDEREK, geçen yılki büyümeyi engelleyen güçlüklerin sürdüğüne dikkat ÇEKTİ. Hala yüksek olan enflasyonun hane halkının satın alma gücünü aşındırmaya devam ettiği kaydedilen raporda, merkez bankalarının enflasyona karşı politika sıkılaştırmasının, borçlanma maliyetini yükselterek ekonomik aktiviteyi sınırladığı ifade edildi. Raporda, özellikle dünyanın en fakir ülkeleri için salgın öncesi tahminlerle karşılaştırıldığında çıktı kayıplarının büyük olmaya devam ettiği vurgulandı. Raporda, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3 ve 2024'te yüzde 2,8 büyümesinin tahmin edildiği kaydedildi. Peki Türk iş dünyasının liderleri dünya ekonomisinin gidişatını nasıl yorumluyor? Hangi risklere ve fırsatlara dikkat çekiyorlar?

Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU:
“Gelişmiş ekonomilerde talep yavaşlıyor”
Para politikasında yaşanabilecek bazı hatalar ve finansal dalgalanmalar, akla gelen ilk risk unsurları. Rusya-Ukrayna Savaşı ve yaşanan bu üzücü süreçte Tahıl Koridoru Anlaşması’nın durması, gıda krizine yönelik bir başka risk.

Küresel faiz artışları, ekonomiler üzerinde önemli bir baskı unsuru. Parasal sıkılaşmanın artan etkileriyle ülke ekonomilerinde yaşanan ivme kaybının yılın ikinci yarısında belirginleşeceği yönünde bir eğilim söz konusu. PMI gibi öncü veriler, Euro Bölgesi’nin yanında gelişmiş ekonomilerde de talebin yavaşladığına işaret ediyor.

SAVAŞ VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Para politikasında yaşanabilecek bazı hatalar ve finansal dalgalanmalar, akla gelen ilk risk unsurları. Rusya-Ukrayna Savaşı ve yaşanan bu üzücü süreçte Tahıl Koridoru Anlaşması’nın durması, gıda krizine yönelik bir başka risk. Dünyanın dev ekonomilerinin teknoloji gibi pek çok alanda yaşadığı ve diğer ülkelere de yaşattığı çoklu gerilimlerin yanında, özellikle altını çizmek istediğim tehlike, iklim değişikliği. Tüm dünyanın iklim değişikliğinin etkilerini zirvede test ettiği bir temmuz ayı yaşadık. Küresel sıcaklık rekoru kırıldı. BM Genel Sekreteri Guterres’in de açıkladığı gibi Küresel Kaynama Çağı’na girdik ve bu daha başlangıç. İklim değişikliği konusunda atılan adımların yetersizliği bugünün ve geleceğin en önemli riskleri arasında. Acil önlemlerin vakit kaybetmeden devreye alınması gerekiyor.

YENİ FIRSAT PENCERELERİ

Türkiye ekonomisi dirençli bir yapıya büründüğü ve büyüme hedeflerine dengeli bir yaklaşımla yürüdüğü noktada, bilhassa, teknolojiden yenilenebilir enerjiye, doğrudan ve nitelikli yatırımları çekme noktasında önünde çok fazla fırsat potansiyeli olduğuna inanıyorum. Diğer yandan İsveç’in NATO’ya katılımına ilişkin yaşanan uzlaşmanın yarattığı olumlu atmosfer, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için de bir fırsat penceresi olabilir. Üretime, ihracata ve yatırıma dönük her alanda iklim değişikliğinden verimlilik artışına ve yenilenebilir enerjiye kadar hazırlıklı olmak için çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Hayatımızın en önemli bileşenleri olmaya devam eden ve bu anlamda risklerİ ve fırsatları birlikte barındıran sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm konusunda da hedeflerimize ulaşmak için uzun vadeli planlamalarımız sürüyor. Örneğin, koleksiyonlarımızda geri dönüşümlü malzeme kullanım oranını her geçen yıl artırıyoruz. 2025 yılına kadar koleksiyonlarımızın yüzde 90’ını geri dönüştürülmüş malzemelerden üretmeyi hedefliyoruz. Aynı şekilde Avrupa’nın en yüksek teknolojiyle donatılmış ve tam otomasyon üretim yapan Giresun’daki fabrikalarımızda güneş enerjisini devreye almış bulunuyoruz.

Kale Grubu Başkanı ve CEO’su ZEYNEP BODUR OKYAYBx:
“Ülkemizin kaderini değiştireceğiz”
Daha fazla ihracat, daha sürdürülebilir üretim, çağın gerektirdiği dijital dönüşüm ve sektöre yön verecek inovasyonlar odağında büyüme ve yatırım şevkimizi koruyoruz. 2023-2025 döneminde toplam 300 milyon dolar daha yatırım yapacağız.

Sanayici olarak, kurduğumuz fabrikalar, geliştirdiğimiz teknoloji ve bugüne kadar on binlerce kişiye yarattığımız istihdam imkanıyla ülkemizin, insanımızın kaderini değiştirmeye odaklanıyoruz. İhracatçı olarak, Türkiye bayrağını en uzak diyarlarda bile dalgalandırırken ülke ekonomisine önemli gelir kazandırıyoruz. Sosyal etki yatırımcısı olarak, eğitimde, kültürde, sanatta, kısacası dokunduğumuz her yerde, her zaman Cumhuriyet’in kurucu değerleri doğrultusunda ilerliyoruz. ‘İyi Bak Dünyana’ diyerek ülkemizin her karış toprağına, her damla suyuna ve her bir insanına sahip çıkıyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ‘Aklımızda memleket, kalbimizde gelecek’ diyerek yolumuzda kararlılıkla ilerleyeceğiz.

STRATEJİK HEDEFLER

Büyüme ve yatırım şevkini koruyoruz. Stratejik hedefimiz ihracata yönelik büyüme, dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik, inovasyon ve katma değerli yeni iş alanlarına yönelik girişimlerle grubumuzu daha da büyütmek. Bu yıl ihracatımızı yüzde 40, ciromuzu ise dolar bazında bir önceki yıla oranla yüzde 20 seviyelerinde artırmayı hedefliyoruz. Büyümemizi desteklemek için 100 milyon doları 2023 yılında olmak üzere, 2023-2025 döneminde toplam 300 milyon dolar daha yatırım yapacağız. Kaleseramik, son 3 yılda 4 kat artan bir performans gösterdi. Küresel pazardaki güçlü konumunu ve performansını daha da pekiştirmek için Kaleseramik özelinde bu yıl 50 milyon doları aşan yatırım planladık. Yeni yatırımlarla kapasite artışının yanında, segment ve ürün gamının genişlemesini de sağlayacağız. Kaleseramik’in iddialı global hedeflere yürüyüşü için çok önemli bir adım attık. Halka arz gelirimizin yarısını halen devam etmekte olan Slab-Sinterflex yatırımına, yüzde 15’ini sürdürülebilirlik yatırımlarına, yüzde 6’sını yurt dışı yatırımlarına yönlendireceğiz. Kaleseramik’in halka açıklık oranı yüzde 21,25 olacak.

TürkTraktör Şirket Lideri AYKUT ÖZÜNER:
“Ekosisteme pozitif değer yaratacağız”
2026 yılı itibarıyla hedefimiz enerji ihtiyacımızın tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamak. Tüm ekosistemimize yayılan etki alanımızda pozitif değer yaratmak üzere çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarında belirlediğimiz hedeflerle aktif bir rol oynamayı sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz.

Türkiye otomotiv sektörünün ilk üretici kuruluşu ve tarım mekanizasyonundaki lider şirketi TürkTraktör olarak 2023 yılının ilk altı aylık dönemini kapsayan yarıyıl finansal sonuçlarımızı açıkladık. Üretimde geçen yılın ilk yarısına göre yüzde 18, ihracatta yüzde 19 ve toplam satışta yüzde 25 artış gerçekleştirdik. Şirketin ilk 6 aylık performansı baz alındığında geçen yıla göre toplam ciro yüzde 129 artış gösterdik. TürkTraktör, yılın ilk yarısını 3,6 milyar TL kârla tamamladı.

“ÇEVRECİ VE TEKNOLOJİK YATIRIMLARI HIZLANDIRDIK”

Başarılarla başladığımız 2023 yılına yeni başarılar ekleyerek devam etmekten büyük gurur duyuyoruz. TürkTraktör olarak 70. yaşımıza emin adımlarla ilerlerken, faaliyet gösterdiğimiz tüm alanları geleceğe hazırlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Çiftçilerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına bayilerimizin 3S plaza dönüşümlerini sürdürüyoruz. 2023 yılının ilk yarısı itibarıyla 3S plazalarımızın toplam sayısı 76’ya ulaştı. Çevreci ve teknolojik ürün yatırımlarımıza hız verdik. Ürünlerimizin en son emisyon seviyesi olan faz 5 geçiş süreci de aralıksız devam ediyor. Şimdiye dek 27 adet yerli traktör modelimizi devreye aldık. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için çevreye ve topluma saygılı bir şirket olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz.

GELECEĞE ETKİ

‘Geleceğe Etki’ adını verdiğimiz sürdürülebilirlik stratejimiz kapsamında kısa, orta ve uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerimizi nisan ayında kamuoyuyla paylaşmıştık. Erenler fabrikamızda ilk yenilenebilir enerji yatırımımızı yılın ilk altı ayı içinde devreye aldık.  2026 yılı itibarıyla hedefimiz enerji ihtiyacımızın tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamak. Tüm ekosistemimize yayılan etki alanımızda pozitif değer yaratmak üzere çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarında belirlediğimiz hedeflerle aktif bir rol oynamayı sorumluluklarımızdan biri olarak görüyoruz. ‘Bugün yaptığımız her şeyin, geleceğe etkisi var’ diyerek çıktığımız bu yolda TürkTraktör ailesi olarak çalışmaya devam edeceğiz. TürkTraktör, 2023 yılının ilk altı ayında 26 bin 215 adet traktör üretimi gerçekleştirdi. Şirket yurt içi pazara 17 bin 287 adet traktör satışı yaparken, ihracatta ise 9 bin 851 adede ulaştı. Haziran ayı sonu TÜİK verilerine göre TürkTraktör, New Holland ve CASE IH markalarıyla 17 yıldır kesintisiz pazar liderliğini sürdürüyor.

Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı DAVUT DOĞAN:
Aslında her şey, kaynakların doğru dağıtılmasıyla ilintili. Dünya nüfusu kaynaklardan dengeli pay almıyor. Krizlerin tetiklendiği nedenlere baktığımızda bu faktörü görüyoruz.

Dünya ekonomisi hiçbir dönemde stabil bir çizgide yol almadı. Öngörülebilen riskler ve öngörülemeyen krizler ve savaşlar her zaman oldu.

SAVAŞ VE SIĞINMACILAR

Bu dönemde yakın coğrafyamızda devam eden bir savaş var. Bir süredir yükseliş gösteren ve artık tehlike çanlarının çaldığı bir sığınmacı ve kaçak göçmen sorunu var. Bunlar dünya ekonomisini doğrudan etkiliyor. Aslında her şey, kaynakların doğru dağıtılmasıyla ilintili. Dünya nüfusu kaynaklardan dengeli pay almıyor. Krizlerin tetiklendiği nedenlere baktığımızda bu faktörü görüyoruz. Ama iş hayatının değişmez kuralı gereği böyle dönemler fırsatları da beraberinde getirir.

“FIRSAT HER ZAMAN VAR”

Ekonomi, insan faktörü ve coğrafi ilişkiler doğru okunduğunda fırsat her zaman var. Bizim iş planlarımızda göstergeleri yakından takip etmek ana unsur. Tüm stratejilerimizi yatırımlarımızın olduğu lokasyon ve yakın coğrafyasının ekonomik ve politik göstergelerini takip ederek kurgularız. Gerektiğinde revize ederiz. Ve en önemlisi her zaman alternatif planımızı hazır tutarız.

