ENFLASYON RAKAMLARINA, NEDEN HİÇ KİMSE İNANMIYOR?

Prof. Dr. Emre ALKİN

Merkez Bankası, Naci Ağbal'ın başkanlığa gelişinden sonra söylem ve eylem uyumuyla güven sağlamaya başladı. Enflasyon verileri üzerindeki tartışmalara son verme görevi de Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) düşüyor.

Döneminde Türkiye’nin ünlü iktisatçıları arasında yer alan babam Prof. Dr. Erdoğan Alkin, köklü tarihe sahip kurumların eleştirilmesini pek sevmezdi. Çünkü istatistik toplamanın, o dönemin insanlarına göre her zaman bir adabı vardı. 

“GERÇEK, ER GEÇ ORTAYA ÇIKAR”
Babam, çok sayıda insan çalıştırılan bir kurumda ortaya çıkan rakamların, ezilip büzülerek manipüle edileceğine de inanmazdı. Önünde sonunda bu kurumda çalışanların bu durumu dayanamayıp ifşa edeceklerine dair bir güveni vardı. Erdoğan Hoca ve yaşıtları; ahlâk, vicdan ve rasyonelliğin egemen olduğu dönemlerde yaşadı. 2013 yılında vefat edip aramızdan ayrılana kadar, kendisiyle bu konuda ciddi tartışmalarımız olduğunu hatırlıyorum. O, bana “Bunun tartışılması bile tehlikeli” diye serzenişte bulunurdu.

GÜVENSİZLİK TOHUMLARI ATAN VERİLER...
TÜİK rakamlarının manipüle edilip edilmediğine dair tartışmalar, 2018 yılına kadar dedikodu ve altı çok da dolu olmayan eleştirilerden ibaret. Ancak son 2-3 yıldan bu yana döviz rezervlerinden enflasyona, büyüme rakamlarından yabancı sermaye girişlerine kadar, güvensizlik tohumu atılan veri açıklamaları gelmeye başladı. Mesela; dolar kuru 1 yılda yüzde 40’tan fazla yükselirken, enflasyon oranlarının yüzde 14’te kalması, Erdoğan Hoca’nın kültüründen gelen benim gibi kişilerin bile kaşlarının kalkmasına sebep oldu. Aynı durum, işsizlik rakamlarında da yaşanıyor. 

AÇIKLANAN RAKAMLARIN ÜZERİNE GÖLGE DÜŞTÜ
İşsizlik tanımı ile hane halkı anketlerinde sorulan soruların bilgisi ışığında, işsizlik rakamlarının da tartışılabilir hale geldiğini görüyoruz. Tabi, iş aramaktan vazgeçenleri işsiz saymayan ve onları farklı bir işsizlik tarifine doğru sevk eden yaklaşım, içinde bulunduğumuz şartlar altında ne kadar doğruyu yansıtıyor? İşte bu da oldukça tartışılır bir durumdur. Özetle; ekonominin iyi gitmediğini, enflasyonun döviz kurları ve artan maliyetlerle kırılgan talebe rağmen yükseldiği, İŞKUR’a normalin iki-üç katı başvuru aldığımız bir ortamda “Ekonomi zirve yapıyor, yükseliyor” gibi açıklamaların gelmesi, maalesef açıklanan rakamların üzerine gölge düşmesine yol açtı.


YATIRIM KARARLARINI OLUMSUZ ETKİLER

Doğal olarak bazı ekonomistler ve uzmanlar inisiyatif alarak, TÜİK verilerini de kullanarak kendi enflasyon oranlarını açıklamaya başladı. Elbette bu durum. giderek kafa karıştırıcı olmaya başladı. Çünkü özel sektör ya da kamu fark etmez, tüm kurum ve kuruluşlar; bütçe, yatırım, personel, harcama ve diğer politika ve yaklaşımlarını devletin açıkladığı rakamların referansıyla belirlerler. Eğer bu rakamlar gerçeği yansıtmıyorsa o zaman “Büyük bir açmazın içine düşülmüş” demektir. Bu sebeple, yerli ya da yabancı kuruluşlar, Türkiye’de herhangi bir yatırım yaparken, enflasyon oranını kıstas almak yerine, doğrudan döviz kurlarını referans almak zorunda kalıyorlar.

MERKEZ BANKASI, ARZ-TALEP DENGESİNE SAYGILI
Yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal göreve başlayana kadar, faiz oranlarının da piyasadan kopuk belirlenmesi yüzünden yatırım kararlarının hangi referans noktalarından alınacağı konusunda büyük bir soru işareti ortaya çıktı. Neyse ki yeni ekonomi yönetimi, piyasa gerçeklerini kabul eden ve arz-talep dengesine saygı gösteren bir yaklaşımla yola devam ediyor. Ancak enflasyon verileri üzerindeki soru işareti, hâlâ olduğu gibi yerinde duruyor. Ve açıklanan rakamlara neredeyse hiç kimse inanmıyor.

TÜİK’TE, DEVRİM GİBİ HAMLE BEKLENTİSİ
Merkez Bankası’ndaki anlayış değişikliğinden sonra, yeni ekonomi yönetiminin devrim niteliğindeki yeni hamlesi, TÜİK ve rakamlarıyla ilgili olabilir. Bir istatistiğin nasıl yapılacağı, uluslararası kurumlar ve yılların tecrübesiyle gayet iyi biliniyor. Burada sorun, çıkan sonuçta değil, sonuca ulaşırken veriyi nereden topladığınızdır. Dolayısıyla, bir istatistik kurumunun uluslararası kabul görmüş metodları kullanırken itibarlı duruşunu devam ettirmesi için mutlaka rakamların olumlu çıkması için değil, gerçekçi çıkması için uğraşıyor olması ve veriyi ona göre toplaması gerekir.

Yazarın 1.02.2021 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları