SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN İTİBAR ETKİSİ

BORUSAN HOLDİNG'DE SÜRDÜRÜLEBİLİRĞİN ÖNEMİ NEDİR? ENERJİSA ENERJİ, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK KONUSUNDA NELER YAPIYOR? YAPI KREDİ'YE GÖRE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ANAHTARI NEREDE? ZORLU HOLDİNG, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN NELER YAPIYOR? YILDIZ HOLDİNG, SON GÜNLERDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN HANGİ KONULARINA ÖNEM VERİYOR? SÜTAŞ'A GÖRE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE GEREKEN ÖNEM VERİLİYOR MU?

Şirketler kazandıkları paranın hesap verilebilirliği modeline geçmeli

Sürdürülebilirlik kavramının asıl adı “sürdürülebilir insani gelişimdir”.
Kavramı bu şekilde anlarsak itibarlı bir kurum olma yolunda mesafe alabiliriz. Yani mesele karbon ayak izi ölçümlenmesine indirgenmemeli. Bu gezegene karşı ağaç dikmenin ötesinde sorumluluklarımız var. Sonuçta “misafiriz”! Misafir misafirliğini bilmeli ve sürdürülebilir insanı gelişime katkı olacak her konuyu günlük yaşamın bir parçası haline getirmelidir.  Eğer bu anlayış kurumların kültürü haline dönüştürülürse çıktısı itibar olabilir.

COP 26 sonuçları ile umutlarımız yeşermedi ama “iyi haberler” bir nebze de olsa içimizi ısıtmıştı. Ama Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan süreç başta nükleer ve kömür santrallarının yeniden birer enerji kaynağı olmaları konusu olmak üzere, COP 26’daki iyi niyetli aksiyon planlarını ister istemez rafa kaldırdı. Belki de 20 yıl geriye gittik ve maalesef şimdi filmi başa sardık.

Sosyal sorumluluk kavramında çare arıyoruz ve hatta cesaretlendirmek için adına ödüller koyuyoruz.  Ama sosyal sorumluluğun “ödülü olmaz”. GRI Onursal Başkanı Prof.Dr. Mervyn H. King’in tanımıyla sosyal sorumluluk “parayı nasıl kazandığımızdır”! Buradan hareketle kurumlar iş yapma ve yönetme biçimlerini kazandıkları paranın hesap verilebilirliği üzerine bir modele dönüştürmek durumundalar.

Borusan Holding İnsan, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Nursel Ölmez Ateş:
Dünyamızın geleceği için sürdürülebilirlik önemli bir konu
Sürdürülebilirliği bir rekabet aracı olarak görmüyoruz. Dünyamızın geleceği için üzerinde ciddi anlamda çalışmamız gereken bir konu sürdürülebilirlik. Aynı şekilde itibar için de bu konuya eğilmiyor, nihai amacımız olan geleceğe yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışıyoruz. Aynı zamanda yaptığımız bu çalışmaların paydaşlarımızdan rakiplerimize kadar herkese ilham vermesini umuyoruz. Birlik, beraberlik ve ortak hedef için çalışmak sürdürülebilirlik çalışmalarını amacına ulaştıracak önemli etkenler.

İş süreçlerimizden gündelik yaşantımıza kadar her adımımızda sürdürülebilir bilinçle hareket ediyoruz. Borusan olarak, odak alanlarımız olan iklim, insan ve inovasyon başlıkları da sürdürülebilirliği kapsayıcı bir şekilde ele almamızı sağlıyor. Yaşanabilir bir gelecekte tek odaklandığımız konu çevre değil. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden insanın iyi olma haline, inovasyon ve ar-ge’den geleceğin teknolojilerine pek çok konuda kayda değer çalışmalar yürütüyoruz. Konuya bütüncül bakış açısıyla yaklaşmak sürdürülebilirlik yolculuğunu daha da fayda odaklı kılıyor.

‘Sürdürülebilirlik Yönetişim Modeli’mizin dört temel bileşeni bulunuyor

Aldığımız sorumlulukların ne kadar hayati ve önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu nedenle bir yönetişim sistemi hayata geçirdik. Bu sayede sürdürülebilirlik hedeflerimize doğru ilerlerken adımlarımızı ne kadar sağlam attığımızı kontrol edebiliyoruz. Borusan Grubu Sürdürülebilirlik Yönetişim Modelinin dört temel bileşeni bulunuyor. Grup Sürdürülebilirlik Kurulu, Holding Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu, Şirket Sürdürülebilirlik Çalışma Grupları ve Çalışma Grupları (İSG, Yetenek, Borusan Eşittir, Sürdürebilir Finansman, AB Yeşil Mutabakatı ve Karbonsuzlaşma, Döngüsel Ekonomi) Her seviyeden Borusanlının yer aldığı bu gruplarla hem sürdürülebilirliği tüm Grup olarak benimsiyor hem de yolculuğumuzu daha verimli kılıyoruz.

Enerjisa Enerji Kurumsal Yetkinlikler ve Sürdürülebilir Bölüm Başkanı Ebru Taşçıoğlu:
Sürdürülebilir turizm alanında Türkiye’ye örnek olacağız
Sürdürülebilirlik, bilimin ve iyileştirme çalışmalarından elde edilen sonuçların ışığında günden güne kendini yenileyen, bu sebeple de çok sıkı takip gerektiren bir saha.

Enerjisa Enerji olarak, Türkiye’de enerji gibi stratejik öneme sahip bir sektörde hizmet veriyor olmanın bilinciyle, stratejilerimizi sürekli gözden geçiriyor ve katkı sağlayacak çözümlere dönüştürmek için şevkle çalışıyoruz. UNDP ile beraber Sabancı Üniversitesi’nin de desteğini alarak hayata geçirdiğimiz bu proje ile sorumluluklarının bilincinde, haklarını bilen ve takip eden insanların el ele vererek bölgesel kalkınma için kendilerini ve yörelerinin bu anlamda bilincini geliştirmeleri için çalışıyoruz.

Enerjisa Enerji olarak, ayrıca ‘İşimin Enerjisi’ çatısı altındaki yenilebilir enerji sistemlerini, e-mobilite kapsamında elektrik araç şarj istasyonlarını ve enerji verimliliği çözümlerini de bölgeye entegre etmeyi planlıyoruz. Bu video serisi ile hem SENTRUM projesi kapsamında bölgede projenin başlangıcından bu yana yapılan çalışmaları anlatmak hem de sürdürülebilir turizm uygulamaları ve enerji verimliliği konusunda farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Projemiz tamamlandığında Ayvalık Küçükköy sürdürülebilir turizm anlamında örnek bir yeşil destinasyon olacak.

Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın:
Sürdürülebilirliğin anahtarı pazarlama iletişim ve inovasyon dünyasında
Bugün geldiğimiz noktada itibar; paydaşlara uzun dönemli değer yaratmakla ilgili bir mesele oldu. İletişim de tüm bu konuların merkezinde ve kalbinde yer alıyor. Bu nedenle paydaş iletişiminin çok katmanlı olarak planlanması ve yönetilmesi gerekiyor.

Kurumların kendini dönüştürme ve toplumda gerçek bir değer yaratma sorumluluğu var. Son dönemde sıklıkla tartışılan sürdürülebilirlik gündemi ve şirketlerin bu konuda ortaya koyduğu yönetim modelleri paydaş iletişimi için iyi bir örnek. Hissedarlar, çalışanlar ve müşterilerden başlayarak toplumun geneline yayılan geniş çerçevede bir sorumluluktan bahsediyorum. Bu noktada kurumlara ve bu kurumların temsilcisi biz iletişimcilere önemli bir görev düşüyor. Çünkü sürdürülebilirlik konularının anahtarı pazarlama, iletişim ve inovasyon dünyasında.

Her alanda toplumumuza değer katmak adına sorumluluk alıyoruz

Sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik konuları, kuruluş amacımız doğrultusunda kurulduğumuz günden beri gündemimizde olan konular. Yani bizim için bu konuların bir trend olmadığını gönül rahatlığıyla aktarabilirim. Yapı Kredi olarak kurumsal vatandaşlık ilkesi çerçevesinde hareket ederek yalnızca kendi faaliyet alanımızda değil, her alanda toplumumuza değer katmak adına sorumluluk alıyoruz.  Ekonomik gelişimin yanı sıra, topluma, insana ve doğaya dost sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz. Bunu yaparken odağımıza, çalışanlarımızı, paydaşlarımızı ve müşterilerimizi alıyoruz. Eğitim, çevre, kültür ve sanat projeleri olmak üzere birçok alanda topluma fayda sağlayacak sosyal sorumluluk projelerimizi hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. İletişimciler, markalar için nefis çekicilikte paketleme yapma becerisine sahip. Bununla birlikte sosyal sorumluluk anlamında özellikle iletişimcilerin çok önemli bir sorumluluğunun olduğuna inanıyorum. Kavram ve modellerin içine biraz daha girerek, gerçekte yapılanın ne olduğunun farkına varılması gerekiyor. Yoksa, her şeyde olduğu gibi bu konuların da içinin boşaltılıp anlamının yitirilmesi riski bulunuyor.

Zorlu Holding Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Şahika Özcan Ortaç:
Şirketlerin marka değerleri ve itibarları paydaş temelli
Dünyada hızlı ve radikal dönüşümlerin yaşandığı tarihi bir süreçten geçiyoruz. İklim krizi, salgınlar, kısıtlı doğal kaynaklar, dijitalleşme gibi birçok değişim ve risk parametresi sistemi zorluyor. Bu sebeple bu değişim ve dönüşümü sistem temelli olarak yönetmeye ihtiyaç var. Burada da özellikle sosyal ve ekonomik hayatın en güçlü aktörlerinden özel sektör temsilcilerine büyük sorumluluk düşüyor.

Şirketler bir yandan faaliyetlerini sürdürülebilirlik odaklı yürütürken bir yandan da işbirliklerini güçlendirerek sürdürülebilir bir yaşam için sistemsel bir dönüşümü tetikleyebilir. Bu nedenle, bugün şirketlerin gelecekteki varlığı ve itibarı, sorumlu şirket anlayışıyla yürüttükleri sürdürülebilirlik odaklı çalışmalarla birebir ilişkili hale gelmiş durumda. Şirketlerin ve bireylerin son yıllardaki anlam arayışı, şirketleri ve markaları var oluş amaçlarını tanımlamaya ve bu konuyu iş stratejilerinin merkezine almaya davet ediyor. Tam da bu noktada, toplumsal ve çevresel meseleleri dert edinen ve harekete geçen kurum, şirket ve markalar ön plana çıkıyor. Artık şirketlerin marka değerleri ve itibarları paydaş temelli bu bakış açısına göre şekillenmeye başlıyor. Biz de Zorlu Holding olarak uzun bir süredir bu çerçevede, eşit, kapsayıcı, adil ve akıllı bir gelecek için benimsediğimiz “sorumlu yatırım holdingi” anlayışıyla hareket ediyoruz. Tüm faaliyetlerimizi küresel meselelerin çözümüne katkı sağlayabilmek adına sürdürülebilirlik odaklı Akıllı Hayat 2030 stratejimiz doğrultusunda yürütüyoruz. Bu kapsamda insan odaklı ekosistemler yaklaşımıyla değer zincirimiz boyunca paydaş önceliklerini gözetiyor; çalışan mutluluğu, işin geleceği, kapsayıcı değer zinciri ve toplumsal yatırım alanlarında ortak değer yaratıyoruz. Yenileyici iş modelleriyle toplumsal ihtiyaçları doğayla uyum içinde sürdürülebilir sistemler kurarak karşılamak için çalışıyor; iklim krizi ve döngüsel ekonomi alanlarında ekosistemi dönüştürmeyi hedefliyoruz. Çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) alanlarındaki performansımızı her geçen gün daha da iyileştiriyoruz. Şirketlerimizle, yenilenebilir enerjiden sürdürülebilir ve akıllı tekstile, akıllı elektronik ve ev eşyalarından elektrikli araçlar için şarj cihazları ve batarya sistemlerine kadar uzanan sürdürülebilirlik odaklı birçok öncü işe imza atıyoruz. Bununla birlikte radikal iş birliklerimizi artırarak kolektif bilincin, ortak aklın gücüyle köklü değişimler yaratılabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz.

