MERKEZ BANKASI SİYASİ RİSK ALMADI

Prof. Dr. Emre ALKİN

SERBEST PİYASAYA GEÇİŞ KADEMELİ ŞEKİLDE YAPILMAZSA BÜYÜK SIKINTI OLACAĞI GİBİ HÜKÜMET DEĞİŞMEZSE BU MODELİ FARKLI ŞEKİLLERDE SÜRDÜRMEYE KARAR VEREBİLİR. O ZAMAN ÇOK BAŞKA ŞARTLARI KONUŞACAĞIZ.

eçtiğimiz günlerde un sanayicileriyle bir araya geldik. 1960’lardan beri tarımın milli gelir içindeki payı sürekli düşerken, sürekli dalgalanan buğday fiyatlarına rağmen ayakta kalmaya çalışan iş insanlarıyla 29 Mayıs sabahı nasıl bir ekonomiyle karşı karşıya kalacağımızı konuştuk.

Hiç kimse mevcut ekonomik modelle bir yere varabileceğimizi düşünmüyor. Ancak bu konuda iktidarın nasıl ikna edileceği konusunda kimsenin bir fikri yok. Ben “Ekonomik ve sosyal konseyin yeniden canlandırılması” fikrini ortaya attığımda mantıklı bulundu. Bir katılımcı “TOBB seçimleri biter bitmez mutlaka yapılmalı” deyince genel kabul gördü.

Özellikle dolar/TL’nin farkı, mecralarda farklı fiyatlamalara maruz kalmış olması iş insanlarını tedirgin ediyor. Bu durum tedarikçiler ve üreticiler arasında da kur anlaşmazlığı yaratmış durumda. “TCMB kuru + 1,5 veya 2.00” ya da “Falanca bankanın kuru + 1” gibi kotasyonlar reel sektörde kullanılmaya başlandı. Elbette tüm bunlar hem öngörünün azalması hem fiyatlama davranışlarında daha fazla bozulma anlamına geliyor. Herkesin ümidi 29 Mayıs’ta bunların ortadan kalkması. Ancak ben fazla ümit vermek istemedim.

Eğer serbest piyasaya geçiş kademeli şekilde yapılmazsa büyük sıkıntı olacağı gibi hükümet değişmezse bu modeli farklı şekillerde sürdürmeye karar verebilir. O zaman çok başka şartları konuşacağız. Bu sebeple “İş işten geçmeden serbest piyasaya geçiş için ikna turlarına başlayın” diye ikazda bulundum.

Bu arada, dünyada faizler yükselmeye devam ederken Merkez Bankası’nın seçimleri riske sokacak bir karar vereceğini sanmıyordum. Hiçbir hareket yapmayarak, pratik davrandı. Faizlere dokunmadı. Yine de bu yaklaşım piyasa için yeterli olmayacağı için 29 Mayıs’tan sonra uygulanacak model hakkında moral bozacak bir basın metni paylaşmaması uygun olur diye düşündüm. Metne bakınca da öyle yapılmış olduğunu gördüm. Hayırlısı diyelim.

TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ PARLAK AMA LÜTFEN İNATLAŞMAYALIM

Değerli dostlar. Çok uzun zamandan beri ısrarla tekrar ettiğim bir mesele var. Eğer iktidar sahipleri “tek yön siyasetine” girmişse, onları bu işten geri çevirecek davranış tarzı, kışkırtıcı yaklaşımlarda bulunmak değil.

Maalesef birçok kıymetli meslektaşımız, duygularına hakim olamayıp, kalemlerini eleştirinin çok üzerinde sivri bir şekilde kullanıyorlar. Yazdıkları birçok konuda haklı olduklarını ben de kabul ediyorum ancak vazifemiz doğru sözü doğru yerde söylemek ve nihayetinde doğru işi yaptırmak. Doğru işi yaptırmak, bir konuda inat eden kişiye, en az onun inat katsayısı kadar sertlikle cevap yetiştirerek gerçekleştirilecek bir iş değil.

Eğer kritik karar alıcı herhangi bir konuda burnunun dikine gidecekse, onu bu işten caydırmanın iki yolu var: Ya uyguladığı yöntemin kendisine zarar verdiğini göstermek ya da kendisine destek veren kesimler uygulamadan çok zarar gördüklerini ifade edecek. Uygulanan iktisadi politikalarla alakalı olarak birinci koşul oluşmadığına göre, ikinci metodu uygulamakta büyük bir fayda görüyorum. Cumhur ittifakına destek veren kesimlerin azımsanmayacak bir şekilde uygulanan ekonomik modelden rahatsız olduklarını biliyorum. Dolayısıyla iş dünyasını her kesimden temsil edecek bir çalıştayın acilen yapılarak, para politikaları, maliye politikaları, sosyo ekonomik yaşamla alakalı şikayet ve önerilerin acilen karar alıcılara iletilecek şekilde reçete haline getirilmesi gerekiyor

Bunu basındaki arkadaşlarımız, gazetelerde köşe yazısı yazan meslektaşlarımız ve çeşitli mecralarda görsel medyada yorum yapan uzmanlarımız ikna edici şekilde işlerse, sonuç alınır diye düşünüyorum. Aksi takdirde, “Hükümet piyasalara diz çökecek” gibi başlıklar atarak yaklaşılırsa, inatlaşma devam eder, kimseye de yaramaz. Her şey daha kötü olur. Bu söylediklerim her iktidar ve her kesimden eleştiri yapanlar için geçerli.

Yazarın 1.06.2023 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları