BİR YANLIŞ ADIMI DÜZELTMEK İÇİN BİN DOĞRU ADIM

Canan Ercan Çelik

Hayatın her alanında yüzleşmediğimiz gerçekler, hafife aldığımız riskler, ertelediğimiz, üzerine gitmediğimiz çözümler ve vazgeçemediklerimiz; zaman içinde daha da büyümüş, şiddetini artırmış, kontrolümüzden çıkmış olarak bize geri dönmüyor mu?

Değerli ekonomist ve yazar Dr. Mahfi Eğilmez, yakın zamanda ‘Yapısal Reformlar ve Türkiye’ başlıklı bir kitap yayımladı.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ...

Yapısal reform anlayışının ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini, reformların yalnızca ekonomik bağlamda ele alınabilmesi için hukukun üstünlüğünü kabul etmiş ve uygulamasına da yansıtmış, demokratik düzeni işlerlik kazanmış, eğitimini bilimsel temellere dayandırmış, düşünce ve ifade özgürlüğünü içselleştirmiş bir toplum olunması gerektiğini vurguluyor.

Türkiye gibi, bu sorunların çözümlenemediği ülkelerde ise sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda bütünsel bir yaklaşım gerektiğini belirtiyor. Bildiğimiz en iyi örnek ise ‘Atatürk Devrimleri’ olarak karşımıza çıkıyor.

Kapsamlı analizlerle, sade ve anlaşılır şekilde ele alınan riskler ve problem alanlarına karşılık çözüm önerilerini de etkili biçimde paylaşıyor. Bu kitabı okumakla kalmayıp, bir başucu kitabı olarak değerlendirmenizi öneririm.

ÇİN ATASÖZÜ!

Dr. Mahfi Eğilmez, nisan ayında, kitabıyla ilgili söyleşilerinden birinde (*) yapısal reformlardaki gecikmelerin ekonomik ve toplumsal maliyetlerini, Çin atasözünde olduğu gibi, atılan bir yanlış adımı düzeltmek için bin doğru adım gerektiğini anlatıyordu.

BİR SÜRÜ ÖNLEM YETERSİZ KALIYOR

Genel bir hesaplama ile, ülkemizde enflasyon %20 civarında iken, Merkez Bankası faiz oranını %19’dan hızla %14’e indirmeseydi, $/TL kurunun 10,5-11 TL bandında, enflasyonun da %30‘un altında kalabileceğini, oysa 14,5-15 TL/$ ve %61 enflasyon seviyesine gelindiğini (söyleşi dönemi itibarıyla) belirtiyordu. Öyle ki, düzeltmek için %14’ten %65’e faiz artışı yapmayı gerektiren bu dengede, ekonomi politikası araçlarının da etkisizleşip yetersiz kalacağını açıklıyordu.

Sonuç olarak, Hazine’nin üzerine vazifesi olmayan yükler yükleme, kur korumalı mevduat, Merkez Bankası’nca doğrudan/dolaylı döviz satışları, şirketlere dövizden TL’ye dönüş için vergi teşvikleri gibi bir sürü önlemin de yetersiz kaldığı bir sürece girildiğini ekliyordu. Bu yazının yazıldığı tarihte resmi enflasyon %70, $/TL kuru ise 16,4 idi.

TABLO, KARARDIKÇA KARARIYOR

Hayatın her alanında yüzleşmediğimiz gerçekler, hafife aldığımız riskler, ertelediğimiz, üzerine gitmediğimiz çözümler ve vazgeçemediklerimiz; zaman içinde daha da büyümüş, şiddetini artırmış, kontrolümüzden çıkmış olarak bize geri dönmüyor mu? Bütün bu tabloya, güven eksikliği, beklentilerin olumsuzluğu, kötü yönetim ve liyakâtsız kadrolar gibi faktörleri de eklersek tablo, karardıkça kararıyor.

YANILSAMALAR...

İşte; tüm bu dinamikler, geçici etkiler ve özünde yanılsamalar, bakış açılarımızı etkiliyor.

Yapısal reformların uzun, ince, zorlu yolundan ilerlemektense palyatif çözümler, çalışmayan ekonomi teoremleri, sorunların özüne inmeyen, ortaya çıkan sonuçları ortadan kaldırmaya yönelik politikalar, popülist anlayışlar her gün daha içinden çıkılmaz olan karanlık tabloyu besliyor.

ÇÖZÜM...

Bu durumu aşmak ise ancak ve ancak “Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır” diyen eşsiz bir liderin, çok daha zor şartlarda, her alanda yaptığı reformlardan güç ve ilham alarak; siyasal, sosyal ve ekonomik reformlar bütünü için çalışmak, gerçeklerle yüzleşmek, sağlıklı risk ve problem analizleri yapmak, bilim ve bilgi kaynaklarını referans almak, kaynakları doğru, adil ve şeffaf kullanmak, ortak anlayış, akıl ve irade ile ilerlemekle mümkün görünüyor.

(*) Mesele Ekonomi – Önlem alınabilir halden çıktık! Hayaller ve Gerçekler

Yazarın 1.06.2022 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları