SEKTÖRÜN ÜNİVERSİTESİ OLACAĞIZ

2014'ÜN İLK ÇEYREĞİNDE FAALİYETLERİNE BAŞLAYAN DOĞA SİGORTA'NIN CEO'SU, BAŞARILI İŞ İNSANIMIZ NİHAT KIRMIZI, "TEKAFÜL" VE "KEFALET" SİGORTACILIĞI GİBİ BİRÇOK GİRİŞİMLE SEKTÖRE YÖN VERMEYE DEVAM EDİYOR. YENİLİKÇİ PROJELERİYLE, İŞ DÜNYASINDA ADINDAN SIKÇA SÖZ ETTİREN NİHAT KIRMIZI, SAĞLIK, EĞİTİM, GIDA, TARIM VE SANAYİ DE DAHİL, BİRÇOK İŞ KOLUNDAKİ GRUP ŞİRKETLERİ İLE ÜLKEMİZ EKONOMİSİ İÇİN BÜYÜK KATMA DEĞER SAĞLIYOR. SON OLARAK İSTANBUL AYVANSARAY ÜNİVERSİTESİ'NİN "MÜTEVELLİ HEYETİ BAŞKANLIĞI'' GÖREVİNİ DE ÜSTLENEN KIRMIZI, GELECEK PLANLARINI BUSİNESS LİFE'A ANLATTI. RÖPORTAJIMIZ VE FOTOĞRAF ÇEKİMLERİ İLE ÇOK YOĞUN AJANDASINDA SAATLERCE VAKTİNİ ALMAMIZA RAĞMEN MÜTEVAZI KİŞİLİĞİNDEN İZLER SUNDU...

AYVANSARAY ÜNİVERSİTESİ ÜLKEMİZE KATKI YATIRIMI 
İstanbul Ayvansaray Üniversitesi’nin “Mütevelli Heyeti Başkanı” oldunuz. Kırmızı ailesi ve bireysel olarak, maddi manevi her türlü katkıyı sağlıyorsunuz. Neden “eğitim” alanına yöneldiniz?

Aslında eğitim, bizim için yeni bir alan değil. Grubumuz bünyesindeki Mesleğim Sağlık Lisesi ile uzun yıllardır bu alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 
Ayvansaray Üniversitesi’ni ticari bir yatırım değil, ülkemize katkı yatırımı olarak görüyoruz. Hiçbir ticari kaygı gütmüyoruz. Aile ve şirket olarak zaten sosyal sorumluluk projelerimiz var. Eskiden dağınıktı. Çeşitli derneklerde vakıflarda yüzlerce öğrenciye, bireysel de dahil, burs veriyoruz. Bunlara devam edeceğiz; ama üniversite bunları kurumsal hale getirip bir çatı altında topladığımız yer. Ailemiz ve grubumuz açısından büyük bir prestij. Tüm şirketlerimiz mali olarak destekliyor. 
Binlerce çalışanımız ve servis ağımız ile Türkiye’nin her yerindeki acentelerimizi de içerisinde düşünebileceğimiz geniş bir yayılımımız var. Yaklaşık 2 bin noktada faaliyetteyiz. Öğrencilerimiz yaz tatilleri de dahil, her anlamda bu çalışma alanlarını “labaratuvar” olarak değerlendirebilecek. İleride, inşallah öğrencilerimizin hepsi çok iyi noktalara gelir ki, biz de bundan haz ve mutluluk duyarız. Bizim için en büyük yatırım, Türkiye’ye katabileceğimiz katma değer ve okulumuzun teknik, bilimsel, sanat olarak değer yaratması...     


NİHAT KIRMIZI’NIN LİDERLİK ANLAYIŞI
- Liderlerin bazı çalışma modelleri vardır. Biz ekibimize yetki de sorumluluk da veriyoruz. Kendime göre bir denetleme mekanizmam var. Birçok şeyden bilgim ve haberim olur; ama her şeye müdahale etmek istemem.
-  İşten boğulmamak, ekip çalışmasının ürünü. Önemli olan iş dağılımı. Güvendiğiniz, iyi bir takımınız varsa, onların doğru işleri yaptığına da inanıyorsanız, zaten her şeye hâkimsinizdir.
- Üst yönetim olarak mesai saatimiz 8 değil, 24 saat gibidir. Biz böyle davranınca arkadaşların tümü buna ayak uyduruyor ve bu heyecanı yaşıyor.
- Doğa Sigorta, Türkiye’ye malolmuş bir şirket. Sadece büyük şehirlerde değil, Türkiye’nin dört bir yanında, bölge müdürlüklerimize bağlı acentelerimiz var. İş ortaklarımız bizi, biz de onları çok seviyoruz. Tüm Türkiye’ye eşit mesafedeyiz.

ULUSLARARASI BİR EĞİTİM KURUMU OLACAĞIZ
Üniversiteniz ile ilgili gelecek planlarınız nedir?

Şirketlerimizdeki kârların belirli bir bölümünü bu işe vakfettik. Yardımları kendi vakfımız üzerinden gerçekleştireceğiz ve bu kaynakları üniversitemizin gelişimi için kullanacağız. Çıtayı çok yukarılara çekeceğiz. Kısa sürede uluslararası algısı olan, tercih edilen, daha üst yerlerde konumlandırılan bir eğitim kurumu haline geleceğiz. Bunlar için uğraşıyoruz. 

GRUP ŞİRKETLERİMİZ ‘LABARATUVAR’ OLACAK
Şirketleriniz ve binlerce çalışanız, öğrenciler için bir “laboratuvar” vazifesi mi görecek?

Hastanemizin yoğun bakım ve acil yardım üniteleri, ameliyathaneleri, eczanesi; tüm birimleri ile bilgi ve becerilerini geliştirmesi için öğrencilerimize açılacak. Sağlık liselerimizdeki laboravutarlarımız çok geniş kapsamlı, detaylı. Bu imkândan yararlanılacak. Öğretmenlerden, doktorlardan, hemşerilerden, sağlık personelimizden de aynı şekilde. Bankacılık, sigortacılık, işletme ve diğer tüm bölümlerimiz; MYO’daki, lisans ve yüksek lisanstaki tüm öğrencilerimiz, tüm şirketlerimizden ve bunların çalışanlarından bir labaratuvar gibi faydalanacak. Staj yapma olanağıyla tecrübe kazanacak. Mezun olduktan sonra iş garantisine sahip olacak.  

SEKTÖR AKTÖRLERİNİN ÜNİVERSİTESİ OLACAĞIZ
Sizin haricinizdeki şirketler ile iş birliktelikleriniz olacak mı?

Geniş çaplı seminerler, paneller, birebir görüşmelerimiz olacak. Esasen biz, sektör aktörlerinin tümünün, bizim dışımızdaki tüm şirketlerin de üniversitesi haline gelmek istiyoruz. Türkiye Sigorta Birliği (TSB)’yi de bu işe dahil edeceğiz; ancak sadece “Sigortacılık” olarak bakmamalıyız, diğer  bölümleri de unutmamalıyız. Görev içerik ve amacına göre farklı bölümlerden mezunlar barındıran Doğa Sigorta yönetimi ve kadromuz ile herkese açılan bir kapıyız. Yöneticilerimizin hepsi üniversitemiz ile birlikte bilimsel çalışma ve yayınlar yapabilecek.

SEKTÖR, İNSAN KAYNAĞINI KENDİSİ YETİŞTİRECEK 
Aynı zamanda, Girişimci Fikirler Derneği (GİFDER) Yönetim Kurulu Başkanı’sınız. Üniversitenizdeki girişimci fikirlere sahip gençlere hangi kapıları açacaksınız?

