TEKNOLOJİ VE İNSANA YAPTIĞIMIZ YATIRIMLA FARK YARATMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Türk sivil havacılık tarihinde hava yolu taşımacılığı alanındaki ilk kadın CEO olan Güliz Öztürk'ün liderlik ettiği Pegasus Hava Yolları'nın en önemli iki yatırım alanı: Teknoloji ve İnsan. 2023'te filosuna ekleyeceği yeni uçakların da katkısıyla toplam kapasitesini yaklaşık yüzde 20 oranında artırmayı hedefleyen şirket; özellikle filo dönüşümü stratejisi, teknoloji ve insana yaptığı yatırım ve sürdürülebilir havacılığa verdiği destekle ön plana çıkıyor.

Havacılık sektöründe hava yolu taşımacılığı alanında Türkiye'de ilk kadın CEO olmanın heyecanı nasıl?

Ben normalde de işimi yaparken; röportaj, konferans ya da önemli toplantılar olsun, hâlâ heyecanla, titizlikle hazırlanırım. O heyecan antrenman yapmak, beyni çalıştırmak, kendini o ortama adapte etmek için gerekli diye düşünüyorum. Bu benim çok eskiden beri devam eden bir huyum, işimi ciddiye alma biçimim. Bu sebeple heyecanım her zaman baki olacak. Ama heyecanlı olduğu kadar omuzlarınızın üzerine büyük yük koyan bir unvan, ciddi bir sorumluluk. Bunun farkındayım.

2023 yılı beklentileri ve yeni dönem yatırım planlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Hava yolu işletmeciliği sektörünün doğası gereği, uzun vadeli uçak siparişleriyle çalışmak gerekiyor. Pegasus olarak, Airbus ile ilk imzasını 2012’de attığımız ve zaman içerisinde eklemelerle revize ettiğimiz bir anlaşmamız var. Bu doğrultuda, devam eden toplam 114 uçaklık siparişimiz bulunuyor. Hepsi de yakıt tasarrufu sağlayan yeni nesil uçaklardan oluşuyor. Bu siparişimizin önemli bir kısmını teslim aldık, 2025’in sonuna kadar yaklaşık 45 tane daha planlanmış teslimatımız var. Şunun özellikle altını çizmek istiyorum; biz pandemi döneminde dahi siparişlerimizi iptal etmedik, uçaklarımızı teslim aldık. Bir yandan yeni uçaklarımızı teslim alırken, diğer yandan eski nesil uçaklarımızın filodan çıkışını da yönetiyoruz. Sonuç olarak; 2023 yılı içerisinde filo büyüklüğümüzün 100 uçak seviyesini geçeceğini, 2025 yılı sonunda da 120 uçak seviyesini aşacağını öngörüyoruz.

2023’te filomuza ekleyeceğimiz yeni uçakların da katkısıyla, toplam kapasitemizi yaklaşık yüzde 20 oranında artırmayı hedefliyoruz. Filomuzu yeni nesil uçaklarla genişletmeye ve gençleştirmeye, teknoloji ve insana yaptığımız yatırımla fark yaratmaya, sürdürülebilir havacılığı desteklemeye, kapsayıcılık ve çeşitlilik konusuna öncülük etmeye devam edeceğiz. “Türkiye’nin dijital hava yolu” olarak, misafir deneyimini odak alan yaklaşımımızla seyahat deneyimini kolaylaştıracak dijital teknolojiler ve yenilikler sunmayı sürdüreceğiz.

Yurt dışı uçuş ağınızda neler hedefliyorsunuz?

Pegasus Hava Yolları, 2005 yılında sadece yurt içi uçuşlarla başladı bu yolculuğa. Şimdi geriye dönüp baktığımızda 18 yılı geride bıraktığımızı görüyoruz. Bu süre zarfında yurt içi uçuş ağını geniş bir coğrafyaya taşıdık ve bugün 36 tane yurt içi noktaya uçuyoruz. Bu konuyu da biraz konuşmak gerekiyor; çünkü aslında Türkiye’de iç hat taşımacılığı, yurt dışı taşımacılığı için de çok önemli. Bunun nedeni, sadece bir noktadan diğer noktaya taşımacılık yapmamamız.  İstanbul o kadar doğru bir lokasyonda ki, biz misafirlerimizi İstanbul üzerinden hem yurt içinde hem de yurt dışında farklı noktalara ulaştırıyoruz. Diğer bir deyişle bağlantılı taşımacılık da yapıyoruz. Bağlantılı taşımacılığın güçlü ve başarılı olabilmesi için aynı zamanda güçlü bir iç hat uçuş ağına ihtiyaç var. Pegasus tam olarak bunu sağladı.

Yurt dışında Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Kuzey’de Türkî Cumhuriyetler stratejik olarak büyüyeceğimiz alanlar… Bugün Avrupa'da ciddi bir uçuş ağına ve uçuş frekansına sahibiz. Biz pandemi dönemi de dahil birçok yeni uçuş noktası açtık. Şimdi yeni uçuş noktalarımızın çalışmaları devam ediyor, önümüzdeki dönemde onları da duyuracağız.

“Türkiye, en hızlı pandemi çıkışını yaşayan ülkelerden biri oldu”

Peki yeni dönemde havacılık sektörü için sinyaller ne diyor?

Havacılık tüm dünya için çok önemli bir sektör. Ben aslında hava yoluyla seyahati temel ihtiyaçlardan biri olarak görüyorum. Yani insan; yemek-içmek kadar seyahat etmeyi de istiyor. Bunun farklı sebepleri olabilir. Daha çok turistik seyahatler ve ziyaret amaçlı seyahatler pandemi sonrası çok hızlı geri döndü. Örneğin; 2,5 yıl süren COVID-19 pandemisi döneminde havacılık sektörünün önünü göremediği günler oldu, “Acaba hava yoluyla seyahat tekrar eski seviyesine geri dönecek mi?” diye düşünülen günler. İlk 3-4 ay filonun tamamen yere indiği o zorlu günlerden sonra, yani o en kritik dönem atlatıldıktan sonra, turistik seyahatlerin daha hızlı geri döneceğine emindim ve öyle de oldu. Geçtiğimiz yaz turistik seyahatte artış yaşadık ve havacılığın önü de böylece açılmış oldu.

Türkiye, gelen turiste ve ziyaretçiye ürün-hizmet ve buna ödenen para dengesi olarak bakarsanız muhteşem bir hizmet ve ürün skalası sunuyor. Türkiye’de altyapı ve hava yolları büyüyor. Sabiha Gökçen’in ikinci pistinin Mayıs ayında biteceğini biliyoruz. Bu İstanbul’a yeni bir kapasite katacak.

Pandemi çıkışında birçok ülkeye baktığımızda, Türkiye’nin en hızlı pandemi çıkışını yaşayan ülkelerden biri olduğunu görüyoruz. Türkiye'ye gelen turist sayısı bu sene 50 milyonu aştı. Gelecek yıl Turizm Bakanlığımızın tahminine göre 60 milyon ve daha üstünü göreceğiz. Dolayısıyla havacılık olumsuz bir durumla karşılaşmazsa, eski hızına 2023 yılında döneceğini öngörüyoruz.

Filo hedefiniz hakkında neler söylemek istersiniz?

İlk günden beri söylediğim bir şey var; en büyük hedefim, şirketimizin başarısını bir üst seviyeye taşımak. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde 100+ uçaklık bir filoyla, Avrupa'nın yanı sıra Ortadoğu, Afrika, Kafkaslar ve Türkiye'nin kuzeyinden doğusuna, güneyinden batısına yayılmış geniş bir yurt dışı uçuş ağına sahip dış hat taşıyıcısı olmak.

Havacılık sektörü kendi içinde çok hareketli ve dinamik bir sektör. Dinamizmi aslında dışarıdaki birçok farklı durumdan etkilenmesinden kaynaklanıyor. Bir kere çok parametrik bir sektör; çok sayıda maliyet kaleminden, yerelde ve globalde gerçekleşen durumlardan olumlu veya olumsuz şekilde etkileniyor. Biz bugün 96 uçaklık filomuzla dünyanın 47 farklı ülkesinde toplam 126 destinasyona uçan, Türkiye’nin öncü düşük maliyetli hava yoluyuz. Benim hedefim de, her geçen gün genişleyen ve gençleşen filosuyla yepyeni başarılara imza atacak bir şirketin sürdürülebilir büyümesini mümkün kılmak.

“Maliyetlerimizi tasarruf gözüyle değil verimlilik gözüyle bakarak yönetiyoruz”

Filo başta olmak üzere birçok yatırım yapıyorsunuz. Buna rağmen fiyat avantajını nasıl koruyorsunuz? Fiyatların yüksek olması gerekmez mi?

Hayır, aslında gerekmez; maliyet yönetimi başarıyla uygulandıktan sonra… Filo tabii ki önemli bir maliyet kalemi ama bir taraftan yakıt da bizim operasyonel maliyetlerimiz içerisinde önemli bir yer tutuyor. Yakıt, toplam maliyetimizin yüzde 40’ını oluşturuyor. Ama biz iş modelimiz gereği, maliyetlerimizi tasarruf gözüyle değil verimlilik gözüyle bakarak yönetiyoruz.

Bu iş modelinin misafire sunduğu şu; bir noktadan diğer noktaya zamanında, güvenli ve en uygun ücretle uçmak. Diyelim ki siz de ben de Pegasus’la uçuyoruz. Siz ilave birtakım hizmetler almak istiyorsanız, hizmetlerin ek ücretini ödeyerek faydalanıyorsunuz. Bu sayede ben de faydalanmayacağım bir ürünün ya da hizmetin maliyetini yüklenmemiş oluyorum. İkram, fazla bagaj gibi birçok kaleminiz var. Örneğin; Fast Track ya da Lounge hizmeti olabilir. Bu hizmetlerden hangisini arzu ederseniz hizmet bedelini ödeyerek yararlanıyorsunuz.

Bütün sektörler, pandeminin beraberinde getirdiği “Etkin Maliyet Yönetimi” ve “Nakit Yönetimi” konularının en kritik iki konu olduğunu gördü. Havacılık sektörü için de bu iki konu oldukça önemli. Pandemi çıkışında da özellikle bu enflasyonist baskılar, talep, resesyon beklentileri; seyahatseverleri düşük maliyetli hava yolu iş modeline yönlendiriliyor. Zaman zaman yaptırdığımız tüketici araştırmalarında ve Z jenerasyonu araştırmalarında şunu görüyoruz: Genellikle herkes ilk 3'te bütçesini düşünüyor. Tüketici artık şunun peşinde: “Ben en akıllıca seçimi nasıl yapabilirim?” Sonuçta hangi hava yolu şirketini seçerse seçsin, tüketici Avrupa’daki bir noktaya aynı sürede gidiyor.

Türkiye'nin en iyi yönetilen şirketleri araştırmalarında ‘Yetenek Yönetimi ve Misafir Deneyimi’ konusunda yer alan Pegasus'un odağında ne var?

Pegasus’un odağında her zaman “insan” var. Biz yolcularına “misafir” olarak hitap eden, insana verdiği değeri odağına koyan bir şirketiz. Bu sebeple çalışanlarımız ve misafirlerimiz bizim en önemli değerlerimiz…

İnsan odaklılığı çalışan için açacak olursak; kapsayıcılık, herkesin fikrini kolayca ve hiç çekinmeden ifade edebildiği, yaptığı işi, gerekirse aldığı kararları da sorgulayan ve böylece ileri taşımayı hedefleyen bir yönetim anlayışı olarak nitelendirebiliriz.

Misafir açısından bakacak olursak da; misafirlerimizin hizmete ve ürüne ulaşımını kolaylaştırmak, teknolojiyi süreçlerin içerisine en etkin şekilde dahil etmek, en hızlı ve en kolay yolla almak istedikleri ürün ve hizmete ulaşabilmelerini sağlamak, A’dan Z’ye tüm seyahat deneyimlerini iyileştirmekten bahsediyoruz. Fiziksel deneyimi kolaylaştırmak için de çalışmalar gerçekleştiriyoruz, bununla ilgili de birçok projemiz var. Pandemi döneminde dijital deneyim üzerine de birçok yenilik yaptık. Örneğin; Pegasus Mobil uygulaması, iddia ediyorum dünya hava yolları arasındaki en iyi uygulamalardan biri. Çünkü bu uygulama kolay kullanım sunuyor, aradığınız birçok bilgiyi içerisinde barındırıyor, biletinizi almanın yanı sıra birçok işlemi gerçekleştirebilmenizi sağlıyor. Yani içerisinde birçok fonksiyonu barındıran bir uygulama…

“Hiyerarşik bir baskıyla başarıyı yakalayamazsınız”

Gerçekleştirdiğiniz CEO buluşmalarında neler keşfettiniz?

Şirket büyüyor, büyürken yeni arkadaşlar katıyoruz aramıza. Bu arkadaşların kimisi tecrübeli ve farklı sektörlerden gelen arkadaşlar oluyor ya da aynı sektörden. Kimisi de henüz üniversiteden mezun olmuş ve iş hayatına bizimle başlamış arkadaşlar oluyor. CEO buluşmalarını gerçekleştirirken aramıza yeni katılan çalışma arkadaşlarımızın şirketimizi yakından tanımalarını hedefledim ve dedim ki; en azından şirkete başladıkları ilk ay içerisinde direkt genel müdürün kendisinden hem sektörümüzü hem şirketimizi dinlesinler. Şirketin iklimini anlatayım ve sonra da onlardan sorular alayım istedim. Gelen sorularla, yeni başlayan arkadaşların şirketin gelecek dönemlerde neler yapacağını duymaya ne kadar hevesli olduğunu fark ettim. Bu konu çok önemli bizim için.

Arkadaşlarımız bana özel sorular da soruyor, “İş-özel hayat dengenizi nasıl kuruyorsunuz?” gibi… Gerçekleşen buluşmalarda çok sıcak bir ortam yakalanıyor ve gerçekten bir şeyler öğrenmek istiyorlar. Ayrıca sizi daha yakından tanıdıkları zaman sadece hiyerarşik bir yapıda görmeyip, sizinle daha kuvvetli bağ kuruyorlar.

Çalışma arkadaşlarınıza hiyerarşik bir baskıyla yaklaşırsanız başarıyı yakalayamazsınız. İçsel bir motivasyon olacak, yani insanlar çalışırken “Ben daha iyisini nasıl yapsam?” diye kendi içsel motivasyonunu yükseltebiliyorsa başarıya ulaşabilirsiniz. Sonuçta zaten şirket dediğimiz nedir ki? İnsanların ta kendisidir. O yüzden gerçekleştirdiğimiz CEO buluşmalarından çok keyif alıyorum. Şimdiye kadar 6 toplantı yaptık, her birine 20-25 kişi katılıyor. 1-1,5 saatlik bir planlama yapıyoruz, online yapabilmek de bu buluşmaları kolaylaştırdı tabii.

İcra Kurulunuzdaki yöneticilerle nasıl bir ekip ruhu yakaladınız?

Ben uzun yıllardır İcra Kurulundaki arkadaşlarımla çalışıyorum. Bu göreve gelmeden önce de birlikte çalışıyorduk. Birbirimizi iyi tanıyoruz; aramızda güvene dayalı, sadece doğru işi yapmaya yönelik bir ilişki var. CEO olmamla beraber bu güvene dayalı ilişkimiz güçlenerek devam ediyor. Bunu çok önemli buluyorum. Her şeyin temelinin ve başlangıcının güven olduğunu düşünüyorum. Biz her şeyi iş üzerinden konuşuruz, birbirimizi eleştirsek de bunun arkasında kişisel niyet anlamında herhangi bir şey olmadığını biliriz. Güvene dayalı ilişkimiz sebebiyle çok desteklerini görüyorum.

 

Dünyamızın geleceği için daha kritik hale gelen sürdürülebilirliğin ve yine pandemiyle birlikte önemi iyice anlaşılan duyarlı ve etkin iletişimin ajandanızdaki yeri konusunda neler söylemek istersiniz?

Sürdürülebilirlik konusu tüm dünya için kritik bir başlık. Şirketlerin topluma sürdürülebilir fayda sağlaması, önce iyi bir yönetişim yapısı oluşturmalarıyla mümkün oluyor. Bu sebeple, biz kurumsal yönetişim alanında ulusal ve uluslararası standartlar ve en iyi uygulama örneklerini gözeterek çalışmalarımızı biçimlendiriyoruz. Halka arzımızı yaptığımız 2013’ten beri, Borsa İstanbul kurumsal yönetim endeksinde yer alıyoruz ve bağımsız derecelendirme notumuz %97.10. Havacılık sektöründe en yüksek nota sahibiz. İş modelimizin temel prensiplerinden ödün vermeden, operasyonlarımızı ve faaliyetlerimizi sürdürülebilir çevre anlayışıyla yönetiyoruz.

İklim değişikliğiyle mücadele bizim için çok önemli bir konu. Bu alanda çalışmalar yürütüyoruz. IATA’nın “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” taahhüdünde bulunan öncü hava yolu şirketleri arasında yer aldık. Bu taahhüdü pekiştirmek amacıyla 2030 yılı ara dönem hedefimizi de belirledik. Birim yolcu kilometre başına (RPK) düşen uçuş kaynaklı karbon (CO2) emisyonumuzu, 2030 yılına kadar 2019 yılına kıyasla yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz. Karbon emisyonunun kaynağında azaltılmasına önem veriyoruz. Bu sebeple filonun gençleştirilmesi, düşük emisyonlu uçak modellerinin tercih edilmesi, uçaklarda ağırlık azaltma çalışmaları, rotaların optimize edilmesi gibi operasyonel tedbirlerle sürecin kaynağında emisyon azaltma çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Desteklediğimiz “2050’ye kadar Net Sıfır Karbon Emisyonu” kararı doğrultusunda, sürdürülebilir havacılığı desteklemek adına var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda şirket içerisinde sürdürülebilir havacılık iklimini yaratmak için çok sayıda çalışma grubumuz var, arkadaşlarımız gönüllü olarak katılıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da özellikle havacılığın farklı birimlerinde cinsiyet dengesini sağlamak üzere çalışmalarımız ve hedeflerimiz var.

Duyarlı ve etkin iletişim konusuna gelince, bu konu benim profesyonel hayatımda her zaman çok önemsediğim bir konu olmuştur. Bu sadece ekip içi iletişim değil, bütün paydaşlarla olan iletişim için geçerli. Çünkü ne yaptığınızı şeffaf ve doğru bir şekilde aktaramadıktan sonra, kendinizi de doğru ifade etmiş olamazsınız. Biz bu konuda güçlü bir şirketiz, pandemi döneminde dahi iç ve dış iletişimimizi sürekli ve etkin bir şekilde sürdürdük. O dönemde kriz yönetimi yapmak yerine endişe yönetimi yaptık. Örnek vermek gerekirse, tüm çalışma arkadaşlarımıza her ay düzenli olarak o ay neler yaptığımızı ve geleceğe dair planlarımızı aktaran bir CEO mesajı gönderdik. Pandemi dönemi boyunca misafirlerimizle de aynı şekilde sürekli iletişim halindeydik, uçuş değişiklikleri vb. konularda kendileriyle güncel bilgiler paylaştık.

GÜLİZ ÖZTÜRK TEMPOYU nasıl delege ediyor?
- Yoğunluğunuzun üstesinden gelmek için iş programlarınızı nasıl delege ediyorsunuz, yoğun iş temponuzdan kalan zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sabahları erken kalkıyorum çünkü hakikaten tempolu bir iş hayatım var. Pegasus'un güçlü bir ekibi ve yönetim kadrosu olduğu için, herkes kendi sorumluk alanındaki konulara hassasiyetle yaklaşıyor ve zaman yönetimini de başarıyla gerçekleştiriyor. Dolayısıyla mikro bir yönetim yapma gereği duymuyorum, arkadaşlarıma güveniyorum. Ama doğrusunu söylemek gerekirse; ben makro hedefleri ve stratejileri belirleyip gözetirken, gerektiği zamanlarda detaya inmeyi de severim. Zaman zaman misafir görüşlerine kadar okur, ilgilenirim. Zaman yönetimini genelde haftalık, aylık, üç aylık şeklinde planlar ve düzenli takip ederim.

İş tempomdan kalan zaman için ise şunu söyleyebilirim: Tempomdan dolayı boş zamanım çok fazla olmuyor ama uzun yıllardır spor yapıyorum. Koşuyorum, hatta triathlon’a katılmışlığım var. Ayrıca düzenli pilates ve yürüyüş yapıyorum.

Pegasus’un Kurumsal İletişim Ajandası
Ben medyayı bir taraf olarak değil, iş ortağımız olarak görüyorum. Biz size bilgiyi ne kadar doğru, hızlı ve kapsamlı bir şekilde aktarabilirsek, sizler de kamuoyuna en doğru şekilde yansıtabilirsiniz. Bu nedenle, medya iletişimini son derece önemli buluyorum ve özellikle zaman ayırıyorum.

Pegasus’ta Kadın Yükselişi
Toplumsal cinsiyet dengesi, çok önem verdiğimiz ve etkin çalışmalar yürüttüğümüz bir konu. Şirketimizde pilotluktan üst düzey yöneticiliğe kadar her alanda kadın çalışanlarımızın imzası bulunuyor ve bundan gurur duyuyoruz. Toplam çalışanlarımızın %35’i, yönetim seviyemizin yüzde 28.1’i ve pilotlarımızın yüzde 7’si kadın. 2019’da IATA’nın “2025’te 25” girişimine imza atarak şirketimiz içerisinde cinsiyet dengesini sağlama konusunda bir taahhütte bulunduk. Bu kapsamda hedefimizi her çeyrekte gözden geçirmeye devam ediyoruz.