SADETTİN SARAN'DAN GÜÇLÜ VE FİT OLMANIN SIRLARI

Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran ile birlikteyiz? 54 yaşında hâlâ  Spor bursuyla üniversiteye kabul edildiği ABD'de, olağanüstü emek sarf etti. Okulu devam ederken para kazanmak ve geleceğine yön vermek için tonla işin altına elini çekinmeden uzattı. Bugünkü konumuna, servete konmadan, sıfırdan gelip ulaştı. Üstün azminden 7 sektörde, 30 şirketi ve 4 binin üzerinde çalışanı olan çok başarılı bir iş adamı çıktı. 

Türkiye’de spor pazarının 90’arda bu denli büyüyeceğini öngördü. Fenerbahçe camiasında her zaman ismi anılan, sözü geçen, özlenen yöneticilerin başında ve koyu da bir taraftar... Spor tutkusu, kendi kanalı S SPORTS hayâlini gerçekleştirmesine de zemin hazırladı. İşte Saran’ın ağzından birçoklarına ilham veren hayat yolculuğu...

İyi bir girişimcilik örneği de sergilediniz bugünkü noktaya gelirken. Neden Makine Mühendisliği okudunuz? 

Üniversite diplomamı aldıktan sonra spor bursunu devam ettirmek adına Türkiye de milli takımda bir şey yapabilmek adına Burada milli takımdaydım. Aynı zamanda Amerika da üniversite takımındaydım. Üzerine makina mühendisliği. Tabi burslar da yetmiyordu. Part time dediğimiz işlerde çalışmak zorundaydım. Üniversite yıllarım o yüzden çok zorlu ve sıkıntılı geçti. Hem hasret hem maddi imkansızlıklar.

O dönemdeki zorluklar size neler kattı?

Bugün bir yerlere geldiysek oradaki zorluların çok büyük payı var. Bana çok şey kattığını düşünüyorum. Sonra orda belli bir süre mühendis olarak çalıştıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Hayallerimin peşinde koştum. Türkiye’de spor endüstrisinin iyi bir yerlere geleceğini düşünüyordum. Nitekim öyle oldu. İlk geldiğim yıllar sporun Türkiye’deki bugün toplam pazarı 100 milyon dolar bile değildi. Bugün 6 milyar doların üstünde. Kanallar yoktu. TRT bile ikinci kanalı kuralım mı diye düşünüyordu. Özel kanal yoktu vs. Bu ivmeyle beraber biz de büyüdük ve sinerji yarattık sporun etrafında ama başka sektörlere de girdik. Bugün yedi sektördeyiz ve otuz şirketimiz var. Türkiye’de iyi işler yapmaya çalışıyoruz.

4 bine yakın çalışanı olan 20 bine yakın kişinin doğrudan ve dolaylı ekmek yediği bir işiniz var. Hangi sektörlerde var saran holding?

Medyanın içerik kısmında varız, yayıncılık olarak varız. Çağrı merkezi olarak varız. Havacılık, Turizm, Savunma sanayinde varız. Ama esas ana işimiz medya içerik. 

Üniversitede okurken büyük spor organizasyonu yapan patronların yanına gidip nasıl ben bunları Türkiye’de yayınlamak istiyorum dediniz?

O zamanlar 24 yaşındaydım.  Üniversiteyi bitirdim ve hayalim kendi işimi yapmaktı. Ama böyle küt diye kendi işinizi yapamıyorsunuz. Bir sermaye lazım. Dolayısıyla bir taraftan maaşlı işlerle çalışırken, 24 ve 25 yaşlarında Turizm Bakanlığı Bakan Danışmanlığı yaptım. Ama hayalim kendi işimi kurmaktı. Geceleri oraya buraya yazılar yazardım. Amerika’da bu sektörde randevular almak için dolaştım. Amerika’nın her yerini dolaştım. Yeri geldi otostopla yeri geldi otobüsle. İstediğim randevulardan yüzde 10 unu ancak alabildim. Ama bir iki tane kritik randevu aldım. Onlar vizyonumu daha da geliştirdi. Kendi işimi yapacaksam ve bir farkımın olması lazımdı. Büyüyeceğini düşündüğüm sektör televizyonculukta spor sektörüydü. Daha bu sene reklam saniye birim fiyatları yüzde 11 spor yayınlarına ilgi artmış. Bu daha da büyümeye devam edecek. 

"YENİ MECRALAR AÇILIYOR"

S Sports sosyal medya da Turkcell Plus TV de de olacak. Mobil platformlar açıldı. Akıllı telefonlar ve televizyonlarla mecralar genişliyor. Bunun içine içeriğimizi de koyuyoruz. Dünya devi Samsung ile ortaklık bile yaptık. İçerik koyduk. Akıllı telefonlarına. Bunu da bizim Türk mühendisler üretti yazılımını ve teknolojisini. Dolayısıyla biz hep o sinerjiyle büyümeye çalıştık. 

Ki o insanlar Türkiye’nin haritada bile yerini gösteremezken bunu nasıl başardınız?

İlk başta gittim Amerikalı yayıncılardan kaset satın aldım. Adam ilk başta Türkiye neresi dedi bana. 24 yaşındayım. Cumartesi ofisinde adamı ziyarete gittim. Adam düşünün verdiği randevuyu unutmuş ama Allah’tan ordaydı. USPN şirketinin patronuyla görüştüm. Benim hayalimin şirketiydi. Onlardan bir parça alalım derken şimdi kendimize ait bir kanalımız var. 

Bu işler nasıl hayalle başlıyor?

Üniversitelerde ve katıldığım konferanslarda gençlere hep söylüyorum. Büyük düşünün ve haya kurun. Bu işler hayalle başlıyor. O da benim hayalimdi. Bu yeni kanalın içinde İngiltere birinci ligi var. NBA var. Formula 1 var. Piyasaların içinde bulunduğu durum bu yatırımların zamanlamasını doğrudan etkiliyor. Premier ligi biz 15 sene önce 75 bin dolara alırken, üç senelik maliyeti 50 milyon Euro ları geçti. Böyle olunca açık kanalların bu premier ligi kaldırma ihtimalleri yok. Platformlar da bu durumda zorlanır oldu. Dolayısıyla şartlar bizi biraz bu duruma itti. 

SARAN’IN HAREKET PLANI

  • Gençlere örnek olacağız
  • Kavga ve dövüş olmadan seviyeli ve kaliteli bir kanal olsun istedik
  • Adapte olduk ve kendi kanalımızı kurduk
  • Yani bir kanal olarak platformlara verdik
  • Platformlara da senelerdir içerik veriyoruz
  • İçerik konusunda Dünya’nın sayılı firmalarından biri olduk
  • Aşağı yukarı 75 milyon Euro kanala bir yatırım yaptık

Bir şeyleri ertelememeniz önemliydi. Peki! tam tersine nasıl daha da hız aldınız?

Geleceğe yatırım yaptık diyelim ve Türkiye’nin geleceğine inandık ve bu yatırımı ertelemedik. S SPORTS u sadece bir ticari yatırım olarak da bakmamak lazım. Bir spor adamı olarak, eski bir sporcu ve spor yöneticiliği yapmış biri olarak ve spordan da ekmeğini yiyen biri olarak bazı şeylerden rahatsızım. Medyadaki özellikle spor medyasında kulüpler arasındaki iletişimsizlik kavga dövüş be seviyesizlik spor programlarına da yansıyor. Biz yeni kanalımızda dedik ki biz gençlere örnek olacağız. Oraya çıkan arkadaşlarımız pırıl pırıl bu işi en iyi yapanlar olsun istedim. İlla meşhur olması önemli değil. Duruşlarıyla söyledikleriyle kavga ve dövüş olmadan seviyeli ve kaliteli bir kanal olsun istedik. İnşallah da böyle devam edeceğiz. 

Güzel bir ekibiniz var. Kanal olarak ekibinizle Türk sporuna nasıl bir fayda sağlıyorsunuz?

Sevdiğin işi yapıyorsan şanslısın. Sevdiğin işi, sevdiğin insanlarla yapıyorsan daha da şanslısın. Kanalımızda sporun içinden gelen insanları seçmeye çalışıyoruz. Kanal kendi meşhurlarını kendisi yaratacak. Yani Sami Bey, kendi yıldızlarımızı yaratacağız. 

"SPOR EFENDİLİKTİR"

Bizce spor efendiliktir. Spordan gelenler bunu çok iyi bilir. Bugün yöneticiler arasında kavga edenler bakın hiç sporla alakası olmayan kişilerdir. O yüzden de Sporu anlayan ve sporu gerçekten sevenlerin çalışacağı ve izleyeceği bir kanal olacağız. İnşallah Türk sporuna amatör ve profesyonel seviyede de bir faydamız olacak.

Spordan kazandıklarınızı yine spora veriyorsunuz. Bu aynı zamanda ciddi bir prestij projesi… Ve sonuçta bu işten insanlar da ekmek yiyor. Peki! Nasıl para kazandıran bir prestij projesi de olur?

İş adamıyız ama şartlar bizi buraya getirdi. Artı bir de bir hayaldi. Zarar etmeyelim biz ondan memnun olacağız. Öyle de gözüküyor. Müthiş bir ilgi oluştu. Ayrıca keyif de alıyoruz. Oturuyorum kanalın karşısında keyifle izliyorum. Bir de spor hayatında yaşantısıyla duruşuyla gençlere örnek teşkil eden sporcuların hayatlarını da kanalda anlatıyoruz. 

"BİZ AİLECEK FENERBAHÇELİYİZ"

Halkta da iyi ve kaliteli yayınlara bir hasret var… Peki! Fenerbahçe aşkınız ?

Fenerbahçe 5 yaşımdan beri benim en büyük aşkım. Babam 80’lerin üstünde O da 5 yaşından beri Fenerbahçeli. Biz ailecek Fenerbahçeliyiz. Yönetime girerken de söyledim. Benim hayalimdi başkan olmak. Bence her Fenerbahçelinin hayalidir. Bence bazıları saklıyor. Bazıları ben istemem diyor. Başından beri net bir şekilde söyledim.  Kısmet tabiki illa olsun diye de her şeyi yapacak değiliz. 

Ali Koç, Aziz Yıldırım’ a karşı aday oldu ve kazandı. Neden kongrede Ali Koç’u desteklediniz?

Öncelikle Fenerbahçe’nin demokrasi bayramı tüm Türkiye’ye hayırlı olsun. Ali Koç, şu anki yönetimin devamı aslında. Beraber çok iç içeydiler. İla da aday olmak için aday olmanın da anlamı yoktu. Kongreyi de bölmenin de anlamı yok. Bu durumda biz de kendisini destekledik. Her ne kadar ben aha iyi yapacak olsam da O’ na daha fazla bir teveccüh var. Aslolan Fenerbahçe'dir, Fenerbahçe'nin geleceğidir.

Bunu bir hırs yapmıyorsunuz o zaman?

Önemli olan takıma hizmet edebilmek ve fark yaratabilmek. Benim bir Borisya Dortmınt maceram var. O bana çok şey katmıştı. Onları da Fenerbahçe için yapmıştım. Şimdiye kadar kötü bir gidişat vardı. Ben yönetimdeyken de en ufak bir şekilde işler kötüye gittiğinde birden bire ortaya çıkanlar, düşene vuranlar. Benim tarzım öyle olmadı. Ben buradayım. Zamanı gelince de şartlar uygun olursa bakacağız. 

"Boş bir beyin şeytanın oyun alanıdır"

Şu ana kadar 16 tane spor tesisi açtınız ve 17 bin çocuk bundan faydalanıyor. Bu alanda nasıl bir iddianız var?

Medeni ülkelerde toplumdan aldıklarınızın ne kadar topluma geri verdiğinizle ölçülüyor. Anne ve babamızdan böyle gördük. Kazandıkça topluma geri vermeye çalışıyorum. Spordan kazandığımız için tesisleri bu amaçla açıyoruz. İlla şampiyonlar yetişsin diye bir iddiamız yok. Boş bir beyin şeytanın oyun alanıdır. Çoğu spor salonumuzu güney doğuda yaptık. Çocuklar sokaktan çıkıp gelsinler oynasınlar. Belki şampiyonlar çıkar çıkmaz ama onlara yapacak bir şey vermek lazım. 