Özellikle finans ve sigortacılık sektörünü işin içine katacağız. Işık görülen projeye herkes yatırım yapmak isteyecektir. Belki bunu, bizim öğrencimiz için, bizden önce başkaları gerçekleştirir. Bu yetenekli olanların çok önemli mesafe kat etmesine katkı sağlarken kendileri de kazanacak. Kapılarımız herkese açık. Tüm yatırımcıların, CEO’ların, yönetim kurullarının görebileceği, ilgilenebileceği, öğrencilerimizin de onlara rahatlıkla ulaşabileceği bir yapı oluşturulacak. Bu iletişimi daha kolay hale getireceğiz. Başta Türkiye Sigorta Birliği ile bu konu üzerinde istişare edeceğiz. Entegrasyonu sağlarsak her iki tarafa da çok büyük katkısı olacak. 
Özellikle sigortacılık, güvene dayalı. Bilişim altyapısı, bilgi teknolojileri (IT) yatırımları devasa boyutlarda. Bunlarla bir noktaya gelebiliyorsunuz. Lakin biz, bu hizmetleri efektif kullanacak insan kaynağını her şeyden çok önemsiyoruz. Üniversite bu açıdan, bir nevi çözüm merkezi. Böylece sektör, insan gücünü kendisi yetiştirme fırsatı yakalayacak. Yetişmiş personelin de iş kaygısı ortadan kalkacak ve iş seçme şansı elde edilecek.


DOĞA SİGORTA’NIN ‘SOSYAL SORUMLULUK’ AÇILIMI 
- Türkiye’nin birçok bölgesinde fırsat bulamayan gençlerimizi önemsiyoruz ki, üniversite projemizin amacı da bu. Çünkü biz de, bize yapılan yatırımlar sayesinde buralardayız. 
- Urfa, Hakkari, Edirne, Van, Antalya, her neresi olursa kendini gösterme şansı yakalayamayan, mali nedenler yüzünden forma, top alamayan birçok gence, öğrenciye, sporcuya önayak olabiyorsak ne mutlu bize. Bu, aslında bir cesarettir. 
- Gayemiz, bu tür projeleri üniversite ile beraber daha da geliştirmek ve önemli bir oluşum ortaya çıkarmak. İnşallah ileride Spor Bilimleri Fakültesi de kuracağız. Galatasaray, Büyükçekmece ve İTÜ Spor Kulübü sponsorluklarınız var. 
- Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş başta olmak üzere, takımlar ile gönül birlikteliği sağlanıyor. Bu, dünyanın her ülkesinde böyle. İnsanlara ulaşmanın en iyi iki yolundan biri spor, diğeri sanat; müzik... İstiyoruz ki, geçler bunlara ilgi duysun ve biz de onlara yatırım papalım. Birisi mühendis, doktor, bilim adamı olsun; ama “basketbolcu bilim adamı” olsun... Kafalar spora yorulunca zihinler daha berrak oluyor. 

KEFALET SİGORTALARI VE TSS’YE YOĞUNLAŞACAĞIZ
Önümüzdeki döneme ilişkin büyüme stratejilerinizden söz eder misiniz?

2019’da çıkardığımız, bu yıl da yoğunlaşacağımız birçok ürünümüz var. Bunlardan birisi de “Kefalet Sigortaları.” Çok tercih ediliyor ki, ekonomimize de büyük katkısı var. Risk algısına göre seçiyoruz, hemen poliçe düzenlenmiyor. İhaleye girecek şirket, bankada nakit limiti varsa, bunu kullanmak yerine bizden teminat mektubu yerine geçen kefalet senedi alıyor.  
Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS)’ye 2020’de de çok önem vermeye devam edeceğiz. TSS, son yıllarda ülkemizde çok gelişti. Eskiden “sağlık sigortası” deyince, lüks ve işletme sahiplerinin, beyaz yakalıların ulaşabildiği bir ürün olarak biliniyordu. SGK’lı herkesin çok rahatlıkla alabileceği, Özel Sağlık Sigortası’nın dörtte biri maliyeti olan TSS ile birlikte, çoğu şirket, yetişmiş insan kaynağına sosyal bir hak sağlayabilmek adına, sağlık sigortasını karşılamaya başladı. Ferdi kaza, oto braşında trafik ve kasko, yangın, nakliyat gibi diğer ürünlerimizde de ivmemizi sürdüreceğiz. Ancak oto, özellikle trafikte agresif olmayacağız. Büyüme hedefli gitmeyeceğiz, daha stabil bir hal alacak. 

ASLOLAN ACENTELERİN SAYISI DEĞİL, KÂRLILIK
Acente sayınız 2017’de 1.442, 2018’de 1.723’e çıktı. Şu anda 2.000’e yakınsınız. Belirli bir noktadan sonra kısıtlamaya gittiniz, neden?

Üretimi yapan kanalları sağlıklı hale getirmeliyiz. Rakamları değil, kârlılığı önemsiyoruz. Acente sayısı olarak çok da büyük bir büyüme gerçekleştirmeyeceğiz. Kârlılığın çoğalmasında, acentelerimiz önemli bir rol oynuyor. Kârlı ürünlere yönelince onların komisyonu da yükselecek. Herkes daha çok mutlu olacak. Ayrıca, broker’lar, banka kanallarından da üretim gelmeye devam ediyor. 

ACENTELERİMİZDE ‘AİDİYET DUYGUSU’ OLUŞTURDUK 
“Acentelerle kazan kazan ilkesinde kârlarımızı paylaşacağız” cümleniz, tam olarak ne anlama geliyor?

Acentelerimiz, kurulduğu günden bu yana; Doğa Sigorta ile hep mutlu oldu. “Sadece biz değil, hep birlikte kazanalım. Kimse kaybetmesin” dedik. Biz onların, onlar da bizim yanımızda oldu. Özellikle 2017’de ve 2018’in ortalarına kadar sektör çok zor günler geçirdi, bazı şirketler trafik sigortasında ekran kapattı, uygulamalar ile ilgili ciddi tartışmalar yaşandı. Komisyondan iki ay mahrum kalındığında haliyle gelir elde edilemiyor. Mali gücü olanlar ayakta kalıyor. Doğa Sigorta acenteleri ise kendileri sıkıntı çekmediği gibi, zorda olanları destekledi. Çünkü biz “Bu dönemde Ekran kapatamayız” dedik. Zaten iradenin direktifi de bu yöndeydi. Biz bu söyleme kulak verip yürüdük. Böylece, acentelerimiz bize daha çok güvendi ve bağlandı. Bizim onları hiçbir zaman yolda bırakmayacağımızı yaşayarak gördüler. En nihayetinde çok önemli bir “aidiyet duygusu” oluşturduk...

SEKTÖRE YÖN VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Bireysel olarak tecrübelerinizle siz, dolayısıyla Doğa Sigorta, kurulduğu günden bu yana sektöre birçok yenilik getirdi. Bu gerçek, size neler hissettiriyor?

Malezya, İngiltere, Bahreyn gibi birçok ülkede uygulanan “Pencere” modeli ile 2015’te, Türkiye’de ilk olarak “tekafül / katılım sigortacılığı”nı başlattık. Danışma kurulu oluşturduk. Bunu Hazine’ye sunduk. Yabancı tekafül “Reasürör”leri bulduk ki, en zor şeylerden biri de budur. Türkiye’ye bunları getirdik. Tüm bu girişimler, yön vermek ve alan açmak, faydadır. Haliyle penetrasyon da arttı. Peşimizden yabancılar da dahil, diğer şirketler geldi ve hatta bununla ilgili yönetmelik dahi yoktu. Bu noktadaki katkılarımız çok fazla. Elbette tatlı rekabet içinde “başarı” oranları farklılık gösterebilir.


