HAYATIN NETLİK AYARI

Canan Ercan Çelik

Yeni bir gelecek hikâyesi yaratmak; ancak #benherkesim dersek, kurumlar, devletler arası iş birliklerine yol verirsek, sivil toplumu güçlendirirsek mümkün.

5 yıldır yapılan PwC’nin Küresel CEO Araştırması ve Türkiye özelindeki sonuçlar yayımlandı. Görünen o ki, 89 ülkede, önde gelen kurum CEO’ları, 2022’deki ana hedeflerinin önüne geçebilecek ilk 3 risk kategorisini, “Siber Riskler”, “Sağlık Riskleri” ve “Makroekonomik Dalgalanmalar” olarak tanımlıyor. İklim değişikliği ise ancak 4. sırada ve jeopolitik riskler ile çok yakın olarak ağırlıklandırılmış durumda. 

SOSYAL ADALETSİZLİK...
Türkiye’de ise beklendiği gibi, sıralamada farklılıklar var. Makroekonomik dalgalanmalar ilk sıradaki risk kategorisi olarak görülürken, onu “İklim Değişikliği”, “Jeopolitik Çatışmalar” ve “Sağlık riskleri” izliyor. Hem küresel araştırmada hem de Türkiye’de “Sosyal Adaletsizlik” son sırada! 

İYİMSERLİK HÂKİM 
Genel olarak, yakın döneme ilişkin bir iyimserlik hâkim. Araştırmaya göre; küresek ekonomik büyüme beklentileri, son 10 yılın en üst seviyesinde, katılımcıların %77’si artan bir büyüme öngörüyor. Türkiye adına katılan CEO’lar, global dünyadan daha da iyimser, %80’i küresel ekonomik büyümenin artacağına, %72’si ise kendi şirketlerinin de aynı çizgide ilerleyeceğine inanıyor. Türkiye’de, işsizlik ve enflasyonun dikkate alındığı makroekonomik riskleri, “En tepe ris”k olarak tanımlayan CEO’ların, aynı zamanda bu denli iyimser olması dikkati çekici. 

OLDUĞUMUZ İLE OLMAK İSTEDİĞİMİZ 
Jeopolitik risklerin ve sosyal adaletsizliklerin, negatif yönde kayda değer şekilde ayrışmaması da bir başka boyut. Adeta, olduğumuz ile olmak istediğimiz, kontrol edebildiğimiz ile kaçınmak istediklerimiz yelpazesinde küresel dengelere yakınsayarak tutunmaya çalışan bir iş dünyası var. “Coğrafya kaderimiz” deyişine büyük ölçüde kapılıp, potansiyelimizi gerçekleştirmek için sağlam bir hukuksal ve demokratik zemin ile tutarlı, bağımsız bir ekonomi yönetimi şartının ortaya konmadığını da eklemeliyim. 

SINIFSAL GERİLİMLER...
Araştırmanın radarına giremeyen; ama günlük yaşam pratiklerinde derinleşen bazı sorunların sonuçlarının nasıl tezahür edeceği de belirsiz. Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın tanımı ile “İşsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlikler arttığı için ortaya çıkan sınıfsal gerilimler”, bu gerilimleri engelleyecek bir irade ortaya konmadıkça ön planda olacak. 

ÇEVRESEL, SOSYAL VE (KURUMSAL) YÖNETİŞİM 
CEO’ların, Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim (ESG) konularını artan bir önemle dile getirdikleri görülüyor. Başarı ölçütleri ve hedefleri ise hâlâ geleneksel ticari ve finansal kriterlere dayalı olarak değerlendiriliyor. Şirket stratejilerinde sera gazı emisyonları, cinsiyet veya çeşitlilik ile ilgili konular, düşük ağırlıklarla karşımıza çıkıyor. Maalesef, bu hedeflerin sadece %10 kadarı CEO’ların yıllık prim veya uzun vadeli teşvik planlarında yer alıyor. 

SÖZLER İLE EYLEMLER ARASINDAKİ FARKLILIK 
Takdir edersiniz ki bu durum, ne risk haritasına ne de işlerimizin geleceğin dünyasını kavrayabilecek dönüşümüne hizmet ediyor. Pragmatik olarak bakarsak, sözler ile eylemler arasındaki bu farklılık, bizlere iklim değişikliği ile mücadelenin gerektirdiği odak ve yatırım ihtiyaçlarını karşılayamama, çeşitlilik ve kapsayıcılıkta da yine yerinde sayma riskleriyle baş başa bırakıyor. 

“Bir yer geliyor, küçük küçük eyvallah etmeye başlıyor insan. ’Ne olacak canım?’ diyorsun. ‘Herkes yapıyor, hem ben onlar kadar kirlenmiyorum ki!’ ‘Hatta, hiç değilse ben ne yaptığımın farkındayım.’ deyip iyice ikna ediyorsun kendini. Öfkeleneceğin yerde, gülümseyerek geçiştirmeye çalışıyorsun durumları… Kendine ettiğin minnacık ihanetlerle başlıyorsun işe… Kafan daha iyi çalışıyorsa daha bilgiç açıklamalar buluyorsun yaptığın ve yapmadığın şeylere. İşte o zaman başlıyorsun hissiyatları bulandırmaya. Hayatın netlik ayarını bozuyorsun."
Ece Temelkuran-Eyvallahsız! /
İçeriden Kıyıdan Konuşmalar

AKSİ HALDE!
Hayatın netlik ayarı önemli. Zemini, zamanı okumak, konfor alanından çıkmak, ortak, hakça, sürdürülebilir bir yaşam için giderek tıkanan bu düzeni yıkıp yeni bir gelecek hikâyesi yaratmak; ancak #benherkesim dersek, kurumlar, devletler arası iş birliklerine yol verirsek, sivil toplumu güçlendirirsek mümkün. Aksi halde, ne sesimizin ne sazımızın ne de sözümüzün hükmü kalacak.

Yazarın 1.02.2022 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları