YAPAY ZEKÂ, KURALLARI YENİDEN YAZIYOR

Son günlerin en çok konuşulan teknolojisi "Yapay Zekâ", insan hayatına büyük avantajlar ve kolaylıklar getirecek. Bu teknolojiler, iş yapış şekilleri ve süresini, bilinen iş tanımlarını hatta organizasyon yapılarını dahi değiştiriyor. Üstten gelen talimatları, stratejileri, hedefleri, alttaki takımlara ileten ara kademe yönetici pozisyonlarının yerini de akıllı sistemlerin, yapay zeka tabanlı sanal yöneticilerin alması bekleniyor.

Yapay zekâ hakkında birçok tanım var; ancak ortak bir ifadeye ulaşılmış değil. Genel anlamda, insandan bağımsız hareket eden bilgisayar sistemleri, makineler ve robotların yazılımlar aracılığıyla insanı taklit edebilmesi olarak adlandırılıyor. 

‘BASİT İŞLERE KANALİZE EDİLECEK!’
Yapay zekâ sayesinde iş akışının optimize edilmesi, temelden değişiklik ihtiyacını doğurdu. Bu sistemlerin iş akışında dönüştürücü ilerlemelere yol açtığında %79’luk oranla hemfikir olan yöneticiler, organizasyon yapısını daha da işlevler arası (cross-functional) hale getiriyor. Firmaların %44’ü, basit işleri yapay zekâya bırakarak, bilgi işçilerini güçlendirmeye yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor. 

‘İŞ AKIŞI ARTIK MEKÂNDAN BAĞIMSIZ’
İş akışlarının mekândan bağımsız hale gelmesi de önemli. İleri düzeyde gelişmiş iletişim araçlarıyla birlikte, depolanan veri istenilen zamanda ve yerde paylaşabiliyor. Veri analizinde ve karar almada çalışanlar, yapay zekâ yeteneklerinden ve araçlarından çokça faydalanıyor. Bu durum iş dünyasında da tarihi bir dönüşümü beraberinde getiriyor. 

‘İNSANOĞLU KENDİNE RAKİP ÜRETİYOR’
Araştırmalar 2019 sonunda şirketlerin yatırımlarının %40’ının bu alanla ilgili olacağını ortaya koyuyor. Dijital ekonomi, kurumları ve yapılarındaki geleneksel insan kaynağını değiştiriyor. Yapay zekânın türevleri olan otonom sistemleri, makine öğrenimi ve nöral öğrenme, teknolojiyle daha da geliştiriyor. Bunlar ilginç sonuçların sadece ilk adımları. İnsanoğlu hızla sanallaşırken kendine ileride başa çıkamayacağı bir rakip de üretiyor…

TÜRKİYE YAPAY ZEKA İNİSİYATİFİ (TRAI) KURUCUSU HALİL AKSU
‘İŞ DÜNYASINDA SANAL YÖNETİCİ DÖNEMİ’
Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI) Kurucusu Halil Aksu, iş dünyasının ‘yapay zekâ teknolojileri’ değişime ayak uydurmasının zorunlu olduğuna dikkati çekti. Aksu, özellikle üst düzey yöneticilere bu noktada önemli görevler düştüğünü söyledi. 

Yapay zekayla bilgi işçiliğinin rolü de arttı. Çok da uzak olmayan bir gelecekte insanlar daha değerli, yapay zekanın yapamadığı işlere odaklanacak. Teknik konularda vasıflı olanlar ise bu sistemleri geliştirecek. Yapay zeka pek çok idari, bürokratik, rutin, angarya, mükerrer işleri üzerimizden alacak.

‘TAKSİYİ SESLİ ASİSTAN ÇAĞIRACAK!’
Pek yakında şirketlerde akıllı sesli asistanlar; toplantıları organize etmek, seyahatleri ayarlamak, izinleri yönetmek, taksi çağırmak gibi görevler için kullanılacak. Bu tarz basit organizasyonel işleri yapan asistanların farklı yönlerini hızla geliştirmesi gerekiyor, aksi durumda bu görevi sürdürmeleri mümkün olmayacak.

‘İLGİNÇ GÜNLER BİZİ BEKLİYOR’
Sanal yöneticiler; çalışanlara yardımcı olacak, performanslarını gerçek zamanlı takip edecek, rotalarını belirleyecek, işleri hiçbir şekilde tesadüfe bırakmayacak. Tabi bu hemen yarın olmayacak; ama satıştan, pazarlamadan başlamak üzere, finans, insan kaynakları, satın alma, üretim, depo yönetimi ve benzeri alanlara zaman içinde yayılacak. İlginç günler bizi bekliyor.

INTEXCOIN CEO'SU VE BLOCKCHAIN TEKNOLOJİLERİ UZMANI ERDOĞAN KÖSE
‘İNSAN KAYNAKLI HATALARIN ÖNÜNE GEÇECEK’
Intexcoin CEO’su ve Blockchain Teknolojileri Uzmanı Erdoğan Köse, yapay zekânın, insanı ilgilendiren her alanda çok önemli çözümler sağlayacağını vurguladı. Köse, dünyanın ve evrenin anlaşılmasındaki problemleri de hızla çözeceğimiz düşüncesinde.

Yapay zekâ insan kaynaklı tüm hata ve aksaklıkların önüne geçecek. Tüm kaynakların optimum kullanılmasını sağlıyor ve daha da etkili olacak. Örneğin; sağlık sektöründe hasta takibi ve hastalıkların teşhisi ve çözümleri konusunda hata payını en aza indirecek. 

‘KÜÇÜK ROBOTLARI YUTACAĞIZ!’
Kişiye özel ilaç ve tedaviler mümkün olacak. Hatta hastalanma ihtimalimizi analiz ederek önceden tedbir almamızı sağlayacak. Gözle görülemeyecek kadar küçük robotları yutacağız ve onlar içimizde sorunlu yere ulaşarak tedavi edecek.

‘HAYATI YENİDEN ORGANİZE EDECEK’
Askeri teknolojiden, üretimden, satış-pazarlama ve medyaya kadar tüm hayatın yeniden organize edilmesinde kullanılan yapay zekâ; otonom sistemlerde ve fabrikalarda önemli ölçüde verimlilik artışı sağlıyor. Sürücüsüz araçlarda da en büyük pay yine onun. Eğitimde de tıpkı sağlıkta olduğu gibi kişiye özel programlar yapılarak kalite artacak ve istenilen sonuç daha hızlı alınacak. 

‘ÜRETİM KAPASİTEMİZ ARTACAK’
Sanal asistanlar hayatımıza çoktan girdi. Haber sunmaktan tutun da şiir ve şarkı sözü yazan, resim yapan robotlar var. Ağır doğa koşullarında, madenlerde, denizlerin altında hatta Ay ve yakında Mars’ta sürekli, hatasız çalışan yapay zekâ destekli robotlar sayesinde üretim kapasitemiz artacak. Bütün bu gelişmeler çok alanda insan hayatını kolaylaştıracak.

CBOT KURUCUSU VE CEO'SU METE AKTAŞ
‘IT VE İK EKİPLERİNİN YENİ TAKIM ARKADAŞI’
Yapay zekânın en önemli kullanım şekilleri arasındaki chatbotlar, yakın gelecekte en çok konuşulacak uygulamalar arasında olacak. Cbot Kurucusu ve CEO'su Mete Aktaş, “chatbot”ların şu anda bankacılık ve e-ticaret sektörlerini domine ettiğini dile getirdi. 

“Chatbot”lar, Bilişim Teknolojileri (IT) ve İnsan Kaynakları (İK) konularında çalışanların günlük sorularına otomatik yanıt veriyor. Basit işlemlerini gerçekleştirmeye olanak sağlayan “Chatbot”lar, şirketlerin verimliliklerini artırmalarına destek olacak.

‘İŞ GÜCÜNÜ DÖNÜŞTÜRECEK’
Bugün en basit süreçlerde rol alan yapay zekânın üstleneceği işlerin karmaşıklık seviyesi giderek artıyor. İnsanlarla nasıl bir işbirliği yapacağı, rolleri nasıl paylaşacağı ve çağrı merkezlerindeki mevcut iş gücünü nasıl dönüştüreceği merak ediliyor. Birlikte çalışılan yapıda yapay zekâ, çalışanlara destek oluyor. Ya çağrıların bazılarını yani çok basit ve çok fazla tekrarlananları üstlenip müşteriye cevap veriyor ya da bilgi sağlama, yanıtı otomatik getirme gibi işleri üstleniyor. Müşteriye beklemeden, hızlı ve basit bir deneyim sunuluyor. 

KPMG TÜRKİYE İNSAN KAYNAKLARI DİREKTÖRÜ EMRE ÇAVUŞOĞULLARI
ROBOTİK TEKNOLOJİLER İSTİHDAMA TEHDİT!
İnsan Kaynakları (İK) yöneticilerinin %60’ı, yapay zekânın yarattığından daha fazla işi ortadan kaldıracağı görüşünde. KPMG Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Emre Çavuşoğulları, İK birimlerinin değişime ‘bekle ve gör’ politikasıyla yaklaştıklarını anlattı.

Emre Çavuşoğulları: İK yöneticilerinin büyük bölümü, dijital çağın kuralları yeniden yazılırken, daha az özgüven sergiliyor. Şu an harekete geçmeyen ya da sınırlı aksiyon alanlar, yeni teknolojilerin ‘yıkıcılığı’ gerçeğiyle önümüzdeki birkaç yıl içerisinde yüz yüze gelecek.

ARAŞTIRMADAN ÖNE ÇIKANLAR:
KPMG’nin yaptığı ve 64 ülkeden, 31 farklı sektörde faaliyet gösteren bin 201 üst düzey İK yöneticisinin katıldığı ‘İK’nın Geleceği’ araştırması çarpıcı gerçeklere ışık tuttu. Buna göre;

1 yılda yapay zekâya ve robotik teknolojilere yönelik beklentiler değişiklik gösterdi. İş dünyasında istihdamın karşısındaki en büyük tehdit olarak yapay zekâ görülmeye başlandı. Geçen sene CEO’ların %62’si, yapay zekânın ortadan kaldırdığından daha fazla iş yaratacağına inandıklarını belirtmişti.

İK birimlerinin yalnızca %36’sı, yapay zekâyı süreçlerinde kullanmaya başladıklarını söyledi. Henüz yapay zekâya geçmeyenlerin %50’si, geçiş sürecinin gelecek birkaç yıl içerisinde olabileceğinden de emin değil.

İK yöneticileri yapay zekâ ve makine öğrenmesi entegrasyonu konusunda da endişeli. %42’lik kesim, gelecek 5 yılda karşılaşacakları en büyük dönüşüm zorluklarının başına “yapay zekâ”yı koydu. %50, yapay zek”a dönüşümüne yönelik ihtiyaca stratejik bakış açısıyla yaklaşmaya ‘henüz hiç hazır olmadıklarını’ ifade etti.

KPMG TÜRKİYE DANIŞMANLIK ŞİRKET ORTAĞI TANIL DURKAYA:
'YAPAY ZEKÂ, 5 YENİ MESLEK ORTAYA ÇIKARDI'
KPMG Türkiye Danışmanlık Şirket Ortağı Tanıl Durkaya, gelişen teknolojinin, iş dünyasına yeni meslekler kazandırdığını aktardı. Durkaya, bunların uygulama aşamasında doğan ihtiyaca göre belirlendiğinin altını çizdi.

Üst düzey yöneticilerin ve yönetim kurullarının gündemlerindeki yapay zekâ teknolojisi, istihdam politikalarını yeniden şekillendiriyor. Bilişim teknolojisi alanında faaliyet gösteren Hesaplama Teknoloji Endüstrisi Birliği’nin (CompTIA) verilerine göre; Ocak-Eylül 2018 arasında doğuş sürecindeki teknolojik mesleklere talep % 63 arttı. Yapay zekâ uzmanları da ilk sıralarda yer aldı. 
“Yapay zekâ”yı iş süreçlerine entegre etmek isteyen şirketlerde 5 yeni meslek öne çıktı. İK birimleri, yapay zekâ mimarı, yapay zekâ ürün yöneticisi, veri bilimci, yazılım mühendisi ve yapay zekâ ahlakbilimcisi kadrolarına yer açmaya başladı.

RADORE VERİ MERKEZİ SATIŞ VE PAZARLAMA DİREKTÖRÜ ERGİN KILINÇ:
‘DOLANDIRICILARA ENGEL OLMAK KİŞİNİN ELİNDE’
Radore Veri Merkezi Satış ve Pazarlama Direktörü Ergin Kılınç, kullanıcıların veri mahremiyeti ve güvenliği konusunda bilinçlenmesinin önemini hatırlattı.

Kendinize ait bilgilerin ne zaman, kim tarafından ve ne kapsamda kullanılmasına karar verme hakkına sahipsiniz. Bunlar ülkemizde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile yasalaştı. Gerçek kişilere ait veriler izinsiz toplanamayacak, işlenemeyecek. Güvenliğinin sağlanması, onay alınmadığı takdirdi silinmesi gerekecek. 
Kullanıcılara da birçok yükümlülük düşüyor. Kişisel veri, tüketicilerin cebindeki para gibi. Bankalar güvenlik için önlemleri alır; ancak dolandırıcılara engel olmak bireylerin elinde. Türkiye verisi, Türkiye’de kalmalı. Bu sayede küresel ekonomiden de daha yüksek pay alınabilir.

ESET KIDEMLİ GÜVENLİK ARAŞTIRMACISI STEPHEN COBB:
SİBER GÜVENLİKTE 3 MİLYON UZMAN LAZIM
Yeni teknolojiler gelişiyor, siber tehdit alanı genişliyor; ama buna cevap vermede büyük sıkıntı yaşanıyor. ESET Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Stephen Cobb, küresel siber güvenlik personeli açığının 2.9 milyon olduğunu kaydetti. Asya-Pasifik’teki gelişen ülkeler başı çekiyor.

Büyüyen ekonomilere, teknoloji geliştiren şirketlere ve yeni veri gizliliği mevzuatlarına sahip Asya-Pasifik ülkelerinde 2.14 milyon kişilik açık var. Bu bölgeyi 498 binle Kuzey Amerika, 142 binle Avrupa’yı da kapsayan EMEA ve 136 binle Güney Amerika izliyor. 

‘DOĞRU UZMAN BULMAK ZOR’
Doğru siber güvenlik yeteneği bulmanın orta düzeyde veya çok zor olduğunu düşünenlerin oranı %83. ISC’nin raporunda, katılımcıların %63'ü ‘siber güvenlik alanında personel eksikliği’ çektiklerini aktardı. %60'ı da bu nedenle orta ve ileri seviyede siber saldırı riski taşıdığını bildirdi.

‘YETERLİ İNSAN KİMDİR?’
Ülkeler ve şirketler siber güvenlik mesleğine yeterince insan çekmek ve onların doğru becerilere sahip olmasını sağlama konusunda çaba  göstermiyor ve yetersiz kalıyor. Dahası, ‘yeterli insanın’ nelerden oluştuğuna dair tahminler, teknolojinin gelişme ve yayılma hızına ayak uyduruyor. 

‘HER YENİ CİHAZ TEHDİT UNSURU’
İnternete bağlanan her yeni cihaz, potansiyel saldırı alanlarının sayısını ve onları korumak adına gerekli olan beceri düzeyi de artırıyor. Drone’lar, akıllı ses sistemleri, akıllı evler, arabalar ve sunucusuz uygulamalar, kötü niyetli kişilerce çıkar elde etmek amacıyla kullanılabilir. Bu, yeni güvenlik açıklarını da beraberinde getiriyor. 

KOMTERA TEKNOLOJİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ZİYA GÖKALP:
‘BİLGİLERİNİZ KÖTÜ NİYETLİLERİN ELİNE GEÇMESİN’
Eskiyen bilgisayarlarını değiştirmek isteyenler, cihazlarını yedekledikten sonra tüm dosyaları silmenin yeterli olacağı yanılgısına düşüyor. Veri Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürü Serap Günal, harddisklerdeki kişisel verilere kötü niyetli kişilerin kolayca erişebildiği uyarısını yapıyor.

Bilgisayardaki herhangi bir dosyayı çöp kutusuna sürükleyen kullanıcılar, sadece dosya yani işletim sisteminin verilere ulaşmak için kullandığı yolu siliyor. Satmak, başkasına vermek, yok etmek ya da çöpe atmak gibi seçenekler fark etmeksizin hassas verilerin gerçekten yok edildiğinden emin olunmalı. 

‘SİLİNDİĞİ SANILANLARIN 3’TE 1’İ DURUYOR’
Tamamen silindiği düşünülen harddisklerin yarısına yakınını çeşitli dosya ve veriler; 3’te 1’iini ise fotoğraf, videolar, özel belgeler ve mailler, banka hesapları, kredi kartı numaraları, kullanıcı bilgileri gibi kritik veriler içeriyor. Kötü niyetli kişiler, bunları kimlik hırsızlığı ve çevrimiçi dolandırıcılıkta kullanıyor. Veri güvenliği adına cihazlar tamamen temizletilmeli. 

VERİ KURTARMA HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ SERAP GÜNAL:
‘FORMAT ATMAK İLE TEMİZLEMEK AYNI ŞEY DEĞİL’
Veri Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürü Serap Günal, tamamen silinecek verilerle ilgili 3 cevaba işaret etti. “Bir daha ihtiyacım olma ihtimali nedir?”, “Biri aleyhime kullanabilir mi?” ve “Başkası keşfederse rahatsız olur muyum?” sorularıyla sağlıklı bir değerlendirme yapılacağını aktardı.

Üç soruya da verilen cevap “Hayır” ise yani ilgili dosyalar kişisel bilgiler içermiyor, kullanıcı bir daha ihtiyaç duymayacağını düşünüyor ya da yedekleme yapıyorsa basitçe silinmeleri yeterli.  

‘SİLİNECEKLERİN ÜZERİNE ‘FARKLI VERİLER’ YAZILMALI’
Kişisel veriler, kurumsal kayıtlar, finansal raporlar gibi hassas verilerin güvenliği için ise daha fazlasına ihtiyaç duyuluyor. Aynı sorulara “Evet” diyenlerin harddisklerini tamamen temizletmeye ihtiyacı var. Önemlilerinin mutlaka yedeklenmesi gereken verileri kalıcı olarak silmek isteyenler, öncelikle format atmak ile onu temizlemenin aynı şey olmadığını fark etmeli. Silenlerin üzerine “farklı veriler” yazması şart. Profesyonel metot ise low level format atmak.

‘SSD’LERDEN VERİ KURTARMAK DAHA ZOR’ 
Veri depolamada hız ve performansta daha iyi olan SSD’ler, veri kaybı yaşandığında ise HDD’lere (Sabit Disk) göre daha fazla zorluk çıkarıyor. Buna karşın SSD bulunan cihazların bilinçli kullanımını veri kaybını önlediği gibi disk ömrünü de uzatıyor. 

KASPERSKY DDoS KORUMA EKİBİ İŞ GELİŞTİRME MÜDÜRÜ ALEXEY KİSELEV:
‘SİBER SUÇLULAR, BASİT SALDIRILARDAN VAZGEÇTİ’
Düşük maliyetli kiralık DDoS saldırı sayısı, bir önceki yıla göre %13 azaldı. Kaspersky DDoS Koruma Ekibi İş Geliştirme Müdürü Alexey Kiselev, saldırganların 2019’da gelişeceği, şirketlerin de bunları tespit etmekte ve korumakta zorlanacağı kanaatinde.

Karışık ve HTTP flood (Çok sayıda UDP paketiyle sunucu portlarını meşgul ederek müşterilerin erişiminin engellenmesi) saldırılarının süresi arttı. Ancak bu, kötü niyetli rakipler ve başkalarına zarar vermek isteyenlerin en kolay erişebildiği DDoS saldırında, daha karmaşık tekniklere geçildiği anlamına geliyor. Ülkeler sıralamasında; Çin birinciliği korumasına rağmen %77.67’den %50.43’e geriledi. Kendisini koruyacak çözümler kullanan kurum sayısı çoğaldı. Bu yolla para kazananların önünde iki seçenek var. Kripto madencilik gibi başka gelir kaynaklarına yönelebilirler. Önlemleri aşmak ve tehditleri bir üst seviyeye taşımak için kendilerini geliştirebilirler. Büyüklük ve sektör ayırt etmeksizin tüm şirketler, bu tehditle karşılaşabiliyor. Kullanıcılar ve müşteriler internet üzerindeki kaynaklarına erişemediğinde bu durum gelir ve itibar kaybına yol açıyor. 

Çağrı Erdoğan - c.erdogan@businesslife.com.tr