NİHAT KIRMIZI’NIN EKİP RUHU
- İyi bir insan kaynağı oluşturduk. Özellikle şirketimizin ivme yakaladığı / yakalayacağı dönemde... Elbette bunu tek başımıza değil, ekibimizle birlikte yaptık. 
- Genel Müdürümüz Coşkun Gölpınar ve GM Yardımcılarımız da bu aşamada, kurumsal yapının dizaynı da dahil, çok ciddi çaba sarf etti, gece gündüz demeden çalıştık. Öyle ki, Genel Müdürümüz ve GM yardımcılarımız ve grup müdürlerimiz, sektörün en önemli isimleri... Deneyimlerini de buraya yansıttılar. Yeni bir şirket alıp bir yerlere getirmek başarıdır ki, onlar da bunu ispatlamaya çalıştı ve böylece “ekip ruhu”nu yakalamış olduk. Özetle; tecrübeler, Doğa Sigorta’da hayat buldu. 
- Ekibimiz “Nihat Kırmızı bize güvendi, yetkiyi ve sorumluluğu verdi. İşimizi düzgün yapalım” diyor. Yani “ekip ruhu”, “katılımcı ruh” ile yürüyor. 
Ayrıca, benim ulusal basına da yansıyan beyanatlarımdan bir yıl sonra “Kefalet Sigortası”yla ilgili yönetmelikler de çıktı. Böylece kamu ihale kanununda değişiklikler oldu. Bundan sonra da yeniliklerle sektöre yön vereceğiz. Elbette diğer şirketler de çok kıymetli. Mutlaka onların da birçok katkısı oluyor. “Know how” dedikleri şey, bu zaten. Yani bizden çıkanları insanlar görüyor ve devam ediyor. Örneğin; TV’deki “Doğa Sigorta” filmi ve billboardlardaki afişler sadece bizim değil, “sigorta” vurgusuyla da sektörün reklamını yapıyor. Belki bizim sayemizde bir üründen haberdar olup, başka firmaya yöneliyor.

RAKAMSAL BÜYÜME DEĞİL SÜRDÜRÜLEBİLİR KÂRLILIK! 
2019’u 1 milyar 536 milyon TL’yi aşan prim üretimiyle kapattınız. 2020 hedeflerinize açıklık getirir misiniz?

2018’i 1 milyar 800 milyon TL civarında kapatmıştık. “3 milyar prim üretelim, bu alanda sektörde birinci olalım” derseniz, birçok zararı da göze almanız gerekebilir. Gelinen nokta “küçülme” gibi görünse de aslında kârlılıkta büyüme var. Keza, sigortacılık tekniği biraz farklıdır. 2019’da, zarar ettiğimiz alanlardan çıkıp, kârlı olanlara yöneldik. Branş dağılımında sağlıklı adımlar attık. “Oto” branşındaki ağırlığımızı düşürüp, “sağlık”, “ferdi kaza”, “yangın”, “nakliyat” gibi ürünler ile aradaki açığı kapatmaya çalıştık ve bu, daha fazla kârlılığı beraberinde getirdi. 2020’de aynı şekilde düşünüyoruz. “Yüzde 10 gibi bir büyüme olsun” diyoruz. Amacımız, rakamsal büyüme değil, sürdürülebilir kârlılık. Bugüne dek bunu başardık.   

ZORUNLU OLMASINA RAĞMEN DASK ORTALAMAMIZ, %50
Depremlerin ardından Doğa Sigorta’nın yardım kamyonları, çadırları ve ekibi de Elazığ ve bölgesine ulaştı. Ayrıca, tüm sigorta şirketlerine binlerce hasar ihbarı yapıldı. Bu elim olaylar, yangın branşındaki KOBİ, Konut ve DASK üretiminizi ne derece artırdı / artıracak?

Elazığ özelinde bakarsak; 123 bin konutu olan bir şehir. Zorunlu olmasına rağmen yüzde 36-40’lık bir sigortalılık (DASK) oranı var. Türkiye ortalaması %50. Gelişmiş ülkelerde bu, yüzde 90’ların üzerinde. “Yangın” poliçelerinde çok daha düşük rakamlarla karşılaşıyoruz. Türkiye bir deprem bölgesi. İnşallah Allah tekrarını yaşatmasın. Manisa, İzmir ve birçok ilde küçük sayılmayacak gibi yer sarsıntıları yaşandı. Bunu engelleyemeyiz; ama önl em alabiliriz. Binaların kalitesi, yapılacağı yerler, zeminin durumu, fay hatlarına göre konumu önemli. İnsanların mali açıdan kaybettiklerini yerine koyabilmesi için birinci araç ise sigorta. Biz de bu aşamada devreye giriyoruz. 
Ancak DASK’ın birçoğu; elektriği, suyu açtırırken, tapu devrinde mecburiyetten. Maalesef penetrasyon düşük. DASK’ın dışındaki yangın poliçelerinde ise “Yok” denecek kadar. Aslında 300-500 liraya, milyonluk konutlarınızı güvence altına alıyorsunuz. Ülke olarak hep beraber oturup, şapkamızı önümüze koymalıyız. “Halkımızı nasıl bilinçlendirebiliriz?” üzerinde çalışmalıyız. “10 yıldır sigorta yapıyorum, hiç hasar almadım, ne gerek var?” yaklaşımı yanlış. Allah korusun, bir depremde, yangında, su baskınında “Keşke” diyoruz; ama artık çok geç oluyor. Türkiye güçlü; mutlaka çare bulunacaktır; fakat her şeyi de devlete bırakmak doğru değil. Baştan önlem alınırsa şirketler de dahil, herkes çok rahat hareket eder.


NİHAT KIRMIZI’NIN ŞANLIURFA SEVGİSİ
- Şanlıurfalıyız ve böyle anılmaktan gurur duyuyoruz. 
- İlk Galatasaray sponsorluğunda Kurumsal İletişim Müdürümüz Seda (Güler) Hanım ve ekibi “Bir aslan maskotumuz olsun ve ona forma giydirelim” diye güzel bir proje getirdi. Urfalı olmamın da etkisiyle “Numarası 63 olsun” dedim. 
- Sosyal sorumluluk projelerimizden birini de Urfa odaklı gerçekleştirdik. Şanlıurfa’nın başarılı 10 genç basketbolcu adayını 2 gün boyunca İstanbul’da ağırladık. Galatasaray Doğa Sigorta Basketbol Takımı ile antremana da çıkarak unutulmaz bir deneyim yaşadılar.

DOĞA SİGORTA, İÇECEK OLSAYDI ‘ÇAY’ OLURDU!
Dosya kapandıktan sonra 7 gün olan ödeme süresini, 2019’da 2.2 güne düşürdünüz. Acenteleriniz yolladıkları mesajlara ortalama 5 saatte cevap alıyor. Bu hız ve çevikliği elde etmenin formülü nedir?

Bir araştırma şirketi aracılığı ile “marka bilinirlik” araştırması yapmıştık. “Doğa Sigorta içecek olsaydı, ne olurdu?” şeklinde de bir sorumuz vardı. Müşterilerimizden ve acentelerimizden gelen çoğu yanıt “Çay” oldu. Nedeni sorulunca “Çünkü ben her gittiğim yerde çaya ulaşabiliyorum. Doğa Sigorta’ya da o kadar yakınım. Bir sorun yaşadığımda anında, tüm yöneticiler de dahil, kolaylıkla iletişim kurabiliyorum” cevabı alındı. 
Bizim en büyük prensibimiz, acentemizin bize her an ulaşabilmesi ve bu doğrultuda müşteri sorunlarını en hızlı şekilde çözümleyebilmek.

