DURGUNLUĞU DEĞERE ÇEVİRMEK İÇİN BÜYÜK FIRSATLAR VAR

Prof. Dr. Emre ALKİN

İş dünyasını üzen büyümedeki yavaşlama, bilançoların da küçülmesi anlamını taşıyor. Aslında bu; ülkeye ve şirketlere, hızlı koştuğumuz dönemde ortaya çıkan bazı arızaları tamir etmek ve durgunluğu değere çevirmek için büyük fırsat sunuyor. Türk iş dünyasının babaları yani mevcut jenerasyonun bir üstü ise sadece mal ve hizmet üretmeye kafayı takmış, çözüme değil.

Fırtına dünyanın tamamına geliyor, sadece Türkiye’ye değil. Yapacak bir şey yok! Ancak büyümeyi kaliteli kılarak, kalkınmayı gerçekleştirerek ve nüfusu kaliteli hale getirerek bir yere varabiliriz. Milli geliri artırmanın çok ehemmiyeti yok. Nüfusu ve ekonomik rakamları büyüterek bir yere varamayız. Çok fazla değil, değerli ürün üretmeliyiz.

‘ÖZEL SEKTÖR SİYASETİN KARAR ALMA TARZINI BENİMSEMELİ’

Özel sektör gerçekler üzerine çalışır; fakat siyasette konu öyle değil. Çünkü vatandaş gerçekleri duymak istemez, hoşa gideceklerin söylenmesinden yanadır. Siyasetteki merkezileşme iş dünyasına yaramaz. Tam tersine network şeklinde çalışılan, hiyerarşiden vazgeçilen ve eğitimlerin yükseltilip inisiyatif ve sorumluluk verilen tarza bürünülmeli.

‘ÇÖZÜM DEĞİL, MAL VE HİZMET ÜRETİLİYOR!’

Türkiye de büyük firmalar var; ancak veliahtlarının en büyük hayâli futbol takımı yönetmek gibi bir şey! Yani kendi holdinginden daha büyük şirket değil. Bu aileler çarpıcı sıra dışı bir iş yapmamış; ama çok ciddi teşvik, devlet yardımı alıp bunları doğru yerlerde kullanmamış. Rekabete maruz kaldıkları için fiyat kırmaktan başka çareleri yok. Buna gerek kalmaz; fakat Türk iş dünyasının babaları yani mevcut jenerasyonun bir üstü, sadece mal ve hizmet üretmeye kafayı takmış, çözüme değil. Fabrikasyon işlevinin malın fiyatındaki önemi artık %11. 

‘BÜYÜMEDEKİ YAVAŞLAMA, BİLANÇOLARIN KÜÇÜLMESİ DEMEK’

Yeni Ekonomik Plan (YEP) hedefleri, aslında kan ve gözyaşı vaat ediyor. İş dünyasını üzen büyümedeki yavaşlama, bilançoların da küçülmesi anlamını taşıyor. Aslında bu, ülkeye ve şirketlere, hızlı koştuğumuz dönemde ortaya çıkan; ancak meşguliyetlerden dolayı dönüp bakamadığımız bazı arızaları tamir etmek ve durgunluğu değere çevirmek için büyük fırsat sunuyor. İşsizliğin %9.5’ten aşağıya inmeyeceğini, ithalatımızın düşmesiyle cari açığın %50’ye ulaşacağını görüyoruz. Dolayısıyla enerji fiyatları olduğu yerde sayıyor hatta geriye geliyor. Döviz kurlarının ani yükselişi ancak diplomatik siyasi çerçevede olur.

‘İŞSİZLİĞİN YÜZDE 13’E ÇIKACAĞINI TAHMİN EDİYORUM’

Ekonomi yavaşlarken vergi gelirini milli gelirin ciddi payı kadar artırmak mümkün gözükmüyor. Kamunun tasarruf etmeye niyeti yok. Harcamaya devam edecek, çünkü istihdamda ciddi sıkıntı var. Ben 2019’da işsizliğin %13’e çıkacağını tahmin ediyorum ki bu da normal. İnşaat sektörü çok ciddi kayıt dışı istihdam sağlıyor ki TÜİK’in bunu yakından takip ettiğini düşünmüyorum. İnşaat yavaşladığı için %13 rakamına ulaşabiliriz.