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Yönetim Kurulu Başkanı MUSTAFA BALCI:
“Kredi muslukları acilen açılmalı”
İş dünyası son bir yıldır finansmana erişimde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Seçim öncesi kilitlenen kredi sisteminin açılması, özel sektör için hayati. Merkez Bankası’nın faiz artırımı yapması ve buna devam edeceğinin sinyallerini vermesini olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Fakat seçimden önce tamamen kilitlenen ticari kredi sisteminde düzenlemelere gidilmesi gerekiyor. Yatırım yapabilmek, ülkemiz için katma değer yaratabilmek bu kredilere bağlı.

“MOBİLYA SEKTÖRÜ TÜRKİYE’NİN LOKOMOTİFİ”

Mobilya sektörü, son 20 yılda çok büyük gelişme gösterdi. Mobilya ihracatı 2001 krizinde 250 milyon dolarken aradan geçen 20 yılda 5,3 milyar dolarlık ihracat rakamlarını gördük. Türkiye’de ihracatta payını en çok artıran 3 sektörden birisi mobilya. Dünya mobilya ihracatı istatistiklerine baktığımızda ülkemiz 2003 yılında 36. sırada yer alıyordu. 2022 yılına geldiğimizdeyse Türkiye’nin 11. sırada olduğunu görüyoruz. Mobilya ihracatından aldığımız pay binde yediyken şu anda yüzde 1,7 seviyesine gelmiş durumda. Bu istatistikler bize gösteriyor ki sektörümüz Türkiye’nin lokomotifi olma görevini başarıyla üstleniyor. Bu başarının devam etmesi için kredi musluklarının açılması gerekiyor.

“SICAK PARA AKIŞI SIKINTILI”

Mobilya sektörü gün geçtikçe büyüyen ve gelişen bir sektör. Bu büyüme ve gelişme ancak somut yatırımlar yapılabildiğinde sürdürülebilir hale gelir. Somut yatırımlar yapabilmek için ticari krediye ulaşabilmek oldukça önemli. Piyasada sıcak para akışında çok ciddi bir sıkıntı söz konusu. Sıcak paranın olmadığı yerde enflasyon hızla tırmanışa geçer ve bu da iç talepte bir daralma yaratır. Birbirine pamuk ipliğiyle bağlı bir zincirden bahsediyoruz. Bu zincirin ilk halkasını da iş dünyasının finansmana erişimi konusu oluşturuyor.

“İÇ PAZAR HAREKETLENDİRİLMELİ”

İç piyasanın dinamiğini korumak ve talebi artırmak için yüzde 10’a yükseltilen KDV oranında mobilya sektörü için indirime gidilmesi gerekiyor. Bu durum, sıcak para akışına da katkıda bulunacak. Mobilya sektörü kendi kendine yetebilen bir sektör. Mobilyanın hammaddesi Türkiye’de rahatlıkla yetişiyor. Türk tasarımcılar bugün İtalyan tasarımcılarla rekabet eder hale geldi. Büyük üretim tesislerimiz ve nitelikli iş gücümüz sayesinde yüksek kaliteli ürünler ortaya konuluyor. Tüm bu olumlu dinamikler birleştiğinde sektörümüzün hem iç pazara hem dış pazara yetebilecek kapasiteye sahip olduğu açıkça görülüyor. Fakat KDV artışından sonra iç pazarda bir durgunluk yaşanmaya başlandı. Mobilya sektörünün büyümeye devam edebilmesi için KDV indirimine gidilmesi ve böylece iç pazarın hareketlendirilmesi gerekmekte. Bunun yanında krediye ulaşım imkanında kolaylıklar sağlandığında başta MOSDER üyeleri olmak üzere tüm sektör yatırım yapmaya, ülkemize katkı sağlamaya kararlılıkla devam edecektir.