Yıldız Holding Kurumsal Strateji, İş Geliştirme ve M&A Başkanı Fezal Okur Eskil:
İnsana, doğaya ve çevreye saygılı bir anlayışla hareket ediyoruz
Sürdürülebilirlik konusu son yıllarda çevresel sorunlar ve küresel ısınmanın dünyamızın geleceğine ilişkin ortaya çıkardığı kaygılar nedeni ile çok geniş bir tabanda karşılık buluyor. Yine bu dönemde pandeminin de etkisi ile toplum için fayda yaratan amaç odaklı marka veya şirket olma anlayışı her zamankinden daha fazla önem kazandı.

Bugün tüm dünyadan örnekleri yakından incelediğimizde; şirketlerin güçlü ve sürdürülebilir büyüme için, tüm paydaşlarına değer yaratan sürdürülebilir iş modellerini benimsediğini, sürdürülebilirliği rekabette de öne çıkmalarını destekleyecek iş stratejilerinin merkezine aldıklarını görüyoruz. Biz de Yıldız Holding’de global faaliyetlerimizin her aşamasında insana, doğaya ve çevreye saygılı bir anlayışla hareket ediyoruz.

Misyonumuz “Mutlu et Mutlu ol”

Temelleri 1944 yılına dayanan Yıldız Holding’in misyonu “Mutlu et Mutlu ol”. Tüketicilerimize ve diğer tüm paydaşlarımıza verdiğimiz mutluluk vaadinin en önemli halkasını, hiç şüphesiz sürdürülebilirlik konusunda attığımız adımlar oluşturuyor. “İsrafsız şirket” olma hedefimize de bağlı kalarak, faaliyetlerimizin her aşamasında insana, doğaya ve çevreye saygılı bir anlayışı tüm şirketlerimizde görünür kılıyoruz. 72 bin çalışanımızla 46 üretim tesisimizle 130 ülkede 4 milyar nüfuslu bir coğrafyaya hizmet veren bir şirket olarak, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) çerçevesi dahilinde paydaş, hissedar ve yatırımcı perspektifinden değer yaratabilmeyi amaçlıyoruz.

ESG risklerini yönetmek üzere eylem planları oluşturuyoruz

Sorumlu yatırım odağında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kaynaklı riskleri yatırım kararlarımıza dahil ediyor ve portföyümüzdeki şirketlerin ESG risklerini yönetmek üzere eylem planları oluşturuyoruz. ESG konularını iş stratejimizin temelinde konumlayarak şirketlerimizin sürdürülebilir dönüşümünü tetikliyoruz. Farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketlerimizin  farklı etki alanlarını gözeterek odak alanlarında stratejilerini geliştirmelerine destek oluyoruz. Holding bünyesinde kapsayıcı programlar geliştirmek, şirketlerin  performansını takip ederek iyileştirmelerinde yol gösterici olmak üzere bir model benimsiyoruz.

En önemli paydaşlarımızdan olan tedarikçilerimizin refahını da geliştiren çalışmalar yürütüyor, onların da sürdürülebilirlik performanslarını yukarıya çekebilmeleri için yapısal adımlar atıyoruz. Tedariçiklerlerimizin çevresel, sosyal ve etik uyumluluklarını belirliyor, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG)  uyumluluklarını regülasyon, iş sağlığı ve güvenliği kalite standartları çerçevesinde takip ediyoruz

Yenilikçi iş modellerine yatırım yaparak farklı ve gelecekte de anlamlı olacak iş modelleri geliştirmek için çalışıyoruz. Böylece daha dayanıklı bir değer zinciri oluşturabileceğimize inanıyoruz. Sürdürülebilirlik için inovasyona daha fazla kaynak ayırarak, yenilikçi ürün ve iş modellerinin ortaya çıkmasını kolaylaştırmayı hedefliyoruz.

Bu kapsamda, Tüketicilerimizle çift taraflı bir etkileşim yolu seçerek, onlardan aldığımız geri bildirimleri, kendimizi geliştirmek ve ürünlerimizi iyileştirmek için kullanıyoruz. Sorumlu ve şeffaf bir iletişimle paydaşlarımızın ürünlerimizle ilgili her konuda bilgilenmelerini, farkındalıklarının artmasını sağlamaya çalışıyoruz.

Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Duygu Yılmaz:
Dünyanın ortak meselesi: “Küresel bir köy”
Küreselleşme ile global rekabet artarken ekonomik, politik, sosyal, kültürel ve etik değerler uluslararası bir boyut kazandı. Göç, iklim değişikliği, kıtlık, yoksulluk, cinsiyet eşitsizliği, doğal kaynakların hızla tükenmesi ve kirlenmesi, gıda güvenilirliği, arz güvenliği gibi pek çok konu artık “küresel bir köy” olarak tanımlanan dünyanın ortak meselesi.

Tüm ülkeleri ve toplumları etkileyen bu büyük küresel sorunlarla mücadele, hükümetlerin tek başlarına altından kalkabileceği veya sadece onların sorumlu olduğu mücadele alanları değil. Kamuoyu da toplumu büyük ölçüde etkileyen ve büyüyen sorunların çözümünde şirketlerin daha fazla yer almasını bekliyor.

Günümüzde şirketlerin başarısı ve itibarı, sadece elde ettikleri kârlılık ya da cirolarına göre değerlendirilmiyor. Güven duyulan bir kurum olmanın veya bir diğer ifade ile saygın, itibarlı bir kurum olmanın yolu her şeyden önce tüm paydaşlar için değer yaratabilmekten geçiyor. Sadece hissedarlara ve yatırımcılara ekonomik değer yaratmanın çok daha ötesine geçebilmek, çalışanlara, müşterilere, tedarikçilere yani tüm paydaşlara karşı sorumlulukları kapsayan bir yaklaşım gerek. Bugün geleceğimiz için çalışan, geleceğe yatırım yapan bir kurum değilseniz paydaşlarınız nezdinde itibar sahibi olmanız da zor. Üretim yaparken ya da hizmetlerini sunarken çevreye karşı duyarlılıkları, topluma sağladıkları fayda, toplumsal sorunlara yönelik sundukları çözümler; şirketlerin itibarını ve rekabet gücünü artırıyor. Dolayısıyla şirketler bugünün sorunlarının çözümüne ve yarının inşaasına katkı sunmak durumunda.

Bu nedenle değişen bu beklentilere en iyi yanıtı veren kavram sosyal, ekonomik ve çevresel boyutları içinde barındıran “sürdürülebilirlik” kavramı.

Kurumsal sosyal sorumlulukta samimiyet çok önemli

Değişen beklentiler, son yıllarda kurumsal sosyal sorumluluk adı altına geliştirilen proje sayısını da doğal olarak artırdı. Burada samimiyetin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Markayı vurgulamak isterken toplumsal bir soruna parmak basmayı, toplumsal sorunlara ilişkin farkındalık yaratmayı, çözüm yolunda adımlar atmayı üstünkörü geçmemek, samimiyetle kendine dert edinmek önem kazanıyor. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin şirketlerin iş modellerinin bir parçası olması önemli ve gerekli.  Aksi takdirde iletişim aracından öteye gitmeleri oldukça zor.

Temel stratejilerimiz; ‘bireylerin sağlığı ve mutluluğu’

47 yıldır gıda sektöründe faaliyet gösterirken her zaman önceliğimizi sütün iyiliğini ve bereketini yaymak olarak belirledik. Bu sırada bir yandan kurumsal yapımızı değerlerimizin ışığında ve evrensel kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda geliştirip güçlendiriyoruz. Yönetim sistemlerimizi evrensel öğretiler ışığında sürekli yeniliyoruz. İyi insan, iyi vatandaş, iyi sütçü ve iyi Sütaşlılardan oluşan bir aile olma hedefiyle çalışanlarımızın gelişimini destekliyor, kişisel beceri ve yetkinliklerini de uluslararası seviyeye çıkarmaya gayret ediyoruz.

Sütaşkı”, “Çiftlikten Sofralara”, “Ustalık-Uzmanlık” ve “Kurumsal Yapı”dan oluşan temel stratejilerimiz; “bireylerin sağlığı ve mutluluğu”, “toplumun gelişimi ve refahı” ve “çevrenin sürdürülebilirliği” alanlarında doğal olarak önemli sonuçlar elde etmemizi sağlıyor. Bu süreçte Yönetim Kurulu düzeyinde oluşturduğumuz Sürdürülebilirlik Komitemiz ve hedeflerimize yönelik çalışmaları, günlük operasyonlarının parçası haline getiren çalışma gruplarımız ve çalışanlarımızın payının da yüksek olduğunu söylemek isterim.