‘VENEZUELA DEĞİLİZ; AMA  ARJANTİN KIVAMINDAYIZ’

407 malın 261’inde fiyat yükseldi, 110’unda düştü. 37’si olduğu yerde saymış. Bu 110 mal doğrudan çarpanı yüksek olanlar. Şu an Venezuela değiliz; ama Arjantin kıvamındayız. Meseleyi kabul edersek çözümüne geçebiliriz. Merkez Bankası 149 firmaya anket yolluyor. Özel sektör “Bir yıl sonra enflasyon %16.5, iki yıl sonra 12.4’e düşer” demiş. Bir inanç var. Rapor gösteriyor ki 2020’de enflasyonda %10’un altına düşebiliriz. Türk insanı enflasyon oranlarına alışmadan düşürmek için hamle yapılması lazım.

‘VATANDAŞ TALEPTEN  KENDİNİ ALIKOYUYOR’

Türkiye’nin negatif büyüme ihtimali var. 4. çeyrekte iyi şeyler olmayacak. Kendinizi hazırlayın. Büyüme rakamlarında 3. çeyrekte stok erimesi ciddi şekilde var. Ekim 2018’de sanayi üretim endeksi Türkiye’de ciddi yavaşlamanın eşiğinde. Fırtınanın içine girilmeye başlandı. Bunu bekliyorduk. Perakende satış endeksi sert düşüş yaşamış. Gösteriyor ki vatandaş da talep etmekten kendini alıkoyuyor. Türk insanının en büyük motivasyonu satın almak. Bunda düşüş var.

‘TARIMIN EN BAŞTAN  ELE ALINMASI LAZIM’

Tarımın ekonomideki payı düştü. Bu böyle olmamalı. Bizdeki sıkıntı; “Millet nasıl yapmış?” diye sormuyoruz. Onu sormalıyız. “Neden olmuyor?”, kibirli bir ifade. Tarımın en baştan ele alınması lazım. Tarımdaki problem sadece üretmemek değil. Ürettiğimizle ilgili fiyat politikalarını oluşturamıyoruz. Bunda bir tuhaflık var. Dünyada gıda fiyatları yükselirken bizde düşüyor.

‘KAYIT DIŞI İSTİHDAMDA YOĞUNLUK’

Kayıt dışı istihdamın çok yoğun halde yaşanacağı bir devreye girildi. Yarı zamanlı, hatta kısa vadeli çalışma durumları yaşanacak. İşsizlik biraz daha yukarı çıkacak. Asgari ücretin altında çalışmak isteyen çok kişi olacak.

‘ARAMIZDAN AYRILAN  DOSTLARIMIZ OLACAK’

Ekonomideki fırtınadan dolayı bu yıl (2019) içinde bazı firmalar, ticari faaliyetlerini sürdüremez noktaya geleceğini öngörüyor. Bu süreçte borç vermeyin, taşıma suyla değirmen dönmez. O işletmeleri çalıştırabileceğinize inanıyorsanız satın alın ya da ortak olun. O işletmeyi devreden başka bir şekilde geri dönecektir. 

‘ÇALIŞANLARA  SORUMLULUK VERİLMELİ’

Siyasiler gerçekleri sevmez, hoşa giden şeyler duymak ister. İş dünyası hiyerarşiden vazgeçen çalışanlara sorumluluk veren bir yapıya dönmeli. Başarısızlık yöneticilerin kendi etrafında oluşturduğu oligarşinin yanlış yönlendirmesinden kaynaklanıyor. Gelelim FED'in faiz artışı kararına. Kaynak daha pahalı hale gelecek ve bu, Türkiye için risk anlamına geliyor. Tasarruf açığı olan ve gelişen ülkelerin cazibe kazanarak sermaye çekebilmesi için yapısal reformlar zorunluluk…

Yazarın 25.01.2019 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları