DURMAYALIM DÜŞERİZ

Canan Ercan Çelik

Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. Mustafa Kemal Atatürk

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu özel yıl, hiç şüphesiz ki kaçınılmaz şekilde bir iç hesaplaşmayı da beraberinde getirdi. Atamızın vefatının 85. yılı da bu değerlendirmeyi perçinledi.

Doğrusu, epey bir süre ‘Hayalimdeki ülke bu değildi!’ , ‘Bir burukluk, eksiklik var!’, ‘Daha iyisini yapabilirdik!’ söylemlerine daha yakın hissediyordum. Sonra, biraz geriye çekilip kurtuluş ve Cumhuriyet’in kuruluş evrelerine, Atatürk ilke ve devrimlerine ilişkin çok sayıda yayın, araştırma okudum, sayısız söyleşi dinledim.

Hatırladım.

Mucizevi bir zafer sonrasında geri kalmış, yoksul, sağlıksız bir toplumun çağdaş bir ulus devlet kimliği kazandığını, yapılan hukuksal, sosyal, siyasi ve ekonomik reformların bu ülkeyi adeta sil baştan inşa ettiğini, o dönemin yokluk ve zorluklarına karşın, yurdun bütünündeki umudu ve çabayı hatırladım. Erken Cumhuriyet dönemlerindeki ruhu, çağdaşlaşma yolculuğunu, kadınların var olma ve bu hikayeyi birlikte yazma sürecini içimde hissettim. Köklerimdeki gücün beni, bizi 100 yıl öteye taşıdığını, bizim de şartlar ne olursa olsun daha ileriye gitmemek için mazeretimiz olmadığını ayrımsadım.

Bu kadarına, zamanım yok, ama niyetim iyi, yolum da Cumhuriyet yolu derseniz İş Bankası ‘Yaşasın Cumhuriyet’, Borusan Kocabıyık Vakfı ‘Cumhuriyet’in Yüzü’ sergilerine gitmenizi öneririm. O günlerden, bugünlere nasıl ulaştığımızı, iktisadi, sosyal, kültürel ve sanatsal perspektiflerden netlikle ve incelikle ortaya koymuşlar. Bize düşen, olağanüstü bir vizyonun parçası olan bu çok katmanlı, bütünsel dönüşüm için biraz zaman ve dikkat vermek.

DURMAYALIM DÜŞERİZ

‘Cumhuriyetin Yüzü’ sergisi için şahsen çalışma fırsatı bulduğumdan diyebilirim ki, buna kesinlikle değecek. Nereden mi biliyorum? Sergiyi gezip dinlendikleri alanda bulunan ve adeta ‘Durmayalım Düşeriz’ takının altında Cumhuriyet kutlaması yapan halka karışanlardan, ‘tekrar gelelim’ diyen çocuklardan, gözleri pırıl pırıl özünü keşfetmiş gençlerden, gururla ‘ben bu yüzyılın çoğuna tanıklık etmiştim’ diyen yaşı ileri ruhu genç ziyaretçilerden.

Tabii, bugüne kadar hiç sergilenmemiş orijinal eserleri görmeye, eşsiz bir çağdaşlaşma hikayesine tanıklık etmeye, dil, edebiyat, plastik sanatlar, müzik, grafik ve mimari tasarım, sahne sanatları, müzecilik, arkeoloji, sinema gibi kültürel disiplinlere bakışı, kapsamlı bir içerikle gelişimi izlemek isterseniz de tam yerini bulmuş olabilirsiniz. Bütün bunlarla birlikte, kültürel mirasımıza sahip çıkıldığını, her alanda kurumların var edildiğini, uluslararası ölçekte bu misyonla yetişmiş kadın ve erkeklerin ülke çapında değişim elçileri gibi görev aldıklarını, Gazi Mustafa Kemal’in sarsılmaz bir iradeyle liderlik ettiğini de görebilirsiniz. Hatta, bazen duyabilir, bazen zamanda yolculuk edebilirsiniz.

“Mustafa Kemal, o günün koşulları altında çok hızlı gitmek zorunda olduğunu görüyordu. Yavaş gidilirse ülkenin varlığını koruyamayacağını görüyordu. Bu nedenle, orkestra şefi gibi tempoyu hızlandırdı. Öyle ki, artık geriye dönme olanağı kalmamalıydı.”
Alexandre Jevakhoff

Böylesine şartlarda, bu derinlikte ve kalıcılıkta bir toplum inşası yapılabildiyse, zaman içinde ortaya çıkan geri kalmalar, çağdaşlık ölçütlerinden sapmalar, özündeki değerleri yıpratmalar da elbette dönüşür, hizalanır. Yeter ki, Cumhuriyet’i yükseltecek ve yaşatacak olanlar olduğumuzun farkında ve sorumluluğunda olalım. Durmayalım, düşeriz.

Büyük hedefimiz, milletimizi en yüksek medeniyet seviyesine ve refaha ulaştırmaktır.

Mustafa Kemal Atatürk

Yazarın 1.11.2023 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları