GÜVENİ YENİDEN İNŞA ETMEK

Canan Ercan Çelik

Ana tema olarak, güveni yeniden inşa etmeyi benimseyen Davos 2024'te, 450'den fazla oturum ve çalıştay düzenlendi. Ayrıca, 50'den fazla yüksek etkili girişim hayata geçirildi. Oturumların ana başlıkları "Ayrışmış, parçalanmış bir dünyada küresel iş birliği ve güvenlik", "Yeni çağda büyüme ve istihdam yaratma", "Yapay zeka: fırsatlar ve zorluklar", "İklim, doğa ve enerji alanında uzun vadeli stratejiler" şeklinde özetlenebilir.

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) 54. yıllık toplantısı olan Davos 2024, 3.000'e yakın küresel lideri, politika yapıcıyı, şirket yöneticisini ve inovasyon elçisini bir araya getirdi. Liderler, artan jeopolitik gerilimlerin yarattığı zorluklara ve jeo ekonomik problemlere değinerek, üretkenlikle beraber daha sürdürülebilir ve hakkaniyetli bir gelecek için anlamlı rota ortaya koymaya çalıştı. Aynı zamanda, yeni bir refah paradigması geliştirme savı tartışıldı. Türkiye ise resmi delegasyon olarak katılımcılar arasında yoktu ve maalesef çok önemli bir etki ağının dışında kaldı.

Ana tema olarak, güveni yeniden inşa etmeyi benimseyen Davos 2024'te, 450'den fazla oturum ve çalıştay düzenlendi. Ayrıca, 50'den fazla yüksek etkili girişim hayata geçirildi. Oturumların ana başlıkları “Ayrışmış, parçalanmış bir dünyada küresel iş birliği ve güvenlik”, “Yeni çağda büyüme ve istihdam yaratma”, “Yapay zeka: fırsatlar ve zorluklar”, “İklim, doğa ve enerji alanında uzun vadeli stratejiler” şeklinde özetlenebilir.

KÜRESEL RİSKLER

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) en önemli çıktılarından biri de “Küresel Riskler Raporu”. Bu çalışma 2 ve 10 yıllık süreçte ekonomik, çevresel, jeopolitik, toplumsal ve teknolojik tehditleri değerlendiriyor. 2 yıllık süreç için öngörülen küresel risklerde en büyük sıçramayla ilk sıraya yerleşen “Bilgi kirliliği/ dezenformasyon” riski. Değişen teknolojiler ve iletişim anlayışının toplumsal dinamikleri şekillendirdiği malum. Ancak 2024 yılı farklı bir niteliğiyle bu riski ön plana çıkarıyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 ülkede, 4 milyardan fazla seçmenin yerel ve genel seçimlerde oy kullanacağı düşünüldüğünde, tercihleri etkileyebilecek sosyal medya temelli bilgi zehirlenmesi, mühendislik faaliyetleri, yapay zekayla kişiye özel sahte bilgi üretmenin olasılığı ciddi bir endişe kaynağı. İkinci ve üçüncü sıradaysa “Sıradışı iklim olayları” ile “Toplumsal kutuplaşmalar” var. Rapor, siyasi hırsların aşırı boyutlara çektiği kutuplaşmaların, dünya için daha da tehlikeli hale gelerek baskıcı rejimlerin alanını genişlettiğine ve riskin derinleştiğine dikkat çekiyor.

Bu yıldan gelecek 10 yıla bakınca, uzun vadede iklimle mücadele ve uyum alanındaki riskler ön plana çıkarken aralarına girebilen sosyal riskler “İstemsiz göç” ile “Toplumsal kutuplaşma” olarak görünüyor. Listedeki teknolojik risklerse “Bilgi kirliliği/ dezenformasyon”, “Yapay zekanın olumsuz etkileri” ve “Siber güven(siz)lik” hususları. Katılımcıların yüzde 90’ının ortak endişesi “siber güven(siz)lik”, yüzde 81’i geçtiğimiz yıla kıyasla daha fazla siber tehdide maruz kaldıklarını belirtmiş. Veri güvenliği adına endişe kaynağı olan siber saldırılar, endüstriyel casusluk gibi hususlar günden güne artarak uluslararası ticaret savaşlarına kadar geniş bir spektrumda etkili görünüyor.

DÜNYA BELİRSİZLİK İÇİNDE

WEF paydaşlarının ortaya koyduğu tablo pek iç açıcı değil. Dünyanın iktisadi anlamdaki en büyük pazarları ekonomik, siyasi ve/veya askeri açıdan büyük bir belirsizlik içinde. Öte yandan halihazırda Avrupa ve Orta Doğu’da fiilen; Kafkaslar, Asya ve Afrika’daysa gerilimleri süren bir savaş hali, silahlı çatışmalar dizini var. Özellikle Ukrayna, İsrail ve Tayvan odaklı gelişmelerin önümüzdeki dönemdeki dünya dengelerini sarsma potansiyeli yüksek görünüyor.

Ekonomik fırsat eşitsizliği, pandemi, küresel tedarik zincirlerindeki problemler, enflasyonist dinamikler gibi pek çok faktörün etkisindeki dünyamızda, ticari yapıların ayakta kalmakta, bireylerin hayatlarını idame ettirmekte giderek daha zorlandığı bir süreçten geçiyoruz. Otomasyon, yapay zeka ve yüksek teknolojiyle güçlenen taraflar yıldız toplarken, ayak uyduramayanların sorunları çarpan etkisiyle büyüyor. Ülkemizdeki derin, dünya genelindeyse artan enflasyon problemi, arz kısıtları, talep belirsizliklerinin birleşik etkileri yüksek faizlerin ve kronik enflasyonun önünü açıyor. Bu sürecin kısa vadede KOBİ’lerin varlığını tehdit etmesi, gelir adaletsizliğinin artarak dar gelirli bireyleri daha da mağdur etmesi bekleniyor.

Artan jeopolitik bölünmelerin ortasında güveni yeniden inşa etmenin ‘ACİL’ ihtiyaç olduğu vurgulanırken, bu aciliyetin adeta kurtarıcı olduğunun da altı çiziliyor. Çeşitli siyasi ve iş liderleri, önyargıları ortadan kaldırmanın önemini vurgulayıp, farklılıklar arasında köprü kurmayı ve küresel zorlukların üstesinden gelmek için birlikte çalışmayı da tartıştılar. Ayrıca, yoksulluk, iklim değişikliği ve sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere krizlerin birbiriyle bağlantılı olduğunu vurguladılar.

GELİŞMİŞ İŞ BİRLİĞİ ÇAĞRISI

Bu bağlamda, zirvede gelişmiş iş birliği çağrısı, hafta boyunca Ursula von der Leyen, Jake Sullivan ve Antony Blinken gibi diyaloğu teşvik eden liderler arasında tekrarlandı. Sullivan “Bir araya gelip akıllıca ve cesur kararlar alırsak barış ve güvenlik mümkün” dedi. Volodimir Zelenski “Güveni Yeniden İnşa Etmek/ (Rebuilding Trust)” temasının açılışını yapan liderdi. Ukrayna ve Gazze başlıkları gündemden önemli bir pay aldı.

İş birliğinin sadece güvenlik ve jeopolitik bağlamda kalmaması gerektiği, Pedro Sánchez ve Emmanuel Macron'un yapay zeka yönetişiminde iş birliği çağrısıyla Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga ve IMF Başkanı Kristalina Georgieva’nın popüler olmasa bile iklim değişikliğiyle mücadelede liderliğe duyulan ihtiyaç vurgusuyla desteklendi. Bu arada Davos 2024’te, odaktaki güven, iş birliği ve güvenlik konusundaki önemli girişimler destek buldu.

- Küresel İş Birliği Barometresi*: Öyle ki küresel iş birliği son 10 yılın büyük bölümünde ticaret ve sermaye, inovasyon ve teknoloji, iklim ve yeşil finans alanlarında giderek daha etkin hale gelirken, barış ve güvenlik alanındaki iş birliğinin azalması direnç ve olumsuz etki yaratmıştı.

- İnsani Yardım ve Dayanıklılık Yatırımı Girişimi**: Bu girişim, yatırımın etkisini artırabilecek ve 15 milyar doların üzerinde bir gelir elde edilmesine yardımcı olabilecek 50'den fazla taahhüt duyurdu.

Küresel Öngörü Ağı***:  Geleceğe hazırlığı güçlendirmek için kamu ve özel sektör genelinde küresel uygulamalar için hizmet veren kuluçka merkezi desteklendi.

TEK BAŞINA ALTINDAN KALKMAK MÜNKÜN MÜ?

Gazeteci Serdar Kuzuloğlu’nun Küresel Risk Raporu’nun alt metni olarak iki maddede özetlediği yorumu, aslında zirvenin bütünü için de geçerli. Birincisi, ekonomiler artık geleneksel değişkenlerden çok daha geniş bir sinir ağıyla etkileşim halinde. İkincisiyse ülkelerin kaderini belirleyen koşulların neredeyse tamamı küresel ölçekli ve hiçbiri ülkelerin tek başına çözüm üretebileceği ve altından kalkabileceği yapıda değil.

Samimiyetlerini sorgulayanlarımız olabilir, haklı oldukları yadsınamayacak kadar çok husus da var. Ama tüm bu gidişat ve dinamikler ortak bir yönelim ve aciliyet hissiyle hareket etmeyi, iş birliği fırsatları üzerinden ilerlemeyi, güven bağlarını yeniden inşa etmek için çaba harcamamızı fazlasıyla gerektiriyor.

Seçim ve gelecek bizim. Temel soru ise nasıl bir gelecek istediğimiz?

*Global Cooperation Barometer

**Humanitarian and Resilience Investing Initiative

***The Global Foresight Network

Yazarın 1.02.2024 00:00:00. Tarihinden Önceki Yazıları