MURAT ÜLKER DEĞİŞİMİ NASIL YÖNETİYOR?

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, 10 yıl içinde başta Ülker grubu olmak üzere bütün markalarını bölgesel pazarlarda ve dünya liginde en üst noktaya taşıdı. Gıda sektörünün küresel oyuncusu haline gelen markaların serüvenini anlatan Murat Ülker, 'Eğer bu işi iyi yapamıyorsam beni de değiştirin' diyecek kadar cesur. Bunu çalışanlarına da aşıladığı için global ölçekte bir değişimi yönetiyor. Ülker, kendisini 'girişimci bir lider' olarak tanımlıyor. Ülker, şirketinin büyüme stratejilerini, bisküvi, çikolata ve şekerleme işlerinin bir araya gelmesiyle oluşturdukları global organizasyonu anlattı.

Şirketinizi global bir organizasyona nasıl dönüştürdüğünüzü özetler misiniz?

2016 yılında Yıldız Holding çatısı altında kurduğumuz pladis şirketimizde bisküvi, çikolata, şekerleme işlerimizi bir araya getirerek global bir organizasyon oluşturduk. Bu işi yaparken de şunu ilan ettik: ‘Biz dünyada lider olmak için çalışan bir şirketiz’ dedik.

Global olmanın en önemli ölçüsü nedir ve global hedeflerinizden kısaca bahseder misiniz? 

Sadece ben değil bütün yönetici arkadaşlarımla yerelden globale evrilen bir işi yönetiyoruz. Lider olarak bu süreçte en önemli görevimiz ‘değişimi’ yönetmektir. Yani liderlik anlayışım, değişimi teşvik eden, adapte olan, değişimin risklerini doğru yöneten, fırsat yaratan bir yaklaşımı ifade ediyor. 

Bu değişim nasıl oluyor? 

Hani derler ya iş yapmak bisiklete binmek gibidir. Devamlı pedal çevirmek lazım ki devamlı ileri gidebilesiniz. Yoksa düşersiniz. Bizim de işlerimiz büyüyor, iş yaptığımız çevre değişiyor, insanlar değişiyor. Bütün bu değişiklikler olduğu zaman da sizin buna adapte olmanız şart hale geliyor. Peki! değişimin önünde nasıl koşmanız lazım? Bunun için de hazırlık yapmak, eğitim almak gerekiyor. Ancak değişimin önünde olabilirsem, bir süre daha yerimi muhafaza edebileceğimi düşünüyorum. Kurumsal yapıdaki arkadaşlara söylediğim bir şey vardır: “Eğer bu işi iyi yapamıyorsam beni de değiştirin. Bunu yapmazsanız benim menfaatlerimi korumamış olursunuz.” Değişime bu denli inanıyorum.

Bir liderde nasıl işbirliği becerisi olmalı?

Bir liderde pek çok temel özellik olması lazım. Bildiğimiz klasik özelliklerinin yanında, bizim hikayemizde ‘esneklik’ ‘çabukluk’ ve ‘azimli’ olmak çok mühim. Ayrıca pladis gibi, birkaç şirketi bir araya getirmiş global bir şirketin liderlik kavramı, sinerjilerimizin gücünü harekete geçirerek işbirliğini geliştirebilecek beceriyi de içeriyor

MURAT ÜLKER’İN DEĞİŞİM PLANI

  • Esneklik, çabukluk ve azimli olmak çok mühim
  • İş yapmak bisiklete binmek gibidir, ileri gitmek için durmaksızın pedal çevirmek lazım
  • İş çevremiz, işlerimiz büyüyor, insanlar değişiyor, buna zamanında adaptasyon mühim. 
  • Değişimin önünde olursanız yerinizi muhafaza edersiniz. 
  • Çalışma arkadaşlarıma, ‘Eğer bu işi yapamıyorsam beni de değiştirin’ diyorum.
  • Değişime inanmak ve hazırlık yapmak,  eğitimini almak gerekiyor.

GİRİŞİMCİ BİR LİDERİM 

Murat Ülker nasıl bir lider?

Ben kendimi ‘girişimci bir lider’ olarak tanımlayabilirim. Seni de girişimci olarak görüyorum. Bu kavramla ilgili bir anekdot aktarayım: Tüm dünyadan arkadaşların katıldığı global pazarlama toplantısında onlara “niçin küresel atılımlar yapıyoruz, süper hedefimiz G0AL21 nedir, gelecekte nasıl bir şirket olacağız” diye anlatırken haliyle merak ettiler ve kendi geleceklerini sordular. “Gelecekte şirketimizde pazarlamacılar olmayacak” ifademle şaşırmışlarken devamında “gelecekte şirketimizde sadece müteşebbis (entrepreneur), atılgan (agile), iş insanları çalışıyor olacak” dedim. Bu kavram tabii ki sadece pazarlamacılar için değil, bütün iş birimleri için geçerlidir.

24 SAATİMİ İŞİM, HOBİLERİM VE AİLEMLE PAYLAŞIYORUM 

Günlük temponuz nasıl? 

Yoğun bir iş tempom var. Fakat asla bir günümü, yani 24 saatimi sadece işe ayırmıyorum. Ben, işimi, hobilerimi ve ailemi ayrı ayrı değerlendirmiyorum. 24 saatimi hem işime, hem aileme, hem de hobilerime göre planlıyorum. Hepsini gün içinde paylaştırmaya dikkat ediyorum. Babamın da sık sık aynı şeyi yaptığını hatırlarım.

Merhum babanız başka neler yapardı? 

Mesela Aksaray’da otururken, fabrikadan gelir beni evden alır, Çekmece’de Beyti’ye götürürdü. Öğle yemeğini yedikten sonra yeniden işinin başına dönerdi. Ben de aynısını yapmaya çalışıyorum. İş gününde, hobilerime, aileme zaman ayırdığım gibi, tersini tatil gününde de yapabiliyorum. Mesela bir pazar akşamı saat dokuz buçuk oldu mu, tatili sona erdirip çalışmaya başlayabilir, gece 10’da toplantıya girebilirim. Bunu yapabilmek için meşhur çakıl taşını yerleştirme misalini kullanmak lazım. Bütün çakıl taşlarını bardağa yerleştirmek için önce iri taşları yerleştirirsiniz. Sonra kalan boşluklara da diğer küçükleri sıralarsanız. İşle, aileyle hobilerle aynı gün içinde ilgilenebiliyorum.

"NE İŞ YAPARSAN YAP AMA MUTLAKA HOBİN OLMALI"

Çocukluğumda evimizde güzel şeylerin olmasına özen gösteren bir babam vardı. Babam aynı şekilde hep bir hobim olsun istiyordu. “Ne iş yaparsan yap ama mutlaka hobin olmalı” derdi. “Marangoz olan padişahlar bile var” derdi. Bana marangozluğa heves edeyim diye kıl testere almıştı. Ben de böyle el işçilikleri ile uğraştım ama sonra ben sandal boyacılığında bitirdim kariyerimi. Babamın talebiyle yaz tatillerinde resim hocamız gelir ders verirdi. Kapının arkasına ceketini asar, “Bunun resmini yap” derdi. Kolay olmazdı. Bu işi becerseydim herhalde sanat eseri almazdım!

MURAT ÜLKER’İN ODAKLANMA STRATEJİSİ

  • Bir işin ilk seferde en iyi şekilde yapılmış  olmasına önem veririm
  • Bizden önceki tecrübeler çok önemli
  • Mükemmele ulaşmak detaylara odaklanmakla mümkün
  • 360 derece performans sistemimizle bu  başarıları ölçebiliyoruz
  • Her coğrafyadan müşterilerimizin ürünlerimizi  yediğinde mutluluğudur itibar
  • İmkan neredeyse oraya gitmek
  • Karar almak kadar, sonucun sorumluluğunu üstlenmek de önemli…

En detaycı olduğunuz nokta nedir? 

Bir işin ilk seferde en iyi şekilde yapılmış olmasına önem veririm. İşimizle ilgili bizden önceki tecrübeleri edinmemiz lazım. Bu tecrübelere sırtımızı dönüp de işimizi pek çok deneme-yanılma ile yapmak lüksümüz yok. İlk seferde en mükemmele ulaşmak da başlı başına detaylara odaklanmakla ilgili.

360 DERECE PERFORMANS DEĞERLENDİRME SISTEMİ

Şirketinize ve sektörünüze güç katan alışkanlıklarınız nelerdir?

Bunu öğrenebilmek için 360 derece performans değerlendirme sistemimiz var. Buna ben de tabiyim. Çalışanın üstünün yanı sıra astının, birlikte iş yaptığı çalışma arkadaşlarının, ekip üyeleri tarafından da değerlendirilmesine imkan tanıyan bu sistem iyi sonuç veriyor. Sizinle iş yapanlar, birlikte iş yaptıklarınız veya takım arkadaşlarınız. Bunların sizin hakkınızdaki düşünceleri 360 derecelik bir değerlendirme oluyor. Belirtmeliyim ki, bu değerlendirmeyi yapmanın benim açımdan bazı zorlukları bulunuyor. Neden derseniz? 360’ı ben tamamlayamıyorum. Amir değerlendirmesi olamıyor benim için. 

Fakat şöyle de bakabiliriz, benim de en büyük amirim tabii ki tüketicilerimdir, müşterilerimdir. Onların değerlendirmelerine baktığımızda ise notum hiç de fena görünmüyor. Yapılan anketlerde Ülker en çok memnuniyet duyulan marka olarak çıkıyor. Baktığımızda pazar payımızın arttığını görüyoruz. Yani iyi not alıyoruz ve benim 360’ım da böyle tamamlanıyor.

Bütün bu değerlendirmelerden sonra size gelen sonuç ne oluyor?

En güçlü yanımın, değişimden yana olmam hatta değişimin önünde olabilmek için çalışmam, çaba göstermem olduğunu gösteriyor. Bir de ‘challenge’ meselesi var. İnsanların sizi ‘challenge’ etmesi lazım. Bu da yönetimlerde ancak sorgulama kültürü ile gelişebiliyor. Sorgulama bizde serbesttir. Hatta “benim fikrim böyle” derler, ısrar ederler. Ama ben sonunda böyle olsun deyince “tamam senin dediğin gibi olsun, seni destekliyoruz” derler. Daha sonra ortaya çıkan sonucun sorumluluğunu tabii ki üstlenirim.

Sizce itibar? 

Benim için, 1944’den beri markamızın saygı, güven ve sevgi ile anılmasıdır. Ülker markamız yapılan araştırmalarda hiç sekmeden en sevilen marka olarak ölçülmektir. İtibar sadece işimizi iyi yapmakla kazanılmaz bizim nazarımızda. Hangi coğrafyada olursa olsun her insanın ürünümüzü yediğinde aynı mutluluğu duymasıdır. Biz 73 yıldan beri aynı itibar için çalışıyoruz.

İş dünyasında en beğendiğiniz liderler? 

İşini sürdürülebilir kılan, krizlerde yılmayan bütün iş liderlerine saygı duymaktayım. Beğendiklerim çok, fakat ders aldığım liderler kurucularımızdır. Başta kurucumuz, sevgili babam Sabri Ülker ve amcam Asım Ülker olmak üzere pladis altında birleştirdiğimiz diğer şirketlerin kurucuları da bizim için çok iyi birer örnekler.

Peki! Diğer şirketlerin kurucularını hikayeleri nasıl? 

Seyfettin Bey, bütün bu şirketlerin tek tek hikayelerine baktığınızda, kurucularının aynı babam ve amcam gibi büyük mücadeleler içinde şirketlerini, markalarını oluşturduklarını ve geliştirdiklerini göreceksiniz.

İMKAN NEREDEYSE DURMAYACAK ORAYA GİDECEKSİN 

William Crawford ve oğulları ikinci fabrikalarını Liverpool’daki tren hattının çevresinde kurmuşlar, çünkü yöreye hammadde bu trenlerle geliyormuş. Hammaddeyi getiren tren ve gemiler aynı zamanda ürettikleri malları da dağıtabilir diye düşünmüşler. Bu iş fikrini uygulayınca da çok başarılı olmuşlar. Bu hikaye bana, rakiplerinin ağırlıklı olarak İstanbul’a mal dağıttığını fark eden babamla amcamın, dar imkanlara rağmen ürünlerini Anadolu’daki müşterilerine iletme çabasını hatırlattı. Yani imkan neredeyse, durmayacak oraya gideceksin.

KURUCU HİKAYELERİNDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENİYORUM 

Robert McVitie, Hem kendi şirketini kurup geliştirmiş hem bisküvi sektörüne mühim katkılar yapmış. Yani kendi şirketini geliştirmek için yaptığı bir inovasyon, sektöre de fayda sağlamış. Carr’s markasını 1831 yılında kuran fırıncı Jonathan Dodgson Carr’in, en büyük başarısı, bisküvilerin uzun yolculuklarda da taze kalması için koruyucu teneke ambalajları kullanması olmuş. Kurucu hikayelerine baktığımda, keşif, göç ve savaş konularının mühim olduğunu görüyorum. Bilhassa deniz aşırı ülkelerdeki savaşlar ve göçler uzun süre dayanacak bisküvi ihtiyacını gerektirmiş ve bu nedenle pişirme teknikleri gelişmiş

ŞEKERCİ DÜKKANLARI KADINLARIN EN SIK UĞRADIĞI, EN RAHAT ETTİĞI YERLER

Pladis bileşenlerinden DeMet’s Candy’nin kurucusu George Demet, 20. yüzyılın başında hızlı bir değişim yaşayan Chicago’da işini geliştirirken, şehrin sosyal değişiminden de faydalanmış. Kadınların daha çok sokağa çıkmaya, lokantalarda yemek yemeğe başladıklarını gözlemleyince, dükkanında hemen bir içecek standı açmış. Şekerci dükkanları kadınların dışarıda en sık uğradıkları ve en rahat ettikleri dükkanlar olduğu için bu stant işi çok tutmuş.

PIERRE DRAPS’IN SENİ ÇOK SEVDİM GODIVA’M EMİN ELLERDE SÖZÜNÜ HİÇ UNUTMAM!

Godiva’nın kurucusu Pierre Draps’in oğlu Pierre Draps Jr ile vefatından önce tanışma şansını buldum. Babasının 1926 yılında Belçika’da küçük bir çikolata atölyesinde kurduğu Godiva, Yıldız Holding bünyesine katıldığında kendisini ziyaret ettim. Beni tanımak istemişti. Yaptıklarımızı, Godiva için tasarladıklarımı anlattım. “Seni çok sevdim. Godiva’m emin ellerde” sözlerini hiç unutmam. Bütün bu adamlar, işlerini tutkuyla yapan, hedeflerine varmak için hiçbir engele takılmayan insanlar. Kendilerini rahmetli Sabri Bey gibi, Asım Amcam gibi kurucularımız olarak kabul ediyorum.

Seyfettin Bayram

s.bayram@businesslife.com.tr