MODANIN ORKESTRA ŞEFİ

1986 YILINDA DAMAT MARKASIYLA KURULAN ORKA HOLDİNG, ERKEK HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE %100 TÜRK SERMAYESİ İLE KENDİ MARKALARINI YARATMIŞ, TÜRKİYE'DE VE GLOBAL ARENADA LİDERLİĞİNİ SÜRDÜREN BİR KURULUŞ. DAMAT, TWEEN VE D'S DAMAT OLARAK ERKEK MODASINA YÖN VEREN ORKA HOLDİNG, METAVERSE DÜNYASINDA FARKLI BİR DENEYİM YAŞATAN VE TÜKETİCİYE ELLE TUTULUR ÇIKTI SUNAN ÖNCÜ ŞİRKET. CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İMZASI OLAN ORAKÇIOĞLU AİLESİ'Nİ, CUMHURİYETİN 100. YILINDA NASIL BİR ÖDEM BEKLİYOR? ORKA HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU İLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ KEYİFLİ SÖYLEŞİMİZDE, GÜCÜNÜ AİLESİNDEN ALAN, KARARLI VE EMİN ADIMLARLA İLERLEYEN ORKA HOLDİNG'İN, DÜNÜNÜ, BUGÜNÜNÜ VE YARININI KONUŞTUK. İŞTE O KEYİFLİ SOHBETİMİZİN DETAYLARI?

Damat Tween yenilik yapar ve ilklere imza atar… Bu çerçevede 2023 için ilk üç önceliğiniz ne olacak?

Bir süredir Dijital Rönesans felsefemiz kapsamında somut adımlar atıyoruz. Peki bu somut adımlar nedir? Öncelikle, kasım ayında Damat Tween markamızla GoArt’ın meta evreninde ilk meta mağazayı açan moda markası olduk. Gerçek dünyada ve dijital platformlarda alışveriş yapmak gibi iki boyutlu deneyimleri, dijital evrende 3 boyutlu sanal bir mağazaya gitme olanağıyla gerçekleştiriyoruz.

Akabinde, herkesin Metaverse'ü konuştuğu bir dönemde, evrenler arası yolculuğa adım attık. Aralık ayında ev sahipliğini yaptığımız özel bir davette, bir Türk markası olarak Multiverse dünyasına geçişimizin sunumunu gerçekleştirdik.

Bu adımlar, 2023'te neler yapabileceğimizin somut bir göstergesi yani 2023'ün öncü kodları diyebiliriz.

Orka Holding olarak Avrupa Birliği'nin yeni stratejilerinde ikiz dönüşüm olarak yer bulan “dijital ve yeşil dönüşüm/sürdürülebilirlik” konusunda ilk adımı atan ve bunları en iyi uygulayan moda kuruluşlarından biriyiz.

2021 yılında 35. yılınızı kutladınız. Dönüşüm süreciniz o gün başladı. Teknolojik altyapınızı yenilemenizle, o günden bugüne neler değişti?

Aslında o günden bugüne ‘Neler değişmedi?’ diye bakmak lazım. Özellikle sizlerin de yaptığı röportajları ve haberleri ilgiyle izliyoruz. Tüm dünyada büyük bir değişim ve dönüşüm var. Sadece değişmek yetmiyor, bu değişimle birlikte kendinizi dönüştürebilmeniz de çok önemli. Biz ekip olarak; bu değişimi ve dönüşümü ne kadar hızlı yapabildiğimizi net olarak ortaya koyduk. Belki şu an mevcut projelerimizi pandemiden önce bana sorsaydınız, üç yıl ya da beş yıl sonra yapacağız diyebilirdim.

Oysa biz bu projeleri yaklaşık olarak altı ayda hayata geçirdik. Evet hayata geçirdik ama sadece sanal dünyada bunları hayata geçirmenin bizlere ne katkısı var bunu da sorgulamak gerekiyor. Aynı şekilde konvansiyonel online satışta da dijital dönüşümün somut etkilerini ortaya koyan projeler ürettik.


Neydi bu projeler? Moda sektörünün orkestra şefi olarak; mağazacılıkta ilklere imza atmakla sektörünüze nasıl yön verdiniz?

Temel hedefimiz, müşterilerimizin hayatını kolaylaştırmak ve bu amaç doğrultusunda onlara daha fazla dokunabilmek oldu. Bu konuda omnichannel sistemi işin merkezine oturdu. Yaptığımız araştırmalara göre müşteriler önce mağazadan ürünlere bakıyor sonra onlinedan takip edip alışveriş yapıyor ya da önce onlinedan bakıyor daha sonra mağazadan o ürünü satın almak istiyor. Biz bu ikisini birleştirdik ve onlinedan sipariş veren bir müşterimizin ürününü ona en yakın olan mağazadan teslim edebiliyoruz. Bu tamamen müşterinin hayatını kolaylaştıran bir uygulama.

Artık APP dönemindeyiz!

Yine bundan yıllar önce markalarımıza üyelik sistemini tanımlayan özel müşteri kartlarımız vardı ve herkes bununla övünürdü. Şimdi ise mobil APP dönemindeyiz. Müşterilerimiz markalarımızın APP'ini telefonlarına indirdiği zaman mağazadaymış gibi ürünlerimizi seçebiliyor ki bu da çok önemli bir ayrıntı. Aynı zamanda da uygulamadaki fırsatlarla alışveriş yapma şansını bulabiliyor. Tabi bu kadarıyla da bitmiyor.

Şimdi diyeceksiniz ki bunlar olurken ne oluyor? Aslında bu dijitalleşme bize ne sağlıyor? Daha az kağıt, su, yakıt kullanımı sonucunda sürdürülebilirliğe ve doğaya katkı sağlıyor. Tabi bu projeler sadece bununla da kalmayacak. Aynı zamanda koleksiyonlarımızdaki ürün dağılımına baktığımız zaman, geri dönüşümlü malzemeden üretilen ürünlerin oranını yüzde 20 seviyesinden üç yıl içinde yüzde 75'e çıkarmayı hedefliyoruz.

 

“Günün ruhunu yakalamak

için kendimizi geliştirmemiz lazım”

Hızlı gelişen ve değişen sektörümüzde güncelliğinizi neye dayandırıyorsunuz?

Ben bunu kime sordum biliyor musunuz? Yaklaşık bir yıl önce Mimar Sinan Üniversitesi’nde Marka Yönetimi dersi verdiğim öğrencilerime… Onlara dedim ki; Başarıyı yakalamak için ne yapmamız lazım? Farklı farklı cevaplar geldi. Bir öğrencim ise “Hocam, günün ruhunu yakalamak” dedi. Şimdi baktığımızda biz mi onlara ders veriyoruz, yoksa onlar mı bize? Aslında her şey o kadar hızlı değişiyor ki o yüzden günün ruhunu yakalamak için kendimizi geliştirmemiz lazım. Ekibimizin de aynı şekilde bu gelişime ve gelişimle ilgili ortaya konulan stratejilere inanması gerekiyor. Bunu tek başına bizim yapmanız mümkün değil.

Sektörünüzden sürekli farklı disiplinlerle iş birliği içerindesiniz. Spor, sanat ve teknoloji gibi… Bunu nasıl geliştiriyorsunuz?

Sporun birleştirici gücüne inanan bir kuruluşuz. İçinde yaşadığımız dünyada buna hepimizin ihtiyacı var. Bu anlamda ulusal ve uluslararası arenada spora ve sporcuya destek vermek, bizim için büyük önem taşıyor.

Ülkemizde, A Milli Futbol Takımı'mızın moda sponsoruyuz. Bu bizim için bir gurur tablosu. Yine birçok ulusal takımla da sponsorluk anlaşmalarımız oldu. Ulusal ve uluslararası sponsorluklarımıza da devam ediyoruz. Pandemiden önce İspanya Milli Takımı'yla masaya oturmuştuk. Aynı şekilde Liverpool Takımı'yla da. Hatta Liverpool'un yöneticileri sadece bir günlüğüne bizimle görüşmek için gelmişlerdi. Spor sponsorlukları konusunda buna benzer sürprizler yapabiliriz. Halen İspanya Futbol Federasyonu'nun gözlemcilerini ve hakemlerini de giydiriyoruz. İtalya da bizim için çok önemli, bu ülkede yaptığımız önemli çalışmalar var.  Aynı şekilde sanat da bizim için ayrı bir anlam taşıyor. Uzun yıllar boyunca sanat galerisi sahibi olan da bir markaydık. Galerimizde çeşitli sanatçıların sergileri ve lansmanları oluyordu, biz de gönüllü olarak ev sahipliğini yapıyorduk. Bunlara benzer çalışmalarımız gelecek dönemde de devam edebilir.

ORKA Holding yıllardır kurumsallaşma yolunda sürdürülebilir hikâye için profesyonel yapısını güçlendirdi. Bu hikâyeyi nasıl güçlendirmeye devam edeceksiniz?

Bizim hikayemizde kurumsal yapı çok kıymetli. Kurumsal yapıda tüm paydaşların, tüm ortakların, sistemin işlerliği ile ilgili kendilerini uyumlu hale getirmeleri çok önemli. Şirketimiz içerisinde kendimi, ekibimizin yüksek ücretle çalışan bir parçası olarak görüyorum. Profesyonellik de bu aslında… Geçmiş dönemlerde yurt dışından yatırım alan ve bu yatırımı alabilme konusunda uluslararası denetim şirketleri tarafından denetlenen, dört büyükler olarak anılan denetim firmaları ile uzun süre çalışmış bir grubuz.

2021 yılında da önemli stratejik bir hamle yaptık ve yüzde 30 oranında sattığımız hisselerimizin tamamını geri aldık. Şu anda %100 bir aile şirketiyiz. Ama herkes şunu soruyor; Ne zaman halka açılmayı düşünüyorsunuz? İşte şu andaki iklime ve atmosfere bakarak belki bunu düşünebiliriz; hedeflerimiz daha büyük. Bu hedeflerde ne var diyeceksiniz? Londra Borsası, Hong Kong Borsası var. Belki iki yıl sonra İstanbul Borsası ile birlikte bunları eşzamanlı gerçekleştirebilmek gibi bir hedefimiz var. Bu tabii ki güzel bir hedef. Bir Türk markası olarak bunu başarmak, bizden sonra gelecek firmaların da önünü açacaktır diye düşünüyorum.

Burada bir aile şirketi vurgusuna değindiniz. Aile şirketi yönetiminin en ince ayarları nelerdir?

Genelde aile şirketlerinde birinci jenerasyonda pek problem çıkmıyor. Aile şirketlerinde ikinci ve üçüncü jenerasyonlara dikkat etmek ve oradaki dengeleri iyi kurmak gerek. Beklentiye göre değil, yeteneklere göre pozisyonlamak son derece önemli. Aynı zamanda ailenin bir bireyi olarak değil, grubun kurumsal bir çalışanı olarak görevlerini yerine getirdikleri konusuna inanmak özel önem taşıyor. Bu dengeyi kurmak da bizim işimiz.

İkinci nesli, yani Emir Bey'i, Orkan Bey’i, Büşra Hanım’ı, Onur Bey’i, Hüsna Hanım'ı, Kübra Hanım’ı ve İrfan Bey’i nasıl hazırladınız?

İkinci neslimiz çok iyi eğitim alan gençlerden oluşuyor. Eğitimli olmaları son derece önemli. Ama yeterli mi, hayır değil. Çünkü uygulamanın içinde neler yapacakları konusunda da deneyim kazanmaları gerek. Bu deneyimi kazanmaları için de tepeden değil aşağıdan gelmeleri, merdivenleri yavaş yavaş çıkıp yukarıya doğru ilerlemeleri önem arz ediyor.

Peki nasıl imtihanlara tabi tutuyorsunuz?

Her zaman iş yapma biçimi olarak şunu söylerim; yürüyen ayak burkulur. Hata yapabilme konusunda onları hiçbir zaman için strese sokmamak lazım. Zira o stres, bazen yapılan işte bir çekince yaratabiliyor. Bu da motivasyonlarını olumsuz etkileyebiliyor. O yüzden dengeyi çok iyi kurmak gerek. İş yaparken önemli olan, o işi yapabilmeleri konusunda kendi yeteneklerini geliştirmeleri. Sonraki bir projede hata yapmış olmalarının çok önemi yok. Önemli olan deneyim kazanmış olmaları. Ben bunu sadece bizim grup için söylemiyorum. İş hayatımdaki toplantılarımda da söylüyorum. Lütfen gençlere şans verin, hata yapmaları konusunda, onların işlerinde yaşadıkları özgüven sorunu aşmasında onlara destek olun. Çünkü sizi onlar yenileyecektir, siz kendi kendinizi yenileyemezsiniz.

Orakçıoğlu ailesi olarak gelenek, görenek ve değerlerinize çok bağlısınız. Hızla değişen, değişim yaşadığımız dünyada bu değerleri gelecek kuşaklara aktarmayı nasıl başarıyorsunuz?

Saygı ve sevgi. Tabi ki ailemizin DNA’larına da bakmak lazım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda temelleri olan bir aileden geliyoruz. Rahmetli dedem, Kurucu Meclisin ilk Başkan Yardımcılarından biri.  Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemindeki Birinci Meclisin çalışmalarının birçoğunda dedemin kalemi, notları var.

Büyük dedem hakkında yeni öğrendiğim, enteresan bir hikaye var. Kop dağında, Rus askerinin Anadolu’yu ele geçirmelerine karşı savaşan yüzbaşı dedem 28. subay olarak en önde şehit olmuş. Bu hikâyeyi biliyordum ama yeni bir şey daha öğrendim. Büyük dedem, 29 Nisan günü sabah ezanı vaktinde şehit oluyor, ben de 29 Nisan doğumluyum. Yani bazen bu tür şeylere belki tesadüf gibi bakıyoruz ama bence değil. Bu ülkeyi bizlere onlar miras bıraktı. Bir tarafta da dedemin kardeşi Batum’da istihbarat subayı iken şehit düşüyor. Kısacası hem Osmanlı bürokrasisinde hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarında yer alan özel bir ailemiz var. Bizlere çok büyük değerler miras bırakmış durumdalar. Bu da omuzlarımıza büyük sorumluluklar yüklüyor.

Peki cumhuriyetimizin 100. yılında ORKA Holding’i ve Orakçıoğlu ailesini nasıl ödevler bekliyor?

Gençlere ve ekibimize hep söylüyorum; bizim en büyük sorumluluğumuz işimizi en iyi şekilde yapmaktır. Perakende sektörü dışında da yatırımlarımız var. Şu anda Orka Holding ile moda perakendesinde faaliyet gösteriyor görünebiliriz. Onun dışında bir Metaverse şirketinde start-up yatırımcısıyız. Aynı zamanda inşaat ve gayrimenkul alanlarında da varız. Grubumuzun içerisinde 14 farklı şirket var.

Oğlum Orkan'ı sordunuz. Şu anda grubumuzda çalışmıyor ama adeta askerlik yapıyor. Nerede yapıyor? Dünyanın en büyük denetim şirketlerinden birinde çalışarak yapıyor. 1,5 yıldır günde 16-17 saat çalışıyor, of bile demeden.

 

Peki Orkan'dan en çok neler bekliyorsunuz?

Orkan'a söylediğim şey şu; her şeyden önce, iyi bir gözlemci ol. İyi bir gözlemci olursan, sonrasında iyi bir oyuncu olabilirsin. Şu anda farklı sektörlerde, farklı faaliyet alanlarında ve her şeyi görüyor diye düşünüyorum.

Peki kadınların iş hayatına katılımı için kadın çalışan sayınız ve yönetim kurulunda kadın yönetici olması konusunda özel bir çalışmanız var mı?

Kızlarımız Yönetim Kurulunda, Büşra ve Kübra. Her ikisinin de farklı özellikleri var. Büşra iletişim ve pazarlama konusunda çok yetenekli. Kübra ise sivil toplum örgütlerinde ve bürokraside aktif.

 

Katılımcı yönetim şeklini benimseyen bir topluluk olarak yeni akımları ve düşünceleri nasıl karşılıyorsunuz?

Şimdi burada biraz felsefe yapayım, merkeziyetçi bir yönetim modelimiz var. Biz bu modeli daha çok seviyoruz. Herkes kendi başına karar alabilmeli ama bu kararlar bütünü de bozmamalı. Nasıl ki bir orkestranın bağımsız çalınan enstrümanları var ama hepsinin birleşip bir denge ve uyum içinde bir müzik yapması gerekiyor, bunun gibi…

Yönetim kurulunuzda güçlü birlikteliğin

temelini nasıl attınız?

Halidun Bey’in çok farklı yetenekleri var. Visual dediğimiz görsel anlamda koleksiyonların renk uyumu ondan sorulur. Özellikle tasarımcıların çalışma ortamı gibi konularla çok iç içedir. Diyelim ki, Floransa'da bir fuar var. Fuarda, herkesin bulunduğu bir meydanda çeşitli kafeler vardır ve herkesi orada otururken görürsünüz. Sonra bir an bir bakarsınız, Türkiye'deki tasarımcıların yarısı Halidun Bey'in etrafında bir halka oluşturmuştur. Çünkü Halidun Bey’in hepsinde bir emeği vardır.

Benim özelliğim biraz daha farklı; tamamen yönetim, organizasyon ve finans.

Osman Bey ise iletişim ve pazarlama konusunda çok yeteneklidir. Biz kendi içimizde bu dengeyi çok iyi kurduk. Bundan sonra da bu dengenin temel taşları sağlam devam edecektir diye düşünüyorum.

ORKA Holding yıllar içinde yaratmış olduğu bu altyapı ve insan kaynağı ile nasıl avantajlı konumdadır?

Markanın global olarak ortaya koyduğu stratejik performanslar çok önemli. Bundan 10-12 yıl önce master öğrencileri ile bir araya geldik. ABD ve İngiltere gibi dünyanın pek çok farklı ülkesinden öğrenciler Tween markamız için koleksiyon yaptılar. Şimdi bu master öğrencileri, yarın öbür gün dünyaca ünlü bir markada tasarımcı oldukları zaman Tween'i unuturlar mı? Elbette unutmazlar. Çünkü orada 20-25 tane master öğrencisi kendi aralarında yarıştı.

Bunları söylemek kolay olabilir ama altyapısı kolay olmayan işler. Bunları biz bugün değil, 10-15 yıl önce yaptık. Dünyanın en önemli tasarımcıları ile çalıştık. Peki çalıştığımız zaman burada ne oldu? Onlarla çalışan ekibimiz de o iklimi, o atmosferi yaşadı. Bu deneyimlerle bir kurum kültürü oluşuyor.

 

Tekstil sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri ve önemi için sinyaller ne demeye devam ediyor?

Tekstili ayrı hazır giyimi ayrı şekilde değerlendiririm. Tekstil dediğimiz kumaş ve hammaddedir, hazır giyim de sonuç itibari ile üretimdir. Bu dönüşümün moda endüstrisinin dönüşümü olarak değerlendiriyorum.

Evrensel bir iş insanımız olarak globalde neler yapmayı hedefliyorsunuz?

Türk markaları dünyanın her yerinde var ve bu giderek artacak. Neden ülkemizden şu ana kadar dünya markası çıkmadı? diye soran yayın kurulu üyeniz Güven Borça’ya diyorum ki:

Hangi iklimde turunçgiller yetişiyor? Akdeniz ikliminde… Biz o Rönesans iklimini yaşamadan, bu topraklardan marka çıkar diyen bir iddiadayız. Rönesans iklimini yaşamadan topraklardan marka çıkmaz diyenlere verecek bir cevabımız var. Bu topraklardan marka çıkacak, çıkıyor da. Hatta iklim ve atmosfer olmadığı halde çıkıyor. Geçmiş jenerasyonların yaptığının üzerine devam ettirip zevkini çıkarmak da var, biz bunu da yapmayı bilirdik. Ama onun yerine temel atıyoruz, biz bu işlerin temel taşlarıyız. Herkesin bize teşekkür etmesi lazım.

Basın dostu, gazetecilerin dilinden anlayan bir yaklaşım ve iletişim, size ve ORKA Holding’e hangi katma değerleri sağlıyor?

Basınla ilişkilerimiz de her zaman şunu gördüm; genel anlamda birbirimize hep yakın olduk, bir beklenti içinde olmadık. Onlara hep sıcak ve samimi yaklaşımımızı, davranışımızı yönelttik. Onlardan da aynı karşılığı aldık. Sonuç itibari ile şunu diyorum, beraber büyüdük.

Gazeteci olan eşiniz Ahu Orakçıoğlu Hanım’dan nasıl bir danışmanlık alıyorsunuz?

Tabii ki onun da çoğu zaman katkısı var. Türkçeyi çok iyi kullanıyor. Bazen röportajlarda bana ders aldınız mı diye soruyorlar. Yok diyorum ama ben doğal ders alıyorum. Doğal olarak her zaman evde, dersteyim zaten diyorum.

“2023’de marka değerimizi daha da artırmak istiyoruz”
Yeni dönem ajandanızda 2023 yılına damga vuracak en önemli başlıklar nelerdir?

2023'ün hepimiz için ortak bir sorumluluğu var, Cumhuriyetimizin 100. yılını hep birlikte kutlayacağız. Bu, global markalar olarak sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin de birer bayrak taşıyıcısı olan Damat Tween ve D’S damat markalarımızın bayrağını dünyada çok daha fazla ülkede dalgalandırmak ve marka değerimizi daha da artırmak istiyoruz. Şimdiye dek ortaya koyduğumuz performansımızla, global rekabetin içinde belirleyici bir marka olduğumuzu zaten kanıtladık. Bundan sonra da buna yakışır şekilde çalışmalarımıza devam edeceğiz.
 

SÜLEYMAN BEY’İN 2023 AJANDASINDA ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR;
- Önce İnsan
- Sürdürülebilirlik
- Dijital Dönüşüm
- Değerler Ekonomisi
- Yeşil Dönüşüm
- Sürdürülebilir Moda
- Metaverse
- Global Arenada Büyüme
- Start-up Yatırımları

“İş konusunda takipçi bir insanım iş bitmeden çıkmam”
 

m Sabahları kaçta uyanıyorsunuz? Yoğun iş programınızı nasıl delege ediyorsunuz?

Bu her günün programına göre değişiyor. Bazen işe geç geliyorum, çünkü biraz spor yapıyorum. Tabi her şeyden önce de saat 7:00'de uyanıyorum. Seyahatim varsa 4:30-5'te uyanıyorum mecburen. Ama onun dışında genel anlamda iş konusunda takipçi bir insanım, iş bitmeden çıkmam. Şimdi arkadaşlarla buluşacağım. Hiçbiri bizim sektörden değil. Herkes kendi kimliğini unutuyor ve biraz çocuklaşıyoruz.

Size tam 23 soru yönelttik, ek olarak sizin söylemek istediklerinizi duymak isteriz.
Çok güzel bir anıyla bitireyim o zaman. Mehmet Bey adında çok değerli bir dostumuz var. Yaptırdığı bir Harput evi var. Tüm Elazığ’ın geleneklerini, göreneklerini, yemeklerini ve aynı zamanda ev hayatını yansıtan çok güzel bir taş bir binası var. 5-6 yıl önce gittim, yine orada bizimle gelen misafirlerimiz de vardı. Güzel bir ortam, güzel bir ağırlama olmuştu. Aracım da tam binanın önündeydi. Tabi ki plakasının sonu da 0023’tü. Bir de baktım, sekiz köşe şapkalı olan bir amca geldi ve tam Elazığ şivesiyle dedi ki; "Valla Babo, olacaksa böyle araba olacak, o da 23 olacak!...