TEKNOLOJİK ALTYAPIMIZ BİRÇOK ŞİRKETTE YOK!
Web sayfanız ve mobil uygulamanız çok işlevsel. Başarınızın temelinde, hangi teknolojik ve inovatif çözümlerin önemli payı var?

Bilgi teknolojileri (IT) yatırımlarını gerçekleştirmelisiniz ki, biz ciddi anlamda bunu yapıyoruz. Sektörde birçok şirkette olmayan altyapıya sahibiz ki, bu anlamda sürekli güçleniyoruz. Elbette bunları kullanacak olan insan kaynağının kalitesi de ehemmiyetli. Dolayısıyla teknolojiye, ayak uydurmazsanız, yakından takip etmezseniz, bir yerden sonra yok olup gidersiniz. Bunun tarihte örnekleri çok. Gelişmeye direnemezsiniz. 5 yıl önce “Ne gerek var?” denilenler şimdi çok büyük bir ihtiyaç haline geldi. Bugün gereksiz gibi görünenler için de 5 sene sonra aynı durum söz konusu olacak. Biz buna hazırlıklıyız. Hayat çok hızlandı. Buna adaptasyonunuz, teknolojiye entegre olmanıza bağlı. Yoksa insanlar sizi, bir anda 100 yıl geçilebiliyor! Aslında bu, önemli bir rekabet de doğuruyor.

NİHAT KIRMIZI’DAN “BASIN DOSTU 50 İLETİŞİMCİ” LİSTESİNE ÖVGÜ
Doğa Sigorta Kurumsal İletişim Müdürü Seda Güler, Business Life’ın gelenekselleştirdiği “Basın Dostu 50 İletişim Lideri” araştırmasında, oylama sonucu listede bu yıl da yer aldı. Konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Kurumsal iletişim alanında son dönemde çok güzel işlere imza attık. Galatasaray Doğa Sigorta Basketbol sponsorluğumuzu, yaratılan içeriklerle ve sosyal medya iletişimi ile çok iyi değerlendirdik.
- Sosyal sorumluluk projelerimiz de oldukça ses getiren ve toplumsal fayda sağlayan etkili çalışmalar oldu. Basın toplantılarımıza ise yoğun bir katılım ve ilgi gösterildi. 
- Basın ile iletişimin sağlamlığına kişisel olarak çok önem veriyorum. Seda Hanım da bu yaklaşımı prensip edinmiş bir yönetici. Ekibi ve çalıştığımız ajanslar ile güzel işlere imza attılar, hepsini tebrik ediyorum. 
    Business Life’ı da böyle değerli bir jüri ile bu önemli çalışmaya imza atıp, bu araştırmayı gelenekselleştirdiği için ayrıca kutluyorum. 

GÜÇLÜ BİR BÜNYENİZ VARSA KRİZDEN ETKİLENMEZSİNİZ
Beklentileri ve belirsizlikleri nasıl yönetiyorsunuz? Ekonomik darboğaz dönemlerinden kârlı çıkmanın formülü nedir?

Tekafül, kefalet, TSS... Birçok alanda yenilikler yaptık. Tam sıkışılan dönemlerde herkes “Nasıl yapacağız?” diye kaçarken biz yeni bir ürünle ve kaynakla acentelerimizi yol gösterebiliyoruz. Daha kârlı alanlara yönlenmiş oluyoruz. Bu şekilde şirketimizin büyümesini sürdürülebilir hale getirdik. Felaket senaryosu çizenler de vardır “Battık, bittik, artık düzelmez, 10-50 yıl devam eder” gibi... Tabii ki krizler her daim yaşanabilir; ama ben böyle dönemlerin fırsat olabileceğine inanmayanlardanım. Önlem de alabiliyorsanız ve dayanma gücünüz varsa size çok yansımaz. Kırılgan yapıdaysanız fazlaca ve hızlı etkilenir, kötü durumlarla karşı karşıya kalırsanız. Önemli olan, mali açıdan güçlü bir bünye oluşturmak. İşte; inşaat sektörü daha çok sorun yaşadı. Finans, bankacılık, sigortacılık, diğerleri kadar etkilenmiyor. Asıl fırsat, zorlu süreçte ayakta kalanların önüne çıkıyor.

‘Projeksiyonu En Güçlü 50 CEO’ araştırmamızda “sigortacılık” sektörünü temsil etmek nasıl bir duygu?
Sektör ayırt etmeksizin, böyle bir listede olmak, memnun edici. Başarı var ki girebiliyorsunuz. Çok önemli isimlerin arasında yer almak, gurur verici. Sektöre özel olarak baktığımızda ise Doğa Sigorta’nın başarısı var ki, biz de öyle görünmüşüz.


KADINLARLA GÜÇLENDİRİLMİŞ BİR ŞİRKET
- Kadınlar toplumda toparlayıcı rolü oynar. Doğası gereği, yaratılışından dolayı daha detaycılar. Bu, şirketlerde de böyle. Bazı bölümlerde ve birimlerde, kritik noktalarda kadınların görevde olması, sizi birkaç adım daha öteye götürebilir. 
- “Kadın-erkek ayrımı yapmayalım” dedikten sonra “Kadın olsa nasıl olur, daha mı iyi olur?” sorusunu doğru bulmuyorum. Bu, çok yanlış bir yönlendirme. Yani bunun net bir yanıtı yok.
- Arkadaşlar iş başvurusunda bulunanlara ilişkin cinsiyete değil, bize katkı sağlama durumlarına bakıyor. “Sırf kadın olacak” diye birini seçmek yanlış. Asıl bu, ayrımcılığa yol açan bir sorun ve bakış aslında. 
- Kadın olursa, daha mı iyi olur. İşinde iyiyse “Evet”; ama iyi değilse “Hayır”. Erkekleri de çok yok etmemek lazım! (Tebessüm ediyor)
-  Bizim kesinlikle şöyle bir talimatımız olamaz: “Kadın-erkek oranı yüzde 50-50 olsun. Ya da aman ha erkek daha fazla olsun.” İnsan Kaynakları departmanı uygun gördüğü kişilerle görüşür. Mali ve diğer şartlar uygunsa işe alım gerçekleşir. 

DOĞA SİGORTA’DA FIRSAT EŞİTLİĞİ 
- Kadın ve erkek çalışan oranımız yüzde 50-50 hatta kadınların sayısı biraz daha fazla olabilir. 
- Bize katkı sağlayacak bir isim olursa, mutlaka yönetim kurulumuzda da kadın görebiliriz. Aksi için hiçbir neden yok. 
- Biz, olaya birim birim değil, genel bakıyoruz. Yönetim kurulu başkanı, temsil makamıdır. Operasyonun çoğunu diğer birimlerdeki yöneticiler yapar. Orada da zaten ortalama yüzde 50-50 gibi bir rakam var. Yani sadece yönetim kuruluna takılıp kalınmamalı. Hepsi kadın da olabilir... 
- Şirketler için aslolan “Operasyonu kim yönetiyor, bu başarıyı kim ortaya çıkarıyor?” sorusunun yanıtıdır. Buna bakmak ve o noktada dengeyi gözetmek lazım. 
- Finanstan Sorumlu Grup Müdürümüz, İnsan Kaynakları, Aktüerya, Reasürans, Hasar ve Hukuk ve birçok bölge müdürümüz ile  Kurumsal İletişim Müdürümüz –röportaj sırasında her zamanki nezaketli tutumu ve güler yüzüyle bizlere eşlik eden Seda Güler- bir kadın. Bölge müdürlerimizin ağırlığı kadın; İzmir, Adana, Ankara... Birçok grup müdürümüz kadın.