Gençlere neler tavsiye edersiniz ?

Kimsenin potansiyelinizi ve hayallerinizi sınırlamasına izin vermeyin. Risk almaktan korkmayın. Adım atmaktan korkmayın. Kendinizi bilin, kendi bildiğinizi yapın. Hayatınız boyunca hiçbir şey kolay olmayacak. Başarı fedakarlık etmeden olmuyor. Kendilerini geliştirme açısından da çok önemli. Bize iş başvurularında bulunduklarında, dünyanın en iyi okulunda en yüksek notlarla gelmiş ama hayatında hiçbir şey yapmamış, hiç kimsenin hayatına dokunmamış kendini geliştirmemiş sadece ders çalışmış. Böyle insanları işe almayız. Akademik bir başarı tek başına yetmez kişi kendini geliştirmeli. Bu spor olur, müzik olur. 

En büyük yatırımı kendimize yapmamız lazım ki insanlığa faydamız olsun. Herkesin başarı anlayışı, mutluluk anlayışı farklı. Bu benim mutluluk anlayışım. Ben hayatıma anlam kattığım zaman mutlu oluyorum. Yani günü bitirdiğimde hiçbir şey yapmadıysam rahatsızlık hissediyorum. Sporu da yapmazsam rahatsızlık hissediyorum. Örneğin haftanın 6 günü spor yapıyorum. Bir günüm bir diğer günümden farklı olmalı. 

İş yaşamında fedakarlık, azim ve zaman yönetimi çok önemlidir. İş hayatınızda eşinize, çocuğunuza, işinize, patronunuza, annenize ve babanıza daima vakit ayırabilmelisiniz.

Annenize borçlu olduğunuz en belirgin özelliğiniz nedir?

Annem bir kere müthiş 60’lı yıllarda üç lisan bilen master yapan bir kadın. Sevgisi için Türkiye’ye geldi. Bize fark yaratma ve iyilik yapma konusunda telkinlerde bulundu. Bugün 7 okul 17 spor salonu yapmam annemdendir. 

Sizin babanıza borçlu olduğunuz özellikleriniz nelerdir?

Banam bir devlet memuruydu. Darüşşafakayı bitirip, Amerika’da burslu okuyup sonra Türkiye’ye dönmüş petrol ve kimya mühendisi olmuş. Çok başarılı bir bürokrat. Ama o da bize kendimize inanmamız için telkinlerde bulundu. Ben de kızıma aynı telkinlerde bulunuyorum. Bilgi ve tecrübe annen ve babadan aktarıldı ama sermaye kolay olmadı…

Kızınıza en büyük öğüdünüz ne oldu?

Ben kendi çocuğuma da sporu tavsiye ederken illa şampiyon olması için öğüt vermiyorum.  Biri geri dönüp isminizi söylediği zaman iyi adamdı iyi işler yaptı denmesi önemli. Kızım babam adam gibi adamdı dese bu her şeyden önemli benim için. Kızım babalarıyla guru duysun istiyorum. 

Yurt dışındaki spor kulüplerinin başkanlarıyla ve spor adamlarıyla sürekli bir araya geliyorsunuz. Onların gündemiyle bizim gündemimiz arasındaki fark nasıl? 
Bazı istisnalar var ama bizdeki yönetici profilinin en büyük derdi maçı protokolde izleyeyim. Ya da şuna ulaşayım. Orayı bir araç olarak görüyorlar kendilerine. Kendi çıkarlarını ön planda tutuyorlar. Hal böyle olunca da gençlere bir şey veremiyorlar. Oraya geliyor elinde sigarasıyla ve prosuyla... 

Her şey bir rol model olmakla başlıyor esasında. Çocukların turnuvasını izlemeye gidiyorum. Anneler çocuklardan daha çok bağırıyor. Hakeme bağırıyor ve çocuğuna bağırıyor. Karşı tarafı ıslıklıyor. Yurt dışına gittiğiniz zaman böyle bir şey yok. Biz yenildiğimiz zaman küçükken, annemiz babamız karşı tarafı kutlamadığımız zaman bize kızardı ki 4 kardeşiz biz. Ben de çocuklarıma bunu vermeye çalışıyorum. Gidin tebrik edin diyorum. Bazı istisnalar var ama yenildiğiniz zaman hemen suçu hakemde bulma. 

"ÖNEMLİ OLAN SPORUN SANA KAZANDIRDIKLARI"

Önemli olan elinden gelenin en iyisini yap. Olmuyorsa olmuyor. Bütün amaç bu hepsi geçici. Bir sporcu ölene kadar spor yapmıyor. Önemli olan sporun sana kazandırdıkları. Disiplin, önceliklerini belirleme, hedefini nasıl belirleyeceksin, hayal kurmayı kazandırıyor. 

Spor, nasıl bir zaman yönetimi kazandırıyor?

Motivasyon ve zaman yönetimi kazandırıyor ki bugün hayatta en önemli şey bu. Anneler çocukları üniversiteye giderken bu sene sporu bırak diyor. Bu yanlış. Yani ileriye dönük hayatınızda bir noktaya geldiğiniz zaman annenizle babanızla eşinizle, çocuğunuzla varsa patronunuzla ve kendinizle ilgileneceksiniz. Hepsi bir zaman yönetimi. Spor takım anlayışını kişiye kazandırıyor. Bugün bazı üniversitelerden mezun olanların akım anlayışı çok az. O kadar çok rekabet ortamı oluşuyor ki bu sefer arkadaşlık yok. Şirketlerde arkadaşlık, şeffaflık çok önemli. Bizler patron olarak her şeye karışmıyoruz. Ama bir sinerjiydi. Bir takım ruhu önemli. Dolayısıyla spor bunları kazandırıyor. 
Takımlarda profesyonellik anlayışı çok önemli. Yurtdışında üç sıfır malup da olsa 90. Dakika da uzatmada bile müthiş bir çaba var. Onlar işin gereği ve aldığı paranın hakkını vermek adına, müthiş bir çaba sarfediyorlar. 

Voleybol dalında neler yapıyorsunuz?

Türkiye voleybol ligine 2020 ye kadar sponsor olduk. Taşın altına elimizi koyduk. Voleybol en başarılı olduğumuz spor dalı ama medya da hakkettiği yeri bulamıyor. S Sport ta da elimizden gelen desteği veriyoruz. 

Türkiye’de futbol kulüpleri de birer şirket en nihayetinde. Peki! Gerçek birer şirket gibi yönetiliyorlar mı?

En büyük sorun yönetici profilinde var. İkincisi, yöneticiler bir araç olarak gördükleri için hakkı verilemiyor. Sporda iş adamlarının yönetimi çok önemli. Ama Türkiye’de yöneticiler çok popülist davranıyorlar. Taraftara dönük davranıyorlar. Tribünlere oynuyorlar. Tabi ki unutmamak lazım tribün profilinde de sıkıntımız var. Başarılı olduğun zaman arkanda duran, başarısızlıklarda bırakıyorlar. İşte bunlar sıkıntı yaratıyor. İşte Borsya Dortmıntı bir daha örnek veriyorum. Bizi en çok cezbeden tarafı seyirci profiliydi. 81 bin kapasitesi var. 79 bin 800 e oynuyor. Ve küme düşmek üzereydi bizim aldığımız zamanlar. Dolayısıyla taraftar çok önemli. Aidiyet duygusu, sadakati, bağlılık duygusu çok önemli. Türkiye de aidiyet genelde başarıyla endeksli. 

Peki Sadettin Saran iş dışında neler yapar?

Öncelikle aileme vakit ayırmaya çalışırım. Büyük kızım üniversiteye gidiyor. Aile seyahatleri ve aile yemekleri yaparız. Gelenekçiyim, Yeniliklere açık olmaya da çalışıyorum. Gençleri dinlerim. Sosyal medyada da sadece Instagramı kullanıyorum. Instegram hesabımdan yüzlerce insan sayenizde spora başladık diyor. Teknolojiyle aram ise çok iyi değil. Makine mühendisiyim ama bozulan aletleri maalesef yapamıyorum. 


Sami ALTINKAYA

editor@businesslife.com.tr