MERKEZ BANKASI İDARE ETTİ, İYİ DE ETTİ

Prof. Dr. Emre ALKİN

Meslektaşlarımızın ezberlenmiş reçeteleri her durumda tekrar etmeleri doğru bir yaklaşım değil. Bayrama girmeden Merkez Bankası durumu idare etti, ama iyi de etti.

Merkez Bankası’nın kararına içerleyenler olabilir. Ben onlar gibi düşünmüyorum. Her şeyden önce “Önden yüklemeli faiz artışı” talep edenlerin gerçeklerden bihaber olmadıklarını söylemeliyim. Çok yüksek faiz artışı talep edenler büyük ihtimalle kredi maliyetlerinden haberdar değil. Eğer haberdarsalar akıllarında başka şeyler var.

Her şeyden önce seçim bitti, seçilmiş olanları yanlış yönlendirmek doğru olmaz. Meslektaşlarımızın ezberlenmiş reçeteleri her durumda tekrar etmeleri de doğru bir yaklaşım değil. Açıklama metninde önemli cümle “Parasal sıkılaştırmanın” başlamasıydı ancak metnin geri kalanı malumun ilanı gibi. Bayrama girmeden Merkez Bankası durumu idare etti, ama iyi de etti.

SANA DEMEDİM Mİ?

Hafta başında şöyle yazmıştım: “Bazıları Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 24 seviyesine çekeceğini söylüyor. Bu seviyeyi nasıl tespit ettiklerini tam bilemiyorum ancak şu anki seviyenin neredeyse 3 katına yakın bir faiz artışının imkan dahilinde olduğunu düşünmüyorum. Diğer taraftan Merkez Bankası’nın faizleri doğrudan yüzde 20 seviyesine çıkaracağını söyleyenler de var. Ancak bu da 1000 baz puandan daha fazla bir artış anlamına geliyor ki, ihtimal vermiyorum. Dolayısıyla yüzde 13,5 ile yüzde 18 arasında bir politika faizi açıklanır, kimse daha fazlasına cesaret edemez, cesaret de veremez…”

Mansur Ark’ın şarkısı geldi aklıma: “Sana demedim mi?”

Belki de rasyonel olan mevcut modeldi diyen çıkar mı?

Mehmet Şimşek’in devir teslim törenindeki sözlerinden umutlanıp rasyonel politikalara geri dönüş bekleyenler, geçen hafta yapılan “hibrit” atamalar sebebiyle hayal kırıklığına uğradılar diyebilirim. Zamanın ruhuna uygun olan siyasetin liberal politikalara ya da serbest piyasa ekonomisine uygun olmayacağını defalarca yazdık çizdik.

Biz bunları yazarken merkeziyetçi veya kontrolcü politikalara destek verdiğimiz şeklinde yanlış anlamalar da oldu elbette. Halbuki olanı biteni doğru şekilde yorumlamaktan başka bir şey yapmıyorduk. Tekrar söylüyorum: Mesele teknik değil, siyasi. Bir kulüp başkanının kazanmanın reçetesi belli
iken, sürekli başka yollar deneyip, ortaya çıkan sonucun kabahatini başkalarında araması gibi, uygulanan modelin yan etkileri konusunda hep başkaları suçlandı.

Açıkçası herhangi bir konuda başarı sağlamak için doğru insan kaynağı ve doğru bilgiyle çalışma gerekliliğini herkes biliyor. Ancak, yöneticiler doğru kişiyi kendine göre seçer, doğru bilgiyi de kullanışsız veya kendi fıtratına aykırı bulursa, hakikat önemini yitiriyor. Bunun hemen arkasından “ben olmasam daha kötü olur” şeklinde kurulan cümleler ve buna inanan ya da inanmış gibi gözüken insanlar geliveriyor.

“Programı Kim Açıklayacak?..”

Açıkçası uygulanan bir politikanın yöneticilere fazla zarar vermediği hatta pozisyonlarını perçinlediği bir koşulda, strateji değişikliğine gidilmesi pek düşünülmez. Dolayısıyla Mehmet Şimşek’in “rasyonel” diye tarif ettiği politika her ne ise, büyük ihtimalle uygulanmayacak ya da bir süre sonra Maliye ve Hazine Bakanı da “demek ki rasyonel olan buymuş” diyecek.

Tekrar ediyorum: Eğer yeni ekonomik programın ana detayları Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmaz, Mehmet Şimşek tek başına bırakılırsa çok büyük beklentiye girmeyin derim. Çünkü bu durum Külliyenin açıklanan programa mesafeli durduğunu gösterecek. Eğer tersi olursa ümitlenmeye devam edebilmek mümkün olabilir. Ancak yerel seçimlere kadar çok büyük bir değişim beklememek lazım. Bu çerçevede açıklanacak programın oldukça uzun bir vadeyi kapsayacağını söylemek falcılık olmayacaktır.

Yazarın 1.07.2023 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları