YAPAY ZEKÂ OTOMOTİV SEKTÖRÜNE HAZIR DEĞİL

Gelecekte tamamen hayatımıza girecek olan otonom araçlar, birkaç sene içinde yollara çıkmaya hazırlanıyor. Büyük otomotiv üreticileri, hazırlıkların 2025'e kadar tamamlanacağını belirtiyor. Yapay zekâ sistemine sahip bu otomobillerin birkaç yılda trafikte olmasının yaratabileceği sorunlar ise tartışma konusu. Özellikle güvenlik sistemleri, kaza ve siber saldırı riski, en çok merak edilenler arasında. Otomotiv sektörü, dijitalleşme için gereken kültür değişiminde de sınıfta kaldı.

2020’de otonom araçların piyasa değerinin 60 milyar Euro’nun üzerinde olması bekleniyor. Sektörde sürücüsüz otomobillerle ilgili bazı sorunlar da çözüm bekliyor. Hayatımıza nasıl gireceği, güvenliği, siber saldırı riski ve Türkiye’deki altyapı yeterliliği merak ediliyor. Önde gelen otomotiv firmaları da dijital dönüşüme hazırlıklı değil.

DİJİTALLEŞMEYE AYAK UYDURMAK İÇİN YENİ BİR KÜLTÜREL YAKLAŞIM ZORUNLU 
KPMG’nin yönetici araştırma şirketi Egon Zehnder'le ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmaya, dünya genelinde dev markalardan 527 otomotiv yöneticisi katıldı. Çalışma, dijitalleşmeye karşı sektörün neredeyse tamamında bir farkındalık oluştuğunu, buna karşın stratejik ve kültürel düzeyde hazırlık yapılmadığını ortaya koydu.
1- Katılımcıların yüzde 92'si, sektörü değiştiren dijitalleşmeye ayak uydurmak için yeni ve farklı bir kültürel yaklaşımın zorunlu olduğuna ikna olduklarını belirtiyor. Sadece yüzde 29'u 'fail first, fail fast' (bir sistemde hata oluşturabilecek durumu zamanından önce fark edip en kısa zamanda başarısız olmak) yönteminin bu yeni yaklaşım için rehber niteliği taşıdığını düşünüyor.
2- Yöneticilerin yüzde 57'si, dijitalleşmenin ön koşulunun, süreç değişiklikleri olduğunu söylüyor. Kültürel değişim ve liderlik bilinci ise listede en alt sırada.
3- Yapay zeka ve diğer dijitalleşme teknolojilerinin kullanımı sorulduğunda, katılımcıların yaklaşık yüzde 50'si, stratejilerinin bu teknolojilerin erken takipçisi olmak olduğunu ifade ediyor. Ancak, sadece yüzde 40'ı bu alanlarda ilk harekete geçen olmak istediklerini söylüyor.
4- Katılımcıların yüzde 66'sı, geleneksel ve yeni iş modellerinin bir arada yürütülmesine ihtiyaç olduğunu fikrinde. Yüzde 34'ü ise ürünlerde ve iş modellerinde tam bir dönüşüne inandıklarını dile getiriyor.

5- Yöneticilerin yüzde 60'ı aşkın bölümü, başarılı bir dijitalleşme süreci için rakipleriyle rekabet etmek yerine iş birliğine gitmeleri gerektiği hususunda birleşiyor. Bu oran, CEO ve C-Suite seviyesi yöneticilerde yüzde 80’lerde, departman yöneticileri seviyesinde yüzde 19’larda.
6- Yöneticilerin yüzde 80’i, şirketlerinin sadece tek bir dijitalleşme stratejisi olduğunu aktarıyor. Yüzde 12’si, bu alanda farklı stratejiler uyguladıklarını kaydediyor.

OTONOM ARAÇLAR GERÇEKTEN GÜVENLİ Mİ?
Büyük otomotiv üreticileri, otonom araçlar için yapılan hazırlıkların 2025’e kadar tamamlanmasını öngörüyor. “Tam otonom” anlamına gelen L5 seviyesi, altyapı ihtiyaçları ve çok gelişmiş bir yapay zekâ gerektirmesi nedeniyle 2025’te mümkün görünmüyor.

Aracınızın kendi kendine park alanına gidip ihtiyacınız olduğunda da sizin yanınıza gelmesi anlamına gelen L4 fonksiyonlar, daha kısa bir süre içinde son kullanıcıyla buluşacak. Trafik sıkışıklığı asistanı gibi, hâlâ sürücünün arka planda güvenlik amaçlı bulunduğu L3 seviyesi, pazara yakında girecek olgunluğa ulaşmak üzere. Birlikte kullanıldığında L2, tek başlarına L1 otonomluk sağlayan şerit takip asistanı ve adaptif hız sabitleme sistemi ise uzun süredir zaten kullanımda.

ASLA YORULMUYOR, İNSANDAN DAHA HIZLI KARAR VERİP UYGULUYOR
Dünya sağlık örgütü verilerine göre, dünya genelinde her yıl 1.2 milyon kişi, ölümcül trafik kazalarından etkileniyor. Karayollarında meydana gelen olayların %90’ı sürücü kaynaklı. Bunları; algılama ve karar alma hataları, performans eksikliği, dikkatsizlik, dalgınlık, uyuyakalmak gibi sıralamak ve çoğaltmak mümkün. Otonom araçların güvenliği konusunda ise çok önemli sistemler geliştirildi. Sürücü yorgunluk tespit, acil durum fren, yaya algılama, şeritten ayrılma uyarı ve kör nokta tespit sisistemleri bile elim hadiseleri önlemede çok etkili. Tam otonom araç; asla yorulmuyor, bir insana göre çok daha iyi görebiliyor, algılayabiliyor ve hızlı karar verip uygulayabiliyor. 

SİBER SALDIRIYA CEVAP VERECEK
Araçlar kendini gelecekte savunabilecek. Birçok büyük siber güvenlik firması, otomotiv ve GSM şirketleriyle birlikte önemli çalışmalar yürütüyor. Bilgisayarı, dolayısıyla yazılımı sistem dışına açtığınızda saldırı riski her zaman var. Bunları algılayabilen, gerekli yerlere raporlayabilen ve gerekirse otomobili “kapatan” sistemler bulunacak.

TÜRKİYE’DE AKTİF TEST SÜRÜŞ PİSTLERİNE İHTİYAÇ VAR
Konvansiyonel araçların, testlerini gerçekleştirebilmek için gerekli olan altyapı Türkiye’de çok kısıtlı. Otomotiv imalatçılarının ve Avrupa’ya yakın olması açısından pist için en uygun yer Marmara Bölgesi. TEM otoyolunun belirli bir bölgesi, akıllı çeşitli sabit sensör ve V2X haberleşme sistemleriyle donatılabilir. 2020 yılında otonom araç piyasa değeri 60 milyar Euro seviyelerinde olacak. Pazarda HMI, veri güvenliği, V2X, haritalama ve navigasyon, kontrol sistemleri ve sensör yazılımları, sensör donanım teknolojileri, V2X altyapı ve donanımı gibi birçok alan büyümeye devam edecek. En büyük pay ise yazılım alanında olacak.

AKILLI OTOMOBİL CİHAZLARINA DİKKAT!
Araçları daha akıllı hale getirmek için tasarlanan ağ bağlantılı otomobil cihazları incelendi. Bu gruptaki ürünlerin, diğer Nesnelerin İnterneti (IoT) aksesuarlarına göre daha güvenli olduğu tespit edildi. IoT endüstrisi genellikle saldırılara açık olarak kabul edilse de otomobillerle ilgili büyük bir açık bulunamadı. Ancak yine de çeşitli sorunlar tespit edildi.

Ağ bağlantılı bir araca sahip olmanın iki yolu var. Bir bayiye gidip ‘akıllı olacak şekilde tasarlanmış” bir otomobil satın almak veya ‘akıllı cihazlar’ ekleyerek mevcudu geliştirmek. Her iki senaryo ile daha iyi bir sürüş deneyimi sunulsa da akıllı teknolojiler, yeni tehlikelere yol açabiliyor. Buradan hareketle, Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarıyla ilişkin sorunların, otomotiv sektöründeki akıllı cihazlar için de geçerli olup olmadığı incelendi. Aralarında otomobil arıza tarama aracı (OBD), lastik basıncı, sıcaklık takip ve akıllı alarm sistemi, GPS izleyici ve uygulamayla kontrol edilen kameranın yer aldığı, rastgele seçilen çeşitli cihazlar analiz edildi.

SİBER SUÇLULAR İÇİN GETİRİSİ YOK! 
Hata tarama aracı üzerinden sürüş dinamiği verilerine uzaktan erişebilme, lastik takip sisteminden gelen sinyalleri değiştirebilme ve en tehlikelisi olan, alarm sistemini kullanarak aracın kapılarını açabilme imkânı gibi problemlere rastlandı. Ancak bu açıklardan yararlanmanın çok zor olduğu ve siber suçlular için belirli bir getirisi olmadığı görüldü. 

BU ÖNERİLERİ DİKKATE ALIN!
Akıllı otomobil cihazlarını daha da güvenli hale getirmek için Kaspersky şunları öneriyor:
1- Akıllı cihazları aracınızın hangi bölümünde kullanacağınızı belirlerken güvenlik risklerini de göz ardı etmeyin. Araçta ölçüm yapacağını veya aracın “beynine” erişeceğini söyleyen cihazlardan almadan önce iki defa düşünün.
2- Bir cihazı satın almadan önce internette cihazın güvenlik açıkları hakkında araştırma yapın. Cihazın güvenlik araştırmacıları tarafından incelenmiş olma ihtimali yüksektir ve cihazlarda tespit edilen sorunların giderilip giderilmediğini de genellikle bulabilirsiniz.
3- Piyasaya yeni çıkmış ürünleri satın almak her zaman iyi bir fikir değil. Yeni ürünlerde sıkça karşılaşabileceğiniz standart sorunların yanı sıra, piyasaya yeni çıkan cihazlarda güvenlik araştırmacıları tarafından henüz keşfedilmemiş güvenlik sorunları bulunabilir. En iyi tercih, yazılımı birçok kez güncellenmiş bir ürünü satın almak.
4- Özellikle Android cihazlara sahipseniz, cihazın ‘mobil açıdan’ ne kadar güvenli olduğunu da her zaman dikkate alın. Uygulamalar genellikle hayatınızı kolaylaştırır; fakat akıllı telefonunuza zararlı yazılım bulaşırsa birçok sorunla karşılaşabilirsiniz.

GÜVENLİK, ÜRÜN GELİŞTİRMEDE DİKKATLİ ELE ALINMALI
İncelediğimiz cihazların çoğu, güvenlik prensibine uyuyordu ve birkaç küçük sorun dışında bizi tatmin etti. Nedenleri arasında, bu cihazların kısıtlı işlevleri ve başarılı bir saldırı durumunda ciddi sonuçlar elde edilememesi gösterilebilir. Elbette üreticilerin gösterdiği dikkate de teşekkür etmek gerek. Cihazları daha güvenli hale getirmek için çaba sarf etmelerini görmek bizi memnun etti. Bu ayrıca, tüm otomotiv endüstrisi için de iyi bir işaret; ancak bu rahat edebileceğimiz anlamına gelmiyor. Deneyimlerimize göre; bir cihaz ne kadar akıllı olursa güvenlik sorunu çıkma olasılığı o kadar artıyor. Bu nedenle, güvenlik konusu ürün geliştirme sürecinin ilk aşamalarında daha dikkatli ele alınmalı. Özellikle yeni nesil akıllı cihazlar için...