Paslanmaz çelik sektörü, yurt dışı menşeli dampingli ürünler karşısında varoluş mücadelesi veriyor. Sektör temsilcileri, artan ithalat baskısına karşı anti damping uygulaması kapsamında gerekli başvuruları tamamladı. Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, son dönemlerde küresel ölçekte yeniden şekillenen koruyucu vergi politikalarının Türkiye’de de gerekli olduğunun altını çizdi ve “Yerli üretim kapasitesini desteklemezsek bugün ucuza satan firmalar, yarın fiyatları istedikleri gibi belirler. Bugün ucuz görünen ithalat, uzun vadede sürekli zam ve dışa bağımlılık anlamına gelir. Hiçbir üretici bu tehditle üretim yapamaz, ayakta kalamaz. Türkiye, dampingli ithalata karşı daha proaktif ve kalıcı önlemler almalı” dedi.
Çin’de ve farklı Uzak Doğu ülkelerinden dampingli fiyatlarla Türkiye’ye giren paslanmaz çelik, yerli sanayiciyi yok etme noktasına getirdi. Avrupa Birliği'nin Çin başta olmak üzere özellikle Uzak Doğu’da üretilen paslanmaz çelik ürünlerine karşı yürürlüğe koyduğu yeni anti-damping vergileri, yerli üreticileri de harekete geçirdi. Dünyanın birçok ülkesinde uygulanan ve emsal teşkil eden koruyucu ticaret politikalarının önemine değinen yerli üreticiler, özellikle Çin, Endonezya, Vietnam ve bazı Uzak Doğu ülkelerinden gelen düşük fiyatlı ürünlerin iç piyasada haksız rekabet yarattığını, bu durumun tahmin edildiğinden daha büyük zararlara yol açabileceğini ifade ediyor. Son dönemlerde küresel ölçekte yeniden şekillenen koruyucu vergi politikalarının Türkiye’de de gerekli olduğunun altını çizen Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, sektörü bu büyük tehditten kurtaracak ve dışa bağımlılığı azaltacak çözümün, daha adil bir rekabet ortamının sağlanmasıyla mümkün olacağını hatırlatıyor.
“YERLİ SANAYİCİNİN YOK OLMASINA GÖZ YUMULMAMALI”
Türkiye’nin, dampingli ithalata karşı daha proaktif ve kalıcı önlemler alması gerektiğini vurgulayan Haluk Kayabaşı, “Demir-çelik sektörü, Türkiye ekonomisinin temel sütunlarından biri. Sektör, son yıllarda zor süreçlerden geçse de 2024 yılını başarıyla kapattık. Ancak maalesef 2025 yılı için sektörümüz açısından pek de iç açıcı değil. Dünya çelik piyasalarında yaşanan arz fazlası, bazı ülkelerin iç talep yetersizliği nedeniyle ürünlerini dampingli fiyatlarla ihraç etmesine yol açıyor. Bu da Türkiye'deki yerli üreticiyi doğrudan zarara uğratıyor. Ayakta kalmakta zorlanan yerli üretici, 2022’den bu yana zararına satış yapmak zorunda kalıyor. Eğer Uzak Doğu firmaları pazarda ağırlığını artırır ve yerli üretim zayıflarsa, Türkiye üretim gücünü kaybeder ve dışa bağımlı hale gelir. Hiçbir üretici bu tehditle üretim yapamaz, ayakta kalamaz” diyerek, yerli sanayicinin yok olmasına göz yumulmaması gerektiğini vurguladı.
“ANTİ-DAMPİNG ÖNLEMLERİ ALINMALI”
Damping yapıldığının verilerle sabit olduğunu, ilgili ürün grupları için resmi damping soruşturması başlatılması gerektiğini belirten Kayabaşı, “Anti-damping önlemlerinin bir an evvel devreye alınması, sektörde istihdamın ve üretimin sürdürülebilirliği açısından da kritik önem taşıyor. Türkiye’nin yıllık soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik tüketimi 400-450 bin ton civarında. Ancak bu tüketimde ithalat yüzde 80 gibi bir paya sahip. Biz iç pazar ihtiyacının yüzde 70'ini karşılayabilecek kapasitedeyiz. Yerli üretimi güçlendirmek hem cari açık açısından hem sanayimizin stratejik bağımsızlığı için çok önemli. Anti-damping önlemi uygulanırsa üretimimiz büyür, kapasite kullanım oranlarımız artar, fabrikalarımız daha düşük maliyetle üretim yapar. Bu sayede istihdam artar, yatırım iştahı canlanır ve Türkiye’nin rekabet gücü güçlenir. ” dedi.