MUHALİF SEÇMENİ DE UMUTLANDIRACAK, MUTLU EDECEK BİR YAKLAŞIM

İktidar tarafında kimse Erdoğan'ın siyasi liderliğini sorgulamadı. Muhalefet tarafındaysa tereddütlü bir hal yaşandı. Toplumun en önemli özelliği, belirsizlikten statükoya doğru kayması. Türkiye'de çok sert bir milliyetçi refleks görüldü ve bu tüm partilere dağılmış durumda.

Sonuçların beklenmedik değil. Son dönemde ciddi anket şirketleri de benzer sonuçlar yakalamaya başlamıştı. Sinan Oğan’ın muhalefet cephesine geçmesi belki bir psikolojik motivasyon yaratabilirdi ama Cumhur İttifakı tarafına geçmesiyle o motivasyon da eksildi. İktidar cephesine psikolojik bir ivme kazandırdı.

Toplumun en önemli özelliği, belirsizlikten statükoya doğru kayması

İki ittifak açısından değerlendirildiğinde bir tarafta çok güçlü ve çok sorgulanmadan kabul edilmiş bir siyasi lider var. İttifakın hiçbir mensubu Erdoğan’ın siyasi liderliğini sorgulamaya açmadı. Öbür tarafta ise en ciddi sıkıntı, ‘Kazanacak aday mıydı, değil miydi? şeklinde gelişen tereddütlü haldi. Toplumun en önemli özelliği, çağın ruhunun da belirsizlik olması nedeniyle, belirsizlikten statükoya doğru kayması oluyor.

 

Vatana sahip çıkma duygusu
kolektif hafızada var

Erdoğan’ın uzunca bir süredir aslında müesses nizamı yani devleti temsil ediyor. Orada bir siyasi parti liderinden daha fazlası var. Türkiye’de ekonomik problemler, deprem felaketi yaşandı ve gerçekten hani dünya üzerinde de jeopolitik olarak da güneyde çok ciddi sıkıntılar vardı. Suriye, Irak derken kuzeye sıçradı. Ukrayna üzerinden gelişen bir savaşçı model, bütün dünyada kutuplar arası çatışmaların oluşması, gerginleşmesi… Böyle dönemlerde güçlü bir lider ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor. Politik psikoloji genelde bunlara bakıyor. Kolektif hafızada birikenler de ortaya çıkmaya başlıyor. Vatana sahip çıkma duygusu dediğiniz şey o kolektif hafızada var.

Bir taraf özgürlük, demokrasi aşkına, öbürü devlet, vatan, millet aşkına gitti

Bütün bu kampanya süreçlerinde ortaya çıkan şey; Erdoğan hem devletin temsilcisi olarak hem o ideolojinin bekçisi olarak devleti koruma refleksini tetiklemeye çalıştı. ‘Vatan elden gitmesin, devlet elden gitmesin. Asıl olan devlettir, hepinizi devleti korumaya çağırıyorum.’ dedi. Öbür tarafta Kılıçdaroğlu'nun teziyse özgürlükleri, demokrasiyi, bireysel hakları korumaktı. Yani bir taraf özgürlük, demokrasi aşkına, öbürü devlet, vatan, millet aşkına gitti. İşin özü bu.

Dünyanın her yerinde muhafazakar partiler göçmenlere karşı

Dünyanın her yerinde milliyetçi, muhafazakar partiler göçmenlere karşı. Fakat bizim burada bütün onlara hamilik yapan kişi milliyetçi muhafazakar grubun lideri. Kendisi karşı çıksa halkı da tutamazsınız. Bu konuda reaksiyonu olan kitle, Erdoğan'a olan saygısından ya da sevgisinden bu konuyu gündeminden aşağıya düşürüyor.

Sonuç olarak 25 milyon insan da muhalefete oy verdi. Artık yüzdelerle, rakamlarla konuşmak ve hesap yapmak zamanı değil kucaklayıcı, kapsayıcı, herkesi rahatlatan; şu anda gerilim içinde olan, üzüntü içinde olan muhalif seçmeni de umutlandıracak, mutlu edecek bir yaklaşım